26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 27 Temmuz 2017 EDİTÖR: BURAK YURTTAŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 13 Sizlerle gurur duyuyorum Sevgili baba, Etrafta arkadaşlarımı geçeceğinden, keyifli zamanların bizi beklediğinden eminim. görüyorum bazen, Okul zamanlarında babaları yanların senin özlemini çok dayken... Sonra sen çektim. Bildiğin üzere geliyorsun aklıma. haftada sadece bir Zor günler yaşıyoruz kere, bir saat cam arka hepimiz, biliyorum. sından telefonla görüş Daha sonra yaşa me imkânımız olsa da dığımız bugünlerin sadece geçici sınav tarihlerim ile görüş günlerimiz olduğunu, beraber yaşayacak bir çakışınca seni ziyarete gelemedim. sürü günümüz olacağını düşünüyo İki ayda bir olan ve sadece bir saat rum. Bu da bana moral ve mutluluk süren açık görüşlerimize gelmek veriyor. içinse okuldaki sınavlara girme Okullar kapandı, karnemi aldım. Konservatuvar sınavına girdim, 90 alarak mezun oldum. Hayatımda bir kere yaşayacağım anlar yaşadım. İçimde büyüyen sevincimi senle paylaşmak istedim, ama sen yoktun işte. Hiç ayrılmak istemeden ayrı bırakıldık birbirimizden. Elbette üzülüyorum, fakat ileride birbirimizle paylaşacağımız daha bir sürü anıya sahip olacağımızı düşünüyorum. Bu karanlık günlerin dim. Zaten seni çok özlüyorum. Bir de hiçbir suçunuz olmadan senin ve arkadaşlarının 9 ay boyunca o güneş ışığı girmeyen koğuşlarda tutulmasına tahammül edemiyorum. Bir yandan da gurur duyuyorum sizlerle. Ülkemizdeki basın özgürlüğü için kendinizi feda ediyor, yapılan haksızlıklara, adaletsizliklere cesurca göğüs geriyorsunuz. Merak ediyor, kendi kendime soruyorum bazen. Eskiden fazla dan haftada bir öğren ci görüşleri de varmış, fakat OHAL nedeniyle kaldırılmış. Biz, çocuklarınızın suçu ne? Bizi niye babala rımızdan ayrı tutuyorlar? Ali Çelik Önder Çelik Oğlun Ali Vicdanınızın özgürlüğüne ilişemezler Babacığım, 9 aylık tutukluluktan sonra ilk kez mahkeme önüne çıkabildiniz sonunda. Evet, mektuplaşmamız hâlâ yasak ve sana hitaben yazdığım bu açık mektupta senin ve Cumhuriyet okurlarının zaten bildiği şeyleri yazıyorum. Aslında her şey yazıldı, çizildi, bundan sonra söylenecek sözler, tarihe not düşen avukatların ve sizlerin mahkemede yaptığı konuşmalar oldu. Size yöneltilen içi boş, akıl dışı suçlamaların aslı astarı olabilir mi diye sahiden merak edenler, 3040 yıllık kariyerlerinizde neler yazıp çizdiğinize, nerelerde durduğunuza bir bakmalılar. Ortalama bir akla ve vicdana sahiplerse tek derdinizin ve çabanızın demokratik, çağdaş, insan haklarına dayanan bir hukuk devletinde yaşamak olduğunu anlarlar. Ayrıca Seray Kart Üney Musa Kart hiç “kandırılmadığınızı”, Cumhuriyetin değerlerine zarar veren her türlü devlet içi yapılanmaya karşı kamuoyunu devamlı ve her iktidar döneminde uyarmış olduğunuzu da görebilirler. Yeter ki bakmak istesinler. Sırf senin bu gazetenin 1. sayfasında teröre ve darbeye karşı çizdiğin yüzlerce karikatür, kaçıranlar için, tekrar kitap halinde raflardaki yerini almalı! 11 sene olmuş Türkiye Gazeteciler Cemiyeti sana Basın Özgürlüğü Ödülü’nü vereli. Meslektaşlarından, okuyucularından onlarca prestijli gazetecilik ödülü almışsın. Gözaltına alındığın gün “Bunu dünyaya nasıl anlatacaklar” dedin. Şimdiye kadar gördüğüm; anlatamıyorlar... Ve dünya şaşkınlıkla izliyor. Dünyanın anladığı; siz işinizi yapmışsınız, saygın bir referans gazetesi olmayı amaç edinmişsiniz, iktidarın hatalarını cesurca söylemişsiniz ve sonunda sizi de bu kaotik dönemde araya kaynatarak bedelini ödetmişler. Sizin gibi gazetecilerin bir grup çağ dışı darbeciyle aynı suçlamalara ve muameleye tabi tutulması hafif bir bedel değil ve bu ülke için çok büyük bir utanç. Bu utanç tablosunda neler yok ki... Basit bir sağlık kontrolüne götürülürken ellerinizde kelepçelerle cezaevi aracında bek letildiğiniz uzun saatler, haftada 1 saatlik aile görüşünde cam arkasından konuşup, 2 ayda 1 saat de bir masada “karşılıklı” oturabilmemiz (masada yan yana gelince uyarı almamız), 9 aydır 7 adımlık havalandırmada volta atmaya çalışmanız, oradan başka bir hareket alanınızın olmayışı, akşam 8’den sonra oranın da kapısının kapatılması, o kuyu gibi havalandırmanın 7 metrelik duvarları yüzünden kışın güneşe, yazın ufak bir esintiye hasretiniz, her görüşmemizde “çok iyiyiz” deyişiniz ve bize hiç anlatmadığınız onlarca sıkıntı… Uzun tutukluluğunuzun iktidarı eleştirmenin cezası olduğu konusunda herkes hemfikir, fakat bu sürecin cezayı aşıp işkenceye dönüştüğü de artık bir gerçek. Bunun gibi onlarca haksızlığın ve zulmün bu ülkedeki milyonların canını ne kadar acıttığını en son Adalet Yürüyüşü’nde gördük. Onlar için “Itır, kekik ve lavanta kokuları arasında yürüyorlar” dedin, sevdiğin şu şiire atfen; Marifet hiç ezilmemek bu dünyada/ Ama biçimine getirip ezerlerse/ Güzel kokmak/ Kekik misali/ Lavanta çiçeği misali/ Fesleğen misali/ Itır misali / İsâ misali/ Yunus misali/ Tonguç misali / Nâzım misali (Bedri Rahmi Eyüboğlu) Biçimine bedenen getirirler de kuş gibi vicdanınızın özgürlüğüne ilişemezler. Seni çok seviyorum ve özlüyorum... Kızın Seran Almanlar tatil için Türkiye’yi tercih etmiyor Türkiye ve Almanya ilişkilerindeki gerginlik devam ederken, Almanların Türkiye hakkında ne düşündüklerine dair yapılan anketlerde Almanların Türkiye’de tatil yapmaktan kaçındığı sonucu çıktı. En son yapılan anketler Türkiye ile Almanya arasındaki artan gerginliğin Almanların Türkiye hakkındaki fikirlerine ve seyahat tercihlerine yansımaları ile ilgili tabloyu ortaya koydu. Der Spiegel’in yaptığı bir ankete göre, 5092 katılımcının yüzde 92’si Türkiye’deki mevcut siyasi koşullar altında bu ülkeye tatile gitmeyi düşünmüyor. Kamuoyu araştırması enstitüsü YouGov’un anketinde de benzer sonuçlar çıktı. Mevcut durumda Türkiye’ye ankete katılanların sadece yüzde 5’i seyahat etmek isterken, yüzde 89’u Türkiye’ye tatile gitmeyeceğini söyledi. Ankette 10 Almandan 8’i Türkiye’nin demokrasi olduğuna inanmadığını söylerken, ikili ilişkilerdeki mevcut gerginlik nedeniyle Berlin’in tutumunun Ankara’ya karşı sertleşmesini isteyenler de aynı şekilde çoğunluktaydı. Türkiye’nin AB üyeliği için ise ankete katılan Almanların yüzde 84’ü karşı olduğunu söyledi. Ankete katılanların yüzde 82’si ise Türk siyasetçilere Almanya’da etkinlik yasağı getirilmesini istedi. İş dünyası ‘diyalog’ dedi Türkiye ile Almanya arasındaki gerilim nedeniyle ekonomi dünyası da endişeli. Türkiye’deki iş dünyasının temsilcileri, tarafların bir an önce uzlaşı ve diyalog adımları atmasını istiyor. DW Türkçe’ye konuşan TÜSİAD Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası, Almanya’daki muadil iş dünyası örgütleri ile temas halinde olduklarını söyledi. İki ülkenin iş insanlarının olumsuz tablodan rahatsız olduğunu ifade eden Kaleağası, “Her iki ülke siyasetçilerinin yarattığı krizlerin sorumlusu iş dünyası değil, bedelini de iş dünyası ödememeli. Biz siyasetçilerin itidalli davranması gerektiğini düşünüyoruz” diyor. Bu süreçte ilişkileri normalleştirmek için her iki tarafa da görevler düştüğünü vurgulayan Kaleağası, tarafların “önce karşı taraf adım atsın” demekten vazgeçerek atılacak her adımın iki ülkenin de yararına olduğunu görmesi gerektiğini belirtiyor. Serbest bırakılmalarıULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ, ÇAVUŞOĞLU’NUN AÇIKLAMALARINA YANIT VERDİ için mücadele edeceğiz Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Brüksel’de AB Dış İlişkiler Yüksek Komiseri Federica Mogherini ile görüşmesi sonrasında düzenlenen bir basın toplantısında yaptığı açıklamalara Uluslararası Af Örgütü Avrupa Direktörü John Dalhuisen yanıt verdi. Dalhuisen “Dışişleri Bakanı’nın Uluslararası Af Örgütü’nü ‘güvenilir küresel bir kuruluş’ olarak kabul etmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak ‘faaliyetlerimizi özgürce yürüttüğümüz’ yönündeki beyanı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın diğer 7 insan hakları aktivisti ile birlikte parmaklıklar ardında olduğu şu durumda, cüretkâr bir iddiadır” dedi. ‘Çalışmalar meşrudur’ Martin Schaefer “İdil Eser’e yönelik absürt soruşturma herhangi bir menfur eylemi temel almamakta, tamamıyla Uluslararası Af Örgütü’nün meşru çalışmalarına dayanmaktadır” ifadelerini kullanan Dalhuisen “Eğer bu çalışma kriminalize edilirse, kuruluşun –ve tabii Türkiye’de daha genel olarak insan hakları hareketinin– çalışmalarını nasıl olup da sürdürebileceğini öngörmek zordur. Benzer şekilde, Taner Kılıç’ın cezaevine konmasına yol açan, cep telefonuna ByLock indirdiğine ve uygulamayı kullandığına dair temelsiz iddia doğru değildir ve bunun asılsız olduğunu göstereceğiz. Uluslararası Af Örgütü tarafından yürütülen hayati çalışmalar ve bu çalışmaları üstlenen kişiler birbirinden ayırt edilemez. Onlar bir bütündür ve serbest bırakılmalarını sağlamak için mücadele edeceğiz.” l İSTANBUL\Cumhuriyet Almanya ve İsveç’ten ortak protesto: Suçlamaları açıklayın Almanya Dışişleri Bakanlığı, İsveç’le birlikte Türkiye’yi protesto ettiklerini belirterek, tutuklanan insan hakları aktivistleri Peter Steudtner ile Ali Garavi’nin tam olarak neyle suçlandıklarının açıklanmasını talep etti. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Schaefer, Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada Almanya ve İsveç’in söz konusu iki aktivistin neden tutuklandıklarını anlamadığını söyledi. Schaefer, Steudtner’in Türkçe bilmediğini ve daha önce Türkiye’de bulunmadığını hatırlatarak, kendisinin bilgi teknolojileri uzmanı olduğunu söyledi. Sözcü, “Peter Steudtner’in ait olduğu iddia edilen terör organizasyonu nedir?” diye sordu. Öte yandan Schaefer, Steudtner’ın sorgusundan bir bölümün Türk medyasında yayımlanmasını da sertçe eleştirdi. Schaefer, Steudtner’ın durumuna ‘tolere etmelerinin’ zor olduğunu, Türk hükümetinin kendisine tamamen çelişkili bir şekilde önyargıyla yaklaştığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Resmi olarak, terör örgütü üyeliğiyle suçlanıyor. Şimdi Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan duyuyoruz ki kendisi (Steudtner) aynı zamanda Almanya için casusluk yapıyordu ve ülkeyi bölmek istiyordu.” l Haber Merkezi İdil Eser’e OHAL yalnızlığı Tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, OHAL uygulamaları kapsamında 1. derecede akrabası bulunmaması nedeniyle hiç kimseyle görüşemiyor. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, sağlık sorunlarının da olduğunu ve tutukluluğa itiraz ederken hayatta olan birinci dereceden konuya ilişkin laboratuvar so bir akrabası olmadığı için ceza nuçları ve doktor raporlarını da evinde ziyaretçilerle görüşemi sunduklarını belirtti. Avukat Do yor. Bianet’a konuşan Eser’in ğan şöyle konuştu: avukatı Erdal Doğan, “İdil “OHAL’de, tutukluların birin Eser’in anne ve babası hayat ci derece yakınlarıyla haftada ta değil, kardeşi yok, evli değil İdil Eser bir kapalı, iki ayda bir açık gö ve çocuğu yok. OHAL hukukuna rüş hakları var. Görüşe gelen bu göre, kimse onu ziyarete gidemiyor. Ha yakınlarıyla iki haftada bir de telefon liyle bu OHAL hukukuna göre ziyaretçi izinleri var. Bunun yanı sıra avukat gö siz. Bu doğrudan insan hakkı hukuku rüşü sınırlandırması da var. Haftada bir nun en ağır derecede ihlalidir” dedi. kere, sadece bir saat avukatıyla görü Eser’in yakın arkadaşlarının görüş şebilecek. Eskiden, normal hallerde tu hakkı için savcılığa başvuruda buluna tuklu görüşmek istediği isimleri verir cağını belirten avukat Doğan, Eser’in di, o isimler ziyarete gelebilirdi. Ama OHAL’de çıkartılan KHK’lerle, terörle mücadele soruşturmalarına konu olan kişilere görüş kısıtlaması getirildi. Tabii ki kitap, yiyecek gibi ihtiyaçları olacak. Bunları da avukatı üzerinden sağlamaya çalışacak. Bu hafta yakın arkadaşlarının ziyaret edebilmesi için ilgili savcılığa başvuruda bulunacağız. Aslında bu doğrudan insan hakkı hukukunun en ağır derecede ihlalidir. Avukat görüşlerinin sınırlandırılması, kamerayla kayıt altına alınması, birinci derece yakını olmayanların görüştürülmemesi gibi uygulamalar bir anlamda hücre hapsi gibi bir şey. Ki dosya henüz soruşturma aşamasında. İnfaz içinde infaz diyebileceğimiz bir durum.” l İSTANBUL/Cumhuriyet KANADA DEVREDE ‘Şimdi baskıyı artırma zamanı’ Kanada gazetesi The Hamilton Spectator, Kanadalı siyasilerin ve diplomatların hükümeti insan hakları aktivistlerine karşı artan engellemeleri nedeniyle Türkiye’ye baskıyı artırması çağrısında bulunduklarını yazdı. Haberde, Kanada Dışişleri Bakanı Chrystia Freeland’ın Uluslararası Af Örgütü aktivistlerinin Büyükada’da tutuklanmasının ardından geçen hafta yayımladığı açıklamada “Hiç kimse fikirleri ya da düşüncelerini ifade etmesi nedeniyle tehditlere, şiddete maruz kalmamalı. Türkiye, içeriden ve bölgesel olarak önemli güvenlik tehditleri ile karşı karşıya. Türk yetkililere bu tehlikelere uluslararası yasal yükümlülükleri ve insan haklarını ihlal etmeden yanıt verme çağrısında bulunuyoruz” ifadeleri aktarıldı. Gazete, aralarında Kanada’nın Türkiye Büyükelçisi Chris Cooter’ın da bulunduğu kişilerin hem sosyal medyada hem de Türk mevkidaşları ile görüşmelerinde endişelerini dile getirdiklerini vurguladı. Uluslararası Af Örgütü Kanada Birimi Genel Sekreteri Alex Neve’nin “Kanada hükümetinin çabalarının memnuniyetle karşılandığı ancak baskıyı artırmanın zamanı olduğu” ifadelerini kullandığı kaydedildi. l Dış Haberler Avusturya ‘sert tutum’ istedi AB içindeki Türkiye karşıtı sesler artarken, bir açıklama da Avusturya Başbakanı Christian Kern’den geldi. Kern, Ankara’ya karşı daha sert bir tutum çağrısında bulundu, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında Gümrük Birliği Anlaşması’nın derinleştirilmesini şu anda mümkün görmediğini söyledi. Sosyal Demokrat politikacı Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alan söyleşisinde, “Türkiye’nin AB üyesi olabilmesini ihtimal dahilinde görmediğini, Gümrük Birliği’nin genişletilmesinin ancak Türkiye’nin hukuk devleti ilkelerine uyması durumunda düşünülebileceğini” ifade etti. Kern, Gümrük Birliği’nin genişletilebilmesinin “AB ve Türkiye arasındaki yeni ilişkilerin bir parçası” olabileceğini ancak, “Öncelikle Türkiye’nin AB’ye yakınlaşması” gerektiğini belirtti. Kern, AB’nin ekonomik olarak Ankara ile işbirliğine çok daha az bağımlı olduğunun altını çizerken, “Türkiye’nin Avrupa’ya ve Batı’ya büyük bir oranda bağımlı olduğunu” belirtti. l Dış Haberler C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear