29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Trafikte çocuk güvenliği Trafik kazaları, bir yaşından itibaren tüm yaş gruplarında ölüme yol açan nedenlerin başında geliyor. Dünyada her yıl 300 bin çocuk trafik kazaları nedeniyle kaybedilmekte. Motorlu, motorsuz ulaşım araçları ile karayollarında gelişen, bu araçlardaki yolcuları, sürücüleri, yollar üzerindeki yayaları, hayvanları etkileyen kazalardır. Her epidemiyolojik olayda olduğu gibi trafik kazalarının oluşmasında da konakçı, etken ve çevre üçgeni vardır. Konakçı, birey; enerji değişimine yol açabilecek etken, taşıt; çevre ise kaza oluşumuna zemin hazırlayan yol koşullarıdır. Serpil Uğur Baysal, Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü; İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, [email protected] “Kazaların sık olduğu yerlerde ciddi toplumsal sorunlar mevcuttur. Toplum sağlığını kazalar ve yaralanmalarla, zaman içinde bu olgularda ortaya çıkan değişikliklerle ölçebiliriz.” Dr. Barbara Barlow K azaların etkilerini ve özür oranlarını, hiçbir ülkenin sağlık sistemi tam olarak bildiremiyor. Ülkemizde, tüm yaralanmaları ve sonuçlarını izleyen bir sağlık sistemi henüz yok. Türkiye, trafik kazalarında ölen çocuklar sıralamasında ABD, Japonya ve 15 Avrupa ülkesi arasında birinci sıradadır. Ülkemizde, bir yılda oluşan trafik kazalarında ölen çocukların sayısı 11 Batı ülkesinin (Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İrlanda, İtalya, İspanya, İsveç, Portekiz, Yunanistan) genel toplamına yakındır. Araştırmalar, çocukların, trafik içinde kendilerini denetleyebilecek yeterlilikte olmadıklarını göstermekte. Çocukların spontan davranışları, dokuzon yaşlarına kadar yeterli ölçüde gelişmediğinden, tehlikeli durumları fark etmekte zorlanabilir, sokak ve caddelerde oynayabilir, trafik kurallarını unutup dikkatlerini çeken nesneye yönelebilir, birdenbire yola fırlayabilirler. Çocukların görme alanları, yetişkinlere göre daha dar olup, aynı anda birden fazla nesneye yoğunlaşamazlar. Boyları kısa olduğu için sürücülerin görme alanları dışında kalabilirler. Bu nedenlerle, çocukların trafik kazalarına uğrama olasılıkları yüksektir. Trafik ve çevre: Çocukların trafik kazaları ile karşılaşmasında çevrenin etkisi vardır. Günümüzde, çocuklar için ayrılmış oyun alanlarının yeterli sayıda olmaması, özellikle, büyük yerleşim yerlerinde trafiğin yoğunluğu, çocukların trafik kuralları konusunda eğitilmemeleri, trafik kazaları için hazırlayıcı etkenlerdendir. Çocuğun gelişimsel durumu ile çevre koşulları arasındaki uyumsuzluk kaza riskini artırır. Yol planlaması, yolun cinsi, kavşaklar, yaya geçitleri, trafik ışıkları, trafiğin özellikleri, yoğunluk, hız, yoldan geçen çocuk sayısı, konutun çevresi, eski ve yeni bölge, şehir ve kırsal alan, otoparklar, oyun sahaları, okulların yeri, dükkânlar etkili olurlar. Örneğin, çocuk oyun alanı ile otoparkın yan yana olması kaza riskini artırır. Hız kesen tümseklerin, dar yolların, kapalı yolların oluşturulması, hızın sınırlandırılması, trafik işaretleri eğitimi, trafik yoğunluğunun azaltılması trafik kazalarını önemli ölçüde azaltır. Yaşanan beldenin çocukların gereksinimlerine göre yapılandırılması kazaların azalmasını sağlar. Yaralanmalara bağlı yaşam yılı kayıpları: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hastalık ve yaralanmalar sonucunda gelişen erken ölümleri ve hastalıkyaralanma nedeniyle sağlıklı yaşamdan uzaklaşmayı hastalıkların topluma getirdiği yük, “Global Burden Disease” olarak, bu yükün ölçüsünü, engelli yaşam yılı “Disability –Adjusted Life Years” (DALYs) birimi olarak tanımlanmıştır. 1990’da Dünya Bankası, dünya nüfusunun tümü için her türlü hastalık ve yaralanma sonucu engelliliğe bağlı kaybedilen 1,36 milyar yaşam yılı (lost DALYs) olduğunu hesaplamıştır. Kazalara bağlı gelişen engelli sayısı dünyanın her yerinde giderek artmaktadır. Yaralanma kontrolü: Yaralanma kontrolü konusunda geliştirilmiş pek çok yöntem olsa da bunların deneysel kontrolü zordur. Trafik konusunda, üzerinde deneysel çalışmalar yapılmış girişimler şunlardır: Çocuk yolcuların güvenliği, bisiklet güvenliği, yaya güvenliği, okul temelli sürücü eğitimi, bireysel danışmanlık. Yüzyılımızda, yaralanmaları önleme çabaları “bireylerin davranışlarını değiştirmekten” “yaralanmaların oluştuğu çevrenin değiştirilmesine/ düzenlenmesine” doğru kaymıştır. Tıbbi epidemiyolog William Haddon, yaralanmaları önleme yöntemlerini geliştirmiştir (Tablo 1). Haddon Matriksi: Bu yapı (Haddon Matrix) üç etkeni (konakçı, etken, çevre) yaralanmayı oluşturan olgunun üç evresi (olgu öncesi, olgu, olgu sonrası) ile ilişkilendirir. Konakçı, etken ve çevre, yaralanmayı oluşturan zaman sürecinde etkileşim gösteren elementler olarak gözden geçirilir. Haddon, yaralanmanın anatomisini tanımlayarak bir yaralanmayı belirleyen çeşitli özellikleri ve olgunun oluşumunu engelleyen pek çok önlemi göstermektedir. Haddon modeli, yaralanmanın bir süreç olduğunu anlatır, çok disiplinli düşünmeyi sağlar, yaratıcı çözümler geliştirmeye yardım eder, strateji yelpazesini belirler. Karar verme sürecini yapılandırmak için üçüncü boyuta gereksinim duyuldu. Danışmanlığın Rolü: Kazalardan korunma bilgilerinin yetersiz olduğunun kanıtlanmasına karşın, çocuk güvenliği konusunda, annebabalara danış manlık için pek az zaman ayrılmaktadır. Bunun bir nedeni, tıp ve pediatri eğitiminde koruyucu hizmetlere yeterince yer ayrılmaması, bir nedeni de önceden rehberliğin yararını gösteren kanıtların yeterli olmamasıdır. Bununla birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalar, çocuk hekimleri tarafından yapılan eğitim çabalarının, özellikle diğer önleme yöntemleri ile birleştirildiğinde kazaların önlenmesinde bir fark yarattığını ileri sürmektedir. Günümüzde, okul öncesi dönemde kazalar ile ilgili eğitim alabilen çocuk sayısı azdır. Sağlık bakımı verilen kurumlarda yaralanma kontrolü ile ilgili temel eğitim ile danışmanlık, korunmayı sağlayan en önemli etkendir. Bu nedenle, sağlık çalışanları annebaba ile karşılaştıklarında bu uğraşa zaman ayırmalıdırlar. Çocuk izlemleri sırasında hekim, hemşire, annenin ya da çocuğun bakımından sorumlu olan bireylerin kazalardan korunma bilincini güvenliğe ait sorularla, onları incitmeden sorgulamalı, risk taşıyan durumlar için, yaralanma kontrolüne yönelik danışmanlık verebilmelidir. Çocuk hekimleri, klinik çalışmalar dışında da korunmada önemli bir rol oynayabilirler. Sağlık çalışanları kazaları önlemede, çocuk güvenliğinin savunucuları olarak yeni bir program başlatarak ya da süren çalışmalara destek sağlayarak toplumsal çabalara katkıda bulunabilirler. Yine çocuk hekimleri başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları, kazaların önlenmesi için yasal düzenlemelerin oluşturulmasına katkıda bulunarak güçlü bir savunucu rol alabilirler. Tablo 1. Haddon Matriksinin Trafik Kazalarını Önlemede Yeri. Trafikte güvenlik çalışmalarında birey, merkez alınmalıdır. Ülkemizdeki epidemiyolojik verilere dayanan, özgün ve kapsamlı kaza kontrolü programları oluşturulup uygulanmalıdır. Bu programlar kazaların sıklığını azaltacaktır; ancak, çocuğun yaralanmasını önlemek amacıyla çocuğun korunmasını amaçlayan çok daha özgün yaptırımlara gereksinim vardır. Sorun, ‘Çocuk İhmali’ kapsamı içindedir. Karayolları trafik kazalarının, 2020 yılına dek, engelliliğe bağlı sağlıklı yaşamı kısaltan nedenler arasında üçüncü, gelişmekte olan ülkelerde ise ikinci sırada olacağı öngörülmektedir. Trafik kazaları, bilinen ve ayırt edilebilen risk etkenleri ile öngörülebilir ve önlenebilir. Not: Kaynakların geniş olması nedeniyle yer veremiyoruz, yazardan istenebilir. Dilbilimsiz Türkçe eğitimi Dilbilim genel olarak insan dilinin niteliğini araştırmanın yanında, tek tek dillerle de ilgilenir; böyle olması da doğaldır, insan dilinin bütününe ilişkin bilgiye ancak olabildiğince çok dilin tekil özelliklerinin ortak paydası alınarak ulaşılabilir. Ahmet Kocaman, Ufuk Üniv. eğitim Fak. ilbilim, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, insan dili incelemelerine yeni boyutlar kazandırdı. Bu çerçevede, toplumdilbilim, ruhdilbilim, beyindilbilim, bütünce dilbilimi, edim D bilim gibi yeni ilgi alanları oluşmuş; sözcük, tümce, metin, söylem gibi temel kavramların tanımlanmasına yeni boyutlar eklendi. Bu kazanımların Türkçe incelemelerine ve öğretimine de yansıması, dilimizin varsıllığını daha iyi ortaya çıkaracağı gibi, Türkçe öğretimini de daha Yazının devamı arka sayfada CBT 1127 / 21 24 Ekim 2008 anlamlı ve işlevsel kılacaktır. Bunların başında dil incelemelerinin salt dilbilgisi/yapı düzlemiyle sınırlanması gelmektedir. Yabancı dil öğreticilerinin çok yakındığı bu konu, ne yazık ki, Türkçe eğitiminin de sıkıntılarından birisidir. Dil çalışmasını, dilbilimin son yıllarda gözde kavramları söylem, edim, bağlam gibi kavramlardan ayrı düşünmek eğitimi son derece yapay bir düzleme indirgemektir, çünkü dilin bir kullanım amacı vardır, bu amacın en iyi hangi koşullarda gerçekleşeceği, sözgelimi sözeylem ilişkisinden bağımsız olarak anlaşılamaz. Dil kullanımı salt buyrum, soru, düz tümce terimle
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear