23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 19 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA gorus@cumhuriyet.com.tr olaylar ve görüşler Dr. Sedat Akman: Gerçek bir Atatürkçüyü yitirdik Alev Coşkun Dr. Sedat Akman, İzmir Tabipler Odası Başkanı ve CHP’nin gençlik kollarından yetişmiş, partinin her kademesinde çalışmış bir parti emekçisi. Sedat Akman’la 19501954 yıllarında İzmir Atatürk Lisesi’nde birlikte okuduk, o benden bir sınıf yukarıdaydı. Dr. Sedat Akman, Bergama’da alçakgönüllü bir ailenin belediye kâtibi bir babanın evladıdır. Ortaokulu bitirince devlet imtihanlarına girerek İzmir Atatürk Lisesi’nde “parasız yatılı” eski deyimle “leyli mecaai” okudu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni de Sağlık Bakanlığı’nın sınavını kazanarak ve Sağlık Bakanlığı bursu ile okudu. Gerek lisede gerek üniversitede Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği olanaklarla okuyan Dr. Sedat, Cumhuriyet felsefesine olan bağlılığını yaşamı boyunca sürdürdü. Tıp Fakültesi öğrencisi Sedat, ülkesinin toplumsal sorunlarından ayrı kalmıyordu. Sosyal konularda aktifti. 1956 yılında, CHP Beyazıt İlçesi Devrim Ocağı Gençlik Kolu Başkanlığı görevine getirildi. Henüz 22 yaşındaydı. O günkü siyasal iktidar Sağlık Bakanlığı bursu ile okuyan Dr. Sedat’ın bursunu kesmek gibi bir yola başvurmuştu. 1960 öncesi o günlerin gençliğinin duyarlı ve etkin olduğu yıllarda demokrasinin temel ilkelerinden sapmalar, gençlik tarafından titizlikle izleniyordu. 1960 öncesi günler, doğuştan örgütçülük yeteneğine sahip, genç üniversite öğrencisi Dr. Sedat Akman’ı da etkiliyordu. 1959 yılında CHP Beyazıt ilçesi gençlik kolu başkanlığına seçildi. Tahkikat Komisyonu’nun kurulması ve özellikle bu komisyona anayasaya aykırı olarak verilen insanları tutuklama, gazeteleri kapatma gibi geniş yetkiler üniversite gençliğini etkiliyordu. Aktif rol aldı 28 Nisan 1960 İstanbul Üniversitesi öğrenci hareketlerinden bir gün önce yapılan ve polisin ağır, orantısız güç kullanarak dağıttığı Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti kongresinde, Dr. Nurettin Sözen (İBB Başkanı), Dr. Kemal Alemdaroğlu (İstanbul Üniversitesi Rektörü), Dr. Yüksel Burkutoğlu, Dr. Cemal Sarı, Dr. Önder Dai, Dr. Gencay Gürsoy, Dr. Memduh Eren gibi arkadaşlarıyla birlikte aktif rol almıştı. 28 Nisan günü, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi büyük amfisinde başlayan, üniversite bahçesine taşan masum öğrenci gösterileri, polisin aşırı güç kullanması ve birçok arkadaşımızın (Hüseyin Onur, Cengiz Ballıkaya, Hüseyin Irmak, Mevlüt Kudunoğlu, Kenan Öztin) ağır yaralanmıştı. Bugünlerde, CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı olarak cesur, dürüst, dik duruşlu arkadaşım, Se Dr. Sedat Akman, gerçek bir Cumhuriyetçi, tam bir Atatürkçüydü. Dik duruşlu, sadık bir dosttu. Dr. Sedat Akman, Atatürkçü çizgisinden hiçbir zaman ödün vermedi. Gerçek bir CHP emekçisiydi. Sedat Akman dat Akman’la birlikte çalışıyorduk. 1960 sonrası, 1961 yılında yapılan kongrede, Sedat Akman, CHP İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanı seçildi. Örgütçü doktor Örgütçü ve partinin emekçisi Dr. Sedat Akman’la 13 yıl sonra bu kez 1973 seçimlerinde yollarımız yine kesişti. Kader bizi tekrar birleştirmişti. 1973 seçimlerini yürütmek üzere, CHP İzmir İl Başkanlığı’na atandım. Dr. Sedat Akman da İl Yönetim Kurulu üyesiydi. Omuz omuza birlikte çalışma yine başladı. Sedat Akman, parti emekçiliğini sürdürdü. 1976’da CHP İzmir İl Sekreteri’ydi ve daha sonra 1977 seçimlerini CHP İzmir İl Başkanı olarak yönetti. Efsane İl Başkanı 1977 seçimlerinde İzmir Çiğli havaalanında kontrgerillanın Ecevit’e karşı giriştiği ve polis silahından çıktığı sonradan ispatlanan ve Ecevit’in yakın arkadaşı Mehmet İsvan’ın yaralanmasına neden olan “infaz hareketi” sırasında Ecevit’in yanı başındaydı. 1978’de yapılan CHP İl Kongresi’nde yeniden İzmir İl Başkanlığı’na seçildi. 1980 askeri darbesine kadar il başkanlığını sürdürdü. Büyük örgütçülüğü ve özverili çalışmaları nedeniyle CHP örgütü içinde, tabanda “efsane il başkanı” unvanını aldı. Demokratik ilkelere bağlılık Dr. Sedat Akman, sadece ülkede demokratik sisteme değil, parti içi demokrasiye de içtenlikle bağlı bir kişiydi. Bizzat tanık olduğum bir olayı anlatmak isterim. 1977 genel seçimini İzmir İl Başkanı olarak İzmir’de yöneten Sedat Akman, gerek parti tabanında gerekse kamuoyunda etkin bir üne kavuşmuştu. Genel seçimden hemen sonra, yerel seçimlere gidildi. O sırada CHP’nin İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak birinci dönemini doldurmuştu. Genel Başkan Ecevit, belediye başkanlığında bir değişim istiyordu. İl başkanı Sedat Akman’ı Ankara’ya çağırdı ve kendisini belediye başkanı olarak görmek istediğini, İzmir Belediye Başkanlığı’nın merkez yoklamasıyla tespit edileceğini belirtti. Sedat Akman, bu görev için kendisinin tercih edilmesine teşekkür etti. Ancak bu görevi önseçim yapılırsa kabul edeceğini bildirdi. Bunun anlamı şuydu: Dr. Sedat Akman, Ecevit’in en güçlü zamanında kendisine sunulan İzmir Belediye Başkanlığı’nı kabul etmiyor, ancak önseçimde kazanırsa belediye başkanı olacağını ifade ediyordu. Bunun üzerine, İzmir CHP örgütünde önseçim yapıldı. Bir tarafta il başkanı Sedat Akman, karşısında fiili olarak birçok olanağa sahip belediye başkanı İhsan Alyanak... Kimi delegelerin çocuklarına iş verildiği, kimilerine büfe tahsis edildiği o günkü basında yazılmıştır. Bu önseçimi Alyanak, sadece 55 oyla kazandı. Nesli tükenen idealist Ecevit’in en güçlü bir döneminde, 1977’de kendisine altın tepsi içinde İzmir Belediye Başkanlığı’nın sunulmasını içine sindiremeyip, önseçime inanmış bir idealist partilinin niteliğini ortaya koymaktadır. Dr. Sedat Akman böylesi bir CHP’liydi ve bu gibilerin artık nesli tükenmiş olduğu anlaşılıyor. 1980’den sonra demokratik yaşamın tekrar rayına oturması yönünde çalışmalarını, tüm baskılara karşın sürdürdü. Ecevit’in yanında yer aldı. Daha sonra CHP’nin açılması çalışmalarına aktif olarak katıldı. İzmir Kadın Örgütleri Başkanlığı’nı yapan Şermin Akman’la evli olan Sedat Akman’ın, üç kız evladı ve torunları vardır. Akman, düzgün bir aile babasıydı. Dr. Sedat Akman, gerçek bir Cumhuriyetçi, tam bir Atatürkçüydü. Dik duruşlu, sadık bir dosttu. Dr. Sedat Akman, Atatürkçü çizgisinden hiçbir zaman ödün vermedi. Gerçek bir CHP emekçisiydi. Sedat Akman gibiler birer birer bu dünyayı terk ediyorlar. Siyasal yaşamımdaki en gerçekçi, en dürüst, en sağlam arkadaşımı yitirmenin onulmaz acısını yaşıyorum. ‘Yaratıcı yıkım’ın kedi yumağı Mucize Özünal Tanrıça Bastet çok uzun bir yoldan gelip tahtına yeniden oturdu. Eski Mısır’da tahıl ambarlarına dadanan fareleri avlayan kedilerin başına nur inmişti. Önce yarı firavun sonra tanrı oldular. Kedi başlı tanrıça ilk kez böyle oturdu tahtına. Sonra ne firavunlar kaldı ne kedinin tanrısallığı. İnsanoğlu insanlaştıkça tanrıların tahtı tarabası tarumar oldu. “İnsan eşrefi mahlukat”tı. Akıl sahibiydi. Sonsuz yaratı ve gelişim gücüyle evrende biricik olandı. İnsan değerler yaratan, aklını kendini değerlerle sınayıp tartandı. Neoliberalizmin icadı(!) Savaşlar, barışlar derken ikinci büyük savaş da bitti. Özgürlüklerin yükselen bayrağı bunların gerçekleşmesi için gerekli olanakların zorunluluğunu dayatıyordu. Ekonomik hak ve özgürlükler, sosyal hukuk devleti. Yurttaşlar için var olan devlet “insan haklarını” korumak ve geliştirmekle yükümlüydü. Çanlar eski egemenler için çalıyordu. İrkilerek ilan ettiler: “Liberalizm eskimişti. Yenisi gerekirdi!” Yenisi bulundu: Neoliberalizm. Artık özgürlük, eski özgürlük değildi. Girişimci özgürlüğünün en üst düzeye çı kartılmasıydı. Özel mülkiyetin, bireysel özgürlüklerin, serbest piyasa ve serbest ticaretin önündeki bütün engeller kaldırılmalıydı. Bunların üst düzeyde korunup savunulması artık yeni liberalizmin devlete verdiği temel görevdi. Özelleştirme, finanslaştırma, krizlerin maniplasyonu. Devletler bu görevler için orduyu, savunmayı, polis gücünü derhal işe koşmalıydı. Kavramların kendi gidip adı yadigâr kaldığından devlet küçüldükçe özgürlükler büyüyecekti. Devlet “kimsesizlerin kimsesi” değil, güçlülerindi. Tarafsız değil, taraftı. Her alanda, bilhassa üstyapı kurumlarında, dilde, düşüncede, toplumsal değerlerde, çarpıcı dönüşümler yaşandı. Yok edici temel dönüşümler oldu. İnsanın değersizleştirilmesi başta geliyordu. Gerçi adı önceden apaçık duyurulmuştu. “Yaratıcı Yıkım!” Bu nedenle 4 Temmuz 2020’de kedi için öldürülen Nuray’ın haberi hemencecik üçüncü sayfalara düştü. Çünkü 5199 sayılı yasanın adı artık Hayvan Hakları Yasası olarak yaygınlaştırılmış, yasanın Hayvanları Koruma ve Zarar Görmelerini Engelleme adı unutulmuştu. Oysa “Hayvan Hakları” bir oksimorundu. Çelişik iki öge barındırıyordu. Hak, öznesi insan olan, yasa ile güvenceye alınmış özgürlüktür. Yani hakkın öznesi insandır. Böyle olmasaydı kedilerin oy kullanması gerekmez miydi ? Yeni liberalizmde hiçbir şey rastlantı ya bırakılamaz. Durum o kadar saldırgan baskıcı müdahalecidir. Artık her şey yapılabilir. Düşünüm araçlarının açıklığı (unsurlarının belirliliği), seçikliği (benzerlerinden ayrımı) yok edilerek kavramlar “tehlikeli” hale getirilmiştir. Oksimoronlar, paradokslar, sahte kavramlar, sanal gerçeklikler, düşünmesi engellenemeyenin düşünüm araçlarını bulandırmada ilk akla gelenlerden birkaçıdır. Meşruiyet kazandırılmak istenen her şey, (bedenini pazarlamaktan suç işlemeye kadar) özgürlük olarak yaftalanmaktadır. Tahtı devirme zamanı İnsanı değersizleştirmek için insan kimliğini inanca, ırka, cinsiyete indirgemek yetmez onlara. İnsanı öteki mahlukatın ayakları altına atmak gerekir. Hayvanları hakkın öznesi haline getirmek! Bastet’in tahtını teslim etmek! Şimdi bu tahtı devirmek zamanıdır. İnsanı yeniden insanlaştırmak için cinsiyet temelli toplum tasarımını yerle bir etmek için. İstanbul Sözleşmesi’nin içi insan temelli, insan eksenli toplum tasarımıyla yazılmış yasalarla doldurulabilirse eğer. Yoksa “yaratıcı yıkım”ın kedi yumağında “şiddet “ engellenemez. *Oksimoron: oxus. Kesin. Moros Aptalca. Paradoks: Doğal düşünme biçimine aykırı görüş kanı. Büyük alt üst oluşların, devrimlerin, karşı devrimlerin, isyanların, ihanetlerin yaşandığı, haritaların yeniden çizildiği zamanlardan kitlelerin içinden seçilen, tipleştirilen karakterleriyle; yer yer fantastik, büyülü gerçeklik biçiminde, ironiye de başvurarak halk dilini yazınsal çerçeve içinde sunuyor... 21 35 TL YER NE TL 15 25 TL YER NE TL 21 35 TL YER NE TL Cumhuriyet döneminin en önemli şairlerinden olan Necati Cumalı'nın 14 şiir kitabından ilk altısı, "Bütün Şiirleri" dizisinin birinci cildinde okurlarıyla buluşuyor. Yapıcı, umutlu, insana dönük bir şiirin kurucusu olan Cumalı'dan aydınlık şiirler... 21 35 TL YER NE TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear