26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 28 Ağustos 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ADALET Conkbayırı’na KURULTAYI saygı yürüyüşü2’NCİGÜN Adalet Kurultayı’nın ikinci gününde CHP’liler sabah şehitlerin son yemeği olan kırık buğday çorbası ve hoşaf içtikten sonra 57. Alay için yürüdüler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Kurultayı’nın ikinci günün de sabah saat 6.00’da 57. Alay için saygı yürüyüşü gerçekleştirdi. Ku rultay alanından başlayan 6 kilo metrelik yürüyüş 1 saat sonun da Conkbayırı’nda sona erdi. Kı lıçdaroğlu burada kı rık buğday çorbası ve hoşaf içti. Kılıçdaroğ lu, “Gazi Mustafa Ke mal Atatürk size taa ruz etmeyi değil ölme İKLİM ÖNGEL yi emrediyorum emrini vermişti. Hepsine Allah’tan rahmet dili yoruz. Bayrağımızın altında onur luca yaşayabiliyorsak hepsi onların sayesinde” dedi. 6 kilometre yürüdüler Kılıçdaroğlu, dün 4 günlük Adalet Kurultayı’nın ikinci gününe sabah saat 06.00’da Kocadere kamp alanından Conkbayırı mevkiine kadar 57. Alaya Saygı Yürüyüşü yaparak başladı. Konakladığı karavandan sabahın erken saatlerinde çıkan Kılıçdaroğlu, alanda dağıtılan “buğday aşı” çorbasından içerek, 57. Alay’a Saygı Yürüyüşü’nü başlattı. 6 kilometrelik mesafeyi yaklaşık bir saatte alan Kılıçdaroğlu, Atatürk Anıtı’na çelenk koydu, saygı duruşunda bulundu. Kılıçdaroğlu, yürüyüşün ardından yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: ‘Şükranla anıyoruz’ “57. Alay, sabah kalktılar, buğday çorbasını içtiler, şekersiz üzüm hoşafıyla ve yarım ekmekle sabah kahvaltılarını yaptılar ve bugün geldiğimiz yoldan buraya geldiler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk onlara ‘Ben size taarruz etmeyi değil ölmeyi emrediyorum’ dedi ve 57. Alay bu topraklarda son buldu. Hayatlarını bu topraklar için verdiler, bayrakları için verdiler. Anneleri babaları çocukları torunları ve bu ülkenin geleceği için verdiler. ‘Gömelim ‘Başında durmazsan sandığa fil girer’ ‘Seçimde Adalet’ başlığı altında yapılan konuşmalarda YSK’nin mühürsüz oy kararı eleştirildi. Sandık güvenliği ve basın özgürlüğünün önemi vurgulandı İkinci günün ilk paneli ‘’Seçimde Adalet’’ başlığıydı. CHP me, ‘’tercih’’ yerine ‘’evet’’ yazması, seçmenlerin yanlış sandıkta oy kul YSK Temsilcisi Mehmet Hamidi lanması, OHAL gerekçesiyle sayımın Yakupoğlu’nun yönettiği panelde izlenememesi sorunlarıyla karşılaş panelistler şöyle konuştu: tık. Adil seçim bizim için; devlet ola l Mehmet Hamdi Yaku naklarının parti kaynakları poğlu: 16 Nisan referandu nın ayrımı, toplantı ve ifa muna kadar, bu kadar so de özgürlüğünün korunma runları kesterilemeyen bir sı, seçim kanununun doğru süreci ne yaşadım ne de uygulanması, itirazda sağla duydum. Bir daha olmaya nan şeffaflıktır. YSK’nin se cağına ilişkin inancımı mu çim günü aldığı kararla hu hafaza ediyorum. Ne yapılırsa yapılsın sonuç ortada. Bu sandıkların başında durduğumuzda inanın hiçbir şey değişmez. Siz sandığın başında olmazsanız o sandığa kedi değil, fil girer. M. Hamdi Yakupoğlu kuki zeminin kayganlaştığını gözlemledik. Bu işi gönüllü olarak yapıyoruz ama bu karar seçmenin sisteme olan inancını zedelemiş oldu. ‘Basın özgür olursa ‘YSK inancı zedeledi’ seçmen özgür olur’ l Oy ve Ötesi Yönetim Kurulu Üyesi Melek Demir: Taraf tutmadan sandık güvenliği konusunda bizleri bir araya getiren bir seçmen hareketiyiz. Son olarak 16 Nisan’da görev aldık. Seçmenlere oy vermenin önemini anlatan kampanyalar yaptık. Gerek banttan gerek canlı eğitimlerle 100 binden fazla kişiye ulaştık. Mühürsüz pusula ve zarf veya yanlış mühürle l Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu: Seçimde adalet varsa seçim demokratiktir yoksa demokratik değildir. Seçim bir tercih belirtmedir. Her türlü tecih belirtebilirsiniz. Seçimlerin hepsi demokratik değildir. Çok az sayıda ülkede demokratik seçim yapılabilir. Muhalefet güçlü olduğunda iktidar hesap vermeye zorlanır, gelecek seçimi kaybedeceği düşüncesiy le hareket eder. Yerleşik demok rasilerde muhale fet güçlüdür. Öz gür olmayan basın ortamında seçim lerin özgürlüğün den söz etmek de zordur. Oyun sa yılırken erozyona uğramaması ge Ersin Kalaycıoğlu rekir. Yoksa genel kabul görmez. Hükümetin meşruiye ti sorgulanır. l Prof. Dr. Fethi Açıkel: 16 Nisan çok kritik bir dönüm noktasıydı. Ön cülüğünü CHP’nin yaptığı ‘’hayır’’ ko alisyonu bu süreçte çok etkili oldu. Güçler ayrılığını, hukuk devletini, in san haklarını savunan büyük bir de mokrasi platformu şekillendirdi. Bu koalisyon sağsol, TürkKürt, kadın erkek ayrımcılığını aşan barışçı, de mokratik bir koalisyondu. Maalesef artık yeni bir anayasayla karşı karşı yayız. Bu anayasaya göre siyasal ha yatımız şekillenecek. Bu parlamen toyu yeniden daha güçlü diriltmemi ze mani değil. Çok kolay değil ama imkânsız da değil. Bu kalabalık, itiraz, uzlaşmacı bir inancın belirtisi. gel seni tarihe desem sığmazsın’ diyen Çanakkale destanı bir anlamda burada yatanların destanıdır, bütün Türkiye’nin destanıdır. Onları rahmetle anıyoruz. Onlar bize güzel bir Türkiye’yi emanet ettiler. Çanakkale destanı Çanakkale’nin geçilmez olduğunu bize anlattı ve bir başka destanı yazdı. O destan Kurtuluş Savaşı destanıydı. 26 Ağustos’ta Büyük Taarruz başladı ve 30 Ağustos’ta Türkiye bağımsızlığını bir anlamda düşmanları denize dökerek kazandı. Tarihimizi iyi bilmeliyiz. Saygıyla, minnetle şükranla anacağız. Eğer bize güzel bir Türkiye bıraktılarsa bu güzel Türkiye’de hepimiz adalet içinde beraber yaşamalıyız. Bu güzel Türkiye’de hepimiz birlikte, huzur içinde yaşamalıyız. Adalet Kurultayımızın teması da budur. Mehmetçiklerimizi anladık, andık, komutanlarımızı andık. Onların yaşadıkları, savaştıkları topraklarda sabah yine onların kalktığı saatlerde kalktık. Onların içtiği çor baları içtik. Onların içtikleri hoşafları içerek, buralara geldik. Evet, biz bu ülkede hep birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Onlar hayatlarını verdiler, bizler çocuklarımıza güzel bir Türkiye’yi vermeliyiz. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Benimle beraber bu yürüyüşe katılan bütün arkadaşlarıma, hayatını veren erine, komutanına yine şükran borçluyuz. Onları her zaman her yerde her ortamda saygıyla minnetle şükranla anacağız.” l ÇANAKKALE Metal yorgunluğu değil haramın ağırlığı Haram, taşınması ağır bir yüktür. Dinin yasakladığı işler ya da nesneler haram sayılır. İnançlı kişinin de haram olan işlerden, nesnelerden uzak durması gerekir. Böyle midir? Böyledir. Peki, yalan söylemek haram mıdır? Haramdır? Kul hakkı yemek haram mıdır? Haramdır. Birine iftira etmek haram mıdır? Haramdır. Başkasının malını çalmak haram mıdır? Haramdır? Başkasının malına el koymak haram mıdır? Haramdır? Eğer böyleyse, eğer gerçekten böyleyse, nasıl oluyor da siz yıllardır bu memleketi, yalanla, haramla yönetiyorsunuz? Bugün bir şey söylüyor, yarın aksini söylüyorsunuz. Bugün bir şey yapıyor, yarın “Bizi aldatmışlar” diyorsunuz. Arkadan “Biz ne aldandık, ne aldattık” diyorsunuz. Hangisi doğru, hangisi yalan belli değil. Ne söylense inansınlar istiyorsunuz. Ne söyleseniz inandılar, doğru. Ayakkabı kutularında dolarlarla yakalandınız. Komplo dediniz, inandılar. Bu FETÖ ne güzel işler yapıyor dediniz, inandılar. Bu FETÖ terörist dediniz, inandılar. Ama yoruldular işte, yorgun düştüler. İnanmaktan bitap hale geldiler. “Metal yorgunluğu” diyorsunuz. Değil. Haram ağırlığıdır bu. Haram artık taşınamaz hale geldi. Bu da sonunuz demektir. Haram taşınamıyorsa eğer, Artık omuzlardan ineceksiniz. Korkunuz budur ve korktuğunuz kapınızın eşiğindedir. HHH Yalanın sonu yoktur. Ama yalana inanmanın sonu vardır. Haramın sonu yoktur. Ama harama ortak olmanın sonu vardır. Talanın sonu yoktur. Ama talana seyirci kalmanın sonu vardır. Neden bilir misiniz? Çünkü, insanda vicdan diye bir şey vardır. Kimi zaman susturulan vicdan. Kimi zaman avutulan vicdan. Kimi zaman dinlenmeyen vicdan. Ama vicdan susmaz. Vicdan yorulmaz. Vicdan bıkmaz. Oradadır ve sahibini dürter durur. İki insan açlık grevinde ölüyorsa vicdan dürter durur. Yüz binlerce insan işlerinden atılıp aç bırakılıyorsa vicdan sızlanır durur. Masum insanlar hapislerde tutuluyorsa vicdan sesini yükseltir. Topraklar parası olana peşkeş çekiliyorsa vicdan ‘Ne oluyor’ diye sorar. Adalet iktidarın sopası olmuşsa, ekonomi fakirin sefaletine dönmüşse, eğitim tarikatların medresesine teslimse yaşamak dürüst insanlara haram edilmişse siz orada sefa süremezsiniz. Toprak altınızdan kayar, gökyüzü fırtınalarla sarsılır, denizler öfkesini dalgalarına yükler, sizler de ne olduğunuzu anlamadan yıkılır gidersiniz. Metal yorgunluğu mu dediniz? Haramın ağırlığıdır bu. Anlamıyor musunuz? Bu iktidar size haram oluyor... C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear