22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 23 OCAK 2021 CUMARTESİ HABER 15 Temmuz Hakkaniyet Ocakları Genel Başkanı, açıklamaları üzerine ifade verdi Akışı dönüştüremeyenin dönüşümü Dostoyevski’nin yeraltı insanı, bir böcek bile olamamaktan yakınıyordu. Sığınağından yerüstüne çıktığındaki eşitsiz karşılaşmalarda ise kendisine böcek, sıçan, solucan gibi hissettirildiğini öğreniyorduk. Bir yandan da iktidar dediğimiz olgunun neyin insani, neyin insanlık dışı olduğunu belirleme gücüyle ilgili olduğuna dair bir göndermeydi bu. Kamusal alandan dışlanan, insanlıktan da dışlanmaktaydı. Yıllar sonra, Avrupa’nın kapitalizm ve bürokratik otoriter rejimler altındaki dönüşümünü ve bunun yarattığı boğucu yabancılaşma atmosferini yaşayan bir başka yazar, Franz Kafka, 1915’te yayımlanan eseri Dönüşüm’de kahramanı Gregor Samsa’yı bir sabah yatağında dev bir böceğe dönüşmüş halde uyanırken resmediyordu. Sanki Dostoyevski’nin yeraltı insanı yeniden karşımızdaydı. Ancak temel farkları da gözden kaçırmamalıyız. Dikkat edelim: Gregor Samsa, iflas etmiş ailesinin borcunu kapatmak ve evi geçindirmek için tükenircesine çalışan, harcama yapmamak için sosyal yaşam ve ilişkilerden sığınağına çekilen, yabancılaşmış bir karakterdir. “Aklı hep işindedir”. Yeraltı olarak evdeki odasına, sığınağına (G. Janouch’la konuşmalarında şöyle der Kafka: “Doğru, küçük bir odam var, ama o ev değil ki; daha da çökmek için, iç tedirginliğimi saklayabileceğim bir sığınak”) çekilen Samsa’yı yerüstünden uzaklaşmaya iten nedenlerle anlamak, böcekleşmeyi bu neden zinciri içinde kavramak daha doğrudur. Gregor Samsa böceğe dönüşünce kesintiye uğrayan nedir? Evin geliri, refahı, huzuru. İşte de evde de huzur Samsa pahasınadır. Nitekim bu yükü kendi iradesiyle hafifletemediği anda devreye böcekleşme girer. Samsa böcekleşme sonunda işe gidemez; dolayısıyla işinden kovulur; süreç içinde aileden de dışlanır, feda edilebilir hale gelir ve ölür. Böcekleşince, sığınağından çıkmak ister elbette; ortak odaya geçerek sosyalleşmek, pencereden dışarıyı izlemek mesela; ancak çok geçtir. İnsan, kendisini insanlıktan çıkaran (sadece ekonomik anlamda değil, sosyal bağlar bakımından da) koşulları zamanında dönüştüremediğinde böceğe dönüşüyor. Ezildikçe küçülen insan, küçüldükçe ezilebilirliği artan bir sembole bürünüyor. Kısırdöngü. Ya daha da ezilip yok olacak ya ezilenlerle ortaklaşarak ezilme koşullarını kaldıracak ya da ezme gücünün yanında saf tutacaktır bu gidişle. İleride Hitler devrini tanımlayan “küçük adam” edebiyatında döneceğiz bu üçüncü olasılığa. Böcekleşme Peki, ya Samsa böceğe dönüşmese ve tıpkı Kâtip Bartleby gibi bir gün işyerindeki müdürüne, “Yapmamayı tercih ederim” deseydi ne olurdu? Yine işinden kovulur, aileden dışlanır ve böcekleşmesiyle ortaya çıkan sonuç benzer olabilirdi. İktisadi zorunluluklar belirleyici oldu ve yapamadı elbette. Burada anahtar kelime zorunluluk. Gregor Samsa’nın sosyal/kamusal yaşamdan çekilmesinin, işinde ezilmesinin arkasında, evi geçindirmek için girdiği fedakârlıklarda ekonomik zorunluluklar belirleyici. Samsa itirazsız, yabancılaşmış bireyin yükünü taşıyor. Akışı kendisi bozamıyor. Böcekleşme, dönüştüremeyen bireyin dönüşümü, sembolik olarak insanlıktan çıkış burada devreye giriyor. Yine Ahlat Ağacı geliyor aklıma. İdris Öğretmen’in kendisini çirkin, şekilsiz ve yalnız Ahlat Ağacı ile özdeşleştirmesi; Nuri Bilge Ceylan’ın toplumun dışına düşen bireyi doğadaki diğer varlıklar üzerinden anlatması da tesadüf değildi; hep aynı ruh hali var bu dışsallaştırmalarda. Ancak Ahlat Ağacı, derindeki suyu arama iradesiyle direniyordu; böcekleşme böyle bir son içermiyor. Örneğin Samsa kuvvetli bir boğaya da dönüşebilirdi; böcek sembolü ise küçülme, ezilme ve toplumdan dışlanma mesajına daha fazla denk düşüyor. Kafka’nın Janouch’a söylediği şu söz (alıntı Garaudy’den) onun anlam dünyasına giriş için iyi bir zemin: “Kapitalizm hem bir dünya hali hem de bir ruh halidir.” Bamteli. Maddi ve manevi bir kuşatma olarak kapitalizm. Sömürü ve yabancılaşma ya da böcekleşen Gregor Samsa tam da bu ikiliğin bütünsel ürünü. Çoğumuz bu yükün altında ezilmiyor muyuz? Toplumun dışına düştüğünü fark eden “Yabancı” Elias Rukla için de yol ayrımı bu değil miydi? Maddi ve manevi bir kurtuluş reçetesi değil, yıkım çıkıyor bu böcekleşme seçeneğinden. Ezilen özne, akışı kendi iradesiyle askıya alamıyor; kendisi dışında gerçekleşen bir başkalaşmanın sonucunda, zorunlulukların ve esaretin nesnesi haline gelerek yavaş bir intihar süreciyle yok oluyor. Oysa hatırlayalım; Dostoyevski’nin yeraltı insanı bir şekilde yerüstüne, kamusal alana çıkıyor, mücadele ediyor; yenilgi ya da kararsızlıklarla yeniden geri çekiliyordu. Bugün mü? Geçim dertlerimiz (zorunluluklar) artıyor; kamusal yaşam iyiden iyiye yok oluyor; yabancılaşma yayılıyor; sosyal hayat bütünüyle evlere çekiliyor; baskıcı rejim karşısında çoğumuz kamusal, siyasal meselelerden yılgınlık ve umutsuzlukla kaçarak eve, özel alana, sığınağa yöneliyoruz. Oysa zorunluluklar dayatmasına itiraz etmeden sığınağa çekilme ne yazık ki Samsa’yı kurtarmaya yetmedi. Yegin’e soruşturma Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nurettin Nebati, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla ile Diyanet İşleri Başkanı Nebati, Kışla ve Erbaş’a yönelik “FETÖ’cü” dediği iddiasıyla ifadeye çağrılan Yegin, “Belgeler ortada. Geçmişte bu tür faaliyetlerde bulunanlar bugün bunun dim. Belgeler ortada. Geçmişte bu tür faaliyetlerde bulunanların bugün bunun dile getirilmesinden neden bu kadar rahatsız olduklarını anlamakAli Erbaş’ı eleştiren 15 Temmuz Hakdile getirilmesinden neden bu kadar rahatsız” dedi. ta zorlanıyorum” dedi. Kamu kurumkaniyet Ocakları Genel Başkanı Ufuk larında “yukarıdan aşağıya doğru yeYegin ifadeye çağırıldı. kanı Başdanışmanı ve eski AKP mil ifade vermeye çağrıldı. Yegin’in, gaze niden FETÖ temizliği yapılması geYegin’in, Cumhuriyet’in, letvekili Kışla ile Diyanet İşleri Başka temizin, Nebati’nin özel kaleminin eşi rektiğini” vurgulayan Yegin, “FETÖ Nebati’nin özel kalem mü nı Erbaş’ı eleştirmişti. Nebati’nin, FE nin söz konusu vakıfta görevlendiril cemaat iken bankasına para yatırandürünün eşinin vakıfta gö TÖ elebaşı Fethullah Gülen ile fotoğra mesine yönelik haberin yayımlandığı lardan çok sayıda kişi ihraç edildi farevlendirilmesini duyur fının olduğunu; Kışla’nın, FETÖ bağ gün ifade vermeye çağrılması dikkat kat yan yana fotoğraf çektirenlerin, SEFA duğu gün ifadeye çağrıl lantısı nedeniyle KHK ile kapatılan çekti. Yegin, Nebati’nin FETÖ elebaşı sivil toplum kuruluşlarında bulunanUYAR ması dikkat çekti. Güvenilir Gıdalar Vakfı’nın mütevelli Gülen ile fotoğrafını anımsatarak gö ların bugün devletin çeşitli makamla15 Temmuz Hakkaniyet heyetinde yer aldığını ve Erbaş’ın ise revlendirmeye tepki göstermişti. rında bulunmalarına anlam veremiyoOcakları Genel Başkanı Yegin, 12 Kasım 2020’de, 15 Temmuz darbe girişiFETÖ’ye yakınlığı ile bilinen Kültürlerarası Diyalog Platformu’nun yönetim ‘Temizlik yapılmalı’ rum ve yadırgıyorum. Fotoğraf çektirmek, kurumlarında görev almak suç minin ardından toplanan paraların yö kurulu üyesi olduğunu belirten Yegin, Cumhuriyet’e konuşan Yegin; Neba değil de bunları söylemek mi suç” sonetildiği Türkiye Şehit Yakınları ve “Eğer bu vakıf 15 Temmuz öncesi ku ti, Kışla ve Erbaş’a yönelik “FETÖ’cü” rusunu yöneltti. Söz konustu vakıftaGaziler Dayanışma Vakfı’nın önünde rulsaydı, bazı üyeleri sebebiyle KHK dediği iddiasıyla ifadeye çağrıldığı ki görevlendirmeye ilişkin gazetemidüzenlenen eylemde, vakfın mütevelli ile kapatılırdı” ifadelerini kullanmıştı. nı söyledi. Konuşmasında bahsetti zin haberinin yayımlandığı gün ifadeheyeti üyeleri arasında yer alan Hazi Yegin hakkında bu konuşmasının ar ği fotoğraf ve üyeliklere ilişkin belge ye çağrıldığını anımsatan Yegin, “Bune ve Maliye Bakan Yardımcısı ve eski dından soruşturma başlatıldığı ortaya leri savcılığa sunduğunu belirten Ye nu da manidar buldum” diye konuşAKP milletvekili Nebati, Cumhurbaş çıktı. Bu kapsamda, Yegin, savcılığa gin, “Kimseye sen FETÖ’cüsün deme tu. l ANKARA RAND CORPORATION RAPORU BIDEN DÖNEMI IÇIN YOL HARITASI OLARAK YORUMLANDI ABD yeniden konumlanıyor Kaftancıoğlu’na IDDIANAME CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflarının çekilmesine ilişkin “özel hayatın gizliliğini ihlal etmeye azmettirme” ididasıyla 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. İddianamede, aynı suçtan Canan Kaftancıoğlu’na daha önce takipsizlik verildiği, müşteki Altun’un Kaftancıoğlu’nun sosyal medya paylaşımını göstererek takipsizlik kararına itiraz ettiği, sulh ceza hâkimliğinin de takipsizlik kararını kaldırdığı vurgulandı. İddianame kabul edilirse Kaftancıoğlu önümüzdeki günlerde hâkim karşısına çıkacak. l İç Politika IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN BERBEROĞLU İÇİN İKİNCİ KEZ HAK İHLALİ KARARI Gül: AYM kararları bağlayıcı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Enis Berberoğlu hakkında verdiği yeniden ihlal kararına ilişkin, “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar bağlayıcı” ifadelerini kullandı. AYM, CHP’li Berberoğlu’nun, daha önce verilen “hak ihlali” kararının yerel mahkeme tarafından uygulanmaması üzerine yaptığı yeni başvuruyu görüşmüş, oybirliğiyle ikinci kez “hak ihlali” kararı vermişti. Gaziantep Valiliği’ni ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, AYM’nin kararına ilişkin şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı anayasanın bağlayıcılığından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla hukuk güvenliği, hukukun üstünlüğü anlamında olması gereken Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasıdır. Anayasa Mahkemesi kararları idareyi, bütün kurumların gerçek ve tüzelkişileri, mahkemeleri bağlar, esas itibarıyla mahkemelerde de anayasa kararlarına uyulması hukukun gereğidir. Elbette Anayasa Mahkemesi kararlarının hepsine katılmadığımız, kabul etmediğimiz bu süreçte de dahil, gerekçeli karar açıklandığında da söylenecek çok şey vardır. Ama bu uygulanmayacak anlamına gelmez. Kararlar uygulanmak için vardır, uygulanması gerekir.” Adalet figürünün gözünün bağlı olduğunu anımsatan Bakan Gül, “kimsenin bağlı olan gözü açmaya çalışmasına müsaade etmeyeceklerini” belirtti. l AA ‘Soylu’nun annesine küfür’ soruşturması ‘ERDOĞAN’A HAKARET’ GEREKÇESIYLE TUTUKLANDI İçişleri Bakanı Süleyman kanı Gül de bunun üzerine, Soylu'nun Twittter'da“İşleyişi beğenmeyen itiraz ki paylaşımına hakaret içe hakkını kullanır ama yargıya rikli yorum yazdığı gerek parmak sallayamaz” ifadeçesiyle gözaltına alınan ve lerini kullanmıştı. “kamu görevlisine hakaret” suçundan sevk edildiSoylu: Türkiye ği hâkimlikçe serbest bıra afet bölgesi... kılan E.E., sosyal medyadan Öte yandan Soylu, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Polis Arama Kurtarma tanıhakaret ettiği gerekçesiyle tım programında Gül ile ilyeniden gözaltına alınarak gili sorulara yanıt vermedi. Nöbetçi Bakırköy Sulh Ce Soylu’nun gülümseyerek za Hâkimliği’nce tutuklan “Şu anda ne programındadı. Soylu, sosyal medyada yız? Türkiye bir afet bölannesine küfür eden birinin gesidir ve afetlere karşı serbest bırakılmasına tep hepimiz tedbirli olmalıyız” ki göstermişti. Adalet Ba demesi dikkat çekti. CHP SÖZCÜSÜ ÖZTRAK: Vekilliği geri verilmeli KAVALA BERAAT ETMİŞTİ Gezi’de beraat kararına bozma İstinaf Mahkemesi, Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada, başka bir davadan tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın da arasında bulunduğu 9 sanık hakkında verilen beraat kararlarını bozdu. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkındaki beraat kararını bozdu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemde siyasi partilere gerçekleştirdiği ziyaretlere ilişkin, “Artık Cumhur İttifakı’nın yüzde 50 artı 1’i alması mümkün değil. Benim anladığım bu görüşmeler, seçim sisteminde yapılan konuşmalar buna yöneliktir. Sandığı da getirmek zorunda kalcaksınız” dedi. Öztrak, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararına ilişkin de “Alt mahkeme, yüksek mahkemenin kararına uymalı, yedi ay boyunca gasbedilen millet iradesi kurtarılmalı, milletin vekilinin, milletin sesini duyurma hakkı geri verilmelidir” çağrısı yaptı. Öztrak, genel merkezde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: AYM Berberoğlu kararı: Yüksek Mahkeme, dün bir kez daha ihlal kararını oybirliğiyle yineledi. Mahkemeye bir kere daha “bu işi düzelt” dedi. Adalet Bakanı da “Anayasa Mahkemesi’nin kararı bağlayıcıdır” dedi. Şimdi Türkiye, Adalet Bakanı’nın iddia ettiği gibi bir hukuk devleti ise, yapılacak bellidir. Alt mahkeme yüksek mahkemenin kararına uymalı, yedi ay boyunca gasp edilen millet iradesi kurtarılmalı, milletin vekilinin, milletin sesini duyurma hakkı geri verilmelidir. Halk Ekmek tartışması: İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, “İlave Halk Ekmek Büfesi açalım” diyor. AK Parti ve MHP’liler, Belediye Meclisi’nde “Hayır!” cevabını veriyor. Belediyemiz bu engeli aşmak için “Mobil büfeler” açtı. Tarım ve Orman Bakanlığı bir talimat yayımladı. Seyyar araçlarda ekmek satışını yasakladı. “Aba altından sopa göstermek” diye tam da buna denir. Sonra tepkiler üzerine ricat etti. Talimatın, “Konutta ekmek üretenler” için olduğunu söyledi. Hükümeti buradan uyarıyoruz: Milletin ekmeğine el uzatmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Unutmayın, milletin ekmeğiyle uğraşanı, ekmek de çarpar, millet de çarpar. l ANKARA/ Cumhuriyet HÜSEYİN HAYATSEVER ABD’nin köklü düşünce kuruluşlarından RAND Corporation, ABD için yeni dönemde diplomasiyi ön plana çıkaran ve bölgesel güçler arasında denge kurmayı amaçlayan daha itidalli bir dış politika öneren bir rapor yayımladı. Emekli tuğgeneral Nejat Eslen, “RAND’ın bu strateji önerisi, Biden’ın başkanlığı teslim almasının ardından yaptığı konuşmayla birlikte değerlendirilmeli. Şartlar, ABD’nin dünyadaki rolünü yeniden tanımlamaya zorluyor” dedi. RAND Corporation, önceki gün “ABD’nin dünyaya yaklaşımını yeniden düşünmek Dizginlemeyi Uygulamak” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda Washington için dış politika alanında “realist bir dizginleme stratejisi” önerildi. Bu stratejiyle ABD’nin ulusal çıkarı “dar” anlamda tanımlanıyor ve dünyanın çeşitli yerlerindeki askeri varlığının azaltılması, diplomasiyi daha ön plana çıkarması, diğer büyük güçlerle daha çok işbirliği yaparak askeri güç kullanma ihtiyacının azaltılması tavsiyesinde bulunuluyor. En büyük tehdit: Çin Raporda, “büyük dizginleme stratejisi” uygulanması durumunda ABD’nin daha küçük bir orduya ihtiyaç duyacağı, özellikle ülke dışında güç bulundurma ihtiyacının azalacağı ve sadece ABD’nin yaşamsal çıkarlarının gerektirmesi durumunda askeri güç kullanacağı belirtildi. İran ve Rusya’ya yönelik işbirliğini öne çıkaran bir yaklaşım tavsiyesinde bulunulan raporda ABD için en büyük potansiyel tehdit Çin olarak tanımlanıyor. ABD’nin Avrupa’da askeri varlığını azaltmasıyla Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin askeri güçlerini artıracağı, bu yolla bölgede güç dengesinin oluşacağı belirtilirken ABD’nin Ortadoğu’daki askeri varlığını azaltmasıyla İran’a karşı Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan tarafından dengenin sağlanmasının beklenebileceği kaydedildi. Ayrıca Avrupa ve Ortadoğu’da kısa vadede bölgesinde ekonomik ve askeri olarak egemen bir güç haline gelecek ve bu yolla ABD çıkarlarına tehdit oluşturacak bir ülke bulunmadığı tespiti de yapıldı. Rusya ve İran’ın bugünkünden daha güçlü hale gelmesi durumunda bölgedeki diğer ülkelerin bu ülkelerin bölgeyi domine etmesine direneceği savunuldu. ‘Biden için yol gösterici’ RAND Corporation raporunu Cumhuriyet’e değerlendiren emekli tuğgeneral Nejat Eslen, raporun yeni başkan Jeo Biden döneminde ABD’nin izleyeceği dış politika açısından yol gösterici nitelikte olduğunu belirtti. Eslen, “RAND’ın ABD’de Pentagon için de raporlar hazırladığını biliyoruz. Bu rapor da Biden’ın başkanlığı üstlenmesinin hemen ardından yayımlandı. Ben, Biden yönetiminin bu raporda önerilen doğrultuda bir dış politika izleyeceğini düşünüyorum. Çünkü şartlar ABD’yi buna mecbur bırakıyor. O nedenle bu, çok önemli bir rapordur” diye konuştu. ABD’nin yeni dönemde raporda önerilen stratejiyi uygulaması durumunda bu stratejinin Türkiye’yi de etkileyeceğini belirten Eslen, “Rapordan da anlaşılacağı gibi ABD’nin en büyük jeopolitik rakibi Çin’e karşı nasıl bir strateji uygulayacağı belirsiz, bunu zaman içinde göreceğiz. Bu stratejinin mutlaka dünyaya ve Türkiye’ye de etkisi olacak. ABD içe kapanarak küresel iddiasından vazgeçebilir. ABD’nin içe kapanmasıyla Çin, Rusya daha fazla hareket serbestisi elde edebilir, daha fazla jeopolitik inisiyatifler kullanabilirler. Bölgesel liderlikler olacaksa Türkiye, Karadeniz’de Rusya’ya karşı, ya da Ortadoğu’da İran’a karşı dengeleyici unsur olarak rol üstlenebilir. Türkiye’de akademisyenlerin ve devlet içinde görevli bürokratların bu strateji belgesini çok iyi incelemesi gerekiyor. Buradan Türkiye’yle ilgili sonuçlar çıkarılabilir” ifadelerini kullandı. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear