25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr. TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1126 AĞUSTOS 2019 PAZARTESİ BIKTIRAN YARGITüketiciler, 5 yılı aşan yargı süreçleri ve yüksek masraflar nedeniyle hakkını arayamıyor Haklı görülen tüketicilerin Tüketici hakem heyetine yaptıkları başvurular azaldı. Tüketici Başvuru İşte tüketicinin Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu’na göre parası olmayan, gücü olmayan tüketici yargıda da 8 temel hakkı hakkını arayamıyor. Aydın Ağaoğlu, Birleşmiş Milletler’in ŞEHRİBAN KIRAÇ Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, eskiden tüketici hakem heyetlerine yapılan başvuruların yüzde 90’ında tüketicinin haklı bulunduğunu şimdi bu oranın yüzde 62’ye düştüğünü söyledi. Ağaoğlu, “Bunun iki sebebi var. Bazı hakem heyetleri kendilerine başvuru çoğalıp da dosya yükleri artmasın diye özellikle tüketicileri ya başvurudan caydırıyor ya da olumsuz karar veriyor. Diğer taraftan da giderler, tüketicinin yeterince haklarını ve hukuku bilmemesi, avukat ücretinden kaçınması gibi nedenlerle de tüketiciler boy alanlarla ilgili şikâyetlerde bulunuyor? Konjonktüre göre değişkenlik gösteriyor. Geçen yıl en çok şikâyet, finans sektörü ile perakende sektöründen geldi. Çünkü geçen yıl ağustos ayında kur patlamasıyla perakende sektöründe olağanüstü fiyat artışları gözlemledik. Tamamen yerli üretim olan sudan domatese, soğana patatese fahiş zamlar geldi. Bu yıl ise en fazla finans sektörü ve iletişim sektöründen geliyor. Firmalar kabul etmiyor n Nelerden şikâyetçiler? Cep telefonu, interneti, sabit telefonu, kablolu TV abonelikleri ve diğerlerini düşünür KURTULUŞ ARI Aydın Ağaoğlu, Şehriban Kıraç’ın tüketicilere ilişkin sorularını yanıtladı. 1985’te kabul ettiği ve Türkiye’nin de imzaladığı tüketicinin temel haklarını ş1.öTyelemseılraihlatdiyıa: çların Karşılanması Hakkı. 2. Güvenlik ve gü ven duyma hakkı. 3. Bilgi edinme hakkı. 4. Seçme Hakkı. 5. Temsil edilme (sesini duyurma) Hakkı. 6. Tazmin edilme hakkı. 7. Eğitilme hakkı. 8. Sağlıklı Bir çev reye sahip olma hakkı. nunu büküp oturuyorlar” dedi. “Parası olmayan, gücü olmayan tüketici yargıda da hakkını arayamıyor” diyen ve bu yıl en fazla şikâyetin finans sektörü ve ileti sek 160 milyon abonelik var. Faturam yüksek geldi diyor, hizmet ayıplı ve cayma bedellerinden şikâyetçiler. Mesela iletişim alanında genelde ürünü pa Bankalar kör, sağır şim sektöründen geldiğini vur ket olarak alıyoruz, cep telefo gulayan Aydın Ağaoğlu ile tüketicinin haklarını konuştuk. n Yurttaşlar en çok hangi Dayanma gücü kalmıyor n Mesela tüketici mahkemeye gitti, ne kadar sürüyor orada süreç? İlk derece mahkemesi ortalama 2 sene. 6 ay, 1 sene sonraya günler veriliyor. İlk celse delillerimizi sunacağız, tanıklarımızı, bilmem ne... Sonra filan yerden görüş istensin işte Bankalar Birliği’nden Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan yok bilirkişinden görüş alınsın en az 1.15 yıl. Gelen bilirkişi raporuna itiraz... 2 sene oldu mu? İstinafa yollandı 1.5 yıl da orası ortalama 35 yıl, sonra Yargıtay süreci var, uzadıkça uzuyor. n Mahkeme uzun sürüyor masraf var diye tüketici hakkını aramıyor mu yani? Tüketici zayıf taraf olduğu için bunu göze alamıyor. Zaten masrafları var. Her ne kadar tüketicilerin Tüketici Mahkemelerine başvurularında harçtan muafiyet tanınmışsa da, diğer tüm giderler; bilirkişi giderleri, tebligat giderleri, keşif giderleri gibi tüm giderler, tüketiciden avans olarak isteniyor. Parası olmayan, gücü olmayan tüketici yargıda da hakkını arayamıyor. Mesela üç kişilik bilirkişi gerekirse 1000 TL ister hakim. Bilirkişi başına 500 TL isteyen de var. Tebligat giderleri var, bu da 500 TL ile 1500 TL arasında. Keşif olacaksa araç şoför parası, katibin yevmiyesi, hakimin bilmem nesi şişiyor ya Ayyarpıımlıcyoılırk5Ammytm2nlzglşmtrvyyrknykt2dkKiyiğyndyliasesieeeiiaeeıooaiı2eaouaaeuukeymukterryykrliearecBBiiryprrmpryye.lddyo,ğnımi.rlcmâınkıineis,.”aiaşamdedımıdlırlaioueukkDalyökltshlylnainAdsegiianrnhfFasımekikdyyzeiiğlaaç“reaouektigk.,SkiaznmzeahuelaataymteTeudiisrdlrOn“uisesiökalTidkyrntinbthprohbhlnöüedlMnyaoiaşnıgeualz’lyaaneeaiaduzrıanndraiaeeahmkörğolaöelzkrtsşfteideübBylretunesaaunbynklaeielhsn.u,aımnt,deefemuiiaşşmenalngensatmi,etşiah,szaaursaotameTptidşrrhidzteiTd“eunecliaümceimglnlrnzmTrkaamüteııSnebeeoeVredikenmodknötıhulvkdeüra,kdiilyüaiğjezıgalıesraeyıdadinedirnakkenhpieaemhkahırplüezdlithklroiaeçaizrlkteebgaicaıieioiliyoh,dşeikıriazynekııziernizstyyaekosğbşrclm“oekşlğnaet,isrmanmıaiiYiearuyoınaTçiıecitenrnhyiralzhtt’enlır1etırril.aatinöünkelmieierilraaksüd,kiaş.talarsneÜblntHdkaıcttaetnykmteid.ikKfreçzeyösaleia”nkaeüberraıaeaıagvyelliaedodalüattilueokökybiedhtsairmreigknfnnncieuığb.”üenioccöpdipetueiliAien,.sidsirolsetlnzecıı1VbliiilnrtatiarAoeaük.”mDrkuthaAüeolŞaalsnhkaa0mtuğkmeoaaieln.kcaKrka9nttaüatukıniolotnal9iantudsecaötnryeddkilpieblmitotaleirieeznmdfaitlrmuamtnaaaiınaridcaaüüvrsrıleenistehknonliçrieakyinalbkıapdzaçğsKeaşdohırkeknkkctoeâryBtteacimiaoösiatiitrr,akioülerantortndemsidıeuucnknydninndı.nlieeekl,nkiırzeıcbayedmlaıleadrBen.idetuaınaydhbriayvrroaağnimrltRvatsciianlaıiıaitüearcnöelnaidnlyileileinerı1bdlmncıehenanakrklakkn7.noıkürıdbieiuuiykrkktykadBzks2aerysarışregrüabiyil”ra.lnğea,üee.naueletüssknamiııfsşoioMssytmddmudklakrezrnaspedkükysmıuararıü.iiiiddiketünıc.yzaraıdneaczylirldfskikynotieeçyeesBıaydo?pyuü?aaılasröbtgctyeriıorjnidaedorıyknüne0eüntlauzueriluy.lnraaiaürodeeünkd.ukakylyyr:yEekn9lk.koeiasrkdşkeeBaaememmgytnladA9rykidoaapüee,ütkmücieaıkuu’rarnaimamr“ktıaykızrıeclnolflmDylniiıualeıeüdraryiuadckanoıeelttakeoiniiuridyvca.rtloi.ineyrti.rtçbksKlal“knkşkcndüaaplblnesaıeaiaşeıaeaaıuıırtnvrnminrBunıu,kayyaıcnrcespbtzaçloüneşdbğçıınaeaatdknınadrdkeııildpçEltkdırlöndııübıolkbnnaanaaeasuaniıuıpiilryiueaararrki,rlinaiirnntıklzrmçkdamnkdneklyüenrmnllnmacabıotmem2oıiktlıkadusrayaeazyudnaadraadkarldogr6.kiaelüiaianmdnlmso0iamlnaniyınnaıaayrsiedl.nköıtryrçiyoreğazp’tçnaianpredaurontahmmamksrtaaanroi”nüobeıctlkör,2ı,iinktmtatagpzlbetrüıhrlyzndake?kaüaayrıadsau.oüaikspmepmean0”keedükizıbazdilçiyeankeTlrıklzrllaırlkhınkliezeğ,etdapdaiearıie.aıdeıpüaaam.bterintyaörıts.ınbiknriremNnstbcınnnuablnrktdiakkyidlkiioaruiıseciik.ianrdNndcaaiıyneyefeenoemcıertrieitgrnkıapÇkaiynneaıdiane,nto,niiyky,enyüicsian?naaıapoüplr“eohhzmidykcanskyeyeaenbçyryklpnBiranınlNkliaaanüeaasnaovruaiıaesaanoayuikakknaraızirrararnıan.ü?i lı olarak bulamıyor ve baktığımızda şunu görüyoruz, piyasalarda aslında reel konut kredi faizleri 1.0 seviyelerine henüz inmedi ya da bir kısım banka sektörü yönetimi bunu indirmemekte açıkça direniyor. Kamu otoritesi devreye girmeli. Bu durumda tüketici kredi kullanırken kendisine vaat edilen “Sen dilediğin zaman yapılandırırsın, faizler düşerse korkma, çekinme” diye yüksek faizden kullandırılan kredilerden ötürü uğradığı zararı telafi ettirebilecektir, yapılandırma talepleri de kabul görecektir. Eşitliğe aykırı n Konut kredilerinde faizleri önce kamu bankaları indirdi, onlar da mı yapılandırma yapmıyor? Şu anda görülüyor ki, kamu bankalarının faiz indirimine finans sektörü ayak uydurmadı. Kamu bankaları bu faiz indirimini belli bir müşteri kitlesine uyguluyor. Bu da tüketicilerin tepkisine neden oluyor. Çünkü anayasanın eşitlik ilkesine aykırı. larda. Kredi çektiniz, banka ille de kredi kartını da alacaksın diyor. Tüketici Kanunu bunu yasaklamasına rağmen istiyor. Bir Haklılık yüzde 90’dan de ücretlendirmelerde de çok yüksek talepte bulunuyorlar. Çok açık ve net kanunları ih yüzde 62’ye düştü ni fatura... Ayrıca bu uzun yar lal ediyorlar. Mesela kredi kar gı sürecinde de tüketicinin dayanma gücü olmayabiliyor. 8 yıl önceden girdiği konutu alamamış insanlar var. Devremülk piyasasında da, maketten konut piyasasında da ciddi mağduriyetler ve dolandırıcılıklar var. Bunlar, ticaret yapıyor kisvesi altında çoğu kez savcılıkların ceza soruşturmalarından da kurtulabiliyorlar. Devre tınızdan ödeme talimatı verdiğiniz zaman, Banka Kartları Kredi Kartları Kanunu’nun 17. maddesi der ki, kartla ödemelerde ilave fark alınmasını, tek çekim ödemelerde ilave fark alınmasını yasakladığı halde bundan para alıyorlar. Banka, müşteriden kartın kullanılması dolayısıyla komisyon veya bir benzeri isim n Tüketici bir sorunla karşılaştığında ne yapmalı, nereye başvurmalı? Perakende sektöründe geçen yıl çok fazla şikâyet vardı. Ama hakem heyetlerine başvuruların sayısında, hem de haklı görülen tüketicilerin sayısında ciddi azalma var. Eskiden 90’ında tüketici haklı bulunurdu, şimdi bu oran yüzde 62’lere kadar düşmüş. n Neden düştü? İki sebep var. Bazı hakem heyetleri kendilerine başvuru çoğalıp da dosya yükleri artmasın diye özellikle tüketicileri ya başvurudan caydırı çek olan bu. Diğer taraftan da giderler, tüketicinin yeterince haklarını ve hukuku bilmemesi avukat ücretinden kaçınması gibi nedenlerle de tüketiciler boynunu büküp oturuyorlar. n Size günde kaç şikâyet geliyor? mülk çok geniş mağduru olan altında ilave bir ödemede bulu Hakem heyetlerine yapı yor ya da olumsuz karar 300 civarı. Hepsine ya önemli bir konu. nulmasını isteyemez. lan başvuruların yüzde veriyor. Ne yazık ki ger nıt vermeye çalışıyorum. Mobilyacılardan İtalyanlara çağrı Egeli mobilya ihracatçıları, işçilik maliyetlerindeki yükseklik nedeniyle üretimini Çin, Polonya, Romanya, Slovenya’da yaptıran İtalyan markaları ile üretim ortaklığı yapmak istiyor. Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Doğan Yağcı, İtalyan firmalarına tedarikçi olabilecek standartta üretim yapan İzmirli firmaların boş kapasitelerini İtalyan markalarına kanalize etmek istediklerini söyledi. Yağcı, “İtalya’nın mobilya ithalatında Türkiye’nin payı sadece 77 milyon dolar. Amacımız bu rakamı yukarı taşımak” dedi. Yağcı, kasım ayında İtalya’da düzenlenmesi planlanan “Alım Heyeti Organizasyonu”nda, en az 10 Türkİtalyan ortaklığı hedeflediklerini kaydetti. l Ekonomi Servisi ‘Ucuz altyapının faturası ağır olur’ İklim değişikliğinin etkisiyle yaşanan aşırı yağışlar ve su dedi. Ucuz altyapının faturasının ağır olduğuna vurgu yapan Zor baskınlarının İstanbul’u lu, “Bilimsel verilere göre kü vurması, dikkatleri bu ko resel ısınmanın getirdiği sı nunun üzerine çekerken caklık farklılıkları, aşırı ya şehirlerin altyapı kalitesi ğışların bundan böyle daha de tartışılmaya başlandı. sık yaşanacağını gösteriyor. 60 yıldır altyapı boru Bu işin şakası yok. İnsan ları üreten Ege Yıl ların canı ve malı, altya dız AŞ’nin Yöne pı kalitesine bağlı” diye tim Kurulu Baş konuştu. kanı Kemal Zorlu, Türkiye’yi sarsan “Sel, meteorolo su baskınlarının ar jik bir olay. Afe dından, te dönüşmesinin nedeni ise altya Kemal Zorlu “malzeme pılarda kullanı hır lan yetersiz, ka sızlı litesiz ve yanlış ğına seçilmiş borular” son verin” çağrısı yapan Zorlu, Ege Yıldız’ın ucuz maliyetli borular yerine kaliteli üretimden yana olduğunu ve bu duruşunu 60 yıldır sürdürdüğünü ifade etti. Bunun başlıca sebebinin insanların canı ve malını riske atmama çabası olduğuna değinen Zorlu, “Bizler üretici sorumluluğumuz ve kimliğimizden dolayı, işimizin gereğini yaptık. Bazı firmalar gibi karışık hammaddelerle ucuz maliyetli borular üretsek, piyasaya 5 kat fazla ürün satabilirdik. Ama yapmadık. Kaliteyi ve sağlamlığı seçtik. Para yerine güven kazanma yoluna gittik. Sahada kullanılan borularımızın ömrü 50 yılı aştı” şeklinde konuştu. l Ekonomi Servisi ‘Arkasından baltasını biledi’ Uluslararası finanskapitalin seçkinleri, Financial Times’dan Janan Ganesh’in deyimiyle “Bilderberg sınıfları” çok kaygılı. İş çevrelerinin dergisi Fortune’un CEO’su A. Murray bu “Bilderberg sınıfları” için “İçinde çalıştıkları düzenin yıkılmasından, gelecek resesyonda patlak verebilecek devrimlerden, kitlelerin baltalarını bileyip hesap sormaya kalkmasından korkuyorlar” diyor. Gündemde resesyon var Almanya ekonomisi sert bir frenle resesyona giriyor. İngiltere’de ekonomik büyüme negatif. Çin ekonomisi yavaşlıyor. Singapur, Güney Kore, Brezilya, Meksika ekonomileri resesyonda. İtalya ve Rusya’nın büyüme oranlarının negatif alana geçmesi bekleniyor. Nihayet ABD’de 2020’de bir resesyon olasılığı hızla artıyor. Ticaret savaşları bu süreci hızlandırıyor. Mali piyasaları sarsıyor. Dow Jones, cuma gününü yüzde 2.6 düşüşle kapattı. Hafta sonu yapılan G7 toplantısının gündeminin başında da dünya ekonomisi vardı. Genelde, “Bilderberg sınıfları” için resesyon büyük bir sorun değil. Hatta ekonomi içindeki konumları, devleti yönetenlerle ilişkileri sayesinde resesyonlardan yararlandıkları bile söylenebilir. Ancak bu kez farklı. Dünya ekonomisinin borç yükü, 2008’den bu yana daha da arttı. Buna karşılık faizler çok düşük, merkez bankalarının bilançoları çok yüklü, en kritik ülkelerde kamu borçları çok yüksek; ABD’de gelecek yıl 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Kısacası merkez bankalarının manevra alanı çok sınırlı. Çare olarak devletlerin maliye politikalarına ağırlık vererek Keynesgil modele dönmeye başlamasının, uluslararası ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbest olmasından dolayı önemli siyasi sakıncaları var. Bu sakıncaları gidermek için ticarette korumacılığın, sermaye hareketlerinde yeni denetleme biçimlerinin devreye girmesi, “ekonomik ulusalcılığa”, “devlet kapitalizmine” uygun söylemlerin üretilmesi gerekiyor. Böyle bir model değişikliği kolay değil. Patlayıcı karışım Yeni bir küresel resesyonun basıncının patlayıcı bir karışıma yol açma olasılığı da hızla artıyor. Örneğin, dünyanın önde gelen ülkelerini, (ABD, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya) halen “Yeni Faşizm” tanımı içine kolaylıkla sokulabilecek liderler yönetiyor. Bu liderler, milliyetçi ideolojiyi körüklüyor, ırkçı önyargıları, korkuları, üstünlük inançlarını besliyorlar. Teknolojik gelişmeler bu liderlerin devletlerine halklarını yakından izleme, denetleme ve manipüle etme olanakları sunuyor. Çin, bu “tekno totalitarizmin” en çarpıcı örneği: “Sosyal krediniz” (iyi hal notunuz) yeterli değilse tren, uçak bileti bile alamayabiliyorsunuz. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmaya kararlı bu liderler, Brezilya hariç, güçlü nükleer cephaneliklerin üzerinde oturuyorlar. Dahası ABD, Rusya ve Çin arasında yeni bir silahlanma yarışı, teknolojik savaş başlamış görünüyor. Bu karışımın öbür bileşeni de “baltaları bileme”, “hesap sorma arzusu” olasılığı. 2008’i izleyen büyük durgunluk içinde, birçok yazar, yükselen “popülist” dalgaya bakarak, “bu düzen bir mali krize daha dayanmaz” diyordu. Koşullar, sol hareketin, yükselen toplumsal muhalefet dalgası üzerinde bir Rönesans başlatmasına çok uygundu. Ancak tam aksi oldu. Toplumsal muhalefet dalgası “Yeni Faşizm”i yükseltti. Şimdi “Yeni Faşizm” ulusal ve uluslararası alanda, her zamankinden çok daha örgütlü; merkez sağ partilerin politikalarını, toplumun ideolojik yaşamını güçlü biçimde etkiliyor, şekillendiriyor; halk, sorumlu ararken, “baltasını bilemeye” başladığında, onun nefretini körükleyecek, yönlendirecek bir konuma yerleşiyor. ABD’de gelecek yıl seçimlere bir resesyon altında girme olasılığı karşısında Trump, daha şimdiden ırkçı, dinci, kimlik politikalarıyla toplumsal gerginlikleri körüklemeye hız verdi. Dahası adamın aklı da istikrarını giderek kaybediyor: Kendini “Musevilerin kralı”, “Tanrı’nın ikinci gelişi” (İsa) sanıyor, Çin’le mücadele etmek üzere “seçilmiş” olduğuna inanıyor. Kimi araştırmalar Trump’ın ırkçı söyleminin, beyaz liberal orta sınıf içinde de alıcı bulmaya başladığını düşündürüyor. Yine, hem çok korkutucu siyasi sonuçlar hem de fırsatlar yaratabilecek bir döneme girdik. Mısır fiyatları revize edilsin Buğday ve ayçiçeğinden sonra mısıra verilen taban fiyatlar da beklentiyi karşılamadı. Bu yıl mısır taban fiyatının sadece yüzde 21’lik artışla ton başına 1150 olarak açıklandığını anımsatan CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, bu fiyatın en az 1200 TL olarak revize edilmesini istedi. Barut, “Biz buğday üreticilerinin beklentilerinin prim desteğiyle karşılanmasını isterken, mısır üreticilerini de hayal kırıklığına uğrattılar” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear