22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 15 OCAK 2019 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ YORUM Suriyeliler sorununun hangi yüzü? Türkiye’ye sığınan, kaçan ya da göçen 4 milyon dolayındaki “Suriyeli” üzerine yapılan değerlendirmelerde kabaca şu “pencereler” söz konusu: 1) Bireysel ve duygusal gözle bakanlar: Bu çevreler “mağdur” duruma düşen insanlara biraz sosyal biraz da duygusal gözle bakanlardan oluşuyorlar: ne yapacağız ki, zavallı duruma düşmüşler, mecburuz, bu bir insanlık görevidir diyerek aç kalan komşuna yardım gibi bakıyorlar. 2) Toplumsal (ve akılcı) gözle değerlendirenler ise: a) Nasıl ve kimler tarafından başlatıldığını düşünüyorlar, b) Türkiye’nin halen yaşamakta olduğu iç ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara ileride yaratacağı etkilere bakıyorlar: yarın dev bir nüfusa hızla ulaşacak kitlenin iktisadi, sosyal ve siyasal “faturalarını” düşünüyorlar: bir “alternatif maliyet” hesabı yaparak dünyadaki demokratik ve “içeride uygar” devletlerin aldığı önlemleri değerlendiriyorlar, soruna uzun vadeli bakıyorlar. Ulusal çıkarları, refahı, sosyal adaleti, iç dengeleri öne çıkarıyorlar. 3) Türkiye’de demokrasi yerine kendi iktidarlarının, cephelerinin, sektör ve şirketlerinin, tarikatlarının çıkarları penceresinden bakanlar ise bunu adeta “bir fırsat” olarak görüyorlar: a) kimi siyasiler Suriyelilere “potansiyel bir oy kaynağı” olarak bakıyorlar; petrol bulmuş fırsatçılar gibi değerlendiriyorlar b) kimi iş çevreleri ve şirketler ise “daha ucuz işgücü, merdiven altı üretime çok yatkın emek” olarak görüyorlar c) kimi dinci odaklar ise, “kendi odaklarının kullanılabileceği ek insan gücü olarak bakıyorlar” d) uyuşturucu kaçakçılığından insan kaçakçılığına, kadın ve organ ticaretine bulaşmış mafya çevrelerine kadar, “yeni bir zemin olanağı” olarak görenler var. 4) Türkiye’yi bölüp parçalama ve bir federasyona götürme planları içinde olanlar ise “Kürdistan projelerine ek olarak, Türkiye’deki Suriyeliler kartını” oluşturmak istiyorlar. Yarının saatli bombası Eğer 4 milyon Suriyelinin yüzde 80’i, yüzde 90’ı birkaç yıl içinde geri gönderilemez ise büyük olasılıkla ortaya çıkacak sorunlar şunlardır: 1) İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi büyük kentlerde ve diğer Suriye sınırında bulunan yerleşim yerlerinde sosyal, siyasal ve kültürel bir değişim süreci Türkiye aleyhine başlayacaktır. Eğitimden iş hayatına ve yerel yönetimlere kadar “bölgesel bölünmeler” ve çatışmalar görülebilecektir. 1980’li yıllardan beri emperyalizmin Türkiye üzerinde yürütmekte olduğu “PKKFETÖ kumpasına, Suriyeliler ayağı da eklenmiş olacaktır”. Emperyalizmin kullandığı Kürt milliyetçiliğine, Türkiye’de Arap milliyetçiliği de eklenebilecektir. PKKFETÖ ortaklığı yanına, Arap ayağı katılmak istenecektir. Üstelik bu ayak, PKK’ninkinden farklı olarak, içerde “dinci radikal ortaklar da bulacaktır”. 2) 4 milyon Suriyeli içinde ne kadar IŞİD (DEAŞ) yandaşı bulunduğu tam olarak bilinmemesine rağmen değişik ciddi kaynaklar, bunun oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan, hızla artacak Suriyeli nüfus ile birlikte ülkede “terör potansiyelini sürekli besleyen bir ortam yerleşebilecektir”. Bu da ülkenin geleceği açısından çok büyük bir terör tehdididir. 3) Ekonomik ve sosyal fatura geometrik olarak yükselecektir: a) Büyük ekonomik sorunlar yaşayan ülkemiz, Suriyeli milyonlarca insanın kendi kaynaklarını harcayarak mesken, gıda, sağlık, eğitim gereksinimlerini karşılamak zorunda kalacaktır. Her harcanacak milyar lira, Türk halkının cebindeki paradan alınarak karşılanacağı için açık olan bütçemiz daha büyük açık verecektir. b) Türkiye’de zaten çok büyük olan işsizlik, Suriyeliler yüzünden olağanüstü boyutlara çıkacaktır. 4) Ulusal bütünlüğümüzde yaşamakta olduğumuz kimlik sorunları daha da büyüyecektir. Toplumsal yapımız, “Arapçı bir çizgiye doğru kayacak” ve Türkiye, antidemokratik Arap ülkeleri grubuna daha da yaklaşacaktır. Ulusal çıkarlarımız ve demokrasimiz açısından, Suriyeli dev nüfusun geri gönderilmesi büyük önem taşıyor. Bu saatli bombayı Türkiye’den çıkarmak için ise tek çıkar yol, Ankara’nın Şam ile anlaşmasından geçiyor. Bunu beceremezsek, saatli bombayı göz göre göre içimizde tutmuş oluruz. Artık uyanmanın vakti geldi de geçiyor. 15 OCAK 2019 SAYI: 34068 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım cengiz.yildirim@cumhuriyet.com.tr l Mali ve İdari İşler Müdürü: Hasan Talay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:50 06:33 06:54 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:20 13:18 15:44 08:02 13:03 15:32 08:21 13:26 15:59 Akşam 18:06 17:54 18:21 Yatsı 19:31 19:17 19:42 Ankaralı gazeteci Şinasi Nahit Berker’in ünlü “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur...” sözünden hareketle “gazeteci doğanları” anım sıyorduk... Sonrasında “gazeteci doğmayanla ra!” başlamıştık. Erdoğan Demirören: Hürriyet, Milliyet, Vatan, DHA, çeşitli dergiler, çeşitli TV’ler... Aydın Doğan yazımdan anımsayalım: “1950’li yılların ikinci yarısında Adnan Menderes’in Demokrat Parti hükümeti olağanüstü ekonomik bunalımdaydı. 1953 ‘devalüasyonu’ Basın Nereye Gidiyor? (10)yetmeyince, 2.83 olan dolar, 1958’de rekor bir ar tışla üç katından fazlasıyla 9 TL’ye çıkarıldı. Dışalım çöktüğü için iç piyasada, özellikle ta şıt araçları piyasasında önemli yedek parça sıkın tısı yaşanıyordu. Gümüşhaneli Doğan İstanbul’da 1958’de lastik, bisiklet, radyo, ticari araç ve inşaat makineleri tüccarlığı, nak liyecilik piyasasına girdi. Yoku yarattı!” Esnaf olan babası Şük rü Demirören öldüğünde 19 yaşındaki Erdoğan De mirören de Doğan gibi, o yıllarda, Sirkeci’de oto ye dek parça ithalatı ve pa zarlaması yapan “Kolaylık Oto”nun başına geçti. 19561957 yıllarında Beşiktaş ve Emniyet ta Demirörenler Erdoğan. Milangaz depolama ve dağıtım şirketlerinin yanı sıra 24 dolum tesisi, 2 bin 950 ana bayi, 450 bin tona ulaşan satış ve 40 bin ton stoklama kapasi teli tesislere sahip oldu. Türkiye’nin dışına da açıldı, Azerbaycan’ın en büyük petrol dağıtım şirketi Azpetrol’ü ve en büyük ağır sanayi fabrikalarından Azerelektroterm’i satın aldı. Fransız Total’in Türkiye birikimini de 2016’da sahiplenerek “akaryakıt dağıtım” alanında başrole çıktı. kımlarında profesyonel Demirören 2017’de For futbolcu olarak da top koşturdu. bes dergisinin “En Zengin 100 Türk” listesinde HHH 1.5 milyar dolarlık servetiyle 42. sıradaydı! Sonrasında akaryakıt dünyasına adım atarak Her nedense oğlu Yıldırım’ı şirket işlerine ka iş dünyasında dev adımlarla ilerledi. 1970’ler rıştırmayıp Beşiktaş üzerinden Futbol Federas de sıvılaştırılmış petrol gazı sektöründe yatı yonu Başkanlığı’na yönlendirdi. 2. oğlu Tayfun rım yapan Demirören, önce Avram Laçin’in ise sessizce şirket yönetiminde, kızı Meltem 1960’larda kurduğu Milangaz şirketini 1972’de ise holdingde sağ kolu... satın aldı. 1975’te yılında Güneşgaz, Likidgaz, HHH Mutfakgaz şirketlerini, 1978’de de Demirören Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan’ın toru Tüp İmalat Fabrikası’nı kurdu. nu Ali ve kardeşi Ömer ile babası Ercüment’in sattığı gazeteyi yeniden sahiplenmek istiyordu. Demirören, Karacan kardeşler ile birlikte Aydın Doğan’dan 2011’de Milliyet’i 48, Vatan’ı 26 milyon dolara aldılar. PKK kurucusu Abdullah Öcalan ile “Barış ve Demokrasi Partisi” görüşmelerinin yayımlanmasından sonra, AKP Reisi ve Veziri Azamın tepkisi üzerine “Başbakan Erdoğan velinimetimizdir. Bugün emretsin, yarın Milliyet’i kapatırız!” dediği basına yansımıştı! (Not: Devam edecek...) Bir açıklama... Son yazımda Aydın Doğan ile ilgili şu paragraf vardı: “1 Mart 2017 tarihinde Petrol Ofisi’nde örgütlü şekilde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiasıyla, onun da hakkında yakalama kararı çıkartıldı! Doğan yurtdışındaydı...” Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı, Emekli Büyükelçi Volkan Vural’dan şu açıklamayı aldım: “Bugünkü Cumhuriyet gazetesinde ‘Basın Nereye Gidiyor’ başlığı altında çıkan köşe yazında bir maddi hata olduğunu gördük. Yazında, Petrol Ofisi ile ilgili iddialara ilişkin davada Aydın Doğan hakkında ‘yakalama kararı’ çıkarıldığı belirtilmektedir. Oysa gerçek durum şöyledir: 1 Mart 2017 tarihinde yapılan duruşmaya Sayın Aydın Doğan yurtdışında olduğu için katılamamış ve bu mazereti mahkemeye iletilmiştir. Duruşma Savcısının görüşüne aykırı olarak mahkeme, Sayın Doğan’ın ifade vermek üzere ‘zorla getirme müzekkeresi çıkarılması’ kararı vermiştir. Ancak söz konusu müzekkere çıkarılmamıştır. Sayın Aydın Doğan daha sonraki duruşmaya katılarak ifadesini vermiştir.” Bu açıklamaya ilişkin bilgileri içeren haberler, her nedense 1 Mart 2017’den sonra basınımıza yansımamıştı! ‘Ne sanık ne de tanık’FETÖ’nün finans davasında Fettah Tamince’nin dokunulmazlığı var FETÖ’ye finansal destek sağladıkları iddiasıyla kayyım atanan AKFA Holding ve alt şirketlerine yönelik yürütülen so ruşturma kapsamında araların da AKFA Yönetim Kurulu Başka nı Fatih Aktaş’ın da bulunduğu 6’sı tutuklu, 6’sı firari 84 sanık hakkında dava açıl dı. Sanık ve giz li tanık ifadele rinde “Fatih Aktaş’ın ar kasındaki ki şi” olarak ni telendirilen Rixos oteller zincirinin sa hibi Fettah Tamince’nin iddianamede ne sanık ne de tanık olarak yer al maması dik kat çekti. Tamince ve eşi hakkın da daha önce açı lan FETÖ soruştur ması da “kovuş turmaya Tamince yer yok” kararı verilerek kapatılmıştı. Oda TV’nin haberine gö re; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede sıklıkla Zaman Gazetesi’nin 1725 Aralık’tan sonraki patronlarından Tamince’nin isminden bahsediliyor. Sanıklar ve gizli tanıkların ifadelerinde Tamince’ye suçlamalar yöneltiliyor. Savcının iddianameye koyduğu bazı tespitler şöyle: “Fatih Aktaş’ın bir konuşmalarında Kazakistan’da yapılan Media Center projesinde 109.000.000 (yüz dokuz milyon) dolarlık ihalenin Fettah Tamince tarafından ayarlandığı... Fettah Tamince ve Fatih Aktaş işlerin çoğunu birlikte yürütürlerdi... 2015 yılı başında bir sohbet esnasında Mehmet Demir bize hitaben ‘Fettah Tamince ve Fatih Aktaş’ı Fethullah Gülen kutsadı. Fatih Aktaş Fettah Tamince’ye emanet edildi’ diye söylemişti... Kazakistan’ da bulunduğu süreçte Fettah Tamince’nin yardımcısı Muharrem isimli kişinin örgütsel faaliyetleri koordine ettiğini... AKFA isimli şirketin başında Fatih Aktaş var. Yanlış hatırlamıyorsam küçük bir şirketti cemaat aracılığıyla Kazakistan’da cemaat desteğiyle büyük bir ihale al dı. İhaleyi asıl RİKSOS otellerinin sahibi olan Fettah Tamince’nin sahibi olduğu Sembol isimli firmadan taşere edildi... Bildiğim kadarıyla Fettah Tamince Akfa Teknoloji’ye 50.000.000 dolarlık iki adet çek vermiş, Fatih Aktaş da bu çekleri Bank Asya’ya teminat göstererek projeyi finanse etmiştir... Fatih Aktaş ve Fettah Tamince’nin Türkiye’deki para trafikleri incelendiğinde FETÖ/ PDY’ye para transferlerine rastlayamazsınız. Çünkü her ikisi de kârları Dubai üzerinden yaptıkları işlemlerle burada bırakarak, paranın izini kaybetmeye çalışmaktadırlar.” Yüzlerce sayfalık AKFA dosyasının daha birçok yerinde 36 yıla kadar hapisi istenen “FETÖ’cü işadamı Fatih Aktaş’ın arkasındaki isim” olarak nitelendirilen Fettah Tamince iddianamenin sanık ve tanık listesinde yer almadı. Bu arada davanın önemli sanığı Fatih Aktaş’ın etkin pişmanlıktan faydalanmak için başvurarak emniyete itiraflarda bulunduğu öğrenildi. Aktaş’ın itiraflarında, hakkındaki tüm FETÖ soruşturmalarından kurtulmayı başaran Fettah Tamince ile ilgili neler söylediği ise soru işareti olarak kaldı. l Haber Merkezi Sarıkaya: İhraç edilince FETÖ’den para aldım Şemdinli soruşturmasında kumpas kurduğu ve FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle meslekten iki kez ihraç edilen eski savcı Ferhat Sarıkaya’nın, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılanmasına başlandı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Sarıkaya, “Ben asla FETÖ üyesi olmadım. Terörist başı meczubun hiçbir kitabını okumadım. FETÖ talimatıyla hareket ettiğim suçlamasını da kabul etmiyorum” dedi. Meslekten ihraç edilmesi üzerine FETÖ korumasına girdiğini itiraf eden Sarıkaya, cemaatten o dönem para aldığını kaydetti. Şemdinli iddianamesi kapsamında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “suç işlemek için çete kurmak” ile suçlanmasına ilişkin de savunma yapan Sarıkaya, bu konuda FETÖ’den ihraç edilen eski hâkim İlhan Kaya’nın kendisini yönlendirdiğini söyledi. Olası bir darbenin önüne geçmek için Büyükanıt ile ilgili çalışma yaptığını ileri süren Sarıkaya, “Kaya’nın beni, Büyükanıt konusunda yönlendirdiği doğrudur ancak benim de kanaatim o yöndeydi. Hakkındaki iddiaları ve ihbarları değerlendirdim. Büyükanıt değil, başkası hakkında da aynısını yapardım. Yeter ki bu ülkede darbeler olmasın. FETÖ’nün asıl amacını ben de 15 Temmuz’da gördüm” dedi. Sarıkaya, FETÖ ile iltisaklı olduğunu düşündüğü kişilerin isim listesini de mahkemeye sundu. Mahkeme heyeti, Sarıkaya’nın tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma, 28 Mart tarihine ertelendi. l ANKARA / Cumhuriyet Mehmet Altan’a ret OHAL Komisyonu İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilme başvurusunu karara bağladı ALİCAN ULUDAĞ Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak görev yapan OHAL Komisyonu, 30 yıl boyunca öğretim üyesi olarak görev yaptığı İstanbul Üniversitesi’nden (İÜ) ihraç edilen gazeteciyazar Mehmet Altan’ın başvurusunu reddetti. Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin Altan’la ilgili verdiği hak ihlalleri kararını “yok saydığı” gerekçesiyle OHAL Komisyonu Başkanı ve üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. OHAL Komisyonu, İÜ’den 23 Ekim 2016’da ihraç edilen gazeteci yazar Mehmet Altan’ın başvurusunu sonuçlandırdı. Altan’ın başvurusunu 6 Aralık 2018’de reddeden Komisyon, kararı 8 Ocak 2019’da tebliğ etti. Kararda, ret gerekçesi, “idari bir soruşturma raporu” ile kesinleşmemiş olan “mahkeme kararı”na göre “anayasayı ihlal”den ceza almış olmasına dayandırdı. Karar üzerine Mehmet Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, komisyon üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na “anayasaya aykırı hareket etmek suretiyle görevi kötüye kullanma” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Mehmet Altan’la ilgili Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin verdiği ihlal kararları anımsatılarak, AYM’nin Altan’la ilgili kararında suç işlendiğini ortaya koyan somut olgusal temeller ve kuvvetli belirti dahi bulunmadığına, bırakın mahkumiyeti tutuklamanın dahi hukuki olmadığına karar verdiğine dikkat çekildi. T.C. ALİAĞA GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İLANEN TEBLİGAT Abdullah BURNAZ (T.C. No: 408*******0) isimli şahıs adına Müdürlüğümüzce düzenlenen 19.11.2018 tarihli ve 2018/28 sayılı ödeme emri şahsın bilinen adresine tebliğ edilememiştir. Bu ilanın tebliğinden itibaren bir ay içerisinde Müdürlüğümüze müracaat edilmesi veya taahhütlü olarak adres bildirmesi halinde resmi tebligat yapılacağı, aksi takdirde bir ayın sonunda tebliğ edilmiş sayılacağı Vergi Usul Kanunu’nun 103, 104, 105, 106. maddeleri uyarınca ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 928907) Komagene’nin sahibi FETÖ’den tutuklandı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, FETÖ’nün ‘büyük bölge mütevellisi’ olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Komagene çiğköfte restoranları zincirinin sahibi iş insanı Murat Sivrikaya Emniyet’teki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Murat Sivrikaya çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. l İHA Eski Yargıtay üyesinin davası durduruldu Eski Yargıtay üyesi İrfan Vural’ın, FETÖ üyeliğinden Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde yargılandığı davada, avukatları, Yargıtay üyeleri hakkında iddianame hazırlama yetkisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bulunmasına karşın iddianamenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlandığını söyleyerek durma kararı verilmesi talebinde bulundu. Daire, oyçokluğuyla dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti. l ANKARA/Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Çoktan seçmeli bir test soru 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 D İ YETET İ K 2 ELA AR İ ZA 3 RH PL İ AB 4 NAV İ M İ HR sunda yer 5 EMAR E Z İ alan yanlış 6 Ş İ L E B O K S seçenek. 2/ Madenleri yontmada kullanılan 7 M A ROBOT 8 EM BARANA 9 KARABURUN çelik araç... Boksta rakibin yumruklarını çelme işi. 3/ Yap raklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral... Güzel çiçekli bir süs bitkisi. 4/ İsrail parlamentosuna verilen ad. 5/ Dolma yapmak için hazırlanan karışım... Lezzet... Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı. 6/ İleri sürülerek savunulan düşünce... Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret. 7/ Bir verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer... Bir nota. 8/ Yankı... “İlk sevgilimin gülüşüne benzer / Bir havası değil mi esen” (C.S. Tarancı). 9/ Kâğıtla yapılan işlemler. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Arsızca karşılık vermek. 2/ Ur ya da si ğil... Herhangi bir kuvvet alanından geçtiği varsayılan güç çizgileri. 3/ Kirliliği gösteren iz... Bir çeşit açılır kapanır perde. 4/ Sıva ya da boyadan önce vurulan kat. 5/ Bazen üzerine un bile serilir... Ekvator kuşağındaki geniş çayırlara verilen ad. 6/ Bir spor ara cı... “ var mı bu âlemde nekahet gibi tatlı” (Yahya Kemal). 7/ Gelir... Bir nota. 8/ “ kafeste duran kuştur / Elbet uçar gider bir gün” (Karacaoğlan)... Davul zurna eşliğinde oynanan bir halk oyunu. 9/ Büro. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear