25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 10 Ağustos 2018 LİNYİT YAKIYOR haber 9EDİTÖR: SERKAN OZAN Türkiye’nin enerji alanındaki gündemini oluşturan linyit (bir çeşit kömür) yakıtlı termik santrallara ilişkin hazırlanan “Linyit Yanmaz! Yakar!” raporu açıklandı. Raporda “Kömürlü termik santrallar doğayı tehdit etmekle kalmıyor, halk sağlığını da etkiliyor; ciddi hastalıklara yol açarak erken ölüm sayısındaki artışı tetikliyor” gibi bulgular yer alıyor. İklim değişikliğine en çok etkisi olan santralların kömürlü ve linyit yakıtlı santrallar olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 2017’nin sonu itibariyle işletilen toplam 27 kömürlü termik santral bulunuyor. Bunların 14 tanesini linyit yakıtlı termik santrallar oluşturuyor. İşletmedeki termik santrallara ek olarak 14 tane lisans sürecinde, 3 tane ilan edilen, 3 tane inşa halinde, 4 tane de lisans almış olmak üzere toplamda 24 linyitli termik santral planı mevcut. Ekologos tarafından linyit santralları projelerini ilişkin hazırlanan “Linyit Yanmaz! Yakar!” adlı raporu da geçen günlerde yayımladı. Rapor, bu 24 adet linyit yakıtlı termik santral arasından Alpu Termik Santralı (Eskişehir), Yenice Çırpılar Termik Santralı (Çanakkale) ve Çerkezköy Termik Santralı (Tekirdağ) projelerini ele alıyor. Ekonomik değil Raporda özetle şu bulgular yer alıyor: l Türkiye’deki kömür üretimi ve tüketimi artış eğilimi gösteriyor. Bu artışın ardındaki ivmeyi linyit kömürü üretimi ve termik santrallardaki tüketim oluşturuyor. Sanılanın aksine, tüm kömür kaynaklarında üretim/tüketim miktarı açısından Türkiye kendi kendine yetmiyor; taşkömüründe ise neredeyse tamamen ithalata bağımlı. Teşviklere rağmen linyit ve kömürlü termik seçeneği yatırımcılar açısından da ekonomik değil. l Kömürlü termik santrallar doğayı tehdit etmekle kalmıyor, halk sağlığını da etkiliyor; ciddi hastalıklara yol açarak erken ölüm sayısındaki artışı tetikliyor. l Kömürle çalışan santrallar, Kömürlü santrallar, erken ölüm sayısındaki artışı tetikliyor HAZAL OCAK enerji üretebilmek için suya ihtiyaç duyarken, su kaynakları üzerindeki stresi artırıyor. l Yanma teknolojisi ne olursa olsun iklim değişikliğine en çok etkisi olan santrallar kömürlü ve bilhassa linyit yakıtlı santrallar. İklim değişikliğinin hidrolojik, meteorolojik ve klimatolojik parametreleri değiştirmesi de termik santralları olumsuz etkiliyor. l Türkiye’nin 2016’da toplam CO2 emisyonlarının yüzde 86.1’i enerji sektöründen kaynaklandı. Emisyon azaltımı için en mantıklı seçenek, linyite dayalı üretim modeli yerine rüzgâr ve güneş seçeneklerine öncelik vermek. Çevreyi öldürecek Ayrıca raporda seçilen santrallara ilişkin özetle şu bilgiler ifade ediliyor: l Eskişehir’de Alpu Ovası’nda kurulması planlanan Alpu Termik Santrali 200 futbol sahası kadar alana kurulacak, bunun için ise 1100 futbol sahası ka dar alan kamulaştırılmak isteniyor. Eskişehir’de yapılmak istenen santral yılda en az 6.3 milyon ton kömür yakarak, 1.6 milyon ton kül ortaya çıkaracak. Eskişehir’in havası, toprağı, suyu kirlenecek. Eskişehir’de yapılması planlanan santralın 35 yıl çalışacağı hesaplanırsa 3200 kişinin erken ölümüne sebep olacak. lÇanakkale Kaz Dağları’nın yanı başına kurulmak istenen Çırpılar Termik Santralı 90 adet futbol sahası büyüklüğünde bir alana yerleştirilecek, santralda 465 bin ton kül depolanacak ve yılda 2,6 milyon ton kömür tüketilecek. Santral soğutma için yılda 3.5 milyon metreküp suyu tarımsal sulama amaçlı kullanılan Çırpılar Göleti’nden çekecek, bölgenin doğasını olumsuz etkileyecek. l Tekirdağ’da meşe ormanlarına kurlmak istenen Çerkezköy Termik Santralı 800 futbol sahası büyüklüğüne eşdeğer 500 dekarlık bir alana yerleştirilecek. Santral Trakya’nın tarım toprakları kirletilecek. SANTRALA BİR FREN DAHA Danıştay 14. Dairesi, Alpu Ovası’na kurulması planlanan kömürlü termik santralda kullanılmak üzere Sevinç Mahallesi’nde açılması planlanan kömür madeni için alınan ÇED gerekli değildir kararının iptalini onadı. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Odunpazarı İlçesi Sevinç Mahallesi’nde açılacak kömür madeni için 28 Aralık 2017 tarihinde “Çevre Etki Değerlendirme raporu gerekli değildir” kararı vermiş, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi de bu karara karşı dava açmıştı. Eskişehir 2. İdare Mahkemesi dava sonucunda, 6 Nisan 2018 tarihinde verdiği kararla Sevinç Mahallesi’nde açılacak olan kömür madeni için ÇED raporu gerekli değildir şeklindeki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü kararını iptal etmişti. Eskişehir Valiliği bu karar üzerine Danıştay’a temyiz davası açmıştı. Danıştay 14. Dairesi, Eskişehir 2. İdare Mahkemesinin kararını onadı. Danıştay 14. Dairesi’nin vermiş olduğu onama kararı ile birlikte Sevinç Mahallesi’nde açılması planlanan kömür madeni için ÇED raporu düzenlenmesi zorunluluk haline gelmiş oldu. l CAN HACIOĞLU / ESKİŞEHİR Nehirlerde ‘4. seviye’ alarm Ege’nin can damarı Büyük Menderes 4. seviye su kirliliği seviyesine ulaştı. Trakya’yı besleyen Ergene Nehri ise 4. seviyeden kurtulamıyor MENDERES ERGENE Yollar çökerken Her şeyin çöktüğü zamanlardı... diye anlatacağız bu günleri ileride. İktidarın ve muhalefetin ve inancın ve adaletin ve aklın... Yollar çöküyordu, ahlak çöküyordu, sistem çöküyordu, geçmiş çöküyordu ve işin kötüsü gelecek de çöküyordu, diyeceğiz. Önce düşüyorduk diyeceğiz. Sonra çöküyorduk. HHH Uçtuğunuzda düşer, durduğunuzda çökersiniz. Önce yükseklerden aşağıya düşersiniz. Sonra sanırsınız ki düştünüz, bitti, dipten aşağıya gidilmez. Yanılırsınız. Çökersiniz ve dipten de aşağıya düşersiniz. Hatalar ardı ardına yapılmayagörsün, gaflet dipsiz bir kuyudur. Düşersiniz, çökersiniz, daha ve daha ve daha da aşağıya gidersiniz. Ardınızda kalan ışığın hiç sönmediğini ama sandığınızdan çok daha fazla küçülebildiğini, uzaklaşabildiğini, daha da ve daha da ulaşılmayacak hale gelebildiğini göre göre... Ortak bir gaflet hızıyla karanlık bir tünele girersiniz. Karamsarlık değil gerçeklerdir yakanıza yapışan. İyimserlik değil körlüktür ayaklarınıza dolanan. Gözünüzün önünde yollar çöker... teker teker. Siz seyredersiniz, zararı devlet öder. Sistem çöker, ahlak çöker, geçmiş çöker ve gelecek çöker üstünüze... Siz altta kalırsınız, devlet üste çıkar. Raydan çıkan trenler, göçen apronlar, sular altında kalan yollar... Tanrısal bir işaret gibi ardı ardına karşınızdalar. Ama siz başka tanrıların peşinde.... aklınız çökenlerde değil yükselenlerde. Paranızı sayar durusunuz ümitsizce. Artıyor mu, azalıyor mu, artıyor mu, azalıyor mu? Sormak gelmez aklınıza, artıyor muyum azalıyor muyum? Ölüyor muyum, kalıyor muyum? Bu sefer biliyor muyum, yine yanılıyor muyum? Siz paranızı sayarken fark etmeden tüm saygınlığınızı yitirirsiniz kendinize. Onlar rayları tamir ederler ve o rayların üzerlerinden yeniden trenler geçer. Onlar yolları tamir ederler ve o yolların üzerinden yeniden arabalar geçer. Onlar apronu tamir ederler ve apronun üzerine yeniden uçaklar iner. Bu arada sistem mütemadiyen çökmeye devam eder. Üzerinize üzerinize. Ve siz başınıza gelmekte olanı seyredersiniz şuursuz bir ümitle. O çöken yolların altında kalarak ölenler ve o yolların üzerinden geçerek ileriye, daha da ileriye gittiklerini düşünenler... Zararı devlet tarafından karşılanan dibe çökmüş yolları, rayları ve apronları hızla unuturak... O yollara, raylara, apronlara paralel yapılan yolsuzluklar girdabında, her şeyin çöküşünü izlerler yasalarla ve korkularla bastırılmış bir ıstırapta. Sonra yollar bir daha çöker. Sonra raylar bir daha çöker. Sonra apron bir daha çöker. Sonra ideolojiler çöker. Sağduyu çöker. Cesaret çöker. İstek çöker. İnanç çöker. Akıl çöker. Ülke çöker. Bir de bakmışsınız, altında kalıvermiş o çökenlerin gelmiş geçmiş tüm ışıklı idealler. Her şeyin önce düştüğü, sonra çöktüğü ve nihayetinde hızla çürüdüğü zamanlardı... diye anlatacağız bu günleri ileride. Ve kim bilir ne tuhaf hikâyeler uyduracağız “Peki o sırada siz ne yapıyordunuz?” diyenlere. BAKANLIK MALİYET HESABINDA HAKAN DİRİK İstatistiklerin “Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri” olarak belirlediği Büyük Menderes, dördüncü sınıf su kirlilik seviyesine ulaştı. Büyük Menderes’te kirlilik başta sanayi kuruluşlarının atıkları, maden tozları, deri ile tekstil işletmelerinin atıkları ile evsel atıklardan kaynaklanıyor. Nehri besleyen çaylar üzerine kurulan özel şirketlere ait HES’lerin de daha fazla kazanç düşüncesiyle nehre az su bırakması, hatta yağış azlığı ve sıcakları gerekçe göstererek hiç su bırakmaması da nehrin kendini temizlemesini engelliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2016 yılında Büyük Menderes Havzası Kirlilik Planı hazırlandı. Ancak bölgedeki çiftçilerin, meslek odalarının ısrarlarına karşın planın yaşama geçiril mesi için hiçbir somut atılmadı. Üstelik bakanlık, “endüstriyel nitelikli atık suların kontrolü amacıyla belirlenmiş olan önlemler tek tek ele alındığında, ortaya yüksek bir maliyetin çıkacağı öngörülmektedir” diyerek, buna “maliyeti” gerekçe gösterdi. Meclis araştırsın İnsan yaşamını doğrudan ilgilendiren bir konuda “maliyet” nedeniyle uygulamaya geçilmemesinin kabul edilemeyeceğini belirten CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Menderes havzasındaki kirliliğe bağlı artan sağlık sorunları için Meclis araştırması istedi. Bölgede kanser vakalarında artış olduğunu ileri süren Karaca, çözümün ertelenmesinin geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağını vurguladı. l İZMİR YILLARDIR SİMSİYAH AKIYOR Istranca Dağları’ndan doğarak Trakya’nın ortasından Ege Denizi’ne dökülen 280 kilometrelik Ergene Nehri, yapılan temizlik çalışmalarına rağmen simsiyah akmaya ve çevresine kötü kokular yaymaya devam ediyor. Ergene’nin Uzunköprü ilçesinden geçen bölümünde her ay yapılan ölçümler sonucunda, suyun 20 mikrogram siyanür, 10 mikrogram yağ ve gres, 112 mikrogram sülfat ile ağır metaller içerdiği belirlendi. Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşbilen, yıllardır Ergene’de test ve incelemeler yaptıklarını, 4’üncü sınıf kirli su niteliğinin sürdüğünü söyledi. Nehrin kirlenmeye devam ettiğini anlatan İşbilen, “Devletin bu anlamda çalışmaları var ancak sıkıntısını 16 yıldır Uzunköprü halkı olarak çekiyoruz. Bu sıkıntıyı tarımda kullandığımız sudan çekiyoruz, insanların sağlıklarının bozulmasıyla çekiyoruz, çok sayıda kanser vakalarıyla çekiyoruz, sosyal alanda çekiyoruz” diye konuştu. 3 yıldır bekliyorlar Uzunköprü Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hacer Doğrugüven ise Ergene Nehri’nin Trakya’nın ‘dert damarı’ haline geldiğini söyledi. Nehrin her geçen gün çevresine kötü koku yaymaya ve kirlenmeye devam ettiğini anlatan Doğrugüven “2015 yılında nehirde balık tutulacağı ve yüzüleceği söylenmişti ama 2018 oldu, hâlâ simsiyah akıyor. Nehre atık bırakan fabrikaların atık tesislerini çalıştırması gerekiyor” dedi. Uzunköprülüler de ağır koku yayan nehrin bir an önce temizlenmesi gerektiğini söyledi. l DHA ‘Kömürü Es Geç’e 30 bin imza Eskişehir Alpu Ovası’na yapılması plan lanan termik santralın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin iptal edilmesine yönelik Greenpeace Akdeniz de imza kampanyası yürütüyor. “Kömürü Es Geç” kampanyası kapsamında toplanan imzalar 30 bini geçti. İnternet üzerinden de imza verilen kampanyada “Eskişehir’in Alpu Ovası’na kurulmak istenen kömürlü termik santrala karşı sen de harekete geç, kampanyaya katıl” ifadelerine yer verildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na seslenilen kampanyada “Tarihinde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Eskişehir, kömürlü termik santral tehdidiyle karşı karşıya. Eskişehir’in havasını, suyunu, tarım alanlarını etkileyecek olan kömürlü termik santralın eksikliklerle/hatalarla dolu Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu iptal edin” denildi. l İstanbul / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear