25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 1 MART 2020 PAZAR EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Karartma yılları Suriye’de yaşanan kahredici İdlib saldırısından sonra bizi yine karanlığa gömdüler. Her toplumsal olaydan sonra olduğu gibi, yine interneti yavaşlattılar. Sosyal medyayı yine ulaşılmaz hale getirdiler. İnternet servis sağlayıcıları, herhalde hükümetin talebi ile en önemli bilgi edinme kanalımızı elimizden aldı. Sonuçta yine VPN’ler açıldı; internete Avrupa, Amerika üzerinden bağlanmaya başladık. Resmi kaynaklar sessizliğe gömülünce birtakım yerlerden hızla dezenformasyon yayıldı. Kriz dönemlerinde devlet kurumları doğru bilgi vermiyorsa, bir de üstüne sosyal medyayı engelliyorsa, kara propagandanın önünü isteyerek açıyor demektir. Demokratik ve şeffaf yönetimlerde devlet kurumları, vatandaşları bilgilendirmek zorundadır. AKP iktidarının dinci totaliter rejiminde ise elimizden alınan en temel haklardan biri oldu, bilgi edinme hakkı! Yetkililer bilgi vermediği gibi, “Bilişim/İletişim Çağı”nda bilgiye ulaşma olanağımızı da yok ediyor. Halkın oylarıyla seçilen siyasetçiler, bizim adımıza hayatımızı etkileyen kararlar alıp o kararların sonucunu bizden gizliyor! Bütün bunları kendi yarattıkları sahte haberleri yutturmak için yapıyorlar. 18 yıldır en katı şekilde uygulanan obskürantist (bilmesinlerci) yaklaşımın sonucu olarak, karanlık çağ, Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çöktü. Gerçeklik sonrası dönemde yalanlar böylelikle gerçeklerin yerini alırken, totaliterlik, otoriterlik, dayatmacılık, tahammülsüzlük ve tek seslilik, ülkenin en ücra köşelerine kadar sızdı. Türkiye, AKP döneminin “Karartma Yılları”nı tüm ağırlığıyla yaşıyor... Şeriat soslu neofaşizm yükseliyor! Adalar’daki atlar... Adalar’da atlı faytonların kaldırılmasından sonra süreç devam ediyor. Ancak bir süredir bazı kesimler, sosyal medyada şahsımı da hedef göstererek karantina altındaki atların içinde bulunduğu koşullara dair paylaşımlar yapıyor. Atların kapalı alanlarda tutulup dolaştırılmadığı için hastalandığını, çok sayıda atın bu yüzden öldüğünü iddia edip korkunç görüntüler yayıyorlar. Durumu yerinde görmek için geçen cuma günü Büyükada’ya gittim. Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül ve İstanbul Büyük şehir Belediyesi (İBB) Başkan Danışmanı Tonguç Çoban’ın verdikleri bilgiye göre; 1225 atın 950’si, 226 faytonun 160 tanesi İBB’ye geçti. Kalanların geçişi de 10 günde tamamlanacak. Sonrasında uygun yer bulunup hazırlanana kadar atlar Adalar’da kalmaya devam edecek. Bazı Adalılar, atların bir kısmının Adalar’da bırakılmasını ve belli bir alanda çocukların terapi amaçlı at binmesini istiyor! Bunun hayvan hakları savunucuları için kabul edilemez olduğunu yetkililere tekrar ilettim; bu konunun gündemlerinde olmadığını belirttiler. Ahırların bulunduğu İSPARK’taki yetkililer ve atların bakımını üstlenen veteriner ile konuştum. Bunları söylediler: Atların durumu fayton dönemindekine göre daha iyi. İBB’ye geçişlerin başladığı günden beri açık alanda da dolaştırılıyorlar. Seyisler göreve alındı, İSPARK ahırlarında temizlik ve düzeltmeler yapılıyor. İBB’ye geçişin sürdüğü son iki haftada üç at yaşamını yitirdi ancak bu, iddia edildiği gibi, faytonda çalıştırılmamaktan kaynaklanmadı. HHH Bazı Adalılar ve faytoncular, karantina başladığından beri çok sayıda atın öldüğünü iddia ettiğinden bunu da netleştirmek istedim. Karantina altındaki atlar, İlçe Tarım Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği’nin sorumluluğunda. O nedenle İlçe ve İl Tarım Müdürlerini ziyaret ettim fakat soruma yanıt vermediler ve Tarım Bakanı’na sormam gerektiğini söylediler... Erdem Gül, ruam nedeniyle aralık ayında 105 atın öldürülmesinden sonra kendisine de bu konuda bilgi verilmediğini belirtti. Ayrıca Adalar Kaymakamı, İBB’nin onayı olmasına karşın, ahırlarda gözlem yapmama izin vermedi. Acaba bunun nedeni, daha önce hepsi hakkında ruam ve fayton ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunmuş olmam mı diye düşünüyor insan... Yetkililerin yanıt vermediği sorumu bir kez de buradan yöneltiyorum: Adalar’da karantina başladığından bu yana kaç at, hangi nedenle yaşamını kaybetti? Bu bilgiyi bir gazeteci ve vatandaş olarak talep ediyorum. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na göre ilgili kurumların bilgi verme yükümlülüğü bulunduğunu hatırlatırım. Doğru bilgiyi paylaşmazlarsa, dezenformasyonun birilerinin işine geldiğini düşüneceğim. 23 27 ŞUBAT 2020 n ACI VE ÖFKE: Moskova ve Ankara’da İdlib konusunu görüşmek üzere bir araya gelen, ancak uzlaşmaya varamayan Türk ve Rus heyetler, 26 Şubat’ta Ankara’da tekrar görüşmelere başladı. 27 Şubat’taki görüşmenin ardından İdlib’de Türk askerlerine saldırı düzenlendi. 34 asker şehit oldu. Muhalefet partileri Meclis’in olağanüstü toplanmasını istedi, ancak AKP, Meclis’te açılış günü olan 3 Mart’ta kapalı oturum yapılmasını talep etti. n İRAN SALLANDI, VANLI ÖLDÜ: İran merkezli depremde Türkiye 10 yurttaşını yitirdi. Biri sekiz aylık, dört çocuğu ve eşini kaybeden kadının ağıtları kalbimize kazındı. İran’da 25 kişi yaralandı. n ERDOST’U YİTİRDİK: Türkiye’de toplumsal bilincin ve sol tarihinin oluşumunda önemli bir yere sahip olan Sol Yayınları’nın kurucusu, şair, yazar ve insan hakları savunucusu Muzaffer İlhan Erdost yaşamını yitirdi. n İTTİFAK ÇAĞRISI: 4. olağan kongresini yapan HDP’de, eş genel başkan Pervin Buldan, “iktidar dışındaki tüm siyasi partileri demokrasi ittifakına” davet etti. n YALOVA’YA SARAY DARBESİ: İçişleri Bakanlığı, Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman’ı “tedbiren” görevden uzaklaştırdı. CHP, yaşananları Saray darbesi diye niteledi. n AYM’DEN BİLAL ERDOĞAN’A DERS: Anayasa Mahkemesi, dönemin TÜRGEV yöneticisi Bilal Erdoğan’ın “okulların kız ve erkek olarak ayrılması gerektiğine” ilişkin konuşmasını yayımlayan gazetemizin internet sitesindeki habere erişimin engellenmesinin ifade ve basın özgürlüğü ihlali olduğuna karar verdi. n VİRÜS ZAMLARI: Koronavirüs ölümlerinin hızla arttığı İran’dan gelen Türk vatandaşlarını taşıyan uçak, İstanbul’a giderken Ankara’ya indirildi. 132 yolcu ve 8 mürettebat karantinaya alındı. Virüs nedeniyle Çin’de üretim ve ithalatın düşmesi, birçok sektörde fiyatların artmasına neden oldu. n LOZAN YİNE HEDEF: TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Lozan Antlaşması için “devre arası” nitelendirmesini yaparak, “20. yüzyılın aslında bir ara dönem olduğunu” ileri sürdü. n HİNDİSTAN’DA YİNE ÖLÜM: ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan’a ilk resmi ziyaretini düzenledi. Trump’ın temasları sırasında ülkede tartışmalı vatandaşlık yasası protestoları Hindular ile Müslümanları karşıya karşı getirdi. Geçen pazar günü patlak veren olaylarda en az 42 kişi yaşamını yitirdi. MÜBAREK ÖLDÜ: Mısır’ın eski lideri, “Arap Baharı” sürecinde devrilen eski lideri Hüsnü Mübarek (91) yaşamını yitirdi. Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘kahkaha’ tepkisi ve ‘Şehitler Tepesi’ göndermesi: O tepe boş kalacak “Hiçbir askerimizin tırna ğına zarar gelsin istemiyo rum” diyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “kahkahasına” tepki gösterdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak” yönündeki açıklamasına, “Bütün milletime söz veriyorum, Millet İttifakı’nın iktidarında Şehitler Tepesi boş kalacak” göndermesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, dün, partisinin TBMM’deki kapalı grup toplantısına başkanlık etti. Toplantı öncesi açıklama yapan Kılıçdaroğlu’nun üzgün olduğu gözlendi. Kılıçdaroğlu, özetle şunları şöyledi: n Erdoğan’ın kahkaları: Hepimiz çok üzgünüz. Şehitlerimiz geliyor. Hepimizin duyarlığımızı korumamız gerekiyor. Emin olun çok üzgünüm. Olayı duyduğum andan itibaren ben ve arkadaşlarım neler yapabiliriz diye oturup, konuşuyoruz. Daha şehitlerimiz toprağa verilmedi ama bugün (dün) Erdoğan’ın yaptığı konuşma beni derinden yaralamış durumda. Bir ülke böyle yönetilemez. Cenazeler defnedilmeden bu nasıl bir konuşmadır? Daha cenazeler defnedilmeden, daha acılar, yaralar sarılmadan bu nasıl kahkahadır? Türkiye’yi yöneten insanları, nasıl kabul edeceğiz bunları? Neyin nesidir, hangi amaçla yapıyorlar bunu? n Ne istiyorsun?: Derdi benim. Yahu arkadaş benden ne istiyorsun sen? Yüreği yanık bir insanım. Şehitlerimiz var. Şu memlekete bir başsağlığı dileyelim. Acı günde bari hiç değilse kavga etmeyelim. Yaralarımızı saralım, oturup düşünelim, beraber düşünelim, Türkiye’yi bu acıdan, dertten nasıl kurtarabiliriz diye düşünelim. Bunların hiçbirisi yok. Beni üzen bu. “Şehitler Tepesi boş kalmayacak.” Ben buradan bütün milletime söz veriyorum, Millet İttifakı’nın iktidarında Şehitler Tepesi boş kalacak. Hiçbir askerimizin tırnağına zarar gelsin istemiyorum. Niçin oradayız diye defalarca söyledim. Yine söylüyorum. Yazık günah değil mi askerlerimize? Ne için savaşıyorlar? Bari oturun, bi millete başsağlığı dileyin. n Acıları biliyorum: Bu Meclis niye var? Meclis toplansın; Sayın Erdoğan gelip açıklama yapsın. Niye gelmiyor buraya? Hangi gerekçeyle gelmiyor? Bütün vatandaşlarıma şunu söylemek isterim: Hepimizin başı sağ olsun. Kahraman ordumuzun bütün mensuplarını kucaklıyoruz. Onlar özveriyle bin bir sorun içinde görev yapıyorlar. Annelerin hangi acılar içinde olduğunu ben biliyorum. Çocukları orada olan annelerle ben konuşuyorum. Bana dertlerini anlatıyorlar. Hiç kimsenin tırnağına zarar gelmesini istemeyiz. Bütün annelerin de bir korku atmosferinin içinde olmalarını istemeyiz. Tuzun koktuğu yerde ne söylenir? l ANKARA / Cumhuriyet Bir tek TBMM toplanamadı MAHMUT LICALI CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında İdlib saldırısı üzerine düzenlenen kapalı grup toplantısında, TBMM’nin olağanüstü değil, salı günü toplanmasının yanlış olduğu belirtilerek “Birleşmiş Milletler, NATO olağanüstü toplandı. Bir tek TBMM toplanmadı. Bu, kabul edilemez” görüşü ifade edildi. CHP’nin, dün, İdlib’deki saldırı üzerine TBMM’de gerçekleştirdiği kapalı grup toplantısına Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, şehit cenazelerine katılmayan bütün milletvekilleri katıldı. Edinilen bilgiye göre yaklaşık 2.5 saat süren toplantıda Ünal Çeviköz, İdlib’deki saldırının ardından yaşanan uluslararası gelişmeler hakkında milletvekillerine bilgi verdi. Mehmet Ali Çelebi de saldırının askeri boyutu hakkında milletvekillerine bir sunum yaptı. 25 milletvekili söz alarak şehitlerle ilgili duygusal konuşmalar yaptı. Milletvekilleri, “Türkiye’nin İdlib’de ne işi var?” söyleminin önemli ol duğunu ve bunun vatandaşlara anlatılması gerektiğini ifade etti. “Şehitler Tepesi boş kalmayacak” söylemine karşı “Askerimizin tırnağına zarar gelmemeli” ifadesinin kullanılması gerektiği kaydedildi. Toplantıda, vatandaşların, şubat ayı boyunca şehit sayısının 50’yi geçmesi üzerine “İdlib’de ne işimiz var” demeye başladığı kaydedildi. CHP’nin Suriye tezkeresine terörle mücadele edilmesi amacıyla destek verdiği, iktidarın ise tezkereyi yetkisi dışında kullandığı ifade edildi. l ANKARA CHP’Lİ ÖZEL’DEN ERDOĞAN’A ‘TEZKERE’ TEPKİSİ: Yetkiyi aştığı aşikâr CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’nin olağanüstü toplanmasına ilişkin “Acele etmeyin, salı günü toplanır” yaklaşımının “ayıplı bir yaklaşım” olduğunu belirtirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “savaş” ifadelerini anımsatarak “Elinde tuttuğu tezkereyi, yetki aşımıyla yorumladığı aşikâr” dedi. Özel, kapalı gerçekleştirilen CHP TBMM Grup Toplantısı’nın ardından basın toplantısı düzenledi. Suriye ile “görüntüde bir savaş yaşandığını” kaydeden Özel, “Ülkeyi yönetenin dilinde bir savaş var. Anayasada kendisine verilen yetkileri aştığı aşikâr. Elinde tuttuğu tezkereyi, yetki aşımıyla yorumladığı aşikâr. Kendisine verilen 4 Ekim 2019 tezkeresi bir savaş tezkeresi değildir” ifadelerini kullandı. CHP’nin Suriye’ye müdahaleyi içeren bir tezkereye 2015 yılında “hayır” dediğini anımsatan Özel, CHP’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da terör le mücadele için tezkerelere destek verebileceğini, Suriye ile savaş tezkeresini desteklemediğini vurguladı. Özel, “Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde bulundurduğu 4 Ekim 2019 tarihli tezkere, şu anda kendisinde var olduğunu iddia ettiği yetkileri kendisine devretmemiştir” dedi. Erdoğan’ın Meclis’i bilgilendirmesi gerektiğini söyleyen Özel, “Hulusi Akar’ın çok meşgul olduğunu söylüyorlar. İşi, Hulusi Akarlık duruma getiren Türk dış politikasıdır. Türk dış politikası konusunda bilgi vermesi gereken Dışişleri Bakanı bugün müsait değildir, zira Katar Emiri’nin karşısındadır” dedi. ‘Sıklet merkezi saray’ İdlib’de yaşanan saldırı sonrası birçok olağanüstü toplantı yapıldığını ancak bir tek Meclis’in olağanüstü toplantı yapmadığını söyleyen Özel, “Bu, Meclis’i sıradanlaştırma, işlevsizleştirme gayretlerinin bir sonucu ve devamıdır. Siya si güç merkezinin, sıklet merkezinin Meclis değil, Saray olduğuna yönelik bir vurgudur, saldırıdır” ifadelerini kullandı. Yeni ateşkes hattı Bölgede ateşkesin sağlanması için gerekli diplomatik adımların bir an önce atılması gerektiğini söyleyen Özel, “Yeni bir ateşkes hattının yeniden belirlenmesi ve ordumuzun bu çerçevede yeniden konumlandırılması gerekir. Gözlem misyonunun gerekleri dışında, Suriye ve Rusya’nın hedef olarak görebileceği, Suriye’de bir savaş yığınağı yapıldığı izlenimi yaratacak olan bir askeri varlığa yer verilmemelidir. Güvenli bölge Rusya ile görüşülerek kurulmalı” önerilerinde bulundu. Özel, saldırının olduğu akşam yetkililer tarafından gerekli bilgilendirme yapılmadığına; “güvenlik toplantısından dışarıya önce video servis etmenin ayıplı bir durum olduğuna” dikkat çekti. l ANKARA/Cumhuriyet 1 Mart tezkeresinin 17. yılında Yalçınbayır ve Anadol’dan güncel değerlendirmeler Yalan politikaları sürüyor LEYLA KILIÇ AKP Kurucu Genel Sekreteri ve eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, 1 Mart tezkeresinin 17. yılında, “Yalan üzerine inşa edilen politikalar dün olduğu gibi bugün de devam ediyor. Bugün de o güçler yalanla bütün dünyayı aldatmaya çalışıyorlar” dedi. Eski CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ise tezkerenin reddi ile faturanın CHP ve askerlere kesildiğini belirtti. 2003 yılında, Amerika’nın Irak’ı işgal etmek için bölgede Türk askerinin bulunmasını sağlayacak olan 1 Mart tezkeresi, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yaptığı tarihi konuşmanın ardından AKP içerisinden de milletvekillerinin verdiği oylarla reddedildi. 1 Mart tezkeresinin 17. yılında eski AKP’li Ertuğrul Yalçınbayır ve CHP’li Kemal Anadol ile o gün yaşananları ve Suriye’deki durumu değerlendirdi. Tezkereye karşı hayır oyu kullanan Ertuğrul Yalçınbayır, kabul edilmesi halinde Türkiye’nin kan gölüne döneceğini belirterek, TBMM tutanaklarının açık lanmadığını anımsattı, Yal çınbayır, “Açık lık, şeffaflık o za man da şimdi de yok. Çünkü sis tem tam demok ratik bir sistem değil. Millete ‘bu kadarını bil ye Yalçınbayır ter’ deniyor. Eğer biz açıklık ve şeffaflık seviyesin de o dönemi tartışabilseydik, gü nümüzde Suriye politikamızı ona göre yapabilirdik” dedi. ‘Dünyayı aldatıyorlar’ “Dünyada maalesef gücün üstünlüğü var” diyen Yalçınbayır, “Tezkereye ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı, Türk milletvekillerine kitapçık göndermiş ve Irak’a girilmesinin zaruriyeti ile ilgili bilgilere yer verilmişti. Konuyla ilgili BM’nin yaptığı araştırmalara göre ise bilgiler doğru değildi. Yalan üzerine inşa edilen politikalar dün olduğu gibi bugün de devam ediyor. Bugün de o güçler yalanla bütün dünyayı aldatmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Suriye’de yaşanan gerilime iliş kin Türkiye’nin fren mekaniz malarını kaybet tiğini anlatan Yalçınbayır, “İki tarafı tam de mokratik ülke ler arasında sa vaş olmaz. Çün Kemal Anadol kü onların parlamento, yargı gi bi fren mekanizmaları var. Biz de ise TBMM’de milletin vekil leri liderlerinin vekilleri haline geldi. Kuvvetler ayrılığı cereyan etmiyor” değerlendirmesini yap tı. Suriye’de uluslararası meş ruiyetin aranması gerektiğini ve uluslararası hukukun dikka te alınması gerektiğini vurgula yan Ertuğrul Yalçınbayır şunları söyledi: “Bir ulusun çıkarı, men faatı sadece uluslararası hukuk tadır. Hukuka aykırılık sürdüğü sürece dünyada bu gibi olaylar olacaktır. Bizim çıkarımız ulus lararası hukuk ve anayasaya uy gun olmalı. Şimdi de böyle bir tezkere olsa benim tavrım yine hayır olur. Özgür milletvekili, parlamento yoksa özgür Türkiye yoktur” dedi. Kumpas davaları Kemal Anadol ise Deniz Baykal’ın TBMM’de tarihi bir konuşma yaparak CHP’nin tavrını net biçimde ortaya koyduğunu anlattı. Anadol, “AKP’li milletvekilleri de ilk defa parlamentoya girdikleri için bugünkünden çok farklı davrandılar. Bülent Arınç dışında tezkereye hayır diyen herkes cezalandırıldı” dedi.Tezkerenin çıkmaması sonucu kumpas davalarının ortaya çıktığını ve en ağır bedeli CHP ile askerlerin ödediğini anlatan Anadol, “Bu işe karşı çıkan askerlerin hepsinin başı belaya girdi. Balyoz, Ergenekon gibi kumpaslarla ya tutuklandılar ya da TSK’den tasfiye edildiler. Faturayı CHP ile beraber askerlere çıkardılar. Baykal’a yapılan kumpas operasyonu da bunun faturasıdır” diye konuştu. Türkiye ile Suriye arasında bugün yaşanan gerilime ilişkin ise Kemal Anadol, “Parlamento işlevini kaybetti. Türkiye’de tek adam yönetimi var ve o tek adam istediği gibi karar veriyor. Tek adam yönetimi budur” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear