Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 16 HAZİRAN 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum/HABER Şaşırmayı yeniden öğreneceğiz! Özellikle Facebook’ta sık sık yinelenen bir söz var; mevcut erkler pişkince hukuka aykırı, insan haklarına aykırı yüzlerce karar veriyorlar ve bu durum karşısında pek çok kişi şöyle bir söz ediyor: “Şaşırdık mı?” Bu sözcük bizim olmaması gereken pek çok olguya alıştığımızın çok net bir ilanı. Hayır “Şaşırdık mı?” değil “Şaşırdık!” Evet artık epeydir unuttuğumuz şaşırmayı yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü bizi usul usul kanunsuzluğa, kadın ölümlerine, hak ihlallerine, yalana, dolana alıştırdılar. “Bir Alman’ın Hikâyesi” kitabında bir hukukçu olan Sebastian Haffner faşist Nazi yönetiminin Almanya’da nasıl işbaşına geçtiğini birinci elden güncel olayları örnekleyerek şöyle anlatır: “Çok ani ve çok derin olmuştu imkânsızla karşı karşıya kalmamız, bütün sınırlar aşılmıştı artık. Yarın, herhangi bir suçun bahanesiyle bütün Yahudiler tutuklansalar ya da intihar etmek mecburiyetinde bırakılsalar bile şaşılacak bir durum olmazdı bu artık. SA mensupları, herkesin düzen ve intizam içinde kendilerini öldürdüklerini bildirdiğinde, tatmin olmuş ve keyifli bir halde ‘O zaman oldu’ derlerdi herhalde. Sokaklar her zamanki gibi görünürdü ‘O zaman oldu.’ Her zamanki gibi hoş bahçeleriyle villalar, ilkbahar rüzgârı ve çiseleyen yağmur...” Evet bize her türlü zorbalığa alıştırdılar, öyleyse bu huyumuzdan vazgeçmeliyiz. Nasıl mı? En basitinden başlayarak, üşenmeden, “boşuna, bizim sözümüz dinlenmez, bu böyle gelmiş böyle gider” demeden. Örneğin sahiller için bir yasa var, sahillerin denizden yüz metresi hepimizindir. Ancak pek çok kıyıda bizim olan alana erişmek için korumaların beklediği beach kapılarından geçmek zorundayız. Öyle mi öyleyse elimizi kolumuzu sallayarak o kapılardan girip bizim olana ulaşmayı denemeliyiz. Bilet için bizi uyaran bekçilere şöyle demeniz yeter “Sizin hiçbir şeyinizi kullanmayacağım, sahilde havlumuzu serip güneşleneceğiz.” Tamam olay çıkacak, öyleyse cep telefonunuza sarılıp zabıtayı arayacaksınız. Ve yasa bizden yana, çünkü bileceğiz ki sahiller bizim! Bunu bir anda on kişinin yaptığını düşünün! Sivil direniş mi, al işte! Ben sürekli yapıyorum, acayip keyifli. Yeni bir yasa çıktı, artık arabalar yayayı gördüğü anda durmak zorundalar ama bunu uygulayan pek yok. Öyleyse gene üşenmeden yanınızdan ok gibi geçen arabanın plakasını yazıp, kâğıt kaleminiz yoksa cep telefonları imdadınıza yetişir, yazdığınız plakayı gerekli yerlere bildireceksiniz. Aman kim uğraşacak demeyin, bir iki üç derken uğraşıyorlar. Bu şikâyetleri alan kurumun çalışanları şaşırabilir, bırakın biraz da onlar şaşırsın! Ülkemin kadınlarına, kadın örgütlenmesine şapka çıkarıyorum. Her yerdeler, hâkimleri bıktırmak gerek. Çünkü şu hâkim indirimden artık gına geldi. Adam karısını doğramış öyleyse en ağır cezayı almalıdır, hâkim bey öyle indirim filan yok, insan öldürmek müebbet hapis! Hiç bıkmadan kentimizdeki her duruşmaya gitmeliyiz, hele de çocuklar söz konusu olduğunda, yediden yetmişe hâkimlere bir çocuk öldürüldüğünü bir çocuğa tecavüz edildiğini hatırlatmalıyız. Biz alışmıyoruz, hâkim beyler, savcılar siz de alışmayacaksınız! O ne, inşaat alanı genişlesin diye üstünde eriklerin dalları aşağı çektiği ağaç kesiliyor. “Aman her yerde kesiliyor, bana ne” demek olmaz, anında belediyenin telefonunu çevireceksiniz. Çünkü izinsiz ağaç kesmek yasak, telefon ettiğinizde mutlaka gelecek olan zabıtanın numarasını alacak ve erik ağacının başında bekleyeceksiniz. Çok zor değil. Diyorlar ki, gene benzine, içkiye zam gelmiş. Öyle kuzu kuzu oturmak yok. Yahu bir ay arabanızı kullanmasanız, toplu taşıtlarla gideceğiniz yere gitseniz neyiniz eksilir. Bir litre benzin aldığınızda 5 kuruşu vergi. Vergilerimiz nereye gidiyor, şeyhleri abuk sabuk konuşan, hiçbir iş yapmadan paraya pula boğulan tarikatlara, bunu bilin. Ona göre davranın. İçki işi daha karışık sahillerde, çok iyi bir uygulama başlamış: “İçkini al da gel”. İşte bu harika, evde yapılan içkileri alıp en güzel mezeleri yemek ve denizin sesini dinlemek hoş olsa gerek. Sigarada da sarmaya geçin. Hem daha az içiyorsunuz, hem de tabakayı çıkarıp sararken epey afili oluyorsunuz. Hepimiz biliyoruz ki, ülkemiz bir vergi kaçakçılığı cenneti. Ortalıkta dönen para, kara para. O zaman her alışveriş için fiş isteyin, işinize yaramasa da isteyin! Bu arada sermaye grubunun hemen hiç vergi ödemediği aklınızda bulunsun. Tayyip Erdoğan’ın damadı bir telefon açıyor, onların vergileri siliniyor. Bu vergi işi işin püf noktası, arkasında onlarca leşi olan Amerikalı Al Capone adlı gangster 25 dolarlık bir vergi kaçakçılığı nedeniyle içeri alınmıştı. Unutmayın, vergilerinizin nerelere gittiğini aklınızdan hiç çıkarmayın! Kısaca “şaşırdık mı?” sözcüğünden “şaşırdık” sözcüğüne geçin! 16 HAZİRAN 2019 SAYI: 34220 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:24 03:17 03:50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:24 13:10 17:10 05:12 12:54 16:52 05:40 13:17 17:1 1 Akşam 20:45 20:26 20:44 Yatsı 22:36 22:13 22:26 Her dinde, müminlerin cehaletini kullanarak ahlaksızlığını, yolsuzluğunu aklayan ve hatta cinsel sapkınlığını tatmin eden din adamları olabilir. Yahudilik, belki de kapalı devre bir inanç topluluğu oluşturduğu için hahamların sapkınlığıyla öne çıkan bir din değil. Ama Hıristiyanlık, geçmişten bugüne pedofil papaz skandallarıyla sarsılan, epeyce de mümin kaybeden bir din haline geldi. İslamiyet de ne yazık ki aynı yönde ivme gösteriyor ve Türkiye’de adeta Diyanet zenginleştikçe artan oranda “günahkâr” din adamlarına; hatta dini çirkin emellerine alet eden kendinden menkul tarikat şeyhlerine, cemaat hocalarına giderek daha çok rastlanıyor. Ancak AKP dönemindeki “diyanet işleri”ni Katolik kilisesinin ortaçağdaki Borgia Papalığı’na benzeten ben bile; ülkemizde dinsel gerekçeli cinsel ahlaksızlığın vardığı noktayı, Timur Soykan’ın “Badeci Şeyh’in Sır Odası”* araştırmasını okumadan önce öngöremezdim... Bursa’daki Kırklar cemaati ile şeyhi Uğur Korunmaz’ın faaliyetlerini emniyet ve yargı raporlarına dayanarak gözler önüne seren bu kitap, ülkemizin en azından dinsel pornografide rakipsiz olduğunu ortaya koyuyor! Pornografi aslarına taş çıkartan şeyh Meğer Türkiye’de dünyada “eş değiştirme” diye bilinen cinsel paylaşmacılığı “cennetin anahtarı” diye yutup, daha da var mı diye aranan müminler varmış! Meğer Türkiye’de pornografi si Uğur Hoca dergâhta benim her istediğimde benimle cinsel ilişkiye girmiştir. Eşim Ayşe K. dergâh müridi değildi. Ancak ileride mürit ol masını ben istiyorum. Kepazelik kısmet, Eşim Uğur Hoca’nın badesinden içmemiştir. Ancak içmesini is rezillik kader midir? terim. Dersleri alırsa da hoca ile ilişkiye girebilir. Girerse ben bundan nemasının aslarını çürüğe çıkaracak mutluluk duyarım.” şeyhler varmış! Soruşturma aşamasında çok sayı Peygamberi bile da çocuğun istismar ve hatta şeyhin bizzat kendi çocuğuna da tecavüz ettiği anlaşılan Kırklar cemaatine dair pedofili suçunun nedense hiç ‘badeleme’ye alet etmişler Birgül Ş.’nin dava dosyasındaki gündeme gelmediği yargı sürecin ifadesinden: deki tanık ifadeleri; cahil müminlerin “Eşim Ahmet Ş. bana her zaman cinsel fantezilerini dinsel gerekçele ‘Hocaefendi ne derse sen onu yap re dayandırarak suçluluktan arındı mak zorundasın, ne derse onu yap’ ğını gösteriyor. diyordu. Hoca bana cinsel ilişkiye Hem de laik ahlak sahibi olan biz girmezsek ve emirlerini yerine getir leri, dehşet dolu hayretlere düşüren mezsek bana şefaatlik vermeyece bir rahatlıkla... ğini ve ölüm esnasında gelip bana Eşini şeyhle paylaşmak kelimei şehadet getirtemeyeceğini, şeytana uyup öylece can vereceğimi için can atan müminler Mesut K.’nin dava dosyasındaki ifadesinden: “Ben cemaat içerisine 5 yıl önce tarikat içerisinde Bade olarak bilinen Kuranıkerim’de de ‘Badeyi Nuhş etti’ yani ‘badeyi içti’ olarak bilinen şekliyle Uğur Hoca’nın cinsel organından gelen menisini içerek söylüyordu. Hoca ayrıca İslamiyetin cinsellikten geçtiğini, peygamber efendimizin bile Hira Mağarası’nda cinsellik yaşadığını, cinsellik yaşadığı kişiye bade içirdiğini söyledi. Sonradan dergâhtaki erkek, bayan herkesin hocadan bade içtiğini, yani hocanın cinsel organını emerek boşalttıklarını öğrendim.” dergâha kabul edildim. Müritler, dergâha kabul edilmek için bu görevi yerine getirir. Daha sonra Badelenme bayrağı, Çanakkale şehitleri müridin istemesi ile Uğur Hoca ile Ahmet C.’nin dava dosyasındaki ters ilişkiyle cinsel ilişkiye girilir. ifadesinden: “Dergâhta cezbe halindeyken sır odasına girdim. ‘Tabi’ olmak için oturur halde bulunan Uğur Hoca’nın pantalonunu açtım ve cinsel organının üzerine oturdum. Bana artık ‘tabi’ olduğumu söyledi ve ‘Allah mübarek etsin’ diyerek bu imanımı kimseye anlatmamamı tembihledi. Uğur Hoca dergâhta bulunan Türk bayrağını kutsal sayarak, Çanakkale’de şehit olan askerlerin bu dergâhlardan yetiştiklerini, bu bayrağı devam ettirmemiz gerektiğini, tarafı ilahi yani Allah adına çalışmamız gerektiğini anlatırdı.” Cehalet önce rezil, kepaze eder Timur Soykan, araştırmasının sonunda: “Badeci Şeyh olayının üstünden geçen 8 yılda dini vakıf, dernek, Kuran kurslarında onlarca çocuk istismarı ortaya çıktı. Hepsine münferit olay olarak yaklaşıldı. Yayın yasaklarıyla, siyasilerin açıklamalarıyla dini vakıflar, dernekler korundu. Karaman’da 10 öğrencinin tecavüze uğradığı Ensar Vakfı ile ilgili dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun ‘Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz’ sözleri bu bakış açısını özetliyordu” diye yazmış. Cehalet er geç öldürür, sevgili okurlarım. Ama öldürmeden önce toplumsal ahlakı çökertir, ülkeyi rezil kepaze eder ve vicdanı yıkar! (*) Badeci Şeyh’in Sır Odası/Kırmızı Kedi Yayınevi, 2019 TV tartışmasının “Babalar Günü”ne rastlaması tesadüf. Ama bu değil: Tam 365 gün önce şöyle haykırmıştı: “Utanmadansıkılmadan bizi televizyona davet ediyor. Kendisine reyting sağlayacak. Biz seni muhatap alır mıyız?” (17 Haziran 2018) Bundan daha “baba” bir laf olabilir mi? R’den Z’ye, tam bir Reyiz. HHH Muharrem İnce’yi elinin tersiyle itti. Peki kendisini 1’e 1 temsil eden Binali Bey’i neden, TV’lerde İmamoğlu’nun önüne atıverdi? HHH İnce’yi yiyebileceğinden emindi. Öyle de oldu. İmamoğlu’nu ise alt edemeyeceğini gördü. Elinde kalan en sağlam ve tek sağlam adamın elinden tuttu, meydan meydan gezdirdi. Seçmeni “ülkenin bekası” ile tehdit etti. Tutmadı. “İstikşafi” katakullisi gibi, bir YeSeKe hilei şeriyesiyle seçimi tekrarlattı. İmamoğlu yine kazanırsa topyekun, bir siyasi hezimetin siftah fatihasını okuyabilirdi. Muhtar adayı gibi mahalle mahalle gezmek yerine, “Dünya Liderliği”ne “U” dönüşü yaptı. Dün Asya İşbirliği Konferansı için Tacikistan’da idi. Rusya, Çin, İran liderleri ile görüşüyordu. Binali Bey ise kaderi ile baş başa, bu akşamki TV proramına hazırlanıyordu. HHH Haftaya bugün İstanbul için (yoksa Reyiz için mi?) seçmen sandığa gidecek. 17 yıldan beri halkımız her 20 ayda bir sandığa gidip duruyor Reyiz ise muhtar seçimlerinde bile başrolde. Ama bu kez ilk kez, saha kenarında. Yenilgi ile arasına mesafe koyma hesabında . Öyle ya, adı üstünde “yerel!” seçim. Onun seçimi 2023’te. HHH TV’nin bir amacı da, uydurma dizilerle ve reklam bombardımanı ile kitleleri koflaştırmaktır belki.. Gözün karnı var mı? Ama ikili siyasal tartışmalarda TV’nin etkisi ve gücü inkâr edilemez. Taraflarda bir kofluk varsa, onları ortaya çıkarmanın en kestirme yolu TV’lerdir. Özellikle ABD’de seçimin nihai belirleyicisi iki başkanın TV’deki nihai şovudur. HHH Reyiz, yıllardan beri karşılıklı tartışmadan şahsen ve zinhar uzak durdu. “Rakipsizlik” mesajını böyle kabul ettirdi!. Seçimin bu son virajında Binali Bey’i ekrana itmesi çok ilginç! Muhtemel yenilginin tüm faturasını, belli ki İmamoğlu karşısında kem küm edebilecek Binali Bey’in üstüne mi yıkmak istiyor! HHH İktidar (çekinmeden Reyiz de denebilir) bugün bir iki istisna ile bütün TV’lerin dolaylı veya dolaysız sahibidir. Yine belli istisna ile yüzlerce (yoksa binlerce mi?) sözde gazetecinin dolaylıdolaysız patronudur. Ama nedense Binali Bey, buluna buluna Amerikan Şirketi Fox TV’den gazeteci İsmail Küçükkaya’nın “tarafsızlığına” emanet ediliyor. TRT’yi zaten çoktan geçtik. Ama bu keyfiyet, Ziraat Bankası parası ile alınmış TV ve gazeteler ile havuz medyasının tümünü istiskal sayılmaz mı? HHH ABD’li yazar T.S. Elliot’un “Kokteyl Parti” adlı oyununu Bülent Ecevit dilimize çevirmişti. Elliot, TV’ler için “Milyonlarca insa nın aynı şakaya aynı anda gülmesini sağlıyor. Ama yine de o insanların kendilerini yalnız hissetmelerine engel olamıyor!” demişti. İstanbul’un kayyımımsı Belediye Başkanı Vali Ali Yerlikaya Bey cesaret gösterip bu akşamki tartışmayı, İstanbul’un ünlü meydanlarında dev ekranlara yansıtmayı sağlasa ve halkımızın yalnız başına üzülmesini veya sevinmesini önlese keşke! HHH Gazeteciliğin en keyifli yanı önemli olayların aktörleri ile geçmiş anılarınızın olması. Tartışmayı yönetecek İsmail Küçükaya’yı Sabah’ta muhabirliği döneminde tanımıştım. Çok ataktı. İleride genel yayın müdürü olabileceğini söylediğimde şaşırmıştı. Üç beş yıl geçmeden olunca da ben hiç şaşırmadım. Tıpkı Muharrem İnce’nin özel olarak ilettiği “Adam kazandı” notunu canlı ayında açıklamasına şaşırmadığım gibi. Damardan gazetecilik haber atlatmaktı. Bu işin sevdalıları yapmak için babalarına bile kazık atabilirdi. Bunu meslektaşı Altan Öymen’e kazık atan kardeşi rahmetli Örsan öğretmişti. HHH Binali Bey’e ise muhalif bir milletvekili, Erzincan’da pek bilinen “gözün karnı yok!” sözünü hatırlatmıştı. “Siyasi ihtirasın sonu çıkmaz! Çünkü, göz doymaz” anlamında bir hikâye eşliğinde. Çok çok uzun süren bir bakanlık. Genel Başkanlık, Başbakanlık ve sonunda da TBMM Başkanlığı! Sonrası yok. Var da yok. Cumhurbaşkanı velinimeti. Ona da el kaldıran çarpılır. Tek çare, itaat edip rahat etmek. Sıfırdan, “yerel”den ve yeniden başlamak! Binali Bey’in bu akşam sıfırlandığına tanık olamayanlar haftaya sandıkta bunu göreceklerdir. Kendisi de biat etmenin hiç de rahatlık sağlamadığını .. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com DNA testiyle kanıtlandı Şehidin cesedi 4 yıl sonra bulundu Şırnak merkeze bağlı Yeniaslanbaşar Köyü Jandarma Karakolu’nda görevli olan Uzman Çavuş Ferdi Polat 12 Aralık 2015’te Açık Öğretim Fakültesi sınavına girmek için kent merkezine gitti ve birliğine geri dönmedi. Terör örgütü PKK tarafından kaçırıldıFerdi Polat ğı iddia edilen Polat’ın cansız bedeni 4 yıl sonra dağlık alanda bulundu. Baba Rıtvan Polat’tan alınan DNA örneklerinin uyuşmasıyla bulunan cesedin Uzman Çavuş Ferdi Polat’a ait olduğu kesinleştiği öğrenildi. Uzman Çavuş Ferdi’nin şehit olduğu bilgisini ailesine İlçe Jandarma Komutan Vekili Binbaşı Vahit Sağdıç ve İlçe Emniyet Müdürü Mahmut Astan tarafından söylendiği bildirildi. Oğullarının bulunması umuduyla bekleyen aile, acı haberi alınca gözyaşlarına boğuldu. Şehit Uzman Çavuş Ferdi Polat’ın dün düzenlenen törenle toprağa verildiği öğrenildi. l DHA askerler kaza yaptı 2 uzman çavuş yaşamını yitirdi Mersin’in Tarsus ilçesinde TarsusAdanaGaziantep (TAG) otoyolunun Ashabı Kehf çıkışı yakınlarında uzman Çavuş Serkan Çelik yönetimindeki otomobil, sürücüsünün kontrolünden çıkıp bariyerlere çarptı. Kazada, sürücü Serkan Çelik ağır yaralanırken, meslektaşları Sinan Arslan ve Fatih Şahin yaşamını yitirdi.Kazada yaşamını yitiren uzman çavuşlardan Bursa nüfusuna kayıtlı Sinan Arslan’ın Tunceli’de, Tokat nüfusuna kayıtlı Fatih Şahin’in ise Siirt’te görevli olduğu ifade edildi. l İHA akit yazarına saldırı ‘Bizim hükümetimizde yaptıklarına bakın!’ Yeni Akit gazetesi yayın kurulu üyesi ve yazarı Murat Alan’ı darbettikten sonra kaçan 4 şüpheliden 3’üncüsü de gözaltına alındı. Asayiş Şube Müdürlüğü’ne götürülen şüphelinin işlemleri devam ediyor. Saldırının nasıl gerçekleştiğini anlatan Alan şöyle konuştu: “Başıma beyzbol sobasıyla vurdular. 2 gün önce Ankara’dan İstanbul’a gelmişler. Bana değil bu, Cumhurbaşkanımızın iradesine saldırı. AK Parti’nin bu işi takip etmesi lazım. Bizim hükümetimizde bizim dönemimizde bize yaptıklarına bakın. Allah’ın izniyle geri adım atmayacağız.” l Haber Merkezi ETHA’ya polis baskını: 7 gözaltı İstanbul’da Etkin Haber Ajansı’na (ETHA) dün saat 17.00 sıralarında yapılan polis baskınında 7 kişi gözaltına alındı. Ajanstan yapılan açıklamada, editörler ve muhabirlerin telefonlarına el konulduğu, iki muhabiri, dört editörü ve bir çalışanı ile Ceylan Yayınları’nda çalışan birinin de bulunduğu 7 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Savcı 4 günlük gözaltı kararı verdi. l Haber Merkezi