22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Nazdrave’nin yeni albümü ‘13’ çıktı Davulcu ve müzisyen Ediz Hafızoğlu’nun son müzikal projesi Nazdrave’nin üçüncü albümü “13”, Kabak & Lin etiketiyle tüm müzik marketlerde ve dijital platformlarda yayımlandı. 13 rakamının gücünü ve değişimi tem sil eden ve vokallerde Hafızoğlu’na Birsen Tezer, Ece Ünsal, Elif Çağlar Muslu, Jülide Özçelik ve Ülkü Aybala Sunat’ın eşlik ettiği 13’ün “mastering”ini de Grammy ödüllü ses mühendisi Dave Darlington yaptı. ‘Cehaleti yenmekÇarşamba14Mart2018 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ kultur@cumhuriyet.com.tr zorundayız’ Süleyman Saim Tekcan’ın ‘Döngüsel Seyir’ adlı sergisi MSGSÜ Tophanei Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde Ressam, grafik sanatçısı ve öğretim üyesi Süleyman Saim Tekcan’ın uzun zaman dır üzerinde çalıştığı projesi “Dön güsel Seyir” MSGSÜ Tophanei Ami re Kültür ve Sanat Merkezi’nde 30 Mart’a kadar ziyaretçilerini ORHUN ATMIŞ ağırlamaya devam ediyor. Küratörlüğünü Dilek Karaaziz Şener’in üstlendiği serginin yerleşimini, grafik tasarımcısı Ye şim Demir ve Mimar Nevzat Sayın birlikte hazırladı. Öte yandan sergi de Balamir Nazlıca’nın ha zırladığı iki filmin gösteri mi yapılıyor. Sergi süresince devam edecek etkinliklerin ve sergi turlarının yanı sı ra 20 Mart Salı günü, Sunay Akın ile bir sanatçı söyleşisi de yapılacak. İlk olarak konuştuğu muz küratör Şener, “Sergi yi kavramsal metin üzerin den kurgulamayı tercih et tik. Bu kavramsal metin de, Süleyman Saim Tekcan’ın 1970’li yıllardan bugüne geçen yolcu luk hikâyesinin bir öngörüsünü oluş turmaktı. Bu öngörüyü oluştururken de 1970’li yıllardaki eserleriyle 2018, 2017 yılında yapmış olduğu resimleri arasında bağlantıların olduğunu keş fettim ben. Bu nedenle 70’li yıllardan başlayarak bütün eserlerini onun hak kında yazılan her şeyi teker teker el den geçirdim, okudum” sözleriyle ha zırlık sürecinden bahsediyor. Süleyman Saim Tekcan Resim ve heykellerin yapıldığı tarihe göre değil, aralarındaki bağlantı lara göre sıralandığını söyleyen Şener, “Tabii ki retrospektif de yapılır, ama retrospektif bana biraz daha kolay geliyor. Bu bir ‘döngüsel seyir’ aslında. Serginin akışı da bu döngü üzerine kuruldu. Hem sanatçının yaşamındaki geçişler hem de bu geçişlerin sergi mekânına somut olarak yansıtılması önem taşıdığından dolayı zamanı zamansızlık üzerine kurguladık” şeklinde sergiyi nitelendiriyor. ‘Yaşantımın özeti’ 60. sanat yılını kutlamaya yaklaşan Süleyman Saim Tekcan ise sergiyi şu sözlerle anlatıyor: “Bu sergi benim tüm yaşantımın aşağı yukarı özeti olan bir sergi. Ama bir retrospektif sergi değil. Serginin ismi “Döngüsel Seyir.” Bu döngüsel seyir içerisinde hem sanatsal bir döngü var hem de eğitsel bir döngü var. Güzel Sanatlar Akademisi’nde 35 yıl hocalık yaptım, bir dönem dekanlık yaptım, birçok kurumun kurucu dekanlığını yaptım. Bunlardan biri Yeditepe Üniversitesi bir tanesi de Işık Üniversitesi... Bütün bu eğitim yıllarımın içerisinde bir seyir var. Bu seyrin de aslında buradaki sergiyle ilişkileri var. Soyut ve somut denen iki tane kavramın içerisinde birbirine yaklaştırarak oluşturduğum eserler diyebiliriz bu eserlere biz.” ‘Zenginlik bu değil’ Tekcan’a eserlerinde moda temalar seçmek ve sır dolu anlatımlardan daha çok belirgin üslup ve içeriye bağlı olmanın getirdiği zorluklar var mı diye sorduğumuzda ise usta sanatçı, “Benim ticaretle hiç ilişkim yok. Ama onu yürütebilecek kadar ekonomik destek verebileceğim çalışma düzenim var. Bence çok parası olan insanlar çok zengin değil. Kültür ve bilgi zenginlik yaratan bir şey. Çok parası olmayan, bizim gibi ülkenin bize verdiklerini geri döndüren insanlar var. Ben bir müze kurdum, o müzeyi bu ülkeye borcum olduğu için kurdum. Borç ödüyorum ben aslında. Sanatımla borç ödüyorum. Çünkü sanat olmadan bir ülkenin uluslararası platformda saygınlığı olması mümkün değildir diye düşünüyorum. Sanat müzeleri olmayan bir ülke maalesef ülkemiz. Birçok kültürlerin olduğu, fakat bu kültürlerin müzelerinin olmadığı bir ülke. Bu cehaletin getirdiği durumu yenmek zorundayız” cevabını veriyor. ‘Puzzle parçalarını bir araya getirdim’ Küratör Dilek Karaaziz Şe ner, eserleri sa dece aralarındaki etkileşimlerle sı ralamanın zorlu ğu hakkındaki so ruyu, “Tabii Süleyman Saim Tekcan 60. sanat yılı Dilek Karaaziz Şener na yaklaşan bir sa natçı. Şimdi 60 yıllık bir öykü as lında çok iyi bir sanat tarihçisi gö züyle baktığınız zaman sağlam ipuçları veriyor. Bu ipuçlarını ya kaladığınız zaman sergiyi kurmak aslında benim için çok keyifli ol du. Bir puzzle düşünün, o puzzle’ın parçalarını bir araya getiriyorsu nuz” şeklinde yanıtlıyor. ‘IMOGA en önemli müze’ Süleyman Saim Tekcan, serginin yapım aşamasında da üretmeye devam ettiğini belirtiyor. Sahi bi olduğu İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi’nden (IMOGA) bahseden Tekcan, “IMOGA dünya çapında, Türkiye’deki grafik sanatlar dalındaki en önemli müze. IMOGA Channel diye de bir kanalımız var. O kanalda da sanata hizmet edebileceğimiz kültürel bir yayın yapmaktayız” diye konuşuyor. Modern Dans Topluluğu İstanbul Müzikle dansın büyüsü... İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin modern dans proje gurubu ‘Modern Dans Topluğu İstanbul’, 27 Mart’ta 20.00’de ve 15 Nisan’da saat 16.00’da Fulya Sanat’ta sanatseverlerle buluşacak. “ERGİME II” programı, müzikleri modernçağdaş müzik parçalarından oluşan, bir Türk ve dört yabancı olmak üzere beş koreografın irili ufaklı eserlerinden bir derleme şeklinde sahnelenecek. Programda yer alan koreograflar: Yunanistan’dan Andonis Foniadakis, İsrail’den Itzik Galili ve Barak Marshall, Almanya’dan Dieter BaumannJutte Hell ve ülkemizden Ebru Cansız. Sözen’in sergisi Doku Sanat Galerisi’nde Ressam, yazar, heykeltıraş ve sanat tarihçisi Gürol Sözen’in 40’ı aşkın resim, heykel ve ikonu Doku Sanat Galerisi’nde 27 Mart’a kadar sergilenmeye başladı. Sözen sergisini, “Necatigil, ‘Her sanatçı ayrı bir ağıt yakar hayata’ diyordu. Öylesine bir yangından geçiyoruz ki her şey yerlerde sürünüyor bu görkemli coğrafyada. O nedenle küllerimizden yeniden bir Zümrüdüanka yaratmak zorundayız. Alıcısı çıkarsa tabii” sözleriyle anlatıyor. Besteci Karayev anıldı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası Azerbaycan’ın dünyaca ünlü bestecisi Kara Karayev’i anmak için bir konser düzenledi. Ayrıca, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarının genç sanatçıları da üniversitede düzenledikleri etkinlikte ünlü besteci Karayev’i andı. Eskişehir Büyükşehir Senfoni Orkestrası ve klarinet sanatçısı Elif Sındır, Azerbaycan müzik kültürünün önde gelen bestecilerinden olan Kara Karayev’in 100. doğum yıldönümü anısına düzenlenen konserde seslendirdiği eserler ile sanatseverler müzik dolu bir gece yaşadı. Kara Karayev’in “Leyla İle Mecnun Senfonik Şiiri” ile “Yıldırımlı Yollar Bale Suiti”ni başarılı bir şekilde seslendiren Elif Sındır ve Senfoni Orkestrası konser sonunda sanatseverlerden büyük alkış aldı. l CAN HACIOĞLU/ ESKİŞEHİR Kadıköy’de Çanakkale coşkusu Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi, Çanakkale Zaferi Haftası’nda özel bir anma programı hazırladı. Kadıköy Belediyesi’nin ücretsiz sanat eğitimi verdiği Çocuk Sanat Merkezi’nin bağlama orkestrası ve halk müziği korosu Çanakkale Zaferini bu akşam türkülerle anacak. Kadıköy Belediyesi Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi’nde saat 19.00’da gerçekleştirilecek etkinlikle topluluk şefi Bülent Yılmaz ve öğrencileri Çanakkale türkülerinden Trakya ve Ege ezgilerine kadar birbirinden güzel tınıları müzikseverlerle buluşturacak. l Haber Merkezi 13 İki büyük konser Geçen hafta iki büyük kuruluşumuzun iki büyük konserini dinledik: Tekfen Filarmoni ve Borusan İstanbul Filarmoni orkestraları. Büyük şirketlerin müziğe ve nitelikli sanatçılara yatırım yapması çok sevindirici. Bu iki orkestranın benzerliği, her ikisinin de filarmoni olması, belli bir özel kuruluş tarafından desteklenmesi. Tekfen, 1992’de Karadeniz Oda Orkestrası adı altında Nihat Gökyiğit’in öncülüğünde kurulmuştu. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ise Borusan Oda Orkestrası adı altında Ahmet Kocabıyık’ın öncülüğünde 1993’te kurulmuştu. Her iki orkestranın da ilk şefi kemancı Saim Akçıl idi. Giderek her ikisi de birkaç yıl içinde gelişip büyük senfoni orkestraları oldular. BİFO, 1999’da şimdiki onursal şefi Gürer Aykal yönetiminde oda orkestrasından büyük senfoni niteliğine kavuştu. 2009’dan beri Sacha Goetzel’in yönetimindeki topluluk, Avrupa’da ve Çin’de turneler yaptı. Tekfen Filarmoni ise oda müziği kisvesinden çıkıp büyük orkestraya geçince, değişik ülkelerden gelen şef ve orkestracıları Türk sanatçılarla birleştirdi. Yılda birkaç kez konser veren topluluğun içinde Karadeniz, Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz ülkelerinin sanatçıları da yer alıyor. Şef ise geçen yıla kadar sürekli değişirken, 2017’den beri Özbek sanatçı Aziz Shokhakimov. Bugüne kadar dinlediğimiz konserlere bakılınca; programları geniş kitlenin benimsediği popüler eserleri, Türk yapıtlarını ve sanatçılarından birinin ülkesinden ilk kez çalınan bir yapıtı sunuyor. Evet, geçen hafta İstanbul’da bu zenginliği yaşadık: İki büyük senfoni orkestramızın art arda konserlerinde değerli yorumlar kulağımızda yer etti. Saygun’un Op.14 Süiti’yle başlayan Tekfen konseri, Elgar’ın güzelim çello konçertosuyla devam etti. Solist Alban Gerhardt’ın yorumu tek bir nefes içindeydi. Sonra Nagano doğumlu Koyama adlı bestecinin Asya’dan yerel ezgilerle örülmüş Oduncunun Şarkısı’nı dinledik. Gounod ve Ravel’in popüler yapıtlarıyla program sona erdi. Şefin dinamizmi dikkat çekiciydi. Bir sonraki gece BİFO’nun konserini Sasha Goetzel yönetti. Orkestranın gözbebeği sanatçılarından Çağ Erçağ, son dakikadaki program değişikliğine karşın, SaintSaëns’ın 1. Çello Konçertosu’nu büyük bir enerji ve duygusallıkla seslendirdi. BİFO’nun genelde çok sık çalınmayan klasik yapıtları programa alması dinleyici için de eğitici oluyor. Mahler’in 10. Senfonisi’nden Adagio bölümü ve Debussy’nin Deniz başlıklı senfonik şiiri, postromantizm ile çağ başının izlenimci müziğini birleştirdi. Daha çok özel kuruluşun nitelikli sanat için yatırımlarını artırmalarını ve genç sanatçılara destek olmalarını dilerim. ‘Benli Belkıs: Efsane Aşkların Kadını’ Gazeteci Şaziye Karlıklı, devrinin güzellik efsanesi Benli Belkıs’ın bir roman kadar sürükleyici hayatını kaleme aldı. “Benli Belkıs: Efsane Aşkların Kadını” adlı kitap 1930’lu ve 1940’lı yılların cemiyet hayatının Benli Belkıs olarak bilinen ünlü siması Belkıs Kemali Söylemezoğlu’nun yaşamöyküsü. Dönemin kaynaklarına dayanılarak anlatılan Benli Belkıs’ın hikâyesi bir tür biyografik roman. Kitap, Belkıs’ın Cumhuriyet muhalifi Süleyman Şefik Paşa’nın kızı olarak 1917’de Yemen’in San’a şehrindeki doğumundan 1972’de İstanbul Teşvikiye’deki dairesinde ölümüne kadar tüm hayatını ve her şeyden önce aşklarını, evliliklerini hikâye ediyor. Müziğin ‘Karanlık Büyücüleri’ İstanbul’da Trip Hop Müziğin Efsanevi İngiliz grubu Massive Attack, 25 Haziran’da Zorlu PSM’de konser verecek. Massive Attack, bugüne kadar yayımladıkları beş stüdyo albümleriyle trip hop müzik sektörünün yaşayan efsanevi gruplarından biri. Konserin açılışını ise Massive Attack’ın 2016 çıkışlı “Voodoo In My Blood” şarkısına eşlik eden Young Fathers grubu yapacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear