22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 11 EYLÜL 2020 CUMA HABER/YORUM 29 yıl imamlık yapan Tekeci, cemaatler, tarikatlar ve şeyhlerin içyüzünü anlattı: Devlet tarikatlara emanet İlahiyatçı ne diyor? Değerli dostlar, yine kısa bir “giriş”le başlasak diyorum. Bilindiği gibi “Çağdaşlaşma” yolunda yapılan devrimlerden söz edilirken, çoğu kez “1789 Fransız Devrimi” ardından “1917 Devrimi” dile getirilir. Her ne denli “1923 Türk Devrimi”ni sıraya koymamışlarsa da eninde sonunda kabullenmişlerdir. Öte yanda, devrimlerin yapılarını belirleyen “Genel Kurallar” dışında kendi yapılarını, daha doğrusu niteliklerini belirten özellikleri de vardır kuşkusuz. Dolaysiyle Anadolu’ya “Aydınlanma”yı yani akılcılığı, “Çağdaşlaşma”yı, çağdaş uygarlığı getiren “1923 Türk Devrimi” de, doğal olarak, kimliğini belirten “Temel İlkeleri”ni oluşturup ortaya koymuştur. Ayrıca bunlar “1923 Türk Devrimi”nin özgün oluşunu belirtmenin ötesinde, “Devrim”in kök salması için, devamlılığı için gerekliydi, zorunluydu. Öte yanda, bu “temel ilkeler”in çıkış noktası, çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz ilkesini oluşturan “laiklik”tir. Başka bir deyişle “laiklik” temel ilkelerin “harcı” durumundadır. Bu görüş doğrultusunda “1923 Türk Devrimi”ne bakıldığında açıkça şu görülür: Yaşamı, günlük yaşamı, yüzyıllar öncesinin dinsel çıkışlı değişmez yasalarla (Şeriat) düzenlenmiş bir topluma, “çağdaş ve laik” bir yapılanma getirmek ve de bunu “en kısa sürede” gerçekleştirmek. Bu durum, oluşturulan temel ilkelerin ne kertede yaşamsal nitelikte olduğunu somut bir biçimde ortaya koyduğu gibi, bunların bir bölümünün, sekizinin “Devrim Yasaları” olarak, anayasalarımızda yer alışının nedenini de açıklığa kavuşturur sanırım. Böylece bu temel ilkeler “Devrim”in mühürleri gibi algılanabilir; bu mühürler koparılıp parçalanırsa, onların güvencesindeki laiklik, laik yaşamın da zarar göreceği apaçık ortada. Nitekim böyle bir durumu yeni yaşadık; “Uşşaki Tarikatı”nın lideri Fatih Nurullah Şağban’ın “12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasının şokuyla!...” Ve değerli dostlar bu çirkin olaya karşı başkaldırıp, ilk görüş bildiren kişilerden biriydi ilahiyatçı Cemil Kılıç. Cumhuriyet’in muhabiri Zehra Özdilek ile konuşan C. Kılıç, “Devrim Yasaları”nın üçüncüsünü oluşturan “30 Kasım 1928” tarihli “Tekke, Zaviye, Türbelerin Kapatılması”nı Devrim yasaları’nın en önemlisi olarak gördüğünü bildirip, şunu söylemiş: “Tarikatlar yasadışı oluşumlardır. 677 sayılı kanunla, tarikatlar, tekke ve zaviyeler yasaklanmıştır (...) Tarikatlarla mücadele edilmelidir, tıpkı bir terör örgütüyle mücadele edilir gibi.” Kuşkusuz ilahiyatçı Cemil Kılıç’a katılmamak olanaksız... Ve değerli dostlar, yine araya girerek, Atatürk’ün “tarikatlar” hakkındaki görüşüne yer verilmeli diyorum, şöyle sesleniyor Atatürk: “Efendiler, ey millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. Maddi ve manevi mutluluklarını filan veya falan şeyhin yol göstericiliğinde arayacak insanların uygar Türk toplumunda bulunabileceklerini kesinlikle kabul etmiyorum. En doğru, en gerçek ‘tarikat’, ‘Uygarlık Tarikatı’dır; uygarlığın buyurduklarını, isteklerini yeride getirmek, insan olmak için yeterlidir!” diyen seslenişiyle görüşünü ortaya koymuştur... Artık noktayı koyabiliriz şunu ekleyerek: 2015 yılında Ankara’da “Hacı Bayram Camisi Çevre Düzenlemesi ve Kitapçılar Çarşısı”nın açılış töreninin protokolünde, kısaca devletin tepe yöneticileri arasında, Şeyh Fatih Nurullah Şağban da davetli olarak bulunmaktadır. Bu davetle ilgili olarak basında yer alan resimlerde, Şeyh Fatih Nurullah, Erdoğan’la birlikte ön sıralardadır!.. Ve değerli dostlar, üzücü başka bir durum da “9 Eylül”ün pek çok gazetede yer almaması, kutlanmayışı. Bilindiği gibi “9 Eylül” yalnızca “İzmir’in Kurtuluşu” değildir; “Milli Kurtuluş Savaşı”mızın “30 Ağustos”tan sonra zaferle sonlanmasıdır. 9 Eylül’ü yalnızca “CHP”nin kuruluş tarihi olarak görüp, “CHP”ye saldırma olarak değerlendirmek, bunu böyle anlayanları küçültür, yer yer maskaralaştırır! Bilmem ki ne dersiniz? 11 EYLÜL 2020 SAYI: 34670 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:25 07:50 13:23 16:17 18:46 20:06 Ankara 06:09 07:33 13:08 16:04 18:32 19:51 İzmir 06:32 07:54 13:31 16:29 18:57 20:14 MEHMET İNMEZ 29yıl imamlık yapan “Allah’ı Arayan İmam” ve “Labirentten Çıkış” adlı kitabın yazarı Mehmet Tekeci, cemaatler, tarikatlar ve şeyhlerin içyüzünü Cumhuriyet’e anlattı. 10 yıl boyunca tarikat ve cemaatler içerisinde yer alan ve şeyh yardımcılığına kadar yükselen Tekeci, “Bütün şeyhler, tarikatlar, cemaatler sahtedir. Buralarda tecavüz ve taciz vardır. Tacizin ana kaynağı sadece tarikatlar değil, kuran kursları, yurtlar ve cemaatlerdir. Bunlar din pazarlayan, namussuz, ahlaksız insanlardır. Ben bunların hepsini gördüm ve yaşadım” dedi. Tekeci, ayrıca mahallelerde açılan “sübyan mektepleri”nin ne kadar tehlikeli olduğunu, devlet kurumlarının hangi cemaat ve tarikatlara paylaştırıldığını detaylarıyla anlattı. n Sizi tanıyabilir miyim? En son hangi görevdeyken ayrıldınız? 1965 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokul ve liseyi Kastamonu İmam Hatip Lisesi’nde okudum. 6 yaşında köy imamında Kuran okumaya başladım. İlkokul bittikten sonra ailem beni ‘gavur’ okulu diye ortaokula göndermedi. Bir Kuran kursuna gönderdiler. Hayatımın en karanlık ve acı dolu günleridir. Ailemden habersiz parasız yatılı sınavlarına girerek ve din eğitimi de veriliyor diye ailemi imam hatibe gitmeye ikna ederek okumaya başladım. İmam hatip benim için bir kurtuluştu. 29 yıl çeşitli yerlerde din görevlisi olarak görev yaptım ve 2013 yılında siyasi iktidarın dini kullanması ve camilere siyasetin girmesinden rahatsız olarak emekli oldum. Allah’ı Arayan İmam ve Labirentten Çıkış isimli iki kitabın yazarıyım. n Hangi yıllarda tarikat ve cemaatin içinde yer aldınız? Nerede ve kaç yıl onlarla kaldınız? Göreve ilk başladığım 1985 yılında bize tavsiye edilen tek kaynak Ömer Nasuhi Bilmen’in İlmihal kitabı idi. Diyanet, imam atamalarını ve bütün din işlerini bu kitaba bakarak yapardı. 1995’li yıllara geldiğimizde kafamda cid Mehmet Tekeci di sorular oluşmaya ve cevaplarını bulamamaya başladım. O yüzden bu sorulara cevap bulabilirim düşüncesi ile tarikata girdim. 10 yıl tarikatın içinde kaldım. Mensup olduğum tarikatın şeyhinin ildeki görevlisiydim. Ancak aradığım hiçbir şeyin cevabını bulamadım. Tamamen rüyalara dayalı ve adına maneviyat denilen hurafelerden başka bir şey yoktu. Mensup olduğumuz tarikatın şeyhi Kuran ayetlerini bile yanlış okurdu ancak bir hikmeti vardır diye bir şey söyleyemezdik. Daha fazla orada durmamın bir anlamı kalmadığına 2005 yılında karar verdim ve ayrıldım. n Neden tarikat ve cemaatlerden ayrıldınız? Dine ait hiçbir şey yok aslında buralarda. Her tarikatın derneği ya da vakfı var. Onlara bağlı olanlar ciddi bir para kaynağı. Sorgulamadan gidilen bu sadakat anlayışı içinde “Allah rızası için” denilerek sizden ciddi bir kaynak sağlanmakta. Orada özellikle zikir ortamında oluşturulan yapmacık illüzyon daha sonra cazibesini yitiriyor etrafınıza bakmaya başlıyorsunuz. Oradaki ruhsal olarak sömürülüyor, maddi olarak sömürülüyor. Bugün fakir olan, dünyalığı olmayan tek bir tarikat ve cemaat şeyhi yoktur. Tamamı saltanat içinde Karun gibi hayat sürmektedir. n Yurtlar tehlikeli mi? Kapa Tekeci, “Bütün şeyhler, tarikatlar, cemaatler sahtedir. Buralarda tecavüz ve taciz vardır. Tacizin ana kaynağı sadece tarikatlar değil, Kuran kursları, yurtlar ve cemaatlerdir” dedi. tılmalı mı? Yurtlar ve kurslar çok tehlike lidir ve istisnasız ilk ve ortaöğrenim öğrencileri için açılan bütün kurs ve yurtlar kapatılmalıdır. Adana’da yurtta yanarak ölen kız çocuklarımız, Ensar Vakfı’nda tecavüze uğrayan erkek öğrencilerimiz, FıkıhDer’de tecavüze uğrayan öğrencilerimiz, tarikat şeyhleri tarafından taciz ve tecavüz edilen çocuklarımız ve kadınlarımız sadece foseptikten sokağa taşan damlacıklardır. Duyduğumuz koku budur. Bu vesile ile anaokulu adı altında her mahallede açılan “sübyan mekteplerine” de dikkatinizi çekmek isterim. Buralarda barındırılan küçük çocuklarımız çok büyük tehlike altındadır. Bu çocuklarımız geleceğin cemaat ve tarikatlarına altyapı olarak hazırlanmaktadır. Buralardan mezun olan kız çocuklarımızın mezuniyet törenlerinde genellikle gelinlik giydirilerek beyinlerine gönderilen mesaj çok önemlidir. Ülkemizde durmadan yükselişte olan “çocuk gelinler” olayının temelleri yıllarca ekilen bu tohumların bir izdüşümüdür. n En son yaşanan olay gibi taciz ve tecavüz olayları yaşanıyor mu? Buralarda verilen eğitimlerde öğrenci ile öğretici baş başa kalabilmektedir. Özellikle ezber derslerinde bu daha çok yapılmakta dır. İşte o odada neler olduğunu ve ne yaşandığını çocuk cesaretini toplayıp ya da dayanılmaz noktaya gelip anlattığında öğrenebiliyoruz. Bu zamana kadar tarikat ve cemaatlerde ortaya çıkan olaylar, kurs ve yurtlarda taciz ve tecavüze uğrayan çocukların haberleri aslında buralarda ne kadar karanlık ve ahlaksız işlerin döndüğünü net bir şekilde ortaya koymaktadır. n Tarikatları nasıl yorumluyorsunuz? Onlar dini kullanıyor mu? Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı mı? Tarikatlar Kuran ayetlerine takla atlattıran, onlara akla ve hayale gelmeyen anlamlar katarak metafizik kavramlar ve soyut anlatımlarla ispatlanması mümkün olmayan rüyalara dayalı bir din oluşturmuşlardır. Tarikatların iki sermayesi vardır: Sadakat ve cehalettir. Tarikatların yüzde 90’ı Türkiye’yi “darül harp” olarak görmektedir. Yani yarın ellerine fırsat geçtiğinde “savaşılacak devlet” demektir bu. Kısaca cemaat ve tarikatlara göre Türkiye’de mevcut ne varsa ganimettir ve hangi yolla olursa olsun onlara helaldir. Asıl vahim olan budur. Siyasal İslamın Atatürk’ün kurup yoktan var ettiği bu ülkenin ne kadar kazanımları varsa teker teker yok etmek, ellerine geçirmek için her hileye başvurmaları bundandır. n Devlet tarikatlara mı emanet ediliyor? Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir Ortadoğu ülkesi değildir. 29 Ekim 1923 yılında atılan bu ülkenin temellerini Mustafa Kemal Atatürk sağlam atmıştır. Bu ülke hiçbir zaman bir din devleti olmayacaktır. Bu ülke hiçbir zaman şeyhlerin ve dervişlerin yönettiği bir ülke olmayacaktır. Zira bu ülkenin bütün ayarları Atatürk tarafından “muasır medeniyet”e göre ayarlanmıştır. Tarikatlar arasında görev taksimi 1970’li yıllarda yapılmıştır. Dershane ve özel okullar Fethullahçılara, Kuran kursları ve yatılı yurtlar Süleymancılara, Arapça ve medreseler İsmailağa cemaatine, Adıyaman cemaatine ise hastane ve sağlık sektörü pay edilmiştir. TUĞGENERAL ERDOĞAN’A GÖZYAŞLARIYLA VEDA Sezgin Erdoğan Görev yaptığı İdlib’de geçirdiği kalp krizi sonucu şehit olan Tuğgeneral Sezgin Erdoğan (51) için Çanakkale’de tören düzenlendi. Şehidin eşi Isparta Adliyesi’nde hâkim olarak görev yapan Emine Erdoğan ve kızları Eylül ile Elif Naz, Türk bayrağına sarılı naaşın başından uzun süre ay rılmadı. Anne ve iki kızı, sürekli tabuta dokunarak, gözyaşı döktü. Kızları, şehit babalarına “Seni seviyoruz” diye seslendi. Şehidin annesi Esma Erdoğan da “Yavruma hasret gittim. O yakıyor içimi. Bir kerecik görseydim de şöyle doya doya sarılsaydık birbirimize” diyerek ağladı. Şehit Erdoğan’ın naaşı Hastane Bayırı Şehitliği’nde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da katıldığı törende ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Tunceli’de kalp krizi sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin Çatal da Isparta Keçiborlu’da gözyaş larıyla toprağa verildi. l DHA Darbe sanığından tehdit: Burada bitmez FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullanılan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 475 sanıklı davaya, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Hakkında 79 kez “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezası istenen dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreter Yardımcısı eski Kurmay Albay Ali Durmuş, müşteki avukatları ile darbe girişimi yargılamalarını yapan hâkimlerin yakında yargılanacaklarını ileri sürerek “Bu maç burada bitmez, son gülen iyi güler” dedi. Bazı üst düzey askerleri hedef alan Durmuş, bu kişilerin 15 Temmuz’u önceden bildiğini ileri sürdü. Darbe girişiminin karanlıkta kalan yönlerinin olduğunu, bunlardan birinin Astsubay Ömer Halisdemir tarafından etkisiz hale getirilen darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’nin ölümü olduğunu öne süren Durmuş, “Terzi vurulduktan sonra hastaneye götürülüyor. Ertesi gün yatağında oturuyor ve konuşuyor sonra şehit ediliyor” iddiasında bulundu. İstanbul’da operasyon Öte yandan İstanbul’da FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik soruşturmada 123 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Polis ve jandarma ortaklığıyla düzenlenen iki operasyonda, 109 şüpheli yakalandı. Şüphelilerden 42’si etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı oldukları gerekçesiyle serbest bırakıldı. l ANKARA/ İSTANBUL Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kısa za 1 P E Y M A N Ç E manda yetişip 2 O D E O N A T A boy attığı 3 için gölge 4 ağacı olarak dikilen, ama kötü kokan bir ağaç. 2/ Bir 5 6 7 TANK EĞ İ R P GA İ TA İ UZ İ DEN İ Z R E KANOL A İ NKAR Z EM çemberin çev 8 N E F E S T İ relediği düz 9 M E K E E D İ K lemsel alan... Gözü açık, uyanık. 3/ Kendinden geçmek, sarhoş olmak. 4/ Fas’ın plaka kodu... Ahmet Rasim’in çocukluk ve okul anılarını içeren yapıtı. 5/ Baryum elementinin simgesi... Kuytu ve sıcak yer. 6/ Kastamonu’nun bir ilçesi... İskambildeki maça rengine verilen bir başka ad. 7/ Eş büyüklükte kubbelerle ile örtülü Osmanlı çarşı yapısı. 8/ Işık kay nağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi... Billurlaşan şeker alındıktan sonra pancarın kalan posası. 9/ Bir çeşit susamsız ve yağlı simit... İskambilde koz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sokaklarda yatıp kalkan, hiçbir şeyi ve hiçbir kimsesi olmayan kişi. 2/ Kanun... Kalıcılık, ölmezlik. 3/ Kaynağı antikçağ lara dayanan kirişli bir çalgı... Bakla, fa sulye, bezelye gibi taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk. 4/ Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. 5/ Büyüme, gelişme... Üzüm veren bit ki. 6/ Bir göz rengi... Bir cetvel türü. 7/ Tahta, metal ya da taş işlemeye yarayan, keskin uçlu çelik araç. 8/ Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka kodu.. “Derim, fena bulmaz bâkidir” (Tevfik Fikret). 9/ Bir motorda biyellerin almaşık devinimini dai resel devinime çeviren mil... Kenar süsü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear