22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1320 EYLÜL 2019 CUMA İBB Şehir Tiyatroları’nın Perdeler20192020 sezonu 2 Ekim’de başlıyor ‘yeni’den açılıyor Yeni se zonun re pertu ORHUN varı ba ATMIŞ sın top lantısıyla açıklandı, toplan tıda sanata müda hale edilmeyeceği Yeni sezon için pastalı kutlama yapılan basın toplantısına vurgusu yapıldı. Muratlı, Uygur, Çakır başta olmak üzere Şehir Tiyatroları yetkilileri ve oyuncuları katıldı. (Fotoğraf: AA) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 20192020 sezonunda perdelerini 2 Ekim’de açacak. Şehir Tiyatroları yeni sezonda yeni repertuvarıyla izleyicinin karşısına çıkacak. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde dün yapılan basın toplantısında yeni sezonun programı açıklandı. Toplantıya İBB Kültür Daire Başkanı Hülya Muratlı, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Süha Uygur, Şehir Tiyatroları Müdürü Necip Sedat Çakır başta olmak üzere Şehir Tiyatroları yetkilileri ve oyuncuları katıldı. Başkan Muratlı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Kültür ve sanat herkes için her yerde olacak. Tüm İstanbullular tiyatroyla buluşacak” söz da 20192020 sezonunda sahnelenmesi planlanan yeni oyunları açıkladı. Oyunlar şöyle: Ay, Carmela (J. S. Sinistera), Biraz Gelir Misiniz? (Aziz Nesin), Mine (Necati Cumalı), Gece Kulübü (Tuncer Cücenoğlu), Yaygara 70 (Erol GünaydınCemal Reşit Rey), Deli İbrahim (Turan Oflazoğlu), Tatar Ramazan (Kerim Korcan/ Hüseyin Köroğlu), Bir Ziyaret (F. Dürrenmatt), Ramses II (S. Thiery), Çın Sabahta (Nezihe Meriç), İki Efendinin Uşağı (C. Goldini). Çocuk oyunları ise şu şekilde: Peri Kızı Müzikali (Sevtap Çapan), Rüya (Özge MidilliErtan Kılıç), Yaşayan Sayfalar (Şirin İnci). ‘İhraç edilenler geri dönebilecek’ Hülya Muratlı basın toplantısında, “Şehir Tiyatroları’ndan geçen yıllarda uzaklaştırılan, hatta işe geri dönüş davası kazandığı halde işine geri dönemeyen tiyatrocularla ilgili bir tasarruf olacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi: “İBB Şehir Tiyatroları’ndan ayrılan sanatçıları süreç içerisinde biz lerini hatırlatarak “Bu yeni nesil yönetim anlayışıyla biz de İstanbul’un her köşesine zaman içerisinde ulaşacağız” diye konuştu. Muratlı, ilerleyen günlerde daha iyiyi ve güzeli yakalamak amacıyla repertuvarda bazı değişiklikler olabileceğini ifade etti. Sözlerini ise şöyle sonlandırdı: “Bilimsel, mesleki ve etik ilkeler doğrultusunda sanata müdahale etmeden yenilikçi kararlar almak noktasında kararlı ve cesaretliyiz.” Genel Sanat Yönetmeni Süha Uygur ‘İsrafı önleyeceğiz’ Yeni sezonda bazı oyunların neden repertuvarda yer almadığı sorusuna Hülya Muratlı, “Önceliğimiz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin israfını önlemek. Proje bazlı oyunculara çok fazla yer verilmişti, bunların ekonomik maliyeti çok yüksekti ve biz ekonomik kaygılar başta olmak üzere ayrıca kendi oyuncularımızı ve tiyatromuzu ön plana çıkarmak adına repertuvardan kaldırdık” yanıtını verdi. de üzüntüyle izledik. Biliyorsunuz, yeni yönetimin ve sayın başkanımızın en önemli özelliklerinden bir tanesi de hukukun üstünlüğüne değer vermesi. Dolayısıyla hukuki sonuçlar aynen takip edilip uygulanacak. Sanatçılarımızın hakları ve hukuki kazanımları uygulanacak.” Başkan, yönetmelik değişikliğinin de gündemlerinde olduğunu ifade etti. 65 yaş üstüne öncelik Hülya Muratlı, basın toplantısında ayrıca iki yeni gelişmeyi aktardı. İlk olarak, Şehir Tiyatroları’nın yönetim kurulunda oyunculara ayrılmış iki kişilik yerin, artık “tepeden inme” değil, tiyatrocular tarafından seçilecek kişiler tarafından doldurulacağı vurgulandı. Bu açıklama, toplantıda bulunan oyuncular tarafından alkışla karşılandı. Muratlı, ikinci olarak da 65 yaş üstü izleyicilere yönelik bir karar alındığını belirtti. Karara göre, 65 yaş üstü izleyicilere yer ve bilet temini konusunda öncelik tanınacak. Biletlerin satışa sunulduğu ilk iki gün, öndeki iki sıra, 65 yaş üstü seyirciler ve onların misafirlerine ayrılacak. Kâmuran Şipal’a veda Almancadan yaptığı çevirilerle Franz Kafka, Rainer Maria Rilke ve Hermann Hesse gibi yazarların ülkemizde tanınmasını ve okunmasını sağlayan yazar ve çevirmen Kâmuran Şipal, hayatını kaybetti. Önceki gün Bakırköy Çamlık Hastanesi’nde çoklu organ yetmezliğine bağlı olarak yaşamını yitiren Şipal, 93 yaşındaydı. Şipal’ın Almancadan Türkçeye çevirdiği yazarlar arasında Franz Kafka, Alfred Adler, Ingeborg Bachmann, Wolfgang Borchert, Heinrich Böll, Alfred Brauchle, Bertolt Brecht, Max Brod, Elias Canetti, Sigmund Freud, Gustav Hans Graber, Günter Grass, Carl Gustav Jung, Thomas Mann, Rainer Maria Rilke, Robert Musil, Bernhard Zeller, Kâmuran Şipal Hans Zulliger ve Hermann Hesse gibi isimler bulunuyor. Şipal’ın ölümüyle ilgili Türkiye Yazarlar Sendikası bir açıklama yaptı. Açıklamada şu cümleler yer aldı: “Edebiyatımızın bir dönemini temsil eden yazdıkları ve çevirileriyle yeni bir dünyanın kapısını bizlere açan Kâmuran Şipal’ı yitirmenin üzüntüsü içindeyiz. Kafka, Gunter Grass, Freud, Rilke başta olmak üzere Alman dilinin birçok yazarı ve şairini dilimizle buluşturan ustamıza sonsuz saygımızla... Ailesinin, dostlarının, sevenlerinin ve okurlarının başı sağ olsun.” Şipal’ın yaşamı... Şipal, 24 Eylül 1926’da Adana’da dünyaya geldi. İstanbul Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun oldu. Almanya’da ihtisas çalışması yap tıktan sonra, İstanbul Üniversitesi’nde Almanca okutmanlığı görevini üstlendi. Kâmuran Şipal, eserlerini 1949 yılından itibaren dergilerde yayımlamaya başladı. “Beyhan”, “Elbiseciler Çarşısı”, “Büyük Yolculuk”, “Buhurumeryem”, “Köpek İstasyonu” adlı öykü kitapları ile romanları ise, “Demir Köprü”, “Sırrımsın Sırdaşımsın” ve “Dua Çiçeği”ni yazın hayatına kazandırdı. 1953 yılında Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazanan Şipal, “Elbiseciler Çarşısı” ile 1965 Sait Faik Öykü Armağanını, “Köpek İstasyonu” ile de 1988 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü’nü kazandı. “Sırrımsın Sırdaşımsın” ile 2011 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Şipal, yayımlanan son romanı “Dua Çiçeği” ile 2018 Sedat Simavi Ödülü’nü almaya değer görüldü. Kâmuran Şipal’in cenazesi memleketi Adana’da defnedilecek, İstanbul’da ayrı bir tören düzenlenmeyecek. l Kültür Servisi Ardan Ergüven’in ‘Giz’ sergisi Schneidertempel Sanat Merkezi’nde 18 Eylül Çarsamba gu¨nu¨ grafik tasarımın hoca sanatc¸ılarından Ardan Ergüven’in soyut desenlerinin yer aldığı “Giz” sergisi ac¸ıldı. Sergide yer alan c¸alıs¸malar kaligrafi fırc¸asıyla c¸izilen desenlerin bu¨yu¨tmelerinden olus¸uyor. İpek baskı tekniği ile çoğaltılan bu görüntüler fırc¸a darbelerinin ve mu¨rekkep lekelerinin c¸es¸itlemelerinden meydana geliyor. Bu desenler bir s¸eye benzemeye c¸alıs¸mayan ve kendileri olarak var olan izler. Neredeyse gördüğümüz her imgeye anlam yüklediğimiz ve metalaştırdığımız bir zamanda rastlantısal “iz”lere bakmanın yarattığı olanakları gündeme getiren sergi Schneidertempel Sanat Merkezi’nde 6 Ekim’e kadar izleyicilerle buluşmaya devam edecek. www.schneidertempel.org Ağaç Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” bölümü, gönüllü öğrenim görülen kültür üniversiteleri denli yarar sağlar. Oradaki yazılardan seçilenlerle 100’ü aşkın kitap çıkar. Gürol Tonbul’un gazetemizde 11 Eylül’de yayımlanan “Aşkın ruhu ve Dersu Uzala...” başlıklı yazısı onlardan biri: “Elli metre otobanın gürültüsünü otuz desibel azaltan, gövdesinde, yapraklarında en az elli kuş türünü ve canlıyı yaşatan, kırk ton toz emen, ürettiği oksijenle insanları ve toprağında ürettiği humus ile başka canlıların da yaşamasına aracılık yapan olağanüstü bir varlıktan söz etsem... Alkış tutarsınız değil mi? Bu sihirli varlık ağaçtır ağaç... Yani her teknolojik gelişim uğruna, rant uğruna kestiğiniz, yaktığınız, yok ettiğiniz ağaç... Hani kıymetli otomobiliniz kirlenmesin diye, otomobilinizin camını açıp dışarı savurduğunuz sigaranızın bile yakıp kül ettiği ağaç... Günümüzdeki çevre ve hava kirliliğinin yüzde ellisini temizleyen bu olağanüstü varlığı nasıl keser, nasıl yakar insan?” Akira Kurosawa Ünlü Japon yönetmen Akira Kurosawa. “Su Değirmenleri Köyü” filminin 103 yaşındaki başkişisine ağaç üzerine şunları söyletiyor: “İnsanoğlu için en önemli şeyler temiz hava ve sudur. Ve bu ikisini üreten ağaç ve bitkiler. Her şey kirletiliyor, temizlenmemek üzere! Kirli hava ve kirli su insanoğlunun ruhunu da kirletiyor.” Su değirmencisi, doğa kirliliğinin, bütün canlıların ölümüne yol açacağını, bunun da doğayı yaşanmaz kılacağını da ekliyor sözüne: “Günümüz insanı, doğanın bir parçası olduğunu unutmuş. Şu anda, hayat kaynakları olan doğayı yok etmeye devam ediyor. Her zaman daha iyisinin yapılabileceği sanılıyor. Özellikle bilim adamları... Akıllı olabilirler, ancak anlayamadıkları şey doğanın gücü. İnsanları mutsuz eden şeyleri icat edip duruyorlar. Daha beteri, insanların bu icatları bir mucize olarak görmeleri. Tapıyorlar onlara. Farkında değiller, oysa doğa ellerinden gidiyor...” Bilinç akımı İnsan, çağımızda dağların, taşların, ormanların, akarsuların, denizlerin, okyanusların, su kaynaklarının kirlenmesinin yaşamsal tehlike yarattığının bilincine varınca, sanatta başlayan bilinç akımı, etkisini ruhlarda da gösterdi. Bu bilinç, bilim insanında, aklını yaşamının kılavuzu eyleyen aydınlarda da uyandı. Gençlerde ise, geleceğini kurmada kendine düşeni yerine getirme sorumluluğuna yol açtı. Amerika, Almanya, Hollanda, İsveç, Fransa, İtalya hatta Ukrayna gibi, varoluş duygusunun bilince dönüştüğü ülkelerde, ilkokul çocuklarından üniversiteli gençlere toplumsal eylemlerin görüntüleri yansıyor TV’lere, gazetelere. Hele birinde kızlı erkekli bir topluluk, doğa kirliliğine tepkilerini yüzlerini katran karası boyalara bulayarak gösteriyor. Takım gezisi Gençlerin Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesini önlemek için topluca eyleme geçmeleri, iktidara karşı tepki diye yorumlandı. Oysa başkaldırı sanılan bu olay, gençliğin ağaçları koruma duygusundan doğmuştu. Kültürümüzde ağaç kutsaldır. Söylem gücümüzün önemli kaynağı Dede Korkut Kitabı’nda geçen şu deyişle bile kanıtlanabilir bu: “Mekke ile Medine’nin kapısı ağaç, Büyük büyük suların köprüsü ağaç, Kara kara denizlerin gemisi ağaç, Zülfekâr’ın kınıyla kabzası ağaç, Hasan ile Hüseyin’in beşiği ağaç...” İnanıyorum ki, Gezi olaylarında sözü geçer biri ortaya çıkıp olayların ağaca beslenen inançtan doğduğunu belirtme erdemini gösterseydi, ne Taksim Meydanı’na gencecik çocukların kanı akardı, ne de özgürlük tarihimize lekeli bir sayfa eklenirdi... Ruhi ve Sıdıka Su türkülerle anılıyor Ruhi Su ve Sıdıka Su her yıl olduğu gibi bu yıl da Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği’nin düzenlediği çeşitli etkinliklerle anıla cak. İlk etkinlik bugün sa at 13.00’te Ruhi ve Sıdıka Su’nun Zincirlikuyu’da Ruhi Su ki anıt mezarında gerçekleştirilecek. Dostla rı, sevenleri, öğrencileri Ruhi ve Sıdıka Su’ya türkülerle, şiirlerle sevgi ve saygılarını ifade edecekler. Anma toplantısı her yıl olduğu gibi Sümeyra Çakır’ın başucunda söylenecek tür külerle sona erecek. Anma etkinliklerinin ikincisi 22 Eylül Pazar, saat 20.00’de Şişli Belediyesi, Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde yapılacak. Ruhi Su Dost lar Korosu’nun, Ruhi Su’nun öğrencilerinden Refik Köksal yönetiminde türküler seslendi receği konsere Cem Erdost İleri, Mercan Er zincan ve Erdal Erzincan da türküleriyle ka tılacak. Konser katılıma açık ve ücretsizdir. Bilgi için: www.ruhisu.org.tr l Kültür Servisi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear