25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 15 KASIM 2020 PAZAR Fotoğrafçı tarihe YAZGÜLÜ ALDOĞAN tanıklık edendir Cengiz Kahraman Gazeteciler, dönemin efsane fotomuhabirleri: Faik Şenol, Ali Ersan, Hilmi Şahenk, Namık Görgüç ve Selahattin Giz. Her fotoğrafın bir de arka planı, sizin görmediğiniz tarafı vardır ve onu en iyi çeken bilir. İBB Kültür’ün sergisi, Atatürk’ün o çok bildiğimiz fotoğraflarının hangi koşullar altında çekildiğini anlatması açısından tarihe ışık tutuyor. Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’ne gelmiş, telgrafla padişah tarafından görevinden azledilirken kendisi ön alıp istifa ediyor. Artık asker değil, kıyafetini çıkarması lazım. Ama sivil kıyafeti de yok. 8 Temmuz 1919. Erzurum Valisi’ne gidiyorlar, zor zamanlar kimsenin fazla kıyafeti yok. Ondan merasimlerde giydiği bir jaketatay buluyor, bir başkasından bir gömlek, diğerinden pantolon ama bol geliyor, alayın terzisi daraltıyor! Erzurum’da yayımlanan Albayrak gazetesinin fotoğrafçısı gelip fotoğrafı çekecek, vereceği poz için uğraşıyorlar. Kılıç yok ya, biri eline bir tespih veriyor, öbür elinde sigarası. Erzurum Kongresi öncesi ilk sivil kıyafetli fotoğrafı böylece çekiliyor! Atatürk’ün yeniçeri kıyafetli fotoğrafını görmemiş olan yoktur. Yarbay Mustafa Kemal, Mayıs 1914’te Sofya’da ataşe militer. Bulgarların milli günlerinde herkesin milli kıyafetiyle katılmasının istendiği bir baloya davet ediliyor. İstanbul’dan müzeden bir yeniçeri kıyafeti gönderilmesini sağlıyor. Kıyafeti aksesuvarlarıyla birlikte giyinip kuşanarak baloya gidiyor, herkes bu albenili askere hayranlıkla bakarken Bulgar Kralı Ferdinand’ın bile ilgisini çekiyor. Kral, kendisini yanına çağırıp kutluyor ve gümüş bir tabaka armağan ediyor. Mustafa Kemal’in bu kıyafeti birinci seçilmekle kalmıyor, baloda Bulgar başbakanının kızıyla yaptığı danslarla da dans yarışmasında ödül kazanıyor! Fotoğrafı ise kendisini evine davet eden İspanya Maslahatgüzarı çekiyor ve fotoğraf yıllar sonra “Foto Süreyya” tarafından renklendiriliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Servisi’nin 10 Kasım günü açılışını yaptığı “Atatürk Fotoğraflarının Hikâyesi” sergisinin sergiden çok daha önemli bir de aynı ismi taşıyan kitabı var. Zaten önce kitap hazırlanmış ve ortaya çıkan eser öylesine anlamlı ki bunun bir de sergiyle taçlandırılması gerekir fikrine varılmış. Kitap, hepimizin, hatta bütün dünyanın, çoğunu çok iyi bildiği, tanıdığı fotoğrafların nasıl ve kimler tarafından hangi koşullarda çekildiğinin anekdotlarından oluşurken o dönemi ve tarihi olaylaKapak fotoğrafını çeken Esat Nedim Tengizman. rı da kronolojik sırasıyDünyanın en ünlü haftalık haber dergisi TIME’ın kapağında ilk kez bir Türk yer alıyor: Mustafa Kemal Paşa! 24 Mart 1923’teki fotoğraftan 4 yıl sonra TIME dergisi ikinci kez kapağına Mustafa Kemal’i koyuyor: Bu kez savaştan çıkmış bir ülkenin yüzde 8.5’lik ekonomik büyüme başarısını göstermek için. Kullandıkları fotoğraf, Mustafa Kemal’in en sevdiğim dediği, Esat Tengizman’ın Dumlupınar’da Meçhul Asker la anlatmış oluyor. Kitabın yazarları Dr. Tuna Yılmaz, 8 bin fotoğraflık bir dijital arşivin sahibi; Tayfun Gönüllü, fotoğrafların çekiliş hikâyelerini kaleme alan gazeteci, fotoğAnıtı’nın temel atma töreninde çektiği fotoğraf. rafçıların biyografilerini oluşturan Burçak Evren üçlüsüne proje koordinatörü Cengiz Özkarabekir katılmış. Bu kitabın sergisini proje danışmanı Cengiz Kahraman ile birlikte gezdik ama sergiden çok daha fazlası kitapta yer alıyor. Dönemin fotoğrafçılarının papyon kravatlı, takım elbiseli fotoğrafları ve o dönemde kullandıkları fotoğraf makinelerini ve malzemeleri görmek ise nostaljik. Atatürk’ün, Ekrem İmamoğlu’nun odasında da asılı duran çok etkileyici bu pozu, vatandaşını dinlerken yüzündeki endişeli ve üzgün haliyle dikkat çekiyor. Fotoğraf, Cumhuriyet gazetesi muhabiri Cemal Işıksel’in, tarih 21 Kasım 1930, Tokat Belediye Meydanı’nda halkla buluşmada tütün üreticilerinin sıkıntılarını anlattıkları bir kare. Tütünler bozuk, TEKEL almıyor, üretici şikâyetçi! Atatürk, kırgın olduğu İstanbul’a uzun yıllar gelmez. Geldiği zaman da hep Haydarpaşa’yı ve sonda denizyolunu tercih eder. Haydarpaşa Garı’ndan çıkmış, kendisini bekleyen Söğütlü Yatı’na ilerlerken yanında çok şık üç hanım var ve yaveri Salih Bozok. Fotoğrafları çeken Faik Şenol ve pozlar film karesi gibi! Sabah saatleri. Afyon Kocatepe. Büyük Taarruz başlamak üzere. Askerler şehadet namazı kılıyor. Mustafa Kemal, kayalık tepenin ucunda, hafifçe eğilmiş, Nâzım’ın şiirinde yazdığı gibi bıraksalar ince uzun bacaklarının üzerinde bir kısrak gibi yaylanarak ovaya atlayacak! Askeri fotoğrafçı Etem Tem, hafızalara kazınan o müthiş kareyi çekiyor! Seçmekte zorlandık Sergide 100 fotoğraf ve onları çeken 18 fotoğrafçı yer alıyor. Bu fotoğrafların öyküleriyle birlikte anlatımları ise kitapta. Ben sizlerin en çok bildiği fotoğrafları seçip bu sayfaya sığdırmaya çalışırken çok zorlandım, çoğunun hikâyesini gözyaşlarıyla okuduğum ve sergiyi gezerken hepsinin fotoğrafını çekmek istediğim için! Atatürk, hepimizin kabul ettiği gibi o kadar büyük bir deha ki gerek Kurtuluş Savaşı gerek Cumhuriyeti kurma ve devrimleri gerçekleştirme aşamasında, fotoğrafçılara, yani gazetecilere önemli bir görev vermiş: Tarihe tanıklık etmek! İki savaş fotoğrafçısını cephede sürekli yanında bulundurmuş. Fotoğrafçıların görevlerini yapabilmelerine yardımcı olmuş, yakalayamadıkları pozları tekrar vermiş, hatta TBMM çıkışı Atatürk’ün arkadaşlarıyla kapıdan çıkışını çekemediği için kenarda ağlayan fotoğrafçıyı görünce herkesi içeri sokmuş ve tekrar çıkmışlar o poz çekilsin diye! O bu tanıklığın yanında fotoğrafı bir tür halkla ilişkiler ve propaganda faaliyeti olarak da kullanmış. Ve gazeteciler, meslektaşlar, öyle naif, öyle başarılılar ki! Haydi seçtiğim fotoğraflara ve hikâyelerine bakalım, gerisini siz kitaptan okuyun! 15 Kasım: Hapisteki Yazarlar Günü Evet, böyle bir gün var: 15 Kasım Hapisteki Yazarlar Günü... Her ne kadar iktidar, “Türkiye’de hapiste yazar yoktur, hapistekiler teröristtir, casustur” diyorsa ve bunu 18 yıldır söylüyorsa da bu ülkede yaşayan aklı birazcık başında olan herkes bunun gerçek olmadığını biliyor. (Bkz: Müyesser Yıldız örneği.) Ancaaaaaak: Müjde müjde! Yaşasın! Sonunda, bunca zaman sonra, iktidar da kaybolan yılları ve de adaleti arama kararı aldı... Meğer onlar da bağımsız yargı istemiş ama işte 18 yıldır fırsat olmamış! Maşallah artık hak hukuk aranacak! Hayırlara vesile olur inşallah! Gerçekten ne büyük mutluluk! Neşe doluyor insan! ‘Boş iskemle’de Osman Kavala PEN Yazarlar Derneği Uluslararası Kongresi geçen hafta başında iki gün boyunca çevrimiçi yapıldı. Yeryüzündeki 150 kadar PEN Merkezi’nin temsilcileri çevrimiçi olarak kongreye katıldı. PEN Türkiye’yi Tarık Günersel ve ben temsil ettik... Her yıl dünyanın bir ucunda bu kongre için buluştuğumuzda her oturumda sahnede bir de “boş iskemle” bulunur. Hapisteki yazarları, gazetecileri, düşünce insanlarını temsil eden bir boş sandalye... Çevrimiçi kongrede de kural değişmemişti. Bu yıl 5 boş iskemlemiz vardı. Çimengül Awut (Sincanlı şair), Abdel Wahab Yusuf (Sudanlı yazar), Maria Elena Ferral (Meksika’da öldürülen gazeteci), Sedigeh Vasmaghi (İranlı kadın hakları savunucusu) ve Osman Kavala... Maria Elena dışında hepsi hapisteydi. Ve dünya onları daha yakından tanıdı, dayanışmayı güçlendirdi. Bizim PEN Kongresi, Türkiye’de iktidarın “hukukta yeni dönem arayışından” önce olduğu için dünyanın bu hak hukuk arayışından henüz haberi olmamıştı. O nedenle bu yıl düşünce ve ifade özgürlüğüyle en büyük sorunu olan ülkeler arasında yine bol bol Türkiye’nin adı geçti. Hapiste en çok yazar ve gazeteci olan ülkeler olarak yine Çin, Türkiye, Rusya belirlendi. Umarım bir sonraki kongrede yani önümüzdeki yıl bu ayıptan kurtulmuş oluruz! Sizi bu umutla baş başa bırakıp PEN Türkiye olarak bu yıl 15 Kasım için kamuoyuna duyurmaya çalıştığımız açıklamayı paylaşacağım. Yazarı yönetim kurulumuzdaki Haydar Ergülen’dir. Kendisi bir alfabe tutkunudur. Yeni kitabı “Nişanlılar İçin Şarkılı Alfabe” (Kırmızı Kedi) ile beni bir kez daha büyülemiştir. Kitaptaki “İyi Ki Varsınız” alfabesine beni de kattığı için değil, üç fidandan Gezi’ye, aşktan devrime, bildiğimizi sandığımız kavram ve sözcüklere şiiri, düşgücünü okuma tadını katığı için... İşte 15 Kasım Alfabesi: ‘Hapishane Alfabesi’ Hapisteki her yazarla, eksiliyor bir harf daha! A Askıda! B Bilinmeyen bi yerde! C Cezaevinde… Ç Çilehanede! D Damda! E Emniyette… F F Tipinde! G Gözaltında! H Hücrede! I Islahevinde! İ İçerde! J Jandarmada… K Kodeste! L Laboratuvarda! M Mapusta! N Nezarette! 0 Orda bir yer var… Ö Ölü olarak… P Poliste! R Ranzada! S Sorguda! Ş Şiddet görmüş! T Tabutlukta! U Uzuuuun dönem! Ü Üniversite sayılır! V Voltada! Y Yazar ne yazar ne yazamaz! Z Zindanda 15 Kasım Hapisteki Yazarlar Günü olmaz olsun! PEN Türkiye VEDAT ARIK Son fotoğraf sergide olup kitapta olmayan bir fotoğraf. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Ankara’dan trenle Haydarpaşa Garı’na geliyor. İstanbullular onu karşılamak için garda. Küçük bir kız Mustafa Kemal’e yaklaşıp ona bir mektup veriyor. Bu anı Cumhuriyet Gazetesi foto muhabiri Namık Görgüç görüntülerken iki meslektaşı Hilmi Şahenk ve Faik Şenol da kadraja giriyor. Sağ arkada, beyaz saçlı, bastonlu olan da Yunus Nadi! Tarih; 12 Ocak 1932.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear