23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 31 Mayıs 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Vizede yeni perde haber 9 AB’ye vizesiz seyahate ilişkin Türkiye’nin sunduğu yol haritasına yönelik AB Komisyonu’nun görüşleri bugün Ankara’ya iletilecek AB ile Türkiye arasında mülteci takasına paralel olarak 16 Ara lık 2013’te imzalanan ancak Türkiye’nin atacağı adımları bildirmemesi nedeniyle sürek li ertelenen vize serbestisi mü zakerelerinde kritik süreç bu gün başlıyor. AB Komisyonu Göç ve İç İşleri Genel Müdür lüğü Genel Müdür Yardımcısı Simon Mordue, Türkiye’nin 72 kriterden, kalan 7 kriter için şu bat ayında sun DUYGU GÜVENÇ duğu yol haritasına yönelik Komisyon’un görüşmelerini iletmek üzere bugün Dışişleri Bakanlığı’nda görüşmelere başlayacak. Mor due başkanlığındaki heyet ile yapılacak görüşmelerde hedef sadece diyaloğun başlaması. Müzakerelerin EUROPOL’da ki tüzük değişikliği gibi konu lar nedeniyle yıllarca sürmesi bekleniyor. AB ülkelerinde Türkiye Cum huriyeti pasaportu taşıyanla ANKARA’NIN ÖNERİLERİ 1. “Habercilik sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla dile getirilen düşüncelerin suç oluşturmayacağı” hükmü TMK’ye eklenecek. 2. Türkiye, Geri Kabul Anlaşması’nın tüm maddeleriyle uygulanmasını, vize serbestisiyle eş zamanlı olarak hayata geçirecek. 3. Biyometrik pasaportları 2 Nisan’dan itibaren dağıtılmaya başlanacağı açıklandı. 4. GRECO’ya uyum kapsa mında adımlar atılacak; etik düzenleme geçirilecek 5. Türkiye, EUROPOL ile müzakerelere başlamaya hazır olduğunu resmen iletti. 6. Kişisel verilerin korunması kanununda istisnai hükümlerde düzenleme yapılacak, bağımsızlığı arttırılacak. 7. Adli işbirliğinde Türkiye, Rum Kesimi’ni tanımayacağını bildirdi. ra vize serbestisi sağlanması için BrükselAnkara arasında Geri Kabul Anlaşması’na paralel olarak 2013’te imzalanan, Mart 2016’da ise ‘1’e 1 takas’ formulüyle güncellenen mutabakat için yapılacak görüşmelerden Ankara’nın temel beklentisi müzakerelere başlanmış olması. Türkiye’nin şubat ayında sunduğu kalan 7 madde ile ilgili yol haritasında yer alan, başta fikir ve ifa de özgürlüğü ile bağlantılı Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) hükümetin kısa vadede düzenleme yapması beklenmiyor. Diplomatik kaynaklar ise bu aşamada bir metin üzerinde müzakerelerin başlamasını da olumlu görüyor. Türkiye’nin yerine getirmesi beklenen 7 kriterden biri olan EUROPOL konusundaki mutabakat ise Ankara demokratikleşme yönünde adım atsa dahi BRÜKSEL’İN BEKLENTİLERİ 1. AB, kanundan çok uygulamada ifade özgürlüğünün sağlanmasını istiyor. 2. Bu hüküm eşzamanlı olarak hayata geçirilecek; Geri Kabul Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ile hayata geçecek. 3. Hükümet, biyometrik pasaportlar hâlâ dağıtılmadı. 4. GRECO sözleşmesi çerçevesinde Türkiye kendisinden beklenen başta yolsuzluk, siyasi etik yasası gibi birçok alanda adım atmıyor. 5. Türkiye, EUROPOL ile işbirliği sürecini bilinçli olarak öteledi ve bürokratik onayla tamamlanacak işbirliği için artık Konsey onayı gerekiyor. 6. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin kanunda, kurumsal özerklik başta olmak üzere değişiklik talep ediyor. 7. Türkiye’nin Rum Kesimi’ni tanımaması nedeniyle, AB ile adli işbirliği sürecinin hayata geçirilebilmesi için formül aranacak. uzun zaman alacak. Türkiye, EUROPOL ile işbirliği yapmak üzere müzakerelere başlamaya hazır olduğunu resmen iletti. Türkiye, eğer yol haritasını 1 Mayıs 2017’den önce sunsaydı, EUROPOL ile işbirliği anlaşması çok daha kolay çözülebilecekti. Ancak AB tüzüğünü değiştirdi. Artık varılacak anlaşmayı tüm AB üyelerinin onaylaması gerekecek. Sadece bu kriter üzerinde müza kerelerin 1 yıldan uzun sürmesi bekleniyor. AB, hapisteki gazetecilerin serbest bırakılmasını ve TMK’nin fikir ve ifade özgürlüğü önünde engel olarak kullanılmamasını, kişisel verilerin korunmasına yönelik kanunda iyileştirme yapılmasını bekliyor. Adli işbirliğinde ise Türkiye’nin Rum Kesimi’ni tanımaması nedeniyle formül bulunması gerekiyor. Pelin Ünker ICIJ üyesi Pelin Ünker Muhabirimiz Pelin Ünker, Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) üyesi seçildi. Ünker, 83 ülkeden 200’ün üzerinde araştırmacı gazeteciden oluşan uluslararası araştırmacı gazetecilik ağına Türkiye’den dahil olan ikinci üye oldu. Yeni üyeler, Arjantin’den Finlandiya ve Bolivya’ya, Avusturya’dan Portekiz ve Yemen’e 22 araştırmacı gazeteciden oluşuyor. Ağ komitesi başkanı Minna KnusGalán, komitenin yeni üyelerin gösterdiği becerilerden çok etkilendiğini belirterek “Sadece yüksek derecede mesleki standartlara sahip araştırmacı gazeteciler değil, aynı zamanda sınır ötesi soruşturma deneyimlerinde iyi birer takım üyesi olduklarını da kanıtladılar” dedi. Panama Papers ve Paradise Papers araştırmalarının Türkiye ayağını yürüten Pelin Ünker, 6 Mayıs 2016 tarihinde ICIJ’nin Türkiye partneri seçilmişti. 1997’de Washington merkezli The Center for Public Integrity (Kamu Bütünlüğü Merkezi) tarafından kurulan ICIJ, Şubat 2017’de tamamen bağımsız bir kuruluş haline geldi. Panama Belgeleri ile 2016 Pulitzer Ödülü’ne değer görülen ICIJ, offshore yatırımların dünya genelinde suçluları ve yolsuzlukları nasıl gizlediğini kamuoyunun gündemine getirdi. l Ekonomi Servisi Sözcü davası ertelendiözcü gazetesinin sahi bi Burak Akbay ile mu Shabir Gökmen Ulu, es ki Sözcü İnternet Sitesi Sorumlusu Mediha Olgun ve gazetenin Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli’nin yargılandığı davanın üçüncü duruşması dün İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mediha Olgun ve Gökmen Ulu hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını talebini reddeden mahkeme heyeti, sanık Burak Akbay hakkındaki yakalama emrinin infazının da beklenmesine karar verdi. Duruşma 7 Kasım tarihine ertelendi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ŞEHİT ASKER UĞURLANDI Kuzey Irak’ta güvenlik güçlerinin bulunduğu bölgeye sızma girişiminde bulunan PKK’li teröristlerle çıkan çatışmada şarapnel parçasının isabet etmesi sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş Abdullah Kolcu’nun cenazesi, Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen törenin ardından Ankara’nın Haymana ilçesine bağlı Sarıgöl köyüne getirildi. Kolcu’nun cenazesi, babaevinde helallik alındıktan sonra Şehit Özcan Özsoy İlkokulunun bahçesine götürüldü. Burada yapılan törene şehidin babası Erdal ve annesi Nazmiye Kolcu ile şehidin yakınlarının yanı sıra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ve CHP Milletvekili Levent Gök de katıldı. Kolcu’nun naaşı, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından gözyaşları arasında köy mezarlığında defnedildi. Türkler ailesine tazminat Danıştay, Kemal Türkler’i öldüren Ünal Osmanağaoğlu cezasız kaldığı için Türkler ailesine tazminat ödenmesine hükmetti CANAN COŞKUN 38yıl önce katledilen DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler’in ailesi, fail Ünal Osmanağaoğlu zamanaşımı ile cezasız kaldığı için “hizmet kusurları bulunduğu” gerekçesiyle İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan manevi tazminat talebinde bulunmuştu. İdare mahkemesince reddedilen başvuru Danıştay 10. Dairesi tarafından bozuldu. Daire, davalı idarelerin failin yakalanmasında özenli davranmaması nedeniyle tazminata hükmetti. DİSK’in kurucu genel başkanlarından, dönemin Türkiye Madenİş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de evinin önünde gerçekleştirilen suikast sonucu yaşamını yitirdi. Tanık anlatımları ile iki failden birinin Bahçelievler katliamı faillerinden Ünal Osmanağaoğlu olduğu belirlendi ancak Osmanağaoğlu,1979’da kardeşi Tamer Osmanağaoğlu’nun kimliğiyle yurtdışına kaçtı. Avusturya’da 1989’da uyuşturucu madde nedeniyle 3 yıl cezaevinde yattıktan sonra sınır dışı edilen Osmanağaoğlu, 1992’de Türkiye’ye geldi. Yurda girişte gözaltına alınan Osmanağaoğlu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından serbest bırakıldı. Hakkındaki gıyabi tutuklama kararına karşın ancak 1996 yılında sanık yapılan Osmanağaoğlu’nun Kuşadası’nda kardeşi Tamer Kemal Türkler Osmanağaoğlu’nun kimliği ile yeni bir hayata başladığı ortaya çıktı. 1999’da tutuklanarak Metris Cezaevi’ne konan Osmanağaoğlu, 2003’te delil yetersizliğinden beraat etti. Kararın Yargıtayca bozuldu ancak Osmanağaoğlu 2007’de bir kez daha beraat etti. Bu karar 2009’da bozuldu ancak mahkeme beraat kararında direndi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010’da kararı bir kez daha bozdu ancak mahkeme bu kez de zamanaşımı gerekçesiyle davayı düşürdü. Osmanağaoğlu, düşme kararı üzerine 3. Yargı paketinden yararlandırılıp 2012’de tahliye edildi. Hizmet kusuru var Kararın onanmasının ardından Türkler’in eşi Sabahat Türkler ile kızları Nilgün Soydan Türkler ve Yasemin Türkler, Adalet ve İçişleri bakanlıklarından 50’şer bin TL manevi tazminat talebinde bulundu. Talep İstanbul 10. İdare Mahkemesince reddedil di. Aile kararı temyiz ederek Danıştay’a taşıdı. Danıştay 10. Dairesi 24 Ocak 2018’de başvuruyu inceleyerek karara bağladı. Daire, kararında, İçişleri Bakanlığı’nın suç işlenmesini önlemek, suçluları takip etmek ve yakalamak gibi görevleri olduğunu anımsatarak, Adalet Bakanlığı’nın da adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve hukuki düzenlemeleri yapmak, görüş bildirmek gibi görevleri olduğunu ifade etti. Daire, inceleme konusu uyuşmazlığın, idarelerin hizmet kusuru nedeniyle sanığın yakalanması ve yargılamanın gecikmesinden kaynaklandığının tartışmasız olduğunu vurguladı. Görevini yapmadı Daire, Osmanağaoğlu’nun kardeşine ait sahte pasaportla ülkeye giriş yaptığını anımsatarak, pasaporttaki fotoğrafın sahte olduğunun anlaşıldığını, buna rağmen gerçek kimliğinin tespit edilmeye çalışılmadığını belirtti. Hakkında pek çok arama yazısı bulunmasına rağmen kardeşine ait kimlikle uzun yıllar rahatça dolaştığı ifade edilen Osmanağaoğlu’nun milli bir parkı işlettiği sırada yakalandığı kaydedildi. Bu durum dikkate alındığında İçişleri Bakanlığı’nın suçluları takip etmek ve yakalamak görevini yerine getirmediği, hizmeti hem geç hem kötü işlettiği vurgulanarak, sanığın olay tarihinden 19 yıl sonra yaka lanmasında hizmet kusuru bulunduğunun tartışmasız olduğu belirtildi. Daire, diğer davalı Adalet Bakanlığı’nın kendisine görev olarak verilmiş olan adalet hizmetinin etkin ve hızlı bir şekilde işlenmesini sağlayacak nitelikte ve yeterlikte araç, gereç ve personel temin etmediğini kaydetti. Bakanlığın bu kusuru nedeniyle sanığın yargılamasının uzamasına sebebiyet verildiği, davanın zamanaşımına uğramasına neden olunduğunu ifade edildi. Mahkemeye gitti Daire, davacıların duymuş olduğu acı ve ıstırabın giderilmesini sağlayacak ve zenginleşmeye de yol açmayacak bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin 28 Kasım 2013 tarihli kararının bozulmasına hükmetti. Bozma kararı yeniden bir karar verilmek üzere idare mahkemesine gönderildi. Kardeşi aday Osmanağaoğlu’nun kimliğini kullandığı kardeşi Tamer Osmanağaoğlu, MHP tarafından İzmir 2. Bölge 1. sıradan milletvekili adayı olarak gösterildi. 2 Temmuz 2014’de yaşamını yitiren Ünal Osmanağaoğlu’nun cenazesine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, o dönem TBMM Başkanvekili olan Meral Akşener, MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan da katılmıştı. Sessiz çoğunluk Biliyorum sevgili okur, sen de memleketteki herkes gibi 24 Haziran seçimlerine kilitlenmiş durumdasın. “Öyle mi, böyle mi” diye, o bir türlü güvenmediğin televizyon haberleri, bir türlü ikna olmadığın kamuoyu araştırmalarından tahmin yürütmeye çalışıyorsun. Malum, bizim medyamız yanlı; her zaman belli bir filtreleme süzgeci gerektiriyor. Göz ucuyla da baksan, artık duyduklarına inanmamaya, haberleri filtrelemeye alışıksın. Ama yine de emin olamıyorsun hiçbir konuda. Sahi 24 Temmuz’da ne olacak? Habercilerin ölçemediği, ölçse de söylemediği, blıblı konuşan bıyıklı yorumcuların ısrarla görmediği dipten gelen derin bir memnuniyetsizlik dalgası, sandığa yansıyacak mı? Bozulan ekonomik dengeler, her gün pompalanan partidevlet algısı, şu zamana kadar iktidar partisini “istikrar” olarak gören toplumun farklı kesimlerinde “Yeter artık!” hissi yaratacak mı? Yoksa, “Bunlar dış güçlerin oyunu” propagandasıyla yine statüko mı kazanacak? Meral Akşener ne kadar oy alacak? Siyasi baskıların etkisi, yüzde kaç? Kim kimden oy koparacak? Saadet ne yapacak? Daha da önemlisi, herkesin beklediğinden daha sert bir rüzgâr yakalayan Muharrem İnce, yüzde 30’ları zorlayacak mı? Haberlerde söz etmeseler de sosyal medyadan biliyorsun. 19 ilde (ve nasıl tesadüfse HDP’ye oy veren köylerde) sandıklar “güvenlik gerekçesiyle” başka yerlere taşınacakmış. YSK, HDP köylerindeki sandıkları AKP’ye oy veren yerlere taşıyarak “güvenlik” sağlamaya karar vermiş. Kasım 2015’te bile yapılmayan bu iş, hayra alamet değil. Amaç belli ki HDP’ye oy veren 270 bin civarında seçmenin oy vermesini zorlaştırmak, HDP’yi baraj altına gömmek. Haberleri izlerken merak içindesin, “Peki nasıl oy kullacak bu insanlar?” HDP barajı geçer mi? Tüm baskılara rağmen muhalefet Meclis’te çoğunluğu alır mı? Bütün bu sorular, aklını kemiriyor. Dolara bakıyor, siyasi gerilimi kokluyor, konu komşunun lakırdısını dinliyor ve karamsarlığa kapılıyorsun. Sen de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların çoğu gibi geleceğe kaygıyla bakıyorsun. (Seçimlerle ilgili farklı sonuçlar çıkaran kamuoyu araştırma şirketlerinin üzerinde anlaştığı tek konu, bu karamsarlık). Yarının bugünden daha kötü olacağına inanıyorsun. Televizyonları kanal kanal gezen Burhan Kuzu prototipi yorumcular, yüreğine su serpmiyor; tam tersine seni daha da tedirgin ediyor. Sevgili okur, bu satırlar senin için kaleme alındı. Merak etme. Yalnız değilsin. Endişelenme çünkü sen Türkiye’nin çok geniş bir kesimini, makul ve sessiz çoğunluğu temsil ediyorsun. Bu toplumun en az yarısı, farklı partilerden gelse de olan bitenden rahatsız. Otoriter bir rejimde yaşamak istemiyor. Normalleşme istiyor. Huzur ve refah istiyor. Türkiye’nin yalapşap hazırlanmış bir tek adam anayasasıyla yönetilmesini değil, saygın bir ülke olarak dünyada yerini almasını istiyor. Bunlar bugünden yarına olacak demiyorum ama elbette olacak diyorum. Makul ve doğruyu isteyen, tarihin doğru tarafında yer alan milyonlar var bu ülkede. İçin içini kemirmesin. Bu yüzde 49 buhar olmayacak ya! Sandık da taşınsa, parsel parsel televizyon kanalları da satılsa, o yüzde 49, beton gibi duruyor. İktidar açısından büyü bozuldu. Ahlaki üstünlük, yerini YSK oyunlarına bıraktı. Bir şekilde şapkadan tavşan çıkararak MHP’nin de desteğiyle, biraz BBP, bir tutam HüdaPar, son dakika pazarlıklarla birkaç tarikat oyunu da alıp yamalı bohça gibi yüzde 51’i zorlasa da Türkiye’yi artık bu gerilimle yönetemeyeceğini biliyor. Merak etme çünkü değişim ve demokrasi talep eden makul ve sessiz çoğunluk, sapasağlam duruyor orada. Sabrına da, öfkesine de hâkim. Sadece sessiz sedasız sandığa gibi oyunu kullanmak için doğru zamanı kolluyor. Çayan Birben ANMASINA ABLUKA ‘Ölülerimizden bile korkuyorlar’ Yalova’da 2012 yılında bir kavgayı ayır mak isterken “astım hastasıyım” demesine karşın polisin sıktığı biber gazı nedeniyle fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Çayan Birben, ölümünün 6. yıl dönümünde Rize’nin Pazar İlçesi Subaşı Köyü’ndeki mezarı başında ailesi tarafından anıldı. Birben’in kuzeni Nehir Birben, “Çayan’ın annesi mezarına gittiğinde 2 araba dolusu sivil jandarma vardı. İstanbul’dan, Artvin’den anma için grupların geleceği yönünde istihbarat almışlar. Dışarıdan kimse gelmedi, aile olarak anma yapmaya karar vermiştik. Ölülerimizden bile korkuyorlar. Çocuklarımızı mezarında bile rahat ziyaret edemiyoruz” dedi. Çayan Birben’in ölümüyle ilgili davada 2016 yılında çıkan kararda sanık polis memurları İbrahim Baltacı, Tekin Ceyhan ve Serhat Ayhan Yeni’ye “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan verilen hapis cezaları ertelenmişti. l Yurt Haberleri C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear