26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 15 Ağustos 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Eren’i oraya neden götürdünüz?ABCEYILKAILNAİYNITONRE Trabzon’un Maçka ilçesinde PKK’li teröristlerin açtığı ateşle şehit olan 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün annesi tek isteğini gözyaşlarıyla anlattı Trabzon Maçka’da PKK’li teröristlerin erzak çaldığını ihbar eden ve girdikleri evi gösterirken teröristlerin açtığı ateşle şehit olan 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül, “Eren’in oraya götürülmesi yüzde 100 değil, binde 1000 ihmaldir. Eren’in oraya neden getirildiğinin cevabını istiyorum. Yetkililerden tek isteğim çocuğumun oraya götürülme nedenini bana bulsunlar. Hiç böyle bir adalet olur mu?” dedi. Maçka ilçesi Sukenarı Mahallesi Çatak mevkiinde bir akrabasının evinde taziyeleri kabul eden acılı anne Ayşe Bülbül, evinde yaşanan hırsızlık olayına ilişkin yaşananları anlattı, telefonla ihbarda bulunduklarını, komutanların da kendisini değil çocuğu Eren’i aradığını söyledi. İhbar sonrası telefon trafiğinin sıklaşması üzerine oğluna “Bunlar, bizi terörü besliyoruz diye suçlamasın” dediğini anlatan Ayşe Bülbül, “Baktık ki evin çevresinde izler var. Hep ezilmiş. Dedim ‘Oğlum baksana buraya gelen köyden biri değil. Gerçek terörist.’ Benim de Eren’in de numarasını aldılar. Eren aradı çaldırdı komutanı ‘Komutanım evin gerileri falan hep ezildi’ dedi. Komutan da Eren’e ‘Resimlerini çek de bana at’ demiş. Çocuk da çekti attı. Sonra biz yaylaya gittik. Eren de amcasına fındık toplamaya gitti. Ama Eren’i sürekli arıyorlardı. Yahu bu çocuğu niye arıyorsunuz? Beni arayın.” Eren’in oraya götürülmesinde ihmal olduğunu ifade eden anne Bülbül şöyle konuştu: “Eren’in oraya götürülmesi yüzde 100 değil, binde 1000 ihmaldir. Eren’i cuma namazından sonra bekleyip alıp gitmenin sonucunu istiyorum. Başbakanımızdan, bakanımızdan, yetkililerden Eren’in oraya neden getirildiğini öğrenmek istiyorum. Tek şunu düşünüyorum; ‘Ya biz bakalım bu ço cuktan bilgi alabilir miyiz, bakalım acaba bunlar mı bunu besliyor?’ diye düşündüler. Biz nerede besleyeceğiz onları ormanın dibinde. Nasıl besleEren yecektim ben Bülbül kadın kişi eşim yok, çocuklarım yok. Ne diyerek besleyecektim? Madem besledim, niye duyurdum? Sonuçta biz ihbar ettik, evimiz soyuldu.” Can güvencesi talebi Yetkililere seslenen gözü yaşlı anne Ayşe Bülbül, şunları söyledi: “Geldiler ifadeler bitmiş. Eren’in oraya neden getirildiğinin cevabını istiyorum. Yetkililer sorsun soruştursun. Benden ifade alanlar sadece benim yanıma gelmedi kızlarım da yanımdaydı. Benim evim soyulsun önemli değil ‘Ormanın dibinde ben can güvencesi istiyoruz’ dedim. Hiç böyle bir adalet olur mu? Ben yalnız değilim çoluk çocuğum var. Bunlar ne olacak. Ben 30 sendedir oradayım. Yetkililerden tek isteğim çocuğumun oraya götürülme nedenini bana bulsunlar. Benim çocuğum şehit olmak isterdi ama askerde şehit olmak isterdi, kapının önünde değil. 18 ay önce babasını kaybettim ondan sonra da Erenimi kaybettim. Cumhurbaşkanıyla görüştük. Ne arzum varsa temin edeceklerini söyledi. ‘Eren’in kanını yerde bırakmayacağım’ dedi. Ne desin başka. Önce can güvenliği istiyorum, sonra da camideki bir çocuk oraya niye bir daha gitti?” ‘Neden oraya gitti?’ Oğlu Eren ile son görüşmelerini anlatan ve teröristlerin yakalanmasını isteyen acılı anne Bülbül, “Eren’e en son ‘Fındıktan sonra bir bak etrafı bir kolla’ dedim. O da bana ‘Anne ben gelemem bir daha buraya korkarım’ dedi. Ben dediğimde korktu da bunlar Eren’e ne dedi de korkmadı. Ne tepki aldı da gitti oraya? Ben kendimi suçlu hissediyorum. Eren oraya neden getirildi. Bu sorunun cevabını istiyorum” diye konuştu. l DHA İDDİALAR İÇİN soruşturma Trabzon’da 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün de yaşamını yitirdiği saldırıyla ilgili aileden gelen ihmal iddiaları araştırılacak. Maçka Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı adli soruşturma sürerken, İçişleri Bakanlığı’nın da Trabzon’a müfettişler göndereceği öğrenildi. CHP’den yasa teklifi CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Trabzon Maçka’daki terör saldırısında çatışma esnasında hayatını kaybeden 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün resmiyette de şehit sayılması ve ailesinin şehit ailesi imkânlarından yararlanması için kanun teklifi verdi. Tanal, “15 yaşında gencecik bir çocuk hayatını, gençliğini hiçe saydı ve belki de operasyonun kaderini değiştirdi. Bu devletin Erenlere sahip çıkması, kahramanlık hikâyesini unutturmaması gerekir. Bu topraklarda yetişmiş daha nice yiğidimiz, gizli kahramanımız var. Devletin gereğini yapıp, ülkenin kahramanlarına kol kanat germesi, sahip çıkması gerekir. Şehidimiz Eren, sadece sözde değil, resmi anlamda da şehit sayılmalıdır. Hatta ailesi de şehit ailelerine tanınan haklardan yararlanmalıdır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ADI OKULUNDA YAŞAYACAK Trabzon’un Maçka ilçesinde PKK’li teröristlerin erzak çaldığını ihbar eden ve girdikleri evi gösterirken teröristlerin açtığı ateşle şehit olan 15 yaşındaki Eren Bülbül’ün adı eğitim gördüğü Maçka Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne verildi. Okulun adı Şehit Eren Bülbül Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak değiştirildi. l DHA 16. yaş gününde kibir çıkışı haber 5 Bedel… Yağmur dindi, bulutlar çözüldü… Ay ışığı vurdu odaya… Sırılsıklam olmuş bir gecenin içinde tarifsiz yalnızlıkları yaşıyordu kent. Yıllar önceye gitmişti ister istemez… Ege kıyılarında deprem dur durak bilmiyordu. Manisa, Muğla, Bodrum sarsılıyordu. O yılları anımsadı. Adapazarı, İzmit, Yalova, Gölcük, Değirmendere. Çok sayıda ölü ve yaralı… O çığlıklar, haykırışlar… O ölümün soğuk yüzünü görmüştü insanlar göçük altında kalan çocuklarını, analarını, babalarını ararlarken. Yıl kaç mı? 17 Ağustos 1999… Siyasal erk hem aymaz hem de vurdumduymazdı. Vahşi kapitalizmin yüzü bir kez daha görülmüştü. Talana ve soyguna göz yumanlar bir kurtarıcı gibi ortalıkta dolaşıyordu. Uyku bir ağacın dalları gibi sarmıştı bedenlerimizi. Solumalar sessiz bir ışıkta rüzgâr gibiydi. İnsanlar karamsarlık içindeydi. Gözlerimiz yumulu, kirpiklerimiz sulara sürtüyordu. Bir genç kadın, o gece sarsıntıyla uyanmış, yatağının üzerinde sallanan ampule bakmıştı sadece. Bir erkek zamanın akışında, engin sulara yönelmişti, sevdanın görünmeyen yüzünü yakalamak için. Onlar hiç ölümü düşünmemişlerdi… Düşlerinde ne Pablo Neruda ne Cemal Süreya vardı. Sanıyorum bilmiyorlardı plaza ölülerini ya da nitrat adamlarını. Sessiz çığlıkların içinde griler giderek çoğalmaya başlamıştı… HHH Halkın ölümü her zamanki gibi oldu. Kökleri arasında yıkandı kan. Yalnızlığın bahçelerinde dolaştık kaygılı ve hüzünlü. Her şeye karşın umuda sarıldık. Geceleri o korkulu uyuyan adam, Jacques Prevert’in perceresinden o geniş sokağa bakıyordu. Menevişli bir gökyüzü belki de ona gülümsüyordu. Yalansız bir evrende yaşamak isteyen çocuklar, temel hak ve özgürlükler istiyordu. Bu özgürlüklerin düzeyini, çağdaş bir toplumun olmazsa olmaz koşulu olduğunun göstergesi olarak görüyorlardı. Yalansız bir evrende yaşa mak isteyen çocuklar hainliğin, puştluğun, ikiyüzlülüğün bedelini ödüyorlardı. Tüm bu olup bitenleri izleyen düşçü baba, sarı yaz çiçeklerini kokladı, düşen takvim yaprağına baktı: “Acımız büyük” O büyük reklam… “Adapazarı, İzmit, Gölcük, Yalova, Değirmendere” Sonra aklına gelen bir şiiri okudu: “Bilsin ki benim yüreğimdir içli dışlı atan Bu acılar, ocağının acımtırak gülleridir Ufukları şiire benzer güzelliğiyle donanan” A. Kadir, ses verdi bu şiire: “Beni dağ başında böyle yapayalnız kodular rüzgârlara, kuşlara, bulutlara yakın Senin etinden tırnağından ayrı, Senin kokundan uzak.” Hani mor menekşeler, kırmızı güller vardır, öyleydi hayat. Öyleydi, hüzün toplamak o topraklardan. Sanki yüreğimizden söküyorlardı tüm çiçekleri… Tüm umutları, sevgiyi, hayatı… HHH Yaşam sürüp gidiyor işte… Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Emre İper… Onlar Silivri’de tutuklu arkadaşlarımız bizim… Hepsi ama hepsi, demokrasinin laiklik temelinde yükseleceğine inanan arkadaşlarımız. Dedikleri şu: “Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir…” Onların toplumsal talepleri var. Onlar basın özgürlüğünü temsil ediyor. Onlar hücrelerinde boş durmuyor, tüm gün gazete, kitap okuyor, televizyon seyrediyor… Onları çok özledik çok… Eminim biz dışarıdakilerden daha iyi analiz yapıyorlar. Akın, Murat, Kadri, Ahmet, Emre’nin sağlık durumlarıda çok iyi… İşte böyle sevgili okur… Yağmur dindi, bulutlar çözüldü… Masmavi bir gökyüzü. İçerideki arkadaşlar için Cahit Külebi’den bir şiir… İyi gelir mi bilemiyorum… “Bu gece, bu gece Uykusuzum, kederliyim, deliyim Yüzünde uzak sevgilerin derin aydınlığı Durmalıyım şehir şehir, yıldız yıldız karanlıkta Bu gece ölmemeliyim.” Kuruluş yıldönümü kutlamalarında konuşan Erdoğan, yine sık sık CHP’ye çattı. Partide beklenen kadro değişimine ilişkin ise ‘Bu bir tasfiye harekâtı değil” dedi AKP’nin 16. kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “O gurur, kibir var ya; ayaklar altına alabiliyorsak, tevazuda toprak gibi olabiliyorsak yol açıktır” ifadelerini kullandı. Partisinin kuruluş yıldönümünde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Erdoğan, “Almanya’nın Focus dergisine AK Parti’yi şikâyet etmekle iktidar olamazsın. Her türlü yolsuzluğu yapmak suretiyle AK Parti’yi alt edemezsin” ifadelerini kullandı. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri “Dünden Bugüne AK Şarkılar Konseri” ve “AK Parti’nin 16 yılı” belgeseli ile başladı. Etkinlikte okunan duada imamın, Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, devlet kademelerinde görev yapan tüm çalışanlar için “muvvaffak eyle” duasını okuması dikkat çekti. Etkinlikte, Erdoğan konuşmasında şu ifadeleri kullandı: Kibri yenersek yol açık: Yeter ki nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi unutmayalım. Biz istikametimizi şaşırmadıktan sonra önümüze çıkartılan engellerin yol açtığı sarsıntıların üstesinden gelmemiz kolay. O gurur, kibir var ya; ayaklar altına alabiliyorsak, tevazuda toprak gibi olabiliyorsak yol açıktır. 2012 yılı bazı şeyler su yüzüne çıktı: Bunlarda kumpas teorisi çalışıyor. 2011 yılı seçimleri öncesinde siyaseti kasetler yoluyla dizayn etme projesinin en iğrenç şekilde işletildiğini görüyoruz. 2012 yılı ünlü MİT krizi sebebiyle artık bazı şeylerin iyice su yüzüne çıktığı bir yıldı. 2014 MİT TIR’ları olayları en büyük ihanetlerden bir tanesi. Tüm çabalarına karşın 2014 yerel seçimlerinden başarı ile çıktık. 16 NİSAN DÖNÜM NOKTASI: 16 Nisan halkoylaması ilk defa yönetim sistemimizi doğrudan değiştirdiğimiz dönüm noktasıdır. AK Parti bu mücadelenin lokomitifidir. Hiç kimse kerameti kendisinde görmesin. Yolsuzlukla BİZİ alt NECATİ SAVAŞ edemezsin: Eğer iktidar istiyorsanız çalışacaksınız. Yoksa Almanya’nın Focus dergisine AK Parti’yi şikâyet etmekle iktidar olamazsın. Kalkıp yalan dolan her türlü yolsuzluğu yapmak suretiyle AK Parti’yi alt edemezsin. Tasfiye harekÂtı değil: Bu defa çok daha köklü bir değişime ihtiyacımız var. Yılların verdiği bir yorgunluk ve yıpranmışlık sebebiyle görevini devretmeye hazır arkadaşlarımızın olduğunu biliyoruz. Yeni bir süreç, tasfiye harekâtı değil. FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile iltisaklı kişileri partimizden uzak tutmak en başka gelen görevimizdir. l ANKARA / Cumhuriyet Gül katılmadı mesaj yolladı Eski Cumhurbaşkaunı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından davet edilmesine karşın ‘mazeret bildirerek’ etkinliğe katılmadı. Törene, Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Meclis Başkanları Bülent Arınç, Cemil Çiçek ve Mehmet Ali Şahin; eski bakanlar Egemen Bağış, Sadullah Ergin, Hüseyin Çelik, Ali Babacan, Yalçın Akdoğan da katıldı. Etkinliğe katılmayan Abdullah Gül, “AK Parti kuruluş dönemindeki değer ve politikaları kendine yeniden rehber edinip evrensel demokrasi kriterleriyle kendi değerlerini meczederek yoluna devam etmelidir” mesajını gönderdi. Yıldırım: Koltuk sevdalısı değiliz Etkinlikte konuşan Başbakan Binali Yıldırım, “Biz davamıza da kurucu ilkelerimize de liderimize de gönülden bağlıyız. Biz düşmanlıktan değil, dostluktan yanayız. Biz koltuklara, mevkilere, makamlara değil Türkiye’ye, milletimize sevdalıyız. Bu çınarın kökü devlet, gövdesi Cumhuriyet, dalları millet, yaprakları ay yıldızlı bayrağımız oldu. Yolumuz Selçuklu’nun, Osmanlı’nın, Cumhuriyet’in yoludur, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın muasır medeniyetler yoludur” diye konuştu. önce Sonra Erdoğan ‘Cumhuriyeti’, profillerinden sildi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başkanlık sistemini getiren anayasa değişikliğinin ardından Genel Başkanı olduğu AKP’nin kuruluş yıldönümünde, sosyal medya hesaplarında bir değişiklik yaptı. Erdoğan’ın sosyal medya hesaplarındaki isim kısmından “Türkiye Cumhuriyeti” silindi. Erdoğan’ın Facebook hesabından “Türkiye Cumuhuriyeti Cumhurbaşkanlığı” ibaresi, “Türkiye Cumhurbaşkanı” olarak değiştirildi. Bir de “AK Parti Genel Başkanı” ibaresi konuldu. Aynı değişiklik, Erdoğan’ın twitter hesabında da yapıldı. Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere hükümet üyelerinin sosyal medya hesaplarında “Türkiye Cumhuriyeti” ifadesini kullanmayı sürdürdükleri görüldü. “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhurbaşkanı” tartışması 2010 yılında da yaşanmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’nde düzenleyeceği 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreni için hazırladığı davetiyede “Türkiye Cumhurbaşkanı” ifadesini kullanmıştı. CHP’nin “Cumhuriyet yoksa, Cumhurbaşkanı da yoktur” yönündeki tepkisine Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen yanıtta, aynı ifadeyi, eski Cumhurbaşkanları Ahmet Necdet Sezer ve Süleyman Demirel’in de kullandığını açıklamış ve resepsiyon davetiyelerinin fotoğrafları paylaşılmıştı. l Ankara/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear