23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OLAYLAR VE GÖRÜŞLERcengiz.yildirim@cumhuriyet.com.tr eposta: gorus@cumhuriyet.com.tr Cumartesi 8 Aralık 2018 2 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AyskööoKynnPleue’tnşmmminleeayrtleeia,mrybıö/euynl paaezalmiırklataticryiırıe.tboAyupaKlkduPıomn’ğnruoiunlsalttinüuyamdaskaaüayldsebterimdraüilösmzryetaeüyknyatlaöletdnrıinıenrdt.iacişleerriiantilna Franz Kafka (Dönüşüm) ve Türkiye Tufan Erbarıştıran Franz Kafka (18831924) dünya edebiyatına çok önemli eserler vermiş bir yazardır. Onun eserlerinde, insanın varoluşsal gerçekliğini, toplumsal ve dinsel baskıyı, psikolojik katmanları içeren bir tema buluruz. Kafka’nın “Dönüşüm” romanında, günümüz endüstri toplumunda bireyin içinde bulunduğu sistemde kendini kaybetmesi çarpıcı bir biçimde yansıtılır. Bunun sonucunda da bireyin yaşamdan beklediği her şeyin önemi biter, ardından yalnızlık başlar. Böceğe dönüşen Gregor Samsa için, bir gün bile işe gidememek düşüncesi, onun böceğe dönüşmesinden daha kötüdür. Modern yaşam, bireyi özgürleştirmek yerine mevcut sisteme daha bağımlı hale getirdiğinden köleleştirmiştir. AKP’nin amacı AKP’nin temel amacı toplumu siyasal bir örtü altında şeriatla yönetmeye yöneliktir. AKP’nin tüm üst düzey yöneticilerinin söylemleri, bu partiye yakın olan akademisyenlerin konuşmaları/ yazıları bu doğrultuda yer almaktadır. Topluma dikkatle baktığımızda, bireysellik duygusu giderek artmaktadır. İktidara yakın olmak için; şöhret eskisi sanatçılar/yazarlar, emekli olmuş bürokratlar, daha çok para kazanmak isteyen gözü dönmüş işadamları öne çıkmaktadır. Böylelikle iktidara yakın olanların zenginleştiği bir tablo ortaya çıkmaktadır. AKP, insanı kendine yabancılaştırarak, gerçekleri görmesini engellemektedir. Tıpkı “Dönüşüm” romanında olduğu gibi yabancılaşmanın kaynağında daha çok ekonomik nedenlerle, kişinin ruhsal ve akılsal anlamda suskun kalması, duyarsız ve bağnaz bir yapıya sahip olması istenmektedir. Arabesk bir toplum yaratmak, insan Franz Kafka ların basit ve sıradan konular haricinde hiçbir şeyle ilgilenmemesi istenmektedir. İnsanların bilinçaltlarına yönelik subliminal vuruşlarla gözlerinin önündeki olayları görmesi engellenmektedir. Türkiye’nin Ortadoğu’daki yanlışları, gezi olayları, ekonomik bunalımlar, yüksek döviz kurları, AKP’nin beceriksizliğiyle ortaya çıkmıştır. Onları sürekli bir düşman korkusuyla bunaltmak, ülkenin geleceğine yönelik hayali tehditlerle başlarını kuma gömmeleri sağlanmaktadır. İnsanları sürekli başka şeylerle meşgul etmek, TV’lerde abuk dizilerle zamanlarını tüketmek, bazen spor haberleriyle bazen de sıradan bir cinayeti allayıp pullayıp günlerce tartışma konusu yapmak suretiyle toplumun asıl sorunları gözden kaçırması normaldir. İnsanın kişiliğinde bulunan saflık, iyi niyet gibi temel değerleri, AKP’nin kendi çıkarları doğrultusunda Allah, din, peygamber, Kuran gibi konuları beyinle rine kazırcasına yinelemesi sonucunda, kişilerin değer yargıları da değişmektedir. Sözgelimi, hukuk, savunma hakkı, mahkeme, hoşgörü, dayanışma gibi tüm evrensel değerler hızla yer değiştirmektedir. Çevrenize bir bakın: Trafikte silah çekmeler, doktorların/öğretmenlerin dövülmeleri, kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri ve nefret söylemi ile toplumun giderek ayrışması... Böylesine ağır bir psikoloji içinde yaşayan, bilgiye ve demokrasiye yönelik tüm çalışmaların dışında kalan bir insan bu travmadan nasıl kurtulabilir ki? G. Samsa’nın kendinden bile iğrenmesi, odasında bir köşeye sığınması, utanç içinde kalması ile ruhsal bir değişim yaşamaya başlayan insanımızın yazgısı birbirine benziyor. Yoksulluk nedeniyle sokakta dalgınca yürüyen, boş gözlerle sağa sola bakan, bazen küçücük bir tartışmada ansızın kendini kaybeden, sık sık inişli çıkışlı bir ruhsallık yaşayan birinin toplumla bağlantı kurması düşünülebilir mi? AKP’nin de istediği budur aslında. Nasıl ki G. Samsa için ailesi aymazlığa varan bir tavır içindeyse, insanımız da kendi geleceğini planlamaktan uzaktır. Böceğe dönüşen birinin evde kalması, onunla iletişime geçilmesi gereksizdir artık. Sadece yiyip için Sonunda G. Samsa için yaşamın sonu geliverir. Tıpkı G. Samsa gibi o da çevresine ve kendine duyarsız kalmıştır. Önündeki tüm olaylar eve gidip yatıncaya kadar ilgilendirir onu. Sonrasında aynı boşluk (böceğe dönüşme anlamında) bir kez daha saracaktır tüm ruhunu. Kendisine verilen rolü kanıksayan, hiçbir itiraz ya da eleştiri getirmeyen, sadece yiyip içen, yarını düşünmeden boş bir yaşamın içinde varlığı bile belli olmadan unutulacaktır. Evet, unutma sözcüğü de bu anlamda önemlidir. “1984” romanında olduğu gibi, Büyük Birader’in sözleri ve yasaları dışına çıkmadan sözde yaşamak! Kendimize sormalıyız, bunun bir böceğe dönüşmekten ne farkı var ki? AKP’nin ülkemiz insanını siyasi sisteme bağımlı bir hale getirdiğini hatta köleleştirdiğini bile düşünebiliriz. Özellikle yoksul ve eğitimsiz büyük kitlenin mutluluğu sadece işiyle bağlantılıdır. Bunun dışında bir dünyayı görmesine olanak yoktur. Toplumla iletişim İşte tam da burada yabancılaşma kavramı karşımıza çıkar. Felsefe tarihinde “yabancılaşma” düşüncesinin kökleri Plotinob ve Aziz Augustins’a kadar uzanmaktadır. K. Marx ise, yabancılaşma kavramını kapitalist üretim biçiminin insan üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çeker. K. Marx, insanın kendine ve topluma olan yabancılaşmasının aynı zamanda toplumla iletişim kopukluğuna neden olacağını da ileri sürer. Yabancılaşan birey hem kendine hem de ailesine karşı bir duyarsızlık içindedir artık. Sözgelimi, K. Marx, kapitalist toplumdaki bireyin gündelik yaşam etkinliğinin bozulmasıyla, kendi ailesine karşı da kabalaştığını (topluma karşı vahşileştiğini ya da tamamen otistik bir yapıya bürünmesini) ileri sürer. F. Nietzsche’nin ünlü “dekadans” kavramı yazımıza bir örnektir. Yaşamı yadsıyan, değişimi göremeyen, bir tür sosyal ve psikolojik “çöküş” yaşayan insanı böyle tanımlar, F, Nietzsche. Yaratıcı ve değişime açık olan insanın karşısına, “sürü” diye tabir ettiği hiciv ötesi bir anlayışı getirir. Sürüleşmiş insanın daima güçlü olana, kendisinin yönetilmeye, ezikliğini kabul etmeye yönelik bir hazin sonu vardır. Bizim insanımıza benziyor mu, buna siz karar verin artık. Yeni başkanlar beklenirken Nusret ERTÜRK / Eğitimci Gazetecinin biri, Anadolu’da kahvede oturanlara sorar: “Belediye başkanınızdan memnun musunuz?’’ Oradakiler bir ağızdan: “Çok memnunuz...’’ derler. “İyi çalışıyor demek.’’ “Hiç çalışmıyor...’’ “Peki neden memnunsunuz?’’ “Hiç olmazsa kendimize, kentimize zararı dokunmuyor!’’ ‘Şehriemin’ Eskilerin deyişiyle “şehriemin’’, kentin en güvenilir kişisi belediye başkanı, kentten sorumlu tek kişisidir. Görevleri, teslim aldıkları kenti, kimliğini bozmadan, insan değerleri açısından yüceltip geleceğe taşımaktır. Kente “ihanet” etme hakları hiç yoktur. Ne acıdır ki bizde bazıları “ihanetin” her türünü sergilediler. Belediye başkanlarının büyük bir bölümü kentin kimliğini kazıdılar. DNA’sını bozdular, kenti tanınmaz duruma soktular. “Kent estetiği’’ ranta kurban edildi. Görmezden geliniyor kaçak yapılar yapılıyor. Her seçim öncesinde bir “imar affı’’ getiriliyor, iş tatlıya bağlanıyor! Oylar alınıyor. Bunları yapanları kim affedecek? Çay bardağına yer açmak istenirken, bu ülkeyi kurtaran, Cumhuriyetimizi kuran Atatürk’ün heykeline yer bulamadılar! Kenti kirletmede akıl almaz adımlar attılar. İstanbul’un tarihi yarımadasına, arkadan paslı hançerler saplanırken susuldu. Görünce de küsüldü! Kentler, kurallarla yönetilir, susmayla, küsmeyle değil. En yetkililer bile, “Biz bu kente ihanet ettik!’’ deme gereğini duydular. Ankara bile tarikatlara “parsel parsel” satıldı! Yurttaşlar, yukarıda yaşanmışlık örneğinde gördüğümüz, zararı dokunmayan başkanı sever oldular. Almanya’da matbaayı bulan J. Gutenberg’in (13981468) doğduğu ev, sokağı, sokağın adı aslına bağlı olarak korunuyor. Şimdi o sokağı, o evi görmek için milyonlar oraya akıyor. Demek oranın belediye başkanı bizimkilere benzemiyormuş. Bizimkiler olsaydı oraya çoktan gökdelenler dikilmişti. ‘Yaşam kültürü’ Yakın yıllara değin Ankara Oran’da çiçekli, bahçeli üç katlı dört yüz elli milletvekili konutu vardı. İnsan o güzelliklerden gözünü alamıyordu. Şimdi orada, kentin kanser urları görenleri rahatsız ediyor. Kentlerin “yaşam kültürü’’ yok ediliyor. Hava alacak yer bırakılmıyor. Kentleri seller basıyor. Caddelerin ortasında gün ortasında boğuluyoruz. Geçen yaz sosyal medyada, ’’Ankara’da mayonuzu almadan sokağa çıkmayınız!’’ diye yazmıştım. “Kent estetiği’’ ranta kurban edil di. Görmezden geliniyor kaçak yapılar yapılı yor. Her seçim öncesinde bir “imar affı’’ getiriliyor, iş tatlıya bağlanıyor! Oylar alınıyor. Bunları yapanları kim affedecek? Basına yansıdığına göre yılda İstanbul’da 70 bin, Ankara’da 45 bin köpek ısırığı oluyormuş! İnanılır gibi değil. Sorunu yaşamış biri olarak yıllardır bir sorumlu bulamadım. Burada, kent yasaları değil hayvan yasaları geçerlidir! Ya onların sokaklardaki pislikleri? Neredeyse, kentlerde köpeklere dokunulmazlık kazandırılmış durumda. Hayvan sevme bu değildir. Uygar bir ülkede sokakta hayvan görülmez. Seçilip gelecek belediye başkanlarının yukarıdaki çukurlara düşmelerini istemiyoruz. Görevlerini yasalara, kurallara, bilim ve akıl değerlerine göre yapmalarını bekliyoruz. Bu kampanya; CUMOK’un (Cumhuriyet Okurları), Atatürk devrimlerine inanmış Atatürkçü Düşünce Derneği, kadın kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıdır. Bu tüm halkımıza, “son kale”nin korunması için önemli, içten ve açık yürekli bir çağrıdır. Bu çağrıya Atatürkçü sivil toplum örgütleri, kuruluşlar destek vereceklerini Cumhu imece’sinde son 7 gün riyet Vakfı’na bildirmişlerdir. Vakıf senedimize göre, CU MOK’ların çağrısıyla başlayan kampanyayla bağış almaya vakfımız yetkilidir. CUMOK ve sivil toplum örgütlerinin isteği doğrultusunda kampanyamız 14 Aralık 2018 Cuma gününe kadar uzatılmıştır. Bağışlarınızı 14 Aralık’a kadar gazetemizden ve internet sitemizden duyurulan hesap numaralarına yatırabilirsiniz. l Cumhuriyet ve Atatürk ay dınlanmasının kalesi Cumhuriyet gazetesini yaşatalım. l Cumhuriyet’in kimseye muhtaç olmadan yayınını kesintisiz sürdürmesini sağlamak için destek verin. l Cumhuriyet gazetesi bir direniş mevziidir. Bu harekete bir tuğla da siz koyun. l TL Iban numarası: TR67 0006 4000 0011 3980 0074 52 l USD Iban numarası: TR69 0006 4000 0021 3980 0112 91 l Euro Iban numarası: TR28 0006 4000 0021 3980 0118 35  l Bağışlarınızı IBAN hesapları dışında ayrıca Türkiye İş Bankası Şişli Ticari Şube, Şube Kodu: 1398 Hesap No: 7452 No’lu hesaba da yatırabilirsiniz. l Cumhuriyet Vakfı’nın web sitesi www.cumhuriyetvakfi.org.tr adresi üzerinden de bağış yapabilirsiniz. Yayıncılara çağrımdır ALİ TURGAY KARAYEL / Eğitimci sine ve düzeyine uygun nitelikli kitapların nasıl seçileceği, kitap oku UpbyrdcSyknrfnşmvslnhHlrdrmnybnkvllyrbddmğğryhçğdklardçdnldisDyvllhlntBönmynytltkmcsymsenşvbylrTldaryddtotödvkFekeeeieüiaiırıeiaıiaaaeieaiiıeeieaaöauaaıoiaoıaoeaaokykkeiüeennğmiieiiaoıurlğkeaaeaeeııııııiaıeieaeeiieuıoaıskmuinlmnniannzbrynrc,tnnylkdzzntzrrkrmmlaiaıeanepmpkkkteYBSSHlobbzlnymzryrrllnyrlkrlvirribkrscctynmunrrr,ğnnğzyrkaıiç,yiıiıielmleeaeöugeiacmaydtsyiyaeüçymylyesenrosyzzyaadkeylyogiaek,ikueııavadöeilirkii.ııl.oaauçsnokeıeiiöulcuue.pdiTasokooSzBardniretoriyvırertlniyğeezydsaaliiellıludasomkrybg’aakl.ritretüMelaırhynzlvmılozdleeaPetkkD..kbiarmkiiızığrililaoimnrhısBzdryaıüaksmmkkeyeaiaeeadnaşealomlemarlrirıchui?nirnmraeyzmanlneezrşeiiiokmH,çgorsmzgaıa.ea,ce,zkvnrnekmbarhKToıuaiseeesmirrundmeo,aenmzuuuşuonırc,rivvknaliırklıayloslt,neıırngrelllucliılembkenridnu;mısarPgkodkPuöleum.ıeğremile,euizzşeıoenk’endieaeayşamsenieyklrmelieervaadmzd?lşkargişüıioğelne.zrddımnnb.uüanimatzokiiuleeuadaibkmg.aıeni.ldzigrey.ğelaek.isnsAk,snn,mkoienl,ırycd,enyaniaii.erğyrkşeüdlıenutieeakuzınll.r.sasmieelakİidizoanrYmllyikçkitbilamtdöaoPiaiumui,auro,rrkı.kşaleaysMaızalvilouryebideenrybakay?,dyOielyydrtılyerSlrzlmata,?eaatBryevnedyeasıedükbkümeuvlbysniae,ınasrpbbaSşnieairkipçeeKniyrigeurlüybakz.eyıeiigeitbüii,mibğbüanzzopayıromeıtıyÜgrkana.reioğgugazöeşiddyırmizımtirpiıoaıbnoslu?iuykd,aieklüdeprrnukıeEnnliiFraociizaunmkı.adnulrararleerdnilyyaoüdüvseeryybşiUeecrmnlğyee’mbzsnaeloameueğlzpoallidlnrdMd;amntliadğrnynnPasiizisaytrmmıasnructraiiaiiüiıakzegcievndsllgiryinğeeraari,merd,rmrotlusynhmnsakaslaeemealeıeulicüadmöaayaaldylayaeyeeeiddşhkcaekpeaıuekalysitlaiiçtütdmhiiadilekledyümykeğeioöiıakkmr;uiaacbneynirrdknyleerlhümırınykınılieenoktt,lkln.aöozsiaeauaryirlk,lmmebzl,neşdkeaeirvnml.ıeeaauıliyeçrmuniAıeumereti,kcioıntçsiearzezkivdikezkbıeaaıumslı.trhrlçnükuksiegedunçzyğtğğmıünı.bkkhcoynkeYnüalySlıiazatdErlrsiauymonistdıedaınklmnyaöumlaaieaiyllrlgsehoebnaatbunıazecşonaumlimrieiiodYaımNuioebtikannzigzreryyueedaeekönğıeirnetyvılnıeidandkTnaomkbonrnygksynatryksrnisn!nzyizeibrıkaliazlreekumrlinraiilentvreinnelğealga,aırüaaealamiayailraüaniiyta;eıbab.,aeilKildlrniruöeo.rirblizıterkirzetnkranlınaiçrşnıı,riı,fieimlumkiiaisekntrrmal,eaaldmeiminepnzsdtyYbmğkkeszğghtltçdinhvlbsrnrTktovypdgşythdielldlmlsytszbkdİçgkbcvyliğtrbsnsdiyydvhmmömğşvSösymislyaeiçeeünelyskğıiauaiaeuimadaalieaeaaoeeeeıüaeıoooüeoeordeeoAşdöieiauıeaiıiğkneaeeiüıeieiaeeuiüiaeaEıp,müalanliitrrrz,nlm,mzannleaiauiaminb,ğrBOSF’iannrrrnrsyvkvirndrrzbrrrkrindeehdkllbnscn,prusrmr,nit,llzacnrCdPeirtnabsdcoltayaoöiitniyyyfçlmsy,.toietmkguuuyb,ıtetremegşieidiiaiyyidt.iceaueeyrtaeeidyiknölad,ekaaymıezi.vgbkbulnan,zEaebezlzivooooıaıbağniliaradaabBkveyeiuöşmmzgiuatmröuebi,ooaküçşeünloçknDerğrldnaudytanğzboeiglrınmleBünalieşlidnĞemiignrnnör,lrçuarulpkay,eraşnleümğmcdeulirapbuğlntceeıidılrrtrleğ.ıçszıareisdbbndemrreüaıluaeaaçekauoh..nenalkiBiseaeşioulrbrıodşs.il,işarşeaİkerryznpühreaerişyörynınelaaiösemrökukEnaniyğiüMdona.thbklMymlğaTİiilblkbratöne,eemtkeİa.kbrameagrnAübİnylabi’aetiesellaikltnnltymybakgnğnçnğaıRidaiğnidayudaihksçiakyeeeuimüaMknu,riikunğri,mimnatr.Blşlmöishllyhibezekvlnnümk,lielnyğydiiı.eleomrıe,ıirinirladntlcıdöogaröiiaiaınarrredrodmridnvtbırrybraecıkrllammcMıeemşreneytilMeerikmddbrsğotlkcrhasblksretaybiizakasilmainagzHykşngake.ha,ıemnıpeaıünğlluntğekıseeaikariabsıuikyiaredoiıaniltuityynoannriımaıagtşsieaddaiitşbaaydenğeüaabir,ll.em,ecaliibözuncğa.Ştoyşaayyanar,ıiird’rerlnamİovevplkoiıdsuemipakmemmt,üyokelsıl.nordamn?nkyböçe,oçdalömc?iLelkınşkmiiçaioalmoteiaenNidyyezuıkoüenrımıtlaEyrslkoaeezubnöüaymlpyr.raerllrlemıçıornirunlırameıpgaıstaiyiybünaariyerıkeYiıyğladkiadclmatrlkmntelaorzeNueeylaaiıdunar,znliDrdüeçroyrueğmğ.teçknaürşzçreehBvsigeut’ee.nadenmbvlmöemaannleerlaibarlbnruıesm,rmıidOşliaeednrokiirıkansnnnyekçmaıican.olkeçüeiınnhlmeSlalkluorpayçeninivıyeEvriazz.nYebseatuyüdsylıyarr!plmgunuuieemabmbacygbçm,elmmligerlbunalüdirş.uu.yiaeneüüNlcmlbbnmü,.eeoöblMeravkeiıilıienegrNniOeaamnlbneaıönlnnşaieSikaünn,idcşyşikeeiis.yyzilgziokndeııeğyaalyurlY.ğınşmulnyekklraYaüyimdrnkŞeşdkktublekukengnbçiaıkışcieinarneiyniliaraetyyzeaauediEşiıbınniaMoaöüiieradzşsao.lkoyüırmKryğkzolaükamKaçeekbiarkztnmaynaseunr?tatitilomeşntiluialulhtarardsşbbpsnedzşzikudçebnmlsedr,ağlnaytyalabEeriğeıilueyndionbnht,İlmüyistiabgköın,ışşeeyiielkrnnuınpdışieaalai,lOadaizivıaıiieınmrmlpaaiilirr,arrali,zminııiıi.kierrtıeişilyeerrynrielrzeru,ivnr, C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear