22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 11 17 EKİM 2020 CUMARTESİ Gündelik yaşama Buyıl38.kez yapılan Günümüz Sanatçıları Ödülü yarışması, katılan bin bir gencin işlerinden 16’sının sergilenmesiyle başladı, dördü ise eşit dair ne varsa olarak ödüle hak kazandı YAZGÜLÜ ALDOĞAN Hamza Kırbaş, ödül alan eserini açılışta ziyaretçiler için hayata geçirdi. Yine aynı öykü: 7 aydır kapıları kapalı olan Akbank Sanat Galerisi de gilenmeye değer bulmuş. Bunlar sergilenirken 4 sanatçının işleri ise eşit olarak yarışmaonline’dan canlıya geçiyor. Ya nın kazananları seçildi. Sergizın yapılması planlanan sergi yi küçük gruplar halinde kürave yarışma, sonbahara kaymış. tör Melih Görgün’ün rehberliÇağdaş sanat alanında çalışan ğinde gezerken kazananlar hegenç sanatçılara destek olmak nüz belli değildi, ama tahmin için Resim ve Heykel Müzele de edilebilecek gibiydi. ri Derneği ve Akbank SaSanatçılara yarışma konnat işbirliğiyle düsepti olarak “Günzenlenen 38. delik Yaşama Günümüz Dair” denilSanatçımiş. “Buları Ödügün yalü yarışşamın masısanatna bu yıl sal biçibu komi nedir, şullarda Türkiye’nin her yanından Rana Kelleci, Diren Demir, Engin Konuklu, Hamza Kırbaş. günlük deneyimler geleceğin sanatçı1001 genç katılmış! larının bu yeni gerBu kadar çok genç sanatçının çeklerdeki rollerine nasıl haeserlerini, serginin küratörlü zırlıyor?” Çok kolaymış gibi göğünü de üstlenen T. Melih Gör züken zor bir konu. Kapıdan gün ve Ayşe Erkmen gibi sa girişte derinden gelen sesler natçıların yanında etkin bir jü duyuyorsunuz. Birileri konuri uzun uzun inceleyerek ki şuyor, tıkırtılar, hayatın sesletahmin edersiniz ki hiç kolay ri. Duvara kulak verip dinledideğil, bir aya yakın bilgisayar ğiniz zaman ise Diren Demir’in başında çalışmış, 16’sını ser işiyle karşılaşıyorsunuz, “Duvardan gelen sesler”. O kısıt döneminde evde kalıp belki de elinde olmadan duvardan gelen sesleri dinleyip kaydetmiş sanatçı. Biz de neler duyduk değil mi? Yukarı katta bir başka performans bizi bekliyor: İşaret diliyle iletişim. Hamza Kırbaş, el işaretlerini toplamış, onları sprey boyayla duvara grafiti olarak resmediyor. Bilmediklerinizi öğrenebilirsiniz. O da seçilen sanatçılardan. Dörtlünün tek kadını Rana Kelleci, cep telefonuyla ortalama iki buçuk saat geçirdiğimiz sonucundan yola çıkarak telefonundaki görüntüleri tek tek kâğıda kopyalamış, o pelür kâğıt üzerindeki siyah beyaz çizimleri duvara yapıştırmış, yanına onları nasıl yaptığını anlatan bir video da ekleyince seçilenler arasına girmiş! Sergilenen eserleri gidip görmek ve anlamaya çalışmak size kalıyor. Akbank Sanat’ta 21 Kasım’a kadar açık. Gençleri destekleyen, yer veren, emeği geçen herkese alkış. Akbank Sanat’ın diğer etkinlikleri ise online’dan devam ediyor. Enver Gökçe Ödülü, Behram’ın oldu 2020 Enver Gökçe Toplumcu Gerçekçi Şiir Ödülü’nün şair Nihat Barış Kitap, Öyküşiir Dergisi ve Enver Gökçe Dostlar Grubu tarafınBehram’a verildiği açıklandı. Yapılan dan verilen ödülün seçici kurulunaçıklamada, Behram’a ödülün bütün da Ali Ekber Ataş, Arzu K. Ayçiçek, sanat yaşamını toplumcu gerçekçi ilAyten Mutlu, Hasan Hüseyin Yalkeye bağlı olarak sürdürmüş olması vaç, İbram Erdem, Mehmet Özer, nedeniyle verildiği belirtildi. Ödül veriMetin Turan, Orhan Selen ve Yallirken sanatçının tüm yaşam ve yaraçın Duman yer alıyor. tım çizgisinin izlendiği vurgulandı. Ayrıca Behram’ın dünya görüşü ve şiir Enver Gökçe Öte yandan Enver Gökçe’nin bir büstünün yapılması için Gazi yapısındaki duruluğu, Türk dilini kullaÜniversitesi Öğretim Üyesi heynışı, Enver Gökçe’nin şiirine yakınlığı düşünü keltıraş Azimet Karaman’ın çalışmalarına lerek bu ödüle değer görüldüğü ifade edildi. başladığı bildirildi. Akdemir’den sinemada sansür belgeseli Yönetmen ve sanatçı Metin Akdemir’in Altın Portakal Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapan belgeseli “Hayalimdeki Sahneler”, İstanbul’da ilk kez 19 Ekim Pazartesi günü 39. İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek. Yapımcılığını Emre Kaya ve İrem Akbal’ın üstlendiği film, Yavuz Özkan’ın “İki Kadın” ve Atıf Yılmaz’ın “Dul Bir Kadın” ile “Kadının Adı Yok” filmlerinden yola çıkarak görmezden gelinmiş kuir arzu temsillerinin peşine düşüyor. Film, dönemin sinemasındaki sansür ve otosansürü Deniz Türkali, Hale Soygazi, Nur Sürer gibi oyuncuların tanıklıklarıyla tartışmaya açıyor. Fazıl Say’ın 4. şarkılar albümü, Serenad Bağcan’ın vokaliyle piyasada. ‘Şu Dünyanın Sırrı’ Fazıl Say’ın pandemi günlerinde Urla’da izole olduğunda 35 günde bestelediği ve daha sonra solisti Serenad Bağcan ile birlikte çalışarak “50. Yaşımda 51. CD kaydım” diye kaydettiği albümü, “Şu Dünyanın Sırrı, 8 şarkı, OP 89” dün piyasaya çıktı. Fazıl Say’ın 4. şarkılar albümünde 8 şarkı yer alıyor: Şarkılar Ömer Hayyam (Ayna), Yunus Emre (Sen Derviş Olamazsın), Sabahattin Ali (Ruhumun Dalgaları), Kaygusuz Abdal (Ergene Köprüsü), Aziz Nesin (Sivas Acısı), Metin Altıok (Kendinin Avcısı), Pir Sultan Abdal (Dönen Dönsün) ve Yunus Emre’nin (Aşkın Elinden Kumru Ballad) sözleri üzerine bestelenmiş. Müzik marketlerde satışa çıkan albümün sınırlı sayıda imzalı CD ve plağı, acmzone.com.web sitesinden ön siparişle istenebiliyor. Fazıl Say, bestelerinde bu kez piyano sololarına da yer verdiğini ve kendisine daha çok iş düştüğünü söylerken vurmasazlarda Aykut Köselerli, viyolonselde ise Jamal Aliyev performansları dikkat çekiyor. 45 dakikalık albüm, şan ve piyano ağırlıklı. l Kültür Servisi SAHA’dan açık çağrı SAHA, Türkiye genelinde bağımsız sanat inisiyatiflerine çağrıda bulundu. SAHA, pandemi döneminin aciliyetlerine yönelik inisiyatiflerin ve sanatçıların başvurusuna açtığı “SAHA Sürdürülebilirlik Fonu: Covid19” kapsamında 7’si sanat inisiyatiflerine ait olmak üzere 21 farklı projenin 2021 yazına dek tamamlanması için toplam 326 bin 400 TL destek sağlıyor. Fonla ilgili soru ve başvurular, 6 Kasım’a dek application@saha.org.tr adresinde kabul ediliyor. Sonuçlar 21 Aralık’ta açıklanacak. Korku kültürü Korku Kültürü adlı kitabında, “Özneye verilen önemin azaldığı”nın altını çizen Frank Furedi, “Kendi çaresizliğiyle barışık hale gelen toplum, bireyin kendini belirleme gücüne olan inancını yitirir” diyor. İnsanlığın “acı çekerek” değil, “acı çektiren koşullara karşı mücadele ederek” ilerlediğini, bunun tersinin “kolektif teslimiyet duygusu” olduğunu söylüyor. Aristonikos ve Spartaküs İnsanın korkuya, köleleşmeye karşı özgürleşme savaşımı, Aristonikos ve Spartaküs’le simgelenen ayaklanmalar zinciriyle sürdü. MÖ 132’de Çiğli yöresinde gerçekleşen tarihin ilk köle ayaklanmasını, aynı zamanda insanda özgürleşme umudunun doğmasını Suat Çağlayan, Umutlar Yarım Kaldı: Aristonikos’ta romanlaştırdı. MÖ 73’te başkaldıran Spartaküs hakkında A. Koestler, H. Fast, J. M. Clements, L. G. Gibbon, M. Olivier, M. Morris, A. Mümtaz İdil roman yazdı. Köleefendi savaşımının ezilenezen, sömürülensömüren savaşımına dönüşerek gidişini belirlediği tarih, imparatorlukların parçalanmasıyla serflerderebeyleri, sonra emeksermaye savaşımlarına sahne oldu ve özgürlük arayışının öncüleriyle insanın özneleşmesi yaşandı. Korku toplumu Tarih boyunca ırkçılık ve dincilik insanlığı tehdit etti, korku saldı. Susturan, boyun eğdiren, toplumsal bir korku ortamı yaratan baskı düzenleri kuruldu. Bağnazlığın ürünü olan totaliter korku düzenlerinde tek güç, her şeyi bilen, her şeye karar veren liderdir. Sürekli düşman yaratılır, korku artırılır. Korkarak yaşayan insan kaygıyla dolar. Toplum, düşünmeyen bir yığına dönüşür. “Ya başıma bir şey gelirse!” kuşkusuyla dolan insanlar sormaya, öğrenmeye korkar, birbirine “Kendine dikkat et!” der. Bugün de toplumun büyük bölümü korku ve endişeyle dolu. İnsanlar, düşündüklerini söylemekten hatta düşünmekten korkar durumda. Korku toplumunun şiddet ve yalanlarla egemenliğini sürdürdüğü koşullarda, insanlığın direnişinin, özgürlük arayışının belleği ve ulusal değerlerlerimiz yolumuzu ışıtır. Çünkü yaşam, korkutanlara karşı insanın savaşımıyla anlam kazanır. Shakespeare’den İlhan Selçuk’a “İnsanların çoğu sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin değerini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için” diyen Shakespeare’in bir öyküsü bugünü de anlatır: “Korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde, köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye olanak yok. Onu eski haline döndürür ve ‘Sen korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem’ der.” İlhan Selçuk, “Avrupa faşizme karşı direndi ve galip geldi. Avrupa ortaçağa dönmedi. Doğuda İslam dünyası, ortaçağın karanlığını henüz yırtabilmiş değil” sözleriyle ulusal belleğimizi zenginleştirdi. Bu yol göstericilik, hâlâ çocukluğu yaşama lüksünden, bölük pörçük olma saçmalığından, küçük dukalıklardan kurtulmanın zorunluluğunu öğretiyor. HHH Aydın Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Esat Ülkü de yaşamını kaybetti, kahroldum. HHH Dil Devrimimizin büyük ustası Emin Özdemir için verilen 2020 Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü’nü Hasan Tahsin adlı yapıtıyla kazanan Yaşar Aksoy’u kutluyorum. muratbeser@muratbeser.com Mert Topel ‘Dreamcatcher’ (Stüdyo Arı) Salih Korkut Peker ‘Denize Dik’ (Lu Records) Klavyeci, besteci, düzenlemeci Mert Topel, konserlerinde çığlıklar attığınız pop starların arkasındaki gizli kahramanlardan biri. Şimdi 2017 yılında çıkardığı “Serendipity”nin kaldığı yerden ikinci albümü “Dreamcatcher” ile bayrağı alıyor; yıllarca piyasada çalmanın acısını çıkarırcasına, sevdiği müziklerden ırak kalmanın hasretini giderircesine çalıyor. Mert, üç yıl üzerinde çalışmış albümün; odasında yapmış her şeyi, o münasebetle de “oda müziği” diyor. Belki de kendinden başka müzik ile ilişkisi, aşkı geride bırakmış bir avuç insana yapmış. Eşlikçilerin tamamı Mert gibi düşünen sevdalılar. Burada yer alan parçalar son derece melodik ve kolay dinleniyor olsa da çalan müzisyenler açısından vaziyet hiç öyle değil. Hepsi komplike ve icrası zor eserler. Zira Mert’in kompozisyon ve düzenleme konusundaki kerterizi Quincy Jones ile Steely Dan. İlkine göre daha derli toplu ve konsepti net, oturmuş bir çalışma “Dreamcatcher”. Öylesine manyak dokunuşlar, muzip pasajlar, çılgın detaylar var ki ancak birkaç dinleyişte farkına varabiliyorsunuz. “Dreamcatcher” albümünü bu müziğin ticari olarak bir değeri olmadığını düşünenlere, paranın satın alamayacağı manevi hazzı tattırmak maksadıyla önerebilirsiniz. Olmaz olaydı ama salgının müzisyene sağladığı tek getiri beste ve albüm yapması. Kalite açısından “İyi ki eve kapandı, albüm çıkardı” dediğimiz azınlığa mensup isimden biri Salih Nazım Peker. 11 yıl Ankara’da yaşamış, Orta Anadolu mürekkebi yalamış bir Egeli Salih. “Denize Dik” albümünde yer alan altı parçanın bir kısmı yıllardır çekmesinde bekleyen, bir kısmı salgın zamanı yazılmış şeyler. Ege’de dağların denize dik uzanışı, Salih için sadece coğrafya derslerinden aklında kalan bir ifade değil, aynı zamanda hayatını anlatan bir cümle. Vokal yapan, cümbüş, çağlama, divane, gitar; arayışlar sonucu oluşmuş melez telli çalgılar çalan Salih’e birer ikişer parçada Ali Deniz Kardelen, Berkan Tilavel, Atakan Kotiloğlu, Evrim Peker eşlik ediyor. Tek kavır Nirvana yorumu “Something in the Way” Salih için kılavuz şarkı. Cümbüşle çalınmış, oyuncu Serkan Keskin tarafından seslendirmiş. Grunge ve türkü harmanı bestelerinin ana malzemesi. Ayrıca Nasreddin Hoca ile Neyzen Tevfik melankoli, hüzün, mizah ve ironinin iç içe geçtiği hikâyelerinin kaynakları. Dik adam Salih, dik müzisyen; dik duruyor, dik çalıyor. Dik ama sert değil, dik ama aksi değil. Kişilik sahibi müzisyenin tam olması gerektiği gibi, dozunda...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear