29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 6 Nisan 2018 10 yA5D3.aAKLEEnZTTNıUÖmTBUELTDıİzU dHaaliksıtmiyızoırduaz Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kapsamında asılsız ve akıldışı iddialarla 523 gündür tutuklu bulunan İcra Kurulu Başkanımız ve avukatımız Akın Atalay’ın nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için Nisan 2017’de başlayan “Adalet Nöbeti” dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 53. kez tutuldu. Nöbete İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, CHP milletvekili Melda Onur, Diyalog Grubu’nu temsilen Akın Birdal, Levent Tüzel, Gençay Gürsoy, Ziya Halis ve Hüsnü Okçuoğlu da katıldı. Nöbette, avukatlar Akın Atalay, Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş, Selçuk Kozağaçlı ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’nın tutuldukları cezaevlerinden yolladığı mesajlar okundu. Nöbette ilk konuşmayı yapan Durakoğlu, meslektaşlarının Avukatlar günü’nü kutlayarak, “5 Nisan 1878 tarihi İstanbul Barosu’nun kuruluş gününü ifade ediyor. İstanbul Barosu bu yıl 140. kuruluş yılını kutluyor. Aynı zamanda 140 yıllık bir hukuk mücadelesinin adı bu. Ne kadar buruk olsak da, mesleğimize ilişkin biriktirdiğimiz değerler ne denli aşındırılmış olsa da, avukatlığa özgü hiç tükenmeyen umutlarımızın diri tutulması uğruna kutluyoruz günümüzü” dedi. Durakoğlu, 140 yıla sığdırdıkları hukuk mücadelesi sırasında hukuk devleti olabilmenin ve hukukun üstünlüğünü egemen kılabilmenin savaşını verdiklerini ifade ederek, “Uğrunda mücadele ettiğimiz ve bayraklaştırdığımız değerleri kabul ettirebilmek için iktidarlarla sürtüştük, egemenlerle savaştık. Hak ve özgürlüklerin çoğunluk ideolojilerinin değerlerine feda edilemeyeceğini savunup durduk tarih boyunca. İnsan haklarının yaşamak için değil, onurlu yaşamak için gerektiğini vurguladık. İnsan haklarına dayalı bir toplum düzeni oluşturmayı temel hedef bildik” dedi. Montesquieu’den bu yana siyasal iktidarların kendilerini hukukla sınırlamaktan kaçındıklarını bildiklerini ve onlara hukukun asıl kendileri için güvence olduğunu anlatıp durduklarını kaydeden Durakoğlu şöyle devam etti: AVUKATLAR DİRENDİ Sıkıyönetim mahkemeleri kurup, gepegenç insanları darağaçlarına gönderirken de, devlet güvenlik mahkemeleri kurup doğal yargıç ilkesini ihlal ederken de, Özel Yetkili Mahkemelerde kumpas kurarken de hep avukatlar direndi. Tıpkı şimdi OHAL’lere direndiğimiz gibi... Ve hep tarih bizi haklı gördü. 12 Eylül’de İstanbul Barosu’nun kapısına asılan mühürle baroyu kapattıklarını zannedenlerden bugüne, anıtlaşan bir Orhan Apaydın bıraktık örneğin. Biz her sıkıyönetimde, her DGM’de, her ÖYM’de daha bir güçlendik, daha bir bilendik hukuk devleti adına. Hepimiz Orhan Apaydın olduk. ÖTELEMEDİK Adalete ulaşmadaki en temel aygıtın, savunma olduğu gerçeğiyle beslendik. Savunmanın ihmal edildiği yargılamaları yargılama saymadık biz. Hiç teslim etmedik adaleti kimseye, kimselere. Adalete teslim olduk biz. Halkın hak arama özgürlüğünü etkin kullanabilmesi uğruna verdigimiz mücadele, bize bilinç aşıladı hep. Hak arama özgürlüğü kullanılamazsa, demokrasi iddiasının hak edilemeyeceğini biliyorduk. Demokrasi mücadelelerinde hep biz olduk, avukatlar oldu. Hiç ötelemedik, hiç ertelemedik, hiç savsaklamadık demokrasi mücadelesini. O, olmazsa olmazın oldu hep. BÜKÜLMEDİ LEVHAMIZ Biz hep siyaseti hukuk bildik, hukuku siyaset. Biz yaşamı hukuk bildik, öyle anlayıp anlattık. Siyaset yaptığımızı söyleyip bizi hukuktan uzak tutmaya çalışanlara, asıl dar anlamda siyasetin bu olduğunu söyledik. Biat etmedik hiç, ram etmedik, boyun eğmedik, hiç bükülmedi levhamız bizim. Yargı bağımsızlığının onurlu yaşamak olduğunu anlattık hep. ‘Hukuk güvenliğidir’ yargı bağımsızlığı, ‘alnı ak, başı dik olanın alnı ak, başı dik dolaşabilmesidir’ dedik. Yargı bağımsız olmazsa, yaşama korku egemen olur dedik. HER ŞEYE RAĞMEN Bütün bu mücadeleleri, ‘rağmen’ yaptık üstelik. Her şeye rağmen, çok kişiye rağmen yaptık. Mesleğimizin alanını daralttılar, ona rağmen yaptık. Avukatlar tutuklu meslektaşları için yürüdü SEYHAN AVŞAR SEYHAN AVŞAR Avukat örgütleri 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla dün cüppeleri ile Galatasaray Lisesi önünden İstanbul Barosu’na yürüdüler. “Özgür savunma bağımsız yargı için” pankartı açan avukatlar sık sık, “Hak, hukuk, adalet”, “Devrimci avukatlar onurumuzdur”, “Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz”, “Tahir Elçi onurumuzdur” sloganları attı. Savunmanın susturulmak istendiğinin vurgulandığı yürüyüşte tutuklu avukatlara özgürlük istendi. Baro önünde açıklama yapan avu Sorumsuzca açılan hukuk fakültelerine rağmen, ağır ekonomik güçlüklere, haklarımızdan mahrum edilme tehditlerine rağmen yaptık. Avukat olmanın sorumluluğunu, toplum önderi olmanın bilinci ile birleştirip, başka bütün kişisel kaygılarımızı öteleyerek sürdürdük mücadelemizi. Değerlerimiz örselendi, hazzımız kırıldı, hacizlerde vurulduk, kurşunlandık, öldürüldük bile ama yine de bıkmadık mücadeleden. OHAL’E RAĞMEN Bugün de aynı noktadayız. Bugünü de, 140 yılın bilincimize kazıdığı mücadeleler tarihinin bir aşaması sayıyoruz. OHAL’e rağmen yapıyoruz avukatlığımızı bugün de... Cezaevi görüşmeleri, evrensel hukukun bütün esaslarını yok ediyor, ama buna rağmen yapıyoruz. Adil yargılanmanın en temel koşulu saydığımız savunma hakkımız kısıtlanıyor. Ona rağmen yasanın zorunlu müdafilik saydığı alanlardaki zorunlulukların kaldırılmasına rağmen yapıyoruz. Anayasa Mahkemesi’nden güçlükle aldığımız kararların Anayasa hükmüne rağmen uygulanmamasına, ihlallerin devam ettirilmesine dair hukuk dışılığa rağmen yapıyoruz avukatlığımızı. Yargıyı siyaset eliyle düzenleyip, savunmayı polis eliyle kriminalize etmelerine rağmen. Yasamızın açık hükümleri ihlal edilerek aranan, yakalanan ve yalnızca gizli tanık ifadeleriyle tutuklanan meslektaşlarımızın yerine yapıyoruz. Onların kimi davalardaki savunma haklarından mahrum edilmelerine rağmen yapıyoruz. KHK’lere rağmen, OHAL İnceleme Komisyonu’nun bütün yetmezliğine rağmen... BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ Siyasal içerikli davalara bile, umut bırakıyoruz tohum olsun diye. Oluşturulan medya tekelinden kalan muhalif nitelikteki basın kuruluşlarına yapılan saldırılar karşısında, özel bir duyarlılık gösteriyoruz Silivri’de. Bir yıldır tutulan Adalet Nöbetlerinin mahpusluktan kurtaramadığı meslektaşımız sevgili Akın Atalay için adalet arıyoruz inatla, biteviye... Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde hep biz olduk ön sırada. Erkeği ve kadınıyla sağlayamazsak eşitliği, demokrasiyi yeşertip serpiştiremeyiz dedik. Kadın haklarını bir insan hakları sorunu olarak görüp gözettik. Kadına karşı şiddetle mücadelede hep biz olduk yine. Çocuk istismarlarında hep avukatlar yetişti olay mahalline. Çevre katliamlarında, hep avukatlar oldu. Gece yarıları gittiğimiz sorgular birilerini tedirgin etse de biz önledik hak ihlallerini bu ülkede. Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Bugün artık adalet talep etsin istiyoruz halkımız. Yargımız bağımsız ve tarafsız olsun. Hukukun üstünlüğü egemen olsun istiyoruz. Biz hukuk devleti istiyoruz. Halkımızı da yanımızda istiyoruz. kat Bahri Belen avukatların hak aramanın, özgürlüğün ve savunmanın temsilcileri olduğunu söyledi. Avukatların sadece savunmanın sesi olmadığına dikkat çeken Belen, avukatların yargı içerisindeki bütün kamu görevlilerinin sesi olduğunu söyledi. “Avukatlar olmadığı zaman yargı hiçbir iş yapamaz” diyen Belen, “Yargı bugün olduğu kadar hiç bu kadar adaletten uzak kalmadı. Bugün pek çok avukat arkadaşımız tutuklu, bazıları gözaltına alınma tehdidiyle karşı karşıya. Avukatları özgür olmayan bir ülkede adalet aramak boşu nadır. Ama bizler bu ülkede adalet için, demokrasi için bu görevimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi. Avukatların hazırladığı ortak açıklamayı okuyan Özgürlükçü Hukukçular Platformu Eşbaşkanı İlnur Alcan da, gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda avukatın tutuklu olduğuna dikkat çekerek, “Bugün buradan tutuklu bulunan avukat arkadaşlarımızın yanlarında olduğumuzu, derhal salıverilmeleri için onların sesi olacağımızı haykırıyoruz” dedi. l İSTANBUL l AKIN ATALAY’IN MESAJI: Mesleki bir ödev Avukat Gülsün Sop, Akın Atalay’ın yolladığı mesajı okudu. Atalay, mesajında şu ifadeleri kullandı: “Her insan zulme, zorbalığa, işkenceye, haksızlığa, insan hakları ihlallerine itiraz etmekle, bunların olmaması için çaba göstermekle yükümlüdür. Bu herkes için ahlaki bir sorumluluktur. Haksızlık ve adaletsizlik karşısında susmayan, ayağa kalkan insan, uygar insandır. Avukatlar için bu yalnızca insani ve ahlaki bir sorumluluk olmakla kalmayıp, aynı zamanda mesleki bir gereklilik ve ödevdir. Avukatlık mesleği, kişiler arasındaki uyuşmazlıkların hukuki alanda çözülmesine, birbirlerinden olan hak ve alacaklarının takip ve elde edilmesine yardımcı olunmasından ibaret bir uğraş, meslek değildir. Toplumda hakkın, hukukun üstün ve egemen kılınması, adaletsizliklerle mücadele edilmesi, insan hakları ve özgürlüklerinin korunması da bu mesleğin ilgi ve sorumluluk alanındadır. Bu yıl 5 Nisan Avukatlar Günü, bir yıl dır düzenli olarak her perşembe günü büyük bir özveri, direnç ve cesaretle sürdürdüğünüz Adalet Nöbeti ile kesişti. Çok da iyi oldu. Çünkü içinde bulunduğumuz hukuk ve adalet kuraklığında, Avukatlar Günü’nün ancak Adalet Nöbeti tutmak suretiyle karşılanması, gündeme getirilmesi en anlamlı davranış olurdu. Yalnızca uygar, topluma karşı sorumluluk duyan ve vicdan sahibi birer yurttaş ve insan olarak değil, mesleğinin etik kurallarına sahip çıkan meslektaşlarım olarak hepinizin 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutluyorum. Ayrıca 53 haftadan beri bıkmadan, usanmadan, yorulmadan Adalet Nöbeti tutarak verdiğiniz çok değerli destek ve gösterdiğiniz dayanışma nedeniyle bir kez daha hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum. Yakında özgür günlerde görüşmek ve kucaklaşmak dileğiyle...” l Uçar ve Gümüştaş’ın mesajı: Adalet kazanacak Atalay’ın mesajının ardından avukat iki avukat olarak, hem tutuklama rejimiGülendam Şan Karabulutlar, Ba ne, hem de kapatılma biçimlerine karşı kırköy Kadın Cezaevi’nde tutulan avu yeni bir faaliyetle işimizi yapıyoruz. Bukatlar Sezin Uçar ve Özlem Gümüştaş’ın rada oluşumuz, olağanlaşan OHAL rejimesajını okudu. Uçar ve Gümüştaş, şu minin Türkiye adalet sistemine getirdimesajı iletti: “5 Nisan Avukatlar Günü ği yeni durumun sonucudur. Biz tutukmüzü hapishanede karşılayan iki avukat lu avukatlar olarak, mesleki durumumuolarak sesleniyoruz sizlere. Tutsaklık zu adadığımız özgürlük ve adalete inanıve avukatlığı yan yana getiremeyenleri yoruz. Avukatlar Günü’nde hapishanemiz olabilir. Fakat hak ve hukuk müca de olmak yüreğimizi daraltmıyor, inancıdelesinin en önemli mekânlarından biri mızı bükmüyor. OHAL rejimine karşı özolan hapishaneye, ‘tutuklanmalarına en gürlük ve adalet kazanacak. Bunu biligel bir durum yok’ denilerek getirilmiş yor, bu inançla günümüzü kutluyoruz. l Kozağaçlı’nın mesajı: Mücadele günü Avukat Ezgi Çakır Silivri’de tutu lan avukat Selçuk Kozağaçlı’nın mesajını okudu: “Avukatlar Günü’nü kutlamayı en çok hak edenler elbette bizleriz. Mesleğin onurunu direnen avukatlar koruyor, mesleğin geleceğini de yine direnenler belirleyeceklerdir. Kimimizin adliye binalarında, kimimizin hâkimler karşısında, kimimizin sokakta ya da hapishanelerde direnmeye devam ediyor olmasının gururu çok büyük. Avukatlar Günümüzü bu gururla kutluyoruz. Evet ama sadece kutlamıyoruz. Son on yıldır, Avukatlar Günü aynı zamanda bizim için mücadele gününü de temsil ediyor. Biz içeriden siz dışarıdan mücadeleye devam. Zulmün saltanatı son bulacak, asla teslim olmayacağız, biz kazanacağız.” l İSTANBUL / Cumhuriyet l Demirtaş’ın mesajı: Yıldıramazsınız Edirne F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla mesaj yolladı. Tutuklu meslektaşlarının Avukatlar Günü’nü kutlayan Demirtaş, “Yargının iktidar eliyle siyasallaştırılmasının sonuçlarından biri de avukatların hak ve adalet savunucularının da tutuklanmış olmasıdır. Ancak böylesi faşizan uygulamalar adalet, özgürlük, eşitlik ilkelerini şiar edinmiş avukatları asla yıldıramaz. Aynı zamanda tutuklu bir avukat olarak bütün tutuklu avukatlara dostluk ve dayanışma dileklerimle birlikte selam ve sevgilerimi gönderiyorum” dedi. Demirtaş mesajını ‘Avukat Selahattin Demirtaş’ olarak imzaladı. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN / TAMER KAYAŞ CHP’Lİ BİNGÖL, SİLİVRİ’DE En karanlık dönemdeyiz İKLİM ÖNGEL CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, Silivri Cezaevi’nde tutuklu gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ile Fatih Gürsul, Ali Bulaç, Osman Kavala, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ı ziyaret etti. Ziyarete ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bingöl, FETÖ ile mücadelenin muhalif kesimleri sindirme sürecine evrildiğini belirterek, “FETÖ’nün siyasi ayağı dışarıda ama FETÖ’yü palazlandıran AKP’den hiç kimse cezaevinde değil. Sadece bu gerçek bile iktidarın muhalefeti susturmak için FETÖ’yü nasıl bahane ettiğini ortaya koymaktadır. Paralel olarak devleti kuşattıkları, beraber yürüdüklerini her fırsatta söyledikleri FETÖ elebaşları dahi cezaevinde değil” dedi. Olayın asıl failleri dışardayken muhaliflerin hepsinin cezaevinde olduğunu söyleyen Bingöl, şöyle konuştu: “Gelinen nokta sadece hukukun değil; sağduyunun, demokrasinin, mantığın devre dışı kaldığını hepimize göstermektedir. Bugün Türkiye’de iktidar eliyle insan hakları en karanlık dönemini yaşamaktadır. Hukuksuzluğu bu ülkede olağan hale getirmeye çalışanlar, ‘suç’ tanımlarını adalete göre değil, keyfiyete göre yapmaktadırlar.” Bingöl’ün görüşmelere ilişkin notları ise şöyle: ‘Aynı kararlılıkla devam’ l Akın Atalay: Gazeteme, okurlarıma, ülkeme karşı olan sorumluluğum gereği yurtdışından çıkıp her şeyi göze alıp geldim. Ne benim ne de gazetemin bu konuyla bir ilgisi olamaz. Bizim davamızın en uzun süre cezaevinde yatanı benim. Çıktığımda yine aynı kararlılıkla görevime devam edeceğim, ağır bir sorumluluğumun olduğunun bilincindeyim. l OSMAN KAVALA: İddianamenin içinde ne var, kimler var bilmiyorum, bir an önce mahkeme sürecine geçilmesini istiyorum. Gezi’nin finansörü olduğumdan bahsediliyor. Gezi’den önce gelen iki genç bana bilet sattı, 500 lira gibi cüzi bir yardım yaptım. Zaten zaman zaman yardımlarda bulunan biriyim. Sırf bu yüzden Gezi’nin finansörü olduğum söyleniyor. Büyük bir hukuksuzluk ile karşı karşıyayım. Tutukluluğum muhaliflere yönelik saldırının bir parçası. l AHMET ALTAN: AKP elindeki her şeyi tüketti, elinde sadece milliyetçilik kozu kaldı ve onu kullanıyor. AKP bu koşullarda ülkeyi daha fazla yönetemez. Türkiye’de kimsenin en ufak bir güvencesi yok. Türkiye’de her an herkes FETÖ’cülükle suçlanabilir. ‘Kardeşime selam’ l MEHMET ALTAN: Cezaevinde iki kardeş görüşemiyoruz, kardeşime selam söyleyin. Davam artık siyasi ya da hukuksal bir dava değil, anayasal bir dava. AYM de AİHM de benim dosyamda hak ihlalleri olduğunu söylüyor ama ben hâlâ tutukluyum. Türkiye’nin en yüksek yargısı ile Avrupa’nın en yüksek yargısı benim suçsuz olduğumu söylüyor ama tahliyem gerçekleşmiyor. Adalet Bakanı benim tutuklu olmamın gerekçesini açıklayamıyor. Adalet Bakanı adaletsizliğe sessiz kalıyor. l ALİ BULAÇ: 5 farklı hastalıkla 20 aydır içerdeyim. Tek suçum Zaman gazetesinde yazı yazmış olmam. Dosyamda suç unsuru yok, sadece yazılarım var. Bir süre sonra cemaatin güç zehirlenmesi yaşadığını her zaman söyledim, eleştirimi hep yaptım ama yine de cezam devam ediyor. l FATİH GÜRSUL: Ne benim ne de CHP’nin FETÖ ile bir ilişkisi yok. Davamın bu kadar hızlı bir biçimde görülüp, karara bağlanmasının tek açıklaması benim üzerimden CHP’nin suçlanmasıdır. Bu dava siyasi bir davadır ve alınan kararlar da siyasi kararlardır. CHP’Lİ FİKRİ SAĞLAR: Cumhuriyet bedel ödüyor CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Silivri Cezaevi’nde gazetemizin tutuklu İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Osman Kavala, Ahmet Altan ve Mehmet Altan ile Maltepe Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nu ziyaret etti. Sağlar, görüşmenin ardından Atalay’ın “Bir düşünce suçlusu olarak en fazla tutuklu kalanlardan biriyim. Ben suçumuz olmadığına inanıyorum ve bir hukukçu olarak beraat etmemiz gerektiğini biliyorum. Esas olarak ülkemi düşünüyorum. Medyadaki son gelişmelerle ana akımın da ortadan kalkması Cumhuriyet’i çok daha önemli hale getirdi” sözlerini aktardı. Tehlikeli bir nokta CHP’li Sağlar da sürece ilişkin, “Cumhuriyet bedel ödüyor. Cumhuriyet’ten öç almaya çalışıyorlar. Suçlamaların tümü yapay. Atalay da yurtdışından kendi isteğiyle geldi ama kaçma şüphesiyle tutukladılar. Şimdi AİHM ve AYM kararları uygulanmıyor. Bu da bizim karnemizi kırıyor. Maalesef hukuk açısından tehlikeli bir noktadayız” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear