25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 10 NİSAN 2020 CUMA DOLAR ekonomi@cumhuriyet.com.tr AVRO STERLIN FAİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA EKONOMI ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.6680 11.4 kuruş 7.2950 10.5 kuruş 8.3160 10.2 kuruş 12.17 0.15 puan 95.824 2599 puan 2417.30 12.47 lira 359.49 6 kuruş Jale Özgentürk EKONOMIK İSTIKRAR KALKANI ILE GELEN DESTEKLER ADRESE ULAŞAMIYOR Kalkan korumuyor! YAKIN PLAN jale.ozgenturk@cumhuriyet.com.tr Koronavirüs salgınında Türkiye’deki ilk vakanın açıklanmasının üzerinden neredeyse bir ay geçti. Ekonomideki bozulma her geçen gün artıyor. Kapanan işyerleri, işsiz kalan çalışanlar, üretimi duran fabrikalar... Fatura büyüyor, daha da büyüyecek... Hükümet, salgının yaratacağı sorunlara karşı önce 100 milyar liralık “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adıyla bir paket açıkladı. Ardından da esnaf, küçük işletme, büyük işletme ayrımı yapmadan ek kaynak yaratıp, Kredi Garanti Fonu (KGF) kanalıyla şirketlere işletme kredisi vereceğini bildirdi. KGF’nin teminat limiti 25 milyar TL yeni kaynakla 50 milyar liraya çıktı çıkmasına ama bu kaynağa ulaşabilene aşk olsun! Bir süredir iş dünyasından bu konuda ciddi şikâyet geliyordu. Bu şikâyetleri Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu seslendirdi. “Limit yok” bahanesiyle bankaların “ipe un serdiğini” söyledi. Halkbank, Ziraat Bankası ve VakıfBank, böyle bir durumun söz konusu olmadığını öne sürüp tepki gösterdi ama durum aynen böyle. Kriterler belli değil İşletme kredisine ne küçük işletmeler ulaşabiliyor, ne esnaf ne de sanayici. Aralarında sanayiciden küçük işletmeye kadar iş dünyasından birkaç isimle konuştum. Kredi konusunda hiçbiri sonuç elde edememiş. Kredi başvurularının patladığını, çok büyük bir sıra oluştuğunu söyleyen bu iş insanları, krediye ulaşmanın hiç kolay olmadığını dile getiriyor. Yaşanan sorunlar arasında bankaların kredi kriterlerinin Hükümetin koronavirüs salgınının ekonomide yarattığı ve yaratacağı sarsıntıyı önlemeye yönelik önlem paketi ne işçiyi ne de patronu memnun ediyor. Krizi nasıl atlatacağını bilemeyen şirketler bankalardan eli boş dönüyor. İstihdamda yüzde 80 payı olan KOBİ’ler bu kıskaçta eziliyor... belli olmaması ve ihtiyacı olmadığı halde kredibilitesi yüksek şirketlerin seçilmesi var. Bu süreçte özellikle esnaf ve küçük işletmelerin ayakta kalması giderek zorlaşıyor. Bir iddiaya göre kredi sürecinin yavaşlatılması bir politika. Kaynakların amacı dışında kullanılarak dövize yönelme ihtimaline karşı, yavaş yavaş açılıyor krediler. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun yaptığı uyarı da bu kaygıyı yansıtıyor. Salgının yarattığı ve bundan sonra yaratacağı tahribatın boyutları belirsiz. Ancak acil davranarak zararın azaltılması mümkün. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) Türkiye’de de dünyada da ekonominin bel kemiğini oluşturuyor. Dün ya Bankası verilerine göre dünyadaki KOBİ’ler ekonomik işletmelerin yüzde 90’ını temsil ederken, istihdamın yarısından fazlasını karşılıyor. Türkiye’de ise işletmelerin yüzde 98.8’i KOBİ’lerden oluşuyor ve toplam istihdamın yüzde 77’sini de bu işletmeler yaratıyor. Kimse memnun olmadı Şu ana kadar açıklanan tedbirler ne işçiye ne işverene ilaç olmuş görünüyor. İşçi çıkarmayı üç ay yasaklayacağını açıklayan hükümet, işçiyi 1170 TL ile yoksulluğa mahkum ediyor. Küçük işletmeyi korumak için kalkan olsun diye açıkladığı kredilere ulaşmak ise deveye hendek atlatmaktan daha zor! TOBB BANKA KURSUN TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 81 oda ve borsadan gelen şikâyetler üzerine açıklamayı sosyal medya üzerinden yapmıştı. Hisarcıklıoğlu’nun tweet’ine üyelerinden çok ilginç yorumlar da geldi. Bazıları şöyleydi: 4 Alınan tedbirler sahada binbir bahane ile maalesef uygulanmıyor. 4 Bahaneler bu süreçte işletme lerin iflasına zemin hazırlıyor. Finans sektörü keyfi uygulama ile işletmelere kan kusturuyor. 4 TOBB ve devlet işbirliği ile banka kurulup üyelere hizmet edilse bu banka bozuntuları dize gelir. 4 Kredi falan veren yok. Kimse kimseyi kandırmasın. 4 Bayilikleri şehir şehir açıyorlar güya ve yetmiyor. Faizler de ca bası. Başkanım bunda da bir hayır vardır. Belki TOBB Kalkınma Bankası, TOBB KOBİ Bankacılığı, TOB Katılım gibi yapılanmalar neden olmasın. Türkiye’nin 81 ilindeki tüm oda ve borsaların yer aldığı 1 milyon üyeli TOBB’un hükümetin sık sık başvurduğu kaynakları banka kurmaya yeter mi bilinmez? MOLEKÜL ÜRETIMI DESTEKLENMELI Abdi İbrahim, Türkiye’nin 108 yıllık ilaç üreticisi. Türkiye’nin de sayıları çok azalan yerli üreticilerinden biri. Eşdeğer ilaç üretiminde başarılı bir kuruluş. Dünyanın en önemli ilaç firmalarının ilaçlarını Türkiye’de üretip ihraç ediyor. Koronavirüs günlerinde bütün dünya salgını önleyecek aşı ya da ilacın keşfi peşinde. Dünya bütün bilgi birikimini birbiriyle paylaşıyor. Türkiye bunun neresinde? İlaç İşverenleri Sendikası Başkanı da olan Nezih Barut’a ilaç sektöründeki gelişmeleri sordum. Yeni dünya düzeninin de en önemli sektörlerden birinin ilaç olacağı ortada. Barut, Türkiye’nin ilaç üretiminde ne yazık ki hammadde olarak tamamen dışa bağımlı olduğunu söylüyor. Yerli sanayii güçlendirme konusunda ise yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: 4 Bu süreç yerli ilaç üretiminin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Ancak tamamen dışa bağımlıyız. Bundan sonra kimya sanayii ve biyoteknoloji konusunda adımlar atılması gerekiyor. Geç kalıyoruz. 4 İlaç sektöründe dünyada var olabilmek için öncelikle molekül üretimi yapmak gerekir. Bu ise güçlü bir araştırma geliştirmeye ihtiyaç demek. 4 Türkiye’de firmalar cirolarının sadece yüzde 5’ini arge’ye ayırabilirken dünyada bu oran yüzde 1520. Üstelik Türkiye’deki üreticilerin ciroları kısıtlı. 4 Türkiye bu sektörde güçlü olacaksa Güney Kore gibi yapıp firmalar seçerek ayrı çalışmalar yapmalı. Şirket satın alacağız Abdi İbrahim olarak ise molekül üreti mi için Avrupa’da bu konuda ge lişmiş bir firmayı ya satın almak ya da ortak olmak istediklerini ekliyor. Türkiye’de 2003’ten sonra yerli ilaç üreticile ri birer birer uluslarara sı firmalara satılmak zo runda kaldı. Bugün Türk ilaç sanayi eşdeğer ilaç üretiminde başarılı ama bu yetmiyor. Ciddi politi kalara ihtiyaç var! Nezih Barut Mobilyacılar kira kolaylığı talep etti Koronavirüs salgınının ekonomiye etkilerinden zarar gören sektörler, yeni talepleride bulunuyor 4 MOBILYA: Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Mustafa Balcı, “Üretimin geçici olarak durduğu ve ihracatın kontrollü olarak yapılabildiği şu günlerde, iç pazarda da satışların yüzde 80 daraldığı gözleniyor. Sektörümüzün mağazacılık operasyonunun çok daha olumsuz etkilenmemesi için kira sözleşmeleri konusunun tekrar gündeme gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yüzde 50 kira indirimi bekliyoruz” dedi. 4 MUTFAK: Gelişen Ev ve Yaşam Eşyası Markaları Derneği Başkanı Ahmet Çığır Şahin, “birbiriyle iç içe geçmiş cam, alüminyum, çelik, bakır, pirinç, porselen, seramik, çini, ahşap, polyesterden üretilen” ev, mutfak, hediyelik ve sanatsal eşyalar sektörünün “Ekonomik İstikrar Kalkanı” paketi dışında kaldığını, bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini açıkladı. l Ekonomi Servisi Üretimde azalma riski Sebze ve meyve ihracatının düşmesi, iç piyasada fiyatları düşürdü. Tüketici açısından olumlu olan bu durum, çiftçinin eriyen kazancı sebebiyle üretimi düşürebilir. Koronavirüs sebebiyle tarımsal ihracatın azalması iç piyasada arz fazlalığı oluşmasına, bu da bazı sebzelerin çiftçiden çıkış fiyatının yüzde 2030 aralığında düşmesine sebep oldu. Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, bu durumun çiftçinin ekim kararını düşürebileceği konusunda uyardı. Tavşan, “Meyvesebze arzında bir sıkıntı yok. Ancak bazı ürünler yeterli derecede ihraç edilmeyince elde çok ürün kaldı ve fiyatlar düştü. Bu düşüş çok olursa üreticimiz için iyi değil. Çünkü üretimin kırsalda devam etmesi için, üreticinin tatmin edici belli bir fiyatı bulması gerekiyor” dedi. Tavşan, “Narenciye grubunda koronaya iyi geldiği gerekçesiyle biraz yükselme oldu ancak fiyatlar birçok üründe yüzde 30’a kadar düştü. Burada ana etken ihracattaki düşüş. Özellikle domateste TGDF Başkanvekili Rint Akyüz: “Bazı meyvelerin hasadı, bir hafta içinde yapılmalı. Mevsimlik işçilerinin başka illere geçişine izin verilmesi üretimin devamlılığı için önemli.” Rusya’nın kota hikâyesinden bu yana düşüş var. Domatesin yanı sıra biber cinsleri, patlıcan... Hepsinde düşüş var” diye konuştu. Tavşan, fiyatlardaki gerilemede restoran, lokanta gibi mekânların kapalı olmasının da etkili olduğunu kaydetti. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanvekili Rint Akyüz, “Salgının ne kadar süreceği konusunda önümüzü göremiyoruz, dolayısıyla ileriye dönük projeksiyonlarla ilgili soru işaretlerimiz var. Sene sonuna kadar sıkıntı olmadan gideriz. Bir sıkıntı olacaksa bu daha uzun döneme, önümüzdeki yıla sarkar” dedi. l Reuters Süt üreticilerinden yem zammına tepki Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin, “Yem sanayicisi son zamanlarda zam üstüne zam yapmaya başladı. Tarımsal üretimin kesintiye uğramaması için elinizi taşın altına koyup üreticiye destek olacağınıza yem fiyatlarında yaptığınız bu zamlar inanılır gibi değil” dedi. Zamların hayvancılığa ciddi anlamda zarar verdiğini belirten Keskin, bu zamların iptal edilmesini talep etti. l AA Koleralı günlerden virüslü günlere hep aynı senaryo.. 16Ekim 1970 tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfa manşeti geleneklere aykırı “şimşir” başlık. “Hastalık teşhis edildi kolera” Beni gazeteye alan hocam Ecvet Güresin, elinde sayfa provası masamın başında dikildi, “Kesin mi? İsim vermiyorsun, başımıza bir iş gelirse yarın kovuldun” dedi ve çekti gitti. Kaygılanmam olanaksızdı. Haber kaynağım ünlü bilim insanlarımız profesörler, tıptan Metin Özek ve hukuktan Çetin Özek kardeşlerin babası, siyasetçilerin çok tanımadıkları, alanının bilimsel en ünlü ismi, İstanbul Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölümü Başkanı Ömer Özek’ti. İşinin sorumluluğu ve ciddiyetiyle bağlantılı olarak gelen örnekler üzerinden sayısız tahlili kendisi denetlemiş olarak, “Şükran kaçarı yok, salgın kolera. Saklanması, önlem alınmaması büyük sağlık riski, felaket olacak” demişti. Haberin içeriğinin kaçınılmaz sonucu, İstanbul Haber Servisi patentli, yan haberlerle birlikte verilmişti. İkinci günün manşet başlığında ölü sayısının 50’ye çıktığı, 10 semte daha yayıldığı veriliyordu. Üçüncü günün manşetinde başka illere de yayıldığı, tedbirlerin yetersiz kaldığı başlıkları dikkat çekiyordu. Ertesi günün manşetinde evlerdeki hastaların kolerayı başkalarına yaydıkları, Türkiye’nin 21 kentinin karantina altına alındığı, başlıklara çıkmıştı. 20 Ekim günlü manşetimizde bakanın kolerayı kabul ettiği bildiriliyordu.. HHH Sonrası benim için çok daha ilginç, sürpriz bilgilerin akışı ile desteklenecekti.. Kestirmeden Deniz Gezmiş’leri idama götüren yolda ortak operasyonda yakalanmış, yaşı tutmadığı için idamla yargılanmaktan kurtarılmış olarak bildiğim, şu anda ilk adını anımsayamadığım gencin babası Mehmet Alkış’ı emekli komutan olarak yakından tanıyacaktım. Oğlunun başına gelenlerden sonra komutanlıktan istifa edip emekli olmuş, Mahkumlarla Dayanışma Derneği’nin başkanlığını üstlenerek haber kaynağım olarak benimle de haberciliğe dönük yakın ilişkiye geçmişti. İlginç olanı koleranın salgın merkezi olan Bayrampaşa’da komutanlık yapmış olmasıydı. Sorumlu olduğu bölgede askeri birlik için su arayışına geçtiğinde, Bizans’ın ünlü Kırkkaynak yeraltı sularını keşfetmişti. Yerebatan Sarnıcı’na kadar uzanan yeraltı suyollarının kaynağındaki yolları ezbere biliyordu. Gazeteye geldi ve de koleranın yayılmasına kanıt istiyorsak, yerinde fotoğrafları ile durumu belgeleyebileceğimizi söyledi. Randevulaştık, foto muhabirimiz Erdoğan Köseoğlu ile birlikte, komutanlık kültüründen olsa gerek, bilgi verirken “şuradan yürüyün, buradan çekin” türünden talimatlı önerilerine hafiften gülümsesek de suyollarının kaynağındaki dev alan, yollar karşısında hayranlık içinde verilen bilgileri soluksuz dinliyorduk.. HHH Sağmalcılar Bayrampaşa olarak bilinen geniş yerleşim alanları, hem göçmenlerin yoğunluklu yaşadıkları hem de gecekondu kökenli gelişimleriyle biliniyordu.. Kolayca kuyu sularına ulaşılabilmeleri, aynı zamanda kanalizasyonsuz yerleşimde kirli atıkları ile her tür kirlilik, bulaşıcı hastalıklarda en karakteristik sabıkalı bölgeler içinde başı çekiyordu. Fotoğraflı dizi röportajı hak eden Alkış’ın haritalı, belgeleli açıklamaları sonraki yıllarda hac kaynaklı yaşanan kolera salgınının önce Ortadoğu’da görülmesi, sonrasında da Türkiye’ye gelişinin önlenememesinin yol haritasının çıkarılmasını sağlayacaktı.. Benim gibi Kosova kökenli bir haca gitmiş kadın, tek başına dönüşte akrabalarında Bayrampaşa’da bir gece geçirmişti. Elbette tuvaleti kullanmış, mikrobun akrabalarıyla birlikte, Kırkkaynak sularıyla hızla yayılmasına tek başına yol açmıştı.. Dünya şimdilerde öldürücülüğü özünde koleradan çok daha zayıf, en ucuzundan bir sabunla el yıkamaya dayanamayan, ancak varoluş savaşımı stratejileri henüz tam keşfedilememiş koronavirüsün, dünyayı hem ölen sayıları ile hem de ekonomik sosyalsiyasal sonuçları ile çok daha korkutucu sarsan sonuçlarıyla yüz yüze.. Elbette bu virüs üzerinde bilinmezlikler, bulaşıcılık taktiklerinin sonuçları karşısında, medya güdüleme çağında, dünyanın, insanlığın geleceğine sırt çevirilmiş gidişatında.. Artık tek bilinen; “hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağından öteye gidemiyor..” Oysa tek tek haberlere, gelişmelere bakıldığında, “her şeyin bir öncekinden daha kötüsü kopyalanmış olarak yaşanmakta olduğunu sergiliyor..” Kirli çıkarlar, güçlüler, zenginler, diktatörlükler, emperyal güç odakları adına, insan haklarının gasp edilmesi, yoksul ve yoksunlara hep en ağır bedellerin ödetilmesi, dünyanın daha yaşanmaz bir kaosa sürüklenmesi senaryoları, kötünün kötüsü kopyalar, senaryolar olarak karşımıza çıkıyor.. Limanlar geliştiriliyor Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM), küresel salgının etkilerini azaltmak için, mal tedariki açısından önemleri daha da artan limanların sürdürülebilirliği yönünde çalışmalar başlattıklarını bildirdi. TÜRKLİM Başkanı Hakan Genç, bu kapsamda pazar ve resmi tatillerde çalışmak zoruna kalan limanlar için Çalışma Bakanlığı ile görüştüklerini, kira bedelleri konusunda da Milli Emlak Müdürlüğü’ne girişimde bulunacaklarını belirtti. l Ekonomi Servisi VIRÜSE KARŞI DAYANIŞMA BÜYÜYOR Koronavirüs salgının etkilerini azaltmak için başlatılan baş ta nakdi ve ayni yardım kam panyalarına katılım artarak sürüyor: 4 PEPSICO: Türkiye’de, risk altındaki ihtiyaç sahip lerine gıda bankaları aracı lığıyla 12 milyon liralık gı Ece Aksel da ve temizlik malzeme si yardımı yapacak. PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel “3 milyondan fazla kişiye ulaşmak istiyoruz” dedi. 4 OMSAN: “Biz Bize Yeteriz” kampanyasına 1 milyon TL bağış yaptı. 4 AKDENIZ KIMYA: 1 milyon TL destek açıklayan şirket yetkilileri, Türkiye için üretmeye devam edeceğiz” dedi. 4 ODEABANK: Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 1 milyon TL’lik destek sağladığını açıkladı 4 ALTERNATIF BANK: Banka, iştirakleriyle birlikte 1.5 milyon lira bağışta bulundu. 4 BURGAN BANK: Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 2 milyon TL bağış yapacağını açıkladı. l Ekonomi Servisi Lego’dan çocuklara 50 milyon dolar bağış Lego, koronavirüsle (Kovid19) mücadele kapsamında ihtiyaç sahibi çocuklara 50 milyon dolar bağışlayacağını duyurdu. Şirket, bağışın tamamını krizdeki çocuklara eğitim imkânı sağlayan Education Cannot Wait (ECW) Kuruluşu’na, salgından dolayı yaşamları zorlaşan çocuklar için çalışmalar yapan LEGO Vakfı ortaklarına ve hayır kuruluşu ortaklarına dağıtacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear