25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 28 MAYIS 2020 PERŞEMBE TASARIM: SERPİL ÜNAY YORUM ABD ile Rusya ‘paylaşım anlaşması’ mı yaptı? Geçen hafta, Rusya’nın Esad’dan vazgeçtiği iddiasını incelemiş, Kremlin açısından çıkar ve şartların değişmediğini, dolayısıyla Moskova’nın Esad’a desteğinin sürdüğünü belirtmiştik özetle... Rusya’nın Esad’dan vazgeçtiği iddiasıyla paralel şekilde gündeme sokulan bir diğer iddia da Rusya’nın ABD’yle bir “paylaşım anlaşması” yaptığı iddiasıdır. Bugün de bu iddiayı inceleyeceğiz. ABD ve Rusya karşıt cephelerde Baştan belirtelim: Bu iddianın yer aldığı “analizlerde” somut bir dayanak yok; varsayımlar var, tarihe atıflar var... ABD ile Rusya (SSCB) İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’yı paylaşma anlaşması yapabildiğine göre bugün de Ortadoğu için benzer anlaşma yapabilirler, kabulü var... Anlaşmalar her zaman olur, “paylaşma anlaşması” ise paylaşılacak bir alanda “ortak/birlikte” zafer ilan edilmesini gerektirir çoğunlukla... ABD ve Rusya Ortadoğu’da karşıt cephededir ve mücadeleleri/çarpışmaları sürmekte hatta Doğu Akdeniz’e genişleyeceğinin işaretlerini vermektedir. Daha dün ABD Donanması bir açıklama yaparak Rus Su35’lerinin Doğu Akdeniz’de ABD’ye ait keşif uçağına tehlikeli önleme yaptığını duyurmuştur (27.05.2020). Yani hem bölgesel hem de küresel ölçekte biten bir mücadelenin değil, süren ve daha da keskinleşebilecek bir çarpışmanın işaretleri vardır. Amerika’nın Rusya için bataklık hedefi Suriye cephesi, Ukrayna cephesi gibi ABD ile Rusya arasındaki çatışmanın bir parçasıdır. Elbette hemen her çatışmanın sonucunda iyi kötü bir anlaşma olur. Ancak çatışmanın süren doğası nedeniyle henüz öyle bir son gelmemiştir. Dahası ortada bir “paylaşım” süreci de yoktur. Tersine, ABD’nin Suriye’yi Rusya için bataklık yapma hedefi vardır! ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey bunu açık açık dile getirdi: “Suriye’deki askeri varlığımızı devam ettireceğiz ve amacımız Rusya için Suriye’de savaşı ‘çıkmaz’ haline getirmek” (14.5.2020). Kısacası “ABD’nin Çin’e yönelmek için Ortadoğu’yu Rusya’ya bırakacağı” iddiası, eşyanın tabiatına aykırıdır. ABD Ortadoğu’dan er geç çekilecektir (ve parça parça çekilmektedir) ancak bu bölgenin direnişiyle olmaktadır/olacaktır, sözleşmeyi Rusya’ya devretmesiyle değil! Rusyaİsrail işbirliği rahatsızlığı Kaldı ki ABD hegemonyası iniştedir ve ABD savunmadır; Ortadoğu bir yönüyle hâlâ ABD’nin Çin’e ve Rusya’ya karşı savunma hattıdır. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun sekiz saatlik İsrail ziyareti, “ilhak planını” konuşmaktan çok ABD’nin Çinİsrail işbirliğinden duyduğu rahatsızlığı belirtmek içindi. Pompeo, “İsrail’in Çin ile işbirliği yapması, Washington’un Tel Aviv ile önemli projelerde çalışmasını tehlikeye atıyor” demişti. (14.5.2020) Çok değil, iki hafta sonra şu gelişme yaşandı: “İsrail’de yaklaşık 1.5 milyar dolara mal olması beklenen deniz suyu arıtma tesisinin kurulumu için yapılan ihalede son ikiye kalan Çinli bir firma ABD’nin baskıları nedeniyle ihaleden çekildi” (27.5.2020). Yani ABD, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Ortadoğu bağını kesebilme sorunu ile karşı karşıyadır ve parça parça asker çekse de önünde böylesi bir iş olacaktır. Diğer yandan ABD’nin İsrail’in ilişkileri açısından rahatsızlığı Çinİsrail işbirliğinden ibaret değildir, Rusyaİsrail ilişkilerinden de rahatsızdır! Çıkarlar ve şartlar Diğer yandan elbette müttefikler arasında sorunlar olur ve vardır: Türkiye ile Rusya arasında Libya konusunda, İran ile Rusya arasında Türkiye’nin İdlib politikası konusunda olduğu gibi. Ayrıca Moskova, İsrailİran çatışmasını, her iki kuvvetle de arasını bozmadan yürütmeye çalışmaktadır. Öte yandan İran’ın Suriye’deki varlığının ABD ve İsrail tarafından Rusya’ya basınç olarak kullanıldığı da ortada. Kısacası çok parametreli denklemler bunlar... Konu, insan ilişkisi düzleminde ele alınacak basitlikte değildir; yani “Putin aslında Esad’dan şahsi olarak nefret ediyor” diyerek ya da “Trump’ın damadı Yahudi olduğu için...” diyerek koca bir Ortadoğu analizi yapabilmek mümkün değildir! Kaide şudur: Çıkarlar ve şartlar değişir, politika o zaman değişir! 1993’ün ortalarında fakir bir Rus vatandaşı olan Yuri Sharapov, Moskova’daki Amerikan Büyükelçiliği’ne gitti. Berlin Duvarı çöktüğü için Soğuk Savaş’ın ağır günleri güya bitmişti. Ama sonuçta Amerika Amerika’ydı, Rusya da Rusya! Yuri’nin yanında küçük kızı vardı. Mucizevi bir vize talebiyle gelmişti. Kendisine şaşkın gözlerle bakan görevliye anlattıkları şuydu: “Bu benim kızım, 6 yaşında. Tenis hocamız Yudkin, kızımın, Mozart gibi bir harika çocuk olduğunu söylüyor. Amerika’ya gitmesini Navratilova istedi, onun kadar iyi bir tenisçi olacak. Lütfen bir şans verin. Florida’daki Rus milli takımı ile antrenman yapacak”. Adam şu yanıtı verdi: “Benim kızım 8 yaşında, o da çok iyi oynuyor, nereden biliyorsun kızının harika oynadığını?”, “Ben sizin kızınızı seyretmedim ama kendi kızımı seyrettim, bana inanın”, “Peki emin misin?”, “Eminim”. Vize memuru babanın kararlılığından etkileniyor ve 3 yıllık bir vize veriyor. O karar, 4 ayrı Slam Turnuvası’nı da kazanmayı başaran, tenis tarihinin 10 kadın tenisçisi arasına sokacaktı Maria Sharapova’yı. Bir efsanenin önü böyle açıldı. Babası ekmek parası için koşturan bir adamdı, annesi ise okumuş, edebiyatı seven kısa boylu mavi gözlü bir sarışın. Çernobil patlaması olunca kuzeye kaçmışlar. Efsaneyi başlatan başka detaylar da var. Mesela amcası, doğum gününde ona bir raket hediye etmese, Yuri kasabasının tenis kulübüne 4 yaşındaki Maria’yı götürmeyecek, o da sıkıldığı bir gün eline bir raket geçirip duvara karşı bam güm oynamaya başlamayacaktı. Önce babasının hocası Yuri Yudkin, sonra da ünlü Rus tenisçisi Yevgeny Kafelnikov’un babasının dikkatini çekmiş. Küçük kız vurdukça vuruyor, topa büyük bir konsantrasyonla! Baba Kafelnikov, kıza Yevgeny’nin bir raketini hediye etmiş. Tabii o koca raket hemen kesilip kısaltılmış, kızımıza uyması için. Yudkin, o zamanki aile içi adıyla Masha’nın babasına kızının çok iyi olduğunu söyleyerek Moskova’daki tenis kliniğine gitmesini önermiş. Orada Masha’yı fark eden ise ünlü efsane Navratilova... Koca raketli ve küçük gövdeli, uzun kollu komik kızın babasını kenara çekmiş: “Bu kızı Florida’ya götürmen lazım!” Amerika’da inanılmaz film kareleri Yuri, bir öğleden sonra, kızı yanında, cebinde yalnız 700 dolarla Florida’ya uçuyor. Dram: Planlan ce bile bilmeyen bir Rus kızı nın, kendisinden 45 yaş bü yük kendi kızlarını ezip turnu valardan yolcu etmesini haz medememişler. Rakipleriy le arkadaş olmamayı seçen, onların gözünün içine içine bakan, kaybetmekten nefret Sharapova’nın peri masalı eden bir özel kişilik. Okula bile gidip gitmediği belirsiz bu kızın kendi çocuklarının “geleceğini kapattığını”, morallerini bozduğunu görüp Bollettieri’ye bu ba bayı ve münasebetsiz kızını aka dığı gibi Rus genç milli takım hoca demiden atması için baskı yap sı gelip onları havalimanından almı mışlar. Ve Nick herhalde ömür boyu yor! Uçakta yanlarında oturan Rus utanmıştır bu kararından Yuri’yi ça çift, onları kendi otellerine davet edi ğırıp ayrılmaları gerektiğini söylemiş. yor ve Yuri kızıyla kıvrılıp yerde uyu Varlıkları, kıskançların zehirlerini akıt yor. Sabah, Masha’yı ve raketlerini tıkları ortamda bir skandal konusu alıp caddelere salıyor kendini. “Ba haline dönüşmüş durumda. Yuri, bu bamla bu macerayı yaşamaktan mut dertli durumu yansıtmıyor Masha’ya; luydum, biz dünyaya karşı kenetlen Rusya’ya dönmeyi aklına getirmi miştik” diyor küçük tenisçi... Baba yor! Meşhur “B planı” devreye giri önce sanıyor ki, Rusya’daki gibi her yor. Bir Afrikalının akademisine git şey herkese ait. Şarlo filmi gibi, kort meye başlıyorlar. Ama adamın baba ları ve havuzu olan bir otelden içeri ile arası kötü ve küçük kıza ömür üs dalıyorlar, Yuri sorumluya kızının ge tünden bir kontrat imzalatmaya çalı leceğin ünlü tenisçisi olduğunu bal şıyor. Bir avukat görüp mani oluyor. landırarak anlatıyor! Amerika fırsatlar Bu arada her rakibinden bir kafa kı ülkesi, “Oynasın da görelim” diyor sa olan kızımız, herkesi yenmeye de lar. Masha öyle bir oynamaya başlı vam ediyor. Babasıyla tanışmış olan yor ki, insanlar güneşlenmeyi bırakıp zengin bir Amerikalı Bob Kane yar o korta yığılıyorlar. Orada tanıştıkla dım elini uzatıyor. Bir yıl onlara evini rı Polonyalı bir çift, hikâyeye bayılı açıyor. “Bu kadar çok odayı ne yapı yor. Otelden valizler alınıp gerçek bir yorlar?” diye düşünüyor küçük Mas tenis akademisine doğru yola çıkılı ha... Sonra, onu kovan Bollettieri, kı yor. Önce Rick Macci, sonra Nick zı takımına yeniden alıyor, yurtta yer Bollettieri... Serüvenin her zerresi açıyor. Peki orada ne oluyor, biliyor tam bir film: Hem dram, hem kome musunuz? Kötüler tekrar devreye di, hem gerilim... girip küçük Masha’yı gece uyandı Kötü insanlar her rıp onunla alay edip kıskançlıklarını kusuyorlar! yerde var, değil mi? Nick Bollettieri aralarında Agassi, Jim Courier, Monica Seles gibi dünya yıldızlarını yetiştiren efsane akademinin kurucusu. Önüne atılan bu küçük kızı seyrederken “akıl almaz bir şey” olduğunu o anda görüyor. Hemen ona burs veriyorlar ve babası ile beraber orada yemek yiyebileceğini bildiriyorlar. Tokluk pahasına yıldız üretimi... Başından itibaren, Masha’yı en seksi ve meşhur ergen Rus tenisçisi Anna Kournikova’yla kıyaslıyorlar. Anna da o akademide, aralarında 6 yaş var. Masha, Anna’nın eski kıyafetlerini giyiyor. Aralarında dostluk dışında bir rekabetin tohumları atılıyor. Ama bu bence esas gelecekteki bir imaj rekabeti. MUTLU SON: Ardından ünlü hoca ve menajerlerle tanışma... 2001’den itibaren profesyonel tenisçiliğe geçiş... Meşhur çığlığı o sıralarda devreye giriyor. Birden “neredeyse bir gecede” boyu mucizevi şekilde büyüyor! 2004 yılında çıktığı ilk Wimbledon finalinde idol olarak gördüğü Serena Williams’ı 6/1, 6/4’lük hızlı skoru ile yenip, 17 yaşında ilk Slam finalinde şampiyonluğa ve dünyanın zirvesine uzanıyor. Sharapova tenisi bu yıl bıraktı. İki yıl önce basın toplantıları dışındaki ilk karşılıklı sohbetimizden önce “Durdurulamaz” (Unstoppable) başlıklı bu kitabı okumuş olmak isterdim. Türkçesinin Martı Yayınları’ndan çıkmış olduğunu dün öğrendim ve çok sevindim. Kesinlikle tavsiye ederim! Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Şimdi soruyorum size: Bu ki Hani eski Türk filmlerinde kötü kalp taptan çıkarılacak dersler, herkes li, zengin, şımarık çocuklar ve ai ve her meslek için sonsuz değil leleri vardır. Siz de “Ne kadar saç mi? Lütfen bunları gözden geçirin ma senaryo, böyle tipler gerçekten ve çocuğunuz için bu riskleri alır var mı?” diye söylenirsiniz... İngiliz mıydınız, bir düşünün... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Su geçirmez muşambadan yapılmış yağmurluk. 2/ Daha iyi ürün elde etmek için bir ağaçtan başka bir ağaca dal nakletme işi... Değiş tokuş, trampa. 3/ Romanya halk müziğinde kullanılan, at kuyruğundan yapılmış bir püskülle ovularak çalınan davul... Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri. 4/ Utanma, hayâ... Bir maçın sayısal sonucu. 5/ Brezilya’nın para birimi... Zor ya da tehlikeli bir görev üstlenen takım. 6/ Çok yiyen, obur... Duman lekesi. 7/ İri ya da taneli bir üzüm cinsi. 8/ Şımarıklık... Sivrisinek, tatarcık gibi sokup rahatsız eden küçük sineklerin genel adı. 9/ Yunanistan’a özgü bir peynir... Soyundan gelinen kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sık dokunmuş bir tür yünlü ya da pamuklu kumaş. 2/ Buğday, no 1 2 1 234 5 678 9 PLEB İ S İ T ROZ E T NAM 1 1 2 23 4 5 6789 3 ORAN PA LU 3 4 AK DAL LAS 4 5 6 7 KEFEK İ SU T İ RS ŞER İ MF A ROMA 5 6 8 F İ RE ES İ N 7 9 TER İ YE A 8 hut, fasulye ve çeşitli yemişler 9 le yapılan bir tatlı... Sergen. 3/ Büyük çivi... Telefonun, sesi ku lağa veren bölümü. 4/ Kısır kadın adına koşan yarış atlarına verilen ya da dişi hayvan. 5/ Bir kimsenin ad... Eski Türk güreşlerinden biri. davranışlarına temel olan ahlak 8/ Bir zaman birimi... Bir nota... ilkelerinin tümü... Hindistan’da Köpek. 9/ Osmanlılarda gece bek imparatorlara ve prenslere verilen çisi... “Uzatır boynunu arar eşini / san. 6/ Bir nota... “Denizayısı” Bir tek gördüm göl kenarında” da denen fok cinsi. 7/ Aynı ahır (Karacaoğlan). KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 28 MAYIS 2020 SAYI: 34564 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:35 05:29 13:06 17:05 20:34 22:19 Ankara 03:27 05:17 12:51 16:47 20:15 21:57 İzmir 03:59 05:44 13:14 17:07 20:33 22:11 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Ayrıntılar Esas mesele! Bizde köşe yazarlığı hem kolaydır hem güçtür. Kolaydır; bir günde, Batı’nın herhangi bir ülkesinde aylarca olmayacak işlere tanıklık edersin, yaz yaz bitmez. Güçtür; aslında temel sorun hiç değişmez, bir türlü esas meseleyi tartışma olanağı bulamazsın. Elbette köşeciliğin popüler kültürle olan bağını da hesaba katmak gerek. Eğer kalemin kıvraksa, toplumda belli yer elde edersin, okurun alkışına alışırsın. Tehlikelidir bu durum. Hakiki aydınlanmacı geniş kesimleri irkiltme görevini gönüllü üstlenir. Oysa çoğu köşeci kitlesini hoşnut etmek için lafı geveleyip durur. HHH Bilişim olanaklarının gelişmesi yeni sorunlar getirdi. Artık herkes köşeci oldu. Sade köşeci değil elbette, şair, romancı, programcı, şarkıcı, sanatçı aklınıza ne gelirse. Ölçüler yitti. Eleştiri kurumu çöktü. Haliyle estetik, etik sorunlar göz ardı edilir oldu. Toplum kolaycıdır. Derinlemesine uğraşmak, çabalamak istemez. Hal böyle olunca da “ortalama” olan her zaman kazanır. Beceri bu “ortalama” çıtayı yukarı çıkarabilmektedir. İfade özgürlüğü açısından yeni çağ türlü olanaklar sağlıyorsa da önümüze özgünlük, derinlik türü sorunlar koyuyor. Elbette siyaset de buna göre biçimleniyor. HHH Dünya yıkıcı muhafazakârlık, milliyetçilik pençesinde kıvranıyor. Neoliberal düzen, bencilliği özendirdiği için genel kanaat “ben paçayı kurtarayım da benden sonra ne olursa olsun” yönünde. Bunun nedeni değer yitimi. Sorumluluk üstlenen, erdem sorunu üzerine düşünen kimseler toplumdan dışlanıyor. Güruh anlamadığını lanetler, öyle de oluyor. Din bu bağlamda nasıl da kullanışlı hale geliyor. Kanıta dayanmadığı için üstüne dilediğince kalem oynatmak, palavra sıkmak mümkün. Üstelik riskli tartışma alanı olduğundan, kimseler buraya girmek istemiyor. Özellikle de siyasiler. Kutsalları tartışmaya açmak cesaret ister ama hepsini. Bundan kaçındıkça gericiliğin bataklığına saplanıp kalırsınız. HHH Güncel siyasal sorunlar, hakikati gizlemek için köpürtülür. Siyasetçi açısından sığ düşünsel iklim işe yarar. Temel karşıtlıklar üzerinden gevezelik etmek herkesi korur. Hele de RTE gibi buna her gün zemin hazırlayan bir Cumhurbaşkanı varsa, iş daha da kolaydır. Her sözüyle toplumu kutuplaştıran, popülist siyasetle bugüne dek gelen Türk siyasal İslamcılar şimdi çatışıyor. Kapitalizm için her dönem kullanışlı olan bu siyasal figürler, kaynaklar tükendiği için birbirini yer halde. Şimdilik su yüzüne çıkan bölüm bile dehşet verici. Ama nihayetinde hep “düzen” içinde kalarak konuşuyorlar. Oysa sorun onları var eden, kullanan düzenin ta kendisidir. HHH Siyaset kurumu “entelektüel” insan istemez pek. Dahası, önceki yaşamında akademisyen, sanatçı, yazar, bilimci olan kişi bile bu bataklık içinde kaybolur, yönünü yitirir. Herhangi bir düşünce insanı: “Ben şimdi bunu söylersem siyaseten maliyeti ne olur?” diye adım atmaya başladı mı, artık ölüdür. Yığınların davranışlarına göre biçim almak, kaçınılmaz olarak gerici yapar insanı. “Siyaset yapmayacak mıyız” sorusu geliyor önümüze. Elbette yapılmalı, üstelik ısrarla, inatla yapılmalı. Ama cesur, risk alarak yapılmalı. Hakikatin er ya da geç kazanacağını bilerek, rüzgâra karşı durma cesareti göstererek yapılmalı. Siyasetçi kesimin genel olarak tüccar, cahil olduğunu bilerek dirençle yapılmalı. HHH Dünya bazı dönemlerde önemli olanaklar sağlar. Bu “salgın” günleri örnektir. Bizim yerel koşullarımızı da ekleyince, hakikati ısrarla söylemenin tam zamanı olduğu açıkça görülüyor. Artık Cumhuriyet, demokrasi, laiklik, insan hakları, hukukun üstünlüğü, bilimin bağımsızlığı tamamen ortadan kalkmış durumda. Enerji, tarım başta olmak üzere tamamen dışa bağımlı ülke. Güvenlikçi politikalar her gün artıyor. Piyasa koşulları dünyada ağır, bizde daha da ağır! O halde neden bunlardan söz edilmez ki? Bugün dinciliğin, ilkel milliyetçiliğin neler doğurduğu açık değil mi? Salgın bir kez daha gösterdi ki, halk yoksulluk içinde kıvranıyor. Neden işçiden, emekçiden, üretimden, bağımsızlıktan söz edilmesin? HHH Bayramlarda sürekli telefonlarımıza ileti geliyor. Bize kutlama iletisi gönderenler kimler? Cumhurbaşkanı, bakanlar, vekiller, belediye başkanları ve benzerleri. Her özel günde milyonlarca iletiden söz ediyoruz. Amaç ne peki? Siyasal reklam! Peki, bu iletilerin kaynağı neresi? Kamu! Parayı kim veriyor? Halk! İşte palavra demokrasi, liberal iktisat budur. Sana, senin paranla tanıtım yaptırır, geçmediğin köprünün, uçmadığın havaalanının parasını ödetir. HHH Diyeceğim; köşecilik hem kolaydır hem zordur. Kendi mahallene seslenip gününü gün etmek var, bir de çomak sokmayı göze alıp, doğru yoldan gitmek var! Esas meseleyi konuşalım!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear