Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
lışmalarını, G20’nin teknoloji üretebilen ülkeleri düzeyindeki ARGE merkezlerinde sürdürmelerini İskender Gökalp, Fransa Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi, Yanma, Aerotermik, Reaktivite ve Çevre Enstitüsü Müd., Orleans, Fransa, gokalp@cnrsorleans.fr sağlamasıdır. Türkiye üniversitelerinin önemli bir 58; Almanya: 26; Yunanistan: 25; Türkiye: 15. Petrol ve doeknoloji üretmek ne demek? Teknoloji, bir günde üre ğalgaz kaynakları yok denecek kadar az olan Türkiye’de, bu it bölümünün lisans düzeyi, bu ülkelere yakındır. Bunun göstergesi, tilen bir ürün değil; onlarca hatta bazen yüzlerce senelik hal kaynakları en verimli (ve de çevreye en az zarar verecek) bu öğrencilerin Türkiye dışında rahatlıkla yüksek lisans ve dokbir sürecin sonucu. Örnek olarak gaz türbini teknolo şekilde kullanmak gerekir. Bunun tek yolu, bu kaynakları ener tora programlarına kabul edilmeleri ve başarı ile derecelerini jisine bakalım. 1791 yılında John Barber isimli bir İngiliz bir jiye çeviren yanma bilim ve teknolojisine sahip olmaktır. almalarıdır. Sorun, yetenekli öğrencilerin Türkiye’ye döndükten kroki sayesinde gaz türbini patentini aldı. 1930’larda gaz tür Kömür için olduğu gibi, Türkiye’de ne bir yanma araştırma ens sonra gerekli ARGE ortamını bulamamalarından kaynaklanıyor. bini kullanılarak İsviçre’de elektrik üretimi başladı. İkinci Dünya titüsü ne de üniversitelerde yanma konusunda araştırma yaBÜTÜNSEL STRATEJİ GEREKLİ Savaşı’nın hemen öncesinde İngiltere ve Almanya uçak mo pan laboratuvar var. Bu ortamın oluşturulması her üniversitenin kendi başına torları için gaz türbini teknolojisini geliştirdi. Bugün uçak moBirkaç ülkenin yanma bilim ve teknolojisindeki perfortorları ve elektrik santralları da modern gaz türbinleri ile ça manslarını, yanma dalının iki en önemli uluslararası yayını olan yapabileceği bir iş değildir. Kamu üniversitelerinin ARGE çalışıyor. Ama, mesela hidrojenle çalışan gaz türbini teknoloji Combusion and Flame (yanma ve alev) ve Combustion baları, bütünsel bir iş bölümü stratejisi dahilinde, yetkili baleri de geliştirilmekte. Görüldüğü gibi, bu teknolojinin ge Science and Technology (yanma bilimi ve teknolojisi) der kanlıklar, var olan veya kurulması gereken kurumlarca yönlişmesi, ama hâlâ geliştirilebilir olması, iki yüzyılı aşan bir sü gilerinde yayımladıkları makalelerle yukarıdaki göstergeyi lendirilmeli ve denetlenmeli. Vakıf üniversitelerinde ARGE (en azından bu yazıdaki koreç. Bu sürecin arkasındaki önce teknik geliştirmeler ve daha kullanarak (milyon nüfus başına düşen makale sayısı) ölçecek sonraları ARGE destekli çalışmalar için yapılan testlerin, ya olursak: ABD 15, İngiltere 15, Avustralya 13, Fransa 11, nularda) zayıftır. Bunu aşmanın yolu, vakıf üniversitelerinin zılan raporların, ilgili bilimsel alanlarda (mesela yanma bili Almanya 4, İtalya 3.5, Yunanistan 1.4 ve Türkiye için 0.4 ra sanayi sektörleri ile işbirliğine girip, teknoloji üretilmesine yönelik ARGE merkezlerini kurmalarıdır. Bu yeniden yapılanmi, yüksek sıcaklığa dayanan malzemeler bilim dalı) yapılan kamlarına ulaşırız. araştırmaların, hazırlanan doktora tezlerinin, yazılan makalelerin Karşılaştırmayı biraz kişileştirerek şunu da söyleyebiliriz: ma hemen gündeme getirilirse, 5 sene içinde gereken altyapı ve düzenlenen konferansların sayısını, yapılan yatırım ile in Benim bu iki dergideki toplam yayın sayım 29, Türkiye’nın top kurulur ve Türkiye ARGE eğitimi veren (uluslararası düzeysan gücü kapsamını kestirebiliriz. lam yayın sayısı 32, dir (ki bunların bir kısmı Türkiye dışın de doktora çalışması yaptıran) ve yenilikçi teknoloji üretebiTürkiye G20 ülkelerine da yapılan çalışmalardır). 29 toplam yayınımın aldığı atıf sa lecek düzeyde yetenekli kişiler yetiştiren, bu kişilerin sanayi dahil, yani dünyanın 200 YILI PAS GEÇMEK yısı 251, Türkiye adresli 32 yayının aldığı toplam atıf sayısı dokusuna yayılmaları sayesinde ARGE ağını pekiştiren, tekİşte teknoloji üretmemek bu iki en büyük 17 ekonomi159’dur. Türkiye’de ARGE ortamı oluşturulmazsa, teçhizat noloji üretme gereksinimi ile teknoloji üretebilme yeteneğiyüzyıllık sürecin hiçbir yerinde ol lı laboratuvarlar kurulmazsa, bunların başına ARGE’nin ne de ni giderek birbirine yaklaştıran, olumlu bir süreç oluşturabisinden bir tanesi. Bu mamak demektir. Ne yazık ki gaz tür mek olduğunu bilen ehil kişiler getirilmezse, TÜBİTAK hâ lir. Benim gibi Türkiye’ye hem dışardan hem içerden bakagrubu oluşturan ülkebini için Türkiye’nin durumu böyle lâ yüksek lisans öğrencilerini “araştırmacı” olarak tanımlamaya bilen kişiler belki biraz daha kolay görebiliyor: Böylesi bir gelişme, Türkiye’nin bütün yaratıcı enerjisini emen şu andaki içleri iki alt grupta topla dir; başka teknolojiler için de devam ederse, bu süreç böyle gider elbette. Türkiye’nin durumu irdelenebilir elBu kısır süreci durdurmanın tek yolu, Türkiye’nin yenilikçi ler açısı durumu aşmasında, büyük bir olumlu etki yapar, dimak mümkün: bette. Gaz türbini teknolojisi aslında teknoloji üretebilecek kişileri yetiştirmesi ve bu kişilerin ça ye düşünüyorum. Teknoloji üreten ve güzel ve önemli bir örnek. Sadece miyle teessüs eden bu münaelektrik üretimi alanındaki yeri açıüretmeyen ülkeler. Bu sebet, Kazan sından Türkiye örneğini alırsak, şöysonuncular arasında Darülfünunu’ndaki âlimlerin le bir durum ortaya çıkıyor: büyük keşiflerde bulunmalarıArjantin, Endonezya, Doğalgazın Türkiye elektrik üreKâzım Nami Bey, 1930 yılında, Kazan Üniversitesi’nin bir model olarak na bir dereceye kadar yardım timindeki payını biliyoruz, Türkiye’nin Meksika, Suudi etti. Mesela 1826 senesi şubadoğalgaz tedariğinde dışa bağımlılık alınabileceğini ileri sürüyor. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Arabistan ve Türkiye tında N. Lobatchevski, Fen oranını da biliyoruz; bunlara bir de dobulunuyor. âzım Nami (Duru) Bey, 23 Teşrinievvel (Ekim) 1930 Fakültesi’nde, muvaziler meselesinde en doğru halline ve gayğalgazı enerjiye çevirmek için gereken tarihli Cumhuriyet gazetesindeki “Bir Darülfünun ri öklidi hendesenin ihdasına (kurulmasına) dair yeni esaslagaz türbini teknolojisine bağımlılığıNasıl Teşekkül Eder?” başlıklı yazısında, üniversitele rını izah etti. Bu, ilme büyük bir terakki adımı attırdı. N. Zizin, nı eklersek, enerji konusunda dışa bağımlılığın ne demek olrin oluşumu konusunu inceliyor ve Kazan Üniversitesi’nin ör kimya âleminde nam bıraktı. Hele Şark’a ait taharriler (araşduğunu açikça görebiliriz. Bu durumun dolaylı bir sonucu da, enerji davasında dışa nek alınabileceğini öne sürüyordu. Kâzım Nami Bey’in yazısı tırmalar), Türkoloji, Kazan’da en müterakki dereceyi buldu. rıya bağımlılığın veya enerji güvenliğinin sadece kaynak te (biraz kısaltılmış olarak) şöyledir: “Almanya, Fransa, İngiltere 1861’de, profesör Boutlerov, kimyevi bünyeye dair yeni bir düsdariğine indirgenemeyeceğini, büyük bir şeffaflıkla gösterme gibi büyük Garp milletlerinin darülfünunları (üniversiteleri), tur (ilke) keşfetti. 19. asırla 20. asrın ilk senelerinde Kazan sidir. Enerji güvenliğine erişebilmek için, enerji kaynaklarına dörder, beşer asırlık birer varlık sahibidir. Bunların teşekkül Darülfünunu, en yüksek darülfünun derecesinde sayılıyordu. ulaşma, enerji konularında bilgi ve teknoloji üretme, gerekli ve tekamülleri başka türlüdür ve bizim darülfünunumuzu on Bugünkü Rus idaresi, Kazan Darülfünunu’nun ilmi sayini (çayatırımları yapabilme ve de bütünsel strateji oluşturabilme im larla mukayese etmeye kalkışmak gülünç olur. Fakat varlığı 125 basını) teşvik etmekten geri durmamakla beraber, sosyalizm esaskân ve yeteneklerine aynı anda sahip olmak gerekir. Enerji kay seneyi bulmakla beraber yalnız kendi memleketinde değil, bü larına müptela yeni bir cemiyet vücuda getirmekte darülfünunun naklarına ulaşmak, her ülke için yerli kaynaklarına ağırlık ver tün dünyada ehemmiyetle telakki edilen profesörleri yetiştir yardımına dayanıyor. Bu da gösterir ki, her vakit, her rejim, mek ve de dış kaynak güvenliğini sağlamaktan geçiyor. mek suretiyle hakiki bir darülfünun şeklini alması 100 sene yalnız siyasi bir varlık olmaktan ibaret kalmıyor, idare ettiği Bunun elbette diğer koşullarla yakından ilişkisi var. Fransa’nın ye varmayan Kazan Darülfünunu’nu kendimize örnek edin cemiyetin şekli hakkında da bazı akideler taşıyor. Ve bu akidelerin yer tutması, cemiyetin kendi idealine uygun bir vazimenin muvafık (uygun) olduğuna kaniyiz. ne petrolü, ne gazı ne de kömürü var. Kazan Darülfünunu, İkinci Katerina zamanında, 1805’te, yet alması için ilimden istifade etmeye çalışıyor. Kazan Darülfünunu bugün fizik, riyaziye, tıp, Sovyet huŞark’a doğru Çarlığın nüfuzunu yayacak misyonerler yetiştirFRANSA VE TÜRKİYE Ama Total, Gaz de France – Suez, Electricité de France, mek emeliyle teşkil edilmiş. Kazan Darülfünunu epeyce sene kuku ve amele fakültelerini muhtevidir. Talebenin miktarı AREVA gibi petrol ve gaz arama teknolojileri üreten, nükle Çarlık için bir propaganda memuru yetiştiren bir müessese ol 2108’dir. Tedrisat meccani (parasız) olduktan başka, talebeer teknoloji geliştiren, dolayısıyla yatırım kabiliyeti olan bü muştur. Burasını, sırf ilim aşkıyla vücuda getirmesi, Çarlıktan nin üçte birinden fazlası devlet tarafından idare edilir. Kazan Darülfünunu kütüphanesinde 1904’te 228.000 kiyük şirketleri ve de arkalarında Commissariat à l’Energie elbette beklenemezdi. Mamafih, 1814’e doğru müessese ehemAtomique (CEA), Centre National de la Recherche miyet almaya başlamıştır. Bir hayli Alman âlimi burasını ir tap vardı. Bugün 453.000 kitap vardır. 100 senede toplanan Scientifique (CNRS), Institut Français de Pétrole (İFP) gibi fan merkezi edinirler. Hele riyaziye (matematik) tedrisatı, her kitaplar, 25 senede iki misline çıkarılmıştır. İlim, bütün inenerji konularında bilgi üreten ve teknoloji geliştiren kurumlar hangi Avrupa darülfünunu derecesinden hiç de aşağı değildir. sanlara şamil bir nimettir. İlmin vatanı yoktur. Her millet, kenvar. Dolayısıyla, fosil yakıt kaynağı eksikliğine karşı koymak Müderrislerin Almancasını Rus talebe anlamıyordu. Onun için dinden bilgili olan milletin ilminden istifade etmek mevki ve için oluşturduğu bütünsel bir strateji dahilinde geliştirdiği koz dersler tercihan Latince veriliyordu. İşte o sıralarda riyaziye ders mecburiyetindedir. Bugün Ruslar kendi tayyarelerini, traktörlerini, otomobillerini, hülasa her türlü alet ve makinelerilar var. Türkiye’nin bu açıdan durumuna bakalım. Linyit lerinde terakki edilmesinin sebebi bu idi. O zamanlarda Kazan Darülfünunu, teşkilatındaki noksa ni kendi fabrikalarında, kendi işçileri ve mütefenninleriyle (fen Türkiye’nın tek yerli fosil enerji kaynağı olmasına rağmen, Türkiye’de bir linyit teknolojileri ARGE merkezi yok. Bu du nından dolayı az âlim yetiştirmişti. Bununla beraber içlerin adamlarıyla) yapıyorlar. İhtiyaçlarının büyüklüğü dolayısıyla rumun kısıtlı bir göstergesi olarak, bazı ülkelerin kömür ko den bazıları ilim dünyasında birer yıldız gibi parladılar. Kazan Garp tekniğinden henüz müstağni (bağımsız) kalamıyorlarsa nusunda uluslararası bilimsel dergilerde yayımladıkları makale Darülfünunu, en Şarki Avrupa’nın Büyük Asya âlemine açıl da, emelleri az zamanda bu istiğnadan kurtulmaktır. İnsani olan ilimde böyle milli bir faaliyet ve feyiz göstersayısı (1900’lerden bugüne), ülkelerin bugünkü nüfuslarını kul mış bir ilim kapısı idi. Bir taraftan bu keyfiyet, diğer taraftan lanarak, 1 milyon nüfus için makale sayısı olarak ifade edilir müderrislerden ekserisinin Alman olması, Garbi Avrupa ilim meye çalışmak. İşte hakiki milliyetçilik bence budur. Garbın se, şu rakamlara ulaşılıyor: Avustralya: 115; ABD: 61; İngiltere: merkezlerinin bu müessese ile münasebete girişmelerine sebep ilmini, bir istihlak (tüketim) metaı gibi almak, fakat o ilmi beoldu. Bundan talebe son derecede istifade etti. Garp ilim âle nimseyip ona milli bir feyiz vermemek neye yarar?” Türkiye teknoloji üretmeli, ama nasıl? T Bir üniversite nasıl oluşur? K CBT 1194/14 5 Şubat 2010