23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: CAFER KURT 520 EYLÜL 2019 CUMA OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK >> Baştarafı 1’de ile sürdürülen güvenli bölge yaratma sorununda birçok nokta henüz aydınlığa kavuşmamıştı. Bir yanda güvenli bölge oluşturuluyor, öte yanda PKK uzantısı PYDYPG’ye ABD TIR’lar dolusu askeri malzeme veriyordu. Tüm bunların ortasında yapılan zirve, kuşkusuz tüm dünyanın gözlerini Ankara’ya çeviriyordu... İdlib ne olacaktı? İdlib’de TSK’nin etkinliği sürdürülebilecek miydi? ABD’nin etkin olacağı Fırat’ın doğusundaki güvenli bölge konusunda İran ve Rusya ne diyecekti? Bu karmaşık durumlar ve gelişmeler yanında bir diğer önemli konu da, “Suriye merkezi devletinin yeni Esad rejiminin durumu ne olacak” sorusuydu. Türkiye, bir yandan İdlib’deki etkinliğini sürdürmek istiyor, öte yandan da İdlib’de etkinliğini artıran köktendinci terör örgütlerinin güçlenmesine karşı çıkan Esad yönetimi ve Rusya’nın harekete geçmesiyle oluşabilecek yeni göç dalgasından da çekiniyordu. İşte tüm bu konular, Çankaya’da Astana süreci katılımcıları tarafından ele alındı; kararlara varıldı, bildiri yayımlandı, liderler açıklamalar yaptı. Alınan önemli kararlar şöyle özetle nebilir: ABD’ye Karşı Çıkış Rusya ve İran, Fırat’ın doğusunda ABD’nin girişimlerine karşı olduklarını kesin bir dille belirttiler. Üç liderin imzaladıkları bildiride “terörle mücadele kisvesi altında, Suriye topraklarında yeni özerk bölgeler yaratılmasına karşı oldukları” açıklandı. Bu nokta, kuşkusuz Türkiye açısından son derece önemlidir. Komşu Devletlerin Güvenliğini Tehdit Bildiride PKK ayrılıkçı hareketi ve ABD’nin yaratmak istediği özerk bölgeye karşı çıkılıyor. Açıkça, “komşu ülkelerin güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündem ve girişimlere” karşı olunduğu belirtiliyordu. Bu paragraf, Türkiye’nin öteden beri savunduğu temel politikayı destekleyen bir tavır sergiliyordu. İşin ilginç tarafı, Çankaya toplantısından iki gün önce, Esad yönetimi Birleşmiş Milletler örgütüne gönderdiği mektupta, Fırat’ın doğusunda toplanmış olan PKK/PYD unsurlarının terörist olduğunu resmen bildirdi. Böylece Esad yönetimi de Türkiye’nin doğrultusunda görüş bildiriyordu. Suriye’nin Toprak Bütünlüğü Bildiride, “Suriye’nin toprak bütünlü ğünün zayıflatılmasına kesin olarak karşı olunduğu” belirtiliyor. Ayrıca basın toplantısında Putin ve Ruhani, Fırat’ın doğusundaki ABD girişimlerine karşı olduklarını açıkça belirttiler. Örneğin Putin, “İstikrarın sağlanması bölgenin denetiminin Suriye hükümetine geçmesiyle mümkün olacaktır” derken, Ruhani ise “Fırat’ın doğusunda teröristler bulunuyor ve ABD, Suriye’yi bölmeye çalışıyor. Biz buna kesinlikle karşıyız” diyordu. Böylece, Türkiye’nin Fırat’ın doğusu ile ilgili politikalarına, İran ve Rusya güçlü bir destek veriyordu. İdlib Konusu Yukarıda belirtildiği gibi en yakıcı konulardan birisi İdlib ve TSK’nin İdlib’deki konumuyla ilgiliydi. İdlib’de gözlem noktalarında somut önlemlerin alınacağından söz edilmiştir. Bunun Rusya ile Türkiye’nin İdlib üzerinde anlaştıkları ve Türkiye’nin buradaki askeri varlığının devam edeceğini gösteren bir güvence olduğu belirtiliyor. Anayasa Komitesi Suriye’de sürmekte olan sorunların etkin çözümünü sağlamak için merkezi hükümeti güçlendirmek ve barışı sağlamak için öteden beri görüşülen anayasa komitesi kuruluşu konusunda uzlaşmaya varıldığı anlaşılıyor. Ortak bildiride şöyle deniliyor: “Anayasa komitesinin oluşumuyla ilgili çalışmaların başarı ile tamamlandığı” açıklandı. Bu açıklama, Suriye’de 9 yıldır süren iç savaşın ardından siyasi çözüm yönünde önemli adımların atılacağı ümidini güçlendirmiştir. Liderlerin açıklamalarında komiteye katılacak kişiler üzerinde anlaşmaya varıldığı da belirtildi. Son derece önemli bir gelişmedir. Erdoğan Esad Görüşmesi Suriye’nin toprak bütünlüğü, anayasa komitesi seçiminde uzlaşma, ABD politikalarına karşı çıkışlar, kuşkusuz Türkiye’nin milli çıkarları açısından önemli noktalardır. Konu ErdoğanEsad anlaşması üzerinde düğümleniyor. Putin, basın toplantısında, Ankara’da iki Müslüman liderin arasında bu konuda Kuran ayetlerine gönderme yaptı. Putin, “Allah’ın sözlerini hatırlayınız, siz düşmansınız, ama Allah sizin gönüllerinizi barıştırdı ve sizi dost yaptı. Sizi bölen konular arka planda olmalıdır. Manevi yakınlık ön plana çıkmalıdır. Şiddetin kabul edilmezliği konusunda Kuran’da sözler var” diye konuştu. Kuşkusuz Putin’in Kuran’dan alıntıladığı bu sözleri doğrudan Erdoğan’ı hedef alıyordu. Cumhurbaşkanı Ruhani, “Üç ülke olarak, Suriye konusunda toprak bütünlüğü ve üniter yapı üzerinde tavrımız ortaktır” dedi. Artık Türkiye’nin Suriye merkez hükümeti ile açıkçası Esad’la doğrudan temas içine girmesi kaçınılmazdır. ‘Yargıyı kontrol’ kavgasıBakanlar Abdulhamit Gül ile Berat Albayrak arasındaki gerilim AKP kulislerini hareketlendirdi Gül’ün, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 3 kez bir araya geldiği ve herhangi bir sorun yaşanmadığı belirtilirken, Tamince hakkındaki itiraz kararından Erdoğan’ın bilgisinin olduğu ifade ediliyor. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “maklube” çıkışıyla ortaya çıkan AlbayrakGül kavgasının altında yargıyı kimin kontrol edeceği çekişme sinin yattığı belirtiliyor. Gül’ün, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ekibi başta olmak üzere Cumhur başkanlığı ve partideki bazı grupların kendisinden haber siz yargıda bazı atamalar yap ma, yargıyı kontrol altına al emine kaplan ma çabalarından çok rahatsız olduğu, “maklube” çıkışını da bu nedenle yaptığı kaydedili yor. Albayrak ekibinin ise bazı talepleri ni yerine getirmeyen Gül’ü ekarte etmeye çalıştığı, olası bir kabine revizyonunda da Adalet Bakanlığı’na kendilerine yakın bir ismi getirmek istediği dile getiriliyor. AKP’de Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör’ün “FETÖ’yle mücadele eden hâkim ve savcıların yerine ByLock’çular getirildi” iddiasına Adalet Bakanı Gül’ün “Düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklube ye kaşık sallayanlar, çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi veremezler” yanıtı verme siyle AKP içinde ortaya çıkan kavganın neden kaynaklandığı konusunda AKP ku lislerinde şu değerlendirmeler yapılıyor: Gül ile Albayrak’ın arası açıldı: Adalet Ba kanı Abdulhamit Gül ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bugüne kadar çok yakındılar. Hatta Gül’ün kabineye alınma sında Albayrak’ın etkisi büyük oldu. Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun isti fasıyla sonuçlanan ve teşkilatı görevden alma yetkisinin MKYK’ye alınmasına iliş kin imza girişiminde ön saflarda yer al dı. Bu nedenle Gül, Cumhurbaşkanı Tay yip Erdoğan’ın sevdiği ve değer verdiği bir isim olarak biliniyor. Ancak Albayrak ile Gül’ün arası, Albayrak ekibinin yargı yı kendilerine göre şekillendirme girişim leri üzerine açıldı. HSK’de Gül’den habersiz işlem: Albay rak ekibiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı ve parti içindeki bazı gruplar, Gül’ün habe ri olmadan bazı atamalar yaptırmaya ça lışıyor. Yargıda, Gül’ün dışında başka ak törler de var ve bunlar yargıyla ilgili bazı tasarruflarda bulunmak istiyor. HSK’den bazı kararlar çıkarılıyor. Albayrak, yargı yı da kontrolü altına alabileceğini düşün dü, ancak Gül bunlara izin vermedi, gelen talepleri yerine getirmedi. Özellikle Yar gıtay üyesi olması istenen bazı isimlerin ataması yapılmadı. Gül’ün yakın çevresi ne, “Keşke beni alsalar da kurtulsam” di yerek dert yandığı belirtiliyor. Hedef Gül’ü değiştirmek: Albayrak eki bi, Gül’ün kabine dışında kalmasını, yeri ne kendilerine yakın bir ismin bakan ol masını istiyor. Gül Erdoğan ile görüştü: Gül, önceki gün “maklube” yanıtı vermesiyle ortaya çı kan kavganın ardından Cumhurbaşka nı Tayyip Erdoğan ile 3 kez bir araya gel di. Gül’ün yakın çevresi, Erdoğan’ın Gül’e destek verdiğini, herhangi bir sorun olma dığını belirtiyor. Adalet Bakanlığı’nın Fet tah Tamince hakkındaki FETÖ dosyasında verilen takipsizlik kararına yaptığı itiraz dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisinin olduğu kaydediliyor. l ANKARA KARABÜK’TEKİ GAZİLER GÜNÜ ETKİNLİĞİNDE ÇOCUKLAR GAZİLERİ YALNIZ BIRAKMADI Fedakârlığın sembolleri unutulmadı 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla Ankara’da bir dizi tören düzenlendi. Ankara Valisi Vasip Şahin ve beraberindekiler, Anıtkabir’i ziyaret ederken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gazileri kabul etti. Ulus’taki Atatürk heykeline çelenk konulmasıyla başlayan törende saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Mehmet Şükrü Tandoğan, burada yaptığı konuşmada, Türk milletinin Birinci Dünya Savaşı’nın ardından verdiği mücadele sonucunda bugünkü hür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin yolunu açtığını belirtti. 4. Kolordu Bölge Bando Komutanlığı tarafından, Atatürk heykeli önün de verilen konserde de askeri bando tarafından marşlar ve birçok türkü seslendirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün öğle saatlerinde; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve beraberindeki gazileri kabul etti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yayımladığı mesajında sehit ve gazileri şanlı tarihin, vatan, millet ve bayrak sevgisinin ölümsüz abideleri; Türk kahramanlığının, fedakârlığının gurur timsali; mazisi şan ve şerefle dolu Türk ordusunun ilham kaynağı olarak nitelendirdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli de birer mesaj yayımladı. l ANKARA / Cumhuriyet TOBB HEYETİNDEN ANNELERE destek Çocuklarının dağa kaçırıldığını ileri sürerek HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan ailelerin sayısı 43’e yükseldi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulları’nın başkanlarından oluşan 25 sanayici ve girişimci kadın da oturma eylemine destek ziyaretinde bulundu. Konya’da yaşayan Yıldız Ballı, Diyarbakır’daki HDP binası önüne gelerek, 2014’te İstanbul Esenyurt’taki tekstil fabrikasında çalışırken, kaybolan ve terör örgütü PKK’nin kaçırdığını iddia ettiği kızı Yasemin (21) için oturma eylemine katıldı. Kızının 16 yaşındayken kaçırıldığını ve o günden bu yana haber alamadığını söyleyen Ballı, “PKK’ye ya kın internet sitesinde, 10 gün önce kızımın öldüğü haberini okudum ve inanamadım. Konya’da boş mezar kazdım. Her gün gidip başında ağlıyorum. Eğer kızım öldüyse cesedi nerede? Cesedini getirsinler bana o zaman. Benim kızım yaşıyor, ölmedi. Ben kızımızın öldüğüne inanmıyorum” dedi. Trabzon’da terör örgütü PKK tarafından açılan ateş sonucu şehit edilen Eren Bülbül’ün (15) annesi Ayşe Bülbül, Diyarbakır’da kayıp çocuklarının bulunması için HDP il binası önünde oturma eylemi yapan annelere destek verdi. Bülbül, yaptığı açıklamada, “Ben kavuşamadım, onlar çocuklarına kavuşsun. Analar ağlamasın isterim” diye konuştu. l İç Politika Sigaraya yeni yasak geliyor EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin MKYK toplantısında şahsi araçlarda da sigaranın yasaklanması, içenlere ceza verilmesini sağlayacak düzenleme yapılması konusunda talimat verdi. AKP, MKYK’nin önceki gün yapılan toplantısında Suriye’deki gelişmelerle ilgili bilgi veren Erdoğan, 29 büyükşehir belediye başkanıyla yaptığı toplantıya ilişkin “Kamu yararı gözetilen her işi destekleyeceğiz” diye konuştu. Erdoğan, Adalet Bakanlığı’nın yargı reformuyla ilgili çalışmalarının bir an önce bitirilmesi gerektiğini kaydetti. Yeni oluşumları isim vermeden eleştiren Erdoğan, “Biz odağımıza kaybetmeyelim, kardeşliğimize sahip çıkalım” dedi. Toplantıda sigara yasakları da gündeme geldi. Başından geçen bir olayı anlatan Erdoğan, “Fahrettin Altun’la bir programa giderken trafikte bir araba gördüm. İçinde çocuklar vardı ve babaları şoför koltuğunda sigara içiyordu. Böyle şey olmaz. Niye bunlara ceza verilmiyor? Özel araçlarda da sigara tümüyle yasaklanmalı” diye konuştu. l ANKARA Doksan kilometre Normal şartlarda... Hadsiz bir insan, durup durup arada kadınlarla ilgili din adına aklı evvel fetvalar verdiğinde... Mesela, “Dinimizin hükümleri açısından tek sorun, kadının direksiyonda yanında mahremi yokken 90 km’den fazla araç kullanmasıdır” diyebildiğinde... Bu hükmü sosyal medyada rahatça dile getirebildiğinde... Gülünüp geçilmelidir. Hatta üzerine bin türlü şaka yapılabilmelidir. Virajlar, vitesler, motorlar, tekerlekler, frenler, kırmızı ışıklar, refüjler, viyadükler, tümsekler işin içine katılıp mesele iyice sulandırılabilmelidir. Üzerine de Nâzım’dan o şahane dize okunabilmelidir. “Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir ne harikuladedir 160 kilometre giderken öpüşmesi.” Ama normal şartlarda. Eğer şartlar normal değilse... Eğer şartlar bugünkü gibiyse... Mesela çocuk gelinlerin ve çocuk annelerin sayısı endişe verici bir derecede artıyorsa... Devlet adamları kadının yerinin evi olduğunu dillerine pelesenk etmişlerse... “En az üç çocuk” söylemi siyasi bir slogan olarak atılmaktaysa... Tarikatlar, cemaatler devlet katlarında fink atmaktaysa... Devlet okulları ısrarla imam hatip okullarına dönüştürülmüşse... Her okulun başına imam hatipli bir müdür dikilmişse... Çocukların başları daha anaokulundan itibaren örtülmeye başlanmışsa... Bu sisli ortamda daha önce de aynı şahıs bir kız çocuğunun 6 yaşında evlenebileceğini rahat rahat söyleyebilmişse... Ve ülkede yer yerinden oynamamışsa... Üstüne üstlük aynı şahsın kadınların araba kullanmalarıyla ilgili ileri geri fikirlerinin medyaya düştüğü şu günlerde... Üç yıldır birçok ilde öğretmen çalışma takvimini namaz saatlerine göre ayarlayan Milli Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim ve öğretim yılında bazı illerde ders saatlerini de artık namaz saatlerine göre ayarlamaya başlamışsa... Laiklik kaygısı kalmayan bir ülkenin çocukları için endişelenme çıtası artık çok aşağıya inmiş demektir. Ders saatleri namaz saatlerine göre ayarlanan çocuklar... Okullarda artık pedagoji eğitimi almış rehber öğretmenler yerine din hocalarıyla muhatap edilen çocuklar... Nâzım’ın yollardan, hızlardan ve öpüşmekten bahseden ve onlara görülecek güzel günler vaat eden dizelerini yüzleri kızarmadan okuyamayacak, hatta belki de hiç okuyamayacak olan, güzel günleri asla hayal bile edemeyecek olan o çocuklar... Sadece bilinçlerinde değil bilinçaltlarında da irrasyonel dünyanın rasyonel dünyadan daha kıymetli olduğu bilgisiyle eğitiliyorlar. O yüzden; Toplumsal cinsiyet eşitliğine dair eğitim meselesini eğitim müfredatından çıkarıp çöpe atan... Kızlarla erkeklerin kati çizgilerle birbirinden ayrıldığı ve inanca dair bir ahlakın biçimlendirdiği bir hayat ve giyim tarzını gerektiren din eğitimine ağırlık veren... Kadının toplumdaki yerini her fırsatta dine ve inanca göre tanımlamayı marifet sayan bir iktidarın eline düşen bu ülkede... Bir meczubun kadınların araba kullanmasıyla ilgili söylediği akıl almaz şeyleri aklı alan insanların ülkeyi yönettikleri ya da ülkeyi yönetenlerle ciddi bir münasebette oldukları gerçeğini hiç göz ardı etmemek gerekir. Kadınların araba kullanması ya da kaç kilometre kullanabilecekleri... Yanlarında mahremleri varken ne yapıp ne yapamayacakları... İffetlerini koruma sorumlulukları... Varlıklarının hesabını verme yükümlülükleri üzerine konuşmanın sadece ve sadece “komik” sayılacağı günlerin geri gelmesi için... Bugün bu çıkışları ve bu çıkışlara cesaret veren resmi tasarrufları ciddiye almak gerekir. Ki çocuklar kadınların kaç kilometre araba kullanabileceklerini düşünerek değil; 160 kilometre giderken öpüşmenin ne harikulade olacağını hayal ederek büyüyebilsinler. Sert ifadelerle istifa AKP’nin kurucuları arasında yer alan eski Di yarbakır Milletvekili Cuma İçten, “Başkaldırıyorum ve AKP’den istifa ediyorum” başlıklı bir yazı ile partisinden istifa ettiğini açıkladı. Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı yeni partide yer alacağını belirten İçten, FETÖ’de siyasilerin akrabalarına dokunulmadığını söyledi. İçten, “AKP’nin kuruluş aşamasından itibaren sisteme yönelik ilk itirazımız adalet hususundaydı. Ancak ne acıdır ki bugün de sisteme yönelik itirazlarımızın başında adalet kavramı yer almaktadır. Sistem yazboz tahtasına dönüştürülmüş, hukuk askıya alınmış, insan hak ve özgürlüklerinde ciddi anlamda gerilemeler yaşanmıştır” dedi. Eski AKP Konya İl Başkanı Musa Arat da partisinden istifa ettiğini duyurdu. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear