25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER/yorum EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ 11 29 MART 2020 PAZAR Karantina günlüğü (2) * ‘Allah virüsleri insanları öldürmek için yaratmıştır.’ * Sayın savcılar, yukarıdaki başlığa bakıp beni sorguya çağırmayın, alt başlık yazısı Hacettepe Enfeksiyon Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Mehmet Ceylan’ın CNN Tarafsız Bölge programında yaptığı konuşmadan alınmıştır. Kısaca Prof. Dr. Ceylan bizi şöyle bilgilendirmiştir: “Gıda kaynakları aritmetik nüfus ile geometrik çoğalır. Bu artış böyle devam ederse insanlar yiyecek ekmek bulamazlar. Allah virüsleri neden yaratmış hiçbir faydaları yok, canlı bile sayılmazlar ama dengeyi korumak gerek. Biz ne yapmışız, çiçek hastalığı çıkmış, aşı bulmuşuz, sonra başka bir virüs gelmiş yeni aşı bulmuşuz. Allah dengeyi korumak, insan nüfusunu azaltmak için virüsleri yaratmış, yoksa kimse yaşayamaz.” Hastanelerimizde ölümü göze alarak, korona ile kahramanca savaşan sağlıkçılara, doktorlara hepimizin teşekkür borcu var, ne dediğini bilmeyen ya da başka kaygılarla koronayı Allah’a havale edenlere ne söylenir bilmiyorum. Tek değiller, örneğin binlerce insanın çalışmak zorunda olduğu bir ülkede siz ne diyorsunuz? Kolonyanın bile bulunmadığı, olayı fırsat bilip hemen işbaşı yapan şirketlerin 900 lira karşılığı test yaptıkları bir ülkede siz nasıl da utanmadan “evde kalın” diyebiliyorsunuz. Bir de her akşam en yüksek sesle okunan selalar var. Doğrusu ben Azrail kapıma gelmiş, bir tıkla içeri girecek gibi hissediyorum. Bir de yalvarmalar var: “Allahım koronayı bizden uzak tut!” Haberiniz var mı, 780 bebe cezaevlerinin karanlık koridorlarında koşturup duruyor. Anneleri mahkum ve çaresizler. Hiç onları aklına getiren var mı? 70 binin üstünde öğrenci düşündüklerini söyledikleri için, parasız eğitim almak istedikleri için cezaevlerinde. Sizin politikalarınıza karşı geldikleri, yurtlarının esenliğini düşünen yüzlerce muhalif insan, hücrelerinde korona geldi mi diye sürekli elleri alınlarında bekliyorlar. Siz sadece çocuklara tecavüz edenleri, kadınları acımasızca öldürenleri, uyuşturucu baronlarını, mafya babalarını kurtarmayı düşünüyorsunuz, sonra da bize akıl veriyorsunuz: “Evinde kal.” Yazdıklarımdan da anlaşılıyor, çok öfkeliyim, neyse ki İzmit’te yaşayan tabela ustası ve felsefenin gönüllü militanı arkadaşım Kemal Şişman telefon etti. Beni her zaman güldürür, gene güldürdü: Onun 65 yaşına yani ölecekler grubuna girmesine altı ayı varmış. Evinden çıkıp dükkânına gitmiş, bir hafta kadar dükkânını kapatacak. Dükkâna kilit vurup yakındaki minibüs durağına gelmiş, eve dönecek. Bakmış polisler herkese kimlik soruyor, altmış beş yaş üstündekileri minibüse bindirmiyorlar. Ona da bir polis yaklaşıp “Amca senin dışarı çıkmamam gerek” demiş, o da “Daha altı ay vaktim var” diyerek kimliğini uzatmış. Polis, “Evet, doğru daha altı ayın var ama senin muhakkak bir kronik hastalığın vardır, onu söyle” diye üstelemiş. Kemal bakmış kurtuluş yok, aklına sigara paketleri üstünde arzı endam eden bir yazı gelmiş, illa ki onda kronik bir hastalık olmasını bekleyen polise “Evet, bir kronik hastalığım var, kronik cinsel iktidarsızlık” diye yanıt vermiş. Polis, elindeki bir sürü kâğıttan birini dikkatlice incelemiş, sonunda “Kronik hastalıklar içinde böyle bir hastalık yok” diyerek Kemal’i minibüse bindirmiş. Kemal’in ben tanıdığımdan beri bir tutkusu var. Öldükten sonra yakılmayı ve küllerinin denize savrulmasını istiyor. Bunun için yıllardır çabalıyor, belediyeler, Sağlık Bakanlığı. Ben bıraktığımda mücadelesi şu noktaya gelmişti: Belediye isteklerine yanıt vermiş, çöplerle birlikte yakılabileceğini söylemişlerdi. Çöpe karışmış külleri istemediğinden Kemal mücadelesine devam ediyordu. Benden bir istekte bulundu. Malum koronavirüsten ölenler ceset torbasına sokulup hemen derinliği bile tam olmayan mezarlara atılıyor, oysa Kemal yakılmalarının daha doğru olacağını söylüyor. En azından cenaze sahipleri yakınlarının küllerine kavuşabilirler. Kemal’in bu düşüncesi bana da doğru geldi, birkaç fırına ihtiyacımız olabilir. Her şey ne kadar can sıkıcı, bizi korona öldürmezse içinde bulunduğumuz belirsizlik öldürecek. Bir fıkrayla bitirelim: Melekler Tanrı’ya gidip “Aman” demişler, “Dünyanın Kuzey yarımküresinde salgın hastalık çıktı, hemen işe koyulalım.” Tanrı, uzandığı sedirde yan gelip yatıyormuş, istifini bozmamış. Bir gün sonra melekler gene Tanrı’nın huzuruna çıkmışlar: “Şimdi de Güney yarımkürede salgın var.” Tanrı gene sedirinden kımıldamamış. Üçüncü gün melekler gene huzura çıkmış, “Salgın Türkiye’de de başladı” demişler. Tanrı hemen doğrulmuş, çizmelerini istemiş ve meleklerine bağırmış: “Türkler her işi bana havale ederler. Yürüyün.” 29 MART 2020 SAYI: 34507 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:19 06:45 13:14 16:45 19:32 20:54 Ankara 05:05 06:30 12:58 16:30 19:16 20:36 İzmir 05:31 06:54 13:21 16:53 19:39 20:56 Dünyada hiçbir ülke, İspanyol gribinden sonra insanlığın gördüğü en büyük ve yıkıcı salgın olan koronavirüse karşı iyi bir sınav veremiyor. Çok hızlı yayılan hastalığın başlayıp, şimdilik kaydıyla bitirildiği Çin dahil hepsinin hazırlıksız, tıbbi malzemelerin her yerde eksik ya da yetersiz olduğu, önlemlerin yumurta kapıya gelince, el yordamıyla alındığı anlaşılıyor. Ardında bıraktığı ekonomik yıkıma bakarak yenilmesi bile pek de zafer sayılmayacak koronavirüs, adeta devletlerin sağlamlığını test ediyor. Çin, eksiğini gediğini disiplinli dev nüfusu üzerinde uç önlemler alan baskın devlet sayesinde hızla tamamladı. Keza komşuları da öyle yaptılar. Kuzey Kore diktası ya da despotik Rusya’da neler olup bittiğini bilmiyoruz. Ama koronotest, kapitalizmin “para kazandırdığı ölçüde yatırım” diyebileceğimiz verimlilik kuralına göre işleyen ve ABD gibi getirisi olmayan halk sağlığına harcama yapmaktansa sadece satışa dayalı işler peşindeki liberal demokrasileri perişan ediyor. Müslüman ülkeler, lüpçü muktedirlerin yolsuz iktidarlarını sürdürebilmek için hastaneden çok cami inşasının, bilim insanı ve sağlık personelinden katbekat fazla imam yetiştirmesinin; yani eliyle besleyip büyüttüğü cehaletin bedelini ödüyor koronavirüse. Sayısal yalanlar Türkiye de bu ülkelerden biri. Ancak iki arada, bir derede kalmışlığı var. Eksiği gediği ve yetersizliğiy da virütik bazı has talıklarda da iyi so nuç veren “Kloro kin”. Türkiye de bu ilacı kullanıyor. Hiçbir ilacı dene meden benimse meyen Fransa’da; Korona ile Akdeniz Enfeksiyon Enstitüsü Kurucu Müdürü Prof. Dr. ‘Klorokin’in savaşı Didier Raoult, bu ilaçla bir antibiyotik le hastayı müşteri görüp, hastaneleri verimlilik esasına dayalı işleten diğer kapitalist ülkelerden farklı değil. Ancak demokrat serbest piyasacılar salgın hakkındaki bilgiyi de serbest bırakırken Türkiye tutukluyor ve TÜİK verilerinden farksız korona raporlarıyla despotik devletleri solluyor... Gerek sağlık sistemi gerekse hastaneleri dünyada örnek olarak gösterilen Fransa da başarılı bir sınav veremedi salgına karşı. Özel olsun olmasın tüm hastanelerin kamu sistemine bağlı ve zaten devlet hastanelerinin daha yetkin olduğu ülkedeki ölü sayısı, tedavi altyapısına oranla çok fazla. Ancak Fransa’nın koronavirüs salgını karşısında uğradığı bozgun, aslında biri idealist, diğeri politikacı iki kallavi tıp otoritesinin çekişmesinden kaynaklanıyor desem, inanır mısınız? karışımı hastalığın başında kullanılınca iyi sonuç alındığını ilan etti. Ama Fransa’nın eski sağlık bakanı Agnes Buzyn, öneriye “Klorokin zehirdir!” diye karşılık verdi. Hükümetten ilacın, hastalığın başında değil, sonunda ve sınırlı kullanılmasına izin çıktı. Çünkü Madam Buzyn artık sağlık bakanı değildi ama “Klorokin”i savunan Didier Raoult’tan nefret eden eşi, immünoloji profesörü Yves Levy, Cumhurbaşkanlığı Bilim Kurulu’ndaydı! Fransa ikiye bölündü. Buzyn ve Levy’nin yanında yer alan medya “Klorokin”i savunan Didier Raoult’u karalarken, sosyal medya Raoult’un yanında saf tuttu ve doktoru, hemşiresi, sade yurttaşıyla bombardımana başladı: Agnes Buzyn, 11 aşıyı zorunlu hale getiren sağlık bakanı değil miydi? Kocası Yves Levy, AIDS aşısı bulup para basacağım diye 8 milyar Av Ucuz ilaç istenmiyor ro kamu parasını boşa harcamamış mıydı? Aşı lobisinin elemanlarıydı Halen koronaya karşı Çin’in de demek bu çift. Şimdi de “Klorokin” deneyip tavsiye ettiği tek ve çok ucuz ilaç diye istemiyor, ilaç lobi ucuz bir ilaç var: Kırk yıldan be lerinin pahalı ilaç bulmasını bekler ri sıtmaya karşı kullanılıp son yıllar ken Fransa’da her gün yüzlerce ko rona hastasının ölümüne yol açıyorlardı... Hastanelerin çoğu, Didier Raoult’un kombinasyonunu sınırlı da olsa denemek istediler. Bir de ne görsünler? Yves Levy’nin etkilediği hükümet, Fransa’da üretilen “Klorokin”in büyük bölümünü Fas’a satmıştı! Kıyamet koptu, tabii. Dürüstün zaferi Sonunda hükümet çark etti. Yeni Sağlık Bakanı, geçen cuma sınırlamayı kaldırarak “Klorokin” kullanımını serbest bıraktı. Şimdi ilaç firmaları harıl harıl “ucuz ilaç” “Klorokin” üretiyor. Sosyal medyanın “Korona Generali” ilan ettiği Prof. Dr. Didier Raoult ise ilaç lobicilerine karşı kazandığı zaferi, Le Monde gazetesine yazdığı şu satırlarla mühürledi: “Fransa’da tıp ahlakına ilişkin sorunlara cevap verebilmek için etik kurulları yaratıldı. Ancak bu kurullar, yöntem uzmanlarının etkisi altında kaldı ve esası bırakıp usule önem verir oldular. Gerçek bir etik kurulu, saydamlık ve çıkar ilişkilerine önem verir. Bilimciler herhangi bir biçimde çıkar ilişkisi içinde oldukları konu ve alanlarda görüş bildirmemelidir, çünkü bu durum çıkar çatışmasına yol açar. Örneğin terapi biçimleri üzerine çalışan biri, teşhiş ya da epidemioloji hakkında görüş bildirebilir; ama üzerinde çalıştığı ilaçları konu edebilecek terapi hakkında fikir yürütemez. Yaşadığımız günlerde, sağduyunun ta kendisi olan bu temel kuralı hatırlatmakta yarar var.” Zor günler yaşıyoruz. En büyük fedakârlığı yaptı. Eğer öyleyse bunu iki nedenle yapacaktır: 1 Aralarının canciğer ol İtibardan tasarrufa gitti. madığı söylenen Maliye “Evde Kal” kuralına uy Hazine’nin patronu, “ka du, Külliye’yi terk etti. yınço” Berat’a muhatap ol İstanbul’daki evinde va mamak. kit geçiriyor. İkincisi daha akla yatkın: VIP kişi niyetine.. “Şahsen” 65+ yaş üstü 7 milyon 550 bin 727 yurtta 2 Kanalİst ihalesi yaptığı için “Millet can, o da şımızdan biri. (TÜİK2019) rant derdinde!” diye eleşti “Saray’da Kal” diye ayrıcalıklı bir slogana gönlü razı olamazdı. Gerçi “Müsavat ve adalet benim karakterimdir!” diye bir vecizesi yoktu. Ama postkorona döneminde niye olmasın?! Zor günler dedik ya, tedbirli ve umutlu olmak gerek. HHH Külliye’de görüldüğü son tarih, 10 Mart. Yargıtay ve Danıştay başkanlarını kabul etmişti. Ellerini elbette eldivensiz sıktı. Rastlantıya bakın ki, “ilk korona vakası” da o gün tespit edildi. Sağlık Bakanı saatler sonra açıkladı. HHH Virüs, Reyiz’in gündemine böylece girebildi. Ertesi gün AKP grup toplantısında yumruklarını da sıkarak “Ordular ilk hedefiniz” tonunda buyurdu. “Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden daha güçlü değildir!” (Fotoğraf için bkz: CB resmi ya nam salan Saray’ında neden yapılmadığı ise önceki gün anlaşıldı. İngiliz Sarayı’nın vârisi Prens Charles’tan, Putin’in resmi makamı Kremlin Sarayı’nın personellerine virüsün saraylara tebelleş olduğu ortaya çıkıyordu. “Taç” anlamından dolayı bu iblis virüs, belli ki, saltanatı ve itibarı çok seviyor. Reyiz de daha ilk günden, Saray’ından uzak durmakla sadece dirayet değil, feraset ve basiret sahibi olduğunu da dünya göstermiş oldu. Dileyim “adalet” sahibi olduğunu da postkorona döneminde göstersin. HHH Zor günler dedik ya. Şu sıralar aklımız kayınpedere.. Ekmeğimiz ile canımız da “Bayraklı” damatlara emanet. Berat Albayrak’ın elinde Maliye ve Hazine’nin anahtarları. Fakir fukaralıktan zenginlik, orta halliliğe hepimizin yazgısı onun marifetine ve ehliyeti rilen kayınpederinin itibarını onarmak. Bu ihtimal gerçekleşirse, ilk kabine değişikliğinde ailede bakanlık bayrağı el değiştirecektir: Gitti Albayrak, geldi Bayraktar! HHH Gerçek mümin, her şerden hayırlı dersler çıkarma erdemine sahiptir. Yığınla ayet ve hadis var bu konuda. Saray’ının arka bahçesine dört minareli üç bin kişilik bir cami kondurdu. Bu cuma o camiye ayak basamadı. Belki de siyasi ömründe ilk kez cuma namazı da kılamadı. Uyanık Külliye memuru Diyanet Başkanı Erbaş, “Cumayı evde öğle namazı olarak kılın!” diye kelime oyunu ile fetva veriyor. Tıpkı “Sigara haramdır!” diye verdiği “hizmete özel dandik fetvalar” gibi. İslam’da haramlar Kuran’da sayılıdır. Listeye korsan haram ekleyen cehennem sitesi.) ne teslim. liktir. (Bu fetva da benden!) HHH İkinci damat Selçuk Bayrak HHH Başkanlık edeceği Bilim Kuru tar, insansız hava aracı (İHA) “NamazCumaEv” yan yana lu henüz toplanmamıştı. imalatçısı ve tedarikçisi. gelemeyecek kavramlar. Tedbirlerin ne olduğunu her Suriye’de savaşa ara veril Cuma, “cem” (toplamak) an kes merak ediyordu. di diye boş duracak değil ya; o lamında bir sözcük. Çoğu Çok geçmeden anlaşıldı ki, da melanetten saadet üretme lu (Cumeat) yani cuma nama uçak biletlerindeki KDV yüz ye yöneldi: zı kılmak için cemaat içinde ol de 18’den yüzde 1’e indirilirken, Virüs tedavisinin en önem mak şart. TOKİ dairesindeki kredi oranı li aygıtını imal etmekte olduğu Bunu bildiği için de tarihte ve yüzde 80’den yüzde 90’a çıka nu ilan etti: dünyada ilk kez bizim Külliye rılıyordu. “Yerli solunum cihazlarını hızla görevlisi Erbaş, Fatih Terim’e Böylece dünyanın en fantaz üretmek ve milletimizin hizme özenerek “tek seçici” olarak magorik, “antiviral önlem”ini tine sunmak için geceyi gündü kendisine VIP bir kadro oluşu alan tek ülkesi olduk. ze katarak gönülden çalışıyoruz. rup cuma namazı kıldı. Ama yine de en köklü tedbir, Dualarınızı bekliyoruz.” HHH korona toplantısının dünyaya 2. damadın bu “gönül” ve Reyiz, çok şükür o kadar da nam salan 1056 odalı Külliye’de “dua” sözcükleri bendenizi çok VIP değil. değil beş yıldır kaderine terk heyecanlandırdı. Bu cumayı dünyadaki milyon edilmiş Çankaya Köşkü’nde ya Şimdilik 250 adet diye açık larca Müslüman gibi kılmadı. pılmasıydı. ladığı, bu solunum cihazları Bu Erbaş, Kâbe’de, Kudüs’te HHH nı devlete parasız bağışlayacağı bile kılınmayan cumaların seva Virüs toplantısının, dünya izlenimi veriyor. bına konmak mı istiyor? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr her perşembe CUMHURİYET KİTAP OKunur PERŞEMBE 13 ŞUBAT 2020 95. YIL SAYI: 34462 KURUCUSU YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARLARI NADİR NADİ (19451991) İLHAN SELÇUK (19922010) FİYATI 2.5 TL KKTC’DE 3 TL Sk‘eskFai İöstihvbEarsaat mTükşdürüOlTiaşeldeamir, nÇatdlıkıyeönoegticmisiiTsabçyıyldiiız hzaakkınldsakei bıelgenyi bsilmdeklie suriçla’nıyor AiBSDT,ihTüBrAKriYAeT’YÇiIADTüeŞNeYiATeLrIĞKeINNIeYrDAOPĞMAIŞN SUriYe’Ye MeSAj VerDi hkdAhmeaiersaünsaadarabfıapvıneznuhatidtakatyarröİüe3aşyzkc’dmredıeatebilpleu1byor5lioriurnnuhnteniau2sdşdr8saıkee7ne,Öymbn3eziarng2azüdv0,7ree1B7rt7Ta0iMalh2dlşçi0eidre.r1aeşMc8meeoahdlaidlrierru’vasinğasKvıruonemllıdbeğLaaejıalil’naTivnrrdaatdaşireRsllddııoeenğiv.şmıdnei>a>iravr,5e’m’vitneekaern Özgür Taşdemir lkrrikitÇurBıilBieniahlaFeşzu”ablikErlıdrıaBkgiTkaarövaÖHahtrbşeVteakoeiaAr,ŞvlagldAÇulkrnıübişabaönınavkrleşTgıydeıkkaMrreMyEiaçkmGöşmüyka,naeIdı’riFlıyeŞrüşdngEtrgırıieilTazbcümıtBğinÖiivsrrÖıe’iendidbndzrAidaoakgö.karhinüuMlsimereyYla“üsmoYTs3eifkOıöate.h8CinştTedatdEKedmaikdşetOçikiilimMyarm’dlılyalınuiialpo.rddKğUrnoıaıauuznrrnŞlaıiaulsbeıiynreadspAakhtkiımğiİesıt Taçyıldız nFİDDaETDeç3Öıİ.ğmkd8ĞyTaıtasaaamyıio,ş.eliaerdsdsBiulraroteyuiigştsmhoıtsöyisşunbüirNıariarrerslç’amrüieıiiTradnnlNaadatdaılnçe“üşoaTkyvu.lrdAaaıruıb>laçe>ndrteydaLgSıkkızEmimuallTYö,dd”püHaş1ıiIadmkAzd.5Dte’NMüaıylTnlarAmaAüaeiünVllimfdnnaaŞteiyAnüıtmeB.ztaRnakiScuş5isaçokaz’rpatrram6’eaeluddı0iprcşşaat0oatınirlurzsdbuysrııdiounAnenrdğltrideearmrıaşiı GSeyhöan Akvşatr ep13 ŞeubatÖ202K0AAz,AdBNDCIr! udSmüoavshycaıulsıkırlniKıyüaueçztutı mgdaİrsHekaçeıUlzıirikkEırkrlolisbeRadİneunyneurrrdeEYşeaiınarjd.oiEdnamGraodnRnöEğugrlriaDasüüldnauşşçoEnmnmliğeluaeeareVdnnildPani,eUyİuri“dnaotAhliRribnsesuboarkUm’tnğdeeylrRe”rleıaelklrdeıfUdiAğoreeiiındKZmltelivPae.riuyzlggreeiaörtyuzcrieşüaabtirtğşuiastığnürüi. İlDTdriArJğaeıünşUEinmşik“’sşüFısGalyyiFesrölluaraceRzi’içl,ysTvelEİiıareüdyYJsrlİeMuaikdf:bnçfliİ’riylYTdbabee’er’yitA’drkkey,eieevCNg”ndiöugdeIuremçNetürlaioeukhştInlmmepZuatarAğieDybnyılBlaeleAdaeDrşdeşk’EeyYtrnaınisa.innIaipn>Zylld>teılSı,7ğeş.’uRıdtA,ireurMBimsyDySeeaBekÖ,lvzçeeil AykasdcALlaillkainaTİtüitWrBidğGıukySm.ngDleeÜneAoKadaö,LstnlkashLktStniomaaEleteeedudRrvlarğumara’easıdS1inl2riyırş3uı.”’gobmrdem“0Ar.aöelNöi’me>yyçaBr>OlAekgeüsıDaMkTcıeşyi,lN’oEsnaOamahHirtAmkiçcndeeMe’dTiatanmumsEfaeOksTisiifsteıuTenıgtkrüıe.üntrğei fKoutzouğ, rFaEfTı Öiçinlid“eOrizGamülaennl’aler caeynmıamaatsgaödraünyüemmüenkdyeeyrdkei”ndçeemkiişletin. SIKIŞTI, CUMHURİYET’İ HEDEF ALDI sChBlgoZUeuaaırinynymşnuadUdşdKhataöbşuuunşnatrrzıtsemişiuUkym’mneaırhiitaynnaUbnBakactCıpakşaUPutşlıhıansrmğltakoidııyhvfalai.decuçdDsİııadr.slirkbıitğ.iaaaççıBnış’iesnnkubdıcaruiyanlaır “yrğBFaiiyaEnkeTişknÖasuçK’anlılukvüalznncauddıy,ılığas.ıkyıFkıaZEnnHiTndoÖSdarK’aglcış’aünntniisp’ınya”elvgşoecöilnmıvneiZdabeeFkkırElrdeaaTriksÖğiyumi laçdialdoÖayesdazrynı’iü.aG>nCn>üıuSgnlEmieYzdnhHlai’AultieNrnaiyAncyeVeıekmŞlteA’ioneRlkda4i’te K‘Sıilyıçadsai raoyğalku AFP CumhOfotouğraftan r‘Kuzeinhuryd et’e ’ ABDÜLHAMİTSORUSU: şGaarz,e“tFeEmTiÖz aDdolsihaybyerineavarsmmı?ı Buçaldhiı’ irddaiasKıba iösr3opşnoiraliksifa4SdyelılveeerdiyTheamniAzlven sbSAoialryğgutulisınnkuiÇznBırudaayakyhaöinndlaAcSiıİeesnıybaKlsmmdtğdİıtoelaiiüEPcın.skmlara>ehıd>’rnByiat9etıiaamaa’mldMşksia“iıiıaAOtdrlenm’fycıiof.ınltoıitÇuYşstootnoıağırdgğrrraÇüad”raysanııfr,ımıfnanyaı, ABD, SUriYe NOKTALArINI VUrDU SGmdİuDeie.rrldiŞiyİliaiBğemmi’ngiA’nieanBrbaiD2laridmğaaılssnıikkdgseeüüarrnrçlieelne2rrorik,AikenaBtntaKDesHşaıjnamaesaçtıeitşs,kıla.Kıel’1’adddmasıeriıgvıdşeidellçıüyityzşaaealnşenkasrlıimienyndloıeanin.riıız>y>nyiün7idt’kdaivreskedeiril. İbb’Den SuÇ DuYuruSu TAHİR ELÇİ CİNAYETİ zhdddşleŞuauaıineanr.şbsihBeevudaiukdaçşreipilkklddeyHuaişeuenrnailyrlıtaşe4ulEraiarrdrprlrkduadaıeesıronA.ratus>ğŞsç>ndoaı,ı9ndıknntş’ddaaae’ııannamnlbahhCukirçauuluuıvkrkmnedkaıarnbdyaııkkklıaamyrıııtyidadpıı DİyarBakır Başkanı Tahir öldürülmesine Barosu Elçi’nin iliş pisfoTianaldihseiirflaeEvldreçeirsesuinçnlviadrkeamüöilnhrtdaetaılsn.ayloeŞrısrlnıüausrpvgşoehcötdnuıerdlrerlıaeikmvtsüdtoaıieçfl.yaa>pıoty>lıoyd9aylü’naildana ESKİ ORTAK CHP’Yİ SUÇLADI: sasagdığcyiynüaaavUaanrnğeğom,gıFığekiBEKlhkrueamTiıUn’bylÖnıidirçşaK’dind,Bsieyahüriamna.ranonşFibağeıkEseltln’uTriuavniçÖö’enlnyna’yrnouıeyeakünrEmat”eannrkklkddiseKoe“oisnyıdBidldyaiıua.içasisi idyshKnkBouereıuğtasallımatgççydunadpekeğ,zatağuBeamrsintoalıleeğuşöis’mblaçziuiinuelen’ekliğnk”ru’oduliuderensd”ui“üyöhlFbsearneuEudnndeçTümkelEkÖ.aforaCd’na“dcsGıuluüoe.amedtğl>ne>aahr4Eniu’tr,eri Özel: Listeyi ortağına sor chP’lİ Özel, şBaarhılçıeolil’syaeyddıarkbime binağhiannigEirgdöorğeavne’agesloercealmerdkaias.ısÖıgnzederlae,kkEitriyğdeiondğiiasnö’ıynyaverin altısının FETÖ’cü çıktığını da hatırlattı. >> 4’te ERDDKOEAğDLDAİğNIRİ’IIKLNAMR‘İIAMŞTRzIAR>>AL4AF’teADIM’ di” haberiyle yazılı haber dalında Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü’nü aldı. Evrensel muhabiri Metin Göktepe ve görevi başında yitirilen gazetecilerin anılarını yaşatmak, genç gazetecileri gerçekleri esas alan bir habercilik konusunda özendirmek amacıyla ilki 1998 yılında verilen Metin Göktepe Gazete cilik Ödülleri’ni kazanan isimler dün açıklandı. Bu yılki yarışmada Yazılı Haber Ödülü’nü, gazetemiz muhabiri Seyhan Avşar 13 Şubat 2020 günü manşetten yayımlanan “FETÖ Dosyası Bir Köşkle Temizlendi” haberiyle kazandı. Yarışmada Görüntülü Haber Ödülü’nü ise Artı TV’de “Fatih’ten Göktepe kaldırılan otobüslerle Pazarkule Sınır Kapısı’na gitmeye çalışan mültecileri” konu alan haberi ile Özgür Söylemez ve Gülbahar Gündüz aldı. Fotoğraf ödülünü ise gazetemizde 12 Eylül 2019 günü “Bu gözlere iyi bakın” başlığıyla birinci sayfadan yayımlanan fotoğrafı ile Deniz Sarıgil kazandı. Sarıgil, Ankara Güvenpark’ta “İşsizim, açım” diyerek kendisini yakan Recep Peker isimli yurttaşın fotoğrafını çekmişti. l İSTANBUL / Cumhuriyet Uluslararası Af Örgütü: Gazeteciler serbest bırakılsın Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, cezaevlerindeki tutuklu gazetecilerin tahliye edilmesi çağrısıyla açıklama yayımladı. Gazetecilerin son dönemde yeniden tutuklanmalarının kaygı verici olduğu belirtilen açıklamada, Türkiye’den Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile diğer yasaların keyfi bir biçimde kullanılarak, bağımsız gazetecileri hedef almaya son vermesi istendi. Af Örgütü, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) görevli iki kişinin şehit edilmesi ve cenaze töreniyle ilgili haber yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser ve Mehmet Ferhat Çelik’in “ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğini”, devlet yetkililerine yönelik eleştirileri nedeniyle adil olmayan bir biçimde soruşturmaya uğradıklarını kaydetti. Af Örgütü, yetkililere söz konusu yargılamaların gerekli ve orantılı olup olmadığını yeniden değerlendirmeleri ve bu süreçte gazetecilerin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması çağrısında bulundu. l Haber Merkezi NİZİP’TE SEL SULARINA KAPILDI 13 yaşındaki çocuğun cansız bedeni bulundu Gaziantep’in Nizip ilçesinde, önceki gün etkili olan sağanağın oluşturduğu sel sularına kapılan 13 yaşındaki Abdullah Korkmaz kayboldu. Korkmaz için önceki gece başlatılan arama kurtarma çalışmaları dün de devam etti. Ekiplerin yaptıkları aramalar sonunda, Korkmaz’ın cansız bedeni sel sularına kapıldığı yerden 6 kilometre uzaklıkta bulundu. Çocuğun cesedi olay yerindeki incelemenin ardından morga kaldırıldı. l DHA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear