17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 26 AĞUSTOS 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı birinci sayfada Bilindiği gibi geçen yıl başlayan Astana sürecinde, İdlib’in iç güvenlik sorumluluğu Türkiye’ye verilmiş ve TSK o bölgede 12 ayrı gözlem noktası kurmuştu. Öyle anlaşılıyor ki gözlem noktalarının oluşturulması bölgedeki sorunları çözemedi. Son aylarda Şam bölgesindeki terörist ve radikal unsurların İdlib bölgesine kaydığı uluslararası yorumcular tarafından belirtiliyor. Hatta İdlib bölgesinin uluslararası terör eğitim merkezine dönüşebileceği değerlendirmesi de yapılıyor. Çok önemli İdlib’de TSK konvoyuna saldırılması son derece önemlidir. Konu sadece İdlib’i değil temelde RusyaTürkiye ilişkilerini de ilgilendiriyor. Ortadoğu denkleminde Rusya’dan destek alan Türkiye ile Rusya arasında soğukluk yaratabilecek bir durum doğabilir mi? Konuya bu açıdan bakıldığında şu noktalar öne çıkıyor: Uluslararası basın ve TV’ler, TSK konvoyuna eskortluk yapan sivil araca hava saldırısını doğrudan bir Rus pilotunun yapmış olması; ya da bu hareketin Rus askeri yetkililerin denetimi altında yapılmış olmasının gerçekçi bir yorum olduğunu belirtiyorlar. Kimi siyasal yorumcular da “Türk konvoyuna ateş açan uçağın kokpitinde kim vardı” sorusunu sordular. Hatta açıkça “TSK konvoyuna ateş eden uçağın SU22 tipi bir Rus uçağı” olduğu yazıldı. TSK konvoyunun önündeki arabada ölen 3 kişinin arasında Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Feylak Şam Tümeni Komutanı Hüseyin Kasım olduğu sosyal medyadan fotoğraflarıyla açıklandı. Bilindiği gibi Özgür Suriye Ordusu Esad’a karşı bir oluşumdur. Bugüne kadar tüm bu bilgilere karşı çıkılmadı. Satranç tahtası Aslında Ankara’nın en sıkışık döneminde Ortadoğu satranç tahtasında Moskova önemli bir hamle yapmış bulunuyor. Rusya bu bölgedeki yoğunlaşan terörist yapılardan kuşku duymaktadır. BM tarafından terörist olarak kabul edilen “Heyet Tahrir üş Şam (HTŞ)” ve diğer radikal cihatçı gruplar Moskova’yı rahatsız etmekte ve bunların kendi sınırlarına sızacağından da kuşku duymaktadır. Putin, İdlib’deki radikal cihatçı gruplarla Türkiye’nin bağının kesilmesini istemektedir. Merkezi Suriye yönetimine gelince: Esad yönetimi giderek denetim ve etki alanını genişletmektedir. Esad güçleri, Han Şeyhun bölgesinin denetimini sağlamış durumdadır. Ayrıca, karayolunun tamamının denetimini ele geçirerek başkent Şam’dan Halep’e bağlantı kurmak istiyor. Telefon diplomasisi Bu bağlamda İdlib’deki hava saldırısı ve gelişmeler çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan 23 Ağustos günü Putin ile bir telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmeden sonra Erdoğan’ın Moskova’ya gideceği açıklandı. Aynı gün Kremlin tarafından yapılan açıklamada “Putin ve Erdoğan’ın terörist tehdidin ortadan kaldırılması yolundaki ortak hedefler konusunda girişimler yapılmasında uzlaşı içinde oldukları” belirtildi. Bu açıklamadan da görüleceği gibi İdlib’deki “terörist tehdit” sorunu öne çıkıyor. Esad güçleniyor Yukarıda belirtildiği gibi, merkezi Şam yönetiminin son aylarda kendi denetimi altındaki alanı rejim karşıtlarından temizlediği ve denetim bölgesini genişlettiği biliniyor. Açıkçası Esad’a bağlı güçler askeri yönden giderek etkinlik sağlayan bir duruma gelmiş bulunuyorlar. Ancak yukarıda belirtilen şu nokta yinelenmelidir: “Suriye’deki tüm askeri ve siyasi hareketler ve etkinlikler Rusya’nın doğrudan ya da dolaylı etkisi altındadır.” Tüm bu nedenlerle yarın başlayacak olan Moskova görüşmeleri son derece önemlidir. AsıBkıDşm aSuriye arasında Türkiye Suriye’nin batısında İdlib’de ve doğusunda YPG/PKK’nin etkili olduğu Kuzey Suriye’de sürekli hareket halindedir. Türkiye, Suriye bağlamında, bir yerde Rusya ile eşgüdüm içinde yürüttüğü İdlib’de, öte yanda “Amerikan koridoru” ya da “Kürt koridoru” adı verilen konuda ise ABD ile eşgüdüm içinde oluşturulmaya çalışılan “güvenli bölge” arasında sıkışmış bulunuyor. Türkiye bir yandan iç politikadaki oluşumlar, öte yandan ekonomik alandaki sıkışık durum nedeniyle “güvenli bölge” konusunda ABD’nin öne rilerine yaklaşmış bulunuyor. Bu son gelişmelere Rusya ve İran’ın olumlu bakmadıkları da biliniyor. Toprak bütünlüğü Türkiye, son 30 yıldır kendi ülke bütünlüğü için ABD ve AB destekli PKK’ye karşı büyük mücadele vermektedir. Bu nedenle Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunu savunması gerekli ve zorunludur. Türkiye’nin milli çıkarlarına da uygundur. Türkiye nasıl ki kendi sınırları içinde ayrı bir devletçik ya da ayrı bir özerk yapı istemiyorsa, böylesi bir strateji yürüten Suriye’nin bu politikasına saygı duymalıdır. Moskova’da ciddi görüşmeler yapılacaktır. Putin, İdlib bölgesinden terörist yapılanmaların, özellikle “cihatçı” grupların temizlenmesini isteyecektir. Öyle anlaşıyor ki ABD ile yürütülen güvenli bölge konusunda da Suriye merkez yönetimiyle ilişki kurulmasını talep edecektir. Milli çıkarlar Türkiye, Suriye denkleminde en zor günleri yaşıyor. İki süper güç arasında sıkışmış görünüyor. Oysa, milli çıkarlar şu noktaları işaret ediyor: Türkiye, 1. Suriye merkezi hükümetiyle acil olarak görüşmelere başlamalıdır. 2. ABD’nin denetim ve güdümündeki “güvenli bölge” anlaşmasının ayrıntıları belli değildir. ABD’nin Irak’ın kuzeyinde yıllar önce aynı metodu uyguladığı unutulmamalıdır. ABD bugün bile sözde güvenli bölgedeki PYD/ PKK unsurlarına askeri malzeme göndermektedir. 3. Türkiye bir an önce Ortadoğu’nun ekonomik gerçeği olan Doğu Akdeniz ve Ege konularına yoğunlaşmalıdır. AKP’lilere 600 bin liralık hediye! Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne ikinci defa kayyım olarak ata nan Vali Mustafa Yaman’ın 31 Mart seçimlerinden önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP’li bakanlara hediye ettiği toplam 582 bin 618 li ra tutarındaki gümüş takı ve benzeri eşyaların faturaları ortaya çıktı. DW Türkçe’nin haberine göre, ilk olarak Kasım 2016’da kayyım ola rak atanan Yaman’ın, Erdoğan ve aralarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da bulunduğu bazı bakan Faturalarda, kayyım atanan Vali Yaman’ın Erdoğan için 3 Mayıs 2017’de 136 bin 946 liralık, Soylu için ise 39 bin 883 liralık hediye aldığı görülüyor. lara aldığı hediyeler “Mardin Büyük Yaman’ın görevde olduğu dönemde hedi konaklama harcamaları da, belgelere gö şehir Belediyesi Başkanlığı’na” fatura edil ye alınan bakanlar arasında dönemin Mil re yaklaşık iki milyon lira değerinde. Bu di. Mardin’de bulunan Fırat Silver isim li Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Savun na göre 1 Ocak 2019’da Mardin'i ziyarete li gümüşçüye ait olduğu anlaşılan fatu ma Bakanı Fikri Işık, Orman ve Su İşleri giden Soylu ve beraberindeki heyet için ralarda, Yaman’ın Erdoğan için 3 Mayıs Bakanı Veysel Eroğlu, Gençlik ve Spor Ba 266 bin 760 liralık ziyafet veriliyor. Kayıt 2017’de 136 bin 946 lira, Soylu için ise kanı Osman Aşkın Bak da yer alıyor. lar, Soylu ve beraberindeki heyetin 3 bin 39 bin 883 liralık hediye aldığı görülüyor. Yaman’ın kayıtlara geçirdiği “ziyafet” ve 800 kişiden oluştuğunu gösteriyor. Yerel kaynaklara göre ise, kentte bir defada 3 bin 800 kişiye ziyafet verebilecek bir mekan yok. Yaman’ın, AKP’liler için yaptığı lüks araç kiralamalarının kayıtlı toplam tutarı da bir milyon lirayı geçiyor. Yanıt vermediler Öte yandan haberde, Mardin Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, eski bakanlardan Osman Aşkın Bak ve İsmet Yılmaz ile Fırat Silver yetkilisinin konuya ilişkin açıklama yapmayı reddettiği aktarıldı. Yaman’ın 20162019 arasında görevde olduğu süreçte yaptığı harcamaları ilk kez 2 kere görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk gündeme getirmiş, HDP milletvekili Ebru Günay da Meclis’e taşımıştı. l Haber Merkezi Haksızlığa susmayacağızİBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı’da CHP’nin İstanbul örgütleri ile buluştu: İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İzmir’de yanan, Kaz Dağları’nda yok edilen ormanlar da, kadına gösterilen şiddet de bizi ilgilendiriyor. Türkiye’de yaşanan hukuksuzluk varsa, o da bizi ilgilendiriyor” dedi. İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Avrasya Gösteri Merkezi’nde, CHP il, ilçe, kadın ve gençlik kolları yöneticileriyle bir araya geldi. Etkinliğe CHP’li belediye başkanları ile meclis üyeleri de katıldı. İmamoğlu, Türkiye’de yaşanan her sorunun İstanbul’u ilgilendirdiğini kaydederek “Bizi, İzmir’de yanan, Kaz Dağları’nda yok edilen ormanlar da, kadına gösterilen şiddet de, Karadeniz’de yaşanan sel de ilgilendiriyor. Türkiye’de yaşanan hukuksuzluk varsa, o da bizi ilgilendiriyor. Milletin iradesi yok sayılıyorsa, buna karşı söz söylemek de bizim sorumluluğumuzdadır. Çünkü biz asla, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı susanlardan olmayacağız. Ona, “dilsiz şeytan” denir” ifadelerini kullandı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, yaşanan sel sonrası yapılan eleştirilere yönelik, “25 yıldır seller oldu, insanlar öldü. Bunu 40 günlük süreçte bana yüklemeleri ve bir tatile bağlayarak beni vatandaşa şikâyet etmeleri çok üzücü. Sayın Erdoğan, Urla’da tatildeyken beni arasalardı, geçmiş olsun dileselerdi” dedi. l İç Politika İBB şirketlerine atama İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), belediyeye ait şirketlerin yönetim kurulu üyeliklerine yeni atamalar yaptı. İGDAŞ’a, İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut yönetim kurulu başkanı, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli ile İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Çakılcıoğlu yönetim kurulu başkan yardımcıları, Koç Üniversitesi’nden Zeynep Neyza Akçabay yönetim kurulu üyesi olarak atandı. İGDAŞ’a yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak atanan Yeşim Meltem Şişli KİPTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı oldu. KİPTAŞ başkan yardımcılıklarına ise İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Yasin Çağatay Seçkin, önceki yönetimde İSKİ Genel Müdür Yardımcısı olan ve istifa eden Cafer Sezgin getirildi. KİPTAŞ Genel Müdürlüğü’ne getirilen Ali Kurt da yeni yönetim kurulu üyesi oldu. l DHA CHP’LİLERDEN AHMET TÜRK’E ZİYARET VEKİLLER TARTAKLANDI Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasına tepki için başlayan eylemler bir haftayı geride bıraktı. Diyarbakır’da dün Lise Caddesi’nde yapılan oturma eylemine, HDP milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri, Barış Anneleri ve çok sayıda kişi katıldı. HDP milletvekili Oya Ersoy, Diyarbakır halkıyla omuz omuza mücadele etme sözü verdiklerini söyleyerek “Bu mücadele kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesidir. Halkın çıkarlarını düşünenlerin mücadelesidir. Bu nedenle biz kazanacağız, kadınlar kazanacak” dedi. Açıklamanın ardından grup oturma eylemini sonlandırıldı. Mardin ve Van’da eylem yapmak isteyen ve aralarında HDP milletvekillerinin de bulunduğu çok sayıda kişiye polis sert müdahale etti. Van’da gözaltına alınanlar arasında Emek Partisi (EMEP) Van İl Başkanı Hayrettin Alan’ın da bulunduğu öğrenildi. 8 üye görevden alındı İçişleri Bakanlığı, Van’ın Tuşba ilçesinde 1, Edremit ilçesinde 3 ve Çaldıran ilçesinde 4 HDP’li meclis üyesini görevden aldı. Karara gerekçe olarak 8 kişi hakkında yürütülen terör soruşturması gösterildi. ‘Başörtüleri zorla çıkarıldı’ Öte yandan HDP’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, Van’da gerçekleştirilen kayyım protestosunda gözaltına alınan İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez ve beraberindeki kadınların başörtülerinin zorla çıkarıldığı duyuruldu. İnsan ve Özgürlük Partisi, gözaltındaki kadınlara bone verildiğini açıkladı. l Haber Merkezi CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi (PM) üyesi Ali Şeker, PM üyesi İlhan Cihaner, eski Mardin Milletvekili Mahmut Duyan ve İstanbul İl Başkan Yardımcısı Murat Akbaş görevden alınan ve yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü dün ziyaret etti. CHP heyetinin ziyaretinin kendilerini mutlu ettiğini belirten Türk, “İnanıyorum ki demokrasinin güçlü hale gelmesi için hepimiz payımıza düşenin ne olduğunun bilincindeyiz. Gelecekle ilgili demokratik bir Türkiye için daha güçlü bir ortak akıl ortaya koyarak gerçekleştireceğimize inanıyorum. CHP heyetinin buraya gelmesi bizim için çok değerlidir” dedi. Ali Şeker de kayyım atamaları ile seçme ve seçilme haklarına yönelik bir gasp girişimi olduğunu belirterek, “Yapmamız gereken demokratik siyasetin önünü açmaktır. Yargı, sipariş davalarla belediye başkanlarına karşı sopa olarak kullanılıyor. Sandığın gaspı karşısında direnmek herkesin boynunun borcudur” diye konuştu. Cihaner de “Muhalefet partilerinin olası ittifaklarına karşı bir müdaheledir bu kayyım atamaları. Yargıdan çıkacak kararı bile beklemeden bunun yapılmasının amacı belediyelere çökmektir. Bu hukuk dışı uygulamaya son verilmesini umuyoruz” ifadelerini kullandı. l İç Politika Mine Sirmen ile vedalaşma... Bir veda töreni idi. Sadece Ali Sirmen’in eşi değil, bizlerin de arkadaşı olan, dostu olan Mine Sirmen ile vedalaşıyorduk. Ali için de bir eşten fazlası olduğunu düşünürüm. O da bir dayanışma simgesi ile vedalaşıyordu. Ali Sirmen, yaşamın pek çok inişini çıkışını yaşamış bir usta, bir yaşam ustası. Şimdi, orada, acısına ortak olanların gördüğü vakur adam kim bilir neler hissediyordu. Hiç kimse bir başkasının acısını yaşayamaz. Ben, en çok Barış Derneği davasının günlerini anımsadım. Genco oradaydı. Gencay Şaylan. Benim için o günlerin Genco’su. Silah arkadaşlarım. Hapishane bir mücadele yeridir. Hapis yatmak bir mücadeledir. Öyle “Bu üstüme kapanan kapılarda yatmak için ne yaptım ki?” türünden dövünmelerle zaman geçirmeyeceksin. Mücadele yapıyorsun. Eşitsiz güçlerle sürdürmek zorunda kaldın ve mücadeleyi geçici olarak kaybettin. Dikkat et, savaşı kaybetmedin, sadece bu raundu kaybettin. İşte, şimdi 2019 yılındayız. Nerede Kenan Evren? Nerede Nurettin Ersin?, Nerede Tahsin Şahinkaya? Onlar hayatta değil. Tarihe, 12 Eylül 1980’in faşist darbecileri olarak geçtiler. Amerika’nın güdümünde ve onayında bir darbe. Ve siz, alnınızın akıyla çıktınız ve mücadelenizi sürdürüyorsunuz. Haklısınız, haklıydınız, gene haklısınız. Önemli olan, doğru yerde durmak ve orayı terk etmemektir. Mine Sirmen, o mücadelenin bir parçasıydı. Ortak mücadele gücü, biz yatanlardan çok daha fazlasıydı ve bunu biliyorduk. Bu mücadele, bu demokrasi mücadelesi, bu adalet mücadelesi, bu uygarlık mücadelesi bugün de devam ediyor. Mücadele sınavlardır... Demokrasi mücadelesi, adalet mücadelesi, uygarlık mücadelesi bugün de devam ediyor. Her mücadele, toplumsal güçler için de, toplumun bireyleri için de sınavlardır. İşte sınav. Adli yılın açılış töreni olarak karşımıza çıkıyor. Bu töreni Saray’da yapma kararı üzerine Yargıtay, baroları bu törene davet ediyor. İzmir Barosu, İstanbul Barosu, Ankara Barosu ve daha pek çok baro, “toplantının Saray’da yapılmasının hukukun bağımsızlığını zedeleyeceğini ve buna bağlı nedenleri” ileri sürerek KATILMAYACAKLARINI bildiriyor. Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu ise, hukuk alanında yapılacak değişiklikleri ve avukatların kazanımlarını öne sürerek “KATILACAKLARINI” açıklıyor. Böylece ortaya çıkan garip durum, tabanını kaybeden bir tavan örgütünün hazin yalnızlaşmasını ortaya koyuyor. Metin Feyzioğlu bu ilişkiyi “diyalog” olarak açıklayabilir, “normalleşme çabası” diye ileri sürebilir. Ancak “diyalog” da, “normalleşme çabası” da, karşılıklı iyi niyetle ve eşitlikle yapılacak işlerdir. Bu noktada yaşanan gerçek, bir “MUKTEDİR”in denetimsiz iktidarına boyun eğmiş itaatli bir destek olmaktadır. Acaba Barolar Birliği Başkanı, bağımsız bir hukukun işlerliğini görüyor mu? Hapisteki insanlar. Cumhuriyet gazetesinin eski yönetici ve yazarları, Eren Erdem, Selahattin Demirtaş ve başka birçok insanın çektiği çile neyi anlatıyor? Bugünlerde HDP’nin kazandığı belediye başkanlıklarını hiçbir yargı kararı olmadan görevden alıp “kayyım atama” işlemi hakkında Feyzioğlu ne diyor? Akademisyenlerin maruz kaldığı haksız işlemler, haksız hukuksuz uygulamalar bağımsız hukukun neresine sığıyor? Metin Feyzioğlu bunları nasıl içine sindiriyor da Saray’da yapılacak toplantıya katılacağını açıklıyor? Kaz Dağları’nda, ülkenin ormanlarında, derelerinde, yaylalarında yapılan yağma, mahkeme kararlarının umursanmaması, ÇED yasasının kaldırılması Barolar Birliği Başkanı tarafından nasıl karşılanıyor? Bilmemiz gerekli. Mücadelemiz devam ediyor... Bizim demokrasi, adalet, uygarlık mücadelemiz devam ediyor. Biz, mücadeleye devam ediyoruz. Demokrasiyi yeniden kuracağız. Adaleti yeniden egemen kılacağız. Uygarlık hedefinden şaşmayacağız. Atatürk Cumhuriyeti 26 Ağustos’tan başlayan zaferini elbette sürdürecektir. Bu zaferi hep birlikte yaşayacağız. Kimsenin kuşkusu olmasın... Erdoğan’dan ‘sandık’ mesajı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün memleketi Rize’nin Güneysu ilçesinden helikopterle Trabzon’a gitti. Toplu açılış törenlerinde yaptığı konuşmada HDP ve CHP’ye yüklenen, kayyımları savunan Erdoğan, “Bu örgütün Meclis’teki uzantılarına, temsilcilerine en büyük cevapları sandıkta vermeliyiz. İşte biz bu milletin alın teriyle kazandığı paraları Kandil’e gönderenlerden hesap sorduk ve onları görevden aldık mı? Aldık. PKK’ye terör örgütü diyemeyen Meclis’teki uzantılarına sandıkta gereken dersi verelim” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear