26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 22 ARALIK 2020 SALI HABER Bir şulesi var ki... Dün benim için önemli bir gündü. Yok yok, hatırlamaya uğraşmayın! Öyle önemli bir kutlama veya yas günü değil. Pek olasıdır ki büyük bir çoğunluk için anımsanacak bir şeyi simgeleyen bir gün de değildir 21 Aralık. O sadece meşrebinize veya üzerinde yer aldığınız yarımküreye göre, ya en kısa gün ya da en uzun gecedir. Kimileri yaşamı bir gündüzgece çelişkisi, aydınlık ile karanlığın karşılıklı birbirleriyle mücadelesi olarak görürler. Bu didişmede, insanlar bütün iyilikleri bütün olumlulukları gündüzün tarafına yüklemiştir. Öyle ya! Yaşam aydınlıktır, umuttur, berekettir. Gece ise yokluktur, ölümdür, umutsuzluktur. HHH Bu durumda gündüz ile gecenin dinmeyen savaşımını iyi ile kötünün savaşımı olarak nitelemek de mümkündür. Eğer öyle ise burada, bir zamanlar Melih Cevdet Anday’ın da sorduğu şu yaşamsal soruyla karşılaşıyoruz: Önce hangisi vardı? İyiliklerin, yaşamın simgesi gündüz mü, yoksa gece mi? Bu sorunun yanıtı ne olursa olsun, başka bir sorunun gelmesini engellemiyor: Peki, ne oldu da ikisinin sırayla birbirlerinin yerini aldığı bir döngüye dönüştü olay? Fevzi Açıkalın, dünkü “En uzun gecenin zifiri karanlığında başlıklı” çok ilginç yazısında Einstein’a atıfla karanlığın olmadığı, karanlığın ancak ışık azlığı demek olduğunu söylüyor ya da benim bu konu her açıldığında karmakarışık olan aklım yazılanı böyle algılıyor. Her neyse, ben işin karanlık yönünü, en karanlık gün olan 21 Aralık’ta pek düşünmem de özellikle sürekli olarak her gün karanlığın aydınlığı kemirdiği sürecin sona erdiğini, gündüzün yani aydınlığın ilerleme döneminin başladığını düşünür keyiflenirim hep. Gençliğimde 21 Aralık’ın karanlığında 21 Haziran’ın aydınlığını, o upuzun günü yaşamanın keyfiyle karakışta bahar türküleri çığıran şaşkına hayretle bakanlar olmuşsa da pek fark etmedim. Hatta, 21 Aralık’ta 21 Haziran’ı yaşayan tutumumu, iyimserlik, ileri görüşlülük olarak yorumlayıp kendime yersiz bir övünç payı çıkardığım da olmuştu. Ama sonra farkına vardım ki “her gecenin bir sabahı vardır” deyişi, yıllardır her dilde olduğuna göre, insanlar çok önceden de 21 Aralık’ta, 21 Haziran’ı yaşamak hünerini göstermişlerdir. Zaten biraz daha düşünürsek, her gecenin bir sabahı olduğu avuntusu da bir züğürt tesellisi olmaktan öteye geçemez. Öyle ya, her gecenin bir sabahı olduğu ne kadar doğru bir saptamaysa her sabahın bir akşamı olduğu da o kadar doğrudur. Bundan sonra “21 Aralık’ta 21 Haziran’ı yaşadığına göre, 21 Haziran’da neyi yaşıyorsun? ” sorusu geliyor akla. 21 Haziran en uzun günde de geleceğin karanlığına bakmaktan çok, hiç ama hiçbir şeyin durağan olmadığını, her şeyin değişken olduğunu düşünürüm ve kendi kendime sorarım, en uzun gecede en uzun günü yakalamaya kalkmasaydım, yine böyle en uzun günde de onun keyfini çıkaracağım yerde karanlığın üstün gelme sürecinden hüzünlenmek durumunda kalır mıydım?? Kafamda bu soruya olduğu gibi, karanlıkta durup aydınlığın muştusunu koklamanın mı, yoksa aydınlıkta iken karanlığın boğuntusundan tedirgin olmanın mı daha kötü olduğuna da yanıt bulamadım. İş oraya kadar uzayınca, yaşamda her şeyin değişken olduğu, tek değişmeyenin değişimin kendisi olduğu görüşüne sığınacakken tam, birden onun da o kadar doğru olamayacağını, yaşamda her şey değişse bile ölümün kalıcı ve değişmez olduğunu düşünürken, bana göre şimdiye kadar terennüm edilmiş en güzel beyit olan Şeyh Galip’in şu beyti gelir aklıma: “Bir şulesi var ki şemi canın Fanusuna sığmaz asumanın”. Yaşasın Şeyh Galip, can mumunun o minicik şulesi ile evreni aydınlatarak sorunu çözdü! Peki, ya can mumunun alevi sönünce?.. Görüyorsunuz, dün önemli bir gündü. İYİ Partili Çıray, Gaziantep’teki hastanede yaşanan patlamaya tepki gösterdi Koca’ya istifa çağrısı Türk Tabipleri Birliği’nden SBÜ’nün ilanına tepki: LIYAKATİ ÇIĞNEYEN UYGULAMA Gazetemizin dün duyurduğu Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin (SBÜ) 407 öğretim elemanı için yayımladığı ilanda pek çok kadronun kişiye özel olduğu haberinin ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) bir açıklama yaptı. Yıllardır atama bekleyen birçok öğretim görevlisinin bu atama tarzıyla mağdur edildiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Bu liyakat ve eşitliği çiğneyen bir uygulamadır. İtirazımız haksız kadrolaşmayadır. Beklentimiz, atamaların yükseköğretim mevzuatına uygun hale getirilmesi, objektif ve bilimsel gelişmeyi amaçlayan şekilde yapılmasıdır. Aksi yöndeki bu uygulamaya karşı SBÜ, YÖK nezdinde girişimde bulunacağız. Sonuç alıncaya kadar hukuki mücadele dahil çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” l ANKARA/Cumhuriyet Çin’e ikinci ihracat treni yola çıktı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türkiye’den Çin’e gidecek ikinci ihracat yük treninin de yola çıktığını bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre ikinci ihracat treni 42 vagon/konteynır içerisinde 1400 buzdolabı yüküyle önceki gün saat 19.05’te Çerkezköy’den hareket etti. Marmaray’dan geçerek İzmit’e ulaşan tren, burada gümrük işlemlerinin tamamlanmasının ardından yoluna devam etti. Açıklamada, trenin takip edeceği güzergâh bilgileri de paylaşıldı. l ANKARA/Cumhuriyet İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Gaziantep’teki Sanko Hastanesi’nde oksijen tüpünün patlaması sonucu 12 yurttaşın yaşamını yitirmesi nedeniyle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı istifaya çağırdı. Çıray, yaptığı açıklamada, “Hastalarımıza yoğun bakımlarda yer bulunmamasının yanında, salgın kontrolünde yaşanan sıkıntılara yeni skandallar eklemeye başladılar. Bunun son örneği, Gaziantep’te hastanede yaşanan patlamayla 12 vatandaşımızın hayatını kaybetmesidir. Bu ilk değildir, son dönemde hastanelerde oksijen tüpü nedeniyle sık sık patlamalar meydana gelmektedir. Sağlık çalışanları bir yandan salgınla insanüstü bir gayretle boğuşurken, bir diğer yandan da malzeme tedariki, kalitesiz ve denetimsiz malzemeler konusunda sıkıntı yaşıyor. Şu anda hastanelerde oksijen tüpü yetersizliği vardır. Oksijen tüpü karaborsadır. Sağlık Bakanlığı’nı gerekirse bazı özel tedarik sağlayan fabrikalara el koymaya davet ediyorum” dedi. Hastanelerde bu tür organizasyonları sağlayan Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü makamının 4 aydır boş bulunduğunu söyleyen Çıray, “Bu makam 4 aydır neden boş ve kimse atanmamıştır” diye sorarak şunları söyledi: “14 Aralık 2020 tarihli 1745 sayılı genelge ile sadece kamu hastanelerine iletilmek üzere il sağlık müdürlüklerine oksijen tüpleri ile ilgili uyarı yazısı gönderilmiş. Bu ihmal 12 cana mal olan bir skandaldır. Üniversite hastaneleri ve özel hastaneler bu konuda neden uyarılmamıştır? Bu skandalın hesabının verilmesi gerekir. Türkiye’de insan hayatı bu kadar ucuz mudur? Sayın Bakan istifa için daha ne bekliyor"? l İç Politika Cengiz Holding’in YouTube reklamına ‘dislike’ yağdı Kamudan aldığı ihalelerle dikkat çeken ve muhalefetin hedefinde olan Cengiz Holding, bu kez de YouTube’da yayımladığı reklam filmiyle gündem oldu. Yaklaşık 540 abonesi bulunan şirketin YouTube kanalındaki video, 220 binden fazla kişi tarafından izlendi ve 31 bin “dislike” aldı. Hayat Ağacı isminin verildiği reklam filminde, “Meyve veren ağaç taşlanır” teması işleniyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YKS öncesi YouTube üzerinden gençlerle buluştuğu video konferans yayınına gençler damga vurmuştu. Gençlerin, yayını “Oy moy yok” yağmuruna tutması sonrası jet hızıyla yayın yoruma kapatıldı ancak gençler bu kez de yayına kısa süre içerisinde binlerce “dislike” attı. Sosyal medyada kullanılan bir terim olan “dislike’ “beğenmeme, hoşlanmama, sevmeme, antipati” anlamına geliyor. l Haber Merkezi İmamoğlu’ndan ücretsiz ulaşım ve Halk Süt tepkisi Sayıştay güncellensin İstanbul Büyükşehir Belediye şan İmamoğlu, “Geçen yıl da ben(İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, zer bir kuraklığı yaşadık. ŞehirleriSayıştay’ın İBB’nin annelere yö miz, bu anlamda ciddi bir su sorunelik ücretsiz ulaşım kartı, üniver nuyla karşı karşıya. Seçimden önsite öğrencilerine yönelik eğitim ce, ‘2040 yılına kadar İstanbul’un yardımı ve Halk Süt dağıtımını su sorununu çözdük’ diye yapılan mevzuata aykırı bulmasına ilişkin açıklamalar, ne yazık ki gerçeği “Biz, İstanbul halkının sorunları ifade etmiyor. Bazı projeler gelişna çözüm bulmakla mesul yöneti tirmeliyiz” dedi. Gazetecilerin socileriz. Sayıştay, kadim 158 yıldır rularını yanıtlayan İmamoğlu, İçişülkemize hizmet eden saygın bir leri Bakanlığı’nın Kanal İstanbul kuruluştur. Ama bazen, bazı mev ile ilgili başlattığı soruşturmanın zuatlarla ilgili düşünceleri de gün kapatılmsına ilişkin soruya “Zacellemelidirler” dedi. ten saçma sapan bir soruşturmayİmamoğlu, ülke genelinde ya dı; mesnetsiz, anlamsız. Haklarınşanan kuraklığın İstanbul’a etkile da suç duyurusunda bulunacaktım rini görüşmek üzere dün İSKİ Ge ama bu kadar lüzumsuz işlerle uğnel Müdürlüğü’nde toplantı dü raştıkları için vazgeçiyorum” yanızenledi. Toplantı öncesinde konu tını verdi. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear