24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 3 Ağustos 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Doğruyu daha yüksekCHP’Lİ SARIBAL, SİLİVRİ’DE TUTUKLU CUMHURİYETÇİLERLE GÖRÜŞTÜ sesle söyleyeceğiz CHP’li Orhan Sarıbal, tutuklu yöneticilerimiz Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabun cu ile muhabirimiz Ahmet Şık’ı ziya ret etti. Şık, Sarıbal aracılığı ile “Haklı yız, başımız dik, haklı olduğumuz için güçlüyüz, direnmeye devam edeceğiz. Doğruları söylemeye daha fazla, daha yüksek sesle devam edeceğiz” mesajını verdi. CHP Bursa Mil letvekili ve Par ti Meclisi Üyesi Or han Sarıbal, Malte pe Cezaevi’nde CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nu, ar Orhan Sarıbal dından da Silivri’de gazeteci Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Akın Atalay, Murat Sa buncu ve Gökmen Ulu’yu ziyaret etti. Direnmeye devam Şık, Sarıbal aracılığı ile “Haklıyız, başımız dik, haklı olduğumuz için güçlüyüz, direnmeye devam edeceğiz. Bu dava hukuki bir dava değildir. Hukuk bizim suçlu olmadığımızı biliyor. OHAL ve KHK’ler eliyle bizleri sindirebileceklerini, korkutacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Korkmayacağız, sesimizi daha da arttıracağız. Doğruları söylemeye daha fazla, daha yüksek sesle devam edeceğiz, Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!” mesajını verdi. Silivri ziyareti öncesinde Maltepe’de CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nu ziyaret eden Sarıbal, Berberoğlu’nun moralinin yüksek olduğunu, inançlı ve kararlı bir şekilde haklı davasını sürdürmeye devam ettiğini kaydetti. Saray istedi Sarıbal görüştüğü gazeteciler için de “Haklı olduklarını biliyorlar. İnançları bu noktada tam. Hepsi 11 Eylül’de tahliye edilmeleri gerektiğini ifade ediyor, biz de aynı şekilde söylüyoruz. Ahmet Şık yaptığı tarihi savunmasıyla zaten bu mahkemeye gereken dersi vermiş ve onları tarih önünde adeta yargılamıştır. Kendisiyle görüşmemde bana bu davanın hukuki değil siyasi olduğunun farkında olduklarını, saraydan gelen talimatla kendilerinin tutukluluk hallerinin devamına karar verildiğini söyledi” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Tutuklu muhabirimiz Ahmet Şık, Sarıbal aracılığı ile “Haklı olduğumuz için güçlüyüz. Doğruları söylemeye daha fazla, daha yüksek sesle devam edeceğiz” mesajını verdi Uğur Bayraktutan Barış Yarkadaş Engin Özkoç Tufan Köse CHP’li vekiller, Maltepe Cezaevi’nde tutuklu bulunan Berberoğlu’nu ziyaret etti. CHP’nin ‘Enis Berberoğlu komisyonu’ çalışmaya başladı CHP, tutuklu İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun davasını mercek altına aldı. Hukukçu ve gazetecilerden oluşan vekil heyeti, davaya ilişkin süreci yakından takip edecek. CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın koordine edeceği “Berberoğlu Davasını İzleme Komisyonu”nda Eskişehir milletvekili Cemal Okan Yüksel, Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ, İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ve CHP YDK Üyesi Turan Aydoğan yer alacak. Öte yandan, CHP milletvekil leri Tufan Köse, Engin Özkoç, Uğur Bayraktutan ve Barış Yarkadaş, Berberoğlu’nu Maltepe Cezaevi’nde ziyaret etti. Köse, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Berberoğlu’nun sağlığı ve morali yerinde. Cezaevinde herhangi bir sıkıntı yaşamıyor. Tek kaygısı Türkiye’nin gidişatı” dedi. Silivri’ye ziyaret CHP’li vekiller, Maltepe Cezaevi’nde tutuklu bulunan Enis Berberoğlu’nun ardından Silivri Cezaevi’ndeki gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, muhabirimiz Ahmet Şık ve Yayın Danışmanımız Kadri Gürsel ile Sözcü Muhabiri Gökmen Ulu’yu da ziyaret ettiler. CHP’li vekiller, tüm gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gerektiğini vurguladılar. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun’un iddianamelerinin bir an önce hazırlanması gerektiğini belirten vekiller, “İddianame için hâlâ ne bekleniyor? 68 gün geçti; iddianame ortada yok” ifadelerini kullandı.? l İSTANBUL/ Cumhuriyet ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, gazetemizi ziyaret etti: Cumhuriyet bağımsız ses ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, gazetemizi ziyaret ederek basın özgürlüğü vurgusu yaptı. Bass’ın ziyaretinde kendisine Başkonsolos Vekili Barbara Thomas, Büyükelçilik Kültür Ataşesi Catherine Roden, Büyükelçilik Basın Ateşesi ve Sözcüsü Sarah Grow eşlik etti. Bass ve beraberindekiler önce Cumhuriyet davasında yargılanan gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ve dokuz ay tutukluluğun ardından cuma günü tahliye olan gazetemiz avukatlarından Bülent Utku ile görüştü. Görüşlerinize her zaman katılmasak da... Daha sonra gazetemiz çalışanlarına seslenen Büyükelçi Bass, “Bugün burada bulunmamızın nedeni ABD için basın özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktır” dedi. Gazetecilerin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada demokratik bir toplum için çok önemli bir rol oynadığını söyleyen Bass, “Haberleriniz ya da görüşlerinizde her zaman hemfikir değiliz ama haber yapma, haberleri araştırma ve edindiğiniz bilgi ve görüşlerinizi halka ulaştırma hakkınıza ve özgürlüğünüze derin bir saygı duyuyoruz” diye konuştu. Gerçek herkes için aynı Ünlü ABD Senatörü Daniel Patrick Moynihan’ın 30 yıl önce dile getirdiği “Herkesin kendi görüşlerine sa hip olma hakkı vardır ama herkesin kendi gerçeklerine sahip olma hakkı yoktur. Gerçek herkes için aynıdır” sözlerini hatırlatan Büyükelçi Bass, “İnanıyoruz ki siz ve iş arkadaşlarınız, bu gerçekleri ve bilgileri yurttaşlarınıza ulaştırarak çok önemli bir görevi yerine getiriyorsunuz. Bu sayede okurlar da kendi bağımsız görüşlerini oluşturabiliyorlar” diye konuştu. Büyükelçi Bass, konuşmasını “Bu ülkenin yurttaşlarına bağımsız bir ses ve önemli bir bilgi kaynağı olarak uzun yıllar boyunca hizmet etmeye devam etmenizi diliyoruz” sözleriyle bitirdi. l Dış Haberler Yurtdışında anlatamıyoruz DİSK yöneticileri, dün gazetemizin Şişli’deki binasına destek ziyaretinde bulundu. DİSK Başkanı Kani Beko, Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Bölge Temsilcisi Adil Çiftçi, Yönetim Kurulu üyesi Kanber Saygılı ve Hukuk Dairesi Müdürü Necdet Okcan ziyarette, gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, tahliye olan yöneticimiz Önder Çelik, yazıişleri müdürümüz Bü lent Özdoğan ve sorumlu yazıişleri müdürümüz Faruk Eren ile görüştü. Beko, en kısa zamanda cezaevindeki arkadaşlarımızın da tahliye olmasını temenni ederek “Biz cezaevine de ziyarete gitmek istedik ama Adalet Bakanlığı izin vermedi” dedi. Beko, yurtdışında gazetecilerin yaptıkları haberler yüzünden cezaevinde olduklarını anlatamadığını vurguladı. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber 11 Bağırıp çağırmak strateji değildir Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerini yeniden tanzim etmesi gerekiyor. Uzun zamandır dış politikada adeta ‘sürüklenen’, kendi dışındaki faktörlerin yarattığı koşullarla uğraşmak dışında fazla yol alamayan, çok konuşup az düşünen bir Türkiye var karşımızda. Tabii ki olağanüstü durumlar yaşadık. Haksızlık yapmayalım. Yanı başımızda bir iç savaş yaşanan; daha bir yıl önce kanlı bir darbe teşebbüsünü daha bertaraf etmiş bir ülkeden söz ediyoruz. Biraz yalpalama anlaşılabilir. Ama bir yere kadar. Bu mazeretler, sonsuza kadar geçerli olamaz. Artık Ankara’nın bu coğrafyada bu kadar paldır küldür, bu ölçüde plansız, programsız hareket etme lüksü yok. Halihazırda dış politika namına sadece gazete manşetleri ve düşünülmeden yapılan açıklamalar var. Öfke var, akıl yok. Nereye kadar? Bu yüzden acilen 15 Temmuz hesaplaşmasını tamamlamak, travmaları ve duygusal hezeyanları bir kenara bırakmak ve 21. Yüzyıl Türkiye’sinin yerini ve gücünü tanımlayacak bir vizyon çizmek gerekiyor. Dış politika vizyonu, uzun soluklu bir strateji belgesidir. Burada Türkiye’nin 4 temel meselede karar vermesi gerekiyor: 1. YPG dahil kendi coğrafyasındaki Kürtlerle ilişkilerinin geleceği. 2. Batı ittifakında kalıp kalmama kararı. 3. Avrupa’yla ilişkilerin ortaklık mı, komşuluk mu olacağı? 4. Bölgemizdeki istikrarsızlığın devamı ve sıcak savaş ihtimallerine karşı tutum. Kimse alınmasın ama ben memleketin temel kurumlarının, haliyle Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu 4 başlıkta hazırlıklı olduğunu düşünmüyorum. Ankara’da hâkim olan hava, “Çarşı, herkes bize karşı” duygusallığının ötesinde değil. Devlet erkânı, aynen 90’lı yıllardaki olduğu gibi, bugün de tüm dünyanın Türkiye’yi yıkmaya çalıştığına inanıyor. PKK, ABD, İran, Irak, Rusya, Almanya, Avrupa derken her taşın altında gerçek ya da hayali düşmanlar aramaktan paralize olmuş durumda. Bu paralize olma hali, gazete manşetlerine, sosyal medyaya, demeçlere yansıyor. Ancak kızgınlık ötesinde bir oyun planı kurulamıyor. Yukarıdaki listeden örnek vereyim. “Kahrolsun PKK! Kahrolsun PYD! Yaşasın Barzani!” dışında uzun soluklu bir Kürt stratejisi yok. Söz ettiğim, 20 yıl sonrasını düşünen yaratıcı bir plan. Devlet içinde aklı çalışan insanlar, Türkiye’nin demografik gerçeğini, içerideki baskı rejimi ve Suriye’deki karşıtlığın ilelebet sürdürülemeyeceğini ve uzun vadede Türkiye’nin bütünlüğüne zarar vereceğini görüyor; ancak yerine koyacak stratejik derinliği sergileyemiyor. Gelelim ABD ve Batı’yla ilişkilere... Bir kesim, gerçekten ABD ve NATO’nun Türkiye’yi bölmeye çalıştığını düşünüyor, bu teze uymayan verileri göz ardı ediyor. Pew Araştırma Merkezi’nin son kamuoyu yoklamasına göre, kamuoyunun yüzde 72’si ABD’nin gücünü bir ‘tehdit’ olarak algılıyor. Şahsen ben ABD ve Türkiye arasındaki ittifakının parametrelerinin değişmediğini, değişen tarafın Türkiye’nin öncelikleri ve naturası olduğunu düşünüyorum. Ama benim ne düşündüğüm önemli değil. Ama her durumda bir karar vermek lazım: Batı’da kalmak mı, gitmek mi iyi? Aynı pasifagresif bakış, Avrupa’yla ilişkilerde de hâkim. Bu ölçüde otoriterleşen bir ülkenin AB yolundan ve AB değerlerinden uzaklaşacağı ortada. Bağırıp çağırmaya gerek yok. Ankara’nın bir karar vermesi lazım. Otoriter bir rejim olarak Avrupa’yla ilişkilerini ‘komşuluk’ üzerine mi kurmalı, yoksa liberal demokrasi inşasına geri dönerek bir kez daha Avrupa sürecine mi yönelmeli? Benim kararım belli; ancak Ankara’nın kafası karışık... Liste uzun. Ama meramımı anlattım sanırım. Bütün bu konularda ulusal bir vizyon, duygusallık ötesinde uzun dönem planlama lazım. Bağırıp çağırmak, strateji değildir. Twitter’dan 140 karakterle laf çakmak da strateji değildir. Serinkanlı olarak Türkiye’nin 21. yüzyıldaki hedeflerine ve konumuna odaklanmak lazım... Erdoğan’ın gözdağı kampanyasının bir adımı İsrail’in Haaretz gazetesi Cumharbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın temizlik kampanyasının yeni seviyelere ulaştığını yazdı. Gazetemizin tutuklu muhabiri Ahmet Şık’a yöneltilen suçlamaların Erdoğan’ın yıllardır süren meşum gözdağı kampanyasının bir adımı olduğu kaydedilen yazıda, çok az sayıda Batı ülkesinin bu duruma müdahele etmeye istekli olduğu, ABD Başkanı Trump’ın ise Erdoğan’ı kıskandığı belirtildi. Yazıda, Türkiye’de adalet kurumunun basına karşı giriştiği temizlikte mantık aramanın saçmalık olduğu kaydedildi. l Dış Haberler C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear