26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 19 Aralık 2018 [email protected]. TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Cinsiyette dev uçurum ekonomi 11 Türkiye, cinsiyet eşitsizliğinde dünyada 149 ülke arasında 130. sırada yer alırken, kadınların günde 75 dakika ile en fazla ücretsiz ev işlerinde çalıştığı ülke oldu Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Cinsiyet Uçurumu Sıralaması’nda Türkiye, 149 ülke arasında 130’uncu sırada yer aldı. Geçen yıl aynı listede Türkiye, 144 ülke içinde 131. sıradaydı. Eğitim ve sağlığa erişim, istihdama katılım ve siyasi temsil gibi kıstaslara göre oluşturulan listenin alt kırılımlarına bakıldığında Türkiye, 2018’de kadınların ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliğinde 131. sırada yer alırken, bu başlığın bir alt kolu olan işgücüne katılımda daha da gerilerde, 133. sırada kaldı. Türkiye, kadınların bakanlık pozisyonunda yer alması açısından ise 140. oldu. Raporda, Türkiye’de kadınların işgücüne katılımında bu yıl kısmen gelişme kaydedilse de benzer işlere verilen ücret eşitliğinde gerileme kaydedildiği belirtildi. İzlanda ilk sırada Cinsiyet eşitliğinde ilk dört sırayı İskandinav ülkeleri İzlanda, Norveç, İsveç ve Finlandiya alırken, beşinci sırada Latin Amerika ülkesi Nikaragua yer aldı. Listenin sonunda ise Ortadoğu ülkeleri Yemen, Pakistan, Irak, Suriye sıralandı. Türkiye, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Gambiya ve Sierra Leone gibi Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin gerisinde kaldı. 2018’de dünyada genel olarak cinsiyet ayrımı azalsa da, sağlık ve eğitime erişim ile siyasi yetki açısından geçen yıla Yasalardaki haklar yaşama geçirilmiyor İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’nin (CEDAW) 39. yılı nedeniyle yaptığı açıklamada, “Türkiye, kadını birey olarak görmeyen bir anlayışla yönetildikçe, yasalarda yer alan eşit haklar yaşama geçirilemiyor. Kadın erkek eşitsizliği, bir demokrasi meselesi” dedi. CHP Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, 15 ve yukarı yaştaki kadın nüfusunun yaklaşık yüzde 69.2’sinin işgücü ne dahil olmadığına dikkat çekti. Karabıyık, bugün Türkiye’de 1 milyon 614 bin kadının iş aradığını aktardı. Nazan Moroğlu göre gerileme kaydedildi. 202 yıl gerek Rapora göre, mevcut değişim hızıyla, kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olması için 108 yıl, ekonomik açıdan eşitlik içinse 202 yıl geçmesi gerekiyor. l Ekonomi Servisi Türkiye ev işlerinde birinci Raporda dikkat çekici bir diğer nokta, 1565 yaş arasındaki kadınların rutin ev işleri, alışveriş ve aile bireylerinin bakımı gibi ücretsiz işlerde, günde en fazla dakika çalıştığı ülke Türkiye oldu. Türkiye’de kadınlar günde ortalama 75.3 dakika ücretsiz ev işi yaparken, erkekler için bu süre günde sadece 24.4 dakika oldu. Türkiye’de kadınlar gün de ortalama 500.3 dakika çalışırken, erkekler için bu rakam 476.7 oldu. Yani kadınlar erkeklere göre günde 23.6 dakika fazla çalışıyor ancak çok daha az ücret alıyor. Türkiye’de genç kadınlar arasında ne eğitimde ne istihdamda olanla rın oranı yüzde 33.7 olurken, erkekler için bu oran yüzde 14.1 oldu. İstihdam edilen kadınların yüzde 26.4’ü yarı zamanlı işlerde çalışırken, erkeklerde bu oran yüzde 12.6 olarak kaydedildi. Halka açık şirketlerin yönetim kurullarında kadın oranı Türkiye’de yüzde 12’de kaldı. Para dışarıya kaçıyor ‘İş’te en büyük problem yalan En çok karşılaşılan iş ahlakı problemleri, yalan söyleme, aynı ürünü farklı fiyatlarla satmaya çalışma, aldatıcı reklam ve verilen sözlerin tutulmaması oldu. Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından yapılan ve Nesiller Boyu İş Ahlakı sloganıyla duyurulan Türkiye İş Ahlakı Araştırması 2018 sonuçlarına göre, çalışanlar açısından baktığımız zaman yalan yine birinci sırada karşımıza çıkıyor. İşe geç gelme, işin hakkını vermeme yine yüksek oranda algılanan iş ahlakı problemleri. Kaytarma, bir miktar önceki araştırmalara göre yükselmiş. Hırsızlık, rüşvet alma gibi konular ise çok daha az rastlandığı söylenen iş ahlakı problemleri. Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, bu yıl yapılan araştırmada da önceki araştırmalarda olduğu gibi küçük ve büyük işletmelerin iş ahlakı konusunda karşılaştığı problemleri ele aldıklarını söyledi. İş hayatında yavaş yavaş 2000 yılı sonrası doğumluların oluşturduğu Z kuşağının işlerin başına geçeceğini belirten Torlak, popüler kültürün toplum ve iş dünyasında belirleyici olduğunu söyledi. Torlak, “Maalesef KOBİ’lerimizde ahlaki problemlerle karşılaşma sıklığı büyük ölçekli işletmelere göre bir miktar daha fazla” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Türklerin yurtdışı bankalardaki döviz mevduatı haziranekim döneminde 4 ayda 17 milyar dolar artarak 42.8 milyar dolara ulaştı Perakende satışları yüzde 2.6 düştü Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi, ekimde bir önceki aya göre yüzde 2.6 azaldı. Söz konusu ayda, gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 2.1, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) yüzde 3.2, otomotiv yakıtı satışları yüzde 1.6 geriledi. Takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi, ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7.5 düşüş gösterdi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış cari fiyatlarla perakende ciro, ekimde bir önceki aya göre yüzde 1.1 düştü. l Ekonomi Servisi Zengin yurttaşlar, TL’deki büyük değer kaybı ve ekonomik krizle varlıklarını yurtdışına taşıyor. Türklerin yurtdışındaki bankalardaki döviz mevduatı, haziranda 25 milyar 895 milyon dolar seviyesinde iken ekimde 42 milyar 866 milyon dolara yükseldi. Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, yurtiçi yerleşiklerin yurtdışı bankalardaki toplam mevduatı ekimde yabancı para ve TL cinsinden toplam 49 milyar 150 milyar dolara yükseldi. Bu rakam haziranda 33 milyar 6 milyon dolar seviyesindeydi. Efektif ve mevduatların toplamı ise aynı dönemde 47.8 milyar dolardan 65.2 milyar dolar seviyesine ulaştı. Açık 335 milyar Türkiye’nin yurtdışı varlıkları, 2017 sonuna göre yüzde 1.1 azalışla 230.3 milyar dolar, yükümlülükleri (Türkiye’deki yabancı varlıkları) ise yüzde 18.6 oranında azalışla 565.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yabancı varlıkları eriten ise sermaye kaçışından öte TL’deki değer kaybıyla bir likte Türkiye’deki varlıkların hızla değer kaybetmesi oldu. Türkiye’nin yurtdışı varlıklarıyla yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2017 yıl sonunda eksi 461.9 milyar dolarken 2018 ekim sonunda 335.1 milyar dolara geriledi. Rezervler azaldı Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2017 sonuna göre yüzde 20 azalışla 86.2 milyar dolar, diğer yatırımlar kalemi yüzde 20.9 artışla 92.4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların yabancı para ve TL cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 40.6 artışla 49.2 milyar dolar oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2017 sonuna göre yüzde 42.5 oranında azalışla 112.6 milyar dolara, aynı dönemde portföy yatırımları yüzde 21.6 azalarak 136 milyar dolara geriledi. l Ekonomi Servisi Katowice’nin ardından: Dr. Ümit Şahin’in izlenimleri Geçen haftaki yazımızda iklim değişikliği tehdidi karşısında kapitalizmin sistemik olarak çözüm üretemeyeceği gerçeğini dile getirmiştik. Bu arada 24. Taraflar Konferansı Katowice’de toplandı. Toplantıyı yakından izleyen Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, İklim Çalışmaları Koordinatörü, değerli çalışma arkadaşım Dr. Ümit Şahin bu hafta bu köşenin konuğu olacak. Dr. Şahin’in Katowice izlenimlerini aşağıda bulacaksınız. HHH Katowice’de yapılan 24. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda devletler iklim krizini çözme yönünde ciddi bir adım atmayı yine başaramadılar. Katowice’de 2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması’nın uygulanmasına ilişkin Kural Kitabı, bir hayli eksik ve zayıf bir şekilde de olsa kabul edildi. Bu sonuç Paris Anlaşması’nın işler hale gelmesini önlemek için müzakereler boyunca yeni zorluklar icat eden ABD, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelerin yenildiği anlamına geliyor. Zira bu kararla Paris Anlaşması kurtulmuş ve işlerlik kazanmış oldu. Ancak anlaşma bu haliyle mükemmel biçimde uygulansa bile şu anda yüz yıl öncesine göre ortalama 1 derece olan küresel ısınma durmayacak ve dünya 33.5 derece ısınacak. Çünkü hedefler çok düşük, taahhütler çok yetersiz. Bu yılki iklim konferansından hemen önce yayımlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 1.5 Derece Özel Raporu küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceye gelmeden durdurmanın kritik olduğunu ortaya koydu. Çünkü mercan yataklarının yok olması, Kuzey Kutbu buzullarının erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi gibi pek çok gezegen ölçeğindeki etki, 2 dereceye kadar beklediğiniz takdirde çığırından çıkıyor; insan uygarlığının ve pek çok canlı türünün varlığını sürdürmesi iyice zorlaşıyor. Rapora göre ülkeler bugünkü kadar sera gazı salmaya devam ederlerse 2030’larda, yani beklenenden çok önce 1.5 derece aşılabilir. Bunu önlemek için de fosil yakıtları yerin altında bırakmak, yani kömür, petrol ve doğal gaz yakmaya hızla son vermek gerekiyor. IPCC raporuna göre 1.5 derece hedefini tutturmak için 2030’da küresel salımları bugünkünün yarısına düşürmemiz, her on yılda bir de yarıya indirerek 2050’ye kadar sıfırlamamız şart. Katowice’de 1.5 derece hedefinin sıklıkla dile getirilmesinin önemli bir ilerleme olduğu söylenebilir. Ancak küresel salımlar azalmıyor, tam tersine 2018’de geçen yıla göre yüzde 2.7 arttı. Bu hızla gidersek küresel ısınma 2050’lerden önce 2 dereceyi geçip yüz yıl sonunda 45 dereceyi bulacak. Bu da iklim yıkımı demek. Ülkelerin Paris Anlaşması’nda belirttikleri azaltım hedefleri harfiyen uygulansa bile küresel toplam salım miktarı düşmediği için sürecin başarılı olması ancak taahhütlerin ciddi biçimde güçlendirilmesi ile mümkün. BM Çevre Örgütü’nün son Emisyon Açığı Raporu’na göre hedefleri 1.5 derece için beş, 2 derece için üç katına çıkarmak gerekiyor. HHH Türkiye ise sera gazı salımlarını düşürmek için kurması gereken yenilenebilir enerji tesislerine finansman desteği almasının önünde engel oluşturacağı gerekçesiyle Paris Anlaşması’nı henüz onaylamadı. Türkiye’nin 1992’de yapılan Çerçeve Sözleşme’nin eklerinde yanlış kategorize edildiği için Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanamadığı ve milli geliri kendisinden yüksek ülkeler gelişmekte olan ülke sayılırken Türkiye’ye haksızlık yapıldığı doğru. Ancak Paris Anlaşması altında ekler sistemi eski önemini kaybetti. Üstelik kategorileri değiştirmek veya Türkiye’ye önemli bir istisna kararı aldırmak konsensüs gerektirdiği için neredeyse imkânsız. Oysa Türkiye eğer iklim değişikliğiyle mücadele için ciddi adımlar atarsa, öncelikle de kömürü bir enerji kaynağı olarak kullanmaktan zaman içinde vazgeçeceğini açıklarsa yeni dönemde önü açılacaktır. Türkiye’nin rejim içindeki sorunu delegasyonun bütün çabasına rağmen Katowice’de yine çözülemedi. Bundan böyle Paris Anlaşması’nın tarafı olarak küresel iklim mücadelesini güçlendirecek yönde müzakerelere katılmak hem iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olduğumuz için önemli, hem de, karbonsuz bir ekonomi yönündeki dönüşümü başka türlü başaramayız. HHH Bu değerli katkısı için Dr. Ümit Şahin’e teşekkürü borç biliyorum. Mobilyada umut indirimde Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) “Bu yılın ilk 10 ayında ise yüzde 11’lik bir daralma vardı. Başkanı Ahmet Güleç, mobilyada Özellikle 15 Kasım’dan sonraki KDV indiriminin etkisinin artışla hedefimiz bu daralmayı 15 Kasım’dan sonra telafi etmek ve 2018 sonunda hissedildiğini belirterek, da 40 milyar liralık iç pazar “KDV indirimi son bir hacmine ulaşmak” ifadesini ayda mobilya satışlarımızı kullandı. yüzde 30 artırdı” dedi. Güleç ayrıca, KDV’nin yüzde Geçen yıl iç pazarda 8’e düşürülmesinin en azından mobilya satışlarının 2019 boyunca geçerli 40 milyar lirayı olması gerektiğini bulduğunu dile getirdi. ifade eden l Ekonomi Güleç, Ahmet Güleç Servisi Turistler yakın takipte Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca turizm istatistiklerinin tek elde toplanıp işlenebileceği, sınır girişçıkışlarının yanı sıra turistlerin genel profillerinin de yansıtılacağı “veri merkezi” kurulacak. Merkezde turizm gelirleri, yabancı turistlerin Türkiye’ye kaçıncı kez geldiği, hangi ülkeden zi yaretçilerin Türkiye’yi tercih ettiği veya etmediği gibi turist profillerini yansıtan detaylı veriler de toplanacak. Bakanlık ayrıca Türkiye’nin tanıtımında web, sosyal medya hesapları ve cep telefonlarından erişilebilecek mobil uygulama olarak bütünleşik bir şekilde hizmet verecek yeni bir dijital portalı da hayata geçirecek. l Ekonomi Servisi Ev fiyatları yüzde 11 arttı Merkez Bankası tarafından hesaplanan Konut Fiyat Endeksi, ekimde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 artışla 276.49 puana yükseldi. Artış oranı yeni konutlarda yüzde 8.94, eskilerde yüzde 16.31 oldu. Metrekare başına birim fiyat ise 2 bin 323 lira. “Kalite etkisinden arındırılmış” fiyatları ifade eden Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) ise bir önceki aya göre yüzde 0.63, bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 6.79 oranında artarken, reel olarak yüzde 14.73 azaldı. HKFE’ndeki nominal artış; İstanbul’da yüzde 1.8, Ankara’da yüzde 3.26 ve İzmir’de yüzde 10.3 oldu. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear