23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1324 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ Dev ‘Faust’ARTİST 2019 / İstanbul Sanat Fuarı, 210 Kasım’da Kitap Fuarı’yla aynı anda hazırlığı KarşıSanatÇalışmaları’nın TÜYAP Sanat Fuarı ile ortaklığının ürünü olan Ağustos Atölyesi, bu yıl ikinci kez yapılıyor. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 210 Kasım arasında Kitap Fuarı ile birlikte eş zamanlı olarak düzenlenecek olan ARTİST 2019 / İstanbul Sanat Fuarı çalışmaları geçen yıl ol duğu gibi bu yıl da Ağus tos Atölyesi’yle başladı. Kapılarını 29. kez açma ORHUN ATMIŞ ya hazırlanan ARTİST / İstanbul Sanat Fuarı, bu yıl tiyatroya odaklanıyor. Ana tema olarak ise Alman yazar Jo hann Wolfgang von Goethe’nin “Fa ust” isimli şiirsel oyunu seçildi. Ağustos Atölyesi, bu yıl fark lı disiplinlerden sanatçıların ko lektif bir çalışma ile tiyatro oyu nu ve mekânını ürettikleri bir de neyim olmaya hazırlanıyor. Atöl ye, Yiğit Özdemir yönetiminde ki “Faust”u merkezine alarak TÜ YAP mekânının ölçeğinde, yeni den tasarlayıp sahnelemeyi hedef olarak belirliyor. Koordinatörlüğü nü Eda Yiğit ve Ezgi Bakçay’ın üst lendiği Ağustos Atölyesi’nin ürün leri kasım ayında İstanbul Sanat Fuarı’nda izleyici ile buluşacak. ‘Özgür bir okul’ Karşı Sanat Çalışmaları’nın TÜYAP Sanat Fuarı ile ortaklığının ürünü olan Ağustos Atölyesi, İstanbul Sanat Fuarı’nda işleriyle yer alacak sanatçılar tarafından geçen yıl büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Biz de bu yıl, ilk üç haftası tamamlanan atölyeyi yerinde ziyaret ettik. Çağrı metninde de bahsedildiği gibi fuar alanındaki hangarlar çadır kam Yaşam alanı haline getirdikleri hangarlarda vakit geçiren sanatçılar, ekip olarak sık sık bir araya gelerek toplantılar yapıyor. pı, yaşama, üretme ve hayal etme mekânına, özgür bir okula dönüşmüş durumda. Hatta Eda Yiğit’in bahsettiğine göre, geçen sene Ağustos Atölyesi’ne katılan sanatçılar bu yıl da ekipte olmamalarına karşın gönüllü olarak yardıma gelmişler. Atölye bu yıl, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü’nün son mezunlarından 8 tiyatro öğrencisini ve onlarla çalışan müzisyenleri resim, heykel, video ve fotoğraf alanından genç sanatçılarla buluşturuyor. Atölyenin amacı ise bir edebi metin etrafında teorik ve pratik çalışma yürüterek sahnede disiplinlerarası fikirleri canlandırmak. Karşı Sanat Ekibi’nden Feyyaz Yaman, tiyatro konusunun bu fuarda ilk defa bu kadar farklı bir şekilde yer alacağını söylüyor. Son zamanlarda tiyatroya olan ilginin de arttığını hatırlattığımızda ise Yaman, “Tiyatro konusu bana göre iki açıdan tam yerine denk geldi. ‘Faust’ ve sanayi devrimi bugünkü neoliberal teknolojik devrimi ile paralel. İkisinin de insanlık üzerindeki travmatik etkileri çok tarihsel paralellikler taşıyor. Birincisi bu çok karşılaştırmalı ele alınabilecek bir konu olması açısından çok önemli. İkincisi olarak zaten şu anda tiyatrolara ilgi ve rağbetin çok artmasının nedeni bu tür sorgulamalara, insanların gündelik hayata tepkilerine, eleştirilerine beden diliyle cevap verebilmeleri. Siyasi yasaklamaların, kapatmaların, her şeyin meşrulaştığı bir süreçte imge nin özgürlüğünden, sözün dolayımlı kullanımının özgürlüğünden faydalanıp da bir şeyleri dile getirmek burada bir imkânlık içeriyor. Yani ‘Faust’ da tiyatro dili de bize bu anlamda çok şey katacak” dedi. Yaman, “Faust” ile ilgili de şunları dile getirdi: “‘Faust’u oyun olarak çalıştıkça bugünle çok paralel bir şekilde iliklerinizde hissediyorsunuz. Son sahnesinde kentler yıkıp kurması, Süveyş Kanalı, Panama Kanalı gibi kanal takıntılarının gündemde olması birden bire mekâna ilişkin konuların da ne kadar paralel olduğunu gördük. Oralardan eklemlenen o şeyler bizi hem çok heyecanlandırıyor hem de hayrete düşürüyor. Onları büyük ölçekte mekâna aktarabilirsek çok güzel olacak. Meğerse ‘Faust’ tam karşımızda duruyormuş gündelik hayatta...” TÜYAP’a övgü Ağustos Atölyesi’nin ikinci yılını da değerlendiren Yaman, “Bir kere TÜYAP’ın bu desteği, hoşgörüsü ve yeni kuşaklara kapılarını açması gerçekten takdir edilebilecek bir şey. Biz de o rüzgârı arkamıza almışken bunun sınırlarını genişletme çabaları neler olur diye bakmak istiyoruz. Tiyatro bu noktada kırılma noktası olacak. Mesela biz ‘Seneye burada yazın bir tiyatro festivali de olabilir mi’ heyecanını da yaşamaya başladık. Mesela bu oyun öteki TÜYAP mekânlarına, başka şehirlere taşınabilir mi gibi konularda da bizi provoke etti” diye konuştu. 15. Bodrum Müzik Festivali Onur Ödülü Fazıl Say’ın DMarin Turgutreis’te başlayan 15. Bodrum Müzik Festivali’nde Nil Venditti yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası, Fazıl Say’a Beethoven’ın 3. Piyano Konçertosu’nda eşlik etti. Festivalin onur ödülü, piyanist Fazıl Say’a verildi. Sanat danışmanlığını Tuğçe Tez’in üstlendiği Bodrum Müzik Festiva li dört gün boyunca, Fazıl Say, Pablo Ferrandez, Ksenija Sidorova, Karsu, Elvin Hoxha Ganiyev, Vassilis Varvaresos, Sara Ferrandez, Umut Sağlam, Kerem Tunçer, Orkun Pala ve Barok Bostancı’nın kurduğu Quartet Parantez, Faruk Kalaycı, Francesco Tristano, Korhan Futacı, Jess Gillam, Zeynep Özsuca ve Mert Fırat gibi sanat çıları ağırlarken, aynı zamanda Bilkent Senfoni Orkestrası, Olten Filarmoni Orkestrası ve Finlandiya’nın tango yorumlarıyla armonika grubu Svang gibi topluluklara da ev sahipliği yapıyor. Bodrum Müzik Festivali’nden elde edilen gelirlerin, maddi imkânı yetersiz otizmli çocukların eğitimi için kullanılacağı belirtildi. muratbeser@muratbeser.com Bulutsuzluk Özlemi ‘Güneşimden Kaç’ (Ada Müzik) Yok olurdu, olmazdı; rock müzik camiamızda doksanlı yılların başındaki en hararetli tartışmalardan biri “Türkçe Rock” hakkındaydı. Olmaz diyen çoğunluk, bu kritik yıllarda azınlığa düşmüş, tartışmaya son veren albümlerden biri de “Güneşimden Kaç” olmuştu. Bulutsuzluk Özlemi’nin 1992 tarihli üçüncü stüdyo albümü “Güneşimden Kaç”, birkaç kritik öneme haiz olmasının yanı sıra bir de böyle tarihsel bir özelliğe sahipti. Bu ve benzer nedenlerle çıktığında, “Boyalı Kuş” gibi şarkılarla genç kuşağın hafızasına silinmemecesine kazınmış, kült albüm statüsüne ulaşmıştı. Genç ve şehirli duruşu, gitar da çalan solist Nejat Yavaşoğulları’nın döneminin toplumsal sorunlarına parmak basan muhalif sözleri bir yana sadece içeriği değil, (gitarda Akın Eldes, davulda Filip Sümbül kaya, basta Demirhan Baylan, saksofonda Richard Hamer gibi) müzisyenlerinin maharetli çalgıcılıkları ile de müzikal açıdan iyi bir albümdü “Güneşimden Kaç”. Vurmalı çalgılarda Okay Temiz, tuşlularda Tahsin Ünüvar, vokallerde Selim Atakan, Murat Çekem, Emre Özgen, Halit Kakınç ise katkıda bulunan diğer isimlerdi. Döneminde kaset ve CD olarak basılan 12 şarkılık “Güneşimden Kaç” albümü ilk kez plak formatında. 180 gram ve açılır kapak... Kül ‘Ait ve Dair’ (Ada Müzik) Kül, meraklısı için çok değerli bir topluluk. 2011 tarihli ilk albümleri “Artık Güçler Dengede”, her bir şarkısı büyük bir titizlikle ele alınmış, her satırı hesaplanıp kitaplanmış kelimelerle yazılmış şarkılardan oluşmuş bir çalışmaydı. Mamafih aradan sekiz yıl geçmesine rağmen halen ikinci albümün gelmemesi sevenlerini tam umutsuzluğa sürüklerken “Ait ve Dair” internet âlemine “nerede kalmıştık” mesajını verdi. İlk albümlerini yaparken öğrenci olan Kül üyeleri, arada geçen zaman zarfında mezun olup hayatın azgın sularına atılmışlar ama müzik namına gelişmeleri yakından izleyerek geçir mişler. Gitarcı Mehmet Yarano na prodüktörlüğünde kaydedilen yeni albüm farklı tematik bölümlerden oluşsa da, 12 şarkı bir bütünün parçası. Biteviye tek bir şarkı hissiyatı içinde anlatılan hikâyeler bu albümü konsept hale getiriyor. Bu açıdan yaklaşıldı ğında iki albüm arasında bir devamlılık var. Şehirli, eğitimli ve aydın bir hüviyet taşıyan Kül üyeleri, her şarkıda şüpheci, sorgulayan ve mütemadiyen adalet arayan bir karakter sergiliyor. Mainstreame kapılmadan, ticariymiş değilmiş, dinleyicisi azalmış çoğalmış; takılmadan tutkulu oldukları sert soundlu müziklerini icra etmeye devam ediyor Kül. Rafine ve sofistike... TİYATROYA YÜZDE 20 ZAM... Devlet Tiyatroları 1 Ekim’de perdelerini açıyor. Genel Müdür Mustafa Kurt, bu sezon bilet fiyatlarında yüzde 20 oranında artışa gittiklerini açıkladı. Biletler, 15 Eylül itibarıyla satışa çıkacak. Kurt, yüzde 20’lik zammın 12 liralık farklılık yapacağını söyledi. Kurt, “Bilet fiyatlarıyla ilgili küçük bir ayarlamamız oldu. Bilet fiyatlarımız yüzde 20 arttı. Zaten biliyorsunuz Devlet Tiyatrosunun bilet fiyatları küçük rakamlarda seyrediyor. Yüzde 20 artsa bile 12 liralık bir fark oldu” dedi. Efes Festivali FrangoulIs ile başladı 2. Uluslararası Efes Opera ve Ba le Festivali’nin açı lış konserini dünya ca ünlü Yunan te nor Mario Frango ulis verdi. Soprano Aliki’nin konuk so list olarak sahneye çıktığı konsere İzmir Devlet Opera ve Ba M. Frangoulis lesi Orkestrası eşlik etti. Konseri şef Lukas Karytinos yönetti. Festival kapsamında, Antalya Dev let Opera ve Balesi’nin sunacağı “Şeh razat” balesi bugün saat 21.00’de Bor nova Kültür ve Sanat Merkezi’nde, “İspanyol Renkleri” yapıtı ise 28 Ağustos’ta aynı saatte Efes Antik Tica ret Agorası’nda sahnelenecek. Naim Tirali Öykü Ödülü’ne başvurular başladı Gazeteci ve yazar Naim Tirali adına ailesi tarafından her yıl düzenlenen 6. Naim Tirali Öykü Ödülü’ne son başvuru 31 Ekim olarak belirlendi. Naim Naim Tirali Tirali Öykü Ödülü “1 Ocak 201731 Aralık 2017 “ ve” 1 Ocak 201831 Aralık 2018 “tarihleri arasında yayımlanmış öykü kitapları içinde Seçici Kurul’un belirlediği esere verilecek. Doğan Hızlan’ın başkanlığındaki Seçici Kurul’da, Yekta Kopan, Nursel Duruel, Necati Güngör, Dr. Emine Tirali yer alıyor. (Başvuru, her kitaptan 5’er adet ol mak üzere posta ile aşağıdaki adrese ya pılabilir. Yayınevleri de kendi yayınlarını aday gösterebilirler. Adres: Emine Tirali “Naim Tirali Öykü Ödülü”, Caddebostan ahallesi, No:73/17 Kadıköy/İstanbul 0537 6839490) Düşünce ve estetik tutkusunun yazarı Günümüzün yazma ve yazar sorunlarına ışık tutan bir yazar. Düşünce tutkusunun, yazının gizini çözme merakının doğurduğu devrimci bir edebiyat, tiyatro, felsefe adamı. İnsanın düşünemeyen duruma düşürüldüğü bir ortamda düşüncenin bayrağını yükseklere taşımaya ömrünü veren yürekli bir düşünür Cengiz Gündoğdu (d. 1943). 1970’li yılların başından beri Yeni Ufuklar, Varlık, Oyun dergilerindeki yazılarında insan, düşünce, sanat, felsefe, estetikle ilgili sorunlarla ilgili düşünceler üretti. “Düşüncenin en çok suçlandığı, düşünmemenin niceliksel olarak başladığı, daha sonra niteliğe dönüştüğü” 12 Eylül, onun için de bir kırılma noktası oldu. 1980’lerdeki Varlık dergisi yöneticiliğinde düşüncelerini yaşam biçimine dönüştürdü. Aydın okulu: İnsancıl Atölyesi 1990’ların başında, yaratıcılığında bir sevdanın adı olan (350. sayıya gelen) aylık İnsancıl dergisinin doğumuyla insan ve düşünce sorunları onda bir tutkuya dönüştü. Kaldırım taşları gibi döşediği Eleştiri, Rüzgâr, Ekmek, Yıldız Güncesi, Soru, Uzak Yolcu, Taşkıran, Akanyıldız, Sapak adlı kitaplarında popüler kültürün burgacında değersizleşen, yazının değerini yani insanı hiçleştirerek yoksullaştıran yazarları, star sistemi belirlemesiyle yerden yere vuran, bu sert söylemli, hırçın ama sevecen yazar, devrimci genç yazarların Cengiz Ağabey’i oldu. Arayışı, felsefe, estetik, yazarlık seminerleriyle taçlandırdığı İnsancıl Atölyesi’nde yol arkadaşı Berrin Taş ve genç yazarların kolektif üretimiyle bugünlere geldi. Osmanlı’da ve Kurtuluş SavaşıErken Cumhuriyet Dönemi’nde toplumsal değişimin romanlara yansımasının (Romanda Estetik Kalkışma2 c.) editörlüğünü yaptı. Gerçekçiliğin Estetiği’ni, Aydınlanma İçin Kalkışma’yı yazdı. Kaç İnsan Yaşadım 75. yaşına armağandı. 2018 Tekin Sönmez, Dil ve Edebiyat Ödülü ona verildi. Düşünce ve estetik tutkusunun yazarının yaşam ve yaratım serüvenini, Cumhuriyet Ebesi Fatma Fitnat’tan Günümüze Cengiz Gündoğdu’nun Yaratım Süreci’nde (ed. Berrin Taş) okuduk. Estetik Kalkışma Estetik Kalkışma’da “yazını estetik değerden düşüren okuryazar ikilisine karşı”, romanın, öykünün nasıl yazılıp okunması gerektiğini anlattı. Yazın yapıtının düşüne düşüne yazılması gerektiğini haykırdı. Bir yazın yapıtının estetik değerinin olması için, “izlek”ten (yapıttaki düşünce) başka, gerçeği örtmeyen bir dilinin ve toplumsal çözümleme, nedensellik, nesnelerin birliğinin olması gerektiğini, bunların düşünerek gerçekleştirileceğini, bu öğeleri olmayan yapıtların yazın alanını kuşattığını, buna boyun eğmenin insana yakışmadığını yazdı. Estetik değeri olmayan romanların, öykülerin “edebiyat pazarı”nda yüz binlerce satmasıyla ilgili gerçekliğin ardındaki gizleri açıkladı. “Düşününce başı ağrıyan, düşünceyi dirsekleyen okurla pazarda buluşan” bu tür yapıtlarla ve insanın duygularını, düşüncelerini yoksulluktan kurtaran gerçekçi, güzel, düş gücüyle zenginleştirilmiş yapıtların örnekleriyle buluşturdu okuru. İnsanın azaldığı koşullarda o, “yaşayan, çalışan, direnen, sömürüsüz bir dünyada güzellikler yaratmak isteyen insan için yazdığı” yapıt için, “Bu kitap geleceğindir, gelecekteki güzel bir dünyanın estetiğidir” dedi. Estetik Kalkışma, yaşamın tümünü kapsayan bir estetik arayışının, starlaştırılan birilerinin, estetik değeri olmayan, duygumuzu, düşüncemizi yoksullaştıran, gelişigüzel yazdığı yapıtlarla hesaplaşma ve yazma yöntemi konusunda küreselleşmeye karşı sanki bir estetik bildirisi oldu. Düşünce ve estetik tutkusunun yazarına selam olsun. Saykan’ın sergisi 30 Ağustos’ta ‘Geldikleri Gibi Giderler Atatürk Sergisi’ açılıyor... Atatürkçü Düşünce Derneği Batıkent Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi emekli öğretmen Hamza Saykan’ın yedinci kişisel “Geldikleri Gibi Giderler Atatürk Resimleri Sergisi” Kuşadası’nda açılıyor. Daha önce Ankara’da dört ayrı salonda sergilenen resimler, İzmir ve Aydın’dan sonra 30 Ağustos’ta saat 11.00’de İbramki Sanat Galerisi’nde sanatseverlerin karşısına çıkacak. Sergi 5 Eylül’e kadar açık olacak. Sergide çoğu ahşap üzerine olmak üzere cam, tual ve taş üzerine işlenmiş yaklaşık yetmiş adet siyah beyaz yağlı boya Atatürk resmi yer alacak. l ANKARA/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear