28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

maz bir sevdaydı bu. Ama Vargas Llosa'nın Amerikan emperyalizmınc karjı çıkışı, Fidel Castro ve Küba'nın yanında yer alışı, gıderck nefretc dönüşecek bir aşkın da başlangıcıydı. Llosa 1960'larda birçok kez Küba'ya gitti, orada edebiyat ödüllerinin seçici kurullarına, kültiir komitelerine katıldı. Yıl 1966. Vargas Llosa, Küba'da bir kültür komitesinde çalışırken, yöneticilerin özellikle yazar ve sanatçılar arasındaki eşcinselleri "tedavi etmek" amacıyla bir program hazırladıklartnı öğrendi: "Kırsal yörelerde tek bir eşcinsel yoktur, bunları oraya gönderirsek adam olurlar gibisinden çılgınca bir görüsü savunuyorlar ve bıınu uygulamaya çalışıyorlardı. Benim de tanıdığım ozanlar ve dansçılar 'toplumdısı davrandıklan' gerekçesiyle adi hükümlülerle birlikte çalıştmlmak üzere kırsal bölgelere gönderiliyorlardı. Akıl almaz, korkunç bir şeydi bu..." Yıl 1968. Ağustos ayında Sovyet birlikleri Çekoslovakya'yı işgal etti. Fidel Castro, işgali açıktan açığa destekleyenler arasındaydı. Vargas Llosa ise uzun sürecek bir poIemik baslatarak Castro ve Küba'nın karşısına geçtı. Ama henüz "kesin kopuş" noktasında değildi. Çekoslovakya'nın işgalini destekleme konusunda Küba'yı sert bir biçimde elestirmekle birlikte Küba Devrimi'ni savunmaya özen gösteriyordu. Yıl 1971. Nisan ayında Kübalı ozan Herberto Padilla yönetim tarafından tutuklandı ve içeri atıldı. Padilla'nın "karsı devrimci şiirler yazdığı" gerekçesiyle Castro yönetimince tutuklanıp Havana'da hapse atılması, Vargas Llosa için bardağı taşıran son damla oldu. Ozanın salıverilmcsinı sağlamak amacıyla Llosa'nın kaleme aldığı dilekçeye imza atanlara Carlos Fuentes, JcanPaul Sartre ve Susan Sontag da katıldılar. Dilekçeyi imzalamayanlar arasındaysa, Llosa'nın kadim dostu Kolombiyalı yazar Garcia Marquez vardı. Marquez'le Llosa arasında o günlerde patlak veren polıtik anlaşmazlığın, bir gece Mexico City'dc bir sinemada yumruklaşmaya kadar vardığını söyleyenlerin sayısı az değil. Perulu yazarın devrime inancını yitirişi belki de en açık biçimde, 1978'de yazmaya başladığt Kıyamct Savaşı adlı romanında belirecekti. Onümüzdekı günlerde Türkiye'de de yayımlanacak olan bu mahşeri roman, 19. yüzyıl Brezilyası'nda geçiyordu. Bahia'nın iç yörelerinde meydana gelmij gerçek bir ayaklanmayı anlatıyordu Vargas Llosa! Ayaklanmanın önderi, bir Hıristıyan gızemcisiydi. Ama Llosa'nın bu romanında başvurduğu kinayeyi sezmemek, birçok Latin Amerikalı için olanaksızdı: "Bu roman bağnazları anlatıyor. Herkesi yeryüzünde siyasal ya da dinsel bir ütopyaya yöneltebileceklerine inananlar bağnazdır. Kolektif mutluluk diye bir şey olamaz. Yeryüzünde şu ya da bu türden bir cennet tutkusu yalnızca yıkım ve totalitarizm getirmiştir..." Daha sonraki yıllarda Mario Vargas Llosa, Londra'da bir ev tuttu ve giderek zamanının büyük bir bölümünü İngiltere'de geçirir oldu. Londra'da bir yemekte tanıştığı Başbakan Margaret Thatcher, o günlerden bu yana Llosa'nın gözdesi. 1970'lerin sonlarınd? Peru'daki sağla flörte başlayan Llosa, 1980'lerin baslarında yajlı ve tutucu Devlet Baskanı Fernando Bleaunde'den başbakanlık önerisi aldı, bu önerıyı çok düşündü, ama sonunda gerı çevırdi. 1985'te Peru'da Sosyaldemokrat Apra Partisi'nin iktidara gelişiyle Alan Garcia'nın başkanlık donemi başladı. Ne var ki siyasal vc ekonomik olarak tümüyle çökmüs bir ülkede Alan Garcia'nın katı devletçi politıkaları da tutmayınca, Vargas Llosa iş çevrelerinin "parasal", orta kesimlerin de "duygusal" desteğiyle baskan adaylığına soyundu sonunda. Peru'da enflasyon oranı yüzde 15 bine vurmuş durumda. 1980'den bu yana terör kurbanlarının sayısı 20 bin dolayında. Ücretlilerin yaşama düzeyinin yalnızca son bir yılda yüzde 50 oranında gcrilediğı söyleniyor. İflas etmiş Peru'da Sendero Luminoso (Işıldayan Yol) gerillalarının terör eylemlerinden, uyuşturucu mafyasının ülkenin kuzeyindeki trafiğinden geçilmiyor. Bu cangılın ortasında, katıksız bir serbest piyasa ekonomisıyle demokrasiyı korumayı amaçlayan yazar Vargas Llosa, devlet baskanı adayı. Llosa'nın rakiplerinden, İzquierdo Unida'nın (Bırle^ık Sol) baskan adayı Alfonso Barrantes'in Llosa'ya baktşı epeyce alaycı: "Vargas Llosa baskan olamayacak, ama bience bütün bunlardan harika bir roman çıkartacak!..." Llosa'nın yandaslarından genç bir Perulu iktısatçı ıse "Seçilirsc ne olur?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Asd sorun, Mario'nun isi günlük olarak nasıl götüreceğinde. Yasamı boyunca tek başına çalışmış bir insan. Bugüne ka dar bir başına oturup düsgücünü çalıştırmış. Kırtasiyecilikle bağıntıları olmayan biri. Politik bir gazeteci bile değil. Bir romancı Mario, öyle dcğil mi?" Bir düşler ve düşlemler adamının bir eylem adamına dönüsmesi. Yapıtları 30 dile çevrilmiş bir yazarın, ya^amındaki paradokslar dizisinc bir yenisini eklemesi, bugüne kadar romanlarda "tanımladığı" Peru'yu gerçeklerin dünyasında "yeniden tanımlama" uğraşına kolkışması. Llosa bu dönüşümü olağan karjılıyor: "Ülkede savaş oldu mu, insanlar olağan kosullarda akıllarının ucundan geçmeycn işleri üstlenirler. Biz de Peru'da az çok bu durumdayız iste... Edehiyat ile politika arasında bir benzerlik var. Edebiyatta romanınızda yer alan kişileri çekip çevirmeniz, onlara cgemen olmanız gerekir. Politikada ise insanları çekip çevirmek, yönlcndirmek zorundasıruzdır. Tek fark, politikada düşgiicüne yer olmamasıdır. Önce, Peru'da ve Latin Amerika'nın büyük bir bölümünde durumun korkunç olduğunu, ezilmişlik ve eşitsizliğin müthiş boyutlara vardığını anlamak gerekir. Bu yüzden, köktenci bir çözüm arayışına girenler de var. Ama daha eski, daha derin bir şey de var. Sosyalist devrim düşüncesi, Latin Amerikalının yüreğinin dcrinliklcrine uzanan bir bağı da içeriyor. Latin Amerika'da yüzlerce yıl önce Ispanvol Katoliklerinin egemenliği döneminde yerleşmış olan Mcsihlikle bağıntılı bir gelenek bu. Bir inanç bu ve inanç çok çekicidır. Inançla tartısamazsınız. Fanteziler, maceralar edebiyatta çok güzel yapıtlara yol açarlar. Ama gerçeklikte, politika ve ekonomide yol açtıkları yalnızca yıkımlardır..." Vargas Llosa'nın Peru başkanlığına soyunmasını, Latin Amerika'daki bir başka geleneğin uzantısı olarak görmek de mumkün. Vene/uela'mn en büyük yazarlarından Romulo Gallegos 1947'de baskan seçilmijti. Şilili ozan Pablo Neruda, Salvador Allende'nin Paris büyükelçisıydi. Nıkaragua'daki Sanuinista hükümetinde kısa öykü yazarı Sergio Ramirez vc ozan Ernesto Cardenal yer aldılar. Şimdi Vargas Llosa, çok karşıt bir politikayla da olsa, meslektaslarının yolunda. Ama belki de yıllar önce yazdığı, özyaşam öyküsel nitelikleri ağır basan romanı Julia Teyze ile Senaryo Yazarı adlı romamnda kendi yazgısını kcndısı belırlemıstı Llnsa: "Doğruydu, benim o kemikleşmiş ailem, bir gün ya bir miîyoner ya da cn azından cumhurbaşkanı olacağımdan nerdeyse emindi..." D Seçım söylevlerinı önceden hazırlamıyor Tuttuğu notlardan yararlanarak konuşuyor Basmakalıp sozlerden hoşlanmıyor CUMHURİYET KİTAP SAYI 11 S A Y F A 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear