18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 17 AĞUSTOS 2020 PAZARTESİ Sanat ve müzik SANATPARK’TAFESTİVAL Kadına şiddet sahneye taşındı “Mor” oyununda Ayşegül Yalçıner, Canan Tuğaner, Eda Özdemir, Hafize Balkan ve Nilay Doğan rol alıyor. Kadına yönelik şiddeti, sığınma evinde yaşayan 5 kadının gözünden anlatan “Mor” oyunu, Kadıköy Belediyesi’nin Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda düzenlediği Sanat Park’ta festivalinde sahnelendi. Sosyal mesafe kurallarına uygun olarak yeniden düzenlenen amfi tiyatroda sahnelenen oyunu, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da izledi. Sığınma evinde ortak bir yaşam sürdüren kadınların hikâyeleri, televizyon izlerken anlatılarak toplumun kadına yönelik şiddet karşısındaki “sessizliğine” gönderme yapılıyor. Fiziksel, cinsel, ekonomik, sözel ve duygusal şiddete maruz bırakılmış 5 kadını anlatan, yaşanmış hikâyelerden uyarlanan tiyatro oyunu Ali Yalçıner tarafından kaleme alındı. Ayşegül Yalçıner, Canan Tuğaner, Eda Özdemir, Hafize Balkan ve Nilay Doğan’ın oynadığı oyunda “Ancak öldürülürsek manşetlere çıkabiliriz” mesajı veriliyor. KLASİK MÜZİK GÜNLERİ Beylikdüzü’nde görkemli kapanış Opera Trio son günde sahneye çıktı. Beylikdüzü Belediyesi tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Beylikdüzü Klasik Müzik Günleri, gala konseriyle sona erdi. Konserin sonunda, sanatçılara çiçek ve plaket sunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “Neşemizin yükseldiği, moral motivasyonumuzun üst düzeye çıktığı güzel bir etkinliğin sonuna geldik. Klasik müziğin iyileştirici bir gücü olduğunu biliyoruz. Biz, bu gece, bunu iliklerimize kadar hissettik. Tüm sanatçılarımıza yürekten teşekkür ediyorum” dedi. Son günde Opera Trio, opera dünyasının sevilen arya ve düetlerini seslendirdi. Soprano Dilruba Akgün, Tenor Caner Akın ve Bariton Caner Akgün’ünden oluşan Opera Trio topluluğuna, Şef Murat Cem Orhan yönetimindeki Avrasya Filarmoni Orkestrası eşlik etti. PEN’DEN AYIN KITABI: Mahmud Derviş’in kitapları PEN Türkiye Yazarlar Derneği, Ayın Kitabı olarak Mahmud Derviş’in eserlerini seçti. Derviş’in şiirinden alıntıyla “Beyrut, Kalbimin Tanığı” başlıyla yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Beyrut, kalbimin tanığı / Göç ediyorum onun sokaklarından, kendimden göç ediyorum / Tutunarak bitmeyen bir şiire / Ve diyorum ki: Ateşim ölmez / Binalarda güvercinler / Kalıntıları üzerinde barış... / Bir kitabı kapatır gibi kapatıyorum şehri / Ve buluttan bir çuval gibi taşıyorum küçük yeryüzünü / uyanınca kendimi arıyorum cesedimin elbiselerinde / Gülüşüyoruz: Hâlâ hayattayız / Ve bütün hükümdarlar da.” (Mahmut Derviş’in ‘Beyrut Kasidesi’ şiirinden. PEN için çeviren: Mehmet Hakkı Suçin). Fairuz’un ‘Beyrut’u, Derviş’in “Beyrut’u, güzel, acılı, yaralı, kadim, hepimizin Beyrut”u. 1973’te yerleştiği Beyrut’un acısını duyan, kederini yaşayan, felaketlerine tanık olan, Filistin halkının “büyük oğlu” Mahmut Derviş’in Türkçeye çevrilmiş tüm şiir kitaplarını ağustos ayı kitabı olarak öneriyoruz. Dil insanın yurduysa, Derviş’in şiiri de toprakları olmayan Filistin halkının yurdu.” şiddeti önler KONUK YAZAR RAZİYE KARABEY Yeni eğitim politikalarıyla MEB’in “ilgi, yetenek, mizaç dersleri” dediği resim, müzik, beden, bilgisayar, din dersleri seçmeli yapılarak okul dışında paralı kurslara yönlendirildi, kamu görevinden çıkarıldı Covid19 pandemisine bağlı önlemler, konser iptalleri, sanata doğrudan ulaşmayı engelleyen yaşam biçimi sanatın yaşantımızda ki önemini tüm dünyaya gösterdi. İnsanlar birbirleriyle her türlü sanat etkinliklerini çevrimiçi paylaşma te laşına girerken, sanata destek için kapsamlı paketler açıkladı. Salgının bize ne gösterdiğini Müzik Eğitimci leri Derneği (MÜZED) Başkanı Refik Saydam ile konuştuk. n Pandemide salgın ve sanat etki leşimini siz nasıl gördünüz? Salgın, sanatın bir uygarlık ihtiya cı olduğunu çok somut şekilde ortaya koydu. Sanata desteğin ideolojik bir alan değil, devletin asli görevi olduğu nu gösterdi. Ayrıca hem canlı perfor mansın önemini vurguladı hem de sa nata yönelimin sanal ortamda da yay gınlaşmasına yol açtı. ‘Eğitim hakkına aykırı’ Sanat eğitimi veremediğimiz gençler şiddete yöneliyor. n Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) haftalık ders çizelgelerini MÜZED olarak eleştirdiniz. Ne açıdan? “Ortaöğretim Tasarımı” 2023 Eği tim Vizyonu’nun temel adımlarından darların konuya bakış açısı. İlk ve ortaöğretim müzik müfredatı 2017 yılında değiştirilmiş ve ilkokul birinci sınıftan itibaren dini müzik getirilmiş, çoksesli müzik çıkarılmıştı; birisidir ve ders sayılarını azaltmayı, ortaokulda çoksesli şarkılar ve tüm sanat derslerini “seçmeli” duruma ge sınıflarda çalgı çalma öğretimi prog tirmeyi içeriyor. MÜZED ortaöğretim ramdan çıkarılmıştı. Halen ilkokul de sanat derslerinin “seçmeli” yapıla larda ve ortaokullarda müzik dersi rak etkisizleştirilmesine karşıdır, eği haftada tek saat, Anadolu liselerin tim hakkının kapsamına ay de ise müzik veya resim kırıdır. Seçmeli dersin önemi dersinden sadece biri haf ortadan kalkmaktadır. tada iki saattir. İkinci te n Müzik niçin azaltılıyor? mel sorun, nitelikli eği Görünürdeki neden, bu timci yetersizliğidir. Sınıf nun yerine tasarım ve bece öğretmenleri yalnızca bir ri atölyelerinin ön plana çıka yarıyıl (üç ay) müzik öğ rılması. retimi dersi alıyor. Bu ne n Günümüzde işveren denle, sanat eğitimi açı lerin talep ettiği “21. yüz sından en verimli dönem yıl becerileri” denilen prob olan anaokulu ve ilko lem çözme, takım çalışması kulda çocuklarımız mü ve yaratıcılık gibi yetenekle Refik Saydam zik eğitimcisiyle tanışa rin kazanılmasında yüksek mıyor. kaliteli sanat eğitimi önem n Müzik eğitimi nasıl li rol oynar. MEB ise sanatı yok ede olmalı? rek mi “tasarım ve beceri”yi kazan Biz müzik eğitimcileri şunları ta Neoliberal politikalar... n Gelişmiş ülkelerde 1960’lardan itibaren uygulanan ve sanatın konumunu / rolünü açıklıkla ifade edip ilgili stratejileri içeren sanat ve müzik politika belgeleri Türkiye’de niçin hiç hazırlanmadı? Bugün toplumsal yaşamda gördüğümüz şiddetin, hoşgörüsüzlüğün, içe kapanmanın, uyum sorunlarının en önemli nedenlerinden biri çocuklarımıza ve gençlerimize yeterli sanat eğitimi veremeyişimiz. Yetkililerimizin eğitim sistemi içinde müziğe, sanata bakışı yetersiz. Cumhuriyet devrimlerinden itibaren güzel sanatlar eğitiminde değerli bir birikim yaratıldı. Sanat eğitimi açısından kritik önemdeki ilkokul dönemi için, 1968’de Prof. Muammer Sun ve 1994’te Prof. Dr. Ali Uçan gibi duayen eğitimcilerimizin başkanlığında müzik müfredatı hazırlandı. Ancak 1980 kararlarıyla laiklikten uzaklaşan uygulamalar yapıldı. İki binli yıllardaki neoliberal politikalar mayı planlıyor? lep ediyoruz: kapsamında uluslararası kuruluşla Öğrencide kişilik, özgüven, girişim 4 İlk ve ortaöğretimde haftada iki rın finanse ettiği temel eğitim proje cilik, işbirliği ve yaratıcılığın gelişimi, saat zorunlu müzik dersi, lerinde eğitim harcamalarının sınır doğrudan sanat dersleriyle bağlantılı 4 İlkokulda müzik dersine dal öğ landırılması, eğitimin özelleştirme dır. Kaldı ki dersi olmayan bir “tasarım retmenlerinin girmesi, veya piyasa kursları vasıtasıyla dev ve beceri atölyesi”nin etkili, yararlı, ba 4 Programların uzman, eğitim letin asli görevi olmaktan çıkarılma şarılı olması olanaklı değildir. ci ve MÜZED’in katılımıyla güncel sı öngörüldü. Buna göre, MEB’in “il Mevcut sorunlar... lenmesi, 4 Okulların müzik odaları, çok gi, yetenek, mizaç dersleri” dediği resim, müzik, beden, bilgisayar, din n Ülkemizde “müzik eğitiminin” amaçlı salonlar, çalgılar, araç ve ge dersleri okul dışında paralı kurslara mevcut sorunlarını özetleyebilir mi reçle donatılması, yönlendirildi. Neoliberal eğitim po siniz? 4 Sorunların demokratik katılım litikaları sanatı ve müziği kamunun En temel iki sorundan birisi, ikti la ele alınması. ilgi alanının dışına taşımaktadır. İnönü Sahnesi’nde canlanan anılar Yıl 1968’di. Bir yandan konservatuvarın bale ve tiyatro bölümlerinde okuyor, diğer yandan da Dormen Tiyatrosu’nda çalışıyordum. O sırada oynadığım oyunlardan biri de Altan Erbulak’ın sahneye koyduğu “Eski Çamlar Bardak Oldu”ydu. Bill Naughton’un eserini Melih ve Gündüz Vassaf Türkçeye uyarlamıştı. Oyunda babayı Cahit Irgat, anneyi Göksel Kortay oynuyordu. Ailenin iki kızını Tülin Oral ve ben, iki oğlunu ise Ali Poyrazoğlu ile Hadi Çaman canlandırıyordu. Kerem Yılmazer damat adayı, Belkıs Bener ise komşu kadın rolündeydi... Bizim kuşak açısından tiyatro “okul”da öğrenilen bir meslek olmanın ötesinde, gerek ödenekli tiyatrolar gerekse 1960’lı yılların altın çağında sayıları çok artmış özel tiyatrolar sayesinde sahnede, ustaların yanında doğrudan çalışarak sırrına erilen bir sanattı. Kenterler, Dormen Tiyatrosu, Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu... Liste böyle uzayıp giderdi. Dormen Tiyatrosu da benim için ikinci bir okul olmuştu. İzmir Fuarı O dönemde yazın İzmir Fuarı’na turneye gidilirdi. O sırada fuar gerçek bir çekim merkeziydi. Çeşitli ülkelerin gelip pavyonlarında ürünlerini sergilemelerinin, büyük ziyaretçi kalabalığının yanı sıra eğlence ve sanat dünyası da çeşitli sahnelerde boy gösterirdi. Biz de 1968 yazında İzmir Fuarı’na 1 aylık turneye gittik. Güzel bir açık hava sahnesi vardı, orada oynuyorduk. Ekibin en genciydim, hatta doğum günüm de turneye denk gelmişti. Altan Ağabey aynı dönemde Mogamba Kulüp’te standup tarzı bir gösteri yapıyordu, bütün ekip oraya gidip doğum günümü kutlamıştık. Masaya getirdikleri pastanın üstünde “Elma” yazıyordu. Halit Kıvanç’ın bana taktığı isimdi bu. Her şey sadece neşe ve eğlenceden ibaret değildi tabii ki... O açık hava tiyatrosu kulisinin kadınlar bölümünde nasıl hüngür hüngür ağladığımı hatırlarım. Ustaçırak ilişkisinin ağır bastığı bir gelenekte, ekibin en genci olmak bazen ustaların azarlarına katlanmak mânâsına da gelebilir. İzmir’de hem fuarın tadını çıkarmış hem de biraz acı çekmiştim, hatırlıyorum. Kulisler değişmemiş Bütün bu anılar nereden üşüştü aklıma? Çok basit bir nedeni var: Her gün o kulislerde dolaşıyorum. Bunu bir metafor olarak söylemiyorum. O dönemin açık hava sahnesinin üzeri kapatılıp İnönü Sahnesi olmuş, ama bunun dışında kulislerine, odalarına dokunulmamış. Şu anda İnönü Sahnesi’nde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Gençlik Sahnesi’nin gencecik oyuncularıyla birlikte Nâzım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı”nı sahneye koyduğum için vaktimin önemli bir kısmı o sahnede, o kulislerde, o soyunma odalarında geçiyor. Geçmişle bugün iç içe giriyor. Yönetmen koltuğumdan sahnedeki gençlere seslenirken, kendi 18 yaşımı da görüyorum bazen onların arasında. Jean Jaurès’in sözü geliyor aklıma: Nehir denize akmaya devam ettiği müddetçe kaynağına sadık kalır. Ustalarım, beni nehre bırakanlar uzaklardan bir yerlerden el sallıyorlar. Ben de bildiklerimi kendi öğrencilerime, genç oyuncularıma aktarmaya çalışıyorum. Ama sevgiyle, incitmeden... Denize doğru akmaya devam ediyoruz hep birlikte... TİYATRO ÖZLENMİŞ! KüçükÇiftlik’te perdeler kapalı gişe açıldı KüçükÇiftlik Park’ta URU organizasyonuyla düzenlenen KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu’nda oyunlar kapalı gişe sahneleniyor. İstanbulluların yoğun ilgisiyle karşılaşılan oyunlarda iki gün üst üste Molière’in iki eseri sahnelendi. Haldun Dormen, başrolünü üstlendiği “Kibarlık Budalası”nda dakikalarca ayakta alkışlanırken, başrolünde Serkan Keskin’in yer aldığı “Cimri” bir kez daha kapalı gişe oynadı. Mey Diageo kurumsal desteğiyle düzenlenen KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu’nda oyunlar ekim ayına kadar sahnelenmeye devam edecek. Biletler Biletix’te satışta. Lady Gaga sahneye çıkacak Dünyaca ünlü star Lady Gaga, MTV Video Müzik Ödülleri 2020’de sahneye çıkacak. Gaga, yeni albümü “Chromatica”yı, törende seslendirecek. Lady Gaga, bu yıl 9, toplam 36 defa “VMA” (Video Müzik Ödülü) için aday gösterildi ve şu ana kadar toplam 13 kez “VMA” kazandı. İlk kazandığı ödül 2009’da En İyi Sanat Yönetmenliği Dalında “Paparazzi” şarkısıydı. Keke Palmer’ın sunacağı MTV Video Müzik Ödülleri 2020, 31 Ağustos Pazartesi gecesi saat 03.00’te canlı yayımlanacak. (Ayrıntılar: mtvpress.com) Gümüşlük’te müzik rüzgârı 17. Uluslararası Gümüşlük Müzik Festivali kapsamında yarın saat 21.00’de Antik Taş Ocağı’nda Rosanne Philippens (Keman) ve Michail Lifits (Piyano) konser verecek. Avrupa genelinde birçok festival ve farklı salonda resital ve oda müziği performasları seslendiren Philippens, István Vardai, Vilde Frang, Julien Quentin, Vikingúr Olafsson, Amihai Grosz, Camille Thomas ve Zoltán Fejérvári gibi sanatçılarla birlikte düzenli olarak çalıyor. Michail Lifits, uzun bir solist kariyerinin yanı sıra tutkulu ve çok be ğenilen bir oda müzisyeni. Vilde Frang, Nicolas Altstaedt, Steven Isserlis, MarieElisabeth Hecker, Veronika Eberle, Alexandra Conunova ve Nils Mönkemeyer gibi ünlü sanatçılarla düzenli olarak sahne alıyor. (Konser programı: Bach Solo partita no. 2 in d minor BWV 1004 Ravel Sonata for violin and piano No. 2 in G major Szymanowski Roxana’s Lied Ravel Tzigane Franck Sonata for violin and piano in A major) Sahnebüs yollarda... İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaz boyunca şehrin dört bir yanında düzenlediği “Sokakta Sanat Var” etkinlikleri devam ediyor. Etkinliklerde konserler, çocuk ve yetişkin tiyatrolarının yanı sıra çocuklar için atölye çalışmaları yer alıyor. Gezici sahne “Sahnebüs” bugün Arnavutköy/Boyalık Köyü ve yarın Arnavutköy/Hadımköy 3. Etap Konutları’nda çocuklarla buluşacak. MINYATÜRÜN ÇOK KATMANLI YAPISI Pera Müzesi’nin yeni sergisi “Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür” ziyarete açıldı. 17 Ocak 2021 tarihine kadar ziyaret edilebilecek olan sergi, farklı coğrafyalardan 14 sanatçının 40’tan fazla eserini bir araya getirirken sömürgecilik, oryantalizm, ekonomik eşitsizlik, toplumsal cinsiyet, kimlik politikaları, ayrımcılık, toplumsal şiddet, zorunlu göç ve temsiliyet gibi konuları sorguluyor. Azra Tüzünoğlu ve Gülce Özkara’nın küratörlüğünde hazırlanan “Minya tür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür” sergisinde heykelden videoya, tekstilden yerleştirmeye farklı medyumlarda işler izleyici ile buluşuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear