25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 9 Temmuz 2018 14 kültür EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Eserleri yollara kurban ettiler’ İstanbul kültürüyle ilgili yazdığı 8. kitabı da satışa çıkan Haldun Hürel, ‘Amerikanlaşmak Yarımada’yı tarihten kopardı’ diyor Sanatçı ve yazar Haldun Hürel’in “Tuhaf ve Kısa Öykülerde İstanbul” isimli kita bı Kapı Yayınları’ndan satışa çıktı. Bu, İstanbul aşığı Hürel’in “Bir İs tanbul Kültürü Kitabı” serisinin 8. halkası. Aynı zaman da Mimar Sinan Gü zel Sanatlar Üniversi tesi başta olmak üze re yeni eğitim yılında 3 üniversitede ders ORHUN ATMIŞ ler verecek Hürel’le İstanbul’u konuşmak üzere bir araya geldik. Hürel’le söyleşi söz konusu oldu ğunda kitabın kapağını açmadan önce uzun süredir aklımdan geçirdi ğim bir düşünceyi sormak için not almıştım. Kitabı okumaya başlayın ca da sanatçının “Önsöz”de aynı fik ri dile getirdiğini gördüm. Söyleşi ye de öyle başladım: “İstanbul’a bu zamana kadar çok büyük kötülük ler yapıldı. Ancak tüm bunlara kar şın hâlâ büyüsünü bozmamaya dire niyor desem...” Anında karşılık ver di Hürel, “Direniyor. İstanbul gözü yaşlı bir kraliçe. Ağlıyor şu an. Ken di ölümüne ağlıyor.” İstanbul’a ilgisinin 5 yaşında göz lemlerle başladığını söyleyen Hürel, “Küçük küçük notlar tutarak, çocuk gözüyle hep yazmışım. Küçük kü çük defterlerim hâlâ duruyor. Da ha ilkokulda, ortaokulda yazdığım defterlerde not vermişim gittiğimiz yerlere, ‘Şunu beğenmedim, şu çok güzel oldu’ diye. Babam bizi bir yer lere götürürdü. En çok da Gülhane Parkı’nı severdik. Benim ilk mila dım Gülhane Parkı’dır. Çıktığım za man Ayasofya karşımda, tramvay yukarıdan aşağıya iniyor. Görkem li bir şehrin araçları, yapıları üzeri me doğru geliyor. Orada bilinçaltı na yerleşen bir görüntü var” diye rek, İstanbul sevgisinin başlangıcı nı anlatıyor. “Gezmediğiniz yer var mı?” soru suna “Ayak basmadığım yer yok” şeklinde cevap veren Hürel, “Bu ki taplar masa başında yazılacak ki taplar değil, ancak yürüyerek” diye konuşuyor. Hürel, “Tuhaf ve Kısa Öyküler de İstanbul” kitabında sayısız öykü ye yer vermiş. “Doğruluklarını na sıl teyit ettiniz?” şeklindeki soru ya ise Hürel, “Yüzlerce kaynaktan... Saha araştırması çok önemli. Bunla rı araştırmak için elini toprağın al tına da sokacaksın, yeraltına da ine ceksin. Ben öyle ne kuyular biliyo rum, dehlizler biliyorum. Arşiv feti şisti değilim. Arşiv her şeyin doğru sunu yazmak zorunda değil... Muka yese ederim” yanıtını veriyor. Padişahların içkisi... Kitapta dikkatimi çeken bir başka konu ise birçok öyküde padişahların içki içtiğinden bahsedilmesi... “Günümüzde bu durum görmezden mi geliniyor” dediğimde Hürel, “İçmezdi diyorlar. Ben hiç duymadım diyorlar. O kitapları okursan duymazsın tabii. Niye içmesin? Bekri Mustafa’yı okumadın mı? Cibali’de sokağın ismi Bekri Mustafa. IV. Murat’ın en yakın arkadaşı. IV. Murat, öldüğünde onu mezara gömdü, toprağın içine de şarap fıçıları koydu. O da içki içerdi. Sana ne? Özel hayat bu... Belli bir camianın içinde duymazsın tabii. Sorgulanacak şey değil bunlar” diyerek sert çıkıyor. ‘En dar sokağı buldum’ Haldun Hürel, sohbet esnasında İstanbul’da mevcut olan sokaklar içerisinde en dar olanını bulduğunu iddia ediyor. Hürel, iddiasını şu ifadelerle dile getiriyor: “Be İstanbul yöneticisi, sizin elinize İstanbul’daki sokakların en darını buldum. Ni ye onu nişane ile açıklamıyorsun, insanlara turistik ve tarihi bir bilgi vermiyorsun; ‘En dar sokak bizim ilçemizde, en dar sokağa gider...’ falan gibi pazarlasana. Hem de göz önünde bir yerde. Arnavutköy’de, sahilde. ‘Alaylı Sokak’ diye tabelası var. 81 buçuk santim. Elimde cetvelle ölçtüm. Yan geçiyorsun...” Deneyimli araştırmacı, İstanbul’un röntgeninin çekilmesi gerektiğini söyleyerek, “Ne bundan kimsenin haberi var, ne tarih sevgisi var, bunlar olmadığı gibi bir de ihanet var şehre” eleştirisini yöneltiyor. Hürel, “Daha doğduğunda insanlara kültürü aşılamazsan olmaz” dedikten sonra, “kültür” derken ne kastettiğini açıklıyor: “Gecenin bomboş bir saatinde önünüzde aniden yanan kırmızı ışıkta durma sabrını göstermek kültürdür. Duracaksın. Eminönü’ne, Kadıköy’e bak, sanki yanmıyor... Ben köprüler, havalimanları, şunlar bunlar değil, gelişmişlikte ilk buna bakarım.” ‘Taksim dönüştü’ Haldun Hürel’e Taksim’in bugünkü halini soruyorum, “Büyük bir dönüşüm yaşandı orada” diyor ve “AKM yıkıldı. Oraya yenisi yapılacak diye söylediler. Umuyorum ki eski kültürel birikimiyle İstanbullulara hizmet edecek” şeklinde konuşuyor. Taksim Camisi’ne karşı çıkmadığını da dile getiren Hürel, “Hemen karşısında Aya Triada var. Çok renklilik açısından Osmanlı’nın da yaptığı bir şeydi bu” diyerek Osmanlı’da yan yana olan Ermeni, Rum, Yahudi ve Türk mezarlıklarını örnek gösteriyor. Hürel, Aya Triada’nın önündeki dükkânların da kaldırılması gerektiğini söylüyor. İstanbul’un en büyük darbeyi 1940’larda yediğini söyleyen Hürel, Batı ve Amerika’ya benzemeye çalışmanın İstanbul’u tarihten kopardığını ifade ediyor. “Menderes buna tuz biber ekti” diyen Hürel, “Tarihi eserleri yollara kurban etti. Bütün Boğaz yolları, Tarihi Yarımada içindeki bütün ara sokaklar ve caddeler, Vatan Caddesi, Millet Caddesi, önlerinde ne tarihi eser varsa tırpanlayıp geçti. Beyazıt’la Aksaray arasında kot farkı vardı. Araçlar çıkamıyor diye Aksaray’ı yükseltip Beyazıt’ı alçalttılar. Bugün Beyazıt’taki Patrona Halil Hamamı’nın giriş kapısı yukarıdadır” şeklinde konuşuyor. “Peki, bunları yaparken neler gitti?” diye soran Hürel, sözlerine şöyle devam ediyor: “Fatih döneminden, Beyazıt döneminden ne camiler, eserler yok edildi gitti, Tophane’de de, Boğaz yolunda da...” ‘Yüzde 80’i yıkılmalı’ Haldun Hürel, söyleşiye başlamadan önce “Cumhuriyet benim gazetem” diyerek, biraz “içini dökmek” istediğini ifade etmişti. Sohbet esnasındaki çarpıcı yorumlarına devam eden Hürel, “İstanbul Yarımadası’nın yüzde 80’i yıkılmalı” diyor. Yarımada’nın açık hava müzesine dönüştürülmesi gerektiğini savunan İstanbul uzmanı, “Dünyanın en görkemli açık hava müzesi. O zaman anlayacağız ki içinde ne kadar çok tarihi eser varmış da bizim haberimiz yokmuş. Mantar gibi ortaya çıkacaklar. Onlara harcanacak para birkaç sene içinde misliyle geri dönecektir. Bin yılların birikimi orada duruyor” ifadelerini kullanıyor. Her konuda halkın dediğini değil, bilen insanın dediğini dikkate almak gerektiğini dile getiren Hürel, “Halk şimdi Menderes’in yaptığı yollarda gaza basıp 10 dakikada Eyüp’ten Unkapanı’na geldiğinde mutlu oldu. Ama yanlış... O zaman bilen insanlar, kurullar, ince eleyip sık dokuyarak Yarımada’yı müzeye dönüştürsünler, ben kendimi bile kurban ederim” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor. ‘Özlediğim İstanbul’ Haldun Hürel, yeni kitabının ismini de ilk kez Cumhuriyet’e açıkladı. Sanatçı, kitabında 50 yıl öncesini anlatacağını belirtirken, günümüzdeki şehrin gürültüsünden, kornalardan ve insanlarından da bahsedeceğini dile getiriyor. Haldun Hürel, “Tuhaf ve Kısa Öykülerle İstanbul” kitabından sonra, yeni kitap çalışmalarına başladığını dile getirdi. Ünlü sanatçı, yeni kitabının ismini de ilk kez Cumhuriyet’e açıkladı: “Özlediğim İstanbul.” Hürel, o kitabın konusunu da şöyle anlatıyor: “Bütün bu çarpıklığı görmezden gelerek hatıralarımı canlandıran, beni mutlu eden, o huzurlu günlerin İstanbul’unu özlüyorum. Benim özlediğim İstanbul 196070 yılları. Bu zamanın İstanbul’unu özlüyorum. Çok kişi özlem duyar ya, ‘Ne güzeldi o siyahbeyaz filmler, komşuluk ilişkileri, üst katta yemek pişerse alt kata mutlaka ikram edilirdi...’ Bunları hep yaşadık çocukluğumuzda, babalarımızın ne iş yaptığını mahalledeki arkadaşlarımız bilmezdi. Söylemezdik, utanırdık. Böyle bir terbiye. Yamalı çorap giydiğimiz devirler. Fatih’ten bir buz kalıbı keserdik, üstüne talaş tozu ekerlerdi, sicimle bağlarlardı, eve kadar erimesin diye. Buzdolabımız oydu. Onu bir leğene koyardı annem, her şey onun içinde. Mutsuz muyduk? Şimdikinden mutluyduk. Gördükçe arsızlaştık. Ben onu özlüyorum işte, özlediğim İstanbul oydu. Basit huzur verir ve mutluluğun sırrı basitliktedir.” ‘Sinan’la sohbet etmek...’ Bu asırların adamı olmadığını söyleyen Hürel, “Eski çağ kafalıyım ve bundan acayip mutluyum” diye konuşuyor. Bunun üzerine “İstanbul’un hangi döneminde yaşamak isterdiniz?” sorusunu sorduğumda ise iki yanıt veriyor. Hürel, ilk olarak “15501566” diyor ve nedenlerini sıralıyor: “Mimar Sinan’la sohbet etmek, tanışmak, şantiyesine taş taşımak için. Süleymaniye’nin yapımını görmek, Sultan Süleyman’ın izini sürmek, o havayı solumak, ahşap evli İstanbul Yarımadası’nda dolaşmak, sessiz İstanbul sokakları, Kadıköy tarafları...” İkinci olarak ise “18751925” cevabını, “Bu 50 yıl o kadar önemli ki. Bir imparatorluğun değişime girdiği, çöküşü yaşadığı ve yeniden bir doğuşun yaşandığı değişimin hepsi ni burada izlemek isterdim. Mesela İstanbul’un yaşadığı en sefil dönem orada benim gözümün önünde olacaktı.1. Dünya Savaşı’ndan çıkmışız, Trablusgarp Savaşı, İstanbul’un İşgali, ama İstanbul’un kimliği yerinde. 2018’den 50 yıl geriye gittiğinde çok fazla bir değişim yok. Ancak o 50 yılda hem teknoloji hem koşullar açısından büyük değişim oldu” gerekçeleriyle açıklıyor. Cumhuriyet’in mutlu günü Gazetemiz muhabirlerinden Hazal Ocak ile yazıişleri editörümüz Serkan Ozan yaşamlarını birleştirdi. Fenerbahçe Khalkedon’da önceki akşam gerçekleştirilen nikâhı Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu kıydı. Çiftin nikâh şahitliğini Haber Koordinatörümüz Aykut Küçükkaya, gece sorumlumuz Ayça Bilgin Demir, muhabirimiz Hilal Köse ile Hüsrev İsfendiyaroğlu yaptı. Arkadaşlarımıza bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. l İSTANBUL / Cumhuriyet TELEVİZYON 06.00 Güne Merhaba 08.45 Günün Ekonomisi 09.00 Parametre 10.00 10’dan Sonrası 13.00 Bugün 15.00 Günlük 18.00 Ana Haber 19.30 Gündem Spor 20.00 Ana Haber 21.00 Tarafsız Bölge 00.30 Gece Haberleri 08.00 Güne Başlarken 11.00 Ayşenur Arslan ile Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 16.00 Haber Kritik 17.00 İz Bırakanlar 18.00 Ana Haber 21.00 Gündem Özel 23.30 Gün Sonu 06.00 Güne Başlarken 09.15 Geri Sayım 10.40 Kupa Bülteni 11.30 Tekno Hayat 13.00 Öğle Bülteni 14.00 Günün İçinden 14.20 Finans Kafe 20.00 Ana Haber  20.50 Piyasa Ekranı 21.00 Doğrudan Siyaset 23.55 Hava Durumu 07.00 Gün Başlıyor 07.55 Hava Durumu 09.00 Güne Bakış 11.40 Kupa Günlüğü 12.00 Gün Ortası 14.00 Manşet 16.55 Hava Durumu 17.00 Akşam Haberleri 19.00 Ana Haber 21.00 Gerçek Fikri Ne? 01.00 Haber Bülteni BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ 1 S U K K U L E N T Kadercilik. 2 A H I R E L E A 2/ Tıp dilinde derinin kanlanmasına verilen ad... Tümör. 3/ Azerbaycan ve Kars yöresinde 3 4 5 6 7 8 9 KUL AVANS AR STAR R UM İ N A Ş A ERAT AF S ASON E T A A L EK AĞ I R F İ LOKSERA yaygın telli bir çalgı... Budizm’de, bedendeki çok sayıda ruhsal merkeze verilen ad. 4/ Anlatım... Yiyecek bulamayan, yoksul kimse. 5/ Tiyatroda sahne... Önü hendekli siper. 6/ Köpek... Cinsel dürtünün enerjisi. 7/ Cemal Nadir’in yarattığı bir tipin ve çıkardığı mizah dergisinin adı. 8/ Yas... Kimliği belirlenemeyen uzay cisimleri ne verilen ad. 9/ Konya’nın bir ilçesi... Kimyada basit şekerlerin genel adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Karşı cinsin kullandığı kimi eşyalarla cinsel doyum sağlama. 2/ Mekke’nin doğusunda, hacıların arife günü toplan dıkları tepe... Bir zaman birimi. 3/ Zorba hükümdar... İskambilde koz. 4/ Satranç ta bir taş... İkisi dikili, üçüncüsü de bun ların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşan tarihöncesi mezarı. 5/ Donmuş lav akıntılarıyla kaplı alan... Din bilginlerinin bir konuda birlik olma ları. 6/ Üstü kapalı olarak anlatma... En küçük izci kuruluşu. 7/ Kuzey Amerika ve Sibirya’da yaşayan rengeyiği türü. 8/ Betona delik açmakta kullanılan sivri uçlu aygıt... Kumaş ve giysilerdeki yapım hatası. 9/ Radyum elementinin simgesi... İzmir yöresine özgü, daha çok kahvaltıda yenen bir tür börek. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear