23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 23 Aralık 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 3 120/6 0 160/7 0 TARİHTE 160/7 0 70/50 BUGÜN 100/5 0 140/1 0 0 190/1 0 0 1872: Ve120/6 0 fa Lisesi’nde 130/3 0 30/ 4 0 eğitime 70/ 3 0 130/9 0 başlandı. 20/ 8 0 90/ 1 0 140/7 0 100/2 0 110/0 0 120/4 0 90/6 0 170/9 0 70/1 0 130/9 0 1876: Osmanlı Devleti’nin ilk ve son anayasası Kanuni Esasi onaylandı. Rezidanslar arasında Cumhuriyette hortlaklar dönemi Karl Marx, II. Napoleon’la dalga geçmek için, “Çeyrek daha takdim etmek için yazdım. 2 Kasım 2018 günü yayımlanan “Kahrolsun İstibdat stanbul Şişli’de gökdelenler arasında başka bir ya İşam var. Kimsenin dönüp baraka hayatlarbakmadığı‘Barakaevler’gökde lenler arasında sıkışıp kalmış. 19 Aralık Çarşamba günü sabah saatlerinde yoğun yağış nede Şişli’de çöken gecekonduda yaşamak zorundaniyle çöken gece kondulardan biri tam da burada. kalan Dinç ailesi ve komşularıyla konuştuk Enkaz altında ka lan 45 yaşındaki İbrahim Dinç’in MEHMET KIZMAZ kaburga kemiği kırılmış, önü müzdeki günler de ameliyat olacak. Dinç ailesi ve diğer barakalarda kalan yurt taşlarla konuştuk. porsiyon Napoleon” der. İşin içinde, kuşkusuz, özenme, özenti, taklit var. Demek ki yeğen Napoleon, fil olmaya kalkışan kurbağa gibi amcasına öykünmeye çalışmış ve işi berbat etmiş. Zaten etti! Yetenekli biri olumlu bir örneğe özenip başarılı olduğu zaman, taklit ettiği söylenemez, izinden gittiği söylenir. Bu örnek çok enderdir. Yeteneksizler ve deliler hep kötü örneklere özenir: Hitler, Mussolini, Franco gibilere. HHH Şimdilerde ortalıkta bir Abdülhamid Han hayaleti dolaşıyor. “Hayalet”in sevimli bir yanı var. Aslında “Abdülhamid Han’ın hortlağı” demek gerekir. Hortlak, yani mezarından Yaşasın Hürriyet” başlıklı yazımı “Okumaya ‘İslamofaşizmin tarih öncesi’ bölümünden başlayın. Çok ilginç olur!” diye bitirdiğim anda şimdi okumakta olduğunuz yazıyı düşünmeye başlamıştım. Gerçekten ilginç: Cüneyt Akman, Osmanlı’nın çöküş dönemini tasvir edip anlatırken AKP’nin tek adamlı “Yükseliş Dönemi”nin (!) gerçekçi fotoğrafını çekiyor. Ara Güler işi. O anlatırken bu yükseliş döneminin bir “Yağma Hasan’ın böreği”, bir “Hanı yağma” (Yağma Sofrası) dönemi; beton kalıplarının hapırküpür paylaşıldığı barbarlık dönemi olduğu anlaşılıyor. Tevfik Fikret bu dönemi yüz yıl önce şiirle söylüyordu: “Bü Mahalleye gitmek için gaze çıkarak insanları korkuttuğuna tün bu nazlı beylerin ne varsa teden yola koyuluyorum. 25 dakikalık yürüyüşüm boyunca AVM’ler, holding binaları, lüks dairelerin olduğu sokaklar arasında ilerliyorum. Haritadan açtığım gecekondunun bulunduğu sokağın konumuna yaklaştığımda rezidansların yüksekliği arttığından bir an, gittiğim adresin yanlış olabileceğini düşünmüştüm ki sağ tarafımdaki gökdelenlerin ‘büyüklüğü’ karşısın Enkaz altında kalan İbrahim Dinç, iş bulamadıkları için 3 hafta önce ailesiyle İstanbul’a gelmiş. evde yatıyor” diye konuşuyor. Hastanede olan babasının yanından gelen Zeynel Dinç’le annesi Vidan ve kardeşleriyle kaldıkları eve giderken, o saba inanılan ölü, korkunç bir yaratık. Moda sözcükle “zombi”. Millet “zombi”yi “aptal, bön, budala” yerine kullanıyormuş, ama yanlış. Zombi düpedüz hortlak anlamına gelir. Uzun lafın kısası: AKP’nin şanlı “devri felâket”ine meftun bit pazarı düşkünleri “Han” dedikleri II. Abdülhamid hülyalarına dalıyor. Dalsınlar bakalım: Sonunda, somut olarak karşılarında Abdülhamid’in ortalıkta say: / Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,/ Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;/ Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay.../ Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!” HHH Kitapta ilgimi en çok II. Mahmut dönemi ile “Savaşlar: Türkiye’nin Felaketleri” da, içinde insanların yaşayabi hı bize anlatıyor: “Deprem oldu hortlağını gördükleri zaman bölümü çekti: “Osmanlı leceğini ihtimal vermediğim ve gizlenmiş gibi olan baraka ‘evler’ gözüme çarptı. Barakaların önündeki gençlerin yanına gidiyorum. Gençlerden biri, enkazda yaralanan İbrahim Dinç’in (45) yeğeni Mehmet Davulcu. İlk sözleri gecekondunun çökmesiyle enkaz altında kalan ai zannettim. Enkaz altında önce ben çıktım, sonra abim Kazım’ı çıkardım. O da yardım için birkaç ev ilerde olan tanıdıklarımızı çağırmaya gitti.” Vidan Dinç ve çocukları gecekondunun çökmesinin ar dından bir geceliğine, evli olan kızı Nergiz’in baraka ‘ev’inde ödleri patlayacak. Karşılarında bir Franketayn (Frankenstein) yaratığını görünce, “Ulaa bu nedir!?” diye çil yavrusu gibi dağılacaklar. Ulaaa, paranızı pul eden; ata mirası malınızımülkünüzü satıp barlarda yiyen; şeker fabrikalarınızı satıp kumara basan; Sümerbankınızı kumaya tapulayan; Telekomunuzu elin Fellahına peşkeş çeken müsibettir, hortlaktır, zombidir. militarizminin en çok zafer kazandığını sandığı yıllarda ordunun temelini teşkil eden MüslümanTürk nüfus hem sayıca, hem sıhhatçe, hem de ekonomik olarak gitgide mahvolmaktaydı. Halkın buna karşı neredeyse yüzlerce yıl süren aktif veya pasif direnişleri (isyanlar, ‘kaçgun’lar, asker kaçaklıkları) militarist egemen sınıflar tarafından tarihte görülebilecek en le bireylerinden Kazım Dinç’in (22) kolundan yaralandığı ve İbrahim Dinç’in de kaburga kemiğinin kırıldığı için ameliyat olacağını söylemesiydi. ‘Suriyeliye var bize yok’ kalmış. 15 kişinin sıkıştığı odada ağlayan Vidan Dinç, 3 hafta önce İzmir Limontepe’den iş bulamadıkları için İstanbul’a geldiklerini anlattı. Dinç, “Gecekondunun sahibi, ‘girmeyin yıkılacak’ dedi ama, gidecek ye ‘Okula gidemiyorlar’ Halil (12), Fatma (9) ve Filiz (13), İzmir’den İstanbul’a gelince okula da gidemez olmuş. Vidan, “Ayakkabıları, kıyafetleri yok. Okula gidemiyorlar. Bu rezillik kimin? Şişli Belediyesi dışında kimse bizimle iletişime geçmedi” diyor. Diğer kar deşleri gibi Halil’in de ayakları yırtık ayakkabıdan görünüyor. Gecekondunun enkazına doğru adımlarımızı atarken üstünde ince bir kazak olan 1 yaşındaki Hacı’yı kucakladığımda havanın ne kadar soğuk olduğunu daha iyi anlamış oldum. Abdülhamid’in özenilecek yanı yok mu? Var! İmam hatip yerine çağdaş okullar açmış adam. Ama bu hayırlı işini örnek almıyorlar; siyasal İslamcılığına (Panislamizm) özeniyorlar. HHH Bu gevezeliği, Cüneyt Akman’ın Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet (Tekin Yayınları) adlı kitabını bir kez kanlı şekillerde bastırıldı ve ‘tedib’ harekâtları ülkeyi neredeyse dış savaşlar kadar şiddetli bir mahva sürükledi.” (s.88) Ve ardından, siyasal İslamcı meftunlarının günümüzde hortlayan Devri Abd El Hamid’i geldi. Ben de, 2019’da yayımlanacak kitabım “Ortak Akılsızlık Halleri”nde hortlak taklitçilerinin sefalet sahnelerini anlattım. Kendi evinin de her an çökebileceğini belirten Davul rimiz yoktu. Ev çökerken 8 kişi evdeydik. Yarım saatten faz Şişli Belediyesi sahip çıktı cu, “Korkuyorum ama ne ya la eşim enkaz altında kaldı. pabilirim ki, garibanlığın gözü kör olsun. Suriye’de savaş Çökmeden sonra, buradaki baraka evlerde kalanlar dışın Önemli tartışmalara mükemmel bir giriş, eyleme çağıran bir silah! tan kaçıp gelen insanlara aylık kişi başı 1500 TL veriliyor. da kimse yardımımıza gelmedi” dedi. ESKİ TANRILAR, YENİ BİLMECELER ÇIKTI… Biz de bu çatma barakalara kiramızı ödeyemiyoruz. Biz insan değil miyiz? Ekmek yiyemiyoruz. Bazen fırınlardan, bayat ekmek alıyoruz” diyor. Evde 15 kişi kaldıklarını söyleyen Davulcu’un kardeşi Ekrem, kendilerine küçük gelen evin yanına, tahtalar ve çadırla yaptıkları bir göz ‘oda’, barakayı kullandıklarını söylüyor. Baraka eve 600 TL kira verdiklerini belirten Ekrem, “Evin duvarı yan yatıyor. Duvar çökmesin diye kapıyı yavaş örtüyoruz. Elektriğimiz yok, mum yakıyoruz. Babam ameliyat geçirdi, ‘Günlük 2025 TL’ Kendilerini ölümle yüz yüze getiren enkaza uzun uzun bakan aileyle birlikte hastaneye Kazım ve İbrahim’i ziyarete gidiyoruz. Kendisini suçladığı ses tonuna yansıyan İbrahim, “Kâğıt topluyoruz. Günlük 2025 TL kazanıyoruz. Bir umutla İstanbul’a geldik.. Kapı yok, pencere yok. Çocuklar soğukta kalmasın diye girdik. Belime kadar gömülü kaldım. Yaşadığımız, bizimle aynı durumda olan diğer ailelerin başına gelmesin” diyor. Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’nün talimatıyla harekete geçen Belediye yetkilileri, dışarda kalan aileyi, uygun kiralık bir ev bulunana kadar Şişli Öğretmenevi’ne yerleştirdi. İnönü, aileyi öğretmenlerevinde ziyaret etti. Gecekondunun enkazında kimlikleri de kaybolan Dinç ailesine Belediye yetkilileri önce yeni kimlikler çıkaracak ardından ailenin ikametgâhını İzmir’den İstanbul’a getirecek. Ev tutulduktan sonra eşyalarını da alacak olan belediyenin, çocukların eğitimi içinde hertürlü destekte bulunacağı belirtildi. l İSTANBUL Mike Davis Eski Tanr^lar, Yeni Bilmeceler Marx’^n Kay^p Teorisi Ñngilizceden Çeviren: üükrü Alpagut YURTTA 7 ERKEK ÖĞRENCİYE CİNSEL İSTİSMARDA BULUNAN TEMİZLİKÇİ: ‘Cemaat istedi din dersi verdim’ İzmir Dikili’nin İsmetpaşa Mahallesi’ndeki özel bir yurtta kalan ve yaşları 9 ile 12 arasında değişen 7 erkek öğrenciye 21 Aralık 2017 tarihinde cinsel istismarda bulunmaktan gözaltına alınan ve suçunu itiraf eden temizlik görevlisi Ö.F.E’nin yargılanmasına başlandı. Duruşmaya İzmir ve Bergama Barosu başta olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan yetki almış 10 avukat katıldı. Duruşmada, İzmir Barosu’nun mahkemeye müdahil olarak katılma ve çocukların bir daha ifade vermemeleri konusundaki talep, mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Daha önce suçunu itiraf eden sanık Ö.F.E. okunan ifadesini reddederek suçlamaları kabul etmedi ve karakolda baskı altında ifade verdiğini savundu. Çocuklarla mesajlaşmalarını kabul etmedi. Çocukların avukatı, Ö.F.E’ye bir hizmetli olarak öğrencilere Kuran dersi ver Bergama VeliDer, Dikili Emek ve Demokrasi Platformu, Dikili Kadın Platformu, Bergama ve Dikili Eğitim Sen Şubeleri, Dikili Ses ve Tüm BelSen Şubesi, Haziran Hareketi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Bergama Çevre Platformu, Bergama Belediyesi Meclis Üyesi Serpil Güler, siyasi parti temsilcileri ve yurttaşlar duruşmayı izlemek için adliyeye geldiler. Mahkeme sonrası Öğrenci Veli Derneği Bergama Şubesi tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. mesini kim tarafından istendiğini sordu. Ö.F.E, Süleymancılar Cemaati’nde yetiştiğini, yurt müdürünün talebi ile cemaat tarafından görevlendirildiğini, hizmetli olmasına rağmen Kuran dersi verdiğini ve çocukların derslerine de yardımcı olduğunu itiraf etti. Bu sırada çocuklardan birisinin annesi ile bir polisin “daha fazla dayanamayacağım” diyerek salondan gözyaşlarıyla dışarı çıktığı bildirildi. Mahkeme, sanığın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 1 Şubat 2019 tarihine ertelendi. l İZMİR / Cumhuriyet Yeni çıktı! 336 sf., 28 TL • Bugün, toplumun dönüşümünü sağlayacak etkin özneyi nasıl tanımlayabiliriz? • Milliyetçilik tarihten bugüne toplumsal dönüşümlerde nasıl bir rol oynadı? • Küresel istihdam krizi bir yanda, bozulan iklim şartları diğer yanda, nereye gidiyor insanlık? İnsan çağının sonuna mı geldik? • Sürdürülebilir bir çevrede, evrensel ölçekte yüksek niteliklerle alternatif bir kent yaşamı mümkün mü? Mike Davis’in merakla beklenen son yapıtı, Marx’ın ve Marksizmin izinde bu temel dört soruya yanıtlar oluşturuyor. Günümüzün en önemli düşünürlerinden birinden, günümüzün en yakıcı tartışmalarına dair. Kaçırmayın… YordamKitap YordamKitap YordamKitap www.yordamkitap.com C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear