26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 1 Ağustos 2017 14 Hüsnü Mahalli ve Erdinç Bakla: 30 metre ve 3000 yıl arayla... Bodrum’da, Dibeklihan Kültür ve Sanat Merkezi’nde, 25 Temmuz söyleşisinde Hüsnü Mahalli ile beraber olduk. Batı emperyalizminin yüz yıllık bölge planı hakkında şu öngörülerde bulundu: 1) Batı, Lozan’ı kabul ederken kafasında, Sevr’i bir asır erteleme kararı vardı. 1920’deki Sevr, 2020’ye ertelendi. 2) Arapların eline Filistin oyuncağını tutuşturdu, onlar Filistin kavgası ile İsrail’e kilitlendiler. 3) Lozan’la tapusu alınan Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin başına da Kürtleri musallat etti. Barzani’den başlayarak PKK’ye kadar işleri, bugünkü sorunlar yumağının içine soktular. 4) Ve Türkiye bugün yaşanan fiili durum ile 2020’de Sevr’e doğru götürülüyor. Ve Mahalli ekliyor; “Bu durum beni ürkütüyor”. Bütün bu gidişat, Sevr’i bir asır sonra uygulamaya koymak içindir. Mahalli’nin çarpıcı ancak bugünkü fiili gidiş ile örtüşen öngörüsüne belki bir iki ekleme yapmak gerekir: Sohbet toplantısında da öne sürdüğüm gibi; Türkiye emperyalist güçler tarafından bu sonuca götürülmek istenirken ortada bir sacayağı oluştu. Türkiye’de emperyalizmin Lozan’ı parçalama hedefleri konusunda, “emperyalizm, Kürtçüler ve dinciler” üçlü bir işbirliği kurmuş durumdalar. FETÖ bunun koçbaşı yapıldı; emperyalizm, Kürtçülük ve dincilik birleşti. Atatürk Türkiyesi’nin kurumlarını ve değerlerini ortadan kaldırmak istiyorlar. Dinciler, bölücüler ve emperyalistlerin hedefleri bütünleşmiştir. Benim bu değerlendirmeme Mahalli de katıldı. Hedefleri Lozan’ı, Cumhuriyeti, Atatürk devrimlerini yıkmaktır. Ergenekon ve Balyoz bu hedeflere yönelik olarak yapılmıştır. Mahalli’ye göre “İslamcılığın radikali, ılımlısı olmaz. Müslüman Kardeşler, El Nusra, El Kaide, IŞİD bir bütünün parçalarıdır”. Bu bir havuzdur. Sacayağının Türkiye’de son 20 yılda hızlandırılan oluşumu, ülkede iki katmanlı bir kutuplaşma üretti. Geldiğimiz çarpıcı ikilem Yaşam tarzından ekonomiye, eğitim politikasından siyasete, askere ve polise kadar uzanan çift katmanlı Türkiye. Aynen tutuklu Kadri Gürsel’in savunmasında ifade ettiği gibi. Demokrasi ve faşizm tarafları karşı karşıya. Uygar ve çağdaş yaşam tarzından yana olan laik insanlarla, Medeni Kanun’u yüz yıl öncesine götürmek isteyenler cepheleşmişler. Cumhuriyet ve Sözcü’ye yapılan saldırılardaki “trajikomik iddialar” bu kutuplaşmanın taraflarını zaten açıklıyor; güzellikler ve çirkinlikler kutuplaşmışlar, çağdaşlık ve çağ dışılık karşı karşıya. Hüsnü Mahalli ile söyleşmeden önce, yandaki salonda değerli sanatçı dostum Erdinç Bakla’nın “Anadolu tanrıçalarından eski uygarlıklara kadar uzanan olağanüstü güzellikteki eserlerini” doya doya seyrettim, keyif aldım. Arkasından bu defa Mahalli’nin Türkiye’deki ve dünyadaki “çirkinlikleri” gözler önüne seren çarpıcı vahşete tanık oldum. Dünkü tanrıçalardan bugünkü emperyal tanrılara... 30 metre yan yana, güzellik ve çirkinlikler sergilenmişler. Bizler de arada sıkışıp kalmışız. Aynen, ülkenin gericilik ve çağdaşlık arasında sıkışıp ezilmesi gibi. Bir yanda Mahalli’nin vahşet öngörüleri, öte yanda Erdinç Bakla’nın uygarlık anıtları. 30 metre ve 3000 yıl arayla aynı mekânda... HHH Sevgili dostum Yılmaz Büyükerşen; tarih boyunca halkçı başkanlar, halk düşmanları ve uşaklarının saldırılarına hep uğradılar, geçmiş olsun dileklerimle... 1 AĞUSTOS 2017 SAYI: 33536 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.08 03.58 04.28 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.53 13.18 17.10 05.40 13.02 16.53 06.06 13.25 17.13 Akşam 20.29 20.11 20.30 Yatsı 22.06 21.45 22.01 haber TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ “V aliler” ve “büyükelçiler”; hükümeti değil, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni temsil ederler. Üniversiteden “diplomasi” bölümü mezunları, “Dışişleri Bakanlığı’nda (Hariciye Nezareti değil)” yapılan yabancı dil ve meslek eğitimi dersleri sınavlarını kazanmalarından sonra “meslek memuru” olarak göreve başlarlar. Daha sonra“başkâtiplik” sınavından geçmeleri gerekir. Zamanla “elçi” ve “büyükelçi” unvanlarını kazanırlar. Her diplomat “büyükelçi” olacak diye bir kural yoktur. HHH “AKP Hariciye Nezareti”, “büyükelçiler kararnamesi” yayımladı. Geleneksel kurallara göre, dört atama “büyükelçi” değil, “sefir” ataması niteliğinde! Biri, Amerikan vatandaşı, türbanlı Merve Safa Kavakçı Kuala Lumpur’a ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Betül Sayan Kaya’nın da türbanlı ablası Ayşe Hilal Sayan Koytak Kuveyt’e atandılar. Eski AKP Şanlıurfa Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Emin Önen Pekin’e, eski AKP milletvekili Murat Mercan da Tokyo’da “Türk Sefirleri” yapıldılar! HHH Merve Safa Kavakçı’yı (49) anımsayalım... 2 Mayıs 1999’da TBMM’de ant içme törenine başörtülü gelince, Meclis’ten çıkartılıp dokunulmazlığı kaldırılmış, “ABD vatandaşı olduğunu” bildirmediği için vatandaşlıktan da çıkartılmış, 1999’da ABD’ye yerleşmişti. Kavakçı, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı İslam Hukuku Profesörü Yusuf Ziya Kavakçı ile 5 Mart 1999 tarihin de de “kutsal kitap” ÖzAgecanr üzerine yemin ederek ABD vatandaşı oldu, Türkiye’ye döndü. Fazilet Partisi İstanbul milletvekilliğini kazandıysa da... Yemin edeceği gün Kavşak TBMM’ye türbanıyla girdiğinde, salonda Bir Sefirimizi Tanıyalım! büyük bir gerilime neden olunca Başbakan Bülent Ecevit kür süye çıkmış ve şöyle konuşmuştu: “Türkiye’de özel yaşamda kadın ların giyim kuşamına başörtüsüne kimse karışmıyor. Ancak burası özel yaşam alanı değildir. Devletin ge lenek ve kurallarına burada görev yapanlar uymak zorundadır. Burası devlete meydan okunacak yer de ğildir!” 13 Ekim’de yurtdışına çıkış yasağı Allah rızası için konuldu ve Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılı Alman dili uzmanı Gülseren Gülhan ğı, 18 Ekim 1999 gecesi, Kavakçı’nın Kavakçı’nın kızıdır. evinde arama yaptı. Anne ve babası 1974 sonrasında O gün devlete meydan okuyan, üniversitelerde ilk türban eylemi ya bugün devletin büyükelçisi yapılıyor! panlardandır. Türbanından dolayı HHH üniversitede tepki çeken annesi üni Kavakçı, Amerika’daki boşanma versitedeki görevinden istifa etmiş, kararının Türkiye’de de geçerli olma babası ise yetkisini keyfi kullandığı sı amacıyla Ankara 24. Asliye Hukuk gerekçesiyle görevinden alınmıştı. Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, 1982’de üniversiteden istifa edip kararın Abushanab’a tebliği için ABD’ye yerleşen babası, Kuzey Kavakçı’dan eski eşinin ABD’deki Texas İslam Birliği’nde görev almıştı. adresini istedi. Merve Hanım, 1988’de ABD’de Kavakçı, Abushanab’ın Türkiye’de üniversite (20 yaşında) birinci sı de adresi bulunduğunu söyledi, nıftayken Filistin kökenli, Ürdünlü, Tunus Caddesi’nde bir adres ver Amerikan vatandaşı, evli olduğunu di. Ancak savcılık iddianamesinde bildiği Ali Ahmad Abushanab ile Kavakçı’nın yanlış adres bildirerek evlendi, F. G. ve M. A. adlarında 2 sahtecilik yaptığı gerekçesiyle, 10 kızı oldu, 5 yıl sonra boşandı. yıla kadar hapsini istediyse de dava sonra kapandı. HHH 29 Ekim 1999’da işadamı Bekir Lütfü Yıldırım ile Hidiv Kasrı’nda (31 Özgen Acyaşında) ikinci evliliğini yaptı. Merve Hanım’ın gece kıyafeti biçimli giysisi Amerika’dan getirilmişti, türban üzerine kep takmıştı. 2005’te şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandı. 2010’da (42 yaşında) Adalet Partisi milletvekillerinden Nadir Latif İslam’ın oğlu Prof. Dr. Cihangir İslam ile üçüncü evliliğini yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun doktoru da olan Prof. Dr. Cihangir İslam, OHAL kapsamında şubatta “kanun hükmünde kararnameyle” ihraç edilen akademisyenler arasındaydı. Prof. Dr. İslam halkoylaması ile ilgili olarak AKP hakkında şöyle demişti: “Bu anayasa otoriterleşmeye doğru götürür. Yöneticilerin, bir toplum üzerindeki hâkimiyetini artırması, dinin temel felsefesine ters düşer. Din sivil bir şeydir. Din, resmi bir kurumsallaşma yönünde değil, insanlardan ve toplumlardan yana olan bir çağrıdır. Bu anayasanın bizi otoriterleşmeye doğru götüreceğini, hatta yarın öbür gün hukuk cambazlarının elinde totariterleşmeye yol açabileceğini düşünüyorum!” Kavakçı ile Prof. Dr. İslam’ın evliliği geçen yıl sona erdi. HHH Kavakçı’nın, Ağustos 2000’de, İngiliz casusu olduğu söylenen, Nakşibendi şeyhi Nazım Kıbrısi’yi bir otel odasındaki ziyaret fotoğrafı ortalığı karıştırmıştı! Filistin’deki aşırı İslamcı “HAMAS (İslami Direniş Hareketi)” adlı terör örgütünün sözcüsü İbrahim Gosa’dan “Cesur bir insan!” sözleri ile Kavakçı’ya, destek gelmişti... Müftüden, imamdanOlaylar ve GOrUSler EDİTÖR:NAZANÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr nikâh memuru olmaz TENNUR KOYUNCUOĞLU Dr., Avukat Müftülere ve müftülerin imamlara nikâh yetkisi veren kanun tasarısı birdenbire gündeme girdi. Aslında olan sert ve ani bir dönüşle kadın haklarının yok edilmeye çalışılması. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana laik olması gereken bir toplumun din toplumuna dönüştürülmesi çabaları, uzun süre saklı tutulmuş ise de belli ki hiç sönmedi. Bazen gizli bazen açık girişimlerle hep canlı tutuldu. Geçen hafta gündeme gelen ve müftülere nikâh kıyma yetkisi veren taslak da hızla ilerleyen bu stratejinin parçası. 1993 yılında da bu tür bir girişim yapılmıştı. 24 yıl sonra geldiğimiz nokta yine aynı. 93’teki girişim 1926 tarihli TMK, Cumhuriyetin devrim yasasıdır ve bu devrimin adına tek başına “kadın hakları devrimi” desek yeridir. Bu yasaya göre, evlilik işlemi belli koşullarla, devletin resmi memuru önünde yapıldığında geçerlidir. Amaç kadının her türlü sömürüsünün önüne geçmektir. Yıl 1997, İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu, İstanbul Barosu Dergisi “Biz Toplumun Yarısıyız” ekinde, “Laik Aile Yapısı Tehlike Altında” yazısında 1993 yılındaki girişimin altını önemle çizdi: “Eski Erzurum milletvekili Rıza Müftüoğlu ve dokuz arkadaşının, TBMM’ye 09.11.1993 tarihinde sundukları 743 sayılı, 1926 Tarihli TMK’nin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Teklifinin Gerekçesinde asıl amaç yazılıdır: Türkiye sınırları içinde yaşayan yüzde 99’u Müslüman olan toplumunu yasa uyarınca evlilik resmi işlemlerini ve evlenme sözleşmesini tamamladıktan sonra çoğu kez dinsel tören konusunda boşluğa düştüğü ve ehliyetsiz kişilerce bu işlemin yapıldığı bu nedenle de toplumsal bir huzursuzluk yaşandığı gözlemlenmektedir. DevletMillet kaynaşmasını sağlamak... TMK ilgili maddeleri (Önceki TMK 97, 109 ve 110) toplumumuzun kendi inançları ve istekleri doğrultusunda değiştirmek zorunlu olmuştur”. 1926 tarihli TMK yerine geçen 2000 tarihli TMK’de de kadınların tepkilerinden korkularak, evlilik işlemleriyle ilgili maddeler Evliliği “ibadetle” karıştıran, aileyi içeriğine bakmadan kutsallaştıran, kadın haklarını hiçe sayan bu ‘imama resmi nikâh’ tasarısı yok hükmündedir. Tüm kadınlar, özellikle İslam inancına bağlı olanlar bu yasaya karşı çıkmalıdır. Evlilik dünyasal bir kurumdur. Kurallarını din değil, hukuk belirler. da değişken nüfus kayıtlarına göre tanımlanması, kabul edilemez. Tasarıdaki “velayet ve vesayeti gerektiren hallere ilişkin bilgiler ‘sadece’ elektronik ortamda tutulacağı” kaydı, “oynak” velayet sistemine geçişi getirecektir.  Evlilik dünyevi aynen saklı tutuldu. TMK değişikliği sırasında yapılamamış olanlar, zaman içinde dolambaçlı yollarla denenmeye başlandı. İlk aşamada Anayasa Mahkemesi, resmi nikâh kıymadan, dini nikâh kıyan imam ve çiftlere ceza verilmesi kuralını ortadan kaldırdı. Arkasından yine Anayasa Mahkemesi kararı ile çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşını 15’ten 12’ye indirdi. Laik aile yapısı deliniyor Sonra sıra daha önce evlenmiş istismarcıların aldığı cezalardan kurtarılmalarına gelir. Kızlarının cinsel sömürüsüne göz yuman ailelerin evliliğe izin vermesi geçerli sayılır, istismar eden failin evlenme teklifi öne çıkarılır ve küçük kızın da onayı var sayılır. Yargı kararları da bu kılıfı bozmaz. Böylece İslama uygun biçimde kızların ergenlikle birlikte evlendirilmeleri fiilen gerçekleştirilir. Bir yasa ile kalıcılığı denenir. Geçen hafta TBMM’ye sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı’yla, “İl ve ilçe müftüleri de evlendirme memurları arasına eklenerek” laik aile yapısı delinmeye ve dine dayalı bir aile yapısına varılmaya çalışılıyor. Kız çocuğunun çocuğu! Bir başka sorun, evlendirilen küçük kızların çocukları olduğunda ortaya çıkacaktır. Şu anki ka nunda doğan çocukları, nüfus idaresine bildirme zorunluğu vardır. Bu durum istismar olgusunun ortaya çıkmasına, faile dava açılması ve cezalandırılmasına yol açar. Şimdi sıra evlendirilen küçük kızların doğurduğu çocukları saklamaya gelmiş durumda. Çünkü tasarıda “sözlü bildirim”in yeterli olacağı yazıyor. Velayet konusu Şöyle ki: TBMM’ye sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı “Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildiriminin nüfus müdürlüklerine ‘sözlü beyanla’ yapılacağını ve beyanın teyidi amacıyla mülki idare amirinin emriyle, aile hekimlerinin aracılığıyla araştırma yapılacağını” söyleyerek, zorunluluk sistemini zayıflatıyor, keyfilik getiriyor. Böylece küçük kızlara yapılan istismarı saklama kolaylığı da geliyor. Ayrıca tasarıda “Tanınan veya babalığa hüküm kararı ile soybağı kurulan çocukların, babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile nakledileceği” belirtiliyor.  Bu noktada “evlilik dışı doğan çocuğun annesinin yasal velayet hakkının”, ancak annenin kişisel nüfus belgesine yazımı, karışıklıklara yol açacak nitelikte. Bu çocuğun babası tarafından tanınması durumunda, anne tanınan velayet hakkının kendi aile kütüğününe işlenmemesi, TMK dışın Muhafazakâr toplumların sosyal yaşamında din üzerinden siyaset egemendir. Ailenin laik yapısı ve kadın erkek eşitliği, erkek egemen zihniyeti her zaman zorlar. Ülkemizde aile TMK’de hukuksal değerde düzenlenmiştir. Hukuk birliği temeldir. Bazı fazla bilmişlere göre müftü ya da görevlendirdiği imam karşısına gelen adayların sütkardeşi olup olmadığını da araştıracakmış. TMK’de böyle bir engel yok ki! TMK dışında bir uygulama, “hukuk birliği” ilkesine ve Anayasa’ya aykırıdır. Peki, imam başka hangi dini gerekçelerle evlilik ilişkisini denetleyecek? Evlilik ilişkisi serbest bırakılmak isteniyorsa, “yaşam ortaklığı sözleşmelerini” tartışabiliriz. Evlenmek isteyen kişilerin yaş ve sorumluluk yeterliliğini denetlemede devletin yetkili kıldığı tek resmi makam asıldır. Genel hukuk ilkeleri, insan hakları rafa kaldırılmıştır. Evliliği “ibadetle” karıştıran, aileyi içeriğine bakmadan kutsallaştıran, kadın haklarını hiçe sayan bu tasarı yok hükmündedir. Tüm kadınlar, özellikle İslam inancına bağlı olanlar bu yasaya karşı çıkmalıdır. Evlilik dünyasal bir kurumdur. Kurallarını din değil, hukuk belirler. Direnme hakkımızla, OHAL’in bu hukuk garebetini ortadan kaldıracağız. DANİMARKA pasaportumu ve göcmenlik kartımı 29/07/2017 tarihinde çaldırdım. Hükümsüzdür. Tine Kaalund Henriksen C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear