26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 15 Ağustos 2017 2 sibelbahcetepe@gmail.com ‘Ölümcül hastalıklara kalkan oluyor ’ Yetişkinlerin aşılanma oranları ülkemizde halen istenilen seviyelerde değil. Oy sa aşılarla pek çok hastalıktan kur tulmak mümkün. Gazi Üniversite si Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hasta lıkları Ana Bilim Da lı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol, eriş kin aşılarının özellik le 50 yaş ve üzeri has talarda ölümcül hasta SİBEL BAHÇETEPE lıklara karşı bir koruma sağladığını belirterek “Zatürree aşısının Türkiye’de uygulanma oranı yakla şık yüzde 1’lerde. Eğer aşılar isteni len düzeyde yapılırsa her yıl dünya da gripten ölen 500 bin insanın yüz de 80’i, zatürreeden ölen 34 milyon insanın da 3’te biri ölmez” dedi. Prof. Şenol ile erişkin aşılamaları ve sorunlarını konuştuk. ‘Farkındalılık yeterli değil’ n Ülkemizde erişkin aşılamalarındaki en büyük sorun nedir? En büyük sorun hem erişkin bakımıyla ilgilenen hekimlerin, hem de erişkinlerin kendilerinin bir aşı gereksiniminin farkında olmamaları. n Erişkinlere hangi aşılar uygulanıyor? Aslında çocukluk çağında yapılan bütün aşılar eğer eksiklik varsa erişkinde tekrarlanmalı. Erişkin aşıları, grip, zatürree, zona ve tetanos aşılarıdır. n Erişkin aşılarının yapılmaması ne gibi sonuçlar doğurur? Erişkin aşıları özellikle 50 yaş ve üzeri hastalarda ölümcül hastalıklara karşı bir koruma sağlıyor. Mesela Avrupa’da inanılmaz bir rakam var yılda 34 milyon kişi zatürreeden ölüyor. Bu ölümler aslında önlenebilir. Dünyada gripten ölenlerin en aşağı yüzde 6080’i aşılama yapılsa önlenebilir. Gripten ölümlerin yüzde 80’i 65 yaş üzerinde ve bunların en az yüzde 80’i yine önlenebilir. Trafik kazalarından daha ölümcül rakamlardan söz ediyorum net olarak. Dolayısıyla bütün bu önlenebilecek ölümler farkındalık eksikliği ve gereksiz ve spekülatif tepkiler nedeniyle tek bir enjeksiyonla, iki kuruşa önleyeceğimiz şey için ya binlerce lira harcamamıza ya da kişilerin sakat kalmasına ve ölmesine neden oluyor. n Dünyayla Türkiye’yi karşılaştırdığınız zaman durumlar nasıl? Çocukluk çağı aşılamalarında Türkiye çok başarılı, dünyayla eşit gidi Aşı ile pek çok hastalıktan korunmak mümkün. Ülkemizde özellikle erişkin aşılamaları kötü durumda. Dünyada yılda 3–4 milyon kişi zatürreeden ölüyor. Yine gripten ölümlerin yaklaşık yüzde 6080’i aşı yapılsa önlenebilir mülteciler ve aşılama n Mülteci ve göçmen sorunu artık dünyanın ve ülkemizin de içinde olduğu bir durum. Bu gruplarla ilgili aşılama oranlarında ne durumdayız? Suriye’deki sağlık sistemi çok iyi aslında, göç yollarında kaybedilmiş süreçler hariç. Aşı programları dünyayla koşut aslında ama yollarda kaybettikleri bir sürü şey var. Avrupa’da her kızamık salgını çıktığında ‘Suriyeli mülteciler mi?’ diyorlar. Hayır aşı karşıtları bu salgınların nedeni kendileri. Grip ve zatürree ölümcül hastalıktır. O nedenle aşıları da son derece etkin bir yöntemdir. Tetanos aşısı ayağa iğne batınca yapılan bir aşı değildir, her erişkinin 10 yılda bir yaptırması gereken bir aşıdır. Prof. Esin Şenol yor ve pek çok aşıyı da ekleye yapılmış olmasını öneriyorum. rek tamamen dünya standartlarını Bizdeki rakamı söyleyeyim toplam yakaladı. Ama erişkin aşılamasın satılan grip aşısı nüfusun yüzde da çok iyi olduğumuzu söyleyeme 3’üne tekabül ediyor, inanılmaz kö yeceğim. Sağlıklı yaşam koşulları tü rakamlar Türkiye’de. nı rapor eden kuruluşların söylediği şu var. Dünya nüfusu yaşlanıyor, o ‘Bebeği sakat bırakabilir’ yaşlanan nüfusun fonksiyonel yaş n Buradaki hafifletici durum lılar olabilmesi aşılarla çok yakın gribin önemsenmemesinden mi ilişkili. Bu nedenle de bir toplum kaynaklanıyor? da grip ve zatürree aşılarının en az Evet, gribin öldürücü bir hastalık 65 yaş üzerindekilerin yüzde 90’ına olduğunu bilmiyorlar. Bir gebe grip geçirdiğinde bebeğinin sakat kalma riski olduğunu, o gebeyi öldüreceğini bilmiyorlar. İspanyol gribi 50 milyon kişiyi öldürdü. Birinci Dünya Savaşı’ndan çok insan öldü. n Farkındalığı artırmak için önereceğiniz bir şey var mı? Aslında hekimlere çok görev düşüyor. Biz de Klinik Mikrobiloyoji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği olarak kendi branştaşlarımızın ve ilgili paydaşların aile hekimleri ve ilgili derneklerin farkındalığını artırmaya yönelik her sene eğitimler yapıyoruz ve bilgi içeren dokümantasyonlarla farkındalıklarını artırmaya çalışıyoruz. 65 yaş üstü nüfus bugün itibarıyla ülke nüfusunun yüzde 10’unu karşılıyor yani 68 milyon arasında ve katlanarak artıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 65 yaş için genç ileri yaş,. 6575’e gençileri yaş, 7585 orta, ondan sonra ileri yaş dedi. 2050 yılında dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünde her 10 kişiden 1 kişi 65 yaş üstünde olacak. SHMAASTALARININ GBAÖKZAÜNLIKTA Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, SMA hastaları için bakanlığın gerekli değerlendirmeleri yaptığını, tedavi konusunda çalışmaların sürdüğünü söyledi. Gündeme ilişkin açıklama yapan Gümüş, “SMA hastalarının ilaçlarının Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanması” ile ilgili bir soru üzerine, bakanlığın SMA hastalarıyla ilgili değerlendirmeleri yaparak SGK Başkanlığı’na ilettiğini söyledi. Hastaların tek tek değerlendirildiğini, bilimsel komisyon tarafından hangi hastaların ne kadar etkin tedavi olacağı konusunda çalışma yapıldığını aktaran Gümüş, “İlaçtan fayda sağlayacak hastalarımızın tedavileri karşılanacak. Hastaların listesi kendilerine ulaştırıldı” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet 190 95 TL, Nakil LİSTESİNE YAZILDI, ikinci gün sürpriz yaşadı Elazığ’da 3 ay içerisinde acil bir şekilde karaciğer nakli olması gereken ve nakil listesine yazıldıktan 2 gün sonra haber gelmesiyle büyük sürpriz yaşayan 5 çocuk annesi Gülten Sucu (53), yeniden hayata tutundu. 4 yıldır karaciğer hastası olan Sucu’nun karaciğeri son 6 ayda siroz hastalığı yüzünden iflas etti. Doktorların 3 ay ömür biçtiği ve acilen nakil olması gereken Sucu, Fırat Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne giderek nakil listesine yazıldı. Sucu’ya listeye yazılmasından 2 gün sonra, uygun karaciğer bulundu haberi geldi. Üniversite hastanesinde uzman ekip tarafından yapılan operasyonda Sucu’ya beyin ölümü gerçekleşen ve organları bağışlanan Adıyaman’daki Meryem Aslan’ın (54) karaciğeri nakledildi. Yeniden hayata tutunduğunu belirten Sucu, kayıt yaparken kendisine Gülten Sucu nakil çıkacağını hissettiğini söyledi. Sucu, “Çok sevinçliyim. Annemden yeni doğmuş gibiyim” diye konuştu. l İHA ‘Yeni bir hayata başladım’ Bursa’da yaşayan Emin Başaran (34), 3 yıldan bu yana mücadele ettiği karaciğer hastalığından, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen damar ve organ nakli operasyonuyla kurtuldu. Prof. Dr. Ekrem Kaya ve ekibinin gerçekleştirdiği operasyonla sağlığına kavuşan Başaran, “Gözlerimi açtığımda başka bir hayata başlamış oldum. Yeniden yediğim yemekten tat almaya başladım” dedi. Prof. Dr. Kaya ise şu bilgileri verdi: “Hasta karaciğer nakli listemizde bekliyordu. Fakat uzun bir süre uygun bir verici bulunamadı. Daha sonra bir arkadaşı kendisine organ verebileceğini ifade etmiş. Etik kuruldan izinler alındıktan sonra biz de nakli yapmaya karar verdik. Hastamızın ana toplardamarında hayati bir sıkıntı mevcuttu. Hastalık bu toplardamarı da neredeyse tıkamıştı. Canlı donörden toplardamar alamadığımız için kadavra vericiden elde ettiğimiz damarla operasyona başladık. Hastamız sonuç olarak sağlığına kavuştu.” l DHA Emin Başaran sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: ZARİFE SELÇUK Hangi Cumhuriyet 1 T ürkiye Cumhuriyeti... Cumhuriyet Halk Partisi... Cumhuriyet Gazetesi.... Her üç Cumhuriyet’in sorunu da aynı: 1) DinTarım toplumu olmaktan çıkamamış... 2) Feodal azgelişmişliğin değerler sistemini aşamamış... 3) Endüstrileşmesini tamamlayamamış, çevre ülke olmanın ekonomik bağımlılığından kurtulamamış... 4) Kentleşmesini doğru düzgün gerçekleştirememiş, kentlerini, kentsel yaşam biçimini gecekondulaşmaya kurban etmiş... 5) Eğitimini çağdaş dünya ile rekabet edecek bilimsel, teknolojik ve ideolojik düzeye taşıyamamış... Özetle, DinTarım toplumundan henüz EndüstriyelKentsel toplum aşamasına geçişi bile tamamlayamadan, dünyadan gelen Bilişim Toplumu aşamasının zorlamalarıyla karşılaşmış bir ülkede: Bütün bu sınırlama ve kısıtlamalara karşın Temel Hak ve Özgürlüklere dayalı Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasi’yi kurmak, işletmek ve bu amaçla da onu hem uygulamaya hem de savunmaya çalışmak. HHH Türkiye’de bugün, Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasiyi kurmanın, işletmenin ve savunmanın önündeki en büyük engel: “Çoğunluk Baskısının”, Temel Hak ve Özgürlükleri kullanarak, bu özgürlükleri yok etme tehdidi ve tehlikesidir. Bu tehdit ve tehlike, Yirminci Yüzyıl’ın ilkyarısında, EndüstriyelKentsel Toplum aşamasındaki Avrupa’da gerçekleşmiş, bütün dünyayı kana boyamış, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Bundan ders alan insanlık, bir daha Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasiyi, “Çoğunluk Baskısına” kurban etmemek için: 1) Temel Hak ve Özgürlükleri koruyan Anayasa Mahkemelerini oluşturmuş... 2) İfade ve Muhalefet Özgürlüğünü sağlamak için de Basın Özgürlüğünü güvence altına almıştır. Ne yazık ki 21. yüzyılda Türkiye, 1961 Anayasası ile yakalamaya çalıştığı KentselEndüstriyel Toplum modelinden: 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 12 Eylül 2010, 15 Temmuz 2016, 20 Temmuz 2016 ve 16 Nisan 2017 askeri ve sivil darbeleri ve halkoylamalarıyla, insanlığın İkinci Dünya Savaşı öncesine kadar kadar gerilemiştir. Bugün ise bu gerileme sonucunda, hem Özgürlükçü Demokrasiyi koruyan bir Anayasa Mahkemesi’nin hem de Bağımsız ve Özgür bir Medya’nın işlevlerinden yoksun hale gelmiştir! HHH Çoğulcu Demokrasinin Temel Hak ve Özgürlüklerini, kendi Irkçı/Milliyetçi veya Dinci/Mezhepçi Faşist rejimlerini kurmak için istismar edenler... Toplumu Monist, Tekçi, Tekilci bir değerler sistemine ve bir baskı rejimine kurban etmek istemektedirler. Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Gazetesi de elbette bu saldırılardan etkilenmekte, ama özlerindeki Çoğulcu Demokratik Rejimi koruma içgüdüsüyle DİRENMEKTE, Temel Hak ve Özgürlüklere sahip çıkmaktadır. Gerek Türkiye Cumhuriyeti’ne, gerek Cumhuriyet Halk Partisi’ne, gerekse Cumhuriyet Gazetesi’ne karşı olan baskı ve saldırılar işte bu DİRENİŞTEN dolayı son günlerde yoğunlaşmıştır: İktidar borazanı haline gelen medyadan farklı ses çıkaran Cumhuriyet Gazetesi’ne de bilim karşıtlığı ve şeriatçılık monte edilmek istendiğinde; bu montaj doku uyuşmazlığından dolayı gerçekleşemeyince, iktidarın borazan kadrosu koro halinde saldırmaya başlamıştır! Durum hiç de şaşırtıcı değildir: Medyanın çoğunluğunu denetleyen doğrudan iktidar organlarına bir diyeceğim yok; zaten tetikçilerin işi bu. Her tarafta her zaman sesleri duyulan, “Yetmez ama ‘Evet’çiler”e de şaşırmıyorum, zaten aynı aymazlıkla iktidarı bu noktaya taşıyan (kendi deyimleriyle, affedersiniz) “Kullanışlı aptallar” onlar değil mi. İktidara biat eden “Eski Ana Akım Medya” sözcülerinin saldırılarını da gayet iyi anlıyorum: Bir zamanlar “Çokseslilikle” övünürken, en çok okunan yazarlarını bile biat uğruna kurban ettikten sonra (üstelik tam bu sırada emirle adam atmamışlar gibi) yaşadıkları ezikliği dışa vuruyorlar. Benim ne diyeceğim ise belli: DİREN CUMHURİYET... DİREN DEMOKRASİ... DİREN TÜRKİYE CUMHURİYETİ... DİREN CUMHURİYET HALK PARTİSİ... DİREN CUMHURİYET GAZETESİ... C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear