23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 21 MAYIS 2019 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Siyasal İslamBatıcılık ortaklığı ve İdris Hoca’nın yanılgısı Prof. İdris Küçükömer çok değerli bir insandı ve İktisat Fakültesi’nde benim de hocam oldu. 60’lı ve 70’li yıllarda Demokrat Parti’yi (DP) sola yerleştiren tezi ile sonraki yıllarda, “siyasal İslamcılar, neoliberaller ve ikinci cumhuriyetçiler” arasında büyük ilgi gördü. Bu üçünün ortak noktaları, “Atatürkçülüğe ve Cumhuriyet Türkiyesi’ne temelden karşı çıkmalarıydı”. Demokrat Parti dönemini öne çıkararak 19501960 dönemini, “sol ve statükoya karşı bir başkaldırı” olarak tanımlaması idi. Bu bakış açısı, “sonuçta Türkiye’yi bugünkü noktaya sürükleyerek, yanlışlığını fiilen kanıtladı”. Çünkü bu yanlışın temelinde, “siyasal İslam ile Batıcılık arasındaki örtülü işbirliği” yatıyordu. DP iktidara gelirken (ve getirilirken) kimler destekliyordu: 1) ABD tam destek verdi: Marshall yardımı ile 1947’de başlattığı süreç. 2) Türkiye’deki toprak ve köy ağalarının, tarikatların, devletçiliğe karşı çıkan “dış bağlantılı iş çevrelerinin”, Osmanlı’daki “İngilizciler gibi” maşa olmaları, “İslamcıBatıcı işbirliğinin temelini hazırladı”. Köy Enstitüleri bile 1948’de fiilen, çalışamaz hale bunlar tarafından getirildi. Ardından, ABD istedi diye Kore’ye Türk askeri gönderilecek ve “komünizme karşı savaşa girecekti”! Bu ne biçim bir “sol” idi, DP bunu becerdi! Bütün bunlar, İdris Hoca’nın “sol” dediği DP’yi iktidara taşıyan öğelerdi. Evet, Atatürk’ün ölümünden sonra hatalar yapılmıştı ancak unutmayalım, 1930’dan 1945’e kadar, Avrupa da, dünya da tam bir kaos döneminin içinde debeleniyordu. Avrupa’nın bilim insanları bile Atatürk Türkiyesi’ne kaçıyorlardı. Fritz Neumark’ın kendisinden dinleme şansım oldu. DP iktidar olunca “sol” değil, sağ kanat gelişmeye başladı. Ekonomide devletçiliğin yerini liberal politikalar aldı. 1958’de ülke, ekonomik olarak da siyasi olarak da tükendi. Menderes borç para istedi, ABD vermedi: Sovyetler Birliği’ne, Moskova’ya gitmeyi planlıyordu: Petrol Ofisi ve İş Bankası karşılığında para sağlamanın hesapları yapılmaya başlandı. Bugünle karşılaştırılınca, “ne tesadüf” demek zorundayız! Dört “Cumhuriyet” dönemi var. 1) Birincisi, 19231947 dönemidir: At nalına çivi yapamayan Osmanlı’dan demirçelik, şeker, tekstil, vagon, uçak, kâğıt fabrikalarının, devlet eliyle yapılarak çalıştırıldığı bir Türkiye sıfırdan yaratıldı. 2) 19501960 DP döneminde tesislerinin çoğu satılmış, dış açığı ve borcu olan, demokrasinin rafa kaldırıldığı bir Türkiye yaşanır olmuştu. 3) 1961 sonrasında 1961 Anayasası ile “Avrupalı” ve toplumsal örgütlenmelerin geliştiği, Menderes’in danışmanı olan Prof. Memduh Yaşa anlayışından Prof. Kenan Bulutoğlu’ların, Atilla Karaosmanoğlu’ların, Prof. Sıddık Sami Onar’ların, Mümtaz Soysal’ların düşüncelerinin hâkim olduğu, ekonomide Demirel’in döneminde bile, devlet eliyle Aliağa Rafinerisi’nden Seydişehir Alüminyum’a yüzlerce eserin üstelik Sovyetler Birliği’nin desteği ile gerçekleştirildiği, sendikal örgütlenmelerin Avrupa’daki gibi geliştiği bir “Cumhuriyet dönemi” başlamıştı. Kimler rahatsız olmuştu: İçimizdeki Batıcılar ve İslamcılar. İşçi ve köylü örgütlenmeye başlayınca onların egemenliği zayıflamıştı. Amerika karşıtı ve “gericilik” karşıtı sivil toplumsal örgütlenmeler güçlenmişti. Ve sonunda, Amerikancı askerler, sağ sermaye çevreleri ve tarikatlar 12 Eylül darbesini “örtülü işbirliği içinde” yaptılar. Hepsini isim isim, cisim cisim, kurum kurum biliyorum. Cihangir’deki evimin kapısını bile kırıp girmişlerdi jandarmalar, daha 12 Mart sonrasında. 4) Ve Özal’la başlayan süreçte bu defa, “küresel kapitalizm (Batıcılık) ve siyasal İslam ortaklığı fiilen yürürlüğe girdi”. İdris Hoca yine yanılmıştı. Onun sol dediği “liberal sağ hareket” siyasal İslamın altyapısını yeniden hazırlamaya başlamıştı. İş o kadar ileri gitmişti ki 1997’de “antiAmerikan Erbakan’ı devirenler”, aralarında örtülü işbirliği olan Amerikancı askerler ve İslamcılardı. Bu evlilik de “FETÖ’yü doğurdu”. 15 Temmuz Türkiye’de “Batıcıİslamcı işbirliği” solu değil, emperyalizmi ve faşizmi getirmek istiyordu. Aynen Osmanlı’nın çöküş döneminde olduğu gibi. Ve son söz, 19 Mayıs’ın 100. yılını kutlamak istemeyenler mi? Yukarıda adını andığım siyasal İslamcılar ve “emperyalizmin örtülü uzantısı” Batıcılardır, aynen geçmişte yaptıkları gibi... 21 mayıs 2019 SAYI: 34194 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:45 03:36 04:07 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:35 13:06 17:02 05:22 12:50 16:45 05:49 13:13 17:05 Akşam 20:27 20:08 20:27 Yatsı 22:08 21:47 22:02 Benim 19 Mayıs’ım! (1) Bu yazıma, geçen hafta gördüğüm 2 fotoğraf “esin kaynağı” oldu…  Ekteki fotoğrafta, bir çocuk, eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk’ün 14 Ocak 1923’te ölen annesi Zübeyde Hanım’ın, İzmir Karşıyaka’daki kabri önünde, ailesi ile birlikte, 2 yıl önce saygı duruşunda bulunuyorken görülüyor.  Eski telgrafçılardan, İzmir Eşrefpaşa PTT Müdürü rahmetli babam Hilmi Acar, beni de 6 yaşındayken, Zübeyde Hanım’ın kabrine götürdüğünde, o çocuk gibi saygı duruşunda bulunmuştum.  Reisi Cumhur hazretleri acaba Zübeyde Hanım’ın kabrini ziyaret ettiler mi? HHH  Mustafa Fehmi Kubilay, İzmir Menemen’de yedek subay olarak görevini yapmaktaydı. 23 Aralık 1930’da Derviş Mehmet, camide namaz kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini korumaya geldiğini söyledi. “Şeriata dönülecek…” diyerek isyan başlattı.  Kubilay, bu olayı bastırmak için bir manga askerle oraya gitti. Tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. İsyancılardan biri Kubilay’ı kurşunla yaraladı.  Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı, yaralı Kubilay’ın başını kesip yeşil bayraklı bir sopanın tepesine iple bağladı.  Babam, Menemen’de Şehit Kubilay için dikilen anıtın önünde düzenlenen anma törenine de götürmüştü… Sonraki yıllarda trenle Menemen’den geçerken, pencereye çıkar saygı duruşunda bulunurdum.  Reisi Cumhur hazretlerinin Kubilay’ı anma törenlerine katıldığını anımsamıyorum, ancak Veziri Azam iken 2010’da bir “anma mesajı” yayımlamıştı.  Oysa o olay o dönemin 15 Temmuz’u değil miydi? HHH  İzmir Atatürk Lisesi’nde okurken, “Ergenekon” adlı izci oymağımız için 15 Mayıs, çok önemliydi. Çünkü o gün önce düşmana ilk kurşunu atan şehit Hasan Tahsin’i törenle anardık. 18 Mart’ta da Kadife Kale’de “Şehitler Mezarlığı’nı” saygıyla ziyaret ederdik… HHH  2. esin kaynağım fotoğrafı, değerli meslektaşım Zeynep Oral, pazar günü, köşesinde yayımladı!  Sevgili Zeynep, fotoğrafında, İzmir Alsancak Stadyumu’nda 19 Mayıs 1919’u kutlama töreninde, 1964’te “bayrak takımı” arasında, İzmir Kız Lisesi adına, Türk bayrağını taşırken görülüyordu.  19 Mayıs 1956… Aynı stadyumda, ben de İzmir Atatürk Lisesi adına “Türk bayrağını” taşıyordum… Tribünlerin önünden geçerken, birden “Özden! Özden!” çığlıkları koptu. Sandım ki tribünlerdeki arkadaşlarım, benim adımı bağırıyorlar…  Ardından “Özden, Özgen!” çığlıkları birbirine karıştı… Çünkü kardeşim Özden Ant da “İzmir Kız Lisesi” adına Türk bayrağını taşıyordu…  İşte kardeşimin taşıdığı o bayrağı, yıllar sonra sevgili Zeynep devralmıştı… HHH  Ne var ki Reisi Cumhur hazretlerinin oğlunun “Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)”nın yönlendirmesiyle, “Medeniyet ve Değerler Protokolü” kapsamında “dinsel eğitim yapılması” için Lisemde görevlendirilen son müdür, “mezuniyet balosunda” öğrencilerin “10. Yıl” ve “İzmir” marşlarını engellemiş, velilerin tepkileri üzerine görevden alınmıştı! HHH  Kasım 1963’te, henüz 3 yıllık gazeteciyken, Cumhuriyet Yazıişleri Müdürü rahmetli Kayhan Sağlamer telefon ederek şöyle konuştu:  “10 Kasım Atatürk’ün ölümünün 25. yıldönümü. Ne yapıp edip ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy ile SSCB Başkanı Nikita Kruşçev’den, Atatürk hakkında görüşlerini içeren birer demeç alacaksın!”   Önce sandım ki demeçleri beni göndereceği Vaşington ile Saygılı çocuk. Moskova’da alacağım... Yanılmışım! ABD ve SSCB büyükelçilikleri ile bağlantı kurdum. İsteğimi başkentlerine bildireceklerini, ancak gelecek yanıt için bir şey söyleyemeyeceklerini belirttiler.  10 Kasım 1963’te Cumhuriyet’in 1. sayfasında Kennedy’nin demeci aynen şöyleydi:  “Kemal Atatürk’ün vefatının 25’inci yıldönümünü anma törenine iştirak edebilmekten şeref duymaktayım. Atatürk adı, insana bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihî başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyayı ileri görüşlü anlayışını ve bir askerî lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.   Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan hür bir Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin hürriyet ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilân ve o zamandan beri muhafaza etmesi Atatürk’ün ve Türk halkının işidir. Şüphesiz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu ve o zamandan beri Atatürk’ün ve Türkiye’nin giriştiği derin ve geniş devrimler kadar bir milletin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir misal mevcut değildir.  Atatürk’ün bağımsız bir Türkiye’de hür ideallere bağlı bir idare kurulması için hazırladığı sağlam temel şimdiki sıkı ittifakımızın dayanağıdır. Bizi Atatürk’ün memleketine ve O’nun Türkiye’de ve dünyada yerleşmesine hizmet ettiği ideallere bağlayan bu ittifaka Amerika Birleşik Devletleri’nin bir ortak olabilmesinden gurur duyuyorum. Vefatının yıldönümünde bu büyük adamı saygı ile selamlarım…”   Not: Devam edecek… Dış politikada başarısızlık itirafıAKP’nin ‘İslam dünyasının liderliği’ söyleminin çöküşü resmen kabul edildi: HÜSEYİN HAYATSEVER Türkçe’nin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) resmi dilleri arasında yer alması talebiyle ilgili Türkiye’nin İİT Daimi Temsilciliği’nden itiraf niteliğinde görüş geldi. TBMM Dışişleri Komisyonu’na gönderilen yanıtta “Talebimizin Arap ülkelerinin direnişi ile karşılaşması tahmin edilecek bir husustur” denildi. Temsilciliğin yanıtı, AKP döneminde İslam dünyasına yönelik yürütülen dış politikanın başarısızlığının itirafı olarak yorumlandı. TBMM Dışişleri Komisyonu’nun CHP’li üyeleri, komisyonun 20 Şubat tarihli toplantısında İslam İşbirliği Teşkilatı’nın resmi dilleri arasına Türkçe’nin de eklenmesi önerisi getirmiş, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı da bu konu üzerinde çalışacaklarını belirterek “Bu konuda müca dele etmemiz lazım. Tabii bunun getireceği sorumluluklar var ama bu yönde bir irade sergilenebilir” demişti. Türkçe’nin, İİT’nin resmi dilleri arasında yer alması için yapılacak çalışma konusunda Türkiye’nin İİT nezdindeki daimi temsilciliği, TBMM Dışişleri Komisyonu’na görüş bildirdi. Komisyon üyeleri paylaşılan yanıtta Türkçe’nin teşkilatın resmi dili olması ile ilgili talep için “Arap ülkelerinin direnişi ile karşılaşması tahmin edilecek bir husustur” değerlendirmesi yapıldı. “Girişimin sonuç vermesi için, başta Azerbaycan olmak üzere Türkçe’nin lehçe ve ağızlarını konuşan ülkelerin desteklerinin temini de önem arz etmektedir” ifadeleri kullanılan yanıtta Türkçe’nin resmi diller arasına girmesi için İİT Şartı’nda değişiklik yapılması bunun için de teşkilat üyelerinin 3’te 2’si tarafından kabul edilmesi gerekliliği de anımsatıldı. Türkiye’nin İİT Daimi Temsilciliği’nin yanıtı, TBMM Dışişleri Komisyonu’nun önceki günkü toplantısında da gündeme geldi. Toplantıda konuşan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Hani Arap dünyasının lideriydik? Bu yanıt, Türk dış politikasının Ortadoğu’ya, İslam dünyasına yönelik başarısızlığının bir belgesidir, vesikasıdır” dedi. Yanıtın, AKP’nin “Biz Arap dünyasının en çok sevilen ülkesiyiz, lider ülkeyiz” söyleminin hiçbir karşılığı olmadığını da ortaya çıkardığını kaydeden Çakırözer, “Önünüze gelen bu kâğıtta Arap dünyasının iktidarınıza, liderinize ya da yönetiminize, politikalarınıza bakışını görebiliyorsunuz” dedi. CHP Ankara Milletvekili Haluk Koç ise “Resmi yanıtta bunun ifade edilmesi bir ikrardır. Türkiye’ye bas¸tan önyargılı bir tavır sergileyecekleri hususu resmi bir görüş olarak alınıyor. Burada ülke olarak bence Arap ülkeleri politikamızı da digˆer politikalar gibi çok ciddi bir s¸ekilde ele almak durumundayız. Bilmiyorum, sizi incitti mi, incitmedi mi o kelime, o cümle? Bu çok acıdır” diye konuştu. Dışişleri Komisyonu Başkanvekili ve AKP Denizli Milletvekili Ahmet Yıldız ise Türkiye’nin Arap ülkeleriyle “konjonktürel” sorunlar yaşadığını dile getirerek “Arap ülkelerinin tepkisi konusunu ben şöyle anlıyorum: Bu biraz da konjonktürel; yani Arapların Türkiye düşmanlığı değil de bazı Arap ülkeleriyle sorunlarımız. Maalesef, biz bunu Güvenlik Konseyi seçiminde yaşadık. Orada da bazı Arap ülkelerinin karşı oy vermesi, diğer adaya oy vermesi ve aleyhimizde lobi yapması... Maalesef, bazı Arap ülkelerinin ilişkilerin durumuyla ilgili zaman zaman orantısız tepkileri olabiliyor” ifadelerini kullandı. l ANKARA Eski Dışişleri Bakanlığı personeline FETÖ operasyonu Sınav yolsuzluğu iddiası HÜSEYİN HAYATSEVER Dışişleri Bakanlığı’nda sınav sisteminde değişikliğin yapıldığı 20102013 yılları arasında meslek memuru olarak giren 275 kişiden 249’u hakkında yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında gözaltı kararı verildi. Böylece Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri bakanlığı döneminde aday meslek memurluğu sınavının değiştirilerek “çoktan seçmeli” sınavın getirilmesinin ardından bakanlığa alınan kariyer memurlarının yüzde 90’ının FETÖ şüphelisi olduğu ortaya çıktı. Gözaltı kararı verilenler arasında bakanlıkta görevde olan personel bulunmadığı, bu kişilerin KHK’lerle ihraç edilen isimlerden olduğu bildirildi. Başsavcılık’tan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanlığı’na personel temini amacıyla 2010, 2011, 2012 ve 2013’te düzenlenen Aday Meslek Memurluğu sınavlarında FETÖ mensuplarınca usulsüzlük yapıldığına yönelik sınavlar ve komisyon üyeleri için yürütülen 5 farklı soruşturma olduğu, bu sınavlara istinaden ataması yapılan 275 kişi olduğu bildirildi. Açıklamada “Bu şahıslardan 249’u hakkında yabancı dil sınavlarına ilişkin olarak düzenlenen bilirkişi raporları, ankesörlü telefonlar ile örgüt üyeleri ile iletişimlerine ilişkin bilirkişi raporları, örgüt tepe yönetimi ile irtibatları, ByLock kullanıcısı olmaları, ÖSYM tarafından gerçekleştirilen KPSS, KPDS gibi sınavlara ilişkin olarak düzenlenen olağandışılık raporlarında isimlerinin bulunması gibi delillere istinaden terör örgütü üyeliği nitelikli dolandırıcılık ve terör amaçlı sahtecilik suçlarının işlendiğine ilişkin yeterli şüphe yoğunluğu oluştuğu tespit edildi” ifadeleri kullanıldı. TSK’ye yerleştirilmiş FETÖ mensuplarına düzenlenen operasyonda, 23 şüpheli adliyeye sevk edildi. İzmir ve Konya’da operasyon İzmir Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında “terör örgütüne eleman kazandırdığı” iddiasıyla hakkında yakalama kararı verilen Mesut R. Adana’da gizlendiği hücre evinde yakalandı. Terör örgütüne eleman kazandırdığı iddia edilen şüpheli, sorgusunun ardından sevk edildiği adliyede nöbetçi mahkemece tutuklandı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca yü rütülen soruşturma kapsamında ankesörlü telefonlardan ardışık olarak arandıkları değerlendirilen 13’ü muvazzaf asker, 23 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Yakalama kararı çıkarılanlar arasında eski Türk Yıldızları Filo Komutanı Kurmay Yarbay Pilot Ş.Ç’nin de bulunduğu öğrenildi. Ekipler, 5 ilde belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda 15 kişi gözaltına alındı. l DHA Ankara merkezli 42 ilde şüphelilerin yakalanması için eş zamanla operasyonlar başlatıldığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube tarafından yürütülen operasyonlarda şu ana kadar 105 kişinin gözaltına alındığı kaydedildi. Çoktan seçmeli sınav sorularını bakanlığın personel dairesi hazırlıyordu. FETÖ bağlantısı gerekçesiyle Dışişleri Bakanlığı’ndan ihraç edilen kişilerin kayda değer bir bölümünün bu dönemde bakanlığa girdiği belirtiliyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, daha önce bir soru önergesine verdiği yanıtta 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bakanlık tan 568 personelin ihraç edildiğini, bu kişilerden 288’inin meslek memuru olduğunu açıklamıştı. Dışişleri Bakanlığı’ndan ihraç edilen büyükelçi unvanı taşıyan isimler arasından FETÖ davalarında bugüne kadar 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dış politika başdanışmanlığını yapan ve Dışişleri Bakanlığı olduğu dönemde Ahmet Davutoğlu’nun özel kalem müdürü olan Gürcan Balık ile daha önce Dışişleri Bakanlığı İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı görevlerinde bulunmuş olan Ali Fındık ve Tuncay Babalı hakkında mahkumiyet kararı verildi. l ANKARA BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Renk kör 1 D E N T O F O B İ lüğü. 2/ An 2 latış yolu... 3 Çalışma, emek. 3/ Bir bölgede yetişen bitkilerin tümü... Bir işi yaptırabilme gücü. 4/ Bir 4 5 6 7 8 9 EM APA T AM MO T T O İ K A OJ E TAN I M G İ NS ENG E R NAR OS A S UMA N P O FER PAPAK İ LET İ Ş İM öğretim ku rumu... “Yüksek yüksek tepelere kurma sınlar” (Türkü). 5/ Bir zaman birimi... İçin de anason, sakız gibi kokulu maddeler ol mayan üzüm rakısı. 6/ İç rahatlığı, huzur... “İçimde renkler uçuşur / yanar, yeşil tutuşur” (B. R. Eyüboğlu). 7/ Akdeniz’de, hapishanesiyle ünlü küçük bir Fransız ada sı... Otel, tiyatro gibi yerlerde girişe yakın geniş yer. 8/ İspanyolların sevinç ünlemi... Özel gezinti gemisi. 9/ Çiçekleri katmerli ve mor renkte olan bir tatula türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Paranın piyasada azalmasıyla satın alma gücünün artması. 2/ Hukuk ve adalet işlerini gören devlet örgütü... Bir nota. 3/ Asya’da bir ülke... Ukrayna’nın başkenti. 4/ Şiirde bir uyaktan sonra yinelenen aynı anlamdaki sözcük ve eklere verilen ad. 5/ Halk dilinde kalça kemiğine verilen ad... Öğütülmüş tahıl... Eski Mısır’da güneş tan rısı. 6/ Bir soru sözcüğü... Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik. 7/ Hıristi yan... İnce dantel. 8/ İnce perde ya da ince örtü... Dik yokuş, uçurum. 9/ Kimi taşların yapısında bulunan ve ancak mikroskopla görülebilen billurlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear