18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 13 Şubat 2018 TASARIM: ECE KURTULUŞ Dış politikanın ABC’si ve Ankara Dış politikada “ulusal iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel çıkarlar esastır”. Ancak demokratik devletler ile demokrasiden uzak olanlar “olaya farklı yaklaşırlar”: Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya’da ulusal çıkarlar öndedir. Dış politikalarına, biraz “demokrasi sosu” katarlar: ulusal dış politikalarında dışarıda “demokrasiyi bir araç olarak kullanırlar”. Aynen ABD ve İngiltere’nin 2003’te Irak’ı işgal ederken “size demokrasi getiriyoruz” bahanesi ile işgale gerekçe hazırladıkları gibi: ya da 2011’de başlatılan Arap Baharı iç savaşlarında ve işgallerinde olduğu gibi. New York’ta bazı taksilerin üzerine “dikkat edin yoksa size demokrasi getiririz” yazanların yaptığı espri misali. Çin, Rusya gibi Batı dışı büyükler ise otoriter rejimlerini “ulusal devlet çıkarları ile bütünleştirirken” içerdeki iktidarlarını “her şey mubahtır” noktasına taşımadan idare ederler ve ulusal devlet hedefleri ile dış politika arasında denge oluştururlar. Demokrasinin hiç görülmediği veya biçimsel olarak bulunduğu ülkelerde ise “dış politika, içerde her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmanın bir aracı gibi kullanılır”. Türkiye bunun sınırına itilmektedir. 57 Müslüman ülkenin hemen hemen tamamında bu düzen hâkimdir. İktidarlar düşmemek için ABD, Rusya, Çin, Avrupa devletlerinin güdümüne sokulabilirler. Dış politikalarını ulusal çıkarların emrine, ancak demokratik ülkeler verebilirler. Avrupa, ABD ve Kanada’nın yaptığı gibi. Onu da “çifte standart üzerine oturturlar”: “içerde ulusal çıkarlar esastır, dışarıda ise her şey mubahtır”. Aynen Tony Blair’in 2003 Irak işgalinden sonra itiraf ettiği gibi. Onun sonradan itiraf ettiklerini bugün Trump, “önce Amerika” diyerek açıkça söylediği için, Batı’nın “kötü çocuğu”! durumuna düşmüştür. Batı’daki Trump öfkesinin esası budur. Siyasal İslamla dış politika 28 Şubat’ta anti Amerikan Erbakan’ı deviren FETÖ “yeni Türkiyesiyasal İslam evliliğine” yol açtı. Ancak bu evlilikte çiftlerden biri fena halde ihanet edince torbadan yeni bir “Erbakanlaşma” çıktı. Üstelik eskisi, İslam dünyasını arkasına almaya çalışırken yenisi ABD’nin ebedi düşmanı Rusya’ya yanaştı. Devirdiklerinden çok daha zararlı olmuştu! (Doğu Perinçek’in kulakları çınlasın) İçerde ve dışarıda fiilen yaşamakta olduklarımız Türkiye’nin tek çıkış yolunu da göstermektedir. Kuvvetler ayrılığına dayalı bir parlamenter düzen. Ulusal politikaların iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel boyutları ile “Meclis” tarafından belirlendiği bir rejim. Doğu, Batı ve sınır komşuları ile Meclis’in belirlediği “yeni karşılıklı ve dengeli çıkarlar doğrultusunda” bir dış politika. Kutuplaşmanın dışına çıkarılarak “ulusal iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel bir politikanın ortaya konması”. Bugün Erdoğan, Bahçeli ve HDP’nin çıkışlarına baktığımız zaman, “kutuplaşmanın” keskinleşerek geri dönülemeyecek bir noktaya fiilen götürüldüğünü görmekteyiz. Varılacak noktada bunun “meyvelerini” kimler toplar: “Türkiye’deki Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı radikal İslamcılar, FETÖ’cüler ve arkasındaki emperyalist güçler”. Ülkeyi kutuplaşmaya götürenler “iktidar için her şey mubahtır” dayatmasının getireceği felakete neden gözlerini kapatıyorlar? HHH İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti, fakülte mezunu ünlü BJK’li Metin Tekin’e plaket verecekmiş. Metin fakültede benim öğrencim oldu. Cemiyet Başkanı Sevil Usanmaz sıkı Beşiktaşlı (ve ’lı) olduğumu çok iyi bildiği için beni ısrarla davet etti. 15 Şubat’ta Taksim’deki lokalde buluşmak üzere. 13 Şubat 2018 SAYI: 33732 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:29 06:13 06:36 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:55 13:24 16:14 07:37 13:09 16:01 07:58 13:32 16:26 Akşam 18:42 18:28 18:53 Yatsı 20:02 19:47 20:10 haber 13 Dört aydır Ankara’ya “büyükelçi” atayamayan ABD Dışişleri Bakanı Reks Tillerson bugünlerde 3. kez Türkiye’ye geliyor! Kendisine eşlik edecek olan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymon ÖzAgecanr Japon İmparatoru “Güneşin Oğlu” Hiro Hito’yu ayağına kadar getirerek, Japonya’nın “kayıtsız şartsız” teslimiyet belgesini bu zırhlıda imzalatmıştı. Bu zırhlının seçiminin bu simgesel özelliği, “Amerika’nın 2. Dünya dağıtımından nasibimi aldım...) Ekim 1950… Türkiye, ABD’nin yönlendirmesi ile Birleşmiş Millet Özgen Acarler Barış Gücü’ne 5 bin 90 kişilik tugay gönderdi… İzmir’de karşı komşumuz Onbaşı Halil Kore’den dönemedi! 18 Şubat 1952… Kore bağ McMaster hafta sonunda Savaşı’ndan sonra Sovyet lantısı, Türkiye’ye Kuzey Atlantik Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile İstanbul’da Kavşak tehdidine karşı Türkiye’ye Anlaşması Örgütü (KAAÖ NATO) destek anlamını” taşımasıydı. üyeliği yolunu açtı. İzmir’de eski adı görüştü. Tillerson, geçen yaz Kongre’deki bir oturumda TC ve ABD Nereye? (1) PTT, Missouri zırhlısı nedeni ile üç parçalık anı pulu çıkarmıştı. İzmir’de PTT Mü İtalyanca “Paradiso (cennet)” olan Kızılçullu’daki (Şirinyer) Köy Enstitüsü binası, Güneydoğu Karargâhı “Müslüman Kardeşler örgütü dürü olan Babam Hilmi Acar yapıldı. Yakınındaki Roma Türkiye’de hükümetin bir parçasıdır!” demişti. McMas TC ve ABD ilişkilerindeki köşe taş ter ise İngiliz düşünce kuruluşu larına göz atalım: “Policy Ekschange’in” düzenlediği 1923… ABD’nin, yeni kurulan Tür toplantıda “Türkiye ve Katar’ın, Or kiye Cumhuriyeti’ndeki ilk elçiliği An tadoğu’daki radikal kara İstasyonu’nda ideolojilerin ana ha bir yolcu treninin va misi olduğunu” söyle gonu idi! Ekteki ta mişti! rihsel fotoğraf, daha Türkiye, Afrin’den sonra Ankara’ya sonra Münbiç’te ABD askerlerinin koruması büyükelçi olarak dönecek olan James altındaki teröristleri de Jeffrey’in masla temizlemek istiyor… Ankara’da ilk ABD elçiliği. hatgüzarlık duvarın Bölgedeki Amerikalı daydı. Ankara’dan General Paul E. Funk Amerikan ayrılırken bana hediye etmişti… askerlerinin koruduğu teröristleri zi 5 Nisan 1946… Vaşington’da ölen yaretinde “Türkiye’nin tehditlerinden Türk Büyükelçisi Münir Ertegün’ün endişelenmiyorum. Benim işim sa cenazesini, dünyanın 2. büyük zırhlı vaşmaktır!” diye sert konuştu. sı Missouri zırhlısı, iki muhrip eşliğin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavu de İstanbul’a getirdi. şoğlu, “Suriye topraklarını terörist 6 Nisan… Cumhuriyet gazete lerden temizleyeceğiz. Afrin’i de sinde zırhlıyı Boğaz’da gösteren Suriye halkına teslim edeceğiz. Ka sekiz sütunluk fotoğrafın altında iki rarımız Münbiç ve Fırat’ın doğusu haber vardı: “Missouri büyük ilgi ve için de geçerlidir!” sözleriyle tepki sevgiyle karşılandı. Filonun gelişi sini açıkladı. Bakalım, ip üzerinde Türk Amerikan dostluğunun parlak karşıdan karşıya geçmek isteyen iki bir ifadesi oldu” ve “Münir Ertegün inatçı keçinin söylemleri ne yönde gerçekleşecek! cenaze töreni dün yapıldı.” General Douglas Mac Arthur, koleksiyonu dönemi sukemerinin na bu diziyi bulunduğu Meles de aldığı için ben de Çayı’nda uçurtma TC ABD olaylarını o uçururdum… tarihten itibaren izle 1954… meye başladım… Kordon’da İzmir’in 22 Mayıs 1947… ilk büyük oteli ABD Başkanı Harry olan Şehir Oteli Truman’ın önerisi ile “komünizm tehdidi” Missori anı pulu. de KAAÖ’ye verildi. İzmir Atatürk altındaki “Türkiye ve Lisesi’ne o tarihte bu binanın Yunanistan’a Yardım Yasası” yü önünden geçerek giderdim… rürlüğe girdi. 2. Dünya Savaşı’nda HHH ABD ordusunun Genelkurmay Amerikan askeri yardımı olarak Başkanı, sonra Savunma Bakanı verilen malzemenin bakım ve yedek olan General George Marshall, bu parça giderlerinin Türkiye bütçesin amaçla bir yardım planı hazırladı. den karşılanması, ekonomik sorun ABD, Türkiye’nin 615 milyon yarattı. Bu amaçla yılda yaklaşık dolarlık yardım isteğine karşılık 145 milyon dolar gerekiyordu. 1948 1951 yılları arasında, “hibe” Türkiye’nin 2. Dünya Savası sonra olarak 62.4 milyon dolarlık yardım sındaki döviz birikimini eritti. İthalat yaptı. Yunanistan’a 300, Türkiye’ye artınca dış ticaret dengesi bozuldu. 100 milyon dolarlık askeri yardım Ayrıca, askeri yardımın büyük sağladı. bölümü kullanılmış silahlar ve mal Karayolları örgütü modernleştiril zemeydi. Bu yardımın hukuksal sa di, tarım makineleştirildi. Okul öğ hipliği Temmuz 1947 Antlaşması’nın rencilerine süttozu ve peynir dağıtıl 4. maddesi gereğince ABD’ye aitti. dı. (Ben de sonraki yıllarda Siyasal ABD, onay vermezse Türkiye bu Bilgiler Fakültesi’ndeki öğrencilik silahları isteği doğrultusunda kulla yıllarımda peynir ve margarin yağı namazdı! (Devam edecek) Bilgi çağının metasıOlaylar ve GOrUSler EDİTÖR:NAZANÖZCAN [email protected] ORAL KARAKAYA “Hep y üce Tanrı her şeyi bilir deriz, ama galiba başkası da aynı şeyleri yapmaya çalışıyor.” Canavarın İnternetteki Sayısı: 666, Frank Sunn. Küreselleşmenin herkes tarafından kabul görmüş kavramsal ve kuramsal bir çerçevesi olmamakla birlikte, bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmenin, bu olgunun merkezinde yer aldığı kabul ediliyor. Kendisine dünyayı dönüştürme misyonu yüklenen bilgiiletişim devriminin, otomobilin ya da elektriğin bulunmasından daha büyük bir gelişme olduğunu kabul etmek mümkün değilse de bireysel ve toplumsal yaşamı çok ciddi bir şekilde etkilediği, daha derinden etkilemeye devam edeceği de açık. Bilgiiletişim teknolojilerindeki ilerlemenin, mal, hizmet ve paranın hareket kabiliyetinin artması, hizmet alımında kolaylık ve dünyanın her bakımdan küçülmesi, her şeye erişimin kolaylaşması gibi birçok olumlu yönü var. Ancak beraberinde çok ciddi sorunları da getiriyor. Etik sorunu Bilişim devriminin en önemli sorun alanlarından birisi etik konusunda kendisini gösteriyor. Ancak, etiğin belli bir tarihsel ve toplumsal süreç gerektirmesi, yani oluşmasının belli bir zaman alması, bilişimin hızına yetişmesini zorlaştırıyor. Yaşanan bilişim sorunlarının çoğu hukuk yoluyla çözülmeye çalışılıyor ve bu nedenle etik ve hukuk bu alanda birbirlerini tamamlamak yerine birbirine karışıyor. Ayrıca, bilgi teknolojilerini üreten sermayenin, “etiğinin de üretimine” talip olması, bilişim etiğinin sosyal boyutu ile sermayenin ekonomik menfaatlarını koruma çabası arasındaki mücadelenin iç içe geçmesine neden oluyor. Tüm bu karmaşaya ve kuramsal temel eksikliğine rağmen, bir bilişim etiği alanın oluşmaya başladığı görülüyor. Bilişim etiğinin bireysel, toplumsal ve siyasal boyutları bulunuyor. Mahremiyete tehdit Bireysel bilişim etiği sorunlarının başında temel hak ve hürriyetlerden birisi olan özel hayatın gizliliği ya da başka bir ifadeyle mahremiyete yönelik tehdit geliyor. İnsanlar, dünyaya yalnız gelirler, daha sonra sosyal hayata katılırlar, ancak sonunda yine yalnız bir şekilde dünyayı terk ederler. Yalnızlık günlük hayatta olumsuz yönleriyle anılmakla birlikte, insanın bazen yalnızlığını yaşama isteği ve ihtiyacı da var. Çünkü her gün yüzlerce kişi, ailesi, iş ve okul arkadaşları, akrabalarıyla vakit geçiren bireyin, bazen kendisiyle de başbaşa kalma ihtiyacı oluyor. Mahremiyet olarak da tanımla Yüz yıl önce, devlet bireyleri muhbirleri vasıtasıyla ve sınırlı bir alanda takip imkânına sahipken bugün her saniye izleme olanağı var. Cep telefonları, güvenlik kameraları, kredi kartları, bilgisayar yazışmaları, devletin yeni muhbirleri haline geldi. İnternet kullanımı kişilerin sosyal hayatlarını yok ederken etik sorunları da gündeme getiriyor. nan “kendisini dinleme hakkı”, bilişim teknolojileriyle birlikte en çok ihlal edilen temel özgürlüklerden birisi oldu. Mahremiyete yönelik ihlaller, devlet, sermaye ve diğer bireyler olmak üzere üç yönden geliyor. Devletin muhbirleri Devlet otoritesi, kullandığı kamusal ayrıcalıklar ve üstünlükler nedeniyle bazen hukuksal zeminde bazen de hukuk dışı yollarla bireyin günlük hayatını kontrol altında tutma imkânına sahip. Bundan yüzyıl önce, devlet bireyleri muhbirleri vasıtasıyla ve sınırlı bir alanda takip imkânına sahipken bugün her saniye izleme olanağı bulunuyor. Cep telefonları, güvenlik kameraları, kredi kartları, bilgisayar yazışmaları ve uydu takip sistemleri, devletin yeni muhbirleri haline geldi. Sokakta, işyerinde, bilgisayar başında, telefon konuşmasında ve evinin içinde izlenip dinlenen bireylerin gizlenebileceği başka hiçbir yer kalmadı, birey “hayatın her alanında çırılçıplak” hale geldi. Küresel terörizm de, getirdiği “güvenlik paranoyası” ile özgürlükgüvenlik dengesinin özgürlük aleyhine bozulmasına neden oldu ve en temel özgürlüklerin yüksek teknolojik imkânlarla ihlal edilmesini meşrulaştırdı. Toplumsal bilişim etiği Toplumsal bilişim etiği sorunları ise, bireylerin “sosyal bir varlık olma” ayrıcalığının sonunun yaklaştığı anlamına geliyor. Bugün için bankacılık, mali hareketlilik, iletişim ve hizmet sunumu bilgi teknolojilerine bağlı iken, eğitimin de internet üzerinden yürütülmesi gittikçe yaygınlaşıyor. İşin eve taşınması olarak nitelenen “ev ofisi sistemi”nin yaygınlaşması da uzak değil. Özel gün lerde, arkadaşlarına ve ailesine mailmesaj yoluyla ulaşan, alışverişini ve harcamalarını, kamu ve özel sektörle ilişkilerini internet üzerinden yapan, eğitimini internet üzerinden alan ve işini evinde yapıp internet üzerinde ana merkeze ulaştıran bireylerin zamanla iş, alışveriş, okul arkadaşlıklarının yerini “mailarkadaşlığının” alması muhtemel. Kişi değil, sadece adres Yüz yüze temasa dayalı ilişkilerin yerini, sanal ilişkilere dayalı antisosyal bir yaşamın alması, insan olmanın tadına varmayı engelleyerek kimliksiz, kişiliksiz ve tek başına kalmış bireyler yaratacaktır. Hatta evine girdiğinde ilk yaptığı eylemi mailmesaj kutusunu açmak olan baba, internetten yemek tariflerini ve günlük moda bilgilerini takip etmeye çalışan anne ve internetten chat yapan ya da oyun oynayan çocuklardan oluşan bir ailenin bireylerinin, bilgisayarlara birbirlerine ayırdıklarından daha fazla zaman ayırarak, aile içi yabancılaşma sürecinin başlaması da kaçınılmaz. Birey, sosyal alanda tavırları, mimikleri, giyimi ve güler yüzü ya da asık suratı ile tanınan kişilikten, sanal alanda kimliksiz bir “internet adresi” haline geliyor. Birey artık ismi söylendiğinde bazı duygular çağrıştıran derin bir kişilik değil, ihtiyaç duyulduğunda uğranılacak bir “adres”ten ibaret. Sosyal bilişim etiği sorunlarının bir diğer boyutu da, bilişim yoluyla bireylerin ticari amaçlı reklam yağmuruna maruz kalması. Bu yolla, hem bireyler ihtiyacı olmayan ürünleri almaya zorlanıyor hem de istekleri dışında sürekli olarak ticari propagandanın muhatabı, hatta metası haline geliyor. Siyasal boyutu Bilişim etiğinin siyasal boyutuna gelince, bu alanın ulusal ve uluslararası düzlemde değerlendirilmesi gerek. Bilgi teknolojilerinin yaratıcısı devletler, ellerinde yüksek teknolojik imkânlarla bir yandan diğer devletlerin güvenlik sırlarını elde etme olanaklarına sahip olurken diğer yandan da başka toplumları yönlendirme ve bu şekilde oralardaki siyasal ve yönetsel yapıyla oynama imkânına kavuşuyor. Ulusal boyut ise ileri teknoloji ile elde edilen bireysel özel bilgilerin kullanılması ve seçmen tercihlerini yönlendirmek amacıyla “sermayenin mal ve hizmet satmak için” uyguladığı yöntemlerin siyasal pazarlamada kullanılması şeklinde somutlaşıyor. Sanal toplum Kısacası, “Bilişim Çağı” olarak nitelenen dönemin, “bir yüzyıllık ilerleme” anlamına gelecek gelişme potansiyeline sahip olduğu iddiasının, ileri teknoloji devrimi çerçevesinde bir açıklaması yapılabilecekse de, bu yüksek teknolojinin maliyeti olarak ortaya çıkan özgürlük ve yabancılaşma sorunlarının göz ardı edilmemesi gerek. 20. yüzyılın başında yaşanan “Sanayi Devrimi”, birçok Batı ülkesini zenginleştirirken, nasıl ki aynı zamanda da insanlarını “makineleştirmişse”, bilgi ve teknoloji devrimi de, insanın dünyasını küçültmeye, kendisine, topluma ve evrensel değerlere yabancılaştırmaya aday. Sanal bir dünyada, sanal bir devlet tarafından yönetilen sanal bir toplumun, sanal ilişkilerle birbirlerine bağlanmış sanal bireyleri çok uzak ve beklenmedik bir kurgu değil. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear