25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Aşk serbest, cinsellik yasak "Yazarların sıkıntıları her ülkede vardır. Ben de aşkı anlatabilirim, ama onun önemli bir parçası olan cinselliği anlatamam. Dinle ilgili hiçbir eleştiri getiremem." | IŞIL ÛZGENTORK TAHRAN îranlı yazar Gazale Alizade, ülkesindeki sansürü tanımladı: °*^ ranlı şair bir dostum şöyle dedi: "Hiçbir tranlı yok tur ki, yasamında iki satır şiir yazmış olmasın. Biz âşıkoluruz şiir yazanz ihtilal yapanz, şiir yazanz, bir dostumuz ölür şiir yazanz, şiir bizde dua etmek gibidir." Şiir ve edebiyat benim gördüğüm Iran'da yaşamın ta kendisi. Hemen her evde Kuranı Kerim'in hemen yanı başında Hafız'ın Divan'ı var. Tahran'ın geniş ve büyük caddesi İnkılap Caddesi'nin iki yanına sıralanmış kitapçılarda, sergilerde ön sıra şiir kitaplarının, ardından hikaye ve roman geliyor. Batı'nın ve Latin Amerika'run tanıdığımız ünlü yazarlarının arasında, Türk hikâye ve Latin Amerika'nın tanıdığımız ünlü yazarlarının arasında, Türk hikâ I ye antolojisi, Türk şiir antolojisi, Nâzım Hikmet'in tüm şiirleri, Yaşar Kcmal'in Ycr Demir Gök Bakır'ı, Ölmez Otu ve Orta Direk'i göze çarpıyor. Iran'da pek çok kadın yazar var. Özellikle hikâye ve roman alanında İslam devriminden sonra genç kuşak önemli bir atılım yapmış. Iran'da görmek istediğim bir kadın yazar vardı Simin Daneshvar. Ondan herkes büyük bir sayeıyla söz ediyor. O, İran'ın özellikle de İran kadın yazarlarının anası kabul ediliyor. Ama Simin Daneshvar'la tüm çabalarıma rağmen görüşemedim. Yazarların özellikle de kadın yazarların gittikleri herhangi bir lokal, bir sendika binası olmadığı için yazarları va yayınevleri aracılığıyla ya da kişisel ilişkiler sonucu bulabiliyorsunuz. Gazale Alizade'yle de bir dostumun aracılığıyla tanıştım. Evinın zilini çaldığımda doğrusu çok şasırdım, Iran'da onuncu günümdü ve beni ilk kez başı açık bir kadın karşılıyordu. Ona elimi uzattığımda Gazale Alizade'nin sekreteri oldueunu söyledi ve beni yüzyıllık antikaların göz aldığı, zevkle döşenmiş, geniş bir salona aldı. Az sonra da Hınd giysileri içinde Gazale Alizade geldi. Gazale etkileyici, güzel bir kadın. Saçlarına şöyle bir örttüğü siyah şal onu daha da etkileyici kılan bir aksesuar gibi. Hemen söze başlıyoruz. Gazale'nın salonundakı antikalar, sesindeki ve davranışlarındaki yumuşaklık ve tabii hemen yanı başımızda bulunan dev bir tablo bana Iran'da değil de, ondokuzuncu yüzyıl başlarında bir Rus aristokratının evindeymijim duygusu veriyor. Tablo Gazale'nin ressam bir arkadaşı tarafından yapılmıs, Dev Tolitoy tüm azametiyle oturuyor ve yanıbaşında, ayakta Gazale duruyor, üstünde gümüş rengi giysiler, uzun kara saçları açık... Gazale uz.un yıllar Fransa'da yaşamış, bir süre de Londra'da kalmış, şimdilerde İran'dan çıkmak istemiyor; daha doğrusu evinden pek çıkmak istemiyor. "Yazmak", diyor, "Benim için dua etmek, Tann'ya yaklasmak. Issızhğı, kendimle baş başa olmayı seviyorum. Yazmaktan başka hiçbir şey beni ilgüendirmiyor, ev işlcri, gündelik yaşam bana göre değil. Sadece yazmak beni mutlu kılıyor." Ona, nasıl geçindiğini soruyorum: "Dünyanın hiçbir yerinde yazarların böyle lüksleri yoktur, çok zengin olmalısın? Gülüyor, "Bir zamanlar zengindik", diyor, "ama şimdi", eliyle yerdeki çok değerli olduğu hemen belli olan bir halıyı gösteriyor, "Halı satarak geçiniyoruz. tki gün önce bu halının bir benzerini sattım yani altı ay daha yazı yazabilirim." "Neyi, ne kadar yazabılirsin?" diye soruyorum. "Iran'da İslam yasalanndan ötürü pek çok konuyu yazmak yasak, bu yasaklar sizi boğnıuyor mu?" "Evet", diyor, "Yazarların sıkıntılan her ülkede vardır. Sizde de var. Nâzım Hikmet'in, Yılmaz Güney'in başına gclcnleri anıtnsayın. Ben de aşkı anlatabilirim, ama onun önemli bir parçası olan cinselliği anlatamam. Dinle ilgili hiçbir eleştiri getiremem. Bütün bunlardan daha önemli olan bir başka şey, otosansür. Bu korkunç kurum her insanda var, ama tabuların, geleneklerin çok kuvvetli olduğu Iran'da çok yoğun. Toplumsal yaşama hâkim. Ancak bazen düşünüyorum, sınırlı bir demokrasi bile bir diktatörlükten daha iyidir. Bizde Şah döneminde sembolik bir edebiyat gelişti. tslam devrimi bu sembolik edebiyat yerine daha özgür, daha gerçekçi bir anlatım getirdi. Tabii sembolik, sürrealist unsurlar yok oldu anlamına gelmez bu; sadece daha akılcı bir değişim söz konusu. Örneğin benim VazgeçilnıezBir Yolculukya da Ölüm.diye çcvircbilcccğiniz son romanımda ben, 1917 devrimi sırasında çok zengin bir evin yoksullar tarafından işgal edilmesini, iki kesim arasında gelişen olaylardan ve bu olaylardan en çok etkilenen her iki kesimin kadınından söz ediyorum. Kadınlar için yeni bir hayat Gazale Alizade, "Şah döneminde kadınların durumu çok zordu" dıyor. Alizade, islam devrımının ve savaşın kadınları evlennden çıkardıjını, iş hayatına soktujjunu belirtiyor. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 8 başlıyor, hem yoksullar hem zenginler için. Zor, çclişkisi bol bir hayat..." Biraz İranlı kadınlardan, onların çelişkilerinden söz etmesini ıstiyorum. "Ben kendim için feministim", diyor. "Iran'da da kadınların babakocaçocuk üçgeniyle çevrili olduğunu düşünüyorum. Bu üçgenin genişlemesi, kadının birey olarak kendi varlığını hissetmesi ancak kadınların çabalarıyla mümkün. Şah döneminde Iran'da kadınların durumu çok zordu. özellikle yoksul kesim kadınlanrun. Yoktular. Şimdi gerek tslam devrimi gerek savaş onları evlerinden çıkardı, iş hayatına soktu ve tabii pek çok sorun geldi bununla birlikte." "Iran'da İslam yasalarına göre bir erkeğin dört kadınla eylenme hakkıvar, kadınlar buna tepki göstermiyorlar mı? Öteki kadınların acılarını, tepkilerini anlatan hikâyeler, romanlar yok mu? Kadın yazarlar bunlardan söz ediyorlar mı?" Gazale ve sekreteri bu sorun karşısında gülüvorlar, Gazale, "Evet, bir erkek dört kadınla evlenebilir", diyor. "Ama karısının nzasıyla olur bu. Şimdi hayat öylesine pahalı ki, bu dort kadın olayı pek gerçekleşmiyor. Edebiyatta da bu konular pek yok. Ayrıca yeni kuşak daha özgür düşünceli, örneğin şu günlerde genç bir kadın yönetmen arkadaşım bir film yapıyor, adı şöyle: Bir kadın İki Erkekle Evlense Ne Olur? "Peki Gazale", diyorum, İran'da evlenmemiş iki insanın bir arada olmaları çok zor. Hatta işe devrim muhafızları karışıyor. İnsanlar ne yapıyor, biliyorsun bazı şeyler engellenemez." " O zaman siga yaparlar" diyor. "Yani Tanrı huzurunda evlenirler, birbirlerine söz verirler, siga bir hafta için de olur üç ay için de. O zaman kimseye hesap vermek zorunda kalmazlar." "Yani Batı dünyasındaki birlikte yaşama deneyi burada Tanrı huzurunda söz verilince gerçeleşebiliyor." "Öyle sayılır burada ayrıca para var. tslam yasaları kadını korur. Eğer erkek rıza dışı sigayı bozarsa para öder. Siga her iki tarafın nzasıyla bozulursa kimse kimseye bir şey ödemez. Kadının yeni bir siga yapması için üç ay on gün beklemesi gerekir. Çocuk sorunundan ötürü." "Peki Gazale, benim anlamadığım bir şey var. Bütün bu kurumlar, kurallar vicdani mi? Yani herhangi bir yasa yok mu? "Tabii şeriat mahkemeleri var. Ama İslam vicdani bir dindir. Pek çok şey için Tanrı'nın huzurunda yemin edersiniz." "Yazdıklarından ötürü başın hıç belaya girdi mi?" Uzaklara bakıp "Bir iki ufak bir şey oldu, ama çok önemli sayılmaz", diyor. Üsteliyorum, susuyor. Sonra bana yazdıklarının basılmadan önce ya da sonra bir konıite tara(ından incelendiğini anlatıyor. "Peki bu komite kimlerden oluşuyor?" Bütün ısrarlarıma rağmen Gazale bu !>oruma da tam bir yanıt vermiyor, "Bu komitedekilcr hep değişir", diyor, o kadar. "Peki yazar haklarım kim savunuyor?" "Her yazar kendini savunur" diyor Gazale, "Sendikamız ya da başka bir örgütümüz yok. Kitaplarımız beş bin basılır ve biz %15 telif hakkı alırız. Yılda üç kitap da yazsanız bu parayla gcçinmek olanaksızdır, bu nedenle dörtbcş yazar dışında aileden geliri olmayanlar ya üniversitede hocalık ya da yayınevlerinde redaktörlük yapıyorlar ya da işte benim gibi halı satıyorlar." Gazale'nin salonuna geldiğimden beri gözüm televizyonun altındaki video göstericisine takılıyor, bildiğım kadarıyla İran'da video dağıtımı yok hatta yasak. Dayanamayıp soruyorum: "Ne tür filmler izliyorsun?" "Visconti, Fellini,. Bergman ve tabii Rus klasikleri..." Ben yeryüzünün her ülkesınde ha/ılarının daha janslı olduğunu düşünürken Gazale büyuk bir incelikle zama nının dolduğunu, çalışması gerektiğini belli ediyor. Altı yıldır yazılarını daktiloya çeken sekreterine o gün daha yedi sayfa vermeli. "Hoşçakal" deyip güzcl salonu terk ediyorum. Sokaktaki motosikletin üstünde çarşafı rüzgârda şişmiş bir kadının görüntüsüne takılıyorum. Kucağında devrim ve özgürlük afişleri. D SAYFA 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear