29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) den kurtarıyor. Ayrıca, Turbin Sistemi sayesinde musluktan akan su basıncındaki değişikliklere karşın su sıcaklığını istenilen seviyede sabit tutabiliyor. Feed Forward Sistemi ise bulunulan ortamın sıcaklığını anında istenen seviyeye getiriyor ve böylelikle dışarıdan gelindiğinde mekânın soğukluğu hissedilmiyor. Plus HCD 24 ve Plus HCD 28 olmak üzere iki farklı modele sahip Vestel Plus Kombi serisinde bulunan paslanmaz çelik brülör ise az yakıtla yüksek ısınma sağlayarak enerji tasarrufu sağlıyor. Bunların yanı sıra 14 ayrı emniyet sistemine sahip olan modeller, güvenlik konusunda kuşkuya yer bırakmıyor. Söylenen sözün doğruluğunu irdelemeye çalışmıyoruz; gözümüze kim daha çok güçlü görünüyorsa ya da öyle bir imaj çiziyorsa (“Ben Mir’im!”), bilinçaltımızdaki korkudan olacak, onun haklı olduğuna doğru meylediyoruz. “Ben Mir’im” Ya Da Bilgi Olgusunun İğfali Malum biz düello yerine pusu kurmayı tercih ederiz. Kültürel bir olgu. Ancak yine de geçtiğimiz günlerde birbirleriyle rakip partinin birer milletvekili biraz da gaza geldiklerinden medyanın önünde sözlü düello yapmaya kalktılar. Pusu kültürü “sağ kalan kazanır ölmüş olan kaybeder” gibi net bir kıstasa sahip olduğundan, bu düello sonucunda kimin kazanıp kimin kaybettiğini anlayamadık. İki taraf da kazananın kendisi olduğunu söylemeyecek kadar diplomasi kültürüne sahip olduklarından, rakibinin kaybetmiş olduğunu ifade ederek üçüncü şahısların kendisini galip ilan etmelerini bekledi. Ertesi gün medyaya yansıyan sonuçlar da düello cahilliğimizi tasdikledi. Sonuçlar ortada ya da birbirine çok yakın duracak şekildeydi. Kimse net olarak AKP’li Fırat ya da CHP’li Kılıçdaroğlu’nun kazandığını (ya da kaybettiğini) söyleyemiyordu. Tartışmanın önemli bir kısmını canlı olarak izledim. Görünen o ki bu “ilk defa oluyor” havası Uğur Dündar’dan izleyicilere kadar herkesi öyle bir etkilemiş ki içeriğe odaklanma konusunda büyük sıkıntılar çekmişiz. Örneğin bir hayali ihracat davasının sürecinin nasıl işlediğini bilmiyoruz. Hatta bir noktada Kılıçdaroğlu bunun kısa bir tanımını da yaptı. Bir hayali ihracat davasının vergisel ve ağır cezalık iki bağımsız dava sürecinin olduğunu söyledi. Bunu söyleyene kadar Kılıçdaroğlu vergi davasıyla ilgili belgeleri sunarken, Fırat kendisini ağır ceza davasıyla ilgili belgeleri göstererek savundu. Kılıçdaroğlu iki dava olayını açıklayınca bu kez Fırat başka bir ağır ceza davasındaki sonuçları belge olarak göstermeye başladı. Bunu da Ukrayna, İngiltere farklılığında anladık. Uyuşturucu kaçakçılığı konusundaki iddialar ise bilgi olgusunun iğfal edilme sürecinin zirvesi niteliğindeydi. Suç; taşıyıcı konumundaki tır şoförüne atılıyor ve bunun kanıtı olarak da şoförün ifadesi ile uyuşturucu paketleri üzerinde yapılan parmak izi karşılaştırması gösteriliyordu. Nasıl yani? Uyuşturucu kaçakçısı olmak için kaçırılan uyuşturucu paketleri üzerinde parmak izinin olması mı gerekiyor? Silahın üzerinde parmak izi aramak gibi? Tır şoförünün itirafını güçlendirmek için, tır şoförünün pek de tekin biri olmadığı şeklinde bir yorum yapan Fırat, böyle bir insana neden mal taşıtıldığı konusuna da, söz konusu firmanın gümrüklerdeki uygulama çerçevesinde neden her şeyinin didik didik aranması gerekenleri simgeleyen kırmızı hat listesinde bulunduğuna da bir açıklama getirmedi. Firmalar herhalde geçmişteki performanslarına bakılarak kategorize ediliyor. Bu firma temiz bir firma olsaydı en azından en temizler listesinde olmasa bile ortalama bir düzeyde olurdu (gümrük sürecinde firmalar üç kategoriye ayrılıyormuş). Kılıçdaroğlu, Fırat’ın konsantrasyonunu bozan kırmızı listeden çıkarılma talebini içeren belgeyi açıklarken, aslında bir taşla iki kuş vurma imkânından istifade edemedi. Böyle bir dilekçede adınız ne arıyor diye ikinci kuşu vurmaya çalışırken; madem sizin firmanız temiz bir firma neden kırmızı listede diye sormayı ihmal etti. Tüm bu detaylar aslında bize bilgi olgusuna değer vermediğimizi, onu kendi çıkarımız doğrultusunda ve gerektiği yerlerde suiistimal ederek kullandığımızı göstermesi açısından çok önemli. Böyle yapıyor olduğumuzun ve bunun farkında bile olmayışımızın temelinde bilgi toplumu olabilmek için gerekli olan ön koşulları yerine getirememişliğimiz yer almaktadır. Daha da vahimi bu açığı kapatmak değil tam tersine açmak üzere her türlü kamu imkânı da seferber edilmiş durumdadır. Yukarıdaki gibi örneklerde söylenen sözün doğruluğunu irdelemeye çalışmıyoruz; gözümüze kim daha çok güçlü görünüyorsa ya da öyle bir imaj çiziyorsa (“Ben Mir’im!”), bilinçaltımızdaki korkudan olacak, onun haklı olduğuna doğru meylediyoruz. (Huzurlu olmamız istendiği için) Huzurlu koyunlarız biz. Yine de zaman zaman öndeki koyunun ardından uçurumdan aşağı atlayan koca bir koyun sürüsü haberini okuduğumuzda şaşırıyoruz! MİNYATÜR ROBOTLAR İLE BORULARA SIKI DENETİM Tesisatçılar çok yakında boruları minyatür robotlarla inceleyecekler. Güney Kore Goyang’daki Kore Uzay Üniversitesi’nden Jinwan Lim ve meslektaşları, üzerinde minik bir kamera taşıyan 10 mm çapında bir robot geliştirdiler. Bu robot evlerdeki tesisat borularının içinde tırtıl gibi gezinebilecek. Bundan önceki modellerde, hareket yeteneği sağlayan pnömatik parçalar robotların boyutlarının küçültülmesinin önünde en önemli engeldi. Dolayısıyla dar boruların kontrolünde kullanılamıyorlardı. Oysa yeni robotlar tek bir hava hattından yararlanarak hareket edebiliyorlar (Mechatronics, son sayı). AKILLI PLAKTONLARLA DENİZLERE YAKIN TAKİP Planktonlardan esinlenerek geliştirilen sualtı sensörleri dünya denizleri hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlayacak. İtalya’daki Cenova Üniversitesi’nden bilim insanlarının geliştirdiği “Akıllı planktonlar”, akıntı yardımıyla salınan yüzgeçleri yardımıyla enerji üretiyor. Yanıp sönen LED’ler suda yüzmekte olan bir alıcı merkez ile haberleşerek, suyun tuz oranı ve sıcaklığı ile ilgili bilgi gönderiyor. Koşu bandı üreticisi Life Fitness’ın yeni Elevation serisi ‘cardio’ cihazları iPod ile işbirliği yaparak kullanıcının egzersiz esnasında iPod’undaki müzikleri dinlemesine ve yüklediği filmleri koşu bandı ekranından izlemesine olanak tanıyor. Koşu sırasında iPod da şarj oluyor. Modern yaşamın hızlı temposuna ayak uydurmakta sıkıntı çeken günümüz insanının aynı anda birden fazla iş yapması gerekiyor. Bu nedenle son on yıldır eğlence ve sporu birleştirmeye çalışan Life Fitness, iPod ile yaptığı işbirliği sayesinde kullanıcının sıkılmadan spor yapmasını sağlarken, egzersizleri kısa kesmesine de dolaylı olarak engel oluyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1127/ 19 24 Ekim 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear