25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 13 OCAK 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT HABER/YORUM Tek cümlelik bilgiye göre 7.5 dakikada bir kadın şiddete uğruyor Kadının acı tablosu Satılık vatan ve vatandaşlık! Her fırsatta “yerli ve milli” olduğunu iddia eden AKP iktidarı, her fırsatta Anadolu ve Trakya kültürüne yabancı olan Arap kültürüne, sermayesine ve siyasetine teslim olmaya devam etmektedir. Bir eğitim kurumundan ziyade, Arabistan’ın kültür ataşelikleri işlevini gören imam hatip okullarında yetişen AKP’li siyasetçiler, Türkiye’ye değil, Arabistan yarımadasındaki laiklik karşıtı köktendinci devletlere, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki laiklik karşıtı köktendinci örgütlenmelere hizmet etmektedir. İç politikada dinin, devlet, siyaset, hukuk ve eğitim işlerine müdahale etmesinin yolunu açarak laiklik ilkesini ortadan kaldıran ve anayasayı ihlal eden AKP iktidarı, dış politikada da aynı yolu izlemektedir. Suriye, Mısır ve Libya’da “İhvan” ve “Müslüman Kardeşler” örgütüyle bağlantılı odakları, Filistin’de Hamas’ı, Arabistan yarımadasında Suudi Arabistan’ı ve Katar’ı destekleyen AKP iktidarı, söz konusu dinci ve mezhepçi dış politikası sonucunda bölgede ve dünyada yalnızlığa itilmiştir. Bu hatalı dış politikanın sonucunda Suriye, İsrail ve Mısır ile ilişkiler dibe vurmuştur; Türkiye, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma projesinin de dışında kalmıştır. “Türkiye’nin Libya’daki hükümetle deniz sahasının kontrolü konusunda vardığı anlaşma ve Libya’ya asker göndermesi doğru mudur, yanlış mıdır” sorusu işin özündeki soru değildir. Asıl sorulması gereken sorular şunlardır: Türkiye neden Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma projesinin dışında kalmıştır ve Libya ile bu anlaşmaları yapmak zorunda kalmıştır? AKP iktidarı, Mısır ve İsrail ile iyi ilişkiler içerisinde olsaydı, Türkiye, İsrail ve Mısır, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma çalışmaları konusunda işbirliği yapıyor olmayacaklar mıydı? Türkiye’nin İsrail ve Mısır ile ilişkilerinin bozulmasının arkasında hangi nedenler yatmaktadır? Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinin bozulmasına neden olan şey neyse, İsrail ve Mısır ile ilişkilerinin bozulmasına neden olan şey de aynıdır. O da, AKP’nin ulusal boyutta olduğu gibi, uluslararası boyutta da, laiklik karşıtı köktendinci örgütlenmelere verdiği destektir. Bu zihniyetin yerli ve milli olduğunu, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına hizmet ettiğini savunmak olanaklı değildir. Bu, ulusal çıkarlara hizmet eden yerli ve milli bir bakış açısı değildir, dinci ümmetçi bir bakış açısıdır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, AKP iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını Araplara satma sürecine hız vererek de, gayri yerli ve gayri milli bir duruş sergilemektedir! İstanbul’da, Doğu Karadeniz’de, Ege’de ve Akdeniz’de arazilerin ve emlakların Araplara satılması; “Kanal İstanbul” adı verilen, gerçekte “Kanal ABD” ve “Kanal Katar” olan, bir yandan Montrö Antlaşması’nı geçersiz kılarak ABD’nin Karadeniz’e çıkmasına olanak tanıyan, bir yandan da Trakya’daki arazilerin Katar’a ve Suudi Arabistan’a peşkeş çekilmesine hizmet eden proje; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının Araplara 250 bin dolara satışa çıkarılmış olması, AKP’nin ne kadar gayri yerli ve gayri milli olduğunun başlıca göstergeleri arasındadır. Yerli ve milli olan bir hükümet, topraklarını ve vatandaşlığını yabancılara satmaz! Toprak ve vatandaşlık, satılık şeyler değildir! İşgalci emperyalist ülkelere karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı’nda büyük bir bedel ödenerek kanla kazanılmış olan topraklar, bir araziden ve emlaktan ibaret değildir! Bu savaşın sonucunda kurulan devletin vatandaşlığı da, parayla satılacak kadar ucuz ve değersiz bir şey değildir! Dünyadaki bazı ülkelerde var olan bir uygulama örnek gösterilerek yerli ve milli bir duruş sergilenmez. Kötü örnek, örnek değildir. Türkiye’yi yerli ve milli konuma sokacak olan şey, onu diğer ülkelerden ayıracak olan şeydir ve dünyada sergileyeceği onurlu duruştur. MAHMUT LICALI Türkiye genelinde 81 ilde faaliyet gösteren Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri’ne (ŞÖNİM) son 7 yılda 514 bin başvuru yapıldı. Buna göre her 7,5 dakikada ortalama bir kadın şiddete uğradığı gerekçesiyle resmi merkezlere başvurdu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, “Bu merkezlerden haberi dahi olmayan şiddet mağduru kadınları da düşünürsek ortaya çıkan tablonun acılığı daha da artıyor” diye konuştu. CHP’li İlgezdi’nin Türkiye genelinde 81 ilde faaliyet gösteren ŞÖNİM’lerle ilgili Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bilgi edinme yasası kapsamında yaptığı başvuruya yanıt verilmezken, bugüne kadar kaç kadının şiddet nedeniyle bu merkezlere başvuru yaptığı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın bir konuşmasının satır ara CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, “Bu merkezlerden haberi dahi olmayan şiddet mağduru kadınları da düşünürsek ortaya çıkan tablonun acılığı daha da artıyor” dedi. sından çıktı. CHP’li İlgezdi, Cumhur başkanı Yardımcısı Oktay’ın 2020 bütçe konuşmasında bugüne kadar açıklanmayan ŞÖNİM’lere yapılan başvuru sayılarıyla ilgili olarak tek cümlelik bir açıklaİlgezdi ma yaptığını belirtti. İlgezdi, Oktay’ın “81 ilde hizmete açtığımız Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri’nden bugüne kadar toplamda 514 bin kişi yararlanmıştır” ifadelerini kullandığını anımsattı. İlgezdi, ŞÖNİM’lerin 7 yıldır hizmet verdiği göz önüne alındığında, söz konusu resmi verilerin yılda yaklaşık 73 bin 500, ayda 6 bin 100, günde 204, saatte de 8 kadının şiddete uğradığının resmi olarak belgelendiğini gösterdiğine işaret etti. Başka bir deyişle resmi verilere göre her 7.5 dakikada bir kadının şiddete uğradığı gerekçesiyle ŞÖNİM’e başvurduğuna dikkat çeken İlgezdi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ŞÖNİM’lerle ilgili ayrıntılı bilgiyi kamuoyuna vermek istemediğini ileri sürdü. İlgezdi, “Sayın Bakan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Okay’ın açıkladığı rakamları ya bilmiyor ya da bilgi gizliyor. Bakanlık kulağının üzerine yatarak şiddeti gizleyemez ve önleyemez” değerlendirmesini yaptı. İlgezdi, ŞÖNİM’lerin bağlı olduğu Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne ayrılan bütçenin bakanlığın bakış açısını gösterdiğine işaret ederek “Kadın başına 3 lira ayıran Aile Bakanlığı aslında kadına, şiddeti de, tacizi de, sefaleti de hak görüyor” diye konuştu. l ANKARA BULMACA Strazburg’da Türkiye konuşuldu CHP Strazburg Birliği, Fransa’nın Strazburg şehrinde Türkiye’deki son siyasi gelişmelerin ve yurtdışındaki Türklerin sorunlarının ele alındığı bir panel düzenledi. Panele, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya da katıldı. CHP Strazburg Birliği Başkanı Burak Özkuzucu’nun ev sahipliği yaptığı toplantıda, araların da gazetemizin Paris Temsilcisi Süleyman Tosunoğlu, CHP Parti Meclisi Üyesi Emre Çam ve İsviçre Birliği Başkanı Nadir Köklü gibi isimlerin de yer aldığı çok sayıda kişi hazır bulundu. Etkinlik sonrası kitaplarını imzalayan Küçükkaya, elde edilen tüm geliri Türkiye’deki köy okullarına destek projelerinde kullanılmak üzere birliğe bağışladı. SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Çok ince açılmış yufkalar ve kremayla yapılan bir tür pasta... Yemek. 2/ Yunan rakısı... Küba kökenli bir dans ve müzik. 3/ Kadınların saçlarını tutturmak için kullandıkları U biçiminde toka. 4/ Belli bir topluluğa özgü olan işaret. 5/ 106 taşla oynanan bir oyun... İskambildeki dört renkten biri. 6/ Japon lirik dramı... Utanç duyma... İçine başka bir sıvı karıştırılmamış içki. 7/ Kısa ve hafif bir tüfek. 8/ Polonya halkından olan kimse... Bir şeyin tamamı. 9/ Bezekçilikte kullanılan yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedef... Boru sesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Palto, pardösü gibi giysilerin içine astar yerine dikilen kalınca yünlü kumaş... Bir nota. 2/ Şamanist Türklerde doğal var lıklarda bulunduğuna inanılan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 Ç E K T İ RME 1 2 3 4 5 EVREN EKE KRAK AYAR T E KM İ L B İ İN İL ŞİŞ 2 3 4 6 R A L HUR İ 5 7 8 9 MEY ŞUT K EKAB İ R EL ER İ Ş İ KL İ 6 7 8 ruhlara verilen ad... Küçük boylu, uzun ve ipeksi tüylü bir 9 köpek cinsi. 3/ Doğu ve Gü neydoğu Anadolu’ya özgü bir halk luk... Sık çalılık. 7/ Tören. 8/ Eski oyunu... Ceylan. 4/ İki akarsuyun dilde su... “Bir sesi duymaya birleştiği yer. 5/ Başıboş gezen göreyim / İki gözüm iki çeşme” hayvan sürüsü... Yaşamını ya da (Orhan Veli). 9/ Sığırlarda görülen kariyerini boşa harcamış kimse. 6/ bulaşıcı bir hastalık... Afrika’da Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak yaşayan, bacakları beyaz çizgili bir ve yemek borusu arasındaki boş hayvan. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 13 OCAK 2020 SAYI: 34431 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:50 06:34 06:54 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:21 13:17 15:42 08:02 13:02 15:30 08:21 13:25 15:57 Akşam 18:04 17:51 18:18 Yatsı 19:29 19:15 19:40 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Irak’ta ABDİran mücadelesi ABD’nin Kasım Süleymani suikastıyla ortaya çıkan sorun; Washington ile Tahran’ın Irak’taki “varlık” mücadelesidir: Özetle ABD İran’ı, İran da ABD’yi Irak’tan çıkarmak istiyor. ABD’nin İran’la ilgili temel hedefi, rejimi yıkmak ve “Batı’yla uyumlu” yani ABD’nin bölge hesaplarına karşı çıkmayan bir rejimin inşa edilmesini sağlamak. ABD, bu ana hedefi gerçekleştirmek için iki alt hedef belirlemiş durumda:  1. İran’ı baskılayarak içeriye hapsetmek. 2. İçeride rejim karşıtı ayaklanma için şartları olgunlaştırmak.  ABD, bu iki alt hedef için iki ayaklı bir strateji geliştirmiş durumda. Stratejinin birinci ayağı; “İran’ı baskılayarak içeriye hapsetme” hedefi için Tahran’ın Lübnan’daki nüfuzunu, Yemen ve Bahreyn’deki etkisini, Suriye’deki ve Irak’taki varlığını kesmek. Stratejinin ikinci ayağı; “rejim karşıtı ayaklanma için şartları olgunlaştırma” hedefi için ambargo uygulayarak İran’ın ekonomisini zayıflatmak ve bu zeminde halk ile yönetimi karşı karşıya getirmek.  İranSuriye bağlantısını kesme hamlesi ABD, stratejisinin birinci ayağını gerçekleştirebilme şansı bulamadı geride kalan yıllarda. Ve İran’ı, bulunduğu en uzak noktadan başlayarak sınırlarına doğru baskılayamadı bir türlü...  Bir süredir, bu stratejisinin içinde “bağlantı koparma” taktiği için planlama yapıyordu. Örneğin silahlandırdığı PKK’nin Suriye kolu PYD’yi, IrakSuriye sınırına konuşlandırarak, İran ile Suriye arasındaki bağlantıyı kesmek istiyordu.  Barış Pınarı Harekâtı sonrasında ABD’nin Türkiye ile imzaladığı 17 Ekim mutabakatı, kısmen bu taktik hedefle de ilgiliydi. Türkiye’nin Suriye içerisinde kısa bir derinlikte tampon kurmasına razı olan ABD, o tamponun altındaki bölgede PYD’yi tahkim ederek İran’a karşı sete dönüştürmeyi hesapladı. Trump’ın Erdoğan ile imzaladığı 17 Ekim mutabakatından bir hafta sonra, 24 Ekim’de yaptığı “Kürtlerin petrol bölgelerine yönelme zamanı gelmiştir” açıklaması, işte o planlamayla ilgiliydi. Trump bir taşla iki kuş vurma peşindeydi. Kasım Süleymani suikastı ise ABD’nin IrakSuriye sınırından içeri girerek, doğrudan Irak’ın içinde İran varlığına karşı hamle yapması demekti. Nitekim Washington bu terörist saldırısını “İran’ın kolunu kesmek” şeklinde tanımladı! ABD’nin Irak’tan çıkarılması gündemde  Ancak ABD’nin hamlesi ters tepti. ABD, İran’ı Irak’tan çıkarmak üzere hamle yapmışken, kendisinin Irak’tan kovulması gündeme geldi: Irak Parlamentosu, Amerikan askerlerinin ülkeden çıkarılmasını öngören yasa tasarısını onayladı (5.1.2020). Trump’ın buna yanıtı ise “emperyalist küstahlığını ve işgalci ahlaksızlığını” resmediyordu: “Eğer ayrılacaksak bize elçilikler için, inşa ettiğimiz yapılar için, yaptığımız yatırım için 35 milyar dolar ödemek zorundasınız. Yoksa biz orada kalacağız” (12.1.2020). Evet, ABD’nin hamlesi ters tepti. Üstelik Amerika, İran’a karşı Trump’ın arkasında da birleşmiyor! Hatta ABD Temsilciler Meclisi, Trump’ın İran’a yönelik askeri eylemlerine kısıtlama getiren karar tasarısını bile onayladı (10.1.2020). Dahası Tahran yönetimi, ABD’nin Irak’taki iki üssünü 8 Ocak’ta vurarak, Süleymani suikastına karşı “ölçülü” bir yanıt da verdi.  Aynı saatlerde Ukrayna Havayolları’na ait bir yolcu uçağının İran’da düşmesi ve 176 kişinin ölmesi ise vahim bir olaydı... ABD’nin uçak kazası sevinci! ABD ve Batı, hızla bu olayda İran’ı suçladı. Doğrusu biz de İran’ın Ukrayna uçağı düşürmesinin hiçbir mantığı olmadığı gerçeğine bakarak, Batı’dan gelen bu saldırıyı “komplo” olarak niteledik başta...  Ancak Tahran yönetimi üç gün sonra, uçağın, füze saldırısı olduğu gece, yanlışlıkla vurulduğunu açıkladı ve özür diledi.  Rusya Savunma Bakanlığı uzmanı İgor Korotçenko’nun değerlendirmesinde olduğu gibi, bu kazaya “tehdit seviyesinin yanlış değerlendirilmesi ve zaman yetersizliği” yol açmıştı. İran’ın Irak’taki ABD üslerini vurduğu ve ABD’nin karşı saldırısının beklendiği saatlerde meydana gelen bir “kazaydı” son tahlilde...  Kuşkusuz ABD’ye koz veren bu yanlışın muhasebesi tüm yönleriyle yapılmalı ve 176 insan hayatının hesabı verilmelidir. Tabii bunu ABD stratejisinin ikinci ayağı olan “rejim karşıtı ayaklanma için şartları olgunlaştırma” hedefini beslemeden yapmak gerekir... 1988’de “bilerek” bir İran uçağını düşüren ve 290 sivili katleden ABD, aynı emperyalist utanmazlıkla, İran’ın yanlışlıkla düşürdüğünü kabul ettiği ve özür dilediği bir uçak kazasını, “rejim karşıtı ayaklanmaya” dönüştürebilme peşinde! Trump bu hedefle Farsça tweet bile atıyor! Fakat nafile! Er geç ABD emperyalizmi bölgemizi terk edecek; ya çekilerek ya da anladığı şekilde kovularak!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear