16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ 11 18 OCAK 2021 PAZARTESİ İdari, vergi gibi başlıklarla kesilen para cezaları, geçen yıl 15.8 milyar TL oldu Para cezalarında rekor Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan 2020 yılı merkezi yönetim bütçe sonuçları, bütçe açığı gibi yurttaşa kesilen para cezalarının da zirve yaptığını gösterdi. Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, geçen yıl için bütçeye gelir kaydedilen para cezalarının toplamı, 2019 yılına kıyasla yüzde 9.8 artarak 15.8 milyar lira ile son 10 yılın en yüksek rakamına ulaştı. Ayrıca 2020 yılı bütçesi hazırlanırken hedeflenen 11.8 milyar liralık para cezası geliri de 4 milyar lira aşıldı. Maske kullanmama yüzünden önemli bir tartışma konusu haline de gelen para cezaları, 2020 yılı bütçesiyle ilgili belirlenen ilk hedefi 4 milyar lira aştı. Büyük kısmı ‘idari’ Para cezaları, geçen yıl özellikle salgın nedeniyle uygulanan önemlerden biri olan maske kullanımı kapsamında sık sık tartışıldı. Tartışmaların bu yıl da sürmesi bekleniyor. Para cezalarının detaylarına bakıldığında ise 2020’de 2019 yılına göre, içinde maske kullanmama, trafikte kırmızı ışıkta geçme gibi cezaların da yer aldığı idari para cezaları yüzde 44.6 artarak 9.1 milyar lirayı aştı. Buna karşın vergi cezaları yüzde 20.5 düşerek 5.7 milyar TL, yargı para cezaları yüzde 16.8 düşerek 539 milyon lira oldu. Diğer para cezaları da yüzde 57.2 artışla 434 milyon liraya yükseldi. Öte yandan 2021 yılı bütçesine konulan para cezası geliri hedefi ise 19.2 milyar lira olarak belirlendi. Bunun içinde trafik para cezalarının payı 6 milyar TL olarak tahmin edildi. 10 yılda 93 milyar TL Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki para cezalarının son 10 yıllık geçmişine bakıldığında, dikkat çekici bir büyüklüğe ulaşıldığı da görülüyor. 2020 itibarıyla son 10 yılda kesilen toplam para cezaları büyüklüğü 93.3 milyar liraya ulaştı. Ayrıca yine son yıllarda para cezaları önemli bir bütçe gelir kalemine de dönüştü. 2019’da bütçe gelirleri içindeki payı yüzde 1.64 olan toplam para cezaları, 2020’de de yüzde 1.53 pay aldı. l Ekonomi Servisi Cayma bedeli ağır ŞİRKETLER SATILACAK TMSF hukuki süreç bekliyor Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, fonun kayyımlığındaki şirketlere yönelik yol haritasının çizilmesi için hukuki süreçlerin kesinleşmesi gerektiğini açıkladı. TMSF’nin 2020 yılı faaliyetleri ve 2021 yılı hedeflerine ilişkin Kayseri’de bir basın toplantısı düzenleyen Gülal, fondaki şirketlere ilişkin şu bilgileri verdi: n Balkaner Grubu’nun Ataşehir’de 1113 konutluk “Ataşehir Modern” adında bir inşaat projesi var. Lansman yaparak satışa çıkacağız. n 15 Temmuz darbe girişiminden 797 şirket fona devredildi. Bu şirketler aktif olarak yüzde 64 seviyesinde büyüdü. n Koza Altın’ı Türkiye Varlık Fonu’na devredebiliriz. n Erciyes Anadolu Holding’de halka arz bir metot olabilir. n 2021’de Aynes Gıda, Alfemo Mobilya, Aker Tekstil, Mark Antalya AVM’nin ve Central Hospital’ın satışı düşünülüyor. l Ekonomi Servisi 6 KAT TALEP GELDİ Yapı Kredi’den tahvil ihracı Yapı Kredi, uluslararası piyasalardan 500 milyon dolar tutarında sermaye benzeri tahvil ihracı gerçekleştirdi. Yapılan açıklamaya göre 10 yıl vadeli ve beşinci yılda geri çağırma opsiyonlu ihraca, ihraç tutarının 6 katından fazla talep gelirken, faiz oranı yüzde 7,875 olarak gerçekleşti. 230’dan fazla yatırımcının katıldığı işleme ilginin Türkiye ekonomisine ve Yapı Kredi’ye duyulan güvenin bir göstergesi olduğunu belirten CEO Gökhan Erün, “Son bir yıldan bu yana Türkiye’den ihraç edilen ilk sermaye işlemine büyük başarıyla imza atmanın gururunu yaşıyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi EN ÇOK NORVEÇ’E Gemi ihracatında hedef, 14 milyar $ Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cem Seven, 2021’de gemi, yat ve ekipmanları ihracatında 1.4 milyar doları aşmayı hedeflediklerini belirtti. Seven, sektörün geçen yıl 2019’a göre yüzde 31.9’luk artışla 1 milyar 375 milyon dolarlık ihracat yaptığını söyledi. En çok ihracatın 366 milyon dolarla Norveç’e yapıldığını aktaran Seven, bu ülkeyi 237 milyon dolarla Marshall Adaları’nın takip ettiğini, buraya ağırlıklı olarak yük ve kurtarma gemilerinin satıldığını söyledi. l AA Tüketici pandemi boyunca iki kez mağdur edildi. Hem evlerde internet hizmeti sorunluydu hem de caymak isteyen 17 milyon tüketiciden haksız yere bedel alındı. Pandemi nedeniyle evden çalışma ve uzaktan eğitim yaygınlaşmışken, internette hız düşüklüğü ve sık sık bağlantı kopmaları gibi sorunlar nedeniyle geçen yıl aboneliklerini sonlanGAMZE BAL dırmak isteyen 17 milyon tüketici, cayma bedeli yüzünden mağdur edildi. Yaklaşık 23 milyon icra dosyasının önemli bir kısmı, tüketicinin aleyhine haksız yere yapılan icra takiplerine ait. Alacak iddiasında olanların haklı olduğuna bakılmaksızın icra takibi yapmasına olanak sağlanıyor. Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, “2020’de en büyük tüketici mağduriyeti telekomünikasyon sektöründe yaşandı. Sekci de gerek bilgi eksikliği gerekse avukat ücretine değecek bir meblağ olmaması nedeniyle hakkını arayamıyor” diye konuştu. törde yaklaşık 170 milyona yakın abone var. Yüzde 10’u, yani 17 milyonu erken cayma nedeniyle mağduriyet yaşadı” dedi. “Bu insanların ortalama 500 TL ödediğini düşürseniz, ortadaki pastanın 8.5 milyar TL’ye ulaştığını görürsünüz” diyen Ağaoğlu, “Oysa ki Tüketici Kanunu 2014’ten itibaren, bir yıldan uzun süreli aboneliklerde tüketiciye herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve ceza ödemeksizin dilediği zaman sözleşmeyi feshetme hakkı tanıyor. 6 bin 502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 52. maddesinin 4. fıkrası, açıkça tüketicilerin uzun süreli taahhütlü aboneliklere bağlanmasını engelleme amacıyla düzenlenmişti. Hem kanunun bu kadar açık olmasına hem de abonelik sözleşmeleri yönetmeliğinde aynı hususun tekrar edilmesine rağmen şirketler, iki yıllık abonelik süresi dolmadan ayrılmak isteyen tüketicilere cayma bedelleri fatura 23 milyon icra Toplumun her kesiminden tüm tüketicilerin yaşadıkları mağduriyetleri dillendiren ve haklarını savunan Ağaoğlu ile tüketicilerin 2020’de en çok hangi konularda mağdur edildiğini konuştuk. Ağaoğlu şunları söyledi: n Geçmiş yıllarda tüketici hakem heyetlerine yapılan başvuruların yüzde 8090’ı tüketici lehine sonuçlanırken, 2020’de bu oran yüzde 59’a indi. n İcra dosyası sayısı 23 milyona yaklaştı. Bu dosyaların önemli bölümü, tüketicinin aleyhine haksız yere yapılan icra takiplerine ait. n Tüketici Kanunu’nda önceleri “hakem heyetine başvuru sınırına kadar olan alacaklarda, ilgili tüketici işlemlerinden kaynaklı icra takibi yapılamaz” diye bir madde vardı. Sonraları o maddeye “tarafların hakları saklı kalmak kaydıyla” ediyor. TüketiAydın Ağaoğlu cümlesinin eklenmesi işi bozdu. Alacak iddiasında olanların haklı haksız olduklarına bakılmaksızın icra takibi yapması sağlandı. n Tüketici 7 gün zarfında itiraz ederse icra durur. Fakat yine hem bilgi noksanlığı hem avukat tutmaya değer bir meblağ olmaması, o bedelin icra masraflarıyla birlikte ödenmesine yol açıyor. İcra dosyalarının bu kadar artmasının sebebi, Tüketici Kanunu’nda yapılan o değişikliktir. n Bu icralar telekomünikasyon sektöründe de yaşanıyor, özel otoyollar nedeniyle ulaştırma sektöründe de... n 2021’de en çok özel okullarla ilgili şikâyetler (vakıf üniversiteleri ve kurslar da dahil) öne çıkacak. n Özel okullara ödenen yıllık ücretlerin içinde çeşitli kurslar, havuz ve yemek paraları da var. Uzaktan eğitime geçilmesiyle, ücreti ödenmesine rağmen bu hizmetler alınamadı. Sektörde yüzde 7’lik KDV indirimi oldu ancak KDV’ler bile iade edilmedi. n Çoğu okul, kirada indirim sağladı. Aydınlatma, ısıtma, temizlik gibi genel giderler düştü. Buna rağmen ücret iadesi yapmıyorlar. Çünkü velilerin karşılarında eğitimci değil, tüccar var. Kadın girişimciler 31 bin 500 işletmeye hijyen eğitimi verecek ‘İşim Temiz’ harekâtı ŞEHRİBAN KIRAÇ Yeme içme, konaklama ve ulaşım alanında faaliyet gösteren 31 bin 500 işletmeye hijyen eğitimi verilecek. 7 bin üyesi bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu tarafından Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Opet’in desteğiyle geliştirilen “İşimiz Temiz Projesi” hayata geçiyor. İzmir, Antalya ve Muğla’da pilot çalışmaların başlatıldığı proje Türkiye geneline yayılacak. İşimiz Temiz Projesi ile hizmet sektöründeki mikro işletmeler için hijyen odaklı eğitim programları oluşturarak tüm Türkiye’de temiz, hijyenik, sağlıklı hizmet sunan işletmelere sahip olmak amaçlanıyor. Projeyle, yıllık çalışan istihdamı 10 kişiden az olan, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri ise 3 milyon TL’yi aşmayan işletmelerin hijyen kapasitelerini artırmak hedefleniyor. Proje, 2022 Haziran ayı sonuna kadar devam edecek. Hedef ulusal dönüşüm TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve Opet Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk, “İşimiz Temiz Projesi’nde hizmet sektörüne yönelik hijyen eğitimleri düzenleyerek mikro işletmelerin temiz, hijyenik ve sağlıklı hizmet sunmalarını amaçlıyoruz. Türkiye genelinde ulusal bir dönüşüm ilan etmek amacındayız” dedi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu da pandemiyle hijyenin önemini daha da arttığını belirterek projeyle özellikle bu kritik dönemde, hizmet sektörünNurten Öztürk deki mikro işletmelerin öne çıkmalarına destek verileceğini söyledi. di “kâhinlerine” sahip çevreler, Trump’ın başkanlığının Tanrı’nın planı, İncil’deki kehanetlerin bir gereği olduğuna inanıABD neyin örneğidir? yorlar. 66 milyon Amerikalının bir şeBir türü anlayabilmek için onun evrim sürecindeki en ileri örneğine bakmak gerekir (Grundrisse, Sf. 105). “Bir olguyu en iyi anlama şansını da onun en aşırı durumuna bakarak bulabiliriz.” Kapitalist uygarlığın en ileri örneği olarak ABD’ye bakınca, çok çarpıcı gelişmelerle karşılaşıyoruz. 2008 mali krizi, Covid19 salgının yönetimindeki başarısızlık, 6 Ocak’taki darbe girişimi de “en aşırı durumun” örnekleri olarak görülebilir. kilde ilişkide olduğu bu alanda, “Tanrı’nın, nasıl Musa için Nil Nehri’ni açtıysa, Trump için de son anda bir mucize yaratması” bekleniyor. Ancak, Trump’ın kışkırttığı, irili ufaklı faşist grupların örgütlediği darbe girişimi, Biden’ın seçim zaferinin Kongre’de onaylanmasını durduramadı. Aksine, Trump ikinci kez “azledildi” ve şimdi Senato’da yargılanmayı bekliyor; egemen sermaye, Trump’la ve onu destekEn aşırı durumunda… Mali kriz, kapitalizmin kriz yönetim modelinin iflasını sergiledi, 13 yıl sonra hâlâ ortada yeni bir model yok. Trump yönetimi, Covid19 krizini önce, “demokratların uydurması”, “bahara sönümlenecek” gibi ifadelerle ciddiye almadı; taraftarları maske takmak, sosyal mesafeyi korumak gibi önlemleri, bireyin “bedensel egemenliğine” ve “serbestliğine” (liberal kapitalizmin iki temel ilkesine) müdahale olarak algıladı. Sonra, Trump, seçim sonuçlarını değiştirmeye odaklandı, salgınla mücadeleyi bıraktı. Bilimsel çalışmalar tarihte görülmemiş bir hızla, test yöntemleri ve aşılar üretti, ama ABD siyasi rejimi ne test ne de aşılama sürecini yönetebildi. Neoliberalizmin tarumar ettiği sağlık sistemi, metalaştırılarak özel sektöre aktarılan sosyal hizmetler yalnızca yetersiz kalmamış, esas olarak iflas etmişti. Gelinen noktada dünya nüfusunun yalnızca yüzde 4’üne sahip ABD’de, küresel çapta Covid19 ölümlerinin yüzde 20’si gerçekleşti. Darbe girişimi, ABD’de siyasi coğrafyanın egemen kültürünün artık, köktendincilikten, ırkçılıktan, komplo teorilerinden ve silah kültünden oluştuğunu, “süreç olarak faşizmin” hızlanmasına uygun leyen Temsilcilerle ilişkilerini kesmeye başladı. Ulusal güvenlik bürokrasisi de tehlikenin ayırdına vardı, hızla önlem alıyor. Başkente 20 bin asker getirildi; FBI, en son teknolojileri kullanarak darbe girişiminin elebaşlarını saptıyor; Kongre içinden, polisten yardım alıp almadıklarını araştırıyor. Biden de çarşamba günü yemin ederek Beyaz Saray’a yerleşecek. Kısacası, “kehanetin gerçekleşmesi için” gereken zaman hızla daralıyor. FBI bulgularına göre silahlıdinci faşist gruplar, yemin töreninden önceki ve sonraki günlerde başkentte ve 50 eyalette silahlı protesto eylemleri gerçekleştirebilirler. Cumartesi günü New York Times, iç hat uçuşlarında kabin memuruna inişte alınmak üzere teslim edilen silahların sayısında belirgin bir artış olduğunu aktarıyordu. Bu sırada, Trump’ın hâlâ “sıkıyönetim” ilan etme düşüncesiyle meşgul olduğu aktarılıyor. (The Times, 17/01) Bu “en tehlikeli” haftaya girerken sol kesimden kimi yorumcular, 11 Eylül 2001’den bu yana protesto eylemlerini, işçi hareketlerini, genelde hakları ve özgürlükleri sınırlamaya yönelik önlemlere hızla yenilerinin eklenmekte olduğuna işaret ediyorlar. bir iklimin varlığını gösterdi. Geçen hafta, FinanciDiğer taraftan teknolojik ge al Times’da bir yorumcu, filişmelerin en ileri ucunda yer nansal piyasalardaki canlılıalan, sosyal medya alanınğa bakarak, aşıların yardımıyda şekillenen kapitalist tekel la başlayacak “toparlanmalerin, hedef aldıklarını (bugün yı” düşünerek yazısına “KükTrump ve faşistler, peki yareyen 20’ler” başlığını koyrın?) dışlayabilecek, “konuşu muştu, Tüm iyimserliğine karlabilenin”, dolayısıyla özgürşın yazar, yüzyıl önce “Kükrelüklerin sınırlarını çizecek gü yen 20’lerin”, faşizm, “Büyük ce oluştuğuna tanık olduk. Bunalım” getirdiğini, sonra da II. Büyük Savaşa yol açtığını En tehlikeli anımsamadan edemiyordu. hafta ve ‘Kükreyen 20’ler’ Kapitalizmi anlayabilmek için onun “en ileri örneğine”, liberal demokrasinin Radikal Protestan akım, “en aşırı durumuna” bakın“Karizmatik Hıristiyanca, ne yazık ki iyimser solık” olarak bilinen ve kennuçlar çıkaramıyoruz. Yüksek kur maliyetleri Jet hızıyla zam var, indirim yok artırdıkça tüketici zamma boğuluyor Kötü ekonomi yönetiminin tetiklediği yüksek kur nedeniyle artan maliyetler tüketiciyi zamma boğarken, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken’den, yapılan zamlara tepki geldi. Üretmek için ara malı ithal etmek zorunda olan sanayici artan maliyetlerden şikayetçiyken, Palandöken ise “Kur artınca jet hızıyla zam yapanlar, indirimde yok” dedi. Palandöken, “2020’nin sonlarına doğru dolar kuru 8.47’lere çıkınca akaryakıttan gıdaya kadar, A’dan Z’ye tüm ürünlere zam geldi. Vatandaşın elektrik, su ve doğalgaz faturaları arttı. Esnafı sattığı ürünlerin yerine yenisini koyamaz hale geldi. Ancak 2021’de dövizin ateşi düşünce bu zamların hiçbiri geri alınmadı” diye konuştu. Kur arttıkça maliyetlerinin de arttığını belirten iş dünyası ise istikrarlı bir kur talep ediyor. Gerek ülkedeki hukuksuzluklar gerekse kötü ekonomi yönetiminin TL’ye olan güveninin azalması, yurttaş dahi kendi yerel para birimine güven duymamasına, dövize ve altına yönelmesine yol açıyor. l Ekonomi Servisi C DAYANIŞMA İLANLARINIZ İÇİN İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ İSTANBUL : 0212 343 72 74 ANKARA : 0312 442 30 50 İZMİR : 0232 441 12 20 Email : [email protected]
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear