22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 14 Mart 2018 12 yorum/haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY Köşemen Kırpıntı kadar değerimiz var mı? Maliye Bakanı Naci Ağbal 1985’te yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Kanunu’nda devrim niteliğinde değişiklikler yapılacağını açıkladı. Naci Ağbal, kanun tasarısının amacının yatırımı, üretimi ve ihracatı desteklemek; işletmeler üzerinde oluşan finansman yükünü ortadan kaldırmak; küçük ve orta ölçekli işletmelerin vergiye uyumunu kolaylaştırmak; kayıtlılığı teşvik etmek ve vergi uygulamalarında mükellef haklarını güçlendirmek olduğunu da belirtiyor (bkz. maliye.gov.tr/haberler/maliyebakanisayinnaciagbalinkdvdedegisikliklerongorenkanuntasarisina). Önce 2009’daki 5. Ulusal Yayın Kongresi’nde, en son da geçen yıl mart ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde yapılan 3. Milli Kültür Şurası’nda sanatçılar, yazarlar ve çevirmenlerin telif ödemelerinde kesilen stopaj ve KDV konusunda somut kararlar alındı. Sorun dönemin Maliye Bakanı, bugünün Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’e ve Maliye Bakanı Naci Ağbal’a da çeşitli defalar yazılı ve sözlü olarak iletilmişti. Mehmet Şimşek’in İstanbul Kitap Fuarı ziyareti sırasında ilk yasa değişikliğinde olumlu düzeltmelerin yapılacağını söylediğini de net olarak anımsıyorum. Daha önce de yazdım, sanatçılar, yazarlar, çevirmenler birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de “korunurlar”, vergilendirilmezler. Yürürlükteki Gelir Vergisi Yasası’nda (GVK m.18) sanatçılara, yazarlara “kazanç istisnası” vardır. Defter tutmaz, vergi beyannameleriyle uğraşmaz, telif kaybına uğramazlar. “Stopaj” adı verilen bu vergi kesintisinin oranı yüzde 17’dir. Sanatçısına, yazarına “kazanç istisnası” sağlayan ülkelerde bu kesinti ile yetinir devlet. Ama bizde yüzde 17 stopaja ek olarak yüzde 18 KDV de kesilir ve kesintilerin toplamı yüzde 35’e ulaşır. Maliye’nin hesaplatma yöntemiyle 1000 TL telif kazancı için 420 TL (yüzde 42) vergi ödenir, yani Gelir Vergisi Yasası ile getirilen istisna stopaj artı katma değer vergisi olarak misliyle geri alınır. Vergi kesintisi yapılan bir gelirden ayrıca KDV alınmasının adil bir uygulama olmadığı açık. Stopaj da diğer ülkelere göre çok yüksek. İkinci temel sorun, kitaptaki KDV. Kitapta KDV yüzde 8. Bu KDV oranı devletin kültür hizmetini desteklediğinin bir göstergesi. Hatta bu oranın birçok ülkeye göre yüksek olduğunu bilen Kültür ve Turizm bakanlarımız sık sık kitaptaki KDV oranının yüzde 1’e indirileceğini vaat ederler. Buradaki sorun kitapta KDV’nin yüzde 8, kitap üretiminde yüzde 18 olmasıdır. Aradaki fark Maliye Bakanlığı’nda kalıyor. Yeni KDV yasa taslağı ile birçok sektörde olduğu gibi yayıncılıkta da bu farkların ödeneceği söyleniyor. Ama Naci Ağbal’ın yaptığı açıklamalardan bunun otomatik bir ödeme ya da var olan vergi borcundan mahsup etme olmayacağı anlaşılıyor. KDV iadeleri için çok büyük bir ekip kurulacağı, KDV iadesi almak isteyenlerin faturalarının inceleneceği belirtiliyor. Bu incelemelerin sonucunda da az sayıdaki büyük şirket dışındaki mükellefin KDV iadelerini alamayacağını, hatta almak için başvurmayacağını öngörebiliriz. Daha önceki uygulamada bu yaşandı. Kültür endüstrisinin vergilendirilmesi için farklı ve destekleyici bir yaklaşım gerek. Pek çok ülkede yaratıcı endüstrilerin gelişebilmesi için fikri ve sınai mülkiyet üzerindeki vergiler sıfırlanmakta veya en düşük seviyeye indirilmekte. Kültür ihracatıyla, kitaplarımızın yabancı dillerde yayımlanmasıyla, dizilerimizin dünyada gösterilmesiyle övünüyorsak bunu gerçekleştiren sanatçıya, yazara destek olacak önlemleri de almalıyız. Telif ödemelerinde KDV’yi kaldırıp, stopajı da Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yüzde 10’a indirmek önemli bir adım olacak. Konfeksiyon kırpıntılarının teslimleri katma değer vergisinden istisna tutulabiliyorsa sanatçının, yazarın telif geliri neden KDV’siz olmasın ve adil bir stopaj oranıyla ödenmesin? Kültür endüstrisi yeni KDV yasa tasarısında bu düzenlemenin yer almasını bekliyor. 14 MART 2018 SAYI: 33761 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:47 05:32 05:57 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 07:11 13:19 16:37 19:16 06:55 13:04 16:22 19:01 07:18 13:27 16:46 19:24 Yatsı 20:35 20:18 20:40 1965 genel seçimlerinde TBMM’ye 15 milletvekili sokmayı başaran Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, parlamentoda yaptığı ilk konuşmada “Vatanımızın 35 milyon metrekare toprağı Amerikan işgali altındadır...” deyince kıyametler kopmuş, ABD’yi ülkelerinden daha çok seven Adalet Partisi milletvekilleri TİP’li milletvekillerine saldırmışlardı. Mehmet Ali Aybar, konuşmasını şu sözlerle bağlamıştı: “İkili anlaşmalarla Amerikan Devleti’nin üsleri haline getirilmiş bu vatan topraklarına, Amerikalıların izni olmadıkça, devlet kademelerinde hangi yeri işgal ederse etsin, hiçbir vatandaşımız ayak basamaz. Yurdumuzdaki Amerikan üslerine Türk zabıtası giremez, Türk subayı, Türk komutanı, Türk hâkimi giremez, milletin vekilleri giremez, Türk bakanları giremez. Bu üslerden havalanacak uçaklar, füzeler bizim haberimiz olmadan, Büyük Millet Meclisi’nin onayı alınmadan, yurdumuzu her an vahim tehlikelerle karşı karşıya bırakabilir.” Aybar’ın İncirlik Hava Üssü’nü kastederek yaptığı, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in ise “Türkiye’de üs yoktur, tesis vardır!” diyerek “tuhaf” bir yanıt verdiği konuşması ana hatlarıyla bugün de günceldir. Zaman içinde ülkemizdeki, başkomutanının hep Amerikalı olduğu NATO ve ABD üslerinin sayısı 15’e yükselmiştir. Bu askeri üsler Karadeniz Bölgesi dışında ülkemizin stratejik noktalarına dağılmıştır. Hayatın içinden: TürkiyeABD ilişkileri (8) İstanbul, İzmir, Konya, Ankara, Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Malatya, Diyarbakır ve Batman’da bulunan bu üslerden 6’sı NATO ve ABD tarafından ortak kullanılmaktadır. HHH Emperyalizme karşı kuruluşların güçlenip yaygınlaşmalarına paralel olarak Türkiye’de Amerikan karşıtlığı da yükseliyordu. Bunda ABD’nin Vietnam’da sivil halka karşı uyguladığı insanlık dışı yöntemlerin de önemli bir payı olduğunu söylemeliyiz. Yıllar böyle geçti. 1968 sonbaharında daha önce Vietnam’da görev yapmış CIA uzmanı Robert Commer Türkiye’ye büyükelçi olarak atandı. Onun ülkemize büyükelçi olarak atanması antiemperyalist çevrelerin tepkisini toplayıp çeşitli protestolara yol açtı. Basında, Vietnam devrimcilerinin “ka sap” adını verdikleri Commer’in Vietnam’da görev yaptığı sırada Vietnam Kurtuluş Cephesi’ne karşı faaliyetleri sıklıkla ele alınıyordu. Tepkiler büyürken, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörü Kemal Kurdaş hiçbir kurula danışmadan Büyükelçiyi üniversiteye çağırdı. 6 Ocak 1969 günü ODTÜ’ye gelen Büyükelçi, öğrenciler tarafından büyük protestolarla karşılandı. ODTÜ’lüler Büyükelçi’nin arabasının park edildiği Rektörlük binasının önünde toplandılar. Ters çevrilen araba daha sonra Sinan Cemgil, Taylan Özgür, Ulaş Bardakçı, Tuncay Çelen ve İbrahim Seven’in önderlik ettikleri devrimci öğrenciler tarafından ateşe verildi. Eylemler durmadı. Olayın ertesi günü üniversite yönetimi ODTÜ’yü bir ay kapatma kararı aldı. Fakat bu kararı tanımayan öğrenciler, üniversiteyi işgal ederek öğrenime devam etme eylemi yaptılar. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Büyükelçi’nin arabasını yaktıkları nedeniyle 9 Ocak 1969’da yedi öğrenci hakkında gıyabi tutuklama kararı verdi. Kararın ardından üç binden fazla öğrenci imzaladıkları dilekçelerle savcılığa başvurarak kendilerinin de yakma eylemine katıldıklarını bildirdi. Öğrencilerin direnişlerine daha fazla dayanamayan Rektör Kemal Kurdaş, bir süre sonra görevinden istifa etti. Yazımın bu bölümünü noktalarken, 23.9.1969 günü İstanbul’da öldürülen Taylan Özgür’ü, 31.5.1971 günü Nurhak Dağı’nda öldürülen Sinan Cemgil’i, 19.2.1972 günü İstanbul’da öldürülen Ulaş Bardakçı’yı saygıyla anıyorum. Yasak delille ihraç TRUMP ‘BIRAKILSIN’ DEMİŞTİ Danıştay’dan döndü Dönemin Susurluk İlçe Emniyet Müdürü Osman Çelik’in gazetecilere bilgi verdiği gerekçesiyle meslekten çıkarılmasını hukuka aykırı buldu Danıştay 5. Daire, Balıkesir’in Susurluk ilçesinde “rüşvet” suçun dikkat çeken Danıştay 5. Daire, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu bağlamda, telekomüni dan telefonları dinlenen döne kasyon yoluyla yapılan iletişi min İlçe Emniyet Müdürü Os min denetlenmesi sırasında el man Çelik’in, bu sırada ilçede de edilen ve Ceza Muhakeme ki bir cinayet olayına ilişkin ken si Kanunu’nun 135. maddesin disini arayan gazetecilere tele de yer alan suçlar kapsamında fonda bilgi verdiği gerekçesiy bulunmayan bir fiile ilişkin olan le meslekten çıkarılmasını huku ses kayıtlarının, tek başına delil ka aykırı buldu. Kararın gerek olarak kullanılamayacağı ve hu çesinde, “Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denet Osman Çelik kuka uygun olarak elde edilmiş başka delil ve belgeler olmaksı lenmesi sırasında elde edilen ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesinde yer alan suçlar kapsamında bulunmayan bir fii le ilişkin olan ses kayıtlarının, tek başına delil ola rak kullanılama yacağı ve sade ce bu delillere da ALİCAN ULUDAĞ yanılarak disiplin cezası verile meyeceği sonu cuna ulaşılmaktadır” denildi. FETÖ’nün yargıda ve emniyet te etkin olduğu dönemde; bir ar kadaşına verdiği borcu isteme si nedeniyle “rüşvetle” suçlanıp 4.5 ay cezaevinde kalan Osman Çelik’e bu kapsamda verilen ce zanın da Yargıtay’dan döndü ğü öğrenildi. Yargıtay’ın olayda “rüşvet suçu olmadığını” kay dettiği belirtildi. Susurluk İlçe Emniyet Müdü rü Osman Çelik, 2012 yılında Müge Anlı’nın programına ko nu olan bir cinayet olayı ile ilgi li kendisini arayan iki yerel ga zeteci ile görüştü. Bu sırada hak kında “rüşvet” iddiasıyla yürütü len soruşturma kapsamında te lefonları dinlenen Çelik’in gaze tecilerle yaptığı bu görüşme de dinlemeye takıldı ve dosyaya girdi. Başlatılan idari soruşturmada savunma veren Çelik, gazetecilere bilgi vermediğini kaydetti. İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, 11 Ocak 2013 tarihinde Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/13. maddesinde yer alan “Gizli tutulması zorunlu olan ve görevi ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak” fiilini işlediği gerekçesiyle Osman Çelik’e meslekten çıkarma cezası verdi. Yozgat İdare Mahkemesi, emniyet müdürü Çelik’in bu cezaya karşı yaptığı itirazı 18 Mart 2014 tarihinde reddetti. Çelik, son çare olarak Danıştay’a başvurdu. Danıştay 5. Daire, Çelik’in itirazını haklı bularak, meslekten çıkarma kararının bozulmasına hükmetti. Danıştay kararında, başka bir suça ilişkin telefon dinleme tapelerinin davacıya verilen meslekten çıkarma cezası açısından delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunu tartıştı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013 tarihinde bu konuda verdiği “yasak delil kullanılamaz” kararına zın sadece bu delillere dayanılarak disiplin cezası verilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dava konusu disiplin cezasına gerekçe olan ‘Gizli tutulması zorunlu olan ve görevi ile ilgili bulunan bilgi ve belgeleri görevli veya yetkili olmayan kişilere açıklamak’ fiili, anılan 135. maddedeki suçlar kapsamında yer almamasına rağmen, sadece tape kayıtlarından yola çıkılarak tesis edilen meslekten çıkarma cezasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davayı reddeden mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.” FETÖ kumpası çıktı Öte yandan Çelik hakkında rüşvet davasında verilen cezanın da 6 ay önce Yargıtay’dan bozulduğu ve rüşvet suçu olmadığının ifade edildiği öğrenildi. Çelik’in 4.5 ay hapis yatmasına neden olan rüşvet suçlamasının, banka yoluyla arkadaşına gönderdiği borç parayı geri istemesinin neden olduğu belirtildi. Çelik’in adli ve idari soruşturmalarında görev alan polis, hakim ve savcıların FETÖ gerekçesiyle meslekten ihraç edildiği bildirildi. l ANKARA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Andrew Craig Brunson Rahip Brunson’a müebbet istendi ABD Başkanı Donald Trump’ın, Cumhur başkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmesi sırasında serbest bırakılmasını talep etmesiyle ismi gündeme gelen Amerikalı rahip Andrew Craig Brunson için terör örgütü FETÖ/PDY üyeliği ve yöneticiliğinden ömür boyu hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, mahkemeye gönderildi. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi durumunda Brunson’ın yargılanmasına başlanacak. Rahip Andrew Craig Brunson’ın, 2016 yılının Eylül ayında ‘milli güvenliği tehdit eden faaliyetlerde bulunduğu’ iddiasıyla, eşi Norine Lyn Brunson’la birlikte sınır dışı edilmesi kararlaştırıldı. Sınır dışı işlemleri devam ettiği sırada FETÖ/PDY soruşturmasında bir ‘gizli tanık’ rahip Andrew Craig Brunson aleyhine savcılıkta ifade verdi. Gizli tanık ifadesinde, Brunson’ın çeşitli illerde misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğunu, FETÖ’nün dinler arası diyaloğu geliştiren bir örgüt değil, dini oluşum olduğunu söylediğini ileri sürdü. FETÖ’nün imamlarıyla özellikle de halen firarda olan örgütün ‘sözde’ Ege Bölgesi imamı Bekir Baz’la da sık sık görüştüğü ileri sürülen Brunson ve eşinin, FETÖ’ye ait bir şemada isimlerinin yer aldığı, yurtdışından kendilerine kaynak aktarıldığı iddia edildi. Bu suçlamalarla 9 Aralık 2016 tarihinde adliyeye sevk edilen Brunson çiftinden rahip Andrew Craig Brunson tutuklandı, eşi Norine Lyn Brunson serbest bırakıldı. Amerikalı rahip Andrew Craig Brunson için terör örgütü FETÖ/PDY üyeliği ve yöneticiliğinden ömür boyu hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, mahkemeye gönderildi. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi durumunda, Brunson’ın yargılanmasına başlanacağı açıklandı. AB, 3 milyar Avro’yu onaya hazırlanıyor A vrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteciler için vermeyi vadettiği mali yardımın 3 milyar Avro’luk ikinci kısmını onaylamaya hazırlandığını bildirdi. Reuters haber ajansının diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre, bu konudaki açıklamayı bugün Avrupa Komisyonu’nun göçten sorumlu üyesi Dimitris Avramopulos, yapacak. AB, Türkiye ile yapılan mülteci anlaşması kapsamında iki parça halinde 3’er milyar Avro’luk mali yardımda bulunmayı taahhüt etmişti. Bu yardımın 3 milyar Avro’luk ilk kısmı farklı projelerde kullanılmak üzere harcanmaya başlandı. l Haber Merkezi TMMOB cinsiyetçi ilanlara savaş açtı MUSTAFA ÇAKIR Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Kariyer.net’e gönderdiği yazıda, cinsiyet ayrımcılığı içeren ilanlar yayımlandığına dikkat çekerek, bunun anayasa ve uluslararası anlaşmalara aykırı, Türk Ceza Yasası’na göre de suç olduğunu belirtti. TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül’ün gönderdiği yazıda, cinsiyet ayrımcılığının, genel anlamda bireylere cinsiyetlerinden dolayı toplumda adaletsiz bir şekilde davranılması olduğuna dikkat çekildi. Kariyer.net’te yayımlanan ilanlar arasında cinsiyet ayrımcılığı içeren ilanların da yer aldığına işaret edilen yazıda, mesleki faaliyetin yürütümünde herhangi bir etki taşımamasına karşın kadınları öteleyerek cinsiyet ayrımcılığı içeren ilanların, anayasa ve uluslararası anlaşmalara aykırı olmasının yanı sıra Türk Ceza Yasası bağlamında suç oluşturduğu da vurgulandı. Yazıda, cinsiyet ayrımcılığına müsaade etmeyecek şekilde ilanlara yer verilmesi, cinsiyet ayrımcılığı içeren ilanların yayından kaldırılması ve bu konuda atılacak adımlar konusunda bilgi verilmesi de istendi. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear