22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET 5 22 MART 2020 PAZAR Hukukçular, infaz kapsamına siyasi suçluların da alınmasını istedi Siyasilere özgürlük Terörle Mücadele Yasası’nda “terör” tanımının geniş olduğuna işaret eden hukukçular, “bombalama gibi şiddet yöntemlerini kullananlar” ile “Düşünceleri nedeniyle içeride olan siyasi suçluların” ayrılması gerektiğini kaydetti. Hukukçular, iktidarın üzerinde çalıştığı infaz paketinin kapsamına “terör” suçlarının da alınması gerektiğini ifade etti. Terörle Mücadele Yasası’nda “terör” tanımının geniş olduğuna işaret eden hukukçular, “bombalama gibi şiddet yöntemlerini kullananlar” ile “Düşünceleri nedeniyALİCAN le içeride olan siyasi ULUDAĞ suçluların” ayrılması gerektiğini kaydetti. Cezaevinde bulunan eski milletvekilleri, gazeteciler ile avukatlara işaret eden hukukçular, “Doğrudan şiddete bulaşmayan insanların, yalnızca siyasal iktidarı rahatsız eden, muhalif görüşleri ve paylaşımları nedeniyle terörle ilişkilendirilip tutuklanması ya da hüküm giymesi hukukun evrensel ilke ve değerlerine aykırıdır” dedi. Koronavirüs salgını nedeniyle raftan inen infaz düzenlemesi, kamuoyunda “dolaylı af” beklentisini yükseltti. Terör, cinsel suçlar ile adam öldürme suçlarının kapsam dışında tutulacağı belirtilen çalışma kapsamında, terör suçlarında ise “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve yataklık” suçundan tutuklu veya hükümlü olanların da infaz paketine alınmasının tartışıldığı öğrenildi. Bu suçun kapsama alınıp alınmayacağı önümüzdeki haftaya netleşecek. En az 100 bin mahkumun yararlanacağı ifade edilen infaz paketiyle ilgili Cumhuriyet’e konuşan hukukçular önerilerini dile getirdi. Ayrım yapılmamalı İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan ise Terörle Mücadele Yasası’ndaki terör tanımının çok geniş olduğunu belirterek “En son sizin yazarlarınız ve OdaTV yazarları bu nedenle tutuklandı” dedi. Yeni bir Terörle Mücadele Yasası olması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, “Sadece siyasi düşünceleri nedeniyle ifade özgürlüklerini kullandıkları için gazetecilerde olduğu gibi insanlar terörle suçlanıyor” dedi. Türkdoğan, suç tipinde yapılacak tartışmada bombalama gibi şiddet yöntemlerini kullananlar ile düşüncesinden dolayı içeride olanların ayrılması gerektiğini kaydetti. Tutuklu eski milletvekilleri, belediye başkanları, Selahattin Demirtaş, gazeteciler, Osman Kavala ile Selçuk Kozağaçlı ve diğer tutuklu avukatlara işaret eden Türkdoğan, bu kişilerin mevcut Terörle Mücadele Yasası’ndaki yanlış tanım nedeniyle içeride olduklarını anımsattı. Türkdoğan, “Hırsızlık yapan kişi 4 yıl alıyor. Yatarı 2 yıl. 2 yıla inince de denetimli serbeslik kapsamında bir gün kapalıda kaldıktan sonra açık cezaevine gönderiliyor. Orada da ertesi günü tahliye ediliyor. Gazeteciler, düşünce suçluları dışarı çıkamıyor ama hırsızlık suçluları rahatça infazdan yararlanabiliyor. Şartla tahliye süreleri eşitlenmeli, kimse arasında ayrım yapılmamalı” değerlendirmesini yaptı. ‘Tweet atanlar içeride’ Antalya Baro Başkanı Polat Balkan, koronavirüs nedeniyle insanların en temel hakkı olan yaşam hakkının riske atılamayacağını belirterek, şu görüşleri kaydetti: “Bu nedenle infaz ara verme, özel infaz rejimleri gibi yöntemlerle hemen çözüm üretilmelidir. Bu yapılırken de yapılan düzenlemelerden herkesin eşit bir şekilde yararlanması gerekir; çünkü, biz biliyoruz ki, insanlar düşüncelerini ifade ettikleri, tweet attıkları, konuştukları ve yazdıkları için, keyfi gerekçelerle cezaevlerine atıldılar. Doğrudan şiddete bulaşmayan insanların, yalnızca siyasal iktidarı rahatsız eden, muhalif görüşleri ve paylaşımları nedeniyle terörle ilişkilendirilip tutuklanması ya da hüküm giymesi hukukun evrensel ilke ve değerlerine aykırıdır.” İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, AKP ve MHP’nin konuyu kendi arasında tartışmasını eleştirerek “Barolar, bu tartışmanın dışında bırakılıyor. Bu denli önemli bir değişiklikten dolayı hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi. Durakoğlu, denetimli serbestlik kapsamında tutukluların ev hapsine alınabileceğini söylerken, düşünce suçlusu tutukluların savcılık tarafından serbest bırakılabileceğini kaydetti. l ANKARA ‘Baronlar ayrı tutulmalı’ Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı, avukat Bülent Yücetürk, “Öncelikle çıkması gereken düşünce suçluları, siyasi suçlulardır” dedi. Hırsızlık, yaralama gibi suçları işleyenlerin karşısında bir mağdurun olduğunu belirten Yücetürk, “Ama düşünce suçluları tamamen siyasi iktidarın ve devletin bakış açısına göre suçlu bulunan insan. Dün aynı eylemleri yapanlar kahramanken bugün suçlular. Bu siyasi iktidarın bakış açısına göre değişen suçluluğun öncelikle affedilmesi gerekiyor” dedi. Yücetürk, uyuşturucu suçlarında “torbacıların” da kapsama alınması gerektiğini belirterek “Onlar aslında aynı zamanda bu suçun mağdurları. Çünkü her torbacı aynı zamanda bir kullanıcı. Onlar topluma kazandırılmalı. Bir bomba atıp bir kaç kişiyi öldürmüş birisiyle üç gram esrarı satan birisin aynı infaz rejimine tabi tutmak anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olur. Uyuşturucu baronlarını ise torbacılardan ayrı tutmak gerekir” değerlendirmesini yaptı. Heyetler bir araya geldi, AKP, MHP’nin taleplerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soracak ‘Tam uyuşmazlık’ yok SELDA GÜNEYSU Koronavirüsün Türkiye’ye de sıçramasının ardından AKP, bir süredir rafta beklettiği infaz yasasını yeniden gündemine alırken, hazırlanan ilk teklif MHP kurmaylarıyla paylaşıldı. Görüşmede, MHP kurmaylarının hazırlanan yasa teklifinin içinde yer alan infaz indirimine örgütlü suçlar ile bazı uyuşturucu suçlarının da alınmasını istedi, ancak AKP kanadından “Cumhurbaşkanı’na sormalıyız” yanıtı geldi. MHP, 19 Mayıs 2018 tarihine kadarki suçlara ilişkin 5 yıl şartlı indirim öngören yasa teklifini 2018 yılının Eylül ayında TBMM’ye sunmuştu. Ancak iki parti arasında anlaşma sağlanamaması üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “teklifi askıya aldıklarını” söylemişti. İki partinin kurmayları önceki gün teklif ile ilgili bir ara ya geldi. Görüşmede MHP kurmayları hazırladıkları yasa teklifinin içinde yer alan infaz indiriminde örgütlü suçlar ve bazı uyuşturucu suçlarının da kapsama alınmasını yineledi. Ancak AKP kurmaylarının, söz konusu talebi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ileteceklerini ve bu konuyu yeniden değerlendirecekleri öğrenildi. Cumhur İttifakı ortaklarının, infaz paketiyle ilgili son değerlendirmeleri yapmak üzere yarın yeniden bir araya gelmesi bekleniyor. Bu süre zarfında MHP heyeti de Genel Başkan Bahçeli’nin görüşlerine başvuracak. Pakette, denetimli serbestliğin süresinin uzaması planlanıyor. Buna göre denetimli serbestlik bir yıldan üç yıla çıkarılıyor. Denetimli serbestlik, adam öldürme ve terör dışında olacak. Salgın ve doğal afet durumlarında mahkumlar aileleriyle görüştürülecek. l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN Gökçek’in hesap hareketleri araştırılmayacak ALİCAN ULUDAĞ Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi, kendisine “Zübük” diyen eski Bakan Gürcan Dağdaş ile davalık olan Melih Gökçek’in ilk belediye başkanı seçmesinden başlayarak banka hesap hareketlerinin incelenmesi kararından vazgeçti. Eski Bakanlardan Dağdaş, Gökçek hakkında “FETÖ üyesi”, “organize suç örgütü lideri” ve “zübük” ifadelerini kullanmıştı. Bunun üzerine Gökçek, Dağdaş hakkında iki ayrı davada toplam 60 bin TL tazminat davası açtı. Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada Dağdaş, Gökçek’in kamu hizmetindeki geliriyle orantısız mal varlığına sahip olduğunu belirtti. Kasım 2019’da görülen duruşmada mahkeme, Gökçek’in, ilk belediye başkanı seçildikten sonraki (27 Mart 1994) taşınmazların, üzerine kayıtlı tapu kayıtlarının sorulmasına, ilk belediye başkanlığı seçildiği dönemde bildirdiği mal beyanının istenmesine” karar verdi. Davanın 5 Mart’ta görülen 2. duruşmasında yargıç Bayram Gökhan, mahkeme imkânıyla davacının belediye başkanı seçildiğinden itaberen hesap hareketlerinin incelenmesinin mümkün bulunmadığını, bu araştırmanın bir ceza davasında mali şube tarafından genişçe ve uzman bir ekiple yapılmasının mükün olduğunu belirtti. Mahkeme, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü TAKBİS sistemi üzerinden Gökçek’in ilk belediye başkanı seçildiği tarihten itibaren edindiği taşınmaz mal varlığının mahkeme kalemi tarafından çıkarılmasına ve taranmadan kasada muhafaza edilmesine hükmetti. Duruşma 18 Haziran’a ertelendi. l ANKARA ALANLARDAKİ KUTLAMALAR SALGIN NEDENİYLE İPTAL EDİLMİŞTİ Nevruz mesajla kutlandı Alanlarda yapılması planlanan ancak koronavinüs salgını nedeniyle iptal edilen Nevruz Bayramı dolayasıyla mesaj yayımlayan siyasi partiler birlik çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nevruz’un iyilik getirmesi dileğinde bulunarak “Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar geniş bir coğrafyada coşkuyla kutlanan, baharın müjdecisi Nevruz’un, sahip olduğumuz değerlerin, zenginliklerin hatırlanmasına, korunmasına ve yeni nesillere aktarılmasına vesile olmasını te menni ediyorum” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “Aziz milletimizin Nevruz Bayramı’nı yürekten kutluyor, Türkİslam dünyasına ve insanlık âlemine, şu kasvetli korona günlerinde sağlık, dirlik, huzur, esenlik, kardeşlik, beraberlik ve bolluk getirmesini temenni ediyorum” dedi. DEVA Parti Genel Başkanı Ali Babacan, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yayımladıkları mesajla Nevruz Bayramı’nı kutladı. l İç Politika Dayanışmanın sembolü olsun HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Nevruz Bayramı nedeniyle mesaj yayımlayarak, “Küresel ölçekte yaşanan salgın nedeniyle bu yıl Nevruz’u halkların dayanışmasının sembolü haline getirelim” dediler. Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ta sosyal medya hesabından, “İnanıyorum ki, sağlıklı ve özgür günlerde yine milyon milyon alanlarda olacağız” dedi. l İç Politika Yaşarken betonun içine gömülmek... İnsanlık 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük tehditle karşı karşıya... Tehlikenin adı korona. Nasıl çıktı bu bela? Şaşıran şaşırana! HHH Açıkçası ben şaşıranlardan değilim. Çünkü her tür hayvanın katledilip “et” diye satılmasının insana/doğaya faturasını biliyorum ve yıllardır buna karşı mücadele ediyorum. Doğada yakalanan veya özel olarak yetiştirilen hayvanlar, canlı hayvan pazarlarında üst üste kafesler içinde tutulur. Çoğunda yakalanma ya da taşınma sırasında oluşan açık yaralar vardır. En alt kafestekiler, üsttekilerden sızan kan, idrar, dışkı ve iltihap akıntılarına maruz kalır. Tezgâhlarda kesilen hayvanların kanı bu akıntılara karışır. Sorun sadece Çin’de egzotik hayvanların katledildiği pazarlar değil. Aynı durum dünyanın her yerindeki mezbahalarda da söz konusu. Diyorlar ki, bunca yıldır hayvan pazarları var. COVID19 niye şimdi ortaya çıktı? Kimse boşuna komplo teorisi aramasın. Ben size anlatayım. HHH 50’lerin sonu, 60’ların başına gidelim. Çin’in ekonomik olarak çöküşün eşiğine geldiği dönem... Büyük Çin Kıtlığı sırasında 36 milyon insanın açlıktan öldüğü yıllar... Tüm gıda üretim sistemini elinde tutan rejim, 600 milyonu geçen nüfusunu doyurmakta yetersiz kalıyordu. Ülkenin ekonomisi Mao’nun 1976’da ölümünden sonra Deng Xiaoping’in başlattığı reformlarla yeniden şekillenmeye başladı. 1978’de hükümet tam kontrolden vazgeçip köylülere kendi tarlalarını ekme ve üretim hakkı tanıdı. Büyük şirketler domuz ve kanatlı hayvan eti üretimini elinde tutarken; küçük üreticiler, vahşi hayvanları yakalayıp satmaya yöneldi. Bunlar ilk başlarda çoğunlukla ufak köylü işletmeleriydi. Vahşi yaşam ticareti bu şekilde başladı. 1989’da Vahşi Hayatı Koruma Yasası çıkaran hükümet, vahşi yaşamı insan çıkarı için “kaynak” olarak tanımladı, vahşi hayvanların evcilleştirilip yetiştirilmesini teşvik etti. Vahşi yaşam endüstrisi de böyle doğdu. 2016’da bu yasa gözden geçirildi ve kalan son koruma amaçlı çabalar da yok edildi. Ufak yerel çiftlikler sanayi boyutunda üretim yapan tesislere döndü. Üretim arttıkça tesislerdeki hasta hayvanların sayısı da arttı. Bir yandan da talep çoğaldıkça kaplan, pangolin, ger gedan vb. hayvanların satıldığı yasadışı hayvan pazarları ortaya çıktı. Sonunda bütün bu tesislerde yetiştirilen hayvanlar, ülke çapındaki hayvan pazarlarında bir araya geldi. HHH 2003’te SARS, yine Çin’de bir canlı hayvan pazarında ortaya çıktı. Misk kedileri ile olan bağlantısı saptanınca o pazar kapatıldı. Fakat salgından birkaç ay sonra misk kedisi ticareti üzerindeki yasak kaldırıldı. Çünkü vahşi yaşam endüstrisi artık çok büyüktü ve devasa bir lobi gücü vardı. Bu endüstri kârını artırmak için yolunu bulmuş: Hayvanların bedenleri kullanılarak vücut geliştirdiği, cinsel gücü artırdığı ya da hastalıklara karşı iyi geldiği iddia edilen ürünler üretiliyor. Örneğin ayı çiftlikleri sahipleri, ayı safrasının hayat kurtardığını iddia ediyor. Oysa bunu kanıtlayan hiçbir bilimsel bulgu yok. Ama tüm Çin’de ayı çiftlikleri 1 milyar yuandan fazla gelir elde ediyor. Para için buna göz yumuluyor. Yeryüzünün öcü Yıllardır süren bu ticaretin sonucu olarak Çin’deki vahşi yaşam, korkunç bir kayba uğradı. Ama bu sadece Çin’e özgü değil; dünyanın her yerinde aynı nedenle insanlar tarafından katledilen yeryüzü, sonunda öcünü almaya başladı. Bilim ve doğa kitapları yazarı David Quammen diyor ki: “Hayvanların doğal yaşam alanlarını istila ettik, ekosistemi bozduk, türleri yok ettik. Virüslerin doğal ev sahiplerini öldürünce onlar da yeni ev sahipleri aramaya başlıyor. Biz bu bilinmeyen virüslerin yeni yaşam alanları haline geliyoruz.” Halk sağlığı uzmanı Dr. Aysha Akhtar ise hayvansal gıda üretimi ve dünya çapındaki vahşi yaşam ticaretinin yeni bulaşıcı hastalıkları tetiklediğini söylüyor. Sorunun kaynağı bu kadar açıkken medyada konuşanlara, yazanlara bakıyorum. Herhalde işlerine gelmediğinden bu konuyu es geçiyorlar. 11 bin yıl önce koyun ve keçileri evcilleştirmekle kızamık virüsünü hayatına sokan insanlık, hâlâ akıllanmadı. Hayvanların yaşama koşullarını değiştirip köleleştirirsek, Milyarlarca hayvanı katledip yersek, Onları “kaynak” olarak görürsek, Bunun bedeli çok ağır olur... Dünyanın hâkimi olduğumuzu sanırken, daha yaşarken betonun içine gömülürüz! İBB’den tepki çeken dağıtım Koronavirüs tehlikesi tüm ülkede ciddi sorunlara yol açarken, İBB’nin bazı meydanlarda kandil simidi dağıtması tepkilere neden oldu. Esenler Dörtyol Meydanı ve Şirinevler Meydanı’na konulan mobil büfeler ile kandil simidi dağıtımı gerçekleştirilirken, yurttaşlar tek sıra halinde kalabalık bir grup oluşturdu. Sosyal medyadan bazı vatandaşlar kandil simidi dağıtılmasına “İBB, insanları kuyruğa sokmuş tüm önlemleri hiçe sayarak halka bedava kandil si midi dağıtıyor”diye tepki gösterdi. İBB yetkililerince yapılan açıklamada, “Birikme sonucu sosyal mesafe ve hijyen koşullarının ortadan kalkması üzerine dağıtıma son verildi” denildi. l İç Politika “Sevdiklerinizi eğitim bursuyla yaşatın!” CUMHURİYET’TEN YENİ BİR ATILIM... Cumhuriyet Vakfı’nda eğitim bursu için fon oluşturduk. CUMHURİYET GELECEĞİN ÖNCÜSÜ GENÇLERE DESTEK OLUYOR. Gazeteniz Cumhuriyet’te yayınlanan vefat ve başsağlığı ilan gelirlerinin %20’sini Atatürk Cumhuriyeti’nin ilerici gençleri için Cumhuriyet Vakfı tarafından oluşturulan eğitim fonuna aktarıyoruz. Başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlerimizin eğitim masraflarına destek olmanız acınızın bir parça dinmesine ve sevdiğinizin adının yaşamasına yardımcı olacaktır. C ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear