Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Buz: Erimeden eritiyor! Anna Kavan, 1901'de bir İngiliz ailesinin ı;ocuğu olarak Fransa'da, doğdu. Zengin bir baba ve çocuğunu hem ezen hem inkâr eden bir anneninkızıydı. 14 yaşındayken ölen babasının ardından "hayat boyu yalmzhğa " terkedilen yazar 24 yaşından başlayarak, ölümüne dek iyileşmez bir eroin bağımlısı olarak yaşadı. İlk altı kitabını Helen Ferguson imzasıyla çıkaran yazarın, 1967'deyayımladığı "Buz" en son ve en iyi kitabı olarak nitelendiriliyor. CENK KOYUNCU Anna Kavan'ın en son ve en iyi kitabı... Anna Kavan yer tutuyor kitapta. BUZ enderground bir ün kazanan ender kitaplardan biri. 1967'de Ingiltere'de "bilimkurgu" etiketiyle yayınlandı ama kitapçılarda "edebiyat' rafında bulunuyor. Aslına bakdırsa ikisine dc ait... Otobiyografik ayrıntıların fazlaca yer tuttuğunu söylediğim BUZ'da (tıpkı içimizde olduğu gibi) üç kişi var: Egp/Anlatıcı, Süperego/K«, ld/2. erkek (Muhafiz). Adsız bir erkek, adsız bir kadını aramak için, adsız ülkesine döner. Bu ülke (ve bütün dünya bir buz çağının eşi ğindedir. "Kız ", ancak kendisiniıı bildiği gerçeklerle, ülkeden ülkeye kaçar. Anlatıcı onlar gibi adsız olan bu ülkelerde, ya peşinde ya da yanındadır onun. Kızın peşinde, bazen de yanında bir erkek daha vardır ama burada bir "belki" demekte yarar var, çünkii anlatıcıyla aynı kişi olabilir bu. Ve buz, durmaksızın, hızla kapanmaktadır... BUZ, standart bir bilimkurgu kâbusunu kullanıyor: Dünyanın sonu! Yavaş yavaş ilerleyen bu/,ul çağıyla etrafı sarılmış iki erkek (belki de tek kişi), anlatıcının fantezilerinin ve zalimliğinin merkezindeki ele geçemez bir kadını izlerken; geçmiş, şimdi ve gelecek birbirine giriyor, gerçck Ue düş arasındaki gelgit dondurucu bir varlık durumuna geçiyor ve okuru, gerçeküstücü bir darbe etkisiyle derinden sarsıyor. Kovalayan ve kovalanan sık sık yer değiştiriyor, birbirinden ayırt edilemez konuma geliyorlar. "Kaybolmustum" diye başlıyor BUZ ve bu kelimeyle belirsizliklerin içinde buluşturuyor okuru Anna Kavan... Kendi dünyasımn düşleri ve kâbuslarını buluşturduğu yapıtında bireyselliğin sınırlarını iyi çiziyor yazar. Üstelik şiirselbırdılle. Bu arada çeviriye de değinmeden geçe meyeceğim: Selahattin üzpıılabıyıklar, Anna Kavan'ın şiirsel yazı tarzını yinc aynı titiz ve şiirsel bir biçimde çevirmeyi başarmış.lştebiralıntıkitaptan: ".. .Düşlvrimde buzyarlar ngulduyjrdu, tammlanamaz patlamalargürliıyor, uğulduyordu, huzdağlart parçalamyvrdu, htcaman par(alar roketler gıbı fırlıyordu göğe. Goz kamajltran buzdanyıldızlar dnnyayı ifinlarla bombalıyordu, veryüzünu yarıp ıçine gtrtyordu ışınlar, yeryuzün yurcğini olumcül suğukluklarıylu dnlduruyor, ilerleyen buzun sogufcuM guçlcndtriyorlardı. Ve yuzeyde, daima.yokedilemez buzkütle, bütün hayati amansızca mahvederek, ilerltyordu. Korkutucu bir baskı ve ivedilik duygusu hıssediyordum, kaybedecekzamanyoklu, zaman harcıyordum; benimle buz arastnda biryartştt bu. Onun albino saçlart, ayışığından daha parlak ijildayarak, duşlerimi aydınlattyordu. Oışddayan saçlarımn çadınndan seyrederken, ölü aytn, dünyamızın sonunda olacagı gibi, buzdağlarının uzerinde dansettig'ım görüyordum." Brian Aldiss, Billion Year Spree (Milyar Yıllık Cümbüş) adlı yetkin bilimkurgu derlemeincelemesini Mary Shelley'in Frankensteın \ ile başlatıp, Anna Kavan'ın BUZ'uyla bitirir: "Ba^ladığımtz gihi hitiriyorunt, birkadınla. Buda, Mary Shellcy gibi, bilmeden bilimkurgu yazdı. Bunu yaparken en büyük kurgu romanlardan bırinı yarattt." Brian Aldiss, 1967'de yayımlandığında; BUZ'u yılın en iyi bilimkurgu romanı seçmişti. Kafka'nın "ktzkardeşi "olarak anılan Anna Kavan'dan Türkçede ilk kitap... Içimizdeki buzun romanı... SOCUK, PARLAK,YAKICI... • Buz I Anna Kavan/ Çev: Selahattin özpalabıyıklarl Yapı Kredi Yaytnlan/ 136s. K nna Kavan ya da Helen Woods, 1901'debaşlayıp, 1968'desonbulan yaşamıyla 67 yıllık serüvenin baş kahramanı! Yaşarken yeterince üne sahip olamamış (nedense hep böylc olur) ancak öldükten sonra farkedilmiş bir yazarın başyapıtı Türkçeye ilk kez çevrildi: BUZ. Bir ilk kıtap'ı tanıtmadan önce bu ilkyazar\ lanıtmanın da yararıvarsanıyorum... Anna Kavan, 1901'de İngiliz ailesinin çocuğu olarak l'Vansa, Cannes'da doğdu. Zengin bir baba ve çocuğunu hem ezen hem inkâr eden bir anneninkızıydı. 14 yaşındayken ölen babasının ardından "hayat boyu yalnızlığa" terkedilen yazar, 24 yaşından başlayarak ölümüne dek süren zaman içinde iyleşmez bir eroin bağımlısı olarak yaşar. Yaptığı iki evlilik de başarısız olmuştur. îlk altı kitabını Helen Ferguson imzasıyla çıkaran yazarın, 1967de yayımladığı BUZ cn son ve en iyi kitabı olarak kaldı. BUZ, çok farklı ve içinde taşldığı ikilernle birlikte hem bir bilimkurgu hem de roman olarak anılmasıyla daha da dikkat çekiyor. Yıuarın yazdıklarının çoğunda olduğu gibi, otobiyografik ayrıntılar büyük I T A P T N B İ B Ö L Ü M A Onu yeniden heryerde aramaya başlamalıydım. Bu tek linmeyen birşehirde bircadde boyunca telaşla koşuyordu. rar, bir lanet gıbiydi. Savaştan uzak durgun mavi denizie Degişik, daha az endişeli, kcndinden daha emin görünü ri, sakin adaları düşünuyordum. tndrılerı düşunüyordum, yordu. Nercye gittiğini kesinlikle biliyordu, hiç tereddüt o mutlu yaratıklart, daha yüksek bir düzlemde, barış için etmiyordu. Kocaman bir resmi binada çok kalabalık oldu • de yaşamantn simgesi olan. Çekip gidebilirdim, onlara gi ğu içinkaptsınıgüçlükleaçabıldıg'ı birodayagirdıdoğruca. debilirdim. Haytr, bu imkânstzdı. Ona baglanmış durum Ancak onun aşırı zaytflığı. çok sayıdakı uzun boylu, sesstz daydım. Dünyayı, sürünen ölürn gölgesını duşurerek, boy figürün, dogal olmayan bir şekilde sessiz, fantastik bir sedan boyageçen buzu düşünüyordum. Düşlerimde huzyar kilde uzun boylu, yüzlerihep baska yana dönük/igürlerin, laruğulduyord.. tammlanamaz patlamalargürlüyor, uğul arasına kaymasını sağlayabilirdi. Karanlık agaçlar gibi duyordu, buzdağları parçalamyordu, k(xaman parçalar onu çevrelemis, kendisine tepeden baktıklartnıgördügünroketler gibi fırlıynrdu göge. Göz kamaştıran huzdan yıl de endişesigeri gelmeye basladı. dızlar dünyayı ışmlarla bombalıyordu, yeryuzunü yarıp Aralannda kcndini küçük ve kaybolmuş hissetti. hızla içine giriyordu ışınlar, yeryüzünün yüreginı ölümcül so korkaklaştı. Güvenikayboldu; hiçgerçekolmamıştı. Şimgukluklanyla dolduruyor, ilerleyen buzun soğuğunu güç di sadece ordan kaçmak istıyordu. gözleri bir yandan bir lendıriyordu. Ve yuzeyde, daıma, yok edilemez buzkulle, yana fırladt, hiç kapı görmedi, çıkış yolu görmedi. Tuzağa bütün hayalı amansızca mahvederek, üerlıyordu. Korku dusmüitu. Yüzsüz siyah agaçşekiller daha da stkıstırdı, lucu bir baskı vc ivedilik duygusu hissediyordum, kaybe koldallarını uzattı, hapsetti onu. Asağı baktı, ama hâlâ decek zaman yoktu, zaman harayordum; benimle buz tutsaktı. Dolu pantolon bacakları, katı ağaç gövdeleri, çearastnda bir yarıstı bu. Onun albino saçlart, ayısığından pcçevre dikiliyordu. Zemin kara toprak olmuştu. Köklerle daha parlak tştldayarak, düşlerimi aydmlatıyordu. O tsıl ve ağaç gövdeleriyle doluydu. Çabucak pencereye baktıdayan saçlarımn çadınndan seyrederken, ölu ayın, dünya ğtnda, sadece dünyanın önünü kapatan karın beyaz dokumızın sonunda olacagı gibi, buzdağlarınm uzerinde dan ma gözlcrinıgordu. Bilinen dünya dışarda btrakılmış, gerscttigini görüyordum. çeklik silııımistı, o agaçlann ya da karda yürüyen kbknarUyurda olsam, uyanıkda, onu düşlüyordum. Bağırdığı lar kadar uzun hayaletlerin korkutucu kâbus şekilleriyle yalnızdı. nı duyuyordum: "Bir gun gıdeccgim... beni bir daha gör (Say/a X5X6) meyeceksiniz..."Çoklan aynlmıştı benden. Kaçmıstı. Bi S A Y F A C U M H U R İ Y E T K İ T A P SA YI 1 9 5