23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 16 EKİM 2020 CUMA HABER Devlet koruması Gerektiğinde Anayasa Mahkemesi’ne de posta koyacak kadar delikanlı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çok kızdığı “İki Barış’lar” (her ikisi de ortaklaşa olarak “Metaztas” kitabını kaleme almış olan gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu ile OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan) haklarındaki İstanbul Valiliği’nce 2017’den beri uygulanmakta olan, terör örgütlerinden korumak amacıyla “çağrı üzerine koruma tedbir kararı” gerekçe gösterilmeden kaldırılmıştır. İki Barış’lara yönelik terör örgütlerinin saldırı tehdidini azaltan hiçbir gelişme olmadığına ve de İstanbul Valiliği’nin, bağlı olduğu İçişleri Bakanı’nın görüşünü almadan böyle bir girişimde bulunması da düşünülemeyeceğine göre, iki arkadaşımız hakkındaki kararın nedenlerini takdirinize bırakıyorum. Kararın, Barış’larla ilgili olarak terör örgütlerine “artık korumuyoruz haberiniz olsun” mesajı taşıyıp taşımadığı konusunda benimle aynı endişeleri taşıyor musunuz bilemem, yalnızca bu arkadaşlarla ilgili kaygılarımın daha da arttığını belirtmek isterim. Bu arada Hrant Dink’in ölüm tehditleri karşısında İstanbul Valiliği’ne koruma talebiyle başvurmuş olduğunu ve korunma talebine olumlu yanıt verilmeden bu değerli gazetecinin herkesin gözünün içine baka baka katledilğini de anımsatmak isterim. HHH Vatandaşın can güvenliğini korumak devletin birinci görevidir. Ama bizde, hep sağ iktidarların elinde olmuş olan devlet, hadi yine iyi niyetli davranarak “nedendir bilinmez” diyelim, bu görevini yerine getirmemektedir. Koruma talep eden nice yurttaş teröre karşı korunamadığı gibi tekil ya da toplu terör eylemlerinin faillerinin bir türlü bulunamamaları da devletin terör konusunda caydırıcı gücünün de yok olmasına neden olmaktadır. Sınırları kevgire dönmüş, bütün terör eylemleri faili meçhul (aslında hepsi faili meçhul değil, faili meşhurlardır) kalmış olan Türkiye, bu haliyle terörist cennetidir. Öldürülmesinden sonra, devletin saldırıya uğrama olasılığını herkesin kolayca öngörebileceği Uğur Mumcu’nun neden yeterli (hiçbir koruma yoktu) koruma altında olmadığı konusundaki eleştirilere yetkililerin verdiği yanıt trajikomikti: Kendisi koruma istemedi. Bunu duyan da devletin asgari sorumluluğunu yerine getirmesi için talebe gerek var sanacak. HHH Hoş, koruma verilse ne olacaktı ki? Yine Uğur Mumcu’dan bir örnek vereyim: Uğur, kapısının önünde arabası içinde öldürüldüğü evinden önce, Ankara’da Bilir ile Bülten sokakların kesiştiği köşedeki çifte giriş kapısı olan bir apartmanda oturmaktaydı. Günlerden bir gün, Uğur iki kapıdan birinden içeri girer ve apartman içinde, yüzü öbür kapıya dönük nöbette olan polisin arkasına geçerek silahını çekip seslenir: Eller yukarı! Polis şaşkınlıkla ellerini kaldırınca, Uğur ikinci komutu verir: İndir ellerini bana dön! Sonra da sorar: Ne işin var burada? Korumayım. Kimi koruyorsun? Uğur Mumcu’yu Uğur Mumcu kim, biliyor musun? Hayır. Peki, öyleyse artık bil! Uğur Mumcu benim. İşte sağ iktidarlar egemenğinde yurttaşın terör karşısındaki korunması bundan ibarettir. AKP döneminde bu durum daha da beter hale gelmiştir. Şimdi artık iktidar, bütün vatandaşları, ayırım yapmaksızın terörden korumak mecburiyetinde olmasına karşın, hoşlanmadığı, kendisini eleştiren kişileri “sonra seni teröriste veririm ha!” diye korkutma yöntemini uygulamaktadır. İki Barış’lar örneğinde görüldüğü gibi bu gibi kişiler genellikle ceberut iktidarın bütün baskı ve sindirmelerine maruz kalmalarına rağmen, tehditlere pabuç bırakmamış insanlar olduklarından, bu son tehdit karşısında şu yanıtı vermektedirler: Aman efendimiz, biz neleri gördük geçirdik, bundan böyle terör örgütünün lafı mı olur?.. Yandaş sendikanın temsilcisi, ‘Soruları biz hazırladık’ dedi Emniyet’te soru skandalı Emniyet Genel Müdürlüğü yıllar sonra görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı açtı. Sınav 28 Kasım’da yapılacaktı ancak hükümete yakınlığıyla bilinen MemurSen’e bağlı Büro MemurSen’in MUSTAFA ÇAKIR Emniyet’te çalışan temsilcisinin “soruları biz hazırladık” açıklaması ortalığı karıştırdı. Aydın Nazilli Emniyet Müdürlüğü’nde sivil memur olarak görev yapan Mustafa Acartürk, sosyal medya hesabından, şu duyuruyu yaptı: “Arkadaşlar, konular nasıl belirlendi? Sınav konularının belirlenmesi amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, Büro MemurSen’e bilgi notu sunması için resmi yazı gönderdi. Türkiye genelinde Büro MemurSen’in Emniyet üyeleri, şube başkanı, şube başkan yardımcıları ve ileSivil memur Acartürk, sınav konularının belirlenmesi amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Büro MemurSen’e resmi yazı gönderdiğini ileri sürdü. ri gelen temsilcilerinden oluşan bir ekip telekonferans yöntemi ile bir araya geldi. EGM’nin istediği bilgi notunun içeriğini doldurduk. Cemal Üstün, Muhammet Doğan, Mehmet Ümit Uğur 78 kişi idik. Diğer arkadaşlarım aklımda değil. Bu çalıştayda yazmış olduğumuz konu başlıkları nihai şekli BMS tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü’ne üst yazı ile gönderildi. Ve bu çalıştaydaki konular EGM tarafından olduğu gibi tasdiklenmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü ekstra bir konu dahi koymamış. Bir konuyu dahi çıkarmamıştır. Sadece mesleki alan bilgisi sorularını EGM eklemiştir. Size sağda solda ne anlatıyorlar bilmiyorum. Saygılarımla!” Konunun sosyal medya üzerinden yayılması üzerine Acartürk bu kez yeni bir duyuru ile Büro MemurSen Nazilli İlçe Temsilciliği görevinden istifa ettiğini açıkladı. Sınav ertelensin Gelişmeler üzerine Türkiye KamuSen’e bağlı Türk BüroSen, İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yazı gönderdi. Sendika yazısında, “kişinin isim vermek suretiyle kesin bir dille yapmış olduğu paylaşım, sınavın objektifliğine ve tarafsızlığına şüphe düşürmüş, yapılacak sınavda belirlenecek konu başlıklarının adı geçen sendika tarafından belirlendiği ve hatta sınav içeriğinin de bu sendikaca hazırlandığı algısını oluşturmuştur” dedi. Sınavda bu sendikaya üye personele ayrıcalık yapılacağı düşüncesinin personelin moral ve motivasyonunu düşürdüğünü belirten Türk BüroSen, şöyle devam etti: “Kurumda açılan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı birçok personelin kariyer imkânı için önem arz etmekte olup, söz konusu sınavda bu denli büyük bir şaibenin ortaya çıkması hem kurum itibarını hem de personelin idareye duyduğu güveni sarsmaktadır.” Sendika, öncelikle paylaşımı yapan kişi ve bu kişinin iddia ettiği komisyon içerisinde yer alan ismi anılan ve anılmayan kişilerin tespit edilmesini, “şaibenin” ortadan kaldırılması için sınavın ileri bir tarihe ertelenmesini istedi. Soruların da genel müdürlükten bağımsız sınav hazırlamaya yetkili bir kuruluş tarafından hazırlanması talep edildi. l ANKARA Sayıştay, Şeyh Edebali Üniversitesi’nde güvenlik açığını ortaya koydu Veriler ‘serbest dolaşımda’ KAZALARA KARŞI KURBAN KESTILER TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürü Kamuran Yazıcı, TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdür Yardımcısı Çetin Altun ve birim amirleri tren kazalarına karşı Ankara Tren Garı’nda kurban keserek dua etti. Kazaların yaşanmaması için kurban kesilmesi ve dua edilmesini eleştiren BTS Genel Sekreteri İsmail Özdemir, “Geçen hafta dört gün içerisinde TCDD’de üç önemli tren kazası oldu. İki makinist hayatını kaybetti, iki makinist ağır ve iki makinist de hafif yaralandı. Kontrol sistemleri tam olarak her zaman çalışmıyor. TCDD Taşımacılık AŞ Yönetimi bu eksiklikleri giderme yerine kurban keserek dua etti” dedi. Öte yandan, olayın sorulması üzerine TCDD yetkilileri kurban kesimi yapılmadığını savundu. Yetkililer fotoğrafların anımsatılmasına karşın böyle bir etkinliğin gerçekleştirilmediği belirtildi. Erken seçime kapıyı kapattı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, erken seçim tartışmalarına ilişkin “Ne erken seçimi ya? Bunlar kabile devletlerinin yaptığı iş. 2023’ün haziranında seçim yapılacaktır” dedi. Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 20202021 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin, Cumhuriyetin kuruluşunun ardından doğrudan milletin iradesiyle gerçekleştirilen en büyük yönetim reformu olduğunu savunan Erdoğan, “Güçler ayrılığı erkinin 3. ayağı olan yargı, ilk derece mahkemelerinden en yüksek organlarına kadar tüm unsurlarıyla adaletin tesisinde hizmet veriyor” dedi. Erken seçim tartışmalarına da tepki gösteren Erdoğan, “Ne erken seçimi ya? Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde belirlenen zamanın dışında bir seçime gidiliyor? Bunlar kabile devletlerinin yaptığı iş” ifadelerini kullandı. Erdoğan, yükseköğretimde en kısa zamanda yüz yüze eğimi hedeflediklerini belirtti. l ANKARA/ Cumhuriyet Baro başvurularında farklı kararlar ANKARA’DA ‘RET’ İZMİR’DE ‘DURDURMA’ İçişleri Bakanlığı’nın salgın gerekçesiyle baroların genel kurullarını 1 Aralık’a erteleme kararına yapılan itirazdan yargıdan iki farklı karar çıktı. Ankara Barosu’nun, kararın yürütmesinin durdurulması istemi, idare mahkemesince reddedilirken İzmir’de yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Ancak Konak İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, mahkeme kararını tanımayarak baronun başvurusunu reddetti. Ankara Barosu, genel kurullarının ertelenmesine ilişkin Ankara İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Ankara 5. İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Dava dilekçesinde Avukatlık Kanunu’nda baroların olağan genel kurul tarihlerinin belirtildiği, kanunla belirlenen tarihlerin genelgeyle değiştirilemeyeceği belirtildi. Mahkeme, yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verdi. Baro, karara karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itirazda bulundu. Seçim Kurulu mahkeme kararını tanımadı İzmir Barosu seçimlerinde Cumhuriyetçi grubun adayı Mustafa Çetin’in başvurusunu görüşen 1. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kararı değerlendiren Çetin, “İzmir’de de hâkimler var. Hakkımızı hukuk yolunda aradık” dedi. Bu karar üzerine İzmir Barosu yönetimi, Konak İlçe Seçim Kurulu’na başvurdu. Konak İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı, mahkeme kararını tanımayarak İzmir Barosu’nun bu hafta sonu yapılacak genel kurul ve seçiminin yapılması başvurusunu reddetti. Muğla 3. İdare Mahkemesi de önceki gün “Açıkça hukuka aykırı olduğu” gerekçesiyle yürütmeyi durdurmuştu. l İZMİR / Cumhuriyet Veli şikâyeti mobbinge dönüştü ABİDİN YAĞMUR Mersin’in Toroslar İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Badas, bir velinin şikâyeti üzerine okul idaresine gönderdiği resmi yazıda, velinin ağzından, skandal ifadelere yer verdi. Toroslar ilçesinde bir veli, 12 Ekim günü, CİMER’e dilekçe ile başvurarak kadın öğretmenlerin giyim tarzının “çok açık” olduğunu gileri sürerek şikâyette bulundu. Badas imzasıyla ilgili okula gönderilen yazıda öğretmenlere mobbinge varan ifadeler kullanıldı. Yazıda, velinin başvurusunun CİMER tarafından yönlendirildiği belirtilerek “Okulunuz velisi, bazı öğretmenlerin dekoltenin dekoltesi giyim tarzı olduğu, mini etekli öğretmenlerin ergenlik çağındaki öğrenciler karşısında nasıl eğitim verebildiği, yarınımızın erkek ve kız öğrencilerimiz öğretmenlerimizi örnek aldığı ile ilgili iddiaların gizlilik esaslarına riayet edilerek incelenmesi..” ifadeleri yer aldı. Öğretmenlere hakaret Türk EğitimSen Genel Başkanı Talip Geylan, “Bu seviyesizliğin hesabı sorulsun! Öğretmenlerimize hakaret eden bu başvuruyu yapan kadar, bu seviyesizliği inceleme konusu yapanları da kınıyorum. Sayın Ziya Selçuk’u mesullerden hesap sormaya davet ediyorum. Terbiyesizliğin lüzumu yoktur!” dedi. Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Hakan Boyar da “CİMER başvurusu bir utanç yazısıdır. İlçe Müdürlüğü’nün gönderdiği yazıda kadın öğretmenlerimiz üzerinde yaşam tarzları ve giyim tarzları üzerinden açıkça bir mobbing oluşturma çabası vardır” dedi. Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz da valiliğin ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün sorumlular hakkında inceleme başlatmasını talep etti. l MERSİN SEFA UYAR Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde, öğrenci, personel ve diğer kişilerden toplanan kişisel verilerin üniversite dışına aktarılması ya da yurtdışına çıkarılmasının önünde engel bulunmadığı ortaya çıktı. Sayıştay’ın, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’ne ilişkin hazırladığı 2019 yılı Denetim Raporu’nda, kişisel verilere ilişkin büyük eksiklik olduğu anlaşıldı. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (KVKK) gereklerini yerine getirecek kurumsal altyapının oluşturulmadığının tespit edildiği aktarılan raporda, tespit edilen eksiklikler şöyle: “Kişisel verilere erişim sağlayacak ve verileri işleyecek yetkililer belirlenmedi. Bilişim sistemlerinde halihazırda tutulan kişisel verilerin neler olduğu, ne zaman ve kimlerden toplandığı, ne şekilde kullanıldığı ve depolandığı belirlenmedi. Kişisel verilerin üniversite dışına ve yurtdışına aktarılması koşulları ile kişilerin rızasının alınması ve bilgilendirmesi yöntemleri tanımlanmadı. Kişisel verilerin işlenmesine ilişkin şartlar ortadan kalkmasına karşın kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi gerçekleştirilmedi. Bilişim ortamında tutulması gereken kişisel verilere kimin, hangi uygulamadan ve ne zaman eriştiğini gösteren kayıtlar tanımlanmadı. Mevcut kayıtlar, kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesi için yeterli değil. Tutulan kayıtların bütünlüğünün korunması için alınan önlemler yetersiz.” Öte yandan raporda, personel bilgi sistemi ve elektronik bilgi yönetim sistemi ile ilgili hizmetlerin, hizmet alımı yöntemiyle yerine getirildiği, bu sistemlerde önemli miktarda kişisel veri bulunduğu kaydedildi. Raporda, “özel nitelikli kişisel verilerin ilgili yazılımlar tarafından hiçbir şekilde kaydedilmemesinin güvence altına alınmadığı, kişisel verilerin, ilgili kişilerin ve üniversitenin açık izni alınmadan üniversite veya yurtdışına aktarılmasının kısıtlanmadığı” aktarıldı. l ANKARA TÜGVA’ya durdurma Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile TÜGVA arasında, ortaokul ve liselerde kulüp kurulması ve danışman hoca atanmasına ilişkin imzalanan protokol ile protokolün dayanağı olduğu belirtilen usul ve uygulama esaslarının yürütmesi, imam hatip liseleri dışında durduruldu. EğitimSen’den yapılan açıklamada, MEB ile Yüksek İstişare Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu TÜGVA arasında imzalanan protokole karşı iptal ve yürütmenin durdurulması davası açtıklarını Danıştay 8. Dairesi’nin, yürütmenin durdurulması kararını verdiği belirtildi. Açıklamada, “Kararın reddedilen imam hatip liseleri kısmı için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edeceğiz. Hiçbir eğitim kurumunu demokrasi ve laiklik karşıtı vakıf, cemaat ve tarikatların eline bırakmayacağız” denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear