23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 1 Nisan 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN CEVAP VE DÜZELTME >>Baş tarafı 1’de tam sayfa olarak yayımlanan Mehmet Kızmaz imzalı haber, bütünüyle mesnetsiz ve tamamen gerçek dışıdır. Sözde bir şoförün ifadelerine dayanılarak hazırlandığı belirtilen haber içeriğindeki iddia ve ifadelerin tamamı art niyetle kaleme alınmış, gerçeklikle uzaktan yakından ilgili olmayan, kamuoyu nezdinde bilgi kirliliği ve akıllarda soru işareti yaratmaya yönelik iddia ve ifadeler olup tamamen asılsızdır. İGA olarak maruz kaldığımız, gazetecilik ahlakı ve meslek etiğiyle bağdaşmayan bu gerçek dışı habere karşısında Anayasa’mız ve Basın Kanunu ile tarafımıza tanınan tekzip hakkımızı kullanma zarureti doğmuştur. Mesnetsiz haberde belirtilen işçi ölüm rakamları tamamen kulaktan duyma asılsız iddialar olup, bununla ilgili tüm vakalar; çalışanın yaralanması veya ölümü ile sonuçlanan tüm kazalar, ilgili yönetmelikler uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna 3 iş günü içerisinde hukuka uygun olarak raporlanmaktadır. Ayrıca bu gibi durumlarda genel uygulama olarak, iş kazası neticesinde başvurulan hastanelerde görevli bulunan nöbetçi kolluk personeli de, iş kazası tutanağı tutarak yine SGK’ya göndermekle yükümlüdür. Kurum da bu gibi vakıalarda kayıtları karşılaştırarak, eksik bildirim bulunması durumunda ilgili firmaya idari para cezası uygulamaktadır. Uygulamada çok sıkı denetimlerin de olduğu düşünüldüğünde, gizlenmesi imkânsız olan bu rakamların, kamuoyundan saklanması da imkansızdır. Sözde haberde ifade edilen bir diğer husus olan hafriyat kamyonlarının denetlenmemesi iddiasının da yine gerçekle hiçbir alakası yoktur. Bu konuyla ilgili denetimler, gerekli merciler tarafından son derece titizlikle yapılmaktadır. İGA, proje sahasında gerek çalışan araçların muayeneleri gerekse de iş sağlığı ve güvenliği kapsamında yapılması gereken her türlü uygulamayı aksatmadan gerçekleştirmektedir. Bununla birlikte haberde, İnşaat İşçileri Sendikası (İNŞAATİS) Örgütlenme Sekreteri Yunus Özgür’ün ifadesi olarak yer verilen iddialar da gerçeği yansıtmamaktadır. Haberde ismi geçen kişiler, bu konuda açıklama yapmak için yeterli uzmanlığa sahip değillerdir. Bu konuyla ilgili nihai rakamların hepsine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üzerinden tam ve eksiksiz olarak ulaşılabilir. İstanbul Yeni Havalimanı’nın inşa edildiği saha, proje öncesinde çoğu yasa dışı maden ocaklarının yoğun bulunduğu bir alandan, devlet tarafından belirlenmiş ve seçilmiş, havalimanı inşaatı ile bataklık alan ıslah edilmiştir. Bu proje için koca bir ormanın katledildiği iddiası da gerçek dışı olduğu gibi, bu durum Google haritalarından kaydedilen eski yıllara ait görüntülerle de kolaylıkla kanıtlanabilir. Sadece İGA bünyesinde toplamda 268 kişi İSG Departmanında görev yapmaktadır. Bu durum İGA’nın iş sağlığına ve güvenliğine verdiği önemi, gözler önüne sermektedir. Bu ekibin sorumluluklarından biri de İstanbul Yeni Havalimanı projesi için çalışan tüm ekiplerin (taşeronalt yüklenici dahil), hiçbir çalışanının, eğitim almadan inşaat sahasında göreve başlatılmamasını sağlamaktır. Proje başlangıcından bu yana İGA ve Alt Yüklenici dahil 287 bin 957 kişiye eğitim verilmiştir. Diğer taraftan İş Sağlığı ve Güvenliğinin bir gereği olarak, inşaat sahasına izinsiz ve güvenlik önlemi almadan hiçbir sivil girişine izin verilmemektedir. İstanbul Yeni Havalimanı, 2013 yılında yapılan ihale şartları gereği 42 ayda teslim edilecektir. Bu projenin yapım süresi, ihale şartlarının açıklandığı andan bu yana bellidir ve tüm çalışmalar bu hedef doğrultusunda yapılmıştır. Projede 35 bin kişi görev almakta işin yoğunluğuna göre ekstra istihdam her aşamada yapılmaktadır. Dolayısıyla bir şoförün ifadelerine dayandırıldığı iddia edilen haberde belirtildiğinin aksine, çalışmalarda acele edildiği ve çalışanlar üzerinde bu yönde baskı oluşturulduğu gibi bir durum da söz konusu değildir. Kamuoyu nezdinde bilgi kirliliği ve zihinlerde soru işaretleri oluşturmak amacıyla kaleme alınan bahse konu hukuka aykırı habere itibar edilmemesini, belli art niyetli gayelere hizmet niteliğine haiz gerçek dışı ve mesnetsiz haber nedeniyle İGA olarak sorumlular hakkında her türlü adli ve idari başvuru haklarımızın kullanılacağını bildiririz. Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla arz olunur. İGA İstanbul Yeni Havalimanı Vekili Göksu Safi Işık Avukatlık Ortak lığı Nam ve Hesabına Av. Ali TAŞAR haber 11 Welat gazetesi çalışanları, bastıramadıkları gazetelerinin fotokopisini dağıttı. Fotokopi gazete Gün Matbaacılık’a kayyım atanınca matbaa bulamayan Rojnameya Welat gazetesi fotokopiyle çoğaltılıp dağıtıldı Türkiye’de ifade özgürlüğünün baskılandığı, gazetelerin kapatıldığı, ga laşıp gazeteyi okurlarına teslim etti. Welat’ın, sadece internetten yayımlanması kararıyla zetecilerin hapsedildiği tarihi birlikte 2018 Türkiyesi’nde ba günlerden geçiyor. Son olarak sılı günlük Kürtçe gazete kal Doğan Medya’nın Demirören Grubu’na satışı, bağımsız ga MAHMUT ORAL mamış oldu. Kürt basınının öncü gazetelerinden Ülke, Yeni zeteciliğin önemini bir kez da Ülke veya Gündem; 1990’lar ha ortaya koydu. Gazetecilik yapmaya da da bizzat devlet iradesiyle yasak ve halkın haber alma hakkını savun lanıyordu. O dönem o gazetelerde ça maya kararlı sayılı birkaç gazete, var lışan basın emekçileri de tıpkı bugün kalmak için direniyor. Kürt medyası Welat çalışanlarının yaptığı gibi ken da, kapatmalar ve operasyonlarla bas te binbir güçlükle bölgeye getirdikle kı altına alınmaya çalışılıyor. En son, ri gazeteleri, fotokopiyle çoğaltıp da Özgürlükçü Demokrtasi gazetesi baş ğıtıyordu. Bu yasaklı gazetelerin ken ta olmak üzere birçok muhalif gaze te giriş sevüvenleri, oldukça ilginç ve te ve dergiyi basan Gün Maatbaacılık yaratıcıydı. Yasaklı gazeteler, kimi za şirketine kayyım atandı. Bu atama ile man hamile bir kadının bedeninde, birlikte Türkiye’de Kürtçe yayın ya kimi zaman bir hayvan kamyonun pan tek günlük gazetesi Rojnameya da gübrelerin altında, kimi zaman da Welat (Welat/ Vatan Gazetesi), Gün sanki bir gazete değil de ambalaj ka Maybaası’na kayyım atanmasıyla ya ğıdı gibi bir kutunun etrafında bölge yın hayatına son verme kararı aldı. ye getirildi. Yasaklanmamış gazetele Welat yönetimi, kayyımın atanmasıy rin bölgeye girişi ise dağıtım kamyon la başvurdukları diğer matbaalardan ları daha kente gelmeden ya da hava “Bize de kayyım atanır” yanıtını aldı ve gazeteyi bastıracak yer bulamadı. Welat, önceki gün fotokopiyle çoğaltılıp okurlarına ve abonelerine ulaştırıldı. Gazetenin emekçileri, ellerindeki fotokopi gazeteler ile kapı kapı do alanında bagaj çıkışında önleniyordu. Bugün artık, yayımlanamayan bir Kürtçe günlük gazete gerçeği somut olarak karşımızda duruyor: Bir gazete, 21. yüzyılda fotokopi ile çoğaltılıyor. l DİYARBAKIR Türkiye tek sese sığmaz Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Şubesi, Özgürlükçü Politika ve Gün Matbaası’na kayyım atanmasını ve Welat gazetesine basılacak matbaa bulunamasını protesto etti. TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral okuduğu açıklamada, “Türkiye tek sese, tek renge, tek görüşe sığmaz” dedi. Welat gazetesi emekçilerinden Zeynel Bulut ise, “AKP döneminde, Kürtçe gazeteler onlarca kez kapatıldı, binlerce dava açıldı, gazetenin çalışanlarına yüzlerce yıllık cezalar kesildi. Özellikle Kürt kültürü ve dili hedef alınıyor. OHAL ile beraber bu ülkede Kürt dili fiili olarak yasaklanmış durumdadır” diye konuştu. DİSK Basınİş Sendikası da yaptığı açıklamada, “Her dilde yayıncılığın özgürce kendisini ifade etmesinin koşulları tek tek kaldırılıyor. Tek günlük Kürtçe gazete Azadiya Welat’in çıkamaması haber alma hakkına el konulmasının simgesidir. Tek renk ve sesliliğin de...” ifadelerine yer verdi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet basının mart ayı karnesine ilişkin çarpıcı tespitler Bilanço ağırlaşıyor Tek tip basın YAşam SAVAŞI Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (OGİ), basın hak ihlalleri raporuna göre, Mart ayında 41 basın çalışanı gözaltına alındı. 83 gazeteci yargılanırken, 30 gazeteciye toplam 178 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi ve Gün Matbaası operasyonunda gözaltına alınan 25 basın çalışanının serbest bırakılmadığına dikkat çekilen raporda, iktidarın dikensiz gül bahçesi istediği ancak özgür basının hakikat yolculuğuna devam edeceği vurgulandı. Özgür Gazeteciler İnisiyatifi, raporunu, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’ne el konulması nedeniyle İstanbul’da açıkladı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzen lenen toplantıya katılan DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, iktidarın, toplumun tek bir kanaldan haber almasını istediğini belirtti. Eren, “Gazetecilere büyük bir baskı uygulanıyor. 170 meslektaşımız hapishanede. Tüm baskılara rağmen gazeteciler topluma gerçekleri anlatmaya çalışacaklar. Bu kuşatmayı kıracağız” dedi. OGİ Sözcüsü Hakkı Boltan ise “Artık Türkiye’de farklı ses, farklı basın istenmiyor. Tek tip insan ve tek tip basın istiyorlar. Bilgi akışının tamamını kontrol altına alıp muhalif olan sesleri devre dışı bırakmak istiyorlar. Saray, adım adım düşünce, ifade ve basın özgürlüğünü boğuyor” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Medya bir yandan tekelleşmenin yarattığı sorunlar ile boğuşuyor, bir yandan ise fiili baskılar karşısında ayakta kalmaya çalışıyor” dedi. Basına Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nun 2018 yılı Mart ayı verilerini açıklayan Yarkadaş, raporunu 70 yıl önce katledilen gazeteciyazar Sabahattin Ali’nin şahsında, öldürülen gazetecilere ithaf ettiğini söyledi. Yarkadaş, mart ayında yaşanan ihlalleri ise şöyle özetledi: “1 gazeteye ve gazetenin matbaasına kayyım atandı. 15 gazeteci ile 26 matbaa işçisi gözaltına alındı, 5 gazeteci tutuklandı. Yetmedi! 8 gazeteci hapis cezası aldı; 3 gazeteciye para cezası verildi. 2 gazeteciye ise dava açıldı. 2 gazeteci hakkında da soruşturma başlatıldı. 2 gazeteci ise darp ve tehdide maruz kaldı. 3 haber sitesine ise erişim engeli getirildi. Başbakan Yıldırım aleyhindeki bir haberden dolayı, 22 haber sitesinde yer alan habere erişim engeli konuldu. Bir köşe yazarının 3 yazısı da erişim engeliyle sansürlendi. Yine mart ayı içinde, 1 sinema filmi yasaklandı, 1 kitaba dava açıldı, 1 kitap sansüre uğradı. Bir gazetecinin yapmak istediği söyleşi fiili olarak engellendi.” Yarkadaş, “Bu Rapor, özgürlüklerin nasıl yok edildiği ve AKP’nin özgürlüklerin düşmanı olduğunu gösteren önemli bir belgedir” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Metin Göktepe Ödülleri açıklandı Yüzde 7’lik mutluluk Ara sıra büyük gazetelerin toz pembe ekonomi sayfalarına göz atan biriyseniz, bu hafta Türkiye’nin yüzde 7.4 büyümeyle dünya rekoru kırdığı haberini okumuşsunuzdur. Okumadıysanız bile televizyon kanallarını zaplarken, siyasilerin Türkiye’nin ekonomik mucizesini ballandıra ballandıra anlattığına şahit olmuş olmalısınız. Muhtemelen siz de benim gibi bu haberleri dinledikten sonra başınızı kaldırıp “Bu insanlarla aynı ülkede mi yaşıyoruz” diye sordunuz. Bu memlekette ekonominin büyüdüğü, hatta şaha kalktığı günleri görmedik değil.  İnsanların zenginleştiği, hayatların değiştiği, yaşam alanlarımızın iyikötü güzelleştiği günleri de yaşadık. Allah aşkına siz şimdi etrafta yüzde 7.4’lük bir zenginleşme, bolluk, büyüme görüyor musunuz? Sizi bilmem ama benim kendi küçük dünyamda herkes geleceğe tedirginlikle bakıyor. Tiyatrocusundan muhasebecisine, işinsanından okul müdürüne kadar “İşler çok iyi” diyeni görmedim. Bir biçimde herkes daralmayı, fakirleşmeyi hissediyor. Daha da kötüsü, krizin ayak sesleri geliyor. Son dönemde duyduğum en doğru sözlerden biri, Mehmet Şimşek’in “Dolarla borçlanmayın” uyarısıydı. Devlet halkına yalan söylemez, vatandaşa yanlış tavsiyelerde bulunmaz. Şimşek doğru olanı yaptı. Devlet yetkilileri gerçekleri konuşmalı ki devletin inandırıcılığı olsun. Bizim doğrumuz şu: Demokrasi olmadığı için yabancı yatırımcı gelmiyor, hukuk kalmadığı için yerli zengin malını dışarı çıkarıyor. İnsanlar artık TL değil dolara, Avro’ya güveniyor. Peki nasıl oluyor da bu kadar büyüyoruz? Deniyor ki büyümenin büyük bölümü devlet eliyle yapılıyor. Krediler, devlet ihaleleri, harcamalar vs... Tabii ki kriz zamanlarında devletin ekonomiyi canlandırmak için hafiften kesenin ağzını açmasının bir mantığı var. Ancak gel gör ki bizim devlet, olayı abarttı. Olmayan bir parayı bol keseden dağıtıyor. Üstelik bunu yaparken de en fazla bizleri değil, Çiğdem Toker’in yazılarında anlattığı (ve nedense memleketteki her ihaleyi alan) 3 yandaş müteahhiti gözetiyor. Bu ne biçim büyüme modeli? Özetle doların 4 TL, Avro’nun 5 TL, enflasyonun yüzde 1012 aralığına tırmandığı bir ülkede yalıyoruz. 2013’te 562 dolar olan asgari ücret, bugün 400 dolar. Vatandaş fakirleşiyorsa yüzde 7.4 kime gidiyor? Bu gezegenin kendine has kuralları var. Demokrasi ve hukuk devletini kurmak, ekonomik kalkınmanın en kolay yolu. Bunun bir de alternatifi var. Nüfusunuz Çin kadar kalabalıksa ya da Suudi Arabistan gibi petrol ve doğal kaynak zenginliğiniz varsa, demokrasiyi pas geçerek istibdat rejimiyle de kalkınmayı deneyebilirsiniz. Gel gör ki Türkiye’nin ne nüfus, ne de doğal kaynak zenginliği açısından böyle bir seçeneği yok. Haliyle neden bu modeli zorluyoruz? Bir de işin insani boyutu var. Bugün Türkiye vatandaşları çeşitli nedenlerle tedirgin. Ufak bir mutlu azınlık dışında ekonomik olarak kendini güvende hisseden yok. Ekonomiyi siyasetten soyutlayamayız. Bu ülkede 2017’deki referandumda açılan toplumsal gedik, kapanmadı. “Öteki yarı” son derece mutsuz. Kürtler kenara çekildi, izliyor. Laikler sindi, geleceğe tedirginlikle bakıyor. Aleviler korkuyor. Demokratlar sesini kesti, ibretle olan biteni not ediyor. Ankara’da hayatını VIP salonlarında, bakanlık koridorlarında, Meclis kulislerinde geçiren birkaç yüz kişiyi saymazsanız, özgüven içinde “Hayat güzel, daha da güzel olacak” diyebilen yok. Nusret, Acun ve Arda’yı saymazsanız, ülkede mutluluk, neşe hatta tebessüm dahi yok. Haliyle bu yüzde 7.4’le kim büyüdü? Toplumun mutluluğu, refahı yüzde 7.4 bile artmamışsa, bu istatistiğin ne anlamı var? 21.Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri’ni kazananlar belli oldu. Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için örgütlediği dayanışma nedeniyle Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi, kayyım atanan son basın organı olan Özgürlükçü Demokrasi ve ‘Eğreti Yaşamlar’ başlıklı dosyasıyla Evrensel gazetesinden Sevda Karaca’ya Jüri Özel Ödülü verildi. Gazeteci Bülent Ceyhan, tr724. com’da yayımlanan ve öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun gözaltında ölümünü konu alan “İşte Gökhan Açıkkollu cinayetinin belgeleri” başlıklı haberi nedeniyle yazılı haber dalında ödüle layıt görüldü. Televizyoncu Özgen Bingöl ise Kanal D’de yayımlanan ve HDP’li Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine saldırıyı konu alan, “Şüphelinin ifadesi bakanı ya lanladı” başlıklı haberiyle görüntülü haber dalında ödül kazandı. Fotoğraf ödülünü Ankara’daki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları sırasında çektiği fotoğraflarla Tamer Arda Erşin aldı. Yerel gazetecilik ödülü ise Rize Nabız Gazetesi’nde ‘Devlet çocuğumu gasp etti’ başlığıyla yayımlanan haberi nedeniyle Gençağa Karafazlı’ya verildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Cumhuriyet’e emek ödülü Türk Metal Sendikası’nın 55. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Emek Dostları Ödül Töreni” önceki akşam gerçekleştirildi. Törende metal emekçilerinin kazanımıyla sonuçlanan 20172019 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi sürecinde emekçilere destek veren akademisyen, televizyoncu ve gazetecilere plaket verildi. Gecede Cumhuriyet gazetesi de ödüle değer görüldü. Gazetemize verilen ödülü muhabirimiz Mustafa Çakır aldı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear