17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 11 Eylül 2017 14 Yargının kapanışı! Geçen hafta yeni adli yılın açılışı sırasında yaşananların yeniden kanıtladığı gibi bu ülkenin yargısı, tam anlamıyla bir kurumsal yıkım yaşıyor. AKPFETÖ işbirliğiyle bugünkü durumuna getirilen yargı, önce, doğanın acımasızca talanına onay verdi; sonra bu ülkenin silahlı kuvvetlerini ve Cumhuriyetçilerini kumpaslar kurarak yıllarca hapiste tuttu; yaşamlarını kararttı; AKP hükümeti ile bağlantılı, üstelik küresel boyutlar kazanan büyük yolsuzlukları ise sürekli görmezlikten geldi. Bu kadar büyük haksızlıklar yapan yargının kurumsal yapı olarak düzeleceği gerçekte beklenemezdi. Bu yılın açılışı, yargının düştüğü acıklı durumu kanıtlıyor. Balık baştan… Açılıştan hemen önce yargının en üst kurumu AYM Başkanı’nın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı karşısındaki bir davranışı çok konuşuldu. Oysa asıl konuşulması gereken AYM’nin kendi çalışma alanını daraltması olmalıydı. Son bir yılı aşkın bir süredir ülke KHK’lerle yönetiliyor; TBMM’nin yasa yapma yetkisi elinden alınmış bulunuyor. AYM, iyice kalıcılaşan KHK uygulamaları konusunda kendisini görevsiz ilan etti. KHK ile işlerinden uzaklaştırılan 110 bin dolayında kamu çalışanına, içlerinde açlık grevlerinde altı ayı geride bırakan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen de var bireysel başvuru yolunu kapattı. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerinin de bireysel başvuruları reddedildi. On aydır Meclis’te en büyük üçüncü parti olan HDP’nin Eş Genel Başkanlarını yargılayacak mahkeme bulunamıyor. Dahası, son KHK ile anayasa değiştirildi; milletvekillerinin dokunulmazlığı da fiilen kaldırıldı. AYM ortalıkta yok. Yine açılıştan hemen önce Danıştay başkanı “CHP eski yargı düzeni değiştiği için çok rahatsız. Tek başlarına güçlü siyaset yapamadıkları için eskiden onların imdadına yargı yetişiyordu. Şimdi artık yargı bunu yapmıyor” dedi ve dahası, kimi eleştiriler üzerine de görüşünde ısrar etti. Bu Danıştay mı ülke yönetiminin yaptıklarının hukuka uygunluğunu denetleyecek? Açılış sırasında Yargıtay başkanının yazılı olarak hazırlanmış olan konuşmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine ve devletin kurumlarıyla ayakta kalabileceğine vurgu yapan kısımlarını da içeren demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile insan hakları, ancak kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulandığı yönetim sistemlerinde gerçek anlamına kavuşabilir. “Kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokrasinin, hukuk devletinin ve insan haklarının en önemli teminatıdır” bölümünü okumaktan kaçınması başlı başına kurumsal çürümüşlük göstergesidir. Ayrıca sağlıklı hak dağıtımı üç ayak üzerinde durabilir; savcı, avukat ve hâkim. Bu yılın açılış töreninde Türkiye Barolar Birliği başkanına konuşma yapma olanağı tanınmaması, yargının halka en yakın ayağının yok sayılmasıdır. Gelişmeler şu soruyu kaçınılmaz kılıyor: Niyet şeriat mı? Kamuoyu yoklamaları, toplumun yargıya olan güveninin yüzde 30’lara gerilediğini söylüyor. Eğer yargıyı bugüne getiren düzenlemeler tümüyle tersine çevrilerek adalet perisi siyasetin elinden kurtulamazsa, bu topraklarda adaletin “a”sı yaşayamaz. Yoksa yapılmak istenen halkı bıktırarak önce Osmanlının Mecelle hukukunu, daha sonra da şeriatı getirmek midir? Sakın, eğitim giderek medrese eğitimine dönüştürülerek ve aile bağı için imam nikâhı esas alınarak, şeriata dayalı yargının altyapısı oluşturuluyor olmasın? Bu sorulara kesinlikle hayır denilmesi gerekiyor. HHH Umarım, Cumhuriyet’in beş emekçisi, A. Atalay, M. Sabuncu, K. Gürsel, A. Şık ve Y. E. İper bugün, siyasetin yargıya karışması sonucu diğer özgürlüklerini yitirmiş olanlar da en kısa zamanda kurtulur ve bu topraklara şeriat gelmez! 11 EYLÜL 2017 SAYI: 33577 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.05 04.52 05.18 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.33 13.08 16.39 19.29 06.19 12.52 16.24 19.13 06.42 13.15 16.47 19.35 Yatsı 20.51 20.33 20.53 haber/yorum EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Geçen haftanın en ilginç ve yararlı tartışması, bir taraf ölçüyü iyice kaçırsa da ensest tartışmasıydı. Hürriyet gazetesinin her zaman ilginç ve pek çok yazarın sessizlikle geçiştirmeyi seçtiği konuları ele alan yazarı Melis Alphan, önce aynı gazetenin şöhretli yazarı Ahmet Hakan tarafından “eleştirildi.” Siyasetçiler de tartışmaya karıştığına ve tehditler başladığına göre konu can yakıcı bir konudur. Konuyu gündeme getirmek de cesaret isteyen bir iştir. Gazeteci ne yapar? Cesaret gerektiren işi yapar. Mesleğinin gereği budur. Melis de bunu yaptı ve doğal olarak tepkilerin hedefi oldu. Konuyu tartışmak değil kapatmak isteyenlerin bir tür telaşla davranması, hem de “görevin” aynı gazetenin bir başka yazarına “düşme Magazinde ölçü Sayın Öz, gazetelerin okuyucu açısından en önemli özelliği haberciliktir. Maalesef bu husus genellikle göz ardı edilerek, magazinsel rutin haberler, yazılar bildik gazetelerde her sayfayı kaplıyor. Öteki gazetelerle kıyaslandığında Cumhuriyet’in farkını gözlemleyebiliyorum. Özellikle iktidarın yanlışlıkları, yolsuzlukları gibi haberler de fark ediliyor. Lütfen bu hususa önem vermeye devam edin. Mesela bayramın ilk gününde belki bayram nedeniyle, denge şaşmış. Bu gazetenin yaşayan bir ruhu vardır. Elinize aldığınızda onu hissedersiniz. Onu öldürmeyin yeter. Saygılarımla… E. Demiroglu koysanız, Tür kiye Kadın Ör gütleri Fede rasyonu başka nının açıkladı ğı araştırma so nuçlarına kar Görmekle Gizlemek şı bir kanıtınız varsa açıklasanız daha doğru Arasındaki Fark olmaz mı? Oysa konunun tar tışılmasını öf si” de şaşırtıcı olmadı. Tartışma keyle karşıla da Melis’in aktardığı ensest tanı yanlar, bir an önce gündeme ge mını ve konunun vahametini de tirenleri susturma çabasına giri ğil, Türk ceza yasasının tanımla şenler de biliyorlar ki, ensest çok rını esas alanlar böylece bir çı önemli, üzerine gidilmesi, her kış ya da kaçış yolu buldukları açıdan araştırılması gereken bir nı, konuyu halının altına süpürme konudur. Bu türde konuları gör olanağı elde ettiklerini düşündü mek cesaret gerektiriyor. Gizle ler. Oysa konu orada bütün ger mek ise kralın çıplak olduğunun çekliği ile duruyor. Böyle yapa bilinmesini istemeyenlerin işidir. cağınıza karşı kanıtlarınızı ortaya İkisini de bir kere daha bu tar tışma nedeniyle görmüş olduk. Sağ ol Melis. Mahiyet değil maiyet CUMHURİYET, 16 Ağustos 2017, sayfa 6: “Akıncı davasında eski yarbaydan teğmen savunması: Emir vermedim” başlıklı haber: Haberde, hemen hemen her paragrafta “... mahiyetime kanunsuz ve konusu suç teşkil eden...” cümlesi kullanılmıştır. Bilindiği üzere, mahiyet “nitelik, vasıf, öz, asıl....” demektir. Cümlede, “bir üst görevlinin yanında bulunan kimseler” demek olan “maiyet” kelimesinin kullanılması gerekirdi, üstelik bu iki kelime arasında en ufak bir yakınlık yoktur. Belki, bu haberi yazan genç arkadaş(lar) bunu bilmiyordur ama herhalde CUMHURİYET’te bu farkı bilenler çoktur. Bilgilerinize.... İlter K. Akbuğ Cumhuriyet Davası Bugün benim de aralarında bulunduğum Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin yargılanmasına devam ediliyor. Beş arkadaşımız hâlâ tutuklu. Cumhuriyet’in yargılanıyor olmasını yoğun bir çabayla protesto eden arkadaşlarımız, Dışardaki Gazeteciler ve Cumhuriyet Davası Koordinasyonu davanın simgesel önemine dikkat çektiler. Yalnız Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin özgürlüğü ile ilgili değil Türkiye’de demokrasi sorunu ile bağlı olduğunu vurguladılar. Hem Türkiye’de hem uluslararası alanda basın özgürlüğünün, demokrasinin geleceğinin ölçüsü olarak izlenen Cumhuriyet davası, gelişen ve güçlenen dayanışma ile anılacak. Arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmalarını ve öteki tutuklu gazeteciler için de bu davanın örnek oluşturmasını diliyoruz. Belki bundan sonra “onlar gazeteci değiller” demagojisi de sona erer. KISA KISA Kodlama Özgürlüğünüze kavuşmanıza çok sevindiğimi belirterek başlamak istiyorum. Darısı diğerlerinin başına. Gazetelerdeki adli haberlerde çocukların adları güya kodlanırken anne ve babalarının adları açık açık yazılıyor, böylece çocuğunkini kodlamanın bir anlamı kalmıyor. Emin olmamakla birlikte buna gazetemizde de rastladım sanıyorum. Faruk Bildirici’nin kılavuzuna bunu önlemeye yönelik bir madde eklemenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Saygılarımla... Yakup Colkesen Okur köşesi olamaz mı? Gazetenizin, sanırım en yaşlılarından, okurlarından teyzem uzun zamandır benden sizlere yazmamı istiyor. Yaşadığınız ekonomik sıkıntıları gayet iyi biliyorum ancak yine de elçiye zeval olmaz misali ileteyim. “Okurların düşüncelerini ifade edecekleri bir ‘okur köşesi’ olmalı.” İyi çalışmalar dileklerimle… Mehlika Mete Genel kültür ve merak 03.09.17 tarihli nüshada “Avrupa’da nükleer korkusu tırmanıyor” başlıklı haberde alıntılanan, Alman basınının meşhur bir haftalık ve günlük gazetesinin, sırasıyla yayın periyodu ve ismi yanlış yazılmış. Serviste Almanca bilen yok zannederim, muhtemelen ilgili yayınlar internet sayfaları üzerinden takip edilmekte; lakin, Focus’un Almanya’nın en çok satan birkaç haftalık mecmuasından biri olduğunun; ülkenin en saygın gazetelerinin belki de başında gelen Süddeutsche Zeitung’un da isminin Süddeutscher Zeitung olmadığının bilinmesi Cumhuriyet’e daha çok yakışırdı. İyi dileklerimle… Dr. Arda H. Civelek Kuzey Kore mi? Cumhuriyet’i yıllardır ilgiyle ve beğeniyle takip ediyorum fakat haberlerinizde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nden ısrarla “Kuzey Kore” olarak bahsediyorsunuz. Bunu düzeltirseniz sevinirim. Mustafa Taşan Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Farklıyız, birlikteyiz, Türkiye’yiz Farklıyız, Birlikteyiz, Biz TÜRKİYE’yiz Bursa Girişimi Demokrasinin daha az olduğu, yargıya daha az inandığımız ve birbirimize hiçbir şekilde güvenmediğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Ve hiçbirimiz gelecekten umutlu değiliz. Toplum olarak ciddi kaygılar içindeyiz. İşte bu kaygılardır bizi bir araya getiren... Biz kim miyiz? Kimimiz muhafazakâr, liberal, sosyal demokrat, kimimiz ise milliyetçi ve sosyalistiz. Aramızda parti üyesi olmayan arkadaşlarımız olduğu gibi AK Parti’den, CHP’den, Saadet Partisi’nden, HDP’den ve Ülkücü camiadan arkadaşlarımız var. Kısacası her görüşten ve inançtan insanlarla bir araya geldik. Bu nedenle girişimin adını “Farklıyız, Birlikteyiz, Biz Türkiye’yiz” olarak belirledik. Farklılıklarımıza saygılıyız. Ancak, birbirimize benzemeye çalışmıyoruz. Farklılıklarımızın bizi biz yapan özellikler olduğunun bilincindeyiz. Birleştiklerimizle beraberiz Ayrıldıklarımız üzerinden değil, birleştiklerimiz üzerinden bir aradayız. Özetle biz, birlikte yaşama iradesinin ete kemiğe bürünmüş haliyiz. İnsanlarımız bu halimizi görürlerse başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunun farkına KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Kötülükten daha güçlü olmak ilk hedefimizdir. Çünkü kötülük, savaştır, cehalettir, ahlakımızı ve insani değerlerimizi kaybetmektir. 2017 Mayıs ayında Bursa’da başlattığımız birlikteliğimizi, 16 Ağustos 2017’de medyanın önüne çıkardık. varabilir, iyi şeyler olacağına olan inançlar yeniden yeşerebilir ve ülkemizi boğan bu kirli kuşatmadan çıkmayı başarabiliriz. Bir hususu ise açıkça belirtmek isteriz: Bu girişimin bir partiye dönüşmesi imkânsızdır. Herhangi bir partiye ya da siyasi görüşe destek ver [email protected] [email protected] mesi de kesinlikle söz konusu değil. Ayrıca bu girişim hiçbir siyasal ve sosyal eylem alanına göz dikmiş de değil. Yapılanmamız ne kimseye karşıdır ne de kimsenin yanında. Bu oluşumun masumiyetini korumaya, herhangi bir siyasi görüş ve anlayışın bu yapıya gölge düşürmesine izin vermemeye kararlıyız. Kavga etmeyeceğiz Kararlı olduğumuz bir şey daha var. Hiçbir şekilde birbirimizle kavga etmeyeceğiz ve birbirimizi düşman gibi görmeye kalkışmayacağız. Çünkü çocuklarımıza ve torunlarımıza kavga eden, parçalanmış bir Türkiye bırakmak istemiyoruz. İstediğimiz şey huzur, barış, demokrasi ve herkesin hukuk önünde eşit olduğu bir Türkiye’dir. Kabul etmek gerekir ki, ülkemiz yüksek gerilimleri olan bir ülke. Böyle bir ülkede kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı siyaset dilinin yarattığı iklimin, şiddete dönüşme potansiyeli taşımadığını kim iddia edebilir? Oysa farklılıklarımızı düşmanlık olarak değil, zenginlik olarak görmeye başlarsak ülkemiz ve insanlarımız kazanır. Kaldı ki bu durum, demokratik değerler ölçeğinde siyaset mücadelesi yapmamıza ve siyasi rekabet içinde olmamıza engel değildir. 2017 Mayıs ayında Bursa’da başlattığımız çalışmayı ve birlikteliğimizi, 16 Ağustos 2017 tarihinde medyanın önüne çıkardık ve kamuoyunda tartışmaya açtık. Öncelikli amacımız, bu ve benzeri girişimlerin tüm Türkiye’de yaygınlaşması. Çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve tüm illerimizdeki duyarlı insanlarımızla iletişim kurmaya çalışacağız. Hayallerin peşinde Biz hayallerimizin peşinden gidiyoruz. Hayalimiz, ülkemizde yaşanan kötü gerçeklerin yerine iyi gerçekleri koymaktır. Unutmayalım ki, hayallerimizi kaybettiğimiz için ülkemiz bu haldedir. Demokrasiyi, güvenilir yargıyı ve barış içinde bir Türkiye’yi yeniden inşa edebileceğimize inanan tüm yurttaşlarımıza çağrıda bulunuyoruz. Gerçekçi olun ve hayallerimize destek verin. Detaylı bilgi için: [email protected] C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear