25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 13 Şubat 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Salonda gerginlikavukatları salondan atAN MAHKEME BAŞKANI SELÇUK, AYM’NİN KARARINI GÖRMEDİ Gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın aralarında bulun duğu 7 sanığın darbeye teşebbüs et tikleri iddiasıyla yargı landığı davada mahke me başkanı Kemal Sel çuk Yalçın, Altan kar deşlerin avukatı Er gin Cinmen’i salon CANAN COŞKUN dan attı. Dosyaya ulaşan belgeleri okuyan başkan Yalçın, dos yada bulunmasına karşın Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan hak kındaki ihlal kararına değinmedi. Savunmalar kitapçık oldu Çağlayan’daki İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başlayan ve cuma gününe kadar sürmesi planlanan duruşmaya tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek katılırken Ahmet ve Mehmet Altan Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman da salonda yer aldı. Duruşmayı Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Article 19 Temsilcisi Georgia Nash ve PEN International’dan Sarah Clarke da izledi. Duruşma öncesi Ahmet Altan’ın “Ahmaklığın Adaleti”, Mehmet Altan’ın ise “Yargıladığınız gibi yargılanmak ister misiniz” başlıklı savunmaları kitapçık halinde dağıtıldı. Duruşma başlangıcında heyet başkanı Kemal Selçuk Yalçın, Başbakanlık ve TBMM’nin geçen celse davaya katılma talebi olduğunu belirtti ve talep ile ilgili kapatılan Zaman gazetesinin görsel yönetmeni ve grafik tasa ÖLÜMÜNÜN 17. YILI Demirkent mezarı başında anıldı Türkiye Gazeteciler Cemi yeti (TGC) eski baş kanlarından, Dün ya Gazetesi kurucu su Nezih Demirkent ölümünün 17. yılın da anıldı. Aşiyan’da ki kabri başında Pa zar günü düzenlenen törene katı Nezih Demirkent lan TGC Yönetim Kurulu Başkanı Tur gay Olcayto, “Nezih Demirkent sadece TGC’nin önceki başkanı değildi. Sade ce bir yönetici değildi. Her zaman baş vurduğumuz, her zaman yardımımıza koşan ağabeyimizdi” dedi. Demirkent’in insani kimliğinin çok ön planda olduğunu belirten Ol cayto, “Sıkıntısı olan, derdi olan ona gelirdi. Kapısı her gazeteciye açık tı. Bizi uzlaştıran, birleştiren kişiydi. Hepimiz ona ‘ağabey’ der, başımız sıkışınca ona koşardık. Gazetecilerin birlikteliği, yardımlaşması, dayanış ması için sürekli çaba harcadı. Bu nun ne kadar önemli olduğunu ara mızdan ayrılmasından sonra daha çok anlıyoruz” diye konuştu. ‘Gerçek anlamda duayen’ Olcayto’nun ardından söz alan Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, “Duayen” sözcüğünün bazen fazla rahatlıkla kullanıldığını belirterek “Nezih Demirkent, ‘duayen’ nitelemesini gerçekten hak etmiş meslek büyüğümüz, ustamızdır. Nezih Demirkent bize rehberlik etti.” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ESAT CANAN DAVASI HTS kayıtlarına bakılacak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, 2017 yılının Mayıs ayında Hakkâri’de gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan CHP ve HDP eski milletvekili Esat Canan hakkında, “silahlı terör örgütünü kurma ve yönetme” suçlamasıyla 22.5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 2. duruşması Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Avukat Erdem Canan, müvekkilinin Halfeti’ye gitmediğini belirterek, “HTS kayıtlarına bakılsın” dedi. Mahkeme, Canan için yurtdışı yasağının devamına ve 4 Nisan 2010 baz istasyonu kayıtlarının istenmesine hükmetti. l DHA rım sorumlusu Fevzi Yazıcı’nın beyanı alınamadığından karar verilmediğini söyledi. Yazıcı’nın beyanı alındıktan sonra başkan Yalçın, talebin kabulüne karar verdi. Bunun ardından Yazıcı esasa ilişkin savunmasını yaptı. Sanık Fevzi Yazıcı, evinde ele geçirilen Fethullah Gülen’e ait mektuba ilişkin savunma yaptı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gülen’in söz konusu mektubun 2015 yılında hâkimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer’e FETÖ soruşturmalarında tutuklu bulunan 63 şüphelinin tahliye edilmesi talimatını içerdiğini iddia etmişti. Yazıcı, “Evimde yapılan arama usulsüz olduğu için zaten imza koymamıştım. Benim yokluğumda emniyet personeli flash belleğe bir mektup koymuştur. Bu belge sahtedir” dedi. Kayyıma kadar ve kayyımdan sonra da gazeteyi dizayn ettiğini söyleyen Yazıcı, “Çünkü ben işimi seviyorum. Bir darbeci böyle mi olur? Çünkü ben bir profesyonelim. Gazetede terörist faaliyetlere şahit olmadım. Olsaydım bir saniye durmazdım” diye konuştu. Selçuk Yalçın araya girerek Yazıcı’ya, “Kaç darbe gördün” diye sordu. Yazıcı ise 12 Eylül darbesini gördüğünü söyledi. Mahkeme başkanı Yalçın, “Kaç yaşındaydın” diye sordu. O tarihte 8 yaşında olduğunu söyleyen Yazıcı’ya mahkeme başkanı Yalçın, darbeyi hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Yazıcı ise hatırlamadığını, ancak okuduğunu söyledi. 27 Temmuz 2016’da gözaltına alındığını söyleyen Yazıcı, hakkındaki iddianamenin gözaltı tarihinden 9 ay 10 gün sonra, 3 Mayıs 2017’de kabul edildiğini hatırlatarak, “Hiçbir geçerliliği olmayan rastlantı ve çıkarsamalara dayanarak suçlanıyoruz. 19 aydır gecikmiş adaletin tecellisini bekliyorum” dedi. Ergin Cinmen’i çıkardı Yazıcı, flash belleğinde bulunan mektuba ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu ile ilgili eksik hususlar kalması nedeniyle tekrar beyanda bulunmak istediğini söyledi. Mahkeme başkanı Yalçın, gerek olmadığı nı söyleyerek Yazıcı’yı yerine gönderdi. Bunun üzerine Altan kardeşlerin avukatlarından Ergin Cinmen, usule ilişkin söz almak istedi. Söz hakkı vermeyen başkan Yalçın, Cinmen’i duruşmanın düzenin bozduğu gerekçesiyle salondan çıkardı. Bu sırada Yazıcı’nın avukatı Sevgi Taş, “Düzeni bozmadığına şahidiz” dedi. Başkan Yalçın, avukat Taş’ı da salondan çıkardı ve duruşmaya ara verdi. Başkan Yalçın, aranın ardından duruşmayı noktaladığını, duruşmaya yarın (bugün) saat 09.00’da Silivri’de devam edeceğini söyledi. Ilıcak’a kelepçe FETÖ ve cemaat konusunda ters düştüğü annesini zaman zaman eleştiren Mehmet Ali Ilıcak, duruşmada verilen arada annesine kelepçe takılmasına tepki gösterdi. Ilıcak, arada annesine kelepçe takılması üzerine “İşte buna dayanamıyorum” dedi. l İSTANBUL Reklamlar için savunma Yazıcı, iddianamede suçlama konusu yapılan Zaman gazetesi reklamlarına ilişkin de savunma yaptı. Yazıcı, Zaman gazetesi reklamlarının her yıl ekim ayında reklamlarını yayımladığını belirterek, “Reklamın zamanlamasında bir tuhaflık yok. Reklamlardan birinde siren sesi var ve savcı bunu cımbızlayıp darbe ile ilişkilendirmiş. Ben darbelerde siren sesi çaldığını hiç duymadım” dedi. Mahkeme başkanı Kemal Mehmet Altan Nazlı Ilıcak Ahmet Altan Yön Radyo’da bir ilk Türkiye’de ilk kez bir radyo, sendikayla toplusözleşme imzaladı Yön Radyo ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) arasında Toplu İş Sözleşmesi imzalandı. Okmeydanı’ndaki radyo binasında düzenlenen imza törenine, CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Türkİş İstanbul Bölge Sorumlusu Adnan Uyar, Yön Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mansur Kılınç, Eski DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Eski Petrol İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, RTÜK üyesi İsmet Demirdöğen, TÜSES Genel Sekreteri Muammer Keskin, CHP Beyoğlu İlçe Başkanı Bekir Özcan, Çalışma Yaşamı Uzmanı Hüseyin İrfan Fırat, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS Genel Sekreteri İlkay Kaya, TGS İstanbul Şube Başkanı Ali Açar katıldı. Örnek olsun TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, törenin açılışında yaptığı konuşmada, 65 yıldır ilk defa bir radyo ile toplusözleşme imzaladıklarını ve bunun diğer radyolar için de bir örnek teşkil etmesini istediğini Yön Radyo ile Türkiye Gazeteciler Sendikası toplusözleşme için radyonun Okmeydanı’ndaki merkezinde imza töreni düzenlendi. söyledi. Yön Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mansur Kılınç ise medyanın çok yönlü olarak geliştiğini ve toplumun günlük yaşamını kuşattığını gördüklerini, bu nedenle medya örgütlenmelerine önem verdiklerini belirtti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aydın Milletvekili Bülent Tez can da törene gönderdiği mesajında şunları söyledi: “Demokratik toplumların en temel özelliği olan örgütlülük aynı zamanda birlik ve beraberlik içinde toplumsal barışın sağlanmasında önemli bir kazanımdır. Konuşmaların ardından TİS imzaları atıldı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet ARKADAŞLARINDAN DİREN COŞKUN’A DESTEK ‘Bir imza da sen ver’ Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesi’nde tutuklu bulunan trans mahpus Diren Coşkun, tedavi hakkı ve tecrit koşullarının kaldırılması için başlattı ğı açlık grevinde 20. gününde. LGBTİ aktivisti Kıvılcım Arat ise arkadaşı Coşkun’a destek olmak için dışarda başlattığı açlık grevinde 8 günü geri de bıraktı. Coşkun için geçen günlerde arkadaşları tarafından Change.Org ad Kıvılcım Arat ar resinde başlatılan imza kampanyasını kadaşı Coşkun’a dün itibarıyla yaklaşık 3 bin 450 kişi destek olmak için imzaladı. Coşkun’un arkadaşları, “Bir 8 gündür açlık grevinde. imza da sen ver” diyerek tüm kamuoyundan destek bekliyor. İmza kampanyasında 2017 yılının ağustos ayından be ridir tutuklu bulunduğu Tekirdağ 2 No’lu Cezaevi’nde 25 Ocak 2018 tarihi itibarıyla ölüm orucuna başladığı belir tilerek, “Arkadaşımızın ölüm orucu gibi riskli bir eylem kararı almasının arkasında, temel olarak, cezaevinde ya şadığı hak ihlalleri gelmektedir. Diren Coşkun, her Tür kiye Cumhuriyeti vatandaşının en temel hakkı olan sağ lık hakkından; bu sağlık hakkının bir bileşeni olan ameli yat ve tedavi hakkından mahrum bırakılmaktadır” denildi. Coşkun’un, cezaevi yönetimi tarafından ayrımcılığa ve is tismara uğradığının aktarıldığı imza metninde, “Talebimiz hapishane yönetiminin bir an önce Diren’in ölüm orucunu bırakmasını sağlayacak adımları atması, uğradığı hak ih lallerini telafi etmesi” dendi. l İSTANBUL / Cumhuriyet 150 kadar sanatçıdan vardiyalı atölye Kavala için sanat 105 gündür tutuklu olan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başka nı Osman Kavala’ya destek olmak is teyen sanatçı dostları, Tütün Depo su’ndaki vardiyalı sanat atölyesinde buluştu. Sayısı 150’yi bulan sanatçıla rın 9 Şubat saat 16.00’dan beri dörder kişilik ve iki saatlik vardiyalarla bir likte ürettikleri atölye dün sona erdi. Osman Kavala Atölye, üretim yapmak ve gezmek isteyen herkese 16 Şubat Cuma gününe kadar 09.0018.00 saatleri arasında açık olacak. Güncel sanatçı Gül Kozacıoğlu, bianet’e verdiği demeç te, Osman Kavala ile dayanışma fikrinin hep olduğunu, hapishaneye ziyarete gittiklerini söyleyerek, “Biz poli tikacı değiliz; işimiz demeç vermek ya da fotoğrafla poz vermek değil. Çok güçsüz ve bir şey yapamaz hissedi yorduk. Geçen hafta 100. gün için toplandığımızda bu fi kir çıktı ortaya. Toplantıda 30 kişiydik ama mıknatıs gibi herkes çekildi ve çok kalabalık olduk. Duyan herkes zi yarete geliyor, gelemeyenler, yurtdışında olanlar Skype üzerinden dayanışmayı çoğaltıyor” diye konuştu. Herkes özgürlüğe kavuşsun Ressam Eda Gıcıknaz ise “Yaratıcılık ve uyanıklıkla kendine alan açarak o sıkışmışlıktan sıyrılıyor sanat. Umarım en hızlı şekilde bu haksızlıklar giderilir ve özgürlüğü elinden hukuksuzca alınmış herkes özgürlüğüne kavuşur” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber 11 Eşitsizlikler dünyası Son kırk yılda ülkeler arasındaki ortalama gelir seviyeleri farkı azalırken, en başta gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, her ülkede gelir ve zenginlik dağılımında eşitsizlik arttı. Bütün ülkelerde eşitsizliklerin az veya çok artması, günümüz küresel kapitalizminin gelişmesini besleyen ana etmenlerden biri. Önüne geçilmeyen bu gidişatın insanlık açısından son derece endişe verici siyasi ve toplumsal sonuçları var. 2017 sonunda Word Inequality Lab (Dünyadaki Eşitsizlikleri İnceleme Laboratuvarı) tarafından ilki yayımlanan “Dünyada Eşitsizlik Raporu”, Thatcher politikalarının uygulanmaya başladığı 1980’den günümüze, dünya nüfusunun yüzde 1’ini oluşturan en zenginlerin, dünya nüfusunun alt yarısını oluşturan yüzde 50’nin iktisadi büyümeden aldığı payın iki mislini kaptığını gösteriyor. ABD’de son yirmi beş yılda, zenginler daha fazla zenginleşirken, yoksullar da daha fazla yoksullaştı. Bu eşitsizlik ABD’de AB ülkelerinden çok daha hızlı artmış ve artmaya devam ediyor. Gelir eşitsizliği, Ortadoğu’da, özellikle petrol ihracatçısı ülkelerde zaten baş döndürücü bir boyutta. Çin’de ise mutlak yoksulluk azalırken, gelir dağılımı eşitsizliği hızla artmış. Hindistan’da, Çin’den daha yavaş ama benzer bir gelişme yaşanıyor. Bu iki ülkedeki hızlı büyüme, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki toplam gelir eşitsizliğinin azalmasını sağlayan en önemli etmen. İç savaş, diktatörlükler, siyasal istikrarsızlıklarla çalkalanan Afrika ülkelerinde ise eşitsizlik derinleştiği gibi, ortalama büyüme de dünya ortalamasının gerisinde kalıyor. Rapor sadece gelirle değil, zenginlik dağılımıyla da ilgileniyor. Bu alanda eşitsizlik çok daha büyük. Nüfusun en zengin yüzde 1’inin ülke zenginliği içinde sahip olduğu pay, 20. yüzyıl başından 1980’lere kadar her yerde hızla azalmıştı. ABD’de bu oran 1930 başında yüzde 50 iken, 1980’lerde yüzde 20’ye düşmüştü. Şimdi yüzde 40’a çok yakın bir seviyede. Rusya’da yüzde 1’i oluşturan yeni zengin nüfus, son yirmi yılda ülkedeki toplam mal varlığının yüzde 40’ından fazlasına sahip olmuş. Gayrimenkul ve menkul değer zenginliğinin çok küçük bir nüfusun (dünya nüfusu içinde toplam yetmiş milyon kişi) elinde toplanmasının bir nedeni, özelleştirmeler. Diğeri, uluslararası sermaye piyasalarının reel ekonomiden giderek özerkleşmelerinin şişirdiği balonlar. 1980’de Birleşik Krallık’ta kamu net mal varlığının (yani kamu borcu düştükten sonra) değeri ülkedeki toplam mal varlığının yüzde 30’u iken, 2015’te bu oran yüzde eksi 5’e düşmüş! ABD’de durum aynı. Otoriter devlet kapitalizminin dünya başkenti Çin’de 1970 sonlarında yüzde 70 olan bu oran, 2005’te yüzde 30’a inmiş ama sonra düşüş durdurulmuş. Bu eşitsizlik artışına en fazla direnen bölge AB. Araştırmacılar bunu, sosyal politikaların hâlâ göreli güçlü kalabilmesine ve yapılan özelleştirmelere rağmen, kamu hizmeti sağlayan kurumların, başta eğitim ve sağlık olmak üzere korunmasının önemine dikkat çekiyor. Çin’in kamu net mal varlığı oranını ABD’nin 1970’lerde sahip olduğu seviyede son on yılda tutması da dikkat çekici. Ülke içi eşitsizliklerin büyüme ile birlikte artması, kapitalizmin siyasal ve toplumsal alanlarda çok daha çatışmalı bir sürece zemin hazırlaması demek. Kin ve nefret duygularının giderek siyasal alana hâkim olacağı bir çatışma ortamında, geleceği herkes için daha iyi yaşanır, daha özgür ve daha eşit kılmak için harekete geçme motivasyonları zayıflıyor. İktisadi çıkar temelli çatışmalar etnik, dini, kültürel kimliklerin karşılıklı kin ve nefret duygularıyla biçimlenen çatışmalar tarafından yönlendiriliyor. Evrensel insanlık ideali ile harekete geçen siyasal mücadeleler marjinalleşiyor. Diğer yandan, taşkın bir zenginlik içinde artan yoksunluk ruh halini ve eşitsizlikleri, herkes için yaşanabilir bir eşitlikçi dünya kurmak için yönlendirecek ve bunu kin ve nefret duygularını kışkırtıp, sömürerek yapmayacak yeni bir sosyalist/komünist söyleme olan ihtiyaç da aynı oranda artıyor. ‘Ortam dinlemesi yeterli değil’ SES Diyarbakır Şubesi eski başkanlarından Ramazan Kaval hakkında, DTK toplantılarına katıldığı için 15 yıl hapis istemiyle açılan davada beraat kararı verildi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararının gerekçesinde DTK’deki ortam dinlemelerinden elde edilen tape kayıtlarının tek başına mahkumiyete yeter delil olamayacağına dikkat çekti. Mahkeme, daha önce de HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in katıldığı 2 DTK toplantısında yaptığı konuşma nedeniyle açılan davada da beraat kararı vermişti. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi Kaval’ın örgüt üyeliği suçunu işlediğinde ilişkin sabit delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi. Kararın gerekçesinde “Sanığın üzerine atılı suçu işlediğini gösterir mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından sanığın beraatına karar vermek gerekmiş ve hüküm kurulmuştur” dendi. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear