28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Samirn Kocagöz'ün 'Bu da Geçti Yahu' adlı anı kitabı yayımlandı Memleket içinde sürgün HANDAN ŞENKÛKEN Bu da Geçti Yahu / Samim Ko'cagöz Düşün Yayınevi / 260 s. Karşıyaka'da apartmanların arasında annesinden kalma arsa üzerine yapılan tek katlı, bahçeli bir evde yaşanıını sürdürüyor hikâyeci ve romancı Samim Kocagöz. Evin duvarlannda Eren F.yuboğlu, Aydın Ayan, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Balaban ve annesinin resimleri... Çalışma odasında her yer kitap dolu. Solmuş, eski fotoğraflarda Kocagöz ailesi, Halide Edip Adıvar'ın ım/.alı fotoğrafı ve 1956'da Ara Güler'in objektifinden Orhan Kemal ve Samim Kocagöz. Samim Kocagöz 1984 yılında yazmaya başladığı anılarını bir kitapta topladı: Bu da Geçti Yahu. Ne demiş ozan, "Bâki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş!. "Gerçi" diyor Samim Kocagöz, "kubbede bir seda kalır kalmasına, ama bu kalan scdanın hoş olacağını, kişi gittikten sonra kimse bilemez, kestiremez... En iyisi biz, kararı bizden sonrakilere bırakalım. Gözümüzü kapayana dek, yaptıklarımızla ettiklerimizle gelip geçiveren yaşantımıza, bu da geçti yahu diyclim." Bu nedenle cskilerin teselli babında dediği "Bu da geçer yahu" sözü anılarını derlediği kitaba isim olmuş. Sütlü çayını yudumladıktan sona coşkuyla, belki de en çok özlemle anımsıyor, anlatıyor, anlattıkça neşeleniyor, kahkaha atıyor Samim Kocagöz. Zaman zaman sessizliğe bürünüyor, gözleri dalıyor. Daha önce dergilerde çıkan kimı yazıları ve Hikmet Çetınkaya'nın Çağdaş Yayınları arasında yayımlanan Yılların Tanığı Üç Yazar adlı söyleşilcr kitabındaki anılarını da içeren yazılarım bu kez bir kitapta topluyor. Bir söyleşisinde "yaşarken anılarımı yayımlamayacağını" söylüyordu Samim Kocagöz. Düşüncesini neden değiştırmıştı? "Arularımı iki cilt olarak yazdım. Yaşarken yayımlamayacaktım, ama yayımlamak istemediklcrimi yayımlamadım. Belki biraz sakıncalı bir dönemi anlatıyor. Anıiarımı yazarken Halikarnas Balıkçısı'nın haklı çıktığını gördüm. Ona 'Mavi Sürgün'ü yazdınız, başkaca anılarınızı yayımlayacak mısınız?' diye sormuştum. O da bana 'Yalan söylemek zorunda kalıyorum, yazmayacağım hazret' dcmisti. Doğru, çok doğrudur. Söylcycmeyeceği birtakım şeyleri yazamamaktansa, yalan söylcmektense hiç yazmamak iyi." Samim Kocagöz anılarında Söke'den, ailesinden, çocukluğundan, gençliğindcn, öğreniminden, edebiyata girişınden, yazar, şair ve arkadaşlarından söz ediyor. Yazar ve jairlerin hi(,birinin edebiyat kişiliği üzerine yorum yapmamaya çalışıyor. Polemiğe girmek istemiyor. Ona göre bu iş, eleştirmenlerin, edebiyat tarihçilerinin. Üniversite öğrenciliğinde yazın çevrelerine giren Samim Kocagöz, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, Fuat Köprülü'nün öğrcncisi oluyor. Halide Edip'le, Yakup Kadri'yle, Sabahattin Ali'yle tanışıyor, görüşüyor. Sait Faik, Vedat Günyol, Hüsamettin Bozok, Salâh Birsel, Naim Tirali, Orhan Veli, Nurullah Ataç, Fakir Baykurt, Fethi Savaşçı ile arkadajlık ediyor. 193G sonrası yazın dünyasındaki "kırk kusağı"nı anlatıyor. Bir yazın kuşağını belli bır sınırla anmanın olanak>>ızlığını belirtiyor: "Otuz sonrasında kalemi ele alıp da seksenlere dek clinden bırakmayan kırk kuşağından yazarlar, sairler var. Yazarlıkta cmcklilik yoktur." Elli yıldır "sanat sevgisinden, yazın için çalışmaktan çakılıp kaldığı masasına" sabah dokuzda oturuyor, üç saat boyunca yazıyor Kocagöz. Anılarını yazarken de çok dikkat ediyor, bellek yanlışlığı yapmamak için. Günlük tutınaya fırsat bulamadığı için anılarını derleyerek dört, be^ yılda tamamlıyor. Doğrudan daktıloyla yazıyor, bazı öykülcrindc kısa noılar alıyor, plan yapıyor. Bütün notlarını eski yazıyla yazıyor, çalışma masasının kenarına, daktilonun üstüne ili^tiriyor. "Biz tabii eskidik, artık nüfus tezkeresi de eskidi" diyor Samim Kocagoz, ama anılarını yaznıak '\(jk /oruna" gidiyor. "Sanki vasiyetnamemi yazıyorum. Oysa daha önce 1954 yılları anıiarımı, askerliğimi, 12 Mart'ta gittiğimiz Davutpaşa Kıjlası anıiarımı yazmıştım. tçime böyle bir hüzün çökmemişti. Ne ki Nâzım'ın büyük bir sözü var, çok doğru, çok güzel: 'Yetmişinde zeytin dikeceksin ölmeyecekmiş gibi!'. Gerçekten öyle davranmak lazım., Epikür, 'ölüm geldiği zaman ben yokum, ben varoldukça ölüm yok, ne diye ölümden korkanm' der, bu da teselli tabii..." Kitabında öykücülüğünden vt romaıuılıgından söz eden Samim Kocagöz, "oyun yazarlıgında hep terslik" olduğunu vurguluyor: "Terslik bende mi, yazdıklarımda mı nilemeyeceğim... Nasıl bilemem; bütün yazarlık yaşamımda istenilen gibi değil, istcdiğim gibi hikâye, roman ve oyun yazdım. Bu yüzden yayımlanabilenler yayımlandı, yayımlanamayanlar dolabımda, çekmecemde duruyor." Sahnelcncmeyen on dört oyunu dolabında duruyor. Peki öyküleri, romanları? "Üzülerek söyleyeyim, bunca yıllık yazarım, benim doğru dürüst bir yayınevim, yayıncım olmamıştır. Aklıııa yatınca basmıştır, arkası geımemiştir. Hep kitaplarım basılsın diye beklemişimdir. Eski Toprak'ı 1980'de bitirdim, sekiz yıl ortalık yatıssın diye bekledim. Bazılarını ben bekletiyorum. Eski Toprak'ı yayınevine verirken satarsa tzmir'in Içinde'yi tekrar basın dedim. Şimdi tzmir'in İçinde de satarsa, yeni öykülerimi basmalarını önereceğim." Ailesi, İstanbul Edebiyat Fakültesı, hocaları 193942 yılları arasında Beyoğlu'ndakı Nisua/ Pasıancsi'nc ugrayan Hılmı Ziya Ülken, Mustafa Şekip Tunç, Sabahattin Kudret, Sait I;aık, Cahit Irgat, Sadri Enem'ler... Türk Dil Ku 1940 kuşağından 1916 Söke doğumlu Samim Kocagöz, ortaöğrenimini İzmir Erkek Lısesi'nde, yükseköğreniminı İstanbul Ünıversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde tamamladı. Üç yıl kadar İsviçre'de Lozan Üniversitesi'nde sanat tarihı kurslarını izlcdı. 1950'de "Sam Amca" adlı öyküsüyle Dünya Hıkâye Yarışması Türkıye Birinciliği'ni kazandı. Sınıfsal çıkarlar açısından üniversite gencliğinı Onbinlerin Dönüşü, çok partili yaşama geçiş yıllarında kasabanın değişik sınıf ve tabakalarındaki insanların durumlarını Yılan Hikâyesi, Kurtuluş Savaşı'nı Kalpakhlar ve Doludizgin'de konu edindi. 1930'lardan bu yana özellikle yaşadığı Söke ovası ve çevresının, Menderes vadisinin toprak sorunlarını, iyi gözlemlediği köy, kasaba ve kent insanını toplumsal ve gerçekçi bir yakla^ımla anlatır. Yapıtlarında topraksız köylülerin, yoksul halkın, Kurtuluş Savajı gazilerinin, polisçe izlenen ledirgin gençlerin, emeklilerin çilesini ince ince işler. Son romanı Eski Toprak'la 1988 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı'na değer görülen Samim Kocagöz'ün anı kitabı Bu da Geçti Yahu son çahjmaM Samım Kocagöz anılar.nda Söke'den, ailesinden, çocukluğundan. yazar ve şaır arkadaşlarından soz ediyor Kocagoz polemiğe gırmedığını belirtiyor ve ekliyor " 0 eleştirmenlerin. edebıyat tarıhçılerının ı$ı " (Fotoflraf: Cengız Cıva) rumu, Türkive İsçi Partisi, Yeditepe Yayınları, çeşitli dergiler. Yazdıkları yüzünden cektikleri, kendisinin, eşinin, oğlunun ışınden olmaları. Cîeçımıni topraktan sağlamak zorunda kalısı... Samim Kocagöz bugün 73 yaşında. An arda geçirdiği ameliyatlar sonrasında biraz toparlanmaya çalışıyor. Bu arada yeni öyküler ve dergilcrc çeşitli yazıları yazmayı sürdürüyor. Hastalanmadan önce başladığı, hem Kocagöz ailcsinin tarihçesini hem de 1850'lerden bu yana tarıhsel olarak toprak sorununu konu alan Osmanlı Osman Bcy adlı 10manı ıçın hazırlıklarını tamamlamayı duşünüyor. Yeni kusaklar "1940 kuşağı"nı yeterince tanımıyor nıu? "Tanımazlarsa doğru dürüst okur bile olamazlar" di\tyanıtlıyor Samim Kocagöz. Sonra scssiz bir acıyla; "Yıllardan beri adımız anılmadı. Biz memleketimizin içinde sürgün yaşadık..." dıyor. D S A Y F A 5 C UM H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear