19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 14 Şubat 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY haber/ yorum 13 Köşemen Attilâ İlhan Yaratıcı Yazarlık Merkezi’ne ne oldu? 11Ağustos 2016’da Seferihisar Belediyesi’nin ev sahipliğinde CHP’nin “Türkiye Sanat Çalıştayı”nda sanatçı ve yazarlarla buluştuğunda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Teos’taki yazarevinin açılışını yapmış ve merkezin adının “Attilâ İlhan Yaratıcı Yazarlık Merkezi” olacağını açıklamıştı. Attilâ İlhan memleketi İzmir’in Övünç kaynağıdır. Başta Büyük Şehir Belediyesi olmak üzere İzmir Belediyeleri, Attilâ İlhan’ın anısına birçok etkinlik düzenliyor. Karşıyaka Belediyesi “Attilâ İlhan Şiir Yarışması”nı yıllardır sürdürüyor. Ama İzmir’de herhangi bir yere Attilâ İlhan’ın adının verildiğini sanmıyorum. Bu nedenle Seferihisar Belediyesi’nin yazarevine adının verilmesini sevinçle karşılamıştım. Günümüzde en Önemli haberleşme kaynaklarından biri sosyal medya. Birçok haberi Öncelikle ya da sadece Twitter’dan alıyoruz. 27 Ocak’ta Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, kişisel hesabından “Muhteşem Sığacık KÖrfezi manzarasıyla doyumsuz bir seyir keyfi sunan Lokanta açıldı” mesajını paylaşıyordu. Mesajın altına da bir haber eklenmişti. Seferihisar Belediyesi internet sitesinde yayımlanan haberde yer alan fotoğraf çok tanıdıktı. Fotoğraftaki binanın duvarında “Teos Yazarlarevi” yazıyordu. Zaten haberde de “Teos Yazar Evi alt katında bulunan Lokanta, haftanın her günü hizmet verecek. Lokanta, Seferihisar’ın ‘Gelin ve Damat’ adayları için de eşsiz bir nişan ve düğün mekânı olacak” deniyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Attilâ İlhan Yaratıcı Yazarlık Merkezi” adını verdiği yer “Teos Yazarlarevi” olmakla kalmamış, eleştirilere de kulak tıkanmış. “Türkiye Sanat Çalıştayı”nda başta Doğan Hızlan olmak üzere konuşmacılar belediyelerin “çok amaçlı” diye yaptıkları kültür merkezlerinin “tek amaçlı” hale gelip nikâh salonlarına dÖnüşmesini eleştirmiş, CHP’li belediyelerin bu yanlıştan vazgeçmelerini talep etmişti. Attilâ İlhan’ın adı verilen yazarevinin bu konuda iyi bir Örnek olduğunu da sÖylemiştik. O toplantıda ev sahibi sıfatıyla Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer de bulunuyordu. Tunç Soyer kuşkusuz bunları duymuştu ve eleştirilerden kendince dersler (!) çıkartmıştı. Tunç Soyer’in “çıkarttığı dersler”i ise bir buçuk yıl sonra rastladığım bir tweet’te gÖrüyordum. Yazarevi’ne Attilâ İlhan adı konmamış ve altına bir lokanta açılıp “nişan ve düğün mekânı” olarak halkın hizmetine sunulmuştu. Serferihisar Belediyesi’nin kültür ve sanata verdiği Önemi, Tunç Soyer’in tüm belediyelere Örnek olacak projelerini takdirle izliyorum. O nedenle bu gelişme beni çok şaşırttı. Konuyla ilgili iki tweet attım. Sağ olsun, Tunç Soyer de cevapladı. Sonra da konuyla ilgili yazıştık. Tunç Soyer, “Yapının mülkiyeti, içeriği değişince, ‘Yaratıcı Yazarlık Merkezi’ olmaktan çıkardık, ‘Yazarevi ve Araştırma Uygulama Merkezi’ olarak hizmet vermeye karar verdik. Bu durumda bir edebiyatçının adıyla anılmasının içeriğin eksik anlaşılmasına yol açacağını düşündük” diye yazıyor. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi ile başlanan proje iptal olmuş. Yazarevi adı duruyor, vazgeçilen sadece “Attilâ İlhan” adı. Yerin bir edebiyatçının adı ile anılması nasıl bir eksik anlaşılmaya yol açar, anlamadım. Ayrıca Tunç Soyer’in Attilâ İlhan’ın “sadece edebiyatçı” olmadığını, çok yÖnlü bir kültür adamı olduğunu bilmediğini de sanmıyorum. Bir başka nedeni olmalı. Belki Attilâ İlhan’ı sevmiyor. Belki Kemal Kılıçdaroğlu’nun ad koymasından hoşlanmadı. Belki aklında başka bir isim vardı. Olabilir. Sebep ne olursa olsun hem Attilâ İlhan’a hem de bu yere onun adını veren Kemal Kılıçdaroğlu’na saygısızlık yapıldığını düşünüyorum. Diğer açıdan bakınca da Attilâ İlhan’ın adının verildiği bir yerin düğün ve nişan tÖrenleri için kullanılmasını onaylamayacağını bildiğimden “iyi ki adını koymamışlar, çok üzülürdük” diyorum. 14 ŞUBAT 2018 SAYI: 33733 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:28 06:12 06:35 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:53 13:24 16:15 07:36 13:09 16:02 07:57 13:32 16:27 Akşam 18:43 18:29 18:55 Yatsı 20:03 19:48 20:11 Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Öyküler sinsi olabilir DURSALİYE ŞAHAN Yazar Sistem dünyanın hemen her yerinde sınıflardan birbirlerine yabancılaşmalarını ister, istemekten öte dayatır. Öyle olmasa, muhalefet de dahil olmak üzere kendi maaşları için kesenin ağzını sonuna kadar açan Meclis’ten, asgari ücret için “gözünüze dizinize dursun” türünden bir cümle duyabilir misiniz? Ya da kocasından dayak yiyen kadına karakoldaki polis, “Kocandır, yuvanı bozma!” tavsiyesinde bulunur mu? Velhasıl gençler yaşlıları, beyazlar siyahları, Hıristiyanlar Müslümanları, Müslümanlar ateistleri derken ırklar, mezhepler ve aklınıza gelen bütün gruplar birbirlerini dışlar, aşağılar, öteler ve ezmek için fırsat kollar. Hikâyelerin sinsiliği Bu arada sanat insanın her halini aynalar. Örneğin edebiyatla toplumun bütün resimleri kaleme dökülür. Hikâye, öykü, masal, anı, roman... Ve hikâyecik işte der geçeriz ama örneğin bazen öykülerdeki toplumu iğdiş eden o sinsiliği fark edemeyiz. Oysa toplum mühendisliği tam da Cin Ali’yle başlar. Uzun uzun yazmaktansa iki küçük örnek verelim. Birincisi İngiltere’den: 56 yaş grubuna hitap eden Tony Bradman’ın yazdığı Happily Ever After hikâyesi. Olay akışı kısaca şöyle: Kurnaz baba tilki her akşam olduğu gibi ava çıkar ama bir şey bulamaz ve çocuklar o gece aç yatmak zorunda kalır. Eskisi gibi kolay yiyecek bulamayan aile ça Bugün 14 Şubat Dünya Öykü Günü. Her bir atom zerreciğinden insan aklına sığmayan evrene kadar, bütün sırlar ve gerçekler ait olduğu nesnelerin masalında gizli. İşte bunun için dogmatik değil, has öykü kutsaldır. resiz ve mutsuzdur. Sonunda anne ve baba tilkiler çareyi vejetaryan olmakta bulur. Herkes için mutlu son... Çocuklara kâbuslar Bu örneği verirken elbette İngiliz çocuk edebiyatı tertemiz demek istemiyorum. O ayrı. Şimdi içe dönüp son bir yıl içinde basına konu olmuş bizdeki örneklere bakalım: Aynı yaş grubuna hitap eden, üç masal kitabından bazı cümleler: “Ağabeyinin eti asla ağzına değmesin”, “Kemiklerinin hepsini topla gül ağacının dibine göm.” Bunlar ilkokul 2’nci sınıf masal kitabı “Kahkaha Gülleri”nden. “Kızım büyüdün artık, güzel bir kız oldun. Ne yazık ki annen öldü. Ölen ile ölünmüyor, yaşam sürüyor. Benimle evlenir misin?” Bu cümleler ilkokul masal kitabı “Açıl Kabağım Açıl”dan.   Çocuklar Cin Ali gibi naif öykülerden cinnet öykülerine geçirildi. “Amcamın güzel kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ona yaklaşmak istedim. Ama bana yüz vermedi. Bir süre sonra kıtlık oldu. Amcamın kızı bana geldi. Açlık ve yoksulluk içinde olduklarını söyledi ve benden yardım istedi. Ona, kendisini bana teslim etmesi karşılığında yüz yirmi altın verdim. Kabul etmek zorunda kaldı. Arzuma kavuşacağım sırada bana, ‘Allah’tan kork! Allah’ın yasakladığı şekilde bana sahip olma’ dedi.” “Sünnet Olmadan Ümmet Olmaz Peygamberimizden Dini Hikâyeler” kitabından. Cinnet noktası İlk örnekle sonrakileri kıyaslamak mümkün mü? Birincisi yeni dünyaya çözüm üreten çocuklar yetiştirirken, sonrakiler okuldan eve döndüğünde, “Anne bu dünya sıkıcı, biz ne zaman ölüp öbür tarafa gideceğiz” cinnet noktası na gelmiş beyinler yetiştiriyor. Ha tabii geleneklerimiz, göreneklerimiz, kültürümüz, dinimiz, mezhebimiz, coğrafyamız işte bildiğiniz şeyler falan!   Çocuklarımızın ne yediği kadar ne okuduğu da önemli. Ve bu düzen en çok çocuklardan korkuyor. Aklını kaçırmış gibi dokuz yaşında evlilik önerisi başka türlü nasıl izah edilebilir? Onlar iyi biliyor. Eğitim sistemi beslemezse düzen çabucak bozulacak. Hikâyelere emanet Unutmayın, okullarda adı terennüm edilmese de Samed Behrengi okuyan çocuklar farklı yetişir. Bir yerde okumuştum. Özet olarak, “Sadece bir kuşağın çocuklarına yoga öğretirseniz ikinci kuşakta dünyadaki bütün savaşları bitirebilirsiniz” diyordu. Yeryüzünün birçok yerinde çocuklar Cin Ali gibi öykülerle okuma yazmayı öğrendikten sonra sinsi masallarla doğru değerlerini kaybediyor. Oysa dünkü tarih en sahici haliyle öykülerde saklı. Bugünümüzü en özgür anlatacağımız alan yine öykülerimiz. Yarınımıza bırakacağımız mirasımız da hikâyelerimize emanet. Her bir atom zerreciğinden, insan aklına sığmayan evrene kadar, bütün sırlar ve gerçekler ait olduğu nesnelerin masalında gizli. İşte bunun için doğmatik değil, has öykü kutsaldır. 14 Şubat Dünya Öykü Gününüz kutlu, hayatınız özgür olsun. l Siirt Valiliği işgal girişimi davası Siirt’te 15 Temmuz’da darbe girişimi sırasında, valiliği işgal girişiminde bulundukları gerekçesiyle haklarında dava açılan 92’si tutuklu 332 askerin yargılandığı FETÖ davasının görülmesine devam edildi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada eski Siirt 3. Komando Tugay Komutan Ahmet Şimşek, Yardımcısı Erkiletlioğlu ve İl Jandarma Komutan Vekili Necati Metin SEGBİS’ten savunma yaptı. Yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen eski İl Jandarma Komutan Vekili Metin, Eruh Taburu’nun Siirt’e ne amaçla getirildiğini bilmediğini ileri sürdü. Metin, 15 Temmuz gecesi terör örgütü PKK mensuplarına karşı yürütülen “meskun mahal” operasyonunda tugayın araçlarını çektiğini fakat jandarmanın emniyet güçleri ile operasyonu sürdürdüğünü söyledi. l İHA FETÖ’nün malikânesine el konuldu Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Fethullah Gülen için malikâne yaptırıldığı’ iddiaları üzerine harekete geçti. Yapılan incelemede, malikânenin Gülen için yapıldığı, burada FETÖ üyelerinin toplantı ve faaliyetlerde bulundukları tespit edildi. Başsavcılığın talebi üzerine, Bursa 3.Sulh Ceza Hâkimliği, Mudanya ilçesindeki malikâneye, üçüncü kişilere satılması ve devrinin önlenmesi amacıyla, tedbiren el konulmasını kararlaştırdı.?l DHA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] 10 EKİM DERNEĞİ Mağdurlara bir darbe daha 10Ekim katliamından yaralı kurtulanlar ve hayatını kaybedenlerin yakınları, 4 Mart 2016’da, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’ni kurdu. Derneğin başkanlığına katliamda hayatını kaybeden Avukat Uygar Coşkun’un eşi, Avukat Mehtap Sakinci Coşkun seçildi. Ankara Valiliği ise derneğin tüzüğündeki bazı eksiklikleri gerekçe göstererek mahkemeye başvurdu. Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dün görülen davanın karar duruşmasında Yargıç İsa Emrah Köstü, valiliğin talebini kabul ederek derneğin feshine karar verdi. Mahkeme ayrıca, derneğe ait para, mal ve hakların derneğin amacına en yakın ve en fazla üyeye sahip Anadolu Barış ve Kardeşlik Derneği’ne devrine karar verdi. Mehtap Sakinci Coşkun, karara istinaf yoluyla itiraz edeceklerini belirtti. l ALİCAN ULUDAĞ /ANKARA FOTOĞRAFÇIYA TAHLİYE ‘Çırılçıplak soyup işkence yaptılar’ MİT sosyal tesislerinin fotoğraflarını çektiği iddiasıyla Kadıköy’de gözaltına alınan ve 13 Eylül’de tutuklanan gazeteci ve foto muhabiri Çağdaş Erdoğan dün İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşına çıktı. ‘’PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan Erdoğan, adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Erdoğan, savunmasında, “Sivil bir polis tarafından gözaltına alındım. Kadıköy Rıhtım Karakolu’nda çırılçıplak soyulup işkenceye uğradım. Gözaltı sürecimin 2. günü MİT görevlisi olduğunu söyleyen 2 kişi tarafından haber kaynaklarıma ilişkin ajanlık dayatmasına maruz kaldım” diye konuştu. l SEYHAN AVŞAR sosyal medya paylaşımı Ferhat Tunç’un 13 yıl hapsi istendi Sosyal medya hesabında,16 Nisan re ferandumu ile ilgili yaptığı bir paylaşım nedeniyle, sanatçı Ferhat Tunç hakkında, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Büyükçekmece 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, Tunç’un, ‘Bu akşam yine İstanbul ve diğer iller son derece haklı, demokratik ve meşru çağrıları var. #HayırSusmuyoruz #HayırYargılanamaz’ mesajları nedeniyle, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği’ iddia edildi. l DHA Sakarya Üniversitesi İktisat Bölümü’nden almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. MERAL CANSU KIRAÇ C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear